Şimdi Ara

Benim için zordu.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
8
Cevap
0
Favori
127
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Hemde çok zor biraz önce çok kötü olay yaşadım.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >



  • Ne yaşadın hocam geçmiş olsun

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Dört ay önceydi karşılaşmamız. İşim gereği bir hastaneyi ziyaret ediyordum. Aynı meslekten olduğumuz için O’ nunla aynı hastane de karşılaştik. O’ nu ilk gördüğümde ilk dikkatimi çeken makyajı olmuştu. Özellikle ruju abartılı bir kırmızıyı yansıtıyordu. Çirkin bir kız olsa bu kadar makyaj yapmasının sebebini açıklardı ama çirkin de değildi. Herhalde işine fazla önem veriyordu diye düşündüm. O zamanlar sadece basit bir merhabalaşmadan öteye gitmiyordu konuşmamız. Daha sonra bir eczane de karşılaştığımızda aynı okuldan mezun olduğumuzu öğrenmiştim. Benden bir yıl sonra mezun olmuş. Bu aramızda ki sohbetin daha da ilerlemesine sebeb oldu. Ama O’ na karşı duygusal bir şeyler hissetmiyordum henüz.


         Bir gün yine aynı hastaneyi ziyaret ediyordum. Öğleden sonra poliklinik saati başlamadan servislerde doktorları görmeye yukarı katlara çıktım. Pediatrist doktorların odasını ziyaret ettiğimde içeride sadece doktorlar değil aynı zamanda bir kaç meslek arkadaşımın ve O’ nun da olduğunu fark ettim. Girmekte tereddüt ettim. Zira bize içeride başka firmaların temsilcisi varken doktor ziyareti yapmamız öğütlenmişti. Ama doktorum beni görünce ısrarla onlara katılmamı istediler. Havadan sudan konuştuklarını belirtti. Ben de katıldım. O’ nunla yanyana oturuyordum. Bir müddet sonra ayrılmak için müsaade istedi. Odada ki herkesle tek el sıkışıp vedalaşıyordu. Sıra bana geldiğinde daha önce hiç yaşamadığım bir olay oldu. O’ nunla el sıkışırken göz göze geldiğimiz de bir elektrik fark ettim bakışlarında. Daha önce O’nunla konuştuğum halde ilk kez bunu fark etmiştim. O andan sonra O’ na karşı duygusal olarak yaklaşmaya başladım.


         Programlarımızı çakışmasından ötürü genelde aynı hastanede aynı günler de rastlaşıyorduk. O’ nunla iş saatleri dışında da beraber olmaya karar vermiştim. Bunun iin bir yerlere davet etmem gerekiyordu. Çok istememe rağmen O’ nunla konuşmalarımızda bu isteğimi unutuyordum ve hep bir sonraki sefere kalıyordu. Nihayet yine aynı hastanenin bahçesinde arabasından inerken O’ na rastladım. Bu sefer kararlıydım O’ ndan bir randevu alacaktım. Yanına gittim. Birkaç kelime bir şeyler konuştuktan sonra işten sonra bir yerlerde çay içmeyi teklif ettim. Heyecandan titriyordum. Ya geri çevirirse diye. Kabul etti. Rahatlamıştım. Oradan ayrılıp başka bir üniteyi ziyaret etmem gerekiyordu. Bu yüzden O’ nunla haberleşebilmem için cep telefonun numarasını istedim. Ben de kendi telefonumun numarasını verdim.


    Aynı günün akşamı firmadan arkadaşım beni aradı. Kız arkadaşıyla Hıdiv Kasrı’ na gideceğini istersem onlara katılabileceğimi söyledi. Bu benim içim bir fırsattı. Zira O’ nuda yanımda götürebilirdim. Kabul ettim. Sonra O’ na Hıdiv Kasrı’ na gideceğime dair mesaj attım. Mesajın cevabı Hıdiv’ e vardıktan sonra geldi. İşlerinin uzayabileceğini bu yüzden gecikeceğini yazmıştı. Arkadaşla vakit geçirdim bir müddet. Daha sonra onlar ayrıldılar. Artık o saatten sonra gelmez diye düşündüm ve eve gitmek üzere yola çıktım. Ben yoldayken beni aradı ve gelemediği için üzgün olduğunu söyledi. Ben de o sırada Carrefour civarındaydım ve O’ nu oraya davet ettim. Kabul etti. Akşam buluştuk Carrefour’ da. Sohbetimiz hep okul hayatı üzerineydi zira aynı okuldan mezunduk. Ama hiçbir arkadaşımı tanımıyordu bende O’ nunkileri. Bir yerden sonra sıkıldım okul konuşmaktan. Konuyu değiştirmek için burcunu sordum. Başak olduğun öğrendim. Gerçi burçlara pek inanmam ama bir kızla güzel bir sohbet konusu olabilirdi. Bu yüzden aylardır burçlar hakkında web sayfalarından yazılar okumuştum. O’ na burcunu anlattım. Çoğu özelliğini taşıdığını fark etti. İlgisini çekmişti burcunu anlatmam. Sonra hayat çizgisi okuyabildiğimi söyledim. Hayat çizgisini okumam için rica edince bende kırmadım okudum. Aslında bu benim kızların elini tutabilmek için geliştirdiğim bir yöntem. Genelde işe yarar. Gerçi fazla bir samimiyet yoktu ama elini tutabilmenin bir şeyler hissettirebileceğini düşünmüştüm.


    Bir ara sohbette hamur işlerimde ki maharetimden bahsettim. Çok güzel kekler yaptığımı anlattım. Hatta o hafta kek yapıp bir eczacıya hediye edecektim. İsterse O’ na da kek getirebileceğimi söyledim. Kabul etti. Cuma gününe söz verdim. Böylece ikinci randevuyu garantiledim. İki saate yakın konuştuktan sonra ayrıldık. O gün O’ nunla ilk randevulaşmamdı ve daha sonra ki buluşmalarımızın başlangıcı olmuştu.


         Aynı hafta Cuma akşam üzeri O’ nu aradım. Kek sözünü hatırlattım. İşi bitince beni arayıp randevu yeri ve zamanını söylemeye söz verdi. İşim erken bitmişti ama O hala aramamıştı. Aramayacağını düşünerek eve geldim. Duj aldım. Hala aramamıştı. En azından gelemeyeceğini söyleyebilirdi. O kadar kek ziyan oldu diye düşündüm. Kendime kızdım. Kekle randevu almaya çalışan kek biri olduğumu düşündüm. Bilgisayarımın başında raporlarımı hazırlarken beni aradı. Neler yaptığımı sordu. Evde olduğumu söyledim. İşinin yeni bittiğini birazdan eve gideceğini isterse O’ nunla görüşebileceğimi söyledi. İsteksiz bir şekilde kabul ettim. Zira kekimin tadına mutlaka bakmalıydı.


    O akşam Caddebostan’ da görüştük. Bir kafeye götürdüm O’ nu. Kekle en iyi çay gider dedim ve çay ısmarladım. Kekimin tadına baktı ve çok beğendi ve gerçekten benim yapıp yapmadığımı sordu hayretle. Bir erkek için garip bir uğraş ne de olsa. Bir saatlik bir görüşmeden sonra mekandan ayrıldık. O’ nunla yolda yürüdük birkaç adım. Aklımdan ayrılırken yanaktan da olsa O’ nu öpmek geçiyordu. Vedalaşırken titrek bir şekilde elinden tutup yanağımı yaklaştırdım. Sanki benden kaçıyordu tereddüt ediyordu. Sonunda daha fazla kaçamadı anladığım kadarıyla ve öpüştük. O’ nunla ilk öpüşmemdi. Bir adım daha ilerlemiştim.


         Bir öğlen vakti O’ nu aradım. Yemeğe davet ettim. Ben Beykoz’ daydım, O Bağlarbaşı tarafında. Yemek yemek içinse aklıma gelen bir yer yoktu. Zira öğlen yemeklerini genelde evde yerdim. O’ nun bildiği bir yere davet etti beni Koşuyolu’ nda bir kafeye. Kabul ettim. Capitol civarında buluştuk. Önde O’ nun arabası arkada ben O’ nu takip ettim. Sonunda kafeye vardık. İlk yemeğimizi beraber yedik. O günden sonra haftada bir gün ya ben ya da O yemeğe davet edip beraber yemek yiyorduk. Bir öğlen yemeği sonrası O’ ndan hafta sonu için randevu istedim. Kibarca planları olduğunu belirterek beni geri çevirdi. İlk fiyasko oldu benim için. O ana dek hiçbir teklifimi geri çevirmemişti. Başka bir zaman bu sefer telefondan hafta sonu için görüşmek istedim. Babasıyla birlikte kalması gerektiğini söyleyip geri çevirdi. Söyleyecek yalan bulamadı diye düşündüm. Bir yandan da içimde bir şüphe oluştu. Bana özel zaman ayırmıyordu. Sadece hafta içi öğlen araları görüşüyorduk. Sadece zaman geçirmek için benimle beraber oluyordu diye düşündüm. Bana karşı duygusal bir şeyler hissedip hissetmediğinden emin olmam gerekliydi.


         Bir gün öğlen yemeğinden sonra O’ na erkek arkadaşı olup olmadığını sordum. "Varla yok arası" dedi. Sürekli kavga ettiklerinden bahsetti. O andan itibaren O’ na karşı mesafeli olmaya karar verdim. Duygularımı dizginlemem gerekiyordu. Çünkü kavgalı da olsa erkek arkadaşı vardı. Aynı zamanda benimle beraber görünmek istemiyordu özel yaşantısında. Çünkü hafta sonu tekliflerimi hep geri çevirmişti. İçimden bir ses her şeye rağmen O’ na duygularımı ifade etmem gerektiğini söylüyordu. Cesaretim kırılmıştı erkek arkadaşı olduğunu öğrenince. Nasıl söyleyebilirdim ki? Aklıma şiir yazmak geldi. Çünkü uzun zamandır şiir yazıyordum ve bu konuda başarılıydım. Duygularımı yazıyla daha iyi ifade edebiliyordum. O’ nun için yazdığım şiirleri sms olarak O’ na yolluyordum. Web sitelerinden yolluyordum ve isimsiz şiirlerdi. Bir gün O’ nunla konuşurken bu isimsiz şiirlerden bahsetti. Ama o şiirleri yazanın ben olduğumun farkında değildi ve bende söylemedim. Sonunda isimsiz şiirlerime imza gibi gibi dizeler ekledim. Bu konuda yetenekliydim. Anlamış olacak ki mesajla bana teşekkür ediyordu. O zaman karar verdim benden uzaklaşırdı artık. Çünkü o şiirlerde buram buram aşktan bahsediyordum. Bana karşı ilgisizse bu durumu anladıktan sonra benden uzaklaşır diye düşündüm.


         Uzun zamandır beklediğim kötü haber bir Cuma sabahı müdürüm tarafından bana bildirildi. İşten çıkarılmıştım. Gerekçesi ise satışlarımın kötü oluşuydu. Ben buna inanmıyordum. Çalıştığımı ve çalışmamın karşılığını aldığımın farkındaydım. Ama birini işten çıkarmak için en güzel ve kolay bahane kötü satışlardır. Kimse itiraz edemez. Bende etmedim. Uzun zamandır sağ olsun müdürüm beni işten çıkarılmaya alıştırmıştı sözleriyle. Fazla umursamıyordum. Paradan ziyade işimi severek çalışmıştım. En çok üzense evde bomboş oturmak olacaktı. Bu arada O’ nunla da görüşemeyecektim. Çünkü iş ortamı O’ nunla görüşmemi sağlıyordu. Ertesi gün telefon edip durumdan O’ na bahsettim. Üzüldüğünü söyledi beni teselli etmeye çalıştı. Veda konuşması yapmak istiyordum ama olmadı. Sıradan bir telefon konuşması oldu yalnız diğerlerinden daha uzun sürdü. O’ da fark etti ve fatura kabarık gelecek diye beni uyarmıştı.


         Ertesi hafta Perşembe öğlene doğru telefonumu açtığımda bir mesaj geldi. Mesaj O’ ndan geliyordu. Beni aramıştı ama telefonum kapalı olduğu için mesaj atmış ve beni öğlen yemeğine davet ediyordu. Çok şaşırmıştım. Çalışmadığımı biliyordu ve beni hiçbir şey olmamış gibi yemeğe davet ediyordu. Aklım karışmıştı. Kabul ettim. Yine bir kafede görüştük. O günden sonra haftada bir arayıp beni öğlen yemeklerine davet etmeye başladı. O’ na karşı duygularımı dizginlemiştim ama bu davranışı o dizginleri koparmıştı sanki. Yeniden duygusal anlamda bir şeyler hissediyordum. Bu yüzden aşk şiirleri yazmaya devam ettim. O’ na yolluyordum ve bana teşekkür ediyordu. O’ nu sinemaya davet ettim. Kesin bir gün kararlaştırmasak ta kabul etti davetimi. Ama hiçbir zaman sinemaya gidemedik, ben de ısrar etmedim. Bir gün de O’ nu cumartesi sabahı kahvaltıya davet ettim. Kabul etti ama o da olmadı. Sitem edince “Söz seninle bir gün kahvaltı yapacağım.” Demişti. Artık verdiği sözleri de unutmaya başlamıştı. O’ na kızgındım. Kendi kendime O’ nun yemek davetlerimi geri çevireceğimi öğütledim. Ama başaramadım. O aradığında sanki her şey güllük gülüstanlık oluyordu ve hiç itiraz etmeden yemek davetlerini kabul ediyordum. İşim olsa bile.


         Artık haftada bir gün beni arayıp öğlen yemeğine davet ediyordu. Ben de her çağırdığında gidiyordum. Bir Cuma akşam üzeri O’ nu aradım. Bir vesileyle görüştük. O’ na dolaylı da olsa hislerimi anlattım. Bana erkek arkadaşıyla kavgalı olduğu halde onu sevdiğini söyledi ve ekledi: “Zaman ne gösterir bilemem.” Ben zaten olumsuz bir cevap alacağımı tahmin ederek kendimi hazırlamışken o cümlesi kafama takıldı. Arkadaşlara sordum. Hepsi kızın beni yedekte tuttuğunu anlattı. Ben de kendimi inandırdım. Çünkü başka hiçbir açıklaması olamazdı. Kendi kendime artık bu itiraftan sonra beni aramaz dedim. Yanılmışım...


         Ertesi haftalarda da beni arayıp yemeğe davet etti düzenli olarak. Bu kızla görüşmemem gerekiyordu. Çünkü arada karşılıksız hisler vardı. Ama bunu O’ na nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum. En azından O işimi kolaylaştırır beni bir daha aramaz derken, hiçbir şey olmamış gibi yemeğe davet ediyordu. Nihayet O’ nunla yine bir öğlen yemeğindeyken bu düşüncelere daldım. Bana ne düşündüğümü sordu. “Zaman ne gösterir bilemem demiştin 2 hafta önce, hatırladın mı?”. “O kadar oldu mu ya?” dedi. O’ na beni yedekte tuttuğunu söyledim. Bana yanıldığımı, arkadaş olarak başlayıp daha sonra ilerleyen ilişkilerden bahsetti. Ben kendi hislerime O’ ndan karşılık alamayacağımı kabullendiğimi ama O’ nun benimle görüşmeye devam ederek bana acı çektirdiğini anlattım. Bana ne istediğimi sordu. Bir daha görüşmememizin iyi olacağını söyledim. Sadece “Tamam” dedi. En azından bunu istediğinden emin misin? Diye sorabilirdi. Biraz hayal kırıklığıa uğradım. Bana arkadaş olarak bile değer vermediğini düşündüm.


         1 hafta sonra çocukluk arkadaşım askerden izinli olarak döndü. Başımdan geçenleri ona da anlattım. Bana aşırı tepki verdiğimi en azından kızın şimdi olmasa bile ileride birlikte olabileceğini ima ettiği anlattı. O’ nu beklemekle bir şey kaybetmeyeceğimi ve olaylara sakin yaklaşmam gerektiğine beni inandırdı. 10 gündür beni hiç aramamıştı. Arkadaşımın da tavsiyesi ile O’ na telefon edip hal ve hatırını sordum. Benim aramamı beklemediğini anlattı. Daha sonraki günlerde bu sefer ben O’ na öğlen yemeği davetinde bulundum. Kabul edince yemeği beraber yedik. Yemekte bana neden tavrımın değiştiğini sorunca cevabı geçiştirdim. “Arkadaş tavsiye etti.” diyemezdim. Ama şunu farkettim. O’ na karşı iyice soğumuşum. Hatta sohbetin bir yerinde konu baymış olmalı ki bizim evde ki haşarelerden konuştum.


         Ertesi günlerde arkadaşımı tekrar asker ocağına uğurlamak için Kadıköy’ e gittik. Sabah 3 için bilet almıştı ve önümüzde daha 4 saat vardı. Beraber Bağdat caddesinde geziniyorduk. Bana nişanlısını araması gerektiğini söyleyerek telefon kulübesine gitti. Bu arada bana kızı aramamı tavsiye etti. "Gecenin 1’ inde olmaz" dedim. Beni o saatte aramaya ikna etti. Böylece O’ nu ne kadar düşündüğümü gösterecektim. Aradım. Neler yaptığını sordum. Ertesi gün İzmir’ e iş toplantısına gideceği için hazırlandığını anlattı. Sesi neşeli geliyordu. Aradığım için teşekkür etti. Sanırım 5 veya 6 dakika konuştuk.


         Ertesi gün sms attım. Bu sefer 2 dizelik kısa bir şiirdi. Cevap gelmedi Zaten beklemiyordum. 2 gün sonra tekrar sms atıp kek yemeğe davet ettim. Ama cevap gelmedi. İstemiyordur diye düşündüm telefon da açmadım. Ertesi gün merak edip arayayım dedim. Telefonunun servis dışı kaldığını öğrendim. Önceki görüşmelerimizin birinde öbür hattını açtırdığını söylemişti ve bir müddet sonra kullandığı hattı kapatacağını anlatmıştı bana. Bunları hatırlayınca bana yeni numarasını bir şekilde bildirir en azından O beni arar diye düşündüm. Ama bir daha O’ nunla ne telefonla ne de yüz yüze görüşebildim. Çok içerledim. Sanki O’ nu rahatsız ediyormuşum gibi bana. Sanki benden kaçıyordu. Bazen en iyisini yaptığını düşünüyorum. Benim vazgeçmeye niyetim yok zannederek kaçtı belki de...





  • Cem_Alim C kullanıcısına yanıt

    Kaç senedir üyesin, hala daha roman tadında, bitmek bilmeyen paragraflara boğulmuş uzun yazılara burada heç bi üyenin itibar etmediğini, okumaya üşendiğini öğrenemedin getti...

  • Cem_Alim C kullanıcısına yanıt
    özet geç panpa

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • dekareme kullanıcısına yanıt
    hiç kimse sormadığı halde durduk yere hikaye döşüyor adam valla garip

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Noldu?

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.