Şimdi Ara

Ateist İçin Kötülük Nedir? Neden Vardır? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
114
Cevap
1
Favori
3.957
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Ben tanrının varlığının ya da yokluğunun felsefe ile belirlenebileceğini düşünen birisi değilim. Kim hangi argümanı beğenirse beğensin objektif bakıştan çok inancına göre destekliyorsa burda bir sorun vardır. Okuduğum kadarıyla iki tarafından da sağlam argümanları olsa da sonuç değişmiyor. Bu sebepten de ahlakı da tanrıyı da tartışmayı gereksiz görüyorum. Kim neye inanırsa inanır, ona göre yaşar ve ölür. Tanrının zorunluluk kavramı içerisine hapsedilmesi de insan aklının ürünü. Halbuki biliyoruz ki insan aklının bir limiti var tanrı ise tanımı gereği limitsiz bir varlık olmak zorunda.

    Evrimin kötülüğü ve iyiliği üretmesinden bahsettin. Evrimin bilinci olduğunu mu düşünüyorsun?

    Tesadüf dediğiniz şey gereği kötülük mutasyon sonucu oluşmuş olmalı. Bir ateist bunu iddia etmek zorunda. Yanılıyor muyum?
  • torlofan T kullanıcısına yanıt
    ilgi için teşekkürler.

    benim kötülük tanımım başka bu nedenle herhangi bir fikir ya da kişi adına söz söylemem makul değil.

    anladığım kadarı ile beyanda bulunabilirim.

    ..........................

    ateizm mentali ile gidersek; bi şekilde tabiatın parçası isek tabiat ve biz aynı zamanlı büyüme evrelerine sahip olmalıyız. bu açıdan dünya ve içindekiler iyi ve kötü olanı da aynı zamanlı olarak ortaya çıkarmak tekamül ettirmek durumunda kalır. yani zaman ve süreç bir şekilde kötüyü hasıl eder. bu durum doğaldır denecektir. zira insana yapılan en büyük kötülük onun ölümüdür. doğal süreç bunu gerektirmekte ve bu açıdan nihayi kötüyü doğallamaktadır.

    ...........................

    esasen kimsenin kimseden öyle aman aman farkı yok. ben inandım deyince ilahi kavram tamam sen geç demediği gibi inanmıyorum diyen kişinin de bu sözü her zaman kamet kıymet kazanmaz. herkes anlaşılmak özen gösterilmek ister. ihmal edilmiş insan nisyanı hasıl eder.

    dünyanın kendisini ihmal ettiğini gören biri ben dine yöneliyorum diyebileceği gibi tam tersine dinsizliği de tercih edebilir. insan psikolojisi biraz değişik işliyor. yani namaz kılan da bunu red edende aslında aynı psikolojinin sonucu bunu yapmış olabilir.

    ..........................

    bu açıdan yaratıcı denen kavramın insana karşı hoşgörülü yaklaşacağına gizli bir inanç mevcut. yani sonuçta dünya yaşayabilene cennet ise -ki öyle- bunu yaratan anlam bi şekilde bana da hoş görü veya ihtimam gösterebilir denecektir.

    bu açıdan ateist veya teist fark etmez bu sorular sorulabilir.

    ..............

    özellikle ateizm de bir durum tespiti yaparsak bence sorulmalıdır da. hayat dünya hayatından teşekkül ise bu hayatı en iyi şekilde yaşamak amaç olmalıdır. bu esnada kötüyle uğraşmak en son istenecek şeydir. iki kere gelmeyeceği bir dünya var ve bu dünyaya esasen kendi isteği dışında getirilmiş bir insan mevcut. haliyle en iyi şekilde yaşamak isteği makul bir talep olurdu. ateizmin bu sorguyu yapması mümkündür.




  • HADO77 kullanıcısına yanıt
    Söylediklerin doğru ve güzel şeyler, katılmadığım kısım iyi ve kötünün evrimsel süreçte aynı anda ortaya çıkması zorunluğu, zamansal süreç içerisinde iyilik vekötülüğü aynı anda doğduğunun bence tespiti yapılamaz, madem mutasyon ile ilerleyerek oluştuk bir ateist mantık çerçevesinde canlılığın şu aşamasında kötülük oluştu demek zorunda bana kalırsa.

    Benim kötülük tanımım başka bir canlıya zarar vermemektir. Cansız bir maddeye verilen zarar ancak başka bir canlıya zarar vermişse kötülüktür. Misal bir kuşun yuvasını yıkmak kuşa herhangi bir acı vermese de kuşun yaşam alanını elinden aldığımız için kötülükken, bir bitkinin toprağın minerallerini tüketmesi toprağa zarar veriyor olsa da başka bir canlıya zarar vermediği için kötülük olarak görmem.

    Senin kötülük tanımın nedir?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: torlofan

    Ben tanrının varlığının ya da yokluğunun felsefe ile belirlenebileceğini düşünen birisi değilim. Kim hangi argümanı beğenirse beğensin objektif bakıştan çok inancına göre destekliyorsa burda bir sorun vardır. Okuduğum kadarıyla iki tarafından da sağlam argümanları olsa da sonuç değişmiyor. Bu sebepten de ahlakı da tanrıyı da tartışmayı gereksiz görüyorum. Kim neye inanırsa inanır, ona göre yaşar ve ölür. Tanrının zorunluluk kavramı içerisine hapsedilmesi de insan aklının ürünü. Halbuki biliyoruz ki insan aklının bir limiti var tanrı ise tanımı gereği limitsiz bir varlık olmak zorunda.

    Evrimin kötülüğü ve iyiliği üretmesinden bahsettin. Evrimin bilinci olduğunu mu düşünüyorsun?

    Tesadüf dediğiniz şey gereği kötülük mutasyon sonucu oluşmuş olmalı. Bir ateist bunu iddia etmek zorunda. Yanılıyor muyum?
    Euthyphro ikilemi tanrının ontolojik statüsünü yani tanrı reelde var mı yok mu tartışmıyor. Bu ikilem kendisi bir ateist olmayan ve tanrı inançlı bir pagan olan Platon'un Euthyphro diyaloğundan türetilmiş bir ikilem. Tartışma bir kamusal rahip olan Euthyphro ile Sokrates'in dindarlık veya ahlaki davranış - antik bağlamda bu iki konsept özdeşti - tanrılar sevdiği için mi doğrudur yoksa kendinden mi doğrudur ve bu yüzden tanrılarca sevilir tadında diyaloğundan çıkıyor ve tanrı ile etiğin ilişkisini konu alıyor. Buna dikkat etmelisin Torlofancım. Bu ikilem ne ateistlerin ne de klasik monoteistlerin eseri. O yüzden insanın, tanrının, etiğin tabiatıyla ilgilenen hem ateistler hem de inançlı insanlarca - bence - ciddiye alınmalı, modern veya Semitik kültürlere yabancı birisinden - bir Antik Yunan insanından - türediği için. Euthyphro diyaloğunda başka; cinayet, aldatma vb unsurlar içeren Yunan mitlerine karşı etik önyargılar gizli. Bu diyalogda bir ateistin önyargısı yok, doğru din ve ahlakı bulmaya çalışan ve insan merkezli düşünen bir antik paganın Homerosçu dine önyargısı, yönelttiği oklar var.

    Tanrıyı zorunluluk konseptinden alınca bu sefer keyfilik, kötülükte bulunma ve haliyle tanımı - iyi varlığı - itibarıyla kendisiyle çelişme konseptlerinin içine yuvarlamış oluyoruz. Tanrı kötü, özellikle de iyiye veya iyiliğe karşı KÖTÜ olamaz. Verilmiş tanım itibarıyla öyle bir lüksü yok. Bize aşina İslami terimlerle konuşursak Allah haktır - doğru olandır. Kendisiyle çelişemez. Allah mesela birisine zarar veren bir yalan söylemeyi yarattığı insanlara emredemez, bunu emretmemeli ya da kendisi iyilere zarar verecek türden yalan söylemez, söylememeli. Emreder veya söylerse ahlaka ve iyiliğe karşı gelip kendisiyle - tanımsal iyi varlığıyla - çelişir. Emretmez veya söylemezse de Allah kendisinden bağımsız bir objektif ahlak tarafından - yalan söylemek yanlıştır / kötüdür - kısıtlanmış olur.

    Evrimin bilinci "doğal seleksiyon", yani tür, sayısız varyantın çeşitliliği içerisinde çevreye göre gerçekleşen seçme. Çevrenin değişimi ve mutasyonları, genetik çeşitlenme mekanizmalarını bilinçsiz tanımlarsak evet süreç bilinçsiz. Bilinçli veya daha doğru deyişle dışardan tanrısal kontrollü veya müdaheleli varsayarsak süreç bilinçli. Evrim rasyonal şablonlar izlemediği için ben evrimi bilinçsiz kabul ediyorum.

    Mutasyon kabaca genetik dizide gerçekleşen değişimler, dolayısıyla genomun değişimi. Genom çevreden gelen materyalle kendi sentezlediklerine belirli tepkiler gösteren, çevreden gelen bu materyal ve sentezlenen enzimlerle işbirliği içerisinde tüm canlı hayatını yöneten ve programlayan moleküler bir makine, genomu meydana getiren DNA yaşamın yönetici molekülü. Bu molekül determinist ve katı bir makineyken neden durduk yerde değişiyor? Imm. Parçacıkların kuantum mekaniğinde ortaya konan random veya olasılıksal da denen doğası itibarıyla olmalı. Bu deterministik moleküler sistemde hatalara veya değişimlere yol açıyor. Parçacıkların nereye gideceği önceden kesin belirlenmiş değil. Her zaman ihtimaller var. Yanlış yere sıçrayan bir elektron, bir anda gen dizisinin ufak bir parçasında zincirleme değişime yol açıyor. Gen pseudo hale geliyor veya farklı bir enzim - protein sentezler hale geliyor. Sentezlenen protein fenotiple alakalıysa haliyle canlının görünümü vs değişiyor. Mesela.

    Enteresan bilgiler vereyim: Charles Darwin türleşme ve doğal seleksiyonla evrimi ortaya attığında ve kuramı bilim camiasında kabul edildiğinde kalıtım ve türleşmeyi sağlayan mekanizmalar tam bilinmiyordu. Sanki M87 karadeliği Powehi fotoğraflanmadan önce karadeliklerin karanlık olay ufkundan söz ediliyormuş gibi sadece ispatlanmamış hipotezler, konseptler, Darwin'in gemulları da olmak üzere biraz kel alaka kalan varsayımlar vardı. Darwin'in genler, genom gibi hücre içerisinde katlanmış şekilde saklı duran ve hareket halindeki kalıtımsallık yapılarından haberi yoktu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 2 Mart 2020; 14:39:34 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Ben bu tanrı ne olur ne olamaz mantıksal tartışmalarını saçma buluyorum. O sebepten tanrı ile yazdıklarına cevap vermeyeceğim, güzel bilgiler tabi orası ayrı.

    Evrimin bilinçsiz olması bence ateistlik için şart değil. Bilinçli de olabilir henüz bilim çözemese de ben gelecekte evrimsel mutasyonların bir bilincin ürünü olduğunun ispatlanacağı düşüncesindeyim. Tesadüfe bilimsel bir ispat sunan çıkacağını hiç sanmam. Yine de tanrı ispatına gitmeyecek orası ayrı tabi.

    Sana göre anladığım kadarıyla rasyonellik yok evrimde, neden böyle düşünüyorsun? Tesadüfen mutasyonların oluştuğuna inandığın için mi?

    Mutasyonlar evrimin tek sebebi olabilecek şeyken mutasyonların kuantum düzeyinde başladığını mı düşünüyorsun? Bu şu sonucu doğurur çünkü ya atom canlıdır diyeceksin ya da canlılar cansız varlıklar tarafından evrimleşti, adaptasyon falan hikaye atomlardır evrimin sebebi.

    Kötülük evrimin neden doğal halidir? Doğal olan birşey ise "mutlak" kötü yerine göreceli bir kötülük-iyilik vardır dememiz daha doğru olmaz mı?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: torlofan

    Ben bu tanrı ne olur ne olamaz mantıksal tartışmalarını saçma buluyorum. O sebepten tanrı ile yazdıklarına cevap vermeyeceğim, güzel bilgiler tabi orası ayrı.

    Evrimin bilinçsiz olması bence ateistlik için şart değil. Bilinçli de olabilir henüz bilim çözemese de ben gelecekte evrimsel mutasyonların bir bilincin ürünü olduğunun ispatlanacağı düşüncesindeyim. Tesadüfe bilimsel bir ispat sunan çıkacağını hiç sanmam. Yine de tanrı ispatına gitmeyecek orası ayrı tabi.

    Sana göre anladığım kadarıyla rasyonellik yok evrimde, neden böyle düşünüyorsun? Tesadüfen mutasyonların oluştuğuna inandığın için mi?

    Mutasyonlar evrimin tek sebebi olabilecek şeyken mutasyonların kuantum düzeyinde başladığını mı düşünüyorsun? Bu şu sonucu doğurur çünkü ya atom canlıdır diyeceksin ya da canlılar cansız varlıklar tarafından evrimleşti, adaptasyon falan hikaye atomlardır evrimin sebebi.

    Kötülük evrimin neden doğal halidir? Doğal olan birşey ise "mutlak" kötü yerine göreceli bir kötülük-iyilik vardır dememiz daha doğru olmaz mı?
    Bilim evrimde bir seleksiyon paterni görüyor, rasyonal veya ereksel (teleolojik) hatlar değil. Arkasında bir bilinç olsaydı ortaya kusurlu hatta organizmayı mahveden tasarımlar koyacağını sanmıyorum. Genomun büyük bir kısmı literatürde Junk DNA olarak da biliniyor sözgelimi çünkü bahsi Junk diye geçen genler herhangi bir protein sentezinde rol oynamıyorlar. Tarihin derinliklerinden kalma pseudo genler, object - purpose (fonksiyon) taşımayan anlamsız diziler. Genom transkripte edilirken ve genler express edilirken veya genom hücresel bölünme veya çoğalma esnasında kopyalanırken Junk DNA da kopyalanıyor. Hücre için çok anlamsız bir enerji israfı esasında ama işlevsiz diziler öylece duruyor - sırtlarında yüzlerce kabuklu parazit taşıyan zavallı deniz kaplumbağalarından farksız gibi hücrelerimiz. Adeta parazit genler taşıyoruz. Bu dizilerin ciddi bir kısmı mutasyonların ürünü, transpozonlarla taşınma, virüslerle etkileşme sonucu vs de oluşabiliyorlar. Ağzımın sol arka tarafında gömülü ve işe yaramaz olup çürüyen 20 yaş dişleri diş etimin kesilmesi yoluyla çekildi. Her insanın bağırsağında her an patlayabilecek saatli bomba misali bir apandisit bulunuyor. Bunlar hiç de akıllıca oluşmuş yapılara benzemiyorlar. Bilimin lisanında tesadüf olasılıktır, yani birbiriyle tabiatta görgül ilişkiye geçme ihtimali olan veya çoktan geçip de henüz fark edilmemiş olan iki değişken, olgu, madde vb. Olasılık olguların kesişme veya ilişkisel zincire girme ihtimali.

    Kuantum mekaniğini moleküler düzeyde gerçekleşen mutasyonların nasıl gerçekleştiğinin açıklamalarından birisi olarak söyledim. Deterministik işlemde - yani genin okunması ve ifadesinde - farklılık veya hata meydana gelmesi molekülleri meydana getiren ve enerji transfer eden parçacıkların moleküllere mutatif iç dinamikler kazandıran olasılıksal doğalarına da bağlı, moleküller arası etkileşimlerden de kaynaklı çeşitli dış faktörlere de bağlı. Mutasyon olgusu dev bir kategori, türleşmede önemli ve merkezi rol oynayan bir mekanik ama tek mekanik değil. Canlının cansızdan geldiği - evrildiği bilimde bir consensus ama bu kabülün nedeni çok basit canlılık "cansız" maddelerden meydana geliyor ve cansızlarla etkileşim halinde varlık sürdürüyor. Fotosentez yapmayan, topraktan mineral ve su emmeyen bir bitki, hiç su içmeyen veya bünyesine su taşımayan bir hayvan düşünülebilir mi? Yaşamın aminoasitler gibi yapıtaşları da doğada bulunuyor veya üretilebiliyor. Klasik örnek olarak Miller Urey deneyi verilir ama Miler Urey'den sonra çok deney yapıldı. Yaşamın orijininde günümüzde en olası aday kükürt gibi sıcak kimyasal gazlar saçan bacalarının bulunduğu volkanik okyanus tabanları - ilksel zamanın oksijensiz atmosfer ve güçlü Güneş'inden kaynaklı morötesi ışın bombardımanından korudukları, kaynayan çorbamsı kimyalarıyla meydana getirdikleri çeşitli molekül kombinasyonları üstünde sürekli deney, yapısal devamlılık ve eleme testi yapılan doğal kimya laboratuvarları oldukları için.

    İyilik ve kötülük aslında evrimle alakalı konseptler değil o sebeple evrimle tartışmıyorum, daha çok evrimi iyilik ve kötülükten bağımsız anlatıyorum. Alakasını önceki bir mesajımda hatırlarsan seleksiyonla kurdum. Evrimde iyilik de var kötülük de var. Çevreye uyumluysan iyisin. Çevre iyi, sana karşı iyi ama bir başkasına karşı kötü olabilir veya çevreye uyum sağlayarak başta "kötü" addettiğin çevreyi "iyi" çevreye de çevirebilirsin. İyilik ve kötülük anlaşıldığı kadarıyla rölatif. Bu anlayış evrimsel yaklaşıma da etkili şekilde uygulanabiliyor. Organizmanın kaderi kendi spesifik doğasıyla spesifik çevrelere karşı belirleniyor çünkü. Organizma değişti mi çevrenin organizma üstünde etkileri de değişiyor veya çevre değişiyor haliyle çevrenin organizma üstündeki etkiler değişiyor. Çevre bazen o kadar sert ve zorlu oluyor ki kuşaklar boyunca seçme sonucunda yeni tür kartal gözleri veya kalın bir kürk kazanıyor. Kalın kürk bir de baskın bir gen ifadesine ve kalıtıma sahipse - Gregor Mendel'in bezelyelerini hatırlayalım -, oh mis. Senden rahatı yok kutuplarda.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 2 Mart 2020; 18:16:26 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Ps cafe işletmemde bir sokak kedisini besliyorum hatta yeri geliyor soğuk havalarda dükkanın içerisinde uyumasına izin veriyorum aylardır devam ediyor bu durum. Karnı aç ise bana sırnaşıp sırnaşıp duruyor eğer yatmak isterse de kapıyı açmam için miyavlıyor, kapıyı açıyorum ve hiç bana bakmıyor bile gidiyor müşterilerle muhatap oluyor, sevilmeye bayılıyor, büyük ihtimalle bir ev kedisi idi normal sokak kedileri gibi hiç değil.

    Evim 1 sokak ötede Ps dükkanına taş çatlasın 60 metre. Birkaç ay önce başka bir kedi bizim bahçede yavruladı ve bu kedilere babam mama falan veriyor. Ps dükkanındaki kedi geçen haftaydı bir baktım bizim evin bahçesinde. Ulen dedim sen ne arıyorsun burada. Bana baktı baktı korktu benden ve kaçtı. Mamayı bahçeye bıraktım kapıyı kapadım ancak tırsa tırsa gelip yedi mamayı. Ps dükkanında iken sırnaşan hayvan 60m ötede beni tanımadı anlayacağın.

    Şimdi sana sorum şu: Bu kedinin hiç mi bilinci yok yoksa bilinci var ancak biz insanlara göre aşırı kısıtlı bir bilinç mi bu?

    İyilik ve kötülük evrimle alakalı konseptler neden değildir? Kim belirliyor konseptleri? Bir ateist varlığımızı evrim ile açıklıyorsa evrim herşey ile alakalıdır. Yanıldığımı göstermeni isteyeceğim senden.




  • torlofan T kullanıcısına yanıt
    yaşam ölümle aynı zamanlı bir şey ve doğduğumuzu söylediği an birisi de şimdi ölmeye de başladın diyor. bu ikinci kişinin sesi o esnada kesiliyor. kimse bu sesi duymak istemiyor. ölmek için doğdun kelimesi duyulmuyor. ancak zaman bu ikinci kişiyi haklı çıkarıyor.

    bu açıdan kötülük bu ikinci sesin anlam ve mealini anlamama üzerine kurulu.

    ........................

    mutasyon veya değil doğan şey esasen ölüyordur ve başka bir dünya da yoksa bu salt kötülüktür. 70 yıl ağza çalınan bal gibidir fazlası değil.

    .......................

    tanım olarak (metafizik) öğeler içerdiği için tanımdan kaçınıcam.
  • HADO77 kullanıcısına yanıt
    Yazdığından şunu çıkarıyorum aslında kötülük ve iyilik birbirinin zıddı değil tamamlayıcısıdır. Herşeyin içerisinde aslında ikisi birden vardır.

    Salt kötülük yok olmaktan başka birşey değildir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: torlofan

    Ps cafe işletmemde bir sokak kedisini besliyorum hatta yeri geliyor soğuk havalarda dükkanın içerisinde uyumasına izin veriyorum aylardır devam ediyor bu durum. Karnı aç ise bana sırnaşıp sırnaşıp duruyor eğer yatmak isterse de kapıyı açmam için miyavlıyor, kapıyı açıyorum ve hiç bana bakmıyor bile gidiyor müşterilerle muhatap oluyor, sevilmeye bayılıyor, büyük ihtimalle bir ev kedisi idi normal sokak kedileri gibi hiç değil.

    Evim 1 sokak ötede Ps dükkanına taş çatlasın 60 metre. Birkaç ay önce başka bir kedi bizim bahçede yavruladı ve bu kedilere babam mama falan veriyor. Ps dükkanındaki kedi geçen haftaydı bir baktım bizim evin bahçesinde. Ulen dedim sen ne arıyorsun burada. Bana baktı baktı korktu benden ve kaçtı. Mamayı bahçeye bıraktım kapıyı kapadım ancak tırsa tırsa gelip yedi mamayı. Ps dükkanında iken sırnaşan hayvan 60m ötede beni tanımadı anlayacağın.

    Şimdi sana sorum şu: Bu kedinin hiç mi bilinci yok yoksa bilinci var ancak biz insanlara göre aşırı kısıtlı bir bilinç mi bu?

    İyilik ve kötülük evrimle alakalı konseptler neden değildir? Kim belirliyor konseptleri? Bir ateist varlığımızı evrim ile açıklıyorsa evrim herşey ile alakalıdır. Yanıldığımı göstermeni isteyeceğim senden.
    Kedileri çok severim. Bilincin, bilinçle genel olarak bağlantılı denebilecek zekanın dereceleri var. Kediler arasında bile bilinç ve zeka dereceleri var. Evet, kediler insanlara göre daha kısıtlı ama gel de şu kediye kısıtlı de...



    Evrim organik yaşam veya biyolojiyle alakalı, felsefi olarak tüm doğayı kapsayan bir anlayış olarak uyarlanabilir mi veya diğer bilim dallarına uydurulabilir mi? Elbette. Kesinlikle. Ancak bu konu içerisinde evrimsel biyoloji ve moleküler biyolojinin evrim anlayışından söz ediyorum yalnızca. Bilim çok çok zengin bir alan. Fizik biliminin kendi ilgi alanları ve kuramları var mesela, yalnızca biyolojideki o olağanüstü başarı kazanmış evrimsel yaklaşımla izah edebileceğimiz şeyler değil tam. "Tanrıya zar attırdığı" için kapsayıcı ve deterministik bir birleşik alan kuramı bulmaya çalışan Albert Einstein'i kendinden soğutan kuantum fiziği gibi, genel görelilik teorisi gibi, klasik mekanikler gibi gibi. Kimya, jeoloji, kozmoloji vs başlı başına enteresan olgular ve konseptler içeren alanlar. Evrim bu alanların hepsiyle bağlantılı ve belirli bir dereceye kadar gerçeklikte yer işgal ediyor. Periyodik tablodaki elementlerin oluşumu da elementsel bazda kozmolojik evrim. Evrendeki yıldız kuşaklarının termonükleer kalplerinden bize bıraktıkları bir miras. Hidrojenden başlayıp demir füzyonlarına oradan süpernovalarda altın ve uranyum elementlerinin ortaya çıkışına kadar gidiyor. Bu elementlerin farklı radyoaktif özellikler gösteren değişik izotopları var vs.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 2 Mart 2020; 19:38:23 >




  • İyilik ve kötülüğü rasyonal ve içgüdüsel şablonlarımızla biz kendimiz üretiyoruz, iyilik ve kötülüğü biz belirliyoruz. Soyut konsepleştirmeler yapacak kadar gelişmiş bir beyne sahibiz. İnsan olmanın önemli bir özelliği de abstract thinking and reasoning. Bu bir akıllı telefonun aynı anda multiple computing task yapabilecek veya bir savaş oyunu açabilecek donanıma sahip olması gibi. Aradaki fark bizim devrelerimizin organik molekülerden, kuşaklar boyunca çevresel etkileşimlerin baskısından ve baskı altındaki beyinlerin giderek komplikeleşerek çeşitlenmesinden meydana geliyor oluşu. Ne kadar zekiysen ve sezgiliysen, uyum sağlama şansın arttıyor. Değişimlere o denli çabuk ve yerinde tepki verebiliyorsun çünkü. Kabuk soymayı bilmiyorsan, bu işlemi uygulayabilecek beyinsel - fizyolojik donanımlardan yoksunsan ve sonraki nesillere aktaramıyorsan belirli besinlerden mahrumsun. Aç kalarak ölme ihtimalin o sebeple daha fazla. Ama diyetin ne kadar genişse değişen çevrede beslenmek o kadar az bir dert. Aynı şekilde, kötülük konseptini icat etmezsen huzurlu bir yaşam süremezsin bir toplulukla beraber. Cinayet ve benzerini kötülük tasarısıyla baskılamalısın. Aksi takdirde yaşadığın topluluklarda öldürülme riski, huzursuzluk, parçalanma ve bölünme egemen olur, bir arada kalabilen topluluklar - kültürler toplumunu absorbe eder veya yerine göre - yabancı olan bu toplumla savaş meşrudur deyip - yok eder.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 2 Mart 2020; 20:23:23 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Bu örneği şunun için verdim, işlevsiz DNA parçaları gibi görünen şeyler belki gelecekte çözümlenecek şeyler olacaklar, bilinç denen şey de göreceli olduğundan evrimin bilincinin olmadığı sonucuna varmak için insanlık için çok erken bence.

    Videoya gelince; kedinin kulağını keşfettiğini bilemeyiz; biz insan olarak kedinin kulağını keşfettiğini iddia ediyoruz ondan üstün algı kapasitemize güvenerek ancak kedi belki de bambaşka birşey için o hareketleri yaptı. Yani algılar da göreceli olduğundan aynı olaya farklı bakış açıları ile bakıldığında olayın gerçek yüzünün bambaşka olduğu ortaya çıkabilir.

    Bu konuyu açma sebebim şu idi; kötülük problemine karşılık ateistler kötülüğün tanımını nasıl yapıyorlar merak ettim. Bir iddianız var tanrı madem iyi bu niye var şu niye var gibisinden neticede.

    Peki tanrı yoksa kötülük niye varın cevabını bir ateist olarak benimsemiş olmak ancak d/teistlere kötülük problemi üzerinden tanrının yokluğunu iddia etmek bence çelişkidir. Madem kötülük doğanın bir parçası olarak var, o zaman tanrı doğayı bu şekilde tasarlamış olabilir. Bu tanrının kötü olduğunu değil, bizden farklı algılara ve bilince sahip olduğunun kanıtıdır.

    Kötülük ve iyilik birbirinin tamamlayıcısı şeyler ve neden varoldukları kanıtlanabilecek türden şeyler değiller. Kişiden kişiye göreceli olarak kavramlaşmakta ve değerlendirilmektedir.

    Evrim dediğin gibi çok geniş bilimsel alan kaplayan birşey. Bir anlamda çatısının altında birçok bilimi taşıyor ve onun için açıklanması bu kadar tartışmalı oluyor.




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Biz akıllı canlılar olduğumuz için iyilik ve kötülüğü algılayabiliyoruz.

    Eğer üreten biz isek insan olana kadar evrimsel süreç içerisinde evrende kötülük diye birşey yok dememiz gerekir. Ancak biliyoruz ki hayvanların birbirini yiyor olması insan evrimleşmeden önce de vardı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: torlofan

    Biz akıllı canlılar olduğumuz için iyilik ve kötülüğü algılayabiliyoruz.

    Eğer üreten biz isek insan olana kadar evrimsel süreç içerisinde evrende kötülük diye birşey yok dememiz gerekir. Ancak biliyoruz ki hayvanların birbirini yiyor olması insan evrimleşmeden önce de vardı.
    Kendi inançlarım ve bilim anlayışımdan yola çıkarsam, iyilik ve kötülük algılanabilen, senden veya benden bağımsız, evrende bulunan olgular olarak görünmüyorlar. Bu nosyonlaştırmayı, konsepleştirmeyi yapan bizleriz yani akıl sahibi, yeterince zeki varlıklar yapıyor bunu. Evet, bir leopar ceylanı yakaladığında ceylan çok acı çekiyor ama bu acının yanında leopar da açıkça ziyafet çekiyor ancak en önemlisi ne leopar ne de ceylan iyilik veya kötülük gibi nosyonlar icat etmiyorlar. Böylesi soyut kategorizasyonları uyduracak bir altyapıları bulunmuyor çünkü. Zaten ihtiyaçları da bulunmuyor. Ceylanın gelişmiş duyu yetisine ve bacak kaslarına, leoparın da güçlü bir çeneye ve pençelere ihtiyacı var. Ceylan kötülük konsetini icat edebilseydi bile kötülüğü icat etmesi bir leopara, aslana veya sırtlana karşı işe yaramayacaktı. Ceylanın o denli gelişmiş beyne ihtiyacı yok. Ağaçlık alanlarda değil otlaklarda evrildiği için serbest duran kavrayıcı uzuvları da yok primatlar gibi.

    Evrende, bilimin izah ettiği tabiatta bir kötülük veya iyilik yok. Doğa esasında "kayıtsız". Felsefi olarak, elbette, varlıklar ağacında iyilik ve kötülük kavram veya idea olarak varlar. Bilimsel yaklaşımla felsefi yaklaşım birbirinden çok farklı. Kavramsal realist olan Platon'un ideaları Sokrates'in sezgisel ahlak - ruh bilimcilik kuramına dolayısıyla bir nevi içgüdülerimize dayanıyor denebilir. İçgüdüler ise bildiğimiz kalıtım. Yani genlerin expresyonu. Platon'un sürekli değişen bir doğada bozuk kopyalar üreten değişmez kusursuz varlığı (idea) gen expresyonunun, diğer deyişle biçim veren veya biçimle özdeş formun felsefi düşünüşe yansıması. Platon gibi bir bilim düşmanı olmayan Aristoteles ideaları - formları alıyor ve nesnelere - organizmalara - organik ürünlere geri koyuyor sadece. İleri derecede felsefe kasmaya çalıştım anlaşılmaz geldiyse özür diliyorum. Genler ve genlerin ürünü addedilen memler tıpkı idealar gibi katı, korunan birimler ama idealardan farklı olarak aslında değişiyorlar. Böylece evrim gerçekleşiyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 2 Mart 2020; 22:13:3 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • torlofan T kullanıcısına yanıt
    Junk DNA çözümlenmiş bir olgu serisi yalnız ne dediğimi unutma. Hasarlı, eskiden aktif olan veya anlamsızca sisteme dahil olmuş genlere verilen şemsiye bir isim. Çalışan genlerdekiyle aynı organik bazlardan oluşurlar - adenin, guanin, sitozin, timin -, kopyalama ve rekombinasyon işleminden de geçerler. Expresyon yoktur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 2 Mart 2020; 22:36:30 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    quote:

    İleri derecede felsefe kasmaya çalıştım anlaşılmaz geldiyse özür diliyorum.

    Ben sizin yazdıklarınızın %50 sini ancak anlıyorum, okurken bazen kendimi homoerectus gibi hissediyorum
  • Eğer bugün dinler varsa ahlakın bir kısmı kendisini bu dinlere borçludur. Mesela din sana diyor hırsızlık yapma ama ateist için böyle bir engel yok. Din insanı ahlaksızlık konusunda frenler. Eğer 2 farklı dünya olsaydı. Birinci dünya ateistlerin, diyebilirlerdi ki güçlü olan kazansın kıran kırana. İkinci dünya dindarların olsun dindarların fren sistemi dindir. Ve sorulsun ateistlere ve dindarlara böyle bir dünya var hangisini tercih ederdiniz. Tabi ki dindarları.
    Simdi diyeceksiniz niye ateistler böyle bir dünya olusturuyor belki daha ahlaklı olacaklar. Hayır çünkü fren mekanizması yok. Tabi bu nasıl bir din olduğuna göre değişir.
    Bir test yapalım bir adam ormana para gömerken 100 ateist ve 100 dindar görsün kim gider o parayı alır muhtemelen %65 ateist %35 dindarlar alır. Ateistin almamak için hicbir sebebi yok bu kötülüğü yapabilir.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • erkurt02 kullanıcısına yanıt
    Ateistlere iftira atma şimdi. Dindarlar kendisine şeytan diye bir şey uydurmuş yaptıkları kötülüğü şeytana uydum diyerek geçiştiriyor halbuki ateist biri yaptığı kötülüğün kendinden kaynaklı olduğunu bilir ve bunun çözümünü arar ama dindar bu konuda ateist kadar kararlı çözüm aramaz çünkü suçun bir kısmı şeytandadır.

    Ateist neden çözüm arasın zaten inanmıyor gibi düşünebilirsiniz ama öyle değil yaptığımız her şeyin bir bedeli var hiç kimsenin olmadığı görmediği bir yerde kötülük yapsak bile bundan sonra yaptığımız bu eyleme göre şekilleniriz bir açıdan pişmanlık denilebilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-4D62BFE91 -- 3 Mart 2020; 3:36:30 >
  • Kötülük veya iyilik düşünebilen ve irade sahibi insanlara mahsustur. Doğada Kötülük veya iyilik yoktur. Doğanın Yasaları geçerlidir. Felsefik olarak Kötülük ve iyilik üzerine çok düşünülmüş bu doğru ama burda asıl nokta Tanrının İyi yada kötü olup olmadığı üzerine değil mi..

    Eğer Dini ve Tanrıyi devre dışı bırakırsanız, Evrimsel olarak Kötülük ve iyiliği açıklamak basittir. Canlı yaşamak için, üretmek için gerekli gördüğü herşeyi yapar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • erkurt02 kullanıcısına yanıt
    Yazdıkların çok tutarsız. Gece yarısı uzun cevap yazmak istemiyorum ama kesinlikle çok yüzeysel bakış açısı.

    Dogmatik Dinlerin içinde günümüzde Ateistler tarafından Ahlaksızlık olarak gösterilen birçok şey var. Mesela Yağma, Kölelik Vs gibi.

    Dinin insanın Ahlaksal gelişimi içinde önemli olduğunu herkes kabul edecektir ama Dinler Dogmatik ve geçmişe dayandığı için Günümüzde Din Ahlakın kaynağı olmaktan çıkmıştır. Aydınlanma ile Din yerine Us Ahlakın kaynağı olmuştur. Artık geçmişin Ahlak kaynağı olarak kabul görmektedir. Bir Ateist herhangi bir Tanrının kendisini cezalandırmasindan korktuğu için Ahlaklı değil, Aklı ve İnsanı değerleri benimsediği için Ahlaklı olmayı tercih eder.

    Hangisi daha Yüce Ahlaktır.

    Yanmaktan korktuğu için Hırsızlık yapmayan Muslumanin davranışı mi

    Yoksa Kendisinin Malının çalındığında hoşnut olmayacağı için, bana yapılmasini istemediğim şeyi başkasına yapmamalıyım diyen Ateistin davranışı mi..


    Tabiki sonunda şu soru gelebilir ama

    Birincisi İnandığı için yapmaması gerektiğini bilir ve İstese bile yapmaması gerektiğini bilir.

    Diğerinde yaptığında hiçbir ceza almayacağını bildiği için Tercihini yapmaktan yana kullanabilme ihtimali yüksektir.

    Böyle bir görüşte bulunabilir insan ama o zaman yine bir sorun ortaya çıkıyor. İnsan inandığını söylediği halde inancına ters çoğu şeyi kolaylıkla yapabiliyor.

    Dinin insanı tam olarak ketleme olarak ise yaradığını reel dünyada görmek pek mümkün değil. Bkz. Müslüman ülkelerin durumu.

    Dahada uzun tartışılabilir ama gece yarısı yazmak bayiyor :)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.