3 tarafı denizlerle çevrili, tarım ve hayvancılık cenneti ülkede gıda enflasyonu sizce neden böyle?

3 tarafı denizlerle çevrili, tarım ve hayvancılık kralı, verimli toprakları olan bir ülkede dünyada rekor seviyede gıda enflasyonu olabilmesi, kırmızı etin lüks tüketime girmesi, kırmızı et tüketiminin, baldırı çıplak gezen Afrika kabile ülkelerinden bile daha alta düşmesi için sizce yöneticiler neler yapıyordur? Cevapları alalım.

Kıtlık...

anadoluda normal şehirlerde fiyatlar normal büyük şehir ve batıda fiyatlar uçuk. ben trabzonda 1 kg elmayı 10 tlye alıyorsam aynı elmanın daha kötüsü istanbulda 40-50 tl

Ben ekonomistim, sanırım cevap bu olsa gerek

İsmi lazım deel, dış güçlerin bu ülke üzerinde yapmayı hayal ettikleri herşeyi tek tek, kendini de millete sevdire sevdire yapıyor, üstüne de oy alıp yine iktidar oluyor. Bu kadar saf bir milletin elinden yakında bu güzel torpakları da almasalar bari...

Sorun ayrıntıda gizli.

İthalat da keramet var çünkü. Nedir bu keramet?

Üretime değil ithalata destek veririz biz denildi;

Ahmet ve arkadaşları bugünleri bekliyorlardı.. Ahmet'in firması uluslar arası ithalat ihracat yapan bir firma..

Ahmet'in firması ülkeye buğday arpa pirinç gibi kuru bakliyatları gemiler ile tonlarca getiriyor ürünleri direk devletin kurumlarına veya pazara sokuyorlar..

Ahmet ve arkadaşlarının firmaları ülke ihtiyaçlarının büyük çoğunluğunu tekeline almış durumda. Her şey vatandaşın yararı için! Öyle kimseye rant falan sağlayacak işler asla düşünülmez tabi ki de..

Ahmet ve arkadaşları bu işleri yaparken tabi yurt içi ekonomi patlar, TL döviz karşısında erir biter her şey ithal olduğu ve dövize bağlı olduğu için doğal olarak her şeyin fiyatı da katlanır durur.. İhracat ise artık sadece ekonomiye giriş derslerinde öğretilen seviyelerde kalan bir şey olur..

Toprağa havyana denize küsen yerli üretici bu işlerden vazgeçer. Vazgeçmese bile gübreyi tohumu aşıyı yemi vs yine her şeyi Ahmet ve arkadaşlarının firmalarından tedarik ederek üretim yapmak zorunda kalır. Ayrıca ürettiğini yine Ahmet ve arkadaşlarının içeriye soktuğu piyasa yaptığı fiyatlardan piyasaya sürer veya devletin belirlediği rakamlara devlete vermek zorunda kalır.

Ne demişti rahmetli Barış Manço;

Sonunda herkes anladı ya nasip ya kısmeti

İbreti alem oldu Ahmet Bey'in ceketi

Meğerse tüm keramet ceketteymiş be Ahmet

Barış'a sorar isen sen bu yolda devam et..

1) Nüfus artıyor ve tarım arazileri imara açılıyor bu yüzden de tarım toprakları azalıyor. Nüfusa ek olarak turist+göçmen vs. onlarıda beslediğimiz için tarım yetersiz kalıyor.

2) İnsanlar artık çiftçilik yapmak istemiyorlar, isteyenin de toprağı olmuyor maalesef. Sen ekiyorsun emek veriyorsun sonra komik ücretlerle ürününü tüccara veriyorsun ya zarar ediyorsun ya da ucu ucuna geliyor. Toprak kiralayıp yapanla çoğunlukta onda da kazancı kiraya gidiyor kendine bir şey kalmıyor doğru dürüst.

3) Sabit bir kazancı yok bu işin atıyorum bu sene kazandın seneye zarar edebilirsin mesela.2 3 sene zararına eksen tekrar doğrulman çok zor olur.

4) Birde bu iş tüccarlardan dönüyor, tüccara veremezsen ürününü tarlada kalabiliyor ürün. Zararına da olsa vermek zorunda kalıyorsun. Tüccarda ürünün fiyatını düşürmeye çalışıyor paranı vermiyor vs. bir sürü sorun çıkıyor ortaya. Bu işin tüccarlardan çıkıp daha planlı yapılması lazım ama çok uzun uğraş olduğu için devlet el atmıyor.

5) Yapılan tarım hala klasik tarım. Yağmurdan doldudan vs. vs. bir sürü şeyden etkileniyor. Ama modern tarımda bunlar yok, modern tarım özendirilmeli ve arttırılmalıdır.

6) Tohumlar ıslah edilmeli verimi yüksek ürünler üretilmeye çalışılmalıdır. Ata tohumları arttırılmalı hibrit tohumdan vazgeçilmelidir. Çiftçi tohumunu kendisi çıkarıp seneye de o tohumu kullanabilmelidir. Hem sağlık açısından hem de maliyet açısından.

7) Tarım işçilerinin azalması. Tarım işçisi artık bulunamıyor özellikle erkek tarım işçileri. Çünkü geleceği yok bu işin , sigorta vs. yok parası az vs. bir sürü sorunları var. Gündelik tarım işçileri genelde suriyeli vs. oluyor hep. Bunlar düzeltilse, bu çalışanların sigorta primleri vs. yardımcı olunsa bir nebze durum değişebilir. Asgari ücrette olsa bu işi yapmıyor insanlar, en azından sigortam yatıyor diye düşünüyorlar.

Böyle böyle uzar gider aslında. Köklü bir tarım ve hayvancılık politikası olmazsa ileriki yıllarda çok daha zorlaşacaktır bu durum. Zaten köylerde çocuklar hep okuyor, arkadan gelen de bu işi yapmıyor.

Halkımızın kalitesi yeterli değil o yüzden maalesef bu gerçeği kabullenmek lazım.

Yeni gelen göçle daha da magma seviyesine iniyor yani uzun vadede hiç bir şey olmaz.

Türk tarımı pek çok kalemde ithalata bağlı,

Kullanılan teçhizatlar daha yerli olmalı,

Eğitimli ve bilinçli çiftçilik yapan kişi-aile-firma sayısı yüksek değil.

Halen pek çok çiftçi babasından-köyünden gördüğü şekil ve düzende tarımla uğraşıyor, bu düzende ekim-ilaç-gübre-söküm işi yapıyor.

Tarım arazilerinin imara açılması etkenmi ? Etken ama ekilmeyen, boş duranda pek çok tarım arazisi var. 10 dönümlük tarla bir mirasla 5 kardeşe bölünüyor, 10 sene miras kavgası desen o 10 dönümcük 10 sene boş yatıyor. Bu 10 dönümcükler onbinler, yüzbinlerce var.

Büyük parselleşmeler olmalı, gerekirse devlet eliyle ekim planları yapılmalı.

Ben burayı çeltik yapıcam, ben karşısını karpuz yapıcam derken bölük pörçük plansız bir tarım faaliyeti yürüyor.

Bir diğer nokta,

Çiftçi ürettiği ürünü satmak için bir "tüccar-kabzımal" ile anlaşmak zorunda.

Aradaki tüccar üretenden 3-5 kat fazla kar ederse bu işin sonu günümüzdeki gibi oluyor.

Tüccara sorsan ben risk alıyorum diyor, aracıyım diyor. Sattığım yere vadeli satıyorum diyor, temizleyen, yükleyen adam çalıştırıyorum diyor vır vır dır dır.

Üretilen ürününde büyük şehilere taşınma süreci- lojistiği var. Yani çatalcada üretilen istanbulu beslemiyor. Antalyadan, adanadan, samsundan ürün getiriyorsun istanbula. Bunun taşıma-bekleme kaynaklı fireside var. Yükleme ayrı işçilik, indirmek ayrı işçilik.

ülke içerisinde çok fazla tüketici var ama üretim her geçen gün azalıyor döviz etkisi ile herşey (tohum - gübre) dışardan alındığı için girdi çok üretim az

herkes ürettiğini döviz olarak satma peşinde lakin alıcı da uyanık ve az dolayısı ile satın alım gücü düşük vatandaş direk etkileniyor

antalya merkez de kenar mahalledeki pazarlar dahil domates fiyatları uçuk ve yurt dışına satılamayan hormonlu üretimler kontrolsüz şekilde piyasaya yüksek fiyatdan sunuluyor

üretici eğitimsiz ve satın alma değerleri aşırı yüksek. uyanıklık ile hormon kullanıyor buda yurt içinde hem uzun hem de kısa vadeli olarak sağlık sorunları oluşturuyor

üretici ve üretim aşamaları kontrolsüz

tarım arazileri sürekli iskana açılıyor. üretici tarım arazisindeki girdiler sebebi üretim yapmak yerine arazisine en yüksek veren inşaat firmalarına satmayı tercih ediyor

yerli ırklar bilinçsiz üretim sebebi ile yok edilip yurt dışı tohumlar aşırı yüksek değerlerden alınması üretim proses bilinçsizliği ile de

üretici yani çiftçi nufus desteklenmediği (süspansiyon değil) için iş bırakıyor

çok fazla sorun var

O kadar mülteci ve azgınlaşan pkk yanlıları bu iş için var.

Yerli tohumu yasakla + ithalatı özendir + ürünü para etmeyen çiftçiyi kartellere yem et.

Eskiden kendi kendine yeten bir ülkenin tarımı nasıl sabote edilir, bunu herkese böylece göstermiş oldular.

Ben ekonomiden anlarım diyenlere sormak lazım.

Bu arada forumdaki akpliler kriz yok diyordu. Lütfen bu tasarruf işleri niye çıktı bize anlatabilirler mi?