Az önce Yol verdiğim araçtan KÜFÜR yedim.

İstanbul nüfusunun yarısı köyden indim şehire.

Trafikte araba nasıl kullanılır, başkalarının hakkına nasıl girilmez, empati nasıl kurulur, çöp nasıl atılır, sıra nasıl beklenir, insanlara nasıl hitap edilir... Şehir hayatı ile köy hayatı farklı. Bu saydıklarım olmazsa olmaz. Bunları öğrenemeyen adamın şehirde işi yok. Ya öğrenecek ya geldiği yere geri gidecek.

Görmemiş, bilmemiş, duymamış, öğrenmemiş adamlar kendi bildiklerini okuyor. Haber açıyorum bakıyorum 2 kişi birbirini vurmuş İstanbul'un göbeğinde, biri iç anadoludan öbürü daha uzaktan gelmiş. Bunlar ilk geldiklerinde sen mi büyüksün ben mi daha büyüğüm İstanbul diye tribe giren kafasına göre yaşayan tipler. Beyefendi olmak nerede, bunlar nerede... İstanbul'da beyefendilik yapmayan İstanbul'da yaşıyorum demesin.

Önce insan olacaklar sonra beyefendi olacaklar. İstanbul'u böyle müsvetteler harcadı, harcamaya da devam ediyor.

Pazartesi gününden bu yana trafikte tuhaf canlılar belirdi tekrar. Dağlardaki ormanlardaki inlerini bırakıp döndüler yine.

Vay arkadaş sadece ben böyleyim sanıyordum. Aman sol şeridi işgal etmeyim. Benim acelem yok geçsin. Dur şu dönecek karşı şerit tıkanmış yol vereyim açılsın, kamyonun arkasında sıkışan sinyal verip çırpınan vatandaşa gel çık diye yavaşlayım diye düşüne düşüne kendimi şizofren sanıyordum

Araç sürerken küfür yemeyi biraz göze almak gerekiyor.
Kendimden çok başkalarını düşünürüm kimseyi rahatsız etmek istemem ama ister istemez arada oluyor böyle şeyler fazla kafaya takmamak lazım.
Şu video keyfini yerine getirir.

Araba kullanan bazı abiler var sanırsan airbus kullanıyor bir havalar selektör yapmalar kornalar.Sabah Kırmızı ışıkta durdum yeşil yandı arkadaki abi sanırım korna'ya basmak için hazır bekliyor yeşil yanar yanmaz kornaya abanıyor bu kadar acelen varsa dayı helikopter kirala nedir bu kadar sabırsız kılan anlamıyorum eğitilmez bir toplumuz cahiliz.

Baş ağrısı şikayetleri çoğalsa bu tiplerin sayısında da azalma olur zamanla