Şimdi Ara

Beyler intihar falan etmeyin ailenizi üzmeyin (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
107
Cevap
2
Favori
12.455
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
160 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Redmi K20 Pro

    Aga sana intihar anındaki (2-3 saat öncesine kadar) duyguları anlatayım. Benim vereceğim örnek geceden sabaha kadar. Gece yarısı her zamanki sıradan iç sıkıntısı, bu sıkıntıların sürekli olduğunu anımsamak. Sıkıntıları genel düşünüp tek bir olayı akla getirmeden moral çöküşü, aşırı fazla iç dökme isteği veya herhangi bir yardım çağrısı ama vakit gece. Annenin yanına gidip arada bir yaptığın iç dökme konuşması yapmak ama bu konuşmanın gram tatmin etmemesi. Ağlamak üzere olup ağlayamamak dolayisiyla enerji tüketimi de olmuyor. Bu dakikadan sonra devreye sinir giriyor, sinirli ruh halin 1-2 saat boyunca sana hakim oluyor. Gecedeki can sıkıntısı ve üzülmenin yerini yoğun bir öfke ve inat almış. Buradan sonrası tamamen şans gibi düşünüyorum, eğer uykuna ve yorgunluğuna yenik düşmez ve bu şekilde birkaç saat geçirirsen düşüncelerin tamamen saf duyguya dönüşüyor, "mantıklı" düşünmen bu saatten sonra bence imkansiza yakın, daha sonra koluna tırnaklarınla bastırarak yaralar yapmaya basliyorsun, bir nevi korkunu yenmeye calisiyorsun (bilegini kesmek icin) tırnağınla iyice kanatana kadar çizikler atiyorsun koluna ama o öfke ve sinirle hiçbir şey hissetmiyorsun ve bu sana daha da fazla özgüven ve mutluluk veriyor. Vakit sabah 7.30-8 anne baba işe gitmek üzere evden çıkmak üzeredir, artık tek isteğin koluna verdiğin acıları onlar gidene kadar hissetmemeye devam edebilmek. O sırada hayatının son günü olabileceğini aklına getirdikçe mutluluktan delicesine gülüyorsun ama bu gülme hafif bir titremeyle de karışık geliyor. Tabi bu titreme sana endişe vermiyor çünkü seni zinde tutuyor. Aile evden çıkar ve sen herhangi unuttukları vs. bir şey için geri dönmeyeceklerinden emin olana kadar belli bir müddet koridorda vücudun adrenalin salgilamis bir sekilde geziyorsun, bu süreyi tabi çokta uzun tutmak istemiyorsun çünkü artık ölebilme ihtimalinin olduğundan eminsin. Hemen odandaki ucu hafif körelmiş falçatayı eline aliyorsun, bir daha dönmemek için mutfağa gidip bir tanede tırtıklı bıcak aliyorsun, düşün o an tirtikli bicakla bilegini bir ileri bir geri kesmek geliyor ve bir an olsun bunu mantiksiz karsilamiyorsun. Aklına dolaptaki doktorun kolay uyuman icin yazdigi ama sadece birkac kere kullandigin tansiyonunu dusuren ve seni neredeyse bayiltan uyku ilaci geliyor, ağzına 5-6 tane atiyorsun ve etkisini gostermeden hizlica duşa koşuyorsun. Sıcak suyu açıyorsun, kaslarını sıkarak özgüven topluyorsun eline falçatayı alıp onu da sıkarak bir iki saniye kendine güvenini ölçüyorsun. Daha sonrasini tam hatirlamiyorum fakat bileğimin direk bükülen yerinden değilde bi 8-9 cm yukarisindan belirgin gördüğüm bir damara sert bir kesik atiyorum. İlk başta sadece çiziliyor kanamiyor bile, bir çizik daha atiyorum kizariyor bir çizik daha atiyorum yara belirginleşmeye basliyor. O anda hafif bir korku kapliyor içimi, bu iş bu kadar zor olucaksa her an vazgeçebilirim ama bunu asla istemiyorum. Mutfaktan aldığım tırtıklı bıçakla öncekinden oluşan yaranın tam üzerini kesmeye basliyorum, git gel yapamiyorum sadece kendimi sıkıp tek yöne doğru bir kesik atiyorum, oluşan adam gibi bir kesilme yok. Her kesik attığımda bileğim yanıyor ama o acıdan çok acı veren şey kendine o an sert bir şekilde zarar vermenin psikolojik korkusu. Neyse bu iş böyle olmayacak deyip sağı solu karistirmaya basliyorum ve babamin sakal jiletini buluyorum. Hemen arasindaki ince jiletlerden birini sokuyorum ve ilk denemede derimi bayagi bir derinden kesiyorum, kan akiyor ama hala damar kesilmedi bundan sonra iğrenerek ve kendimi sıkarak birkaç kesik daha atiyorum ve çok büyük bir yanma hissi oluşuyor, asıl acı veren o da değil, damarı keserken değişik bir acı daha oluşuyor şimdi tarif edemem o biraz şiddetli bir acıdan çok korkutucu bir acı. Neyse sonra işte derimin acildigi bolgeye parmağımla bastiriyorum arasini aciyorum vs. kanamasi icin elimden geleni yapiyorum ve kanamaya baslayinca kendimi sicak suyun altına birakiyorum fayansa yatarak. Sıcak su da işe yarar mi bilmem sadece soğuk sudan daha iyidir, kani sulandirmasi acisindan diye dusunerek onu acmistim.

    Yerde bir iki dk yatinca -bu arada da koluma sürekli baski vs. yapiyordum kan iyice aksin diye- sıcak su,4-5 uyku ilacinin etkisi ve kendimi çok fazla kasmamdan dolayı enerjim tamamen tükeniyor. Enerjim bu kadar düşük olunca ve bende mayışık olunca özgüvenim hiç kalmiyor işi yarıda kesiyorum, bu arada dünyevi telaşlar bir anda geri geliyor. Kan olan yerleri temizlemem, kirdigim tıraş bicagini ortadan kaldirmam, bıcağı ve falcatayi yikamam, derimde olusan derin ve buyuk yarığı doktora gösterip diktirmem gerektigini anlamam, tansiyonumun asiri düşmesi ve yuruyecek halimin kalmaması. Evi tamamen temizleyip hemen elime bir peçete sarip (montum kirlenmesin diye, derde bak) hastaneye kosuyorum ama özel hastane, sıkıntı olmasin diye rapor falan. Neyse orda sıfır tansiyonla sedyeye gecip doktoru beklemeye basliyorum, doktorlar bir türlü gelmiyor ben bayilicam. Sonra birisi gelip yaraya bakiyor ve yüz ifadesini bozmaya calismadan odadan cikiyor. Daha sonra farkli bir doktor daha gelip yara için dikiş atilmasi gerektiğini sekreterlerin oldugu yere gidip ücreti ödememi ve işlem açtırmam gerektigini soyluyorlar. Ben ilk içeri bir şekilde gidip baygın hallerle sıradakileri süzüyorum ama o sırayi beklemem imkansiz ve insanlarin bakislari beni çok rahatsiz ediyor. Geri dönüp utana sıkıla doktora isiz açar misiniz işlemi tansiyonum dustu bayilcam vs. diyorum. Neyse bir şekilde halloluyor ve kolumu dikmeye 3.farkli bir yaşlı erkek doktor geliyor. Kolumu dikerken yaşın kaç askere gittin mi gibi sorular soruyor, o an ki utangaçlık ve yerin dibine girmişlikten ters cevap ta veremiyorsun sanane vs gibi, cünkü içten içe beni aptal yerine koymasindan sinirleniyorum. Sonra yarami dikip intihar ettiğimi anladiklari halde ücretimi ödemem gerektiğini söyleyip kasaya yönlendiriyorlar. Cebimde 100 Lira var, bana eşlik eden başka bir doktora kasadaki adam dikiş kaç cm diye soruyor o da 10 diyor, ona göre 150 lira ücret cikariyorlar ben 100 liram olduğu için biraz daha dusuk bir cm söylüyorum utanarak neyse sonra benden 100 lira aliyorlar detaylari hatirlamiyorum, intihar ettiklerini bildikleri ve acile giren birine bu şekilde davranmaları o an çok sinirime gitmişti. Hastaneden çıkışta annem ariyor 12 gibi o da metrodan inmiş dersi erken bitiyormuş o gün, onunla o halimle bulusup avm'de yemek yiyoruz (nerde olduğumu sorunca çok yakin olduğumuzu öğrendi mecbur gittim) benim baygin halimi görüyor tabi onu saklamam imkansiz, ben uyumak icin haplari içtigimi (sabahlamistim onu biliyordu) sonra uykum gelmeyince carsiya gezmeye ciktigimi ve birden halsizlestigimi soyledim. Neyse sonra zor bela eve donduk ben yolda 0 enerjiliydim gözüm karariyordu annemden tutunarak bile yuruyemiyordum taksiye bindik. O günden sonra bileğimi saklayarak ve hiç göstermeyerek 2-3 ay yaşadım ve hala da göstermemeye çalişiyorum.

    Okurken kolum acıdı.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bir çocuk büyütmek 24 yaşına getirmek okadar zorki herşeyini veriyorsun çabalıyorsun bakmaya kıyama dünyayalar güzel kızına birden yoknolsun düşünmesi bile kötü allah sabır versin aikesine çok zor bir durum.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • hukuk mezunu detayını niye verdin onu anlamadım

  • Bizim burda cok insan yok, esnaflar ve insanlar hep tanidik. Kasap vardi surekli gordugumuz, herkesle muhabbeti olan biri. Intihar etti 1 hafta once falan, tum mahalle yikildi. Herkesin kendince bi derdi var ama intihar cozum degil.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Haber linki var mı

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • BRC_KHAN kullanıcısına yanıt
    Soylediklerinde haklı olabilirsin kardeş ben o açıdan hiç bakmamıştım.

    Ama bu durum biraz daha farklı bana gore.yani dünyaya getirdik tamam bu artık burda büyüsün hadi gidelim olmuyor.

    O çocuğun bütün herşeyiyle ilgileniyorsun
    Bir annenin çocuk doğurduğu da verdiği çaba
    Babanın bişey olacakmi sağlıklı olacakmi telaşı.
    Çocuk doğduktan sonra bütün hayatının düzeni değiştirip sadece ona göre yaşıyorsun. Ve bu nedenle bir emeği oluyo ister istemez hemde sağlam bir emek.

    E şimdi çocuk öldürdü kendini ha bu onun tercihi hadi gidelim evimizemi diyecegiz.
    Diyebilecek babayiğit varsa çıksın desin bu iş tercihden biraz fazla.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • coobain kullanıcısına yanıt
    Öyle olduğu söylendi ondan paylaşmıştım düzelte bilirim sıkıntı yok.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • UlusBaker kullanıcısına yanıt
    Haber linki yok herhangi bir habercide gelmedi.

    Zaten kendi kendime onu dedim.

    Demek ki bilmedigimiz kaç vaka oluyor boyle.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mevzuderin -- 3 Ekim 2020; 10:7:24 >
    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • mevzuderin M kullanıcısına yanıt
    https://www.youtube.com/watch?v=UQGmxezfMSs&feature=youtu.be

    Nickini görünce direkt bunu açtım

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • aileden bana ne çokta umurumda sırf üzüntüden kahrolsunlar diye bile edebilirim  

  • mevzuderin M kullanıcısına yanıt

    Ölsün gitsin yolumuza bakacaz diyemezsin zaten eğer insansan, duygusal canlılarız biz hocam, robot değiliz maalesef. Ancak günün birinde şu bir gerçek ki hepimiz sevdiklerimizi kaybedeceğiz, hepimiz kayıplarımızın acısını yaşayacağız, belki psikolojik olarak toparlayamayacağız. Biraz acımasızca gelebilir size fakat bir insan bence bunu ne kadar erken yaşarsa o kadar erken olgunlaşıyor, çünkü alıştıktan sonra kaybetmenin yarattığı boşluğu doldurmak çok daha zor.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BRC_KHAN -- 3 Ekim 2020; 11:17:30 >
  • The Imp kullanıcısına yanıt
    Hocam haklısınız ama intiharı her kesimden insan düşünüyor. Örneğin istediği hayatı yaşayan çok zengin iş adamları ünlüler de intiihar ediyor. Kanadaydı sanırım çok refah bir ülke fakat intihar oranı çok yüksek. Yine de haklılık payınız var

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Redmi K20 Pro

    Aga sana intihar anındaki (2-3 saat öncesine kadar) duyguları anlatayım. Benim vereceğim örnek geceden sabaha kadar. Gece yarısı her zamanki sıradan iç sıkıntısı, bu sıkıntıların sürekli olduğunu anımsamak. Sıkıntıları genel düşünüp tek bir olayı akla getirmeden moral çöküşü, aşırı fazla iç dökme isteği veya herhangi bir yardım çağrısı ama vakit gece. Annenin yanına gidip arada bir yaptığın iç dökme konuşması yapmak ama bu konuşmanın gram tatmin etmemesi. Ağlamak üzere olup ağlayamamak dolayisiyla enerji tüketimi de olmuyor. Bu dakikadan sonra devreye sinir giriyor, sinirli ruh halin 1-2 saat boyunca sana hakim oluyor. Gecedeki can sıkıntısı ve üzülmenin yerini yoğun bir öfke ve inat almış. Buradan sonrası tamamen şans gibi düşünüyorum, eğer uykuna ve yorgunluğuna yenik düşmez ve bu şekilde birkaç saat geçirirsen düşüncelerin tamamen saf duyguya dönüşüyor, "mantıklı" düşünmen bu saatten sonra bence imkansiza yakın, daha sonra koluna tırnaklarınla bastırarak yaralar yapmaya basliyorsun, bir nevi korkunu yenmeye calisiyorsun (bilegini kesmek icin) tırnağınla iyice kanatana kadar çizikler atiyorsun koluna ama o öfke ve sinirle hiçbir şey hissetmiyorsun ve bu sana daha da fazla özgüven ve mutluluk veriyor. Vakit sabah 7.30-8 anne baba işe gitmek üzere evden çıkmak üzeredir, artık tek isteğin koluna verdiğin acıları onlar gidene kadar hissetmemeye devam edebilmek. O sırada hayatının son günü olabileceğini aklına getirdikçe mutluluktan delicesine gülüyorsun ama bu gülme hafif bir titremeyle de karışık geliyor. Tabi bu titreme sana endişe vermiyor çünkü seni zinde tutuyor. Aile evden çıkar ve sen herhangi unuttukları vs. bir şey için geri dönmeyeceklerinden emin olana kadar belli bir müddet koridorda vücudun adrenalin salgilamis bir sekilde geziyorsun, bu süreyi tabi çokta uzun tutmak istemiyorsun çünkü artık ölebilme ihtimalinin olduğundan eminsin. Hemen odandaki ucu hafif körelmiş falçatayı eline aliyorsun, bir daha dönmemek için mutfağa gidip bir tanede tırtıklı bıcak aliyorsun, düşün o an tirtikli bicakla bilegini bir ileri bir geri kesmek geliyor ve bir an olsun bunu mantiksiz karsilamiyorsun. Aklına dolaptaki doktorun kolay uyuman icin yazdigi ama sadece birkac kere kullandigin tansiyonunu dusuren ve seni neredeyse bayiltan uyku ilaci geliyor, ağzına 5-6 tane atiyorsun ve etkisini gostermeden hizlica duşa koşuyorsun. Sıcak suyu açıyorsun, kaslarını sıkarak özgüven topluyorsun eline falçatayı alıp onu da sıkarak bir iki saniye kendine güvenini ölçüyorsun. Daha sonrasini tam hatirlamiyorum fakat bileğimin direk bükülen yerinden değilde bi 8-9 cm yukarisindan belirgin gördüğüm bir damara sert bir kesik atiyorum. İlk başta sadece çiziliyor kanamiyor bile, bir çizik daha atiyorum kizariyor bir çizik daha atiyorum yara belirginleşmeye basliyor. O anda hafif bir korku kapliyor içimi, bu iş bu kadar zor olucaksa her an vazgeçebilirim ama bunu asla istemiyorum. Mutfaktan aldığım tırtıklı bıçakla öncekinden oluşan yaranın tam üzerini kesmeye basliyorum, git gel yapamiyorum sadece kendimi sıkıp tek yöne doğru bir kesik atiyorum, oluşan adam gibi bir kesilme yok. Her kesik attığımda bileğim yanıyor ama o acıdan çok acı veren şey kendine o an sert bir şekilde zarar vermenin psikolojik korkusu. Neyse bu iş böyle olmayacak deyip sağı solu karistirmaya basliyorum ve babamin sakal jiletini buluyorum. Hemen arasindaki ince jiletlerden birini sokuyorum ve ilk denemede derimi bayagi bir derinden kesiyorum, kan akiyor ama hala damar kesilmedi bundan sonra iğrenerek ve kendimi sıkarak birkaç kesik daha atiyorum ve çok büyük bir yanma hissi oluşuyor, asıl acı veren o da değil, damarı keserken değişik bir acı daha oluşuyor şimdi tarif edemem o biraz şiddetli bir acıdan çok korkutucu bir acı. Neyse sonra işte derimin acildigi bolgeye parmağımla bastiriyorum arasini aciyorum vs. kanamasi icin elimden geleni yapiyorum ve kanamaya baslayinca kendimi sicak suyun altına birakiyorum fayansa yatarak. Sıcak su da işe yarar mi bilmem sadece soğuk sudan daha iyidir, kani sulandirmasi acisindan diye dusunerek onu acmistim.

    Yerde bir iki dk yatinca -bu arada da koluma sürekli baski vs. yapiyordum kan iyice aksin diye- sıcak su,4-5 uyku ilacinin etkisi ve kendimi çok fazla kasmamdan dolayı enerjim tamamen tükeniyor. Enerjim bu kadar düşük olunca ve bende mayışık olunca özgüvenim hiç kalmiyor işi yarıda kesiyorum, bu arada dünyevi telaşlar bir anda geri geliyor. Kan olan yerleri temizlemem, kirdigim tıraş bicagini ortadan kaldirmam, bıcağı ve falcatayi yikamam, derimde olusan derin ve buyuk yarığı doktora gösterip diktirmem gerektigini anlamam, tansiyonumun asiri düşmesi ve yuruyecek halimin kalmaması. Evi tamamen temizleyip hemen elime bir peçete sarip (montum kirlenmesin diye, derde bak) hastaneye kosuyorum ama özel hastane, sıkıntı olmasin diye rapor falan. Neyse orda sıfır tansiyonla sedyeye gecip doktoru beklemeye basliyorum, doktorlar bir türlü gelmiyor ben bayilicam. Sonra birisi gelip yaraya bakiyor ve yüz ifadesini bozmaya calismadan odadan cikiyor. Daha sonra farkli bir doktor daha gelip yara için dikiş atilmasi gerektiğini sekreterlerin oldugu yere gidip ücreti ödememi ve işlem açtırmam gerektigini soyluyorlar. Ben ilk içeri bir şekilde gidip baygın hallerle sıradakileri süzüyorum ama o sırayi beklemem imkansiz ve insanlarin bakislari beni çok rahatsiz ediyor. Geri dönüp utana sıkıla doktora isiz açar misiniz işlemi tansiyonum dustu bayilcam vs. diyorum. Neyse bir şekilde halloluyor ve kolumu dikmeye 3.farkli bir yaşlı erkek doktor geliyor. Kolumu dikerken yaşın kaç askere gittin mi gibi sorular soruyor, o an ki utangaçlık ve yerin dibine girmişlikten ters cevap ta veremiyorsun sanane vs gibi, cünkü içten içe beni aptal yerine koymasindan sinirleniyorum. Sonra yarami dikip intihar ettiğimi anladiklari halde ücretimi ödemem gerektiğini söyleyip kasaya yönlendiriyorlar. Cebimde 100 Lira var, bana eşlik eden başka bir doktora kasadaki adam dikiş kaç cm diye soruyor o da 10 diyor, ona göre 150 lira ücret cikariyorlar ben 100 liram olduğu için biraz daha dusuk bir cm söylüyorum utanarak neyse sonra benden 100 lira aliyorlar detaylari hatirlamiyorum, intihar ettiklerini bildikleri ve acile giren birine bu şekilde davranmaları o an çok sinirime gitmişti. Hastaneden çıkışta annem ariyor 12 gibi o da metrodan inmiş dersi erken bitiyormuş o gün, onunla o halimle bulusup avm'de yemek yiyoruz (nerde olduğumu sorunca çok yakin olduğumuzu öğrendi mecbur gittim) benim baygin halimi görüyor tabi onu saklamam imkansiz, ben uyumak icin haplari içtigimi (sabahlamistim onu biliyordu) sonra uykum gelmeyince carsiya gezmeye ciktigimi ve birden halsizlestigimi soyledim. Neyse sonra zor bela eve donduk ben yolda 0 enerjiliydim gözüm karariyordu annemden tutunarak bile yuruyemiyordum taksiye bindik. O günden sonra bileğimi saklayarak ve hiç göstermeyerek 2-3 ay yaşadım ve hala da göstermemeye çalişiyorum.

    içim gitti midem bulandı sabahtan beri okumaya cesaret edememiştim yeni bitirdim off offf içim gitti

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • .




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Venomv -- 18 Mart 2021; 14:6:37 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Başka çaremiz mi var?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • doğmayı seçemediğimiz gibi ölmeyi de seçemiyoruz anlaşılan


    insanları anlamak zor

  • İntahar bir seçim değil.Bir tepkimedir.Her tarafında duvar görmeye ve yürürken kalbinde bir ağırlık hissettiğinde oluşan bir reaksiyon.Çağresizliğin son kısmıdır.Kendi kendine oluşur olaylar.

  • Gençlere bir şey diyemiyorum, yaşamak artık fiziksel değil psikolojik bir mücadele anını aldı ama benim mottom şu: Madem dünyaya bir kere geliyoruz, iyi ya da kötü, ne yaşarsak o karımız olacak. Neden bana bir kere verilmiş bu şansı elimin tersi ile iteyim ki?

  • İnsanların kendi hayatlarına son vermeleri bir hastalık değil semptomdur. Hastalık ise kurmuş olduğumuz bu kokuşmuş sosyal düzen. İntihar etmeyin demek üçüncü evre bir kanser hastasına tedavi diye ağrı kesici vermeye benzer.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Redmi K20 Pro

    Aga sana intihar anındaki (2-3 saat öncesine kadar) duyguları anlatayım. Benim vereceğim örnek geceden sabaha kadar. Gece yarısı her zamanki sıradan iç sıkıntısı, bu sıkıntıların sürekli olduğunu anımsamak. Sıkıntıları genel düşünüp tek bir olayı akla getirmeden moral çöküşü, aşırı fazla iç dökme isteği veya herhangi bir yardım çağrısı ama vakit gece. Annenin yanına gidip arada bir yaptığın iç dökme konuşması yapmak ama bu konuşmanın gram tatmin etmemesi. Ağlamak üzere olup ağlayamamak dolayisiyla enerji tüketimi de olmuyor. Bu dakikadan sonra devreye sinir giriyor, sinirli ruh halin 1-2 saat boyunca sana hakim oluyor. Gecedeki can sıkıntısı ve üzülmenin yerini yoğun bir öfke ve inat almış. Buradan sonrası tamamen şans gibi düşünüyorum, eğer uykuna ve yorgunluğuna yenik düşmez ve bu şekilde birkaç saat geçirirsen düşüncelerin tamamen saf duyguya dönüşüyor, "mantıklı" düşünmen bu saatten sonra bence imkansiza yakın, daha sonra koluna tırnaklarınla bastırarak yaralar yapmaya basliyorsun, bir nevi korkunu yenmeye calisiyorsun (bilegini kesmek icin) tırnağınla iyice kanatana kadar çizikler atiyorsun koluna ama o öfke ve sinirle hiçbir şey hissetmiyorsun ve bu sana daha da fazla özgüven ve mutluluk veriyor. Vakit sabah 7.30-8 anne baba işe gitmek üzere evden çıkmak üzeredir, artık tek isteğin koluna verdiğin acıları onlar gidene kadar hissetmemeye devam edebilmek. O sırada hayatının son günü olabileceğini aklına getirdikçe mutluluktan delicesine gülüyorsun ama bu gülme hafif bir titremeyle de karışık geliyor. Tabi bu titreme sana endişe vermiyor çünkü seni zinde tutuyor. Aile evden çıkar ve sen herhangi unuttukları vs. bir şey için geri dönmeyeceklerinden emin olana kadar belli bir müddet koridorda vücudun adrenalin salgilamis bir sekilde geziyorsun, bu süreyi tabi çokta uzun tutmak istemiyorsun çünkü artık ölebilme ihtimalinin olduğundan eminsin. Hemen odandaki ucu hafif körelmiş falçatayı eline aliyorsun, bir daha dönmemek için mutfağa gidip bir tanede tırtıklı bıcak aliyorsun, düşün o an tirtikli bicakla bilegini bir ileri bir geri kesmek geliyor ve bir an olsun bunu mantiksiz karsilamiyorsun. Aklına dolaptaki doktorun kolay uyuman icin yazdigi ama sadece birkac kere kullandigin tansiyonunu dusuren ve seni neredeyse bayiltan uyku ilaci geliyor, ağzına 5-6 tane atiyorsun ve etkisini gostermeden hizlica duşa koşuyorsun. Sıcak suyu açıyorsun, kaslarını sıkarak özgüven topluyorsun eline falçatayı alıp onu da sıkarak bir iki saniye kendine güvenini ölçüyorsun. Daha sonrasini tam hatirlamiyorum fakat bileğimin direk bükülen yerinden değilde bi 8-9 cm yukarisindan belirgin gördüğüm bir damara sert bir kesik atiyorum. İlk başta sadece çiziliyor kanamiyor bile, bir çizik daha atiyorum kizariyor bir çizik daha atiyorum yara belirginleşmeye basliyor. O anda hafif bir korku kapliyor içimi, bu iş bu kadar zor olucaksa her an vazgeçebilirim ama bunu asla istemiyorum. Mutfaktan aldığım tırtıklı bıçakla öncekinden oluşan yaranın tam üzerini kesmeye basliyorum, git gel yapamiyorum sadece kendimi sıkıp tek yöne doğru bir kesik atiyorum, oluşan adam gibi bir kesilme yok. Her kesik attığımda bileğim yanıyor ama o acıdan çok acı veren şey kendine o an sert bir şekilde zarar vermenin psikolojik korkusu. Neyse bu iş böyle olmayacak deyip sağı solu karistirmaya basliyorum ve babamin sakal jiletini buluyorum. Hemen arasindaki ince jiletlerden birini sokuyorum ve ilk denemede derimi bayagi bir derinden kesiyorum, kan akiyor ama hala damar kesilmedi bundan sonra iğrenerek ve kendimi sıkarak birkaç kesik daha atiyorum ve çok büyük bir yanma hissi oluşuyor, asıl acı veren o da değil, damarı keserken değişik bir acı daha oluşuyor şimdi tarif edemem o biraz şiddetli bir acıdan çok korkutucu bir acı. Neyse sonra işte derimin acildigi bolgeye parmağımla bastiriyorum arasini aciyorum vs. kanamasi icin elimden geleni yapiyorum ve kanamaya baslayinca kendimi sicak suyun altına birakiyorum fayansa yatarak. Sıcak su da işe yarar mi bilmem sadece soğuk sudan daha iyidir, kani sulandirmasi acisindan diye dusunerek onu acmistim.

    Yerde bir iki dk yatinca -bu arada da koluma sürekli baski vs. yapiyordum kan iyice aksin diye- sıcak su,4-5 uyku ilacinin etkisi ve kendimi çok fazla kasmamdan dolayı enerjim tamamen tükeniyor. Enerjim bu kadar düşük olunca ve bende mayışık olunca özgüvenim hiç kalmiyor işi yarıda kesiyorum, bu arada dünyevi telaşlar bir anda geri geliyor. Kan olan yerleri temizlemem, kirdigim tıraş bicagini ortadan kaldirmam, bıcağı ve falcatayi yikamam, derimde olusan derin ve buyuk yarığı doktora gösterip diktirmem gerektigini anlamam, tansiyonumun asiri düşmesi ve yuruyecek halimin kalmaması. Evi tamamen temizleyip hemen elime bir peçete sarip (montum kirlenmesin diye, derde bak) hastaneye kosuyorum ama özel hastane, sıkıntı olmasin diye rapor falan. Neyse orda sıfır tansiyonla sedyeye gecip doktoru beklemeye basliyorum, doktorlar bir türlü gelmiyor ben bayilicam. Sonra birisi gelip yaraya bakiyor ve yüz ifadesini bozmaya calismadan odadan cikiyor. Daha sonra farkli bir doktor daha gelip yara için dikiş atilmasi gerektiğini sekreterlerin oldugu yere gidip ücreti ödememi ve işlem açtırmam gerektigini soyluyorlar. Ben ilk içeri bir şekilde gidip baygın hallerle sıradakileri süzüyorum ama o sırayi beklemem imkansiz ve insanlarin bakislari beni çok rahatsiz ediyor. Geri dönüp utana sıkıla doktora isiz açar misiniz işlemi tansiyonum dustu bayilcam vs. diyorum. Neyse bir şekilde halloluyor ve kolumu dikmeye 3.farkli bir yaşlı erkek doktor geliyor. Kolumu dikerken yaşın kaç askere gittin mi gibi sorular soruyor, o an ki utangaçlık ve yerin dibine girmişlikten ters cevap ta veremiyorsun sanane vs gibi, cünkü içten içe beni aptal yerine koymasindan sinirleniyorum. Sonra yarami dikip intihar ettiğimi anladiklari halde ücretimi ödemem gerektiğini söyleyip kasaya yönlendiriyorlar. Cebimde 100 Lira var, bana eşlik eden başka bir doktora kasadaki adam dikiş kaç cm diye soruyor o da 10 diyor, ona göre 150 lira ücret cikariyorlar ben 100 liram olduğu için biraz daha dusuk bir cm söylüyorum utanarak neyse sonra benden 100 lira aliyorlar detaylari hatirlamiyorum, intihar ettiklerini bildikleri ve acile giren birine bu şekilde davranmaları o an çok sinirime gitmişti. Hastaneden çıkışta annem ariyor 12 gibi o da metrodan inmiş dersi erken bitiyormuş o gün, onunla o halimle bulusup avm'de yemek yiyoruz (nerde olduğumu sorunca çok yakin olduğumuzu öğrendi mecbur gittim) benim baygin halimi görüyor tabi onu saklamam imkansiz, ben uyumak icin haplari içtigimi (sabahlamistim onu biliyordu) sonra uykum gelmeyince carsiya gezmeye ciktigimi ve birden halsizlestigimi soyledim. Neyse sonra zor bela eve donduk ben yolda 0 enerjiliydim gözüm karariyordu annemden tutunarak bile yuruyemiyordum taksiye bindik. O günden sonra bileğimi saklayarak ve hiç göstermeyerek 2-3 ay yaşadım ve hala da göstermemeye çalişiyorum.

    Midem bulandi bu nasil hikaye bir daha birsey yazdiginda okumayacagim öğhk


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.