Şimdi Ara

Anksiyete bozuklugu 5 senedir geçmedi :(

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
23
Cevap
3
Favori
35.035
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Merhaba, 27 yaşındayım ilk seneler panik atak vardı zorda olsa yendim fakat anksiyete sorunu baş gösterdi ve sürekli benimle hiç geçmiyor.Hergün bayılma hisleri yaşıyorum baş dönme hisside cabası..Kalbimin her atışı vucudumu sallıyor hep kötü bişe olcak beklentisindeyim.Biraz bu hastalığı incelerseniz ne kadar zor oldugunu anlarsınız.Kanserin bile çözümü varken bu hastalığın yok sizin mutlulugunuza bağlı bu devirde de mutlu olmak çok zor.Stresli bi yaşamınız varsa kurtulmak imkansız.Rabbim düşmanıma vermesin.Herşeye rağmen şükrediyorum tevekkül ediyorum.Rabbim herşeyin hayırlısını nasip edicektir biliyorum.
    5 senedirde ilaç kullanıyorum antidepresan ama faydası yok



  • Yapay Zekanın Yanıtı

    Anksiyete Bozukluğu: 5 Yıllık Mücadele ve Ötesi

    Anksiyete bozukluğu, bireyleri farklı şekillerde etkileyebilen yaygın bir zihinsel sağlık durumudur. Belirtiler hafif ila şiddetli arasında değişebilir ve günlük yaşamı önemli ölçüde bozabilir.

    Eğer anksiyete bozukluğu 5 yıldan uzun süredir devam ediyorsa, umutsuzluk ve çaresizlik hissetmeniz normaldir. Bununla birlikte, anksiyeteyi yönetmek ve hatta üstesinden gelmek mümkündür.

    Anksiyete Bozukluğu Olanların Yorumları

    Anksiyete bozukluğu olan birçok kişi mücadelelerini çevrimiçi paylaşmaktadır. Bu paylaşımlar, yalnız olmadığınızı ve benzer deneyimler yaşayan başkalarının da olduğunu hatırlatabilir.

    Anksiyeteden Tamamen Kurtuldum

    Anksiyete bozukluğundan tamamen kurtulmak mümkün olsa da, bu kolay bir süreç olmayabilir. Terapi, ilaç ve yaşam tarzı değişiklikleri gibi çeşitli tedavi seçenekleri vardır.

    Anksiyete Bozukluğunu Atlatanlar

    Anksiyete bozukluğunu atlatanlar, zorlukların üstesinden gelmenin mümkün olduğuna dair ilham kaynağı olabilir. Hikayelerini paylaşarak, umut ve destek verebilirler.

    Anksiyete Yaşayanların Yorumları

    Anksiyete bozukluğu ile yaşayan kişilerin yorumları, durumun ne kadar zorlayıcı olabileceğini anlamamıza yardımcı olabilir. Bu yorumlar, anlayış ve empati geliştirmemize de katkı sağlar.

    Ağır Anksiyete Yaşayanlar

    Ağır anksiyete bozukluğu ile mücadele eden kişiler, özellikle destek ve profesyonel yardıma ihtiyaç duyarlar. Terapi ve ilaç, bu tür anksiyeteyi yönetmede etkili olabilir.

    Anksiyeteyi Atlatanlar

    Anksiyete bozukluğunu atlatanlar, iyileşme yolculuğunun zorlukları ve başarıları hakkında değerli bilgiler sağlayabilirler. Tecrübeleri, başkalarına umut verebilir ve iyileşmenin mümkün olduğunu hatırlatabilir.

    Anksiyetem Geçmiyor

    Anksiyete bozukluğunun 5 yıldan uzun süre devam etmesi, hayal kırıklığı ve çaresizlik duygularına yol açabilir. Ancak, umudun kaybedilmemesinin önemli olduğunu unutmayın. Terapi, ilaç ve yaşam tarzı değişiklikleri, anksiyeteyi yönetmenize ve kalitenizi artırmanıza yardımcı olabilir.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • dostum bendede var ama epey azalttim, bi kac bosey sorucam, evlimisin , veya sevgilin var mi
  • quote:

    Orijinalden alıntı: VioLee

    Merhaba, 27 yaşındayım ilk seneler panik atak vardı zorda olsa yendim fakat anksiyete sorunu baş gösterdi ve sürekli benimle hiç geçmiyor.Hergün bayılma hisleri yaşıyorum baş dönme hisside cabası..Kalbimin her atışı vucudumu sallıyor hep kötü bişe olcak beklentisindeyim.Biraz bu hastalığı incelerseniz ne kadar zor oldugunu anlarsınız.Kanserin bile çözümü varken bu hastalığın yok sizin mutlulugunuza bağlı bu devirde de mutlu olmak çok zor.Stresli bi yaşamınız varsa kurtulmak imkansız.Rabbim düşmanıma vermesin.Herşeye rağmen şükrediyorum tevekkül ediyorum.Rabbim herşeyin hayırlısını nasip edicektir biliyorum.
    5 senedirde ilaç kullanıyorum antidepresan ama faydası yok

    Öncelikle geçmiş olsun hocam.Bende Kaygı Hastalığı konusunda birşeyler demek istiyorum.Derdini Anlayabiliyorum 18 yaşında olmama rağmen benimde içimde sürekli bir kaygı,dert hissi sürekli kötü bir his olacakmış gibi hissediyodum.Bu bana Belli dönemlerde oluyo genellikle. Ama benimki şuan hastalık cinsinde değil.Gerçekten Aşılması zor bir durum. Bu Hastalık sizinde biraz kişiliğinize bağlı.Evhamlı biriyseniz hastalığa yakalanma riski daha yüksektir. Ben bu durumu genellikle hep dua ederek atlatıyorum.(Bu Yazıyı gören lütfen dini yorumlara girmesin herkesin dinine saygı lütfen). Özellikle inancın kuvvetliyse gerçekten ama gerçekten çok işe yarıyor. Bide ben bu KAYGI durumun birazda olsa "HAYATA BAKIŞ AÇISI" dan kaynaklandığını düşünüyorum.Bu Durumda iyi bir YAŞAM KOÇU size yardımcı olabilir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: KendimiArıyorum

    dostum bendede var ama epey azalttim, bi kac bosey sorucam, evlimisin , veya sevgilin var mi

    Evli olmakla ya da sevgili ile ne alakası var hocam anlamadım
  • quote:

    Orijinalden alıntı: VioLee

    Merhaba, 27 yaşındayım ilk seneler panik atak vardı zorda olsa yendim fakat anksiyete sorunu baş gösterdi ve sürekli benimle hiç geçmiyor.Hergün bayılma hisleri yaşıyorum baş dönme hisside cabası..Kalbimin her atışı vucudumu sallıyor hep kötü bişe olcak beklentisindeyim.Biraz bu hastalığı incelerseniz ne kadar zor oldugunu anlarsınız.Kanserin bile çözümü varken bu hastalığın yok sizin mutlulugunuza bağlı bu devirde de mutlu olmak çok zor.Stresli bi yaşamınız varsa kurtulmak imkansız.Rabbim düşmanıma vermesin.Herşeye rağmen şükrediyorum tevekkül ediyorum.Rabbim herşeyin hayırlısını nasip edicektir biliyorum.
    5 senedirde ilaç kullanıyorum antidepresan ama faydası yok

    mesajım kalsın, düzenleyeceğim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KendimiArıyorum

    dostum bendede var ama epey azalttim, bi kac bosey sorucam, evlimisin , veya sevgilin var mi

    Evliyim cocugumda var
  • Bendede anksiyete ve bipolar bozukluk var 8 yıldan beridir... Yaş 24
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=18

    Tedavi edilebilir bir hastalik.Fazlaca mevcut forumlar da bu hastaliklar nedeniyle (psikolojik temelli hastaliklar) 5-6 yil tedavi gorup de sonuc alamayanlar.
    Sebebi nedir?Anlamiyorum.
    Tedavi asamalarinda mi sikinti var?
    Tip mi yetersiz?
    Doktorlar mi cahil?
    Tedavi %100 sonuc vermiyorda hastaligin etkisini minimuma mi indiriyor?

    En kisa zamanda atlatmaniz dilegiyle...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: VioLee


    quote:

    Orijinalden alıntı: KendimiArıyorum

    dostum bendede var ama epey azalttim, bi kac bosey sorucam, evlimisin , veya sevgilin var mi

    Evliyim cocugumda var

    Gelecek kaygısı çok olmalı, hassas büyütülmüşde olabilirsin,
    bana eşim epey destek oldu, eşin desteği önemli umarım bu konuda sana iyi gözle bakıyordur, özgürlüğünde kısıtlanma var mı, bende baskı altında ve kaygı durumunda kötüleşiyorum.
    eşimin telkinleri konuşmak beni rahatlatıyor, sürekli içine atıp düşünmek en kötü hale getiriyor
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KendimiArıyorum

    quote:

    Orijinalden alıntı: VioLee


    quote:

    Orijinalden alıntı: KendimiArıyorum

    dostum bendede var ama epey azalttim, bi kac bosey sorucam, evlimisin , veya sevgilin var mi

    Evliyim cocugumda var

    Gelecek kaygısı çok olmalı, hassas büyütülmüşde olabilirsin,
    bana eşim epey destek oldu, eşin desteği önemli umarım bu konuda sana iyi gözle bakıyordur, özgürlüğünde kısıtlanma var mı, bende baskı altında ve kaygı durumunda kötüleşiyorum.
    eşimin telkinleri konuşmak beni rahatlatıyor, sürekli içine atıp düşünmek en kötü hale getiriyor

    Alıntıları Göster
    Öncelikle geçmiş olsun.Anksiyete bozukluklarında seviye önemlidir.Mesela panik atak olan biri her gün atak geçiriyor olabiliyorken ayda bir atak geçiren de vardır.Sizin seviyeniz nedir?

    Tedaviye yönelik konuşacak olursam; dünya artık ilaç kullanımına sıcak bakmamaktadır.İlaç, var olan sıkıntınızı tam olarak gidermediği gibi yan etkileri de çoktur.Elbetteki intihar eğilimi gibi ciddi bir durum söz konusu ise ilaç kullanımı gereklidir.Avrupa ve Amerika ilaç kullanımını günden güne azaltmakta ve terapiye yönelmektedir.

    Klinik psikoloğundan yardım alabilirsiniz.Gevşeme egzersizleri öğretilir.Başa çıkma kartları oluşturulur.Var olan kaygının nedenleri araştırılır ve gün yüzüne çıkartılır vs.

    Kendim ne yapabilirim diye sorarsanız; öncelikle İYİ HİSSETMEK (dr.david burns) adlı kitabı okuyun.En önemlisi ise başa çıkma becerilerinizi güçlendirin. Bu kısım biraz uzun olduğu için şimdi açık açık yazamayacağım fakat öğrenmek isteyen olursa boş vaktimde detaylıca yazarım.Örnek verecek olursam, yukarıda bir arkadaş, dua ederek atlatıyorum demiş.Bu durum inanç (sadece dini anlamda değil) açısından başa çıkmadır.




  • Merhaba,

    Annem de beş sene kadar evvel yaygın anksiyete hastalığına yakalandı. Ancak iyileşme dönemi olmuştu. Ara ara uyku problemi ile tekrar başlıyor. Remeron içiyor bazen psikiyatristine gidiyor. Yoğunlaşınca kaygı anksiyolitik deniyor sanırım o gruptan (yatıştırıcı gibi özelliği var) ilaç kullandı.Ama bağımlılık riski var kesinlikle doktor kontrolünde kullanılmalı.

    Uyku problemi sürekli oluyor. Gerginlik, kalp atışlarının hızlanışı.. Çok zorluyor.
    Siz iyileşebildiniz mi
  • Bendede vardi..paxera 10 mg kullandim 8-9 ayda iyi oldum...yasayan bilir insani hayattan sogutuyor..allah hastalara sifa versin
  • quote:

    Orijinalden alıntı: tostu kaça kıstırin

    Bendede vardi..paxera 10 mg kullandim 8-9 ayda iyi oldum...yasayan bilir insani hayattan sogutuyor..allah hastalara sifa versin
    amin . remeron ve ativan kullanıp iki gün uyunmadığı oluyor. Cidden çok zor hastalık . hem kendileri acı çekiyor hem de evi paylaşan kişileri zorluyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: caglam89

    amin . remeron ve ativan kullanıp iki gün uyunmadığı oluyor. Cidden çok zor hastalık . hem kendileri acı çekiyor hem de evi paylaşan kişileri zorluyor.

    Alıntıları Göster
    öncelikle umarım iyileşirsin ancak kontorlü veya birden o psikiyatrik ilaçları kullanmayı bırakmalısın.çünkü bilimsel araştırmalar psikiyatrik ilaçların psikiyatrik hastalığı daha kötü yaptığı yönündedir.psikyiyatrik ilacı savunanların tek bir bilimsel kaynağı araştırması yoktur.ayrıca psikiyatrik ilaçların once yan etkiside cabası.yapman gereken tek şey hayatında gerektiği kadar sevinmen gerketiği kadar hüzünlenmen bunun dengesini kurmak.mesela sosyalleşmek iyi bir çaba olabilir.bu altta verdiğim linklere bakarsan yazıları okursan doğru bilgileri göreceksin.

    öncelikle amerikan psikiyatrisi kontrol mekanizmasıdır ilaçları zararlıdır.ben psikiyatri hastanesinde nasıl kötü davrandıklarını bilmiyor muyum?biliyorum.

    önceki yazdığım mesajı yazayım.

    kardeş psikiyatri hastasıysan veya hastalanma tehlikesi varsa bu yazdıklarımı iyi oku ve psikiyatrik ilaç içme.

    kardeş psikiyatrik ilaç zarar vermek için vardır.eğer sen o ilacı bırakırsan ilk başta zorlanırsın ama sonra bırakınca hayatın düzene girer.bilimsel koanıtlarımda var ama psikiyatrik ilaç verenlerin hiçbir kantıı yoktur.

    kardeş sosyal hayata karış ama sosyal medya ama reel sosyallik olsun ama psikiyatrik ilaç kesinlikle kullanma.kasların erir cinsel hayatın biter aklın zekan geriler başka organlara zararı var sanırsam.sanırsam şişmanlamaktan yada direk zarar verip karaciğer yağlanması yapmıştı bende.sıkıntı yapar.ilacın mutlu ettiği düşüncesi için sahte mutluluk yapar.ama sıkıntın çok daha fazladır.ben kullandım kullanıyorum ordan biliyorum.zorla ilaç veriyorlar.

    kardeş amerikan psikiyatrisine güvenme.sana zararlı ilaçları verir ve kötü davranırlarlar.hatta kanıtımda var amerikan psikiyatrisinin ve psikiyatrik ilaçların zararlı olduğuna.

    kardeş burdaki Amerikan psikiyatrisini öven ilacı savunan yaklaşımları boşver.sen bu işin içinden geçen beni dinle.
    Amerikan psikiyatrisi hastaları azarlamak için kurulmuş yalan bir tıp dalıdır.ne bu amerikan psikiyatrisiyle işin olsun nede ilaçları kullan.bende psikiyatrik ilaç kullanıyorum ama mecburiyetten.bu daha önce yazdıklarımıda oku.

    arkadaşlar ben obsesif kompülsif sorunu olan bir hastayım.bu yüzden 5 yıldan fazla ilaç kullandım.başka bir forumda ilaçların zararıyla ilgili olarak yazdığım yazayım.obsesif kompülsif bozukluk.ama bu yüzden psikiyatriste gitme.psikiyatri sahte bilimdir bilimselliği yoktur ilkeldir.bir süre sonra psikiyatride sana köle gibi davranırlar.ilaçlarıda çok zararlıdır.cinsel sorunlarda tut kansere kadar her çeşit hastalığa sebep oluyor.fiziksel olarak hiçbir aktivite spor yapamazsın.zihinsel olarak yorgunluk ve zeka geriliği yapıyor.sıkıntı yaratıyor.iş hayatın vb akıl gerektiren hayatın biter.kitap bile okuyamazsın ders bile çalışmazsın psikiyatrik ilaç alırsan.mesela beni zorla hastaneye yatırmışlardı orda kitap okuyordum hiçbirşey aklıma girmiyordu.hastalığıda daha iyi etmiyor çok daha kötü ediyor.ben kendim ilaç alırken obsesyonlarım daha fazlaydı.psikiyatrik ilacı bırakınca azaldı.psikiyatrik ilacı alınca tekrar arttı.o yüzden ilaç alma kendi kendine atlatırsın ama ilaç alırsan ömür boyu kalıcı olur hastalık.zaten şimdiki kurumsal psikiyatri denen sahte bilimi abd başkanı freuda kurdurtmuş diye biliyorum.ben ilacı bıraktığım halde kötü etkisini hala hissediyorum.ilacı alma kendi başına iyileşirsin geçmiş olsun.ayrıca çeşitli psikiyatristlerin veya hastaların veya konu hakkında bilgisi olanların yazılarını paylaşayım.

    psikiyatrik ilaç içmeyin kısacası.sonra zararını siz görürsünüz.şöyle birşey var.sanırsam psikiyatrik ilaçlar sıkıntı yarattığı gibi psikiyatrik ilaçların iyi geldiği algısını oluşturmak için sahte bir mutluluk duygusu yapıyor.ama psikiyatrik ilacın sıkıntı yarattığı bir gerçek.

    Psikiyatra Gidip İlaç Alan Bu Kitabı OkusunEleştirel psikiyatr Moncrieff, psikiyatrik ilaçların, giderek yaygınlaşan antidepresanların yararını sorguladığı "İlaçla Tedavi Efsanesi"nde, uzun süreli psikiyatrik ilaç tedavisinin zararlarıyla ilgili bizi uyarıyor.İstanbul - BİA Haber Merkezi 13 Mart 2010, Cumartesi Britanyalı psikiyatr, Eleştirel Psikiyatri Ağı'nın eşbaşkanı Joanna Moncrieff, bizi giderek yaygınlaşan psikiyatrik ilaçlarla ilgili uyarıyor: Bu ilaçların gerçekten yararlı olduğu konusunda yeterli kanıt bulunmadığını, tersine ilaç şirketleri ve psikiyatrların ortaklaşa bir efsane yarattığını ortaya koyuyor. Metis yayınlarından çıkan "İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir Bakış" kitabında Moncrieff, birçok psikiyatrik ilacın, plasebo, yani kişinin ilaç olduğu düşündüğü "kandırmaca ilaç"lardan daha yararlı olmadığını gösteriyor. Sıradan sıkıntılardan en ciddi travmalara kadar her yerde antidpresan Psikiyatrik ilaçların kişinin sorunlarıyla yüzleşmesini engelleyip onu uyuşturarak belirtilerini durdurduğuna dikkat çeken Moncrieff şunları söylüyor: "Satış kampanyaları özellikle Batı ülkelerinde yaşayanların büyük çoğunluğunu günlük yaşamın sıradan sıkıntıları için bile antidepresan almaya ikna etmiş durumda. Ayrılıklardan iş hayatındaki zorluklara, cinsel tacizden en travmatik deneyimlere kadar her şey beyin kimyası sorunlarına dönüştürülmüştür. "Kendi hayat hikayeleri ve kişisel özellikleriyle tek tek bireyler, basit biyokimyasal mekanizmalara indirgenmiş ve bu sayede insan deneyiminin ve ıstırabının gerçekliği inkar edilmiştir." Moncrieff, sorunlarımızı ilaçla çözebileceğimiz mesajının çocuklara kadar uzandığına da dikkat çekiyor ve çocukların giderek "pazarın" daha büyük bir kısmını oluşturduğunu söylüyor. Ancak bu efsanenin yaratıcısı yalnızca ilaç şirketleri değil, Moncrieff'e göre. Moncrieff şirketlerin ilaçları tarihsel olarak nasıl pazarladıklarını ortaya koymasını yanı sıra, tıp ve hekimlik alanında daha fazla alan, "uygun yer" isteyen psikiyatri kurumunun da sorumluluğunu ifşa ediyor. İlaç merkezli, dürüst yaklaşım Moncrieff, bu "hasta merkezli" yaklaşım yerine ilaç merkezli yaklaşımı öneriyor. "Bu yaklaşım psikiyatrik ilaçların mütevazı ve geçici faydalarını nesnel olarak değerlendirir ve zararlı etkilerini açıkça ortaya koyar. Sözde bilimsel yanıltmacalara başvurmadan, ilaçların iyi gelip gelmediği kararını kendilerine bırakır. Tıbbi terimlerle maskelenen gerçeği, psikiyatrik ilaçların mucizevi şifalar değil, normal beyin faaliyetlerini bozan psikoaktif maddeler olduğunu kabul eder. Ve nihayet zorla verilen ilaçların bir tür kimyasal tahakküm olduğunu göstererek psikiyatrik rahatsızlıklara daha dürüst ve insancıl bir müdahaleyi teşvik eder." Moncrieff bir röportajında bu efsaneyle ilgili şunları dile getiriyor: "Bu ilaçlarla insanları uyuşturuyoruz. Bu belirtileri baskılayabilir, ama ters etkileri de oluşur. İlaçlıyken yavaşlarsınız, duygusal duyarlılığınız düşer. Psikiyatrlar bu konuda daha dürüst olmalı; ama toplum ve politikacılar da dürüst olmalı. İnsanları tedavi ediyormuş, iyileştiriyormuş gibi davranıyoruz, çünkü bu insanları denetim altında tutmakla ilgili bizi rahat ettiriyor. Bazen gerçekten ruh sağlığı söz konusu olduğunda insanları denetim altında tutmaya ihtiyaç vardır, ama en azından ne yaptığımızla ilgili dürüst olmalıyız. İlaç şirketleri bizim dürüst olmayışımız üzerinden para kazanıyor." (TK) İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir BakışJoanna MoncrieffÇev: Tevfik AlıcıMetis Yayınları, Şubat 2010, 340sf.

    http://www.bianet.org/b...c-alan-bu-kitabi-okusun

    Psikiyatrik İlaçlar İyileşmeyi Engelliyor

    Robert Whitaker

    Çeviren: Üstün Öngel

    Sekiz dalda Oskar'a aday olan “Akıl Oyunları” (A Beautiful Mind) adlı film, her yüz Amerikan vatandaşından birini derinden etkileyen "şizofreniden", insanların kurtulabileceğine ve kurtulduğuna haklı olarak dikkat çekti. Ne yazık ki, film, John Nash'in "iyileşme" süreci hakkında gerçekle alakası olmayan bir bilgiyi karşımıza çıkarıyor –Nash'in "ilaç tedavisiyle" "şizofreniyi" yendiğini uyduruyor– ve hepimizin dikkatle üzerinde durması gereken şu soruyu karşımıza çıkarıyor: "Şizofreniyi" iyileştirmede kullandığımız ilaçlar uzun vadede "şizofreniden" kurtulmamızı mı sağlıyor yoksa bu ilaçlar "iyileşmeyi" engelliyor mu?

    Filmde Nash, Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmasında “yeni tür ilaçları” aldığından bahseder. Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu (NIHM, National Institute of Mental Health), filmin yönetmeni Ron Howard’ı, Nash’in iyileşmesinde ilacın "hayati katkısını" göstermesinden dolayı över. Sylvia Nasar tarafından kaleme alınan Nash’in biyografisinde, ki filmin senaryosu bu biyografiye dayanıyor (ama ciddi değişikliklere uğratılarak), bu dahi matematikçinin 1970'de anti-psikotik ilaçları almayı kestiği ve yirmi yılda yavaş yavaş "iyileştiği" vurgusu yapılmaktadır. Nash’in Matematik bilimi dünyasına geri dönmesini sağlayan bu uzun hassas dönemde "ilaç almayı reddetmesinin şans olduğunu" belirten Nasar, ilaçların sağlığa zararlı etkilerinin "bu dönüşü imkansız kılabileceği" sonucuna varır.

    Nash’in durumu tipiktir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), "şizofreni hastalığından" uzun dönemde kurtulma oranlarının, ABD ve diğer “gelişmiş” ülkelerde, "hastaların" çok azının anti-psikotik ilaçlar kullandığı Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelere kıyasla çok daha kötü olduğunu bulmuştur. Amerikalılar defalarca doğrulanan bu gerçekten habersizdir. “Gelişmemiş” ülkelerde, "hastalığın" teşhisinden sonraki beş yıl içinde, "hastaların" üçte ikisine yakını oldukça toparlanmaktadır. "Hastaların" %40'ı ise tamamen iyileşmektedir. Oysa ABD'de ve diğer gelişmiş ülkelerde, "hastaların" çoğu kronik "hasta" olarak hayatlarını sürdürmektedir. “Gelişmiş” ve “gelişmemiş” ülkeler arasında tespit edilen farklılıklar o kadar yüksektir ki, Dünya Sağlık Örgütü, gelişmiş bir ülkede yaşıyor olma durumunun, bir "hastanın" tamamen iyileşmesini engelleyici bir gösterge olduğu sonucuna varmıştır.

    İlaç Efsanesi

    Dahası var. Bayan Psikolog Courtenay Harding, Vermont Eyalet Hastanesi'nden 1950'lerin sonunda taburcu edilen kronik "şizofreni hastalarının" üçte birinin tamamen "iyileştiğini" 1987’de bildirmiştir. "Tamamen iyileşen" bu gruptaki insanların paylaştıkları ortak nokta şudur: Hepsi de anti-psikotik ilaç kullanmaktan vazgeçmiştir. Bayan Harding, "şizofren hastaların" hayatları boyunca ilaç almaları gerektiğinin bir “safsata” olduğu sonucuna varmıştır.

    Harvard Tıp Fakültesi araştırmacıları 1994 yılında, ABD'li "şizofreni hastalarının" durumunun son yirmi yılda, eskiye nazaran daha da kötüleştiğini bulmuşlardır. Araştırmacılar, bugünkü hastaların durumunun, hastaların saatlerce banyo küvetine yatırılmasıyla tedavi edilmelerini amaçlayan yüz yıl önceki durumdan, daha iyi olmadığı sonucuna varmışlardır. 1998 yılında Pensilvanya Üniversitesi'nde araştırmacılar, kullanılagelen anti-psikotik ilaçların beynin bir bölgesinin büyümesine neden olduğu ve bu büyümenin durumu daha da kötüleştiren belirtilerle ilişkili olduğu sonucuna varmışlardır.

    Çok boyutlu ve kapsamlı ilgi ve yardım başarı sağlıyor

    Bütün bu sonuçlar, birkaç Avrupalı doktoru, ilaç dışı alternatifleri araştırmaya itmiştir. Finlandiya’da doktorlar, yeni tanı konan "şizofreni hastalarına" çok boyutlu ve kapsamlı bir yardım programı uyguluyorlar: psiko-sosyal danışmanlık, sosyal destek hizmetleri ve anti-psikotik ilaçların titiz kullanımını kapsamaktadır. Bazı "hastalar" düşük dozda ilaçlar kullanarak, bazıları da ilaç kullanmadan ilerleme kaydetmektedirler. Aldıkları sonuçlar ise harika: "Hastaların" çoğunluğu, çok uzun süre psikotik belirtilerden arınmış bir şekilde ve işlerine tutunarak yaşamaktadırlar.

    John Nash’ın "iyileşmesi" etkileyici bir hikâyedir. Film, Nash'in iyileşmesinde anti-psikotik ilaçların olumlu etkisi olduğu uydurmasıyla bize haksızlık etmektedir.

    Hikâyesi hiç değilse, anti-psikotik ilaçların uzun dönemde etkili olup olmadığını, açık ve dürüst bir yaklaşımla yeniden değerlendirmemize ilham vermelidir. Böyle bir değerlendirme, psikolojik yardım anlayışımızda reform yapmamız için bir adım oluşturabilir. Her şey bir yana, WHO’nun çalışmalarından reformun hayati bir gereklilik olduğu anlaşılmıştır. Belki bu adımlardan sonra, bu ülkedeki (ABD) "şizofreni hastalarının" "iyileşme" oranlarının Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelerdeki hastaların "iyileşme" oranlarına yaklaşacağını ümit edebiliriz.



    USA Today Gazetesinin 4 Mart 2002 tarihli yayınında Sayfa 13A'da Robert Whitaker imzalı yazı.

    Robert Whitaker, “Amerika’da Delilik: Kötü Bilim, Kötü İlaç ve Akıl Hastasına Sürekli Kötü Muamele” kitabının yazarıdır.



    Çevirenin notu:

    “A Beautiful Mind” (Akıl Oyunları) isimli Oscar’a sekiz ayrı dalda aday olan film beraberinde Amerikan medyasında geniş yankı bulan umulmadık bir konuda tartışma başlattı. Filmin konusu, 1994 yılında Oyun Teorisinde kullanılan “Nash Denklemleri” ile Ekonomi Bilimine yaptığı katkılardan dolayı Nobel Ekonomi ödülü alan deha matematikçi John Forbes Nash’ın dramatik hayatı. John F. Nash’ın hayatının otuz yıla yakın bölümünü şizofreni tanısıyla geçirmiş olması filmin senaryosunu etkilemiş, hatta gerçeklikten uzak bir şekilde etkilemiş. Filmin bir sahnesinde Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmada “yeni tür ilaçların” hastalığını iyileştirdiğini belirtmesinin kendi biyografisi ile tamamen ters düşmesi Amerikan medyasında tartışmaları başlattı. Yukarıdaki yazı bu tartışmanın bir yansımasıdır.
    http://www.ustunongel.c...dex.php?ll=detay&src=71

    depresyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardan özellikle seçici serotonin geri alım engelleyicisi (ssri) grubundan ilaçların özellikle birkaçı, homisid (başkasını öldürme), suisid (kendini öldürme) hatta her iki davranışa birden yol açabilir. 2- psikiyatrik ilaçlar, beyinde kalıcı hasara, kansere neden oluyor. 3- psikiyatrik ilaçlar, beyin biyokimyasını etkileyerek, daha doğrudan deyişle değiştirerek psikiyatrik bozuklukları tedavi ediyor. mesela yukarıda anılan ssri ilaçlar, beyindeki serotonin adlı biyoamin'in akışını hızlandırıcı etkiye sahiptir. başka ilaçlar da dikkate alınırsa, psikiyatrik ilaçlar, dopamin, noradrenalin üzerinden beyinde biyokimyasal değişmelere yol açarak sonuca ulaşıyor. halbuki söz konusu ruhsal bozuklukların, beyindeki biyokimyasal değişmeler sonucu ortaya çıktığı konusunda kesin kanıt yok. 4- psikiyatrik ilaçlar, alışkanlık yapan ve tabii uyuşturucu olan alkol, hatta esrar gibi etki ediyor. psikiyatrik yakınmaları olan kişiler, bugünün legal ilaçlarını kullandıklarında iyileşme belirtileri gösterseler bile, ilacı bıraktıklarında, belirtiler geri geliyor. başka ifadeyle, bu ilaçların etkisi geçici, sadece kullanıldığı sürede ve anılan uyuşturuculardan çok farklı değil.

    kaynak: katılımcı sözlüklerden biriydi ekşi sözlük olması lazım.

    psikiyatrik ilaçlarla ilgili yazı dizisi:http://ekonomi.milliyet.../psiki...54/default.htm

    özetle amerikan psikiyatrisi kontrol mekanizmasıdır ilaçları zararlıdır.ben psikiyatri hastanesinde nasıl kötü davrandıklarını bilmiyor muyum?biliyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi naberabi -- 14 Ocak 2015; 14:41:28 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: naberabi

    öncelikle umarım iyileşirsin ancak kontorlü veya birden o psikiyatrik ilaçları kullanmayı bırakmalısın.çünkü bilimsel araştırmalar psikiyatrik ilaçların psikiyatrik hastalığı daha kötü yaptığı yönündedir.psikyiyatrik ilacı savunanların tek bir bilimsel kaynağı araştırması yoktur.ayrıca psikiyatrik ilaçların once yan etkiside cabası.yapman gereken tek şey hayatında gerektiği kadar sevinmen gerketiği kadar hüzünlenmen bunun dengesini kurmak.mesela sosyalleşmek iyi bir çaba olabilir.bu altta verdiğim linklere bakarsan yazıları okursan doğru bilgileri göreceksin.

    öncelikle amerikan psikiyatrisi kontrol mekanizmasıdır ilaçları zararlıdır.ben psikiyatri hastanesinde nasıl kötü davrandıklarını bilmiyor muyum?biliyorum.

    önceki yazdığım mesajı yazayım.

    kardeş psikiyatri hastasıysan veya hastalanma tehlikesi varsa bu yazdıklarımı iyi oku ve psikiyatrik ilaç içme.

    kardeş psikiyatrik ilaç zarar vermek için vardır.eğer sen o ilacı bırakırsan ilk başta zorlanırsın ama sonra bırakınca hayatın düzene girer.bilimsel koanıtlarımda var ama psikiyatrik ilaç verenlerin hiçbir kantıı yoktur.

    kardeş sosyal hayata karış ama sosyal medya ama reel sosyallik olsun ama psikiyatrik ilaç kesinlikle kullanma.kasların erir cinsel hayatın biter aklın zekan geriler başka organlara zararı var sanırsam.sanırsam şişmanlamaktan yada direk zarar verip karaciğer yağlanması yapmıştı bende.sıkıntı yapar.ilacın mutlu ettiği düşüncesi için sahte mutluluk yapar.ama sıkıntın çok daha fazladır.ben kullandım kullanıyorum ordan biliyorum.zorla ilaç veriyorlar.

    kardeş amerikan psikiyatrisine güvenme.sana zararlı ilaçları verir ve kötü davranırlarlar.hatta kanıtımda var amerikan psikiyatrisinin ve psikiyatrik ilaçların zararlı olduğuna.

    kardeş burdaki Amerikan psikiyatrisini öven ilacı savunan yaklaşımları boşver.sen bu işin içinden geçen beni dinle.
    Amerikan psikiyatrisi hastaları azarlamak için kurulmuş yalan bir tıp dalıdır.ne bu amerikan psikiyatrisiyle işin olsun nede ilaçları kullan.bende psikiyatrik ilaç kullanıyorum ama mecburiyetten.bu daha önce yazdıklarımıda oku.

    arkadaşlar ben obsesif kompülsif sorunu olan bir hastayım.bu yüzden 5 yıldan fazla ilaç kullandım.başka bir forumda ilaçların zararıyla ilgili olarak yazdığım yazayım.obsesif kompülsif bozukluk.ama bu yüzden psikiyatriste gitme.psikiyatri sahte bilimdir bilimselliği yoktur ilkeldir.bir süre sonra psikiyatride sana köle gibi davranırlar.ilaçlarıda çok zararlıdır.cinsel sorunlarda tut kansere kadar her çeşit hastalığa sebep oluyor.fiziksel olarak hiçbir aktivite spor yapamazsın.zihinsel olarak yorgunluk ve zeka geriliği yapıyor.sıkıntı yaratıyor.iş hayatın vb akıl gerektiren hayatın biter.kitap bile okuyamazsın ders bile çalışmazsın psikiyatrik ilaç alırsan.mesela beni zorla hastaneye yatırmışlardı orda kitap okuyordum hiçbirşey aklıma girmiyordu.hastalığıda daha iyi etmiyor çok daha kötü ediyor.ben kendim ilaç alırken obsesyonlarım daha fazlaydı.psikiyatrik ilacı bırakınca azaldı.psikiyatrik ilacı alınca tekrar arttı.o yüzden ilaç alma kendi kendine atlatırsın ama ilaç alırsan ömür boyu kalıcı olur hastalık.zaten şimdiki kurumsal psikiyatri denen sahte bilimi abd başkanı freuda kurdurtmuş diye biliyorum.ben ilacı bıraktığım halde kötü etkisini hala hissediyorum.ilacı alma kendi başına iyileşirsin geçmiş olsun.ayrıca çeşitli psikiyatristlerin veya hastaların veya konu hakkında bilgisi olanların yazılarını paylaşayım.

    psikiyatrik ilaç içmeyin kısacası.sonra zararını siz görürsünüz.şöyle birşey var.sanırsam psikiyatrik ilaçlar sıkıntı yarattığı gibi psikiyatrik ilaçların iyi geldiği algısını oluşturmak için sahte bir mutluluk duygusu yapıyor.ama psikiyatrik ilacın sıkıntı yarattığı bir gerçek.

    Psikiyatra Gidip İlaç Alan Bu Kitabı OkusunEleştirel psikiyatr Moncrieff, psikiyatrik ilaçların, giderek yaygınlaşan antidepresanların yararını sorguladığı "İlaçla Tedavi Efsanesi"nde, uzun süreli psikiyatrik ilaç tedavisinin zararlarıyla ilgili bizi uyarıyor.İstanbul - BİA Haber Merkezi 13 Mart 2010, Cumartesi Britanyalı psikiyatr, Eleştirel Psikiyatri Ağı'nın eşbaşkanı Joanna Moncrieff, bizi giderek yaygınlaşan psikiyatrik ilaçlarla ilgili uyarıyor: Bu ilaçların gerçekten yararlı olduğu konusunda yeterli kanıt bulunmadığını, tersine ilaç şirketleri ve psikiyatrların ortaklaşa bir efsane yarattığını ortaya koyuyor. Metis yayınlarından çıkan "İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir Bakış" kitabında Moncrieff, birçok psikiyatrik ilacın, plasebo, yani kişinin ilaç olduğu düşündüğü "kandırmaca ilaç"lardan daha yararlı olmadığını gösteriyor. Sıradan sıkıntılardan en ciddi travmalara kadar her yerde antidpresan Psikiyatrik ilaçların kişinin sorunlarıyla yüzleşmesini engelleyip onu uyuşturarak belirtilerini durdurduğuna dikkat çeken Moncrieff şunları söylüyor: "Satış kampanyaları özellikle Batı ülkelerinde yaşayanların büyük çoğunluğunu günlük yaşamın sıradan sıkıntıları için bile antidepresan almaya ikna etmiş durumda. Ayrılıklardan iş hayatındaki zorluklara, cinsel tacizden en travmatik deneyimlere kadar her şey beyin kimyası sorunlarına dönüştürülmüştür. "Kendi hayat hikayeleri ve kişisel özellikleriyle tek tek bireyler, basit biyokimyasal mekanizmalara indirgenmiş ve bu sayede insan deneyiminin ve ıstırabının gerçekliği inkar edilmiştir." Moncrieff, sorunlarımızı ilaçla çözebileceğimiz mesajının çocuklara kadar uzandığına da dikkat çekiyor ve çocukların giderek "pazarın" daha büyük bir kısmını oluşturduğunu söylüyor. Ancak bu efsanenin yaratıcısı yalnızca ilaç şirketleri değil, Moncrieff'e göre. Moncrieff şirketlerin ilaçları tarihsel olarak nasıl pazarladıklarını ortaya koymasını yanı sıra, tıp ve hekimlik alanında daha fazla alan, "uygun yer" isteyen psikiyatri kurumunun da sorumluluğunu ifşa ediyor. İlaç merkezli, dürüst yaklaşım Moncrieff, bu "hasta merkezli" yaklaşım yerine ilaç merkezli yaklaşımı öneriyor. "Bu yaklaşım psikiyatrik ilaçların mütevazı ve geçici faydalarını nesnel olarak değerlendirir ve zararlı etkilerini açıkça ortaya koyar. Sözde bilimsel yanıltmacalara başvurmadan, ilaçların iyi gelip gelmediği kararını kendilerine bırakır. Tıbbi terimlerle maskelenen gerçeği, psikiyatrik ilaçların mucizevi şifalar değil, normal beyin faaliyetlerini bozan psikoaktif maddeler olduğunu kabul eder. Ve nihayet zorla verilen ilaçların bir tür kimyasal tahakküm olduğunu göstererek psikiyatrik rahatsızlıklara daha dürüst ve insancıl bir müdahaleyi teşvik eder." Moncrieff bir röportajında bu efsaneyle ilgili şunları dile getiriyor: "Bu ilaçlarla insanları uyuşturuyoruz. Bu belirtileri baskılayabilir, ama ters etkileri de oluşur. İlaçlıyken yavaşlarsınız, duygusal duyarlılığınız düşer. Psikiyatrlar bu konuda daha dürüst olmalı; ama toplum ve politikacılar da dürüst olmalı. İnsanları tedavi ediyormuş, iyileştiriyormuş gibi davranıyoruz, çünkü bu insanları denetim altında tutmakla ilgili bizi rahat ettiriyor. Bazen gerçekten ruh sağlığı söz konusu olduğunda insanları denetim altında tutmaya ihtiyaç vardır, ama en azından ne yaptığımızla ilgili dürüst olmalıyız. İlaç şirketleri bizim dürüst olmayışımız üzerinden para kazanıyor." (TK) İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir BakışJoanna MoncrieffÇev: Tevfik AlıcıMetis Yayınları, Şubat 2010, 340sf.

    http://www.bianet.org/b...c-alan-bu-kitabi-okusun

    Psikiyatrik İlaçlar İyileşmeyi Engelliyor

    Robert Whitaker

    Çeviren: Üstün Öngel

    Sekiz dalda Oskar'a aday olan “Akıl Oyunları” (A Beautiful Mind) adlı film, her yüz Amerikan vatandaşından birini derinden etkileyen "şizofreniden", insanların kurtulabileceğine ve kurtulduğuna haklı olarak dikkat çekti. Ne yazık ki, film, John Nash'in "iyileşme" süreci hakkında gerçekle alakası olmayan bir bilgiyi karşımıza çıkarıyor –Nash'in "ilaç tedavisiyle" "şizofreniyi" yendiğini uyduruyor– ve hepimizin dikkatle üzerinde durması gereken şu soruyu karşımıza çıkarıyor: "Şizofreniyi" iyileştirmede kullandığımız ilaçlar uzun vadede "şizofreniden" kurtulmamızı mı sağlıyor yoksa bu ilaçlar "iyileşmeyi" engelliyor mu?

    Filmde Nash, Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmasında “yeni tür ilaçları” aldığından bahseder. Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu (NIHM, National Institute of Mental Health), filmin yönetmeni Ron Howard’ı, Nash’in iyileşmesinde ilacın "hayati katkısını" göstermesinden dolayı över. Sylvia Nasar tarafından kaleme alınan Nash’in biyografisinde, ki filmin senaryosu bu biyografiye dayanıyor (ama ciddi değişikliklere uğratılarak), bu dahi matematikçinin 1970'de anti-psikotik ilaçları almayı kestiği ve yirmi yılda yavaş yavaş "iyileştiği" vurgusu yapılmaktadır. Nash’in Matematik bilimi dünyasına geri dönmesini sağlayan bu uzun hassas dönemde "ilaç almayı reddetmesinin şans olduğunu" belirten Nasar, ilaçların sağlığa zararlı etkilerinin "bu dönüşü imkansız kılabileceği" sonucuna varır.

    Nash’in durumu tipiktir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), "şizofreni hastalığından" uzun dönemde kurtulma oranlarının, ABD ve diğer “gelişmiş” ülkelerde, "hastaların" çok azının anti-psikotik ilaçlar kullandığı Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelere kıyasla çok daha kötü olduğunu bulmuştur. Amerikalılar defalarca doğrulanan bu gerçekten habersizdir. “Gelişmemiş” ülkelerde, "hastalığın" teşhisinden sonraki beş yıl içinde, "hastaların" üçte ikisine yakını oldukça toparlanmaktadır. "Hastaların" %40'ı ise tamamen iyileşmektedir. Oysa ABD'de ve diğer gelişmiş ülkelerde, "hastaların" çoğu kronik "hasta" olarak hayatlarını sürdürmektedir. “Gelişmiş” ve “gelişmemiş” ülkeler arasında tespit edilen farklılıklar o kadar yüksektir ki, Dünya Sağlık Örgütü, gelişmiş bir ülkede yaşıyor olma durumunun, bir "hastanın" tamamen iyileşmesini engelleyici bir gösterge olduğu sonucuna varmıştır.

    İlaç Efsanesi

    Dahası var. Bayan Psikolog Courtenay Harding, Vermont Eyalet Hastanesi'nden 1950'lerin sonunda taburcu edilen kronik "şizofreni hastalarının" üçte birinin tamamen "iyileştiğini" 1987’de bildirmiştir. "Tamamen iyileşen" bu gruptaki insanların paylaştıkları ortak nokta şudur: Hepsi de anti-psikotik ilaç kullanmaktan vazgeçmiştir. Bayan Harding, "şizofren hastaların" hayatları boyunca ilaç almaları gerektiğinin bir “safsata” olduğu sonucuna varmıştır.

    Harvard Tıp Fakültesi araştırmacıları 1994 yılında, ABD'li "şizofreni hastalarının" durumunun son yirmi yılda, eskiye nazaran daha da kötüleştiğini bulmuşlardır. Araştırmacılar, bugünkü hastaların durumunun, hastaların saatlerce banyo küvetine yatırılmasıyla tedavi edilmelerini amaçlayan yüz yıl önceki durumdan, daha iyi olmadığı sonucuna varmışlardır. 1998 yılında Pensilvanya Üniversitesi'nde araştırmacılar, kullanılagelen anti-psikotik ilaçların beynin bir bölgesinin büyümesine neden olduğu ve bu büyümenin durumu daha da kötüleştiren belirtilerle ilişkili olduğu sonucuna varmışlardır.

    Çok boyutlu ve kapsamlı ilgi ve yardım başarı sağlıyor

    Bütün bu sonuçlar, birkaç Avrupalı doktoru, ilaç dışı alternatifleri araştırmaya itmiştir. Finlandiya’da doktorlar, yeni tanı konan "şizofreni hastalarına" çok boyutlu ve kapsamlı bir yardım programı uyguluyorlar: psiko-sosyal danışmanlık, sosyal destek hizmetleri ve anti-psikotik ilaçların titiz kullanımını kapsamaktadır. Bazı "hastalar" düşük dozda ilaçlar kullanarak, bazıları da ilaç kullanmadan ilerleme kaydetmektedirler. Aldıkları sonuçlar ise harika: "Hastaların" çoğunluğu, çok uzun süre psikotik belirtilerden arınmış bir şekilde ve işlerine tutunarak yaşamaktadırlar.

    John Nash’ın "iyileşmesi" etkileyici bir hikâyedir. Film, Nash'in iyileşmesinde anti-psikotik ilaçların olumlu etkisi olduğu uydurmasıyla bize haksızlık etmektedir.

    Hikâyesi hiç değilse, anti-psikotik ilaçların uzun dönemde etkili olup olmadığını, açık ve dürüst bir yaklaşımla yeniden değerlendirmemize ilham vermelidir. Böyle bir değerlendirme, psikolojik yardım anlayışımızda reform yapmamız için bir adım oluşturabilir. Her şey bir yana, WHO’nun çalışmalarından reformun hayati bir gereklilik olduğu anlaşılmıştır. Belki bu adımlardan sonra, bu ülkedeki (ABD) "şizofreni hastalarının" "iyileşme" oranlarının Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelerdeki hastaların "iyileşme" oranlarına yaklaşacağını ümit edebiliriz.



    USA Today Gazetesinin 4 Mart 2002 tarihli yayınında Sayfa 13A'da Robert Whitaker imzalı yazı.

    Robert Whitaker, “Amerika’da Delilik: Kötü Bilim, Kötü İlaç ve Akıl Hastasına Sürekli Kötü Muamele” kitabının yazarıdır.



    Çevirenin notu:

    “A Beautiful Mind” (Akıl Oyunları) isimli Oscar’a sekiz ayrı dalda aday olan film beraberinde Amerikan medyasında geniş yankı bulan umulmadık bir konuda tartışma başlattı. Filmin konusu, 1994 yılında Oyun Teorisinde kullanılan “Nash Denklemleri” ile Ekonomi Bilimine yaptığı katkılardan dolayı Nobel Ekonomi ödülü alan deha matematikçi John Forbes Nash’ın dramatik hayatı. John F. Nash’ın hayatının otuz yıla yakın bölümünü şizofreni tanısıyla geçirmiş olması filmin senaryosunu etkilemiş, hatta gerçeklikten uzak bir şekilde etkilemiş. Filmin bir sahnesinde Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmada “yeni tür ilaçların” hastalığını iyileştirdiğini belirtmesinin kendi biyografisi ile tamamen ters düşmesi Amerikan medyasında tartışmaları başlattı. Yukarıdaki yazı bu tartışmanın bir yansımasıdır.
    http://www.ustunongel.c...dex.php?ll=detay&src=71

    depresyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardan özellikle seçici serotonin geri alım engelleyicisi (ssri) grubundan ilaçların özellikle birkaçı, homisid (başkasını öldürme), suisid (kendini öldürme) hatta her iki davranışa birden yol açabilir. 2- psikiyatrik ilaçlar, beyinde kalıcı hasara, kansere neden oluyor. 3- psikiyatrik ilaçlar, beyin biyokimyasını etkileyerek, daha doğrudan deyişle değiştirerek psikiyatrik bozuklukları tedavi ediyor. mesela yukarıda anılan ssri ilaçlar, beyindeki serotonin adlı biyoamin'in akışını hızlandırıcı etkiye sahiptir. başka ilaçlar da dikkate alınırsa, psikiyatrik ilaçlar, dopamin, noradrenalin üzerinden beyinde biyokimyasal değişmelere yol açarak sonuca ulaşıyor. halbuki söz konusu ruhsal bozuklukların, beyindeki biyokimyasal değişmeler sonucu ortaya çıktığı konusunda kesin kanıt yok. 4- psikiyatrik ilaçlar, alışkanlık yapan ve tabii uyuşturucu olan alkol, hatta esrar gibi etki ediyor. psikiyatrik yakınmaları olan kişiler, bugünün legal ilaçlarını kullandıklarında iyileşme belirtileri gösterseler bile, ilacı bıraktıklarında, belirtiler geri geliyor. başka ifadeyle, bu ilaçların etkisi geçici, sadece kullanıldığı sürede ve anılan uyuşturuculardan çok farklı değil.

    kaynak: katılımcı sözlüklerden biriydi ekşi sözlük olması lazım.

    psikiyatrik ilaçlarla ilgili yazı dizisi:http://ekonomi.milliyet.../psiki...54/default.htm

    özetle amerikan psikiyatrisi kontrol mekanizmasıdır ilaçları zararlıdır.ben psikiyatri hastanesinde nasıl kötü davrandıklarını bilmiyor muyum?biliyorum.

    Alıntıları Göster
    cevabın için çok teşekkür ederim. Linkler açılmadı bu arada, hasta olan kişi annem. Şuna inanıyorum ki bir anne (gerçekten çok ekstrem bir hayatı olmadığı sürece) hiç bir zaman çocuğunun en ufak bir acı çekmesinden yana olamaz, o yüzden ben bu hastalığı benim yanımda bile bu şiddetle yaşıyorken insan çok çaresiz kalıyor

    İlaçlarla hiç tanışmamış bir beden en dincidir.Buna inanıyorum ancak, ilaçlar olmaksızın günlerce uyuyuyamak kas ve bedendeki gerginliğin dışardan bir kişi tarafından görülmesi haline insanın tek çaresi bu ilaçlar oluyor. Günlerce uyumayan sağlıksız çalışan bir beyin, düzelemiyor bile.

    Psikoloij rahatsızlkların yanında uyumamak zaten bir çok hastalığın bile sebebi oluyor.

    Sosyalleşmek, boş zamanları azaltmak ise işte ancak bu hastalıktan sonra insanın tesellisi oluyor. Ben kendim gözümle atak geçirildiğini görmesem bu hastalıklar için bir çok insan tarafından yapılan yorumları yaaprdım. Erken kalk uyursun, gün içinde kendini yor, kursa yazıılsana'
    ama ne zaman ki aynı evde bunu gözlemledim. İşte o an çaresizlikle ,karşımdakinin acısının geçmesi için her şeyi deneyebileceğim düşündüm. Ama bilimsel yola inanmaktan başka çare yok.

    Zamanla antidepresan dışındaki ilaçları bırakmanın zorunluluk olduğunu düşünüyorum ben de. Ki üzerlerindeki bağımlılık yapar yazısı bile bunu düşündürtmeye yetiyor.

    Rahatsızlık yaşayan herkese acil şifalar diliuorum, kimsenin de yaşamaması dileği ile :)




  • ilaçla değil psikologa görün ya da kendin çöz her psikolojik sorun bilinçaltından gelir
    ilaçlar sadece günü kurtarır onu çözmediğin sürece ölene kadar devam eder
  • quote:

    Orijinalden alıntı: winterice

    Öncelikle geçmiş olsun.Anksiyete bozukluklarında seviye önemlidir.Mesela panik atak olan biri her gün atak geçiriyor olabiliyorken ayda bir atak geçiren de vardır.Sizin seviyeniz nedir?

    Tedaviye yönelik konuşacak olursam; dünya artık ilaç kullanımına sıcak bakmamaktadır.İlaç, var olan sıkıntınızı tam olarak gidermediği gibi yan etkileri de çoktur.Elbetteki intihar eğilimi gibi ciddi bir durum söz konusu ise ilaç kullanımı gereklidir.Avrupa ve Amerika ilaç kullanımını günden güne azaltmakta ve terapiye yönelmektedir.

    Klinik psikoloğundan yardım alabilirsiniz.Gevşeme egzersizleri öğretilir.Başa çıkma kartları oluşturulur.Var olan kaygının nedenleri araştırılır ve gün yüzüne çıkartılır vs.

    Kendim ne yapabilirim diye sorarsanız; öncelikle İYİ HİSSETMEK (dr.david burns) adlı kitabı okuyun.En önemlisi ise başa çıkma becerilerinizi güçlendirin. Bu kısım biraz uzun olduğu için şimdi açık açık yazamayacağım fakat öğrenmek isteyen olursa boş vaktimde detaylıca yazarım.Örnek verecek olursam, yukarıda bir arkadaş, dua ederek atlatıyorum demiş.Bu durum inanç (sadece dini anlamda değil) açısından başa çıkmadır.

    Alıntıları Göster
    Merhaba, şu an tam da bahsettiğiniz kitaba başladım, uzun yıllardır anksiyete yaşıyorum. Müsait olduğunuzda başa çıkma becerileri ile ilgili bilgi verir misiniz?Forumun üstünden bir hayli geçmiş ama aktif olduğunuzu görünce yazmak istedim.




  • Lustral kullaniyorum iyiyim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: VolcanoPower

    Lustral kullaniyorum iyiyim.
    Azaltarak bırakmazsan kişiliğin, karakterin değişebilir. Bırakmanı öneririm.

    https://www.youtube.com/watch?v=-q1EGv8-TkU&t=1s

    https://www.youtube.com/watch?v=RcS_F94AE_I

    https://www.youtube.com/watch?v=0PEJeUqXmDA




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 8MB AGP

    Azaltarak bırakmazsan kişiliğin, karakterin değişebilir. Bırakmanı öneririm.

    https://www.youtube.com/watch?v=-q1EGv8-TkU&t=1s

    https://www.youtube.com/watch?v=RcS_F94AE_I

    https://www.youtube.com/watch?v=0PEJeUqXmDA

    Alıntıları Göster
    o adam bi şarlatan inanma




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.