Şimdi Ara

Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir (22. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
595
Cevap
69
Favori
80.042
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
9 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 2021222324
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir

    bu diziyi hatırlayan var mı?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kingo_disco

     Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir

    bu diziyi hatırlayan var mı?

    güzel diziydi her bölümünü izler asla kaçırmazdım.. 1997, 1998 yıllarında kanal d' de yayınlanıyordu.. 35 mm film kamerasında çekilen nadir dizilerdendir.. arzu yanardağın gözleri hatrına bile izlenir.. güzel bir kolaj ekleyelim öyleyse;





  • Sıdıka nasıl unutulur ?
    birde Deli Yürek 98 de başlamıştır onuda sayalım
    birde hindistan cevizli bir gofret vardı ben ilkokula giderken 25 bin liramıydı 50 bin liramıydı neydi. ne zaman param olsa ondan alırdım, acayip lezzetli birşeydi



  • 80'Lİ YILLARDA YAŞAMAK DEMEK

    Kenan evren'i, erdal inönü'yü, özalı tanımış olmak demek.

    Ajda Pekkan'ın alo, Michael Jackson'ın pepsi reklamlarını hatırlayacak kadar şanslı olmak demek.

    Big in Japan, the final countdown, eye of the tiger demek.

    Voltran voltran voltran demek.

    Depozito toplamak adina kola sisesi biriktirmek demek.

    Adile Nasit’ten masal dinlemek demek.

    Debbie Gibson, Tiffany, Jason Danovan, Sandra, Laura Branigan, Samantha Fox vb...dinliyor olmak demek.

    Korhan Abay,Cenk Koray, Metin Milli, Ersen ve Dadaşlar demek.

    Kayahan, Nilüfer, Sezen Aksu, Barış Manço ile büyümek demek.

    Hey corc versene borc demek, olmaz maykıl bende de yok cevabını işitmek demek.

    Yüzyıl içindeki en iyi, en kıyak kuşak demek.

    Hem eski hem yeni olmak demek.

    Mahalle ceşmelerinden su icmek, bayramları iple cekmek demek.

    Evden çıkmayan bilgisayar bebeleri haline gelmeden çocuklugunu yaşayabilmiş, son dönemin bir üyesi olmak, ne sorusuna zonk cevabı vermekten zevk duymak, büyüteç ile kağıt yakmak ve siyah kağıtların beyaza oranla daha kolay yandığını keşfetmek demek.

    9 voltluk pile dilinle dokunup o ekşi anı yaşamak, televizyon konserlerini teybe çekerken odaya giren anneyi hemen susturmak, 23 nisan çocuk şenliğinde gelen yabancı çocuklara 5 dakikada aşık olmak demek.

    Son dersin son 5 dakikasında parkeleri giyip zilin çalmasını beklemek, hurraa kapıya doluşmak, dışarıya pestil olarak çıkmak demek.

    Kutu kolayı actıktan sonra kapagını cekip cıkarıp atmak demek.

    Tipe bak demek.

    Pazar aksamları mecburen yıkanmak ve erken yatmak demek.

    Annelerin çernobil yüzünden çay içirmemesi, gofret yedirmemesi demek..Challenger'ın olduğu günkü haberleri hatırlamak demek.

    videocudan american ninja, kartal, kan sporu ve evil dead elm sokağı kabusu gibi filmleri kiralamak demek.

    Analogtan dijitale geçiş devrini yaşamış birey olduğunu anlamak ve ikisinden de farklı zevkler aldığının farkına varmak demek.

    Çok güzel bir ülkenin son yıllarını hayal meyal hatırlamak, sonra da çivisinin çıkışını görerek büyümek demek.

    Trt 1'de oluşan sorunlar sonucu yayına bir süre ara verildiğinde ekrana getirilen donuk ağaç, dağ bayır,resmine 10 dakika hareketsiz bakabilmek demek.

    Edi Mörfiiiiiii huuuuuuuuuuuuuu, Şörli Makleeyynn yeeeeeee diye bağırıp en az bir technotronic kasetine sahip olmak demek.

    Sürekli Aydınlık için 1 dakika karanlık eylemine katılmak demek

    Bakkala gitmenin, sokakta oynamanın, harçlık toplamanın geçerli sayıldığı, her şeye rağmen temiz ve el değmemiş bir hayat demek. Sonrasında biz büyüdük ve kirlendi dünya demek.

    Şehirlerarası yolculuklara çıkarken otobüsün 302s olması demek, bilet alırken arka kapının önü ve tekerlek üstü olmasın demek.

    Jules Verne’in “80 günde devri alem, Denizler altında 20 bin fersah” romanlarını okumakla geçirilen bir çocukluk demek. Pal Sokağı Çocukları’nı okurken ağlamak demek. Teksas, Tommiks, Zagor, Kızılmaske, Tom Braks, Kinowa, Conan demek.

    Pal-Secam - NTSC, VHS mi BETA mı, Vestel Ferguson, Grundig, Saba, Blaupunkt demek.

    All that she wants, informer, because the night dinlemek demek

    Pazar sabahları alf seyretmek demek

    MC Donalds'ın Türkiye'ye ilk geldigi günleri yasamış olmak demek

    Berlin duvarı'nın yıkılmasının tek sonucunun, berlin'in farklı kısımlarında oturan akrabaların artık birbirlerini görebilmeleri olduğunu sanmak demek

    Banka olarak sadece imar bankasını bilmek demek...

    Bilye, gülle oynamak, gazoz kapagı oynamak demek..

    Televizyonla büyütülen ilk nesil olmak demek

    Cumartesi geceleri bir baska gece'yi izlemek ve özellikle benny hill'in skeclerini yakalamaya calısmak demek

    Kontra pedal BMX bisiklet sahibi olmak demek

    Annelerimizin tv'de hayat ağacı, cesur ve güzel, dallas, zenginlerde ağlar, köle isaura izlemesi demek

    Pazar 88, pazar 89, pazar 90 demek..

    Reebok Pump almak, kızların rengarenk taytlar giymesi demek

    Gazete kuponu ile ev, araba verilmesine tanık olmak demek

    Türkiyede yaşamış son mutlu kuşak olduğunu hüzünle hissetmek demek.

    80'lerin sonunda, 90'larin basında cocuk olmak zor ama bir o kadar da güzel bir seydir.Bir ülkenin hangi aşamalardan, nasıl geçtiğine
    tanık olmaktır...

    Gencligin gelisimi açısından kayıp bir dönemdir...

    İYİ BAKIN ABİİİİİ!! * *BİZİZ BU!!!! YAŞLANIYORUZ DİYORUM İNANMIYOSUNUZ !...




  • 80'ler de çocuk olmak enteresanlıktır aslında....


    pazar akşamları bizimkiler izlemektir.. pazartesinin okul hazırlığı yapılır, sanki pazar değil de pazartesi banyo yapsak olmuyormuş gibi illa pazar günleri banyo yapardık.. çocuk kalbimizle kapıcı caferi sever, sabri beye kıl olurduk.. ali desen, bizimle büyüyordu onu gördükçe büyüdüğümüzü hissediyorduk.. geleceğe dönüş televizyon ekranında her görüldüğünde kalpte tuhaf bir çarpıntı hisseder.. patlayan şeker ile kolanın bir arada tüketilmesi ile midenin patlayacağına inanır, bayramlarda tanıdık evleri dolaşıp el öpmek, english with me lerle İngilizce öğrenmeye çalışırdık.. biraz da "self control" şarkısını diline dolamaktır seksenlerde çocuk olmak..


    micheal jackson’ın eski halini görüp hayretlere düşmek, elm sokağında kabus izleyip akşam annenin seninle uyuması için yalvarmak, star 1'in ilk açıldığı dönemlerde addams ailesini izlemek, yerli malı haftasında okula çikita muz getirenleri kınamak çikita yerli değil öğretmenim diyip getireni ispiyonlamak, gazetelerden kupon kesip 14 kupona kocaamaan oyuncak ayı almak, annenin gazetelerden gelen tabak çanak için aynı gazeteden on tane aldığına tanık olmak, bir dönem tüm evlerdeki tabak çanağın "acropal" olması ve misafirliğe gelince tabaklara bakıp sırıtmak, hey corç versene borç şarkısını ezbere bilmek anlam verememek ve tam teçhizatlı kameraman arkadaş cevat kelle'ye sempati beslemektir seksenlerde çocuk olmak..

    susam sokağı'ndaki Nihat amcayı, Zehra teyzeyi, Tahsin ustayı ve dev yaratık minik kuş'u herkesten iyi bilsen de aslında yıllar sonra fark edilir ki, zihinde kurulanla onların gördüğü çok farklıdır. senin kurabiye canavarının kocaman dişleri vardır örneğin ve kırpık, ayakları görünmeden küfede yaşayan türden bi kahraman değildir. Edi ile büdü 'nin hangisinin uzun ince, hangisinin kısa tombul olduğu arada gider gelir, zira ezber yanıltır seni kimi zaman, ve karıştırıverirsin uysal ve güler yüzlü olanla hırçın ve aksi olanı. şu hep konusu geçen "sev dünyayı açılır her kapı, işte susam sokağı" şarkısını acayip merak edersin ve hiç duymadığın için seslerini, altan erkekli'nin edi'yi seslendiriyor olması en az seni şaşırtır...


    seksenlerde, pazar günleri evlerde genelde misafir olurdu ya da biz misafirliğe giderdik.. bir süre evin içinde oturup da illallah dedirtecek kadar çok şey kırar, argo konuşarak anneyi sinirlendirmeyi başarır, nihayet annelerin başından savma amaçlı izinleriyle sokağa çıkardık.. güçlü olanın kazandığını, yaşı büyük olanın hiyerarşi estirdiğini yakantop yada istop oynarken öğrendik.. play station bize uzaktı atarilerimizi canımız kadar sever ama önce arkadaş derdik.. parkta yeterince yorulup, 9 taş da kazanmadan, üstümüz yeterince kirlenmeden ya da annemiz bizi eve çağırmadan, ev denen şeyin varlığı aklımızda yoktu..

    biz 80'lerin çocukları ne 70'ler gibi siyasi bir karmaşanın ortasındaydık, ne de milenyum çocukları gibi teknolojinin içine doğmuştuk. hem atari hem bilgisayar kullandık, hem rock hem arabesk dinledik, trt nin tek kanal günlerini görmemiş olsak dahi az kanal nedir biliriz biz hem erkan yolaç' a, hem cem yılmaz' a güldük, cem özer' in laf lafı açıyorla Türkiye’nin ilahı olduğu günleri de hatırlarız..


    bir de süper mario vardı mesela, ondan sonra hiçbir oyun kahramanını sevemedim, ondan sonra hiç kimse mantarını taştan çıkarmadı.. bir de hiçbir oyunu bitirmek için bu kadar çok uğraşmadım hiçbir oyunun sonuyla ilgili süper marionun son bölümüyle ilgili duyduğum kadar çok yalan duymadım;

    -ya benim kuzenim bitirdi süper marioyu.. son bölümde ateşten atlayıp, suda yüzyomuşsun, havada ateş edip, karada mıçıyomuşsun!
    -yalan atma! yalancı abim dedi ki sonunda mario ölüyomuş..


    super marioyu bitirme hayalleri kurup her seferinde "thank you mario but the princess is an another castle" yazısını görüp bişi anlamayıp ingilizce bilen ablaya sorup "yok prensesi kurtaramamışsın başka bi kaledeymiş" diyince üzülmek, gün geldi 8-4e gelip bitirdik marioyu.. zaten bizim eve de bilgisayar gelmişti.. mario’nun pabucu dama tabi.. sonra gömleklerimi pazar akşamları annem değil, pazartesi sabahı bizzat ben okula geç kalmamak için bir yandan diş fırçalayarak ütüler oldum.. pazar günleri ben arkadaşlarımla geziyor, annemle babamsa haftanın yorgunluğunu atmak için evde kalıyorlardı.. velhasıl 80'ler bitiyor, ben büyüyordum..




  •  Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir
  •  Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


    Bakkal Kokusu

    Daha süperi veya hiperi, marketin hiçbir çeşidinin olmadığı zamanlardaki mahalle bakkalarının kendine has bir kokusu vardı.Açıkdaki teneke peynirin zeytinin büyük camlı kutularda taneyle satılan açık biskivülerin, gofretlerin, ekmeklerin ve daha birsürü şeyin birbirine karışmış ve zihnimize işlenmiş o günlerden kalma bir motif olan bu kokusunu bugünkü marketlerde hissedebilmek ne mümkün.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi elzemsin -- 3 Kasım 2011; 14:39:00 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: makaslakoşanadam

    bu iki diziyi unutamam özellikle küçük ibo yengesinin ibbooooooo diyişi hala kulaklarımda bastığı zamanki
     Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir



    (masum ibo yengeyi yatakta bir adamla basar)

    yenge: iboooooo iboooooo şeytanmısın ibooooooo
    k.ibo : ben şeytan değilem, keşkee şeytan olsaydım




  • yav ciddi anlamda içim kıpır kıpır oldu bi anda emeğine sağlık bizi geçmişe götürdün :)
  •  Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


    Hala vardır belki piyasada.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: QuexSeeL

     Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


    Hala vardır belki piyasada.


    "Allı güllü allı güllü" diye bağırarak gelirdi okulun önüne.

    Vay be.. yemeyeli yıllar olmuş.

    Ankara'da satılan bir yer bilen var mı?
  •  Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


     Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


     Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


    Video Kiralamak

    80'li yıllar tv'nin yeni renklendiği ve video kiralamanın en revaçta oldugu dönemdi.Hatta sinemalar da bu dönemin ardından yavaş yavaş kapanmaya başladılar.Kasetleri kiraladığımız video kulübünden aldığımız güzel filmler olduğu zaman çoğaltırdık onları, bizim video kayıtlıydı.Bir arkadaşımızda player videosunu getirirdi ara kablolar bağlanır tesisat kurulurdu ve gelsin kayıtlar O zamanlar raks firması üretirdi boş vhs kasetlerini az film kopyalamadık. jaws 1, jaws 2, Rocky serisi, Rambo serisi, Jean Cladue Van Damme'ın kan sporu, Kirli Dans, Kokteyl, Top gun vb..Bunlardan az çoğaltmadık. Zevkli olurdu iki videonun kurulup ara kabloların bağlanması, sanki uzayda gemi yürütürmüş gibi öyle bir havalara girerdik filmler çoğaldığı zaman. Yani adama vay be dedirtecek türden bir işmiş gibi gelirdi yaptığımız iş.. Vay be......



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi elzemsin -- 3 Kasım 2011; 19:09:40 >




  • kağıttan fişek yapıp borulardan üfleyerek atardık.adı neydi ne diyorduk bu oyuna hatırlayamadım.2li borum vardı benim.bazı çocuklar artık uzmanlaşmış olanların 6lı 8li boruları vardı.acayip havaları olurdu

    birde milliyet çocuk,türkiye çocuk,başak çocuk dergileri vardı.ben türkiye çocuk dergisini her hafta alırdım mutlaka.
  • güzel konu
  • quote:

    Orijinalden alıntı: lenyyy

    kağıttan fişek yapıp borulardan üfleyerek atardık.adı neydi ne diyorduk bu oyuna hatırlayamadım.2li borum vardı benim.bazı çocuklar artık uzmanlaşmış olanların 6lı 8li boruları vardı.acayip havaları olurdu

    birde milliyet çocuk,türkiye çocuk,başak çocuk dergileri vardı.ben türkiye çocuk dergisini her hafta alırdım mutlaka.

    dostum o oyunun ismi tüf tüf'tü.. az oynamadık mahallede

     Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


    bando dergisinide unutmayalım..

     Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


    (dergi 1989 yılına ait)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: elzemsin

    quote:

    Orijinalden alıntı: lenyyy

    kağıttan fişek yapıp borulardan üfleyerek atardık.adı neydi ne diyorduk bu oyuna hatırlayamadım.2li borum vardı benim.bazı çocuklar artık uzmanlaşmış olanların 6lı 8li boruları vardı.acayip havaları olurdu

    birde milliyet çocuk,türkiye çocuk,başak çocuk dergileri vardı.ben türkiye çocuk dergisini her hafta alırdım mutlaka.

    dostum o oyunun ismi tüf tüf'tü.. az oynamadık mahallede

     Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir



    bir de ucuna iğne takardık



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi OguzhanKeskinbalta -- 3 Kasım 2011; 20:03:07 >




  •  Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


     Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


     Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi elzemsin -- 3 Kasım 2011; 20:20:00 >




  • “Ağlayan Çocuk”


     Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


    Seksenli yıllarda İtalyan ressam Bruni Amadio tarafından çizilen, “Ağlayan Çocuk” resmi, bir anda dünya çapında üne ulaştı. Özellikle Avrupa’da ardı ardına gelen olaylardan sonra, resim “lanetli” olarak anılmaya başladı. Öyle ki, bu resmin bulunduğu evlerde, yangın çıkıyor, her şey kül olsa da, bu resim sağlam kalıyordu. Hatta, 1985’te İngiliz The Sun gazetesi, okuyucularıyla birlikte bu resimden kurtulma kampanyası başlattı. Yüzlerce okuyucu, gazetenin binasının önünde toplanarak, “lanetli” resimleri ateşe verdi.

    Bizde de pek çok evin girişine asılmıştı 80 lerde bu resim.O yıllarda berber salonlarında, manavda, bakkallarda, ayakkabı tamircisinin duvarında, demircide, bisikletçide, kısaca aklınıza gelecek her türlü esnafta duvarları süslerdi bu hüzünlü resim.. Şimdilerdeyse artık hiçbiryerde yok..




  •  Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


    80'lerde, uğur böceği şeklinde akbank'ın dağıttıgı plastik kumbara


     Bakan bir pişman bakmayan bin (80'ler 90'lar maziden kalanlar)nostalji içerir


    Annelerimizin günlerde çay bardaklarının karışmaması için kullandığı, çay bardağının kenarına sıkıştırılan mimiminnacık 1.5- 2 cm boyunda, rengarenk plastik mandallar




  • 
Sayfa: önceki 2021222324
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.