Şimdi Ara

Bilim ve Tanrı (18. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
383
Cevap
0
Favori
7.628
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1617181920
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Communist

    bakıpta göremeyenler için bir ayet vardı hatırlayamadım

    Alıntıları Göster
    sadece 1 dakikalık bir video var,
    biraz da ingilizcen vardır diye tahmin ediyorum ama çok da önemli değil..lütfen hayatından 1 dakika ayır ve şu 1 dakikalık videoyu izle..
    sen buna bakıp hala Tanrı var mı yok mu bilemiyorum karar veremedim, diye birşey nasıl söyleyebilirsin, bir insan şunu nasıl inkar edebilir;





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Communist

    dostum ben agnostik'im bu soruların cevabı bende yok ama sendede yok cevabı yok diye dayanaksız şeyleremi inanalım.

    Alıntıları Göster
    Allah ın varlığına dair big bang teorisini yukarıda uzunca anlatan yazıyı okuma zahmeti gösterirsen deneylerle, delillerle ortaya konmuş bilimsel veriler ortada iken hala bilinemez diyorsun. Deliller faili gösteriyorken gözümle görmeden inanmam modundan çıkman lazım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mr.jk

    sadece 1 dakikalık bir video var,
    biraz da ingilizcen vardır diye tahmin ediyorum ama çok da önemli değil..lütfen hayatından 1 dakika ayır ve şu 1 dakikalık videoyu izle..
    sen buna bakıp hala Tanrı var mı yok mu bilemiyorum karar veremedim, diye birşey nasıl söyleyebilirsin, bir insan şunu nasıl inkar edebilir;

    https://twitter.com/bilio_muydunuz/status/938124184080838657

    Alıntıları Göster
    bir bilgide ben ekleyeyim samanyoluda başka bir çekim kuvvetinde dönüyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Communist

    bir bilgide ben ekleyeyim samanyoluda başka bir çekim kuvvetinde dönüyor.

    Alıntıları Göster
    videoyu seyrettin mi? yorumun nedir?
    Bu düzen kendi kendine mi olmuş n tane gezegen uydu vs dönme dolap gibi dönüyor hiç birbirine çarpıyor üstelik güneş de gidiyor hepsi beraber çarpmadan döne döne bi yere doğru akıyor falan..aralarında halat ip vs de yok oda ayrı bir bilim fizik bilimi çekim kuvveti vs..bunların hepsi tesadüf mü? bu işin bir mimarı oldu çok net değil mi?




  • Okulda bana %100 cevabından emin olduğum sorular soruluyor ama niye sınav yapıyorsunuz demem saçma olmaz mı?

    Hocam amacım zorlamak ya da fikir aşılamak değil inancınıza saygılıyım sadece saygı çerçevesi içerisinde fikir tartışması yapmak iyi olur, ben hatalarımı kabullenebilen bir insanım, körü körüne bağlanmamaya özen gösteririm. Size İslam’ın Tanrısı mantıklı gelmiyorsa niye Tanrı konusunu bir kenara bırakıyoruz, niye deist değilsiniz?

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • MRTFR kullanıcısına yanıt
    Hocam, attığınız linki okudum ama bunun hakkında pek bilgi sahibi olmadığım için ne söylesem yanlış olur. Araştırdıktan sonra sizinle daha uzun uzun tartışırız eğer isterseniz. Onun dışında Kur’an’da mantıksız bulduğunuz ayetler var mı?
    Tanrı inancınız var mı?

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: my life is a comedh

    Okulda bana %100 cevabından emin olduğum sorular soruluyor ama niye sınav yapıyorsunuz demem saçma olmaz mı?

    Hocam amacım zorlamak ya da fikir aşılamak değil inancınıza saygılıyım sadece saygı çerçevesi içerisinde fikir tartışması yapmak iyi olur, ben hatalarımı kabullenebilen bir insanım, körü körüne bağlanmamaya özen gösteririm. Size İslam’ın Tanrısı mantıklı gelmiyorsa niye Tanrı konusunu bir kenara bırakıyoruz, niye deist değilsiniz?
    öğretmen %100 cevabını bildiğini bilmiyor öğretmenin not verebilmesi için sınav sonucuna ihtiyacı var öğretmen tanrı değil.

    dinlerin %100 gerçek olduğunu ispatladıysan şuan ölmüş olmak gerekir çünkü senin sınavın bitmiştir artık günah işleme ihtimalin kalmamıştır.




  • Anladım hocam, dinlerin %100 doğru olduğunu kabul ettiysek hemen o dini uygulamaya başlarız zaten, ondan sonrası sabır ve şükür kavramlarına giriyor.

    Ama ben diyorum ki gelin dinleri bırakalım, Tanrı’ya bakalım, sizin açınızdan konuşmak gerekirse sonuçta Tanrı din göndermemişte olabilir öyleyse yine bir Tanrı’ya ulaşabilir miyiz? Tanrı’yı dinlere göre sorgulamayalım şimdilik, Tanrı kavramına bakalım isterseniz oradan biraz yolculuğa çıkalım. Özellikle çok fazla söylüyorum ama Big Bang’in oluşabilmesi için çok hassas ayarlar gerekiyor. Peki evren neden var oldu? Yokluktan nasıl varlık haline geldik? Sizce tesadüf demek çok kestirip atmak olmaz mı?

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • dostum bilim konusunda ileri bilgim yok bilgisi olanların içinde bile agnostisizmi savunanlar var şimdilik kanıt olmadığını düşünüyorum
    Onedio
    Bir İnanç Felsefesi Olarak 'Agnostisizm'i Benimseyen 34 Ünlü
    https://onedio.com/haber/bir-inanc-felsefesi-olarak-agnostisizm-i-benimseyen-34-unlu-749433


    diğer konuya attığım mesajhttps://forum.donanimhaber.com//mesaj/yonlen/137876132

    dünya boş şeylerle uğraşacağına bunlarla uğraşsaydı şimdi bu soruları sormazdık.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: my life is a comedh

    Hocam, attığınız linki okudum ama bunun hakkında pek bilgi sahibi olmadığım için ne söylesem yanlış olur. Araştırdıktan sonra sizinle daha uzun uzun tartışırız eğer isterseniz. Onun dışında Kur’an’da mantıksız bulduğunuz ayetler var mı?
    Tanrı inancınız var mı?
    Tanrıya inanıyorum. Deistim denilebilir.

    Tahrim suresi biraz ilginç. Hikayeye göre Hz. Muhammed eşi Hafsa'nın evinde diper eşi Mısırlı Marya ile birlikte oluyor. Hafsa bunu öğrenince çok sinirleniyor Muhammed de onu yatıştırmak için Marya ile bir daha birlikte olmayacağını söylüyor. Bunun üzerine şu ayet iniyor:
    "Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
    (diyanet meali)"

    Bu ayete dayanarak peygamber sözünü bozabiliyor. Biraz tuhaf bir durum bence.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • MRTFR kullanıcısına yanıt
    Hocam, Taberi tefsirine göre dediğiniz durum anlatılıyor ama aynı zamanda bal yediğinden dolayı eşlerin rızasını gözetmek amacıyla balı kendisine haram kılmıştır.

    Bu tarz açıklamaları pek uygun görmüyorum. Ben daha çok insanlar bazı şeyleri kendisi uydurur, haram veya helal kavramlarını bile. Mesela bundan sonra “asla dana eti yemeyeceğim.”dersem dinime göre helal olan bir şeyi haram kılmış oldum, bu ayete dayanarak yeminimi bozabilirim.

    İnsanlar bile sırf Allah’ın rızasını kazanmak için farklı şeyler uydururlar.

    Hadid 27

    Sonra bunların izinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa´yı da arkalarından gönderdik, ona İncil´i verdik; ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet vermiştik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.

    Söylediğiniz ayette yeminlerimizi başkaları adına yaptığımızda bozmayı meşru kıldığını gösteriyor.

    Tahrim 2

    Allah, (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmanızı size meşru kılmıştır. Sizin yardımcınız Allah´tır. O, bilendir, hikmet sahibidir.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: my life is a comedh

    Bu mesaj silindi.
    peki senin fikrin nedir neye inanıyorsun ve neden?
  • kendi kendine bilim oluşamaz, bilimi yaratan da alemlerin Rabbi Allah'tır
  • Ben her şeye başlangıç ile gitmeye çalışıyorum. İlk önce kendi başlangıcımı sorgulayarak işe başladım. Bir sperm ve bir yumurtanın döllenmesi sonucunda meydana geldim. Benim için inanılmaz bilimsel mucizelerden bir tanesi bu. Daha sonra peki ya ilk insan? Diye sorgulamaya başladım. O nasıl meydana gelmişti? Karşıma bir sürü din ve bir sürü açıklama çıkıyordu. Evrim teorisinden tutun dinlerin açıklamasına kadar her şeyi araştırıp duruyorum. En başta evrenin başlangıcı beni hayretler içerisinde bırakıyordu. Karışık bir inancım vardı daha önceden Tanrı’ya inanıp inanmamak arasında kalmıştım. Kur’an’ı defalarca okumama rağmen bazen tatmin olmuyordum. Sonra Kur’an’ın bilimsel içeren ayetlerini biraz daha inceledim, Hadid 25, Zariyat 47, Enbiya 30. Bir çöl Arabı için fazla bilimsel. Ama ilk önce Tanrı kavramında sıkıntım vardı. Tanrı nasıl bir şeydi? Aynı sizin gibi neden tekti? Diye sorguladım.

    Kendim için tatmin edici cevaplar buldum. Evrenin başlangıcı bir Tanrı fikrini bende oluşturuyordu. Daha önceden de dediğim gibi Enbiya 30 evrenin başlangıcı ile ilgili önemli bir ayet. Zariyat 47 ise evrenin genişlediğine dair önemli bir ayet. Evrenin genişlemesi daha 1929 yılında Hubble tarafından gözlemsel olarak ispat edilmişti. Şayet vahyi kabul ederseniz ki, vahiy dediğimiz şey Tanrı tarafından özel mesaj diye nitelendirebilir. O dönemin bilinmesi mümkün olmayan bilgileri vahiy ile geldiğini düşünüyorum.

    Tabi Tanrı kavramını anlamadan Kur’an’dan konuşmak biraz yanlış geliyor. Eğer Tanrı’nın sıfatlarını anlayabilirsek, Kur’an’a farklı açıdan bakabiliriz.

    İnanç olarak ise Tanrı kavramını ve monoteistliği oturttuktan sonra O Tanrı’nın sıfatlarını anlatan kitabın Kur’an olduğunu kendi içimde keşfettim. İncil, Tevrat’ta okuyorum. Diğer dinleride araştırdım. Kur’an’da daha Yasin 38, Şems 2 ayetleri vardı. Bu ayetlerde bana delildi.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >




  • özel mesajla bana agnostik olduğunu söyledin mesaj hala duruyor şimdi farklı görüş belirtiyorsun
  • Hayatında bir an gelir ve dersinki acaba ben yanlış düşünüyor olabilir miyim?

    Sana sorular sordum ve biliyordumki sallamayacaktın yine de yazdım. Bir an gelecek hayatında ve sallayacaksın işte o zaman bakış açını değiştirip kibirle baktığını kendi kendine söyleyeceksin.

    İnanmamaktan inanmaya geçmenin arkasında aslında o "bir an" var. Bunu senin kendin istiyor olman gerekli, hiç kimse seni zorla o seviyeye getiremez.

    Bu arkadaş da anladığım kadarıyla "bir an" ını yakalamış ve o kitabın çöl Arabı Muhammed tarafından yazılamayacağını anlamış.

    Darısı sizlerin başına.
  • torlofan T kullanıcısına yanıt
    hayatımda birgün değil ben bunu gerektiğinde hiç çekinmeden düşünürüm sen inandığının aksini hiç düşündünmü? benim görüşümün yanlış olduğunu söylüyorsun, ozaman bir gün gelecek doğru olduğunu anlayacaksın diyelim
  • İnanç ve İnançsızlık Tipleri

    Ateizm, tarihsel olarak birçok şekilde tanımlanmışsa da, en genel anlamıyla her türlü yaratıcı gücün varlığını reddetmeye verilen isimdir. Ateistler, dinlerin ve tanrıların gerçek olmadığını düşünmekte ve bunların insanın hayal gücü ile kültürel evriminin bir ürünü olduğunu ileri sürmektedirler. Bu, en azından bir adet yaratıcı gücün var olması gerektiğini iddia eden teizm ile zıt olan görüştür. Daha dar anlamıyla teizm, hem en az 1 tanrıya, hem de o tanrının gönderdiği belirli bir dini görüşe iman etme, inanç duyma demektir. Öte yandan deistler, yaratıcı bir gücün varlığını kabul etmelerine rağmen, dinlerin insan ürünü olduğunu ve yaratıcının insanlarla kitaplar veya dinler yoluyla irtibat kurmadığını ileri sürerler. Alternatif olarak, en genel anlamıyla, ateizm veya teizmin doğru olup olmadığını elimizdeki verilerle bilemeyeceğimizi söyleyen agnostisizm ve yaratıcının Evren'den ayrı bir varlık olmadığını, Evren'in ta kendisi olduğunu ileri süren panteizm gibi dini inanç veya inançsızlık pozisyonları da bulunmaktadır. Fakat tarihsel olarak, bilimle en yakından ilişkisi olanlar, ateizm ve agnostisizm gibi inançlardan tamamen veya kısmen uzak olan felsefi düşünüşler olmuştur. Hele ki Orta Çağ'da Hristiyanlık merkezli teizmin, modern çağda ise İslam merkezli teizmin bilim üzerindeki baskısı düşünülecek olursa, bilim ile anti-teizm arasında sıkı sıkıya bir ilişki varmış gibi gözükmektedir. Peki bu, gerçekten organik bir ilişki midir?

    Bu soruya farklı cevaplar vermek mümkün. Ancak dikkatli bir inceleme, söz konusu ilişkilendirmenin bir neden-sonuç ilişkisinden ziyade, bir korelasyondan ibaret olduğunu göstermektedir. Önceki yazımızda da izah ettiğimiz üzere, bilim insanları genel halka nazaran ateizme daha yatkın olsalar da; oranların halen %50 dolaylarında kalıyor olması, bilimin doğrudan teizme veya ateizme götürmediğini göstermektedir.

    Açıkçası, eğer ki sadece istatistiklerden yola çıkacak olursak, Evren'e dair daha fazla bilgi sahibi olmanın bireyi daha ziyade agnostik (bilinmezci) yaptığı iddia edilebilir. Gerçekten de agnosizmin dine bakışı, bilimin henüz bilinmez olan kavramlara yönelik tutumu ile fazlasıyla örtüşmektedir. İzah edelim:

    Bilimin Akışı

    Bilim; metodolojik, test ve tekrar edilebilir yöntemler kullanarak, bilinmeyeni bilinir kılma, gerçeğe ulaşma uğraşı olarak özetlenebilir. Bunun yapılabilmesini mümkün kılan, bilimin asırlar boyu elden geçirilmiş ve şahsi yargılardan arındırılmış metodolojisidir. Bu metodoloji, tekil bir yöntemden ibaret değilse de, genel olarak buradaki ve aşağıdaki görseldeki gibi özetlenebilir:

    Boş Hipotez

    Bilim, her gün yeni bilinmezlerle karşılaştığı ve onları durmaksızın çözmeye çalıştığı için, bu bilinmezlere karşı son derece sistematik ve iyi çalışılmış bir yaklaşım geliştirmiştir. Bu yaklaşımın kalbinde boş hipotez kavramı yatmaktadır.

    Boş hipotez, eğer ki ortada henüz ispatlanmamış bir iddia varsa, bilimin ona nasıl yaklaşması gerektiğini dikte eden bir yöntemdir. En basit tanımıyla boş hipotez, bilimsel olarak ispatı henüz yapılmamış bir iddia ileri sürüldüğünde, bilimin o iddiayı otomatik olarak ("varsayılan tutum" olarak) yanlış varsaymasıdır.

    Bu durum, bu yazının en başındaki ana görselde gösterilmiştir. Eğer ki çoraplarınızın kaybolduğunu tespit ettikten sonra, açıklama olarak ispatsız bir şekilde uzaylıları suçluyorsanız, bir bilim insanının varsayılan tutumu, bu tip bir iddianın gerçek olmadığı yönünde olacaktır. Bilimsel şüphecilik, bunu gerektirir.

    Ancak bu, içi boş bir umursamazlık veya "ben bilirimcilik" değildir. Boş hipotez belirlendikten, yani ispatsız olarak ileri sürülen iddia reddedildikten sonra, bu boş hipotez çürütülmeye çalışılır. Bunu anlamanın en kolay yolu, ünlü filozof Bertnard Russell'ın bu konudaki meşhur "çaydanlık" örneğinin bir çeşidini incelemektir:

    Size bir arkadaşınızın heyecanla geldiğini ve şunu iddia ettiğini düşünün: "Bütün gökkuşaklarının var olma nedeni, gezegenimiz etrafında durmaksızın dönen ve tamamen görünmez olan bir teflon tavadır!"

    Bu iddia doğru olabilir mi? Kulağa ne kadar inanılmaz gelirse gelsin, elbette, olabilir! Olası bütün evrenler düşünülecek olursa, bize oldukça yabancı olan bir evrende, gökkuşakları yaratan unsur bir gezegen etrafında dönen teflon tavalar olabilir! Ancak bu iddiayı sorgulamaksızın kabul etmek ve "A ha! Evet evet! Bu söylediğin kesinlikle doğru! Gökkuşaklarının sırrını şimdi çözdük. Daha fazla sorgulamamıza ve araştırmamıza gerek yok." demek son derece kötü bir yaklaşımdır. Bu iddia, kulağa oldukça olası gelen bir örnekle değiştirilecek olsa bile (örneğin, gökkuşaklarının nedeninin insanların uçaklarının yaydığı su buharı olduğunun iddia edildiğini düşünün), sorgulamaksızın açıklamayı kabul etmek hatalı, kötü ve zararlı bir tutum olacaktır.

    Sağlıklı ve iyi bir yaklaşım ise şöyledir: "Hayır, böyle bir teflon tavanın olduğunu düşünmüyorum. Şimdi gözlem yaparak, varsayımımı çürütmeye çalışacağım." Konuya bu şekilde yaklaşan biri, hem gerçek olmayan iddialara saf bir şekilde atlayıp kanmamış olur, hem de hayata çok daha gerçekçi ve güvenilir bir perspektiften bakabilir.

    Yanlışlanabilirlik ve Boş Hipotezin Avantajı

    Bilimde yanlışlanabilirlik ilkesi de aslında boş hipotez kavramından kaynaklanmaktadır. Bir bilinmezi açıklamaya yönelik hipotezimiz, yani bilimsel bir iddiamız, öyle bir doğaya sahip olmalıdır ki, onun ilk etaptaki otomatik reddiyesinden doğan "boş hipotez" (yani iddianın tersi) çürütülebilir (yanlışlanabilir) olsun. Çünkü eğer ki boş hipotez yanlışlanabilir değilse, bilimsel olarak test etmenin bir yolu yoktur. Bu durumda hipotezimizin kendisi de bilimsel olamaz. Halbuki boş hipotezin çürütülebilir olması müthiş önemlidir; çünkü unutmayın: Eğer ki boş hipotez çürütülebilirse; orijinal iddia ispatlanmış olur. Yine bir örnek verelim:

    Eğer ki ortada, "Kanserin ilacı, kemoterapiden 10.000 kat güçlü olan limondur." diye bir iddia varsa, bir bilim insanına düşen, kanserin ilacının limon olmadığını varsaymaktır. Bu varsayım, kanserin tedavisiyle ilgili boş hipotezimizdir. Daha sonra, bu boş hipotez çürütülmeye çalışılır.

    Şimdi durup bir düşünün. Bu bilgi bizi nereye götürüyor? Boş hipotezi çürütme çabası, zaten bilimin ta kendisidir! Eğer ki amaç, limonun kanser tedavisi olmadığı varsayımını çürütmek ise, kanseri tedavi edebilecek yöntemleri çalışmamız, limon gibi besinlerin gerçekten de kansere faydalı olup olmadığını sorgulayıp, test etmemiz gerekir. Bu çalışmaların tamamı, zaten bilimin metodolojisinin ve günlük olarak yaptığı her şeyin ta kendisidir!

    Burada aynı zamanda ilginç bir özellik karşımıza çıkmaktadır: Boş hipotez, örneğin kanser gibi karmakarışık ve zorlu bir hastalık ile ilgili olarak uçuk kaçık iddialara atlayıp, kanser araştırmalarının önünü kesmemize neden olmamaktadır! Çünkü eğer ki limonun gerçekten de çözüm olduğuna inanıp, hiçbir teste tabi tutmadan bu yargıya tamamen inanacak olursak, kanser tedavisi için çalışmamıza gerek kalmazdı. Halbuki limon, gerçekten de kanserin tedavisi ise, zaten boş hipotezi çürütmeye çalışacağımız için, er ya da geç limonun kanserin nihai tedavisi olduğu sonucuna varır, gerçeğe ulaşırdık. Zira gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.

    Yani boş hipotezin bilime sağladığı avantaj, olası olmayan açıklamalara amiyane tabirle "sazan gibi" atlamamıza engel olurken; bir yandan da gerçek olan açıklamaları görmemezlikten gelmeye sebebiyet vermemesidir. Gerçek, er ya da geç ortaya çıkacaktır. Boş hipotez, bu gerçeğe ulaşırken hedeften sapmamıza ve yanlış iddiaların peşine takılmamıza engel olmaktadır. Gerçekten de, sistemli ve bilimsel olarak yapılan hiçbir araştırma, limonun kanserin tedavisi olduğunu gösterememiştir. Zira limon, kemoterapiden 10.000 kat güçlü değildir. Boş hipotezi ve bilimin
    genel metodolojisini takip etmeyen biri, bu basit ama tamamen hatalı çözüme saplanıp kalacaktı.

    Bilim ve Ateizmin Ortak Paydası

    İşte bilimin bu "negatif varsayıma dayalı" doğası, ister istemez onu ateizm ile ortak bir zemine/paydaya taşımaktadır. Ateizm, az önce de izah ettiğimiz gibi, tanrısal ve dinî iddiaları reddettiği için "a-teizm" (teizmin zıttı) olarak bilinmektedir. Bilim ise, "Tanrı vardır ve her şeyin yaratıcısıdır." açıklamasının boş hipotezi "Tanrı yoktur ve/veya her şeyin yaratıcısı değildir." olduğu için bilimdir. Bir diğer deyişle, bilimin tanrısal, doğaüstü, metafizik, inançlara dayalı açıklamaları reddediyor olmasının nedeni, ateistik doğası veya dine karşı bir başkaldırı içinde olması değildir. Günlük yaşantıda bilim insanlarının kullanmak zorunda olduğu, objektiviteyi ve araştırmayı el üstünde tutan bilimsel yöntemin doğasının bunu gerektiriyor olmasıdır.

    Bilim insanları, tanrısal bir açıklamayı boş hipotez yoluyla reddettikten sonra, bu boş hipotezi çürütmeye çalışırlar. Zaten bir düşünün: Bilimin var oluş amacı, Evren'in nihai olarak nasıl var olduğunu anlamaktır! Yani Evren'in var oluşuna yönelik ilahî açıklamaların boş hipotez çerçevesindeki reddi, bilimin Evren'in var oluşunu araştırmasına neden olmaktadır. Zira bir yaratıcının varlığıyla ilgili boş hipotezi çürütmenin tek yolu budur. Yani bilim insanlarının, boş hipotezi çürütmeye çalışırken, inançlı kişilerin iddiası olan "Tanrı'yı arama" işini yaptıkları bile iddia edilebilir.

    Sonuç ne olur, şu anda bilmek mümkün değil. Ancak her şeyin kökenine dair arayış, durmaksızın devam etmektedir. Bu tip bir süpergücü; bilimsel ve tartışmaya yer bırakmayan somut kanıtlar ışığında bulmaksızın, böyle bir açıklamanın geçerliliğini kabul etmek mümkün değildir. Bu, bilimin temel metodolojisine ters düşmek olacaktır. Öte yandan, boş hipotez katı yargıya dayalı olmadığı için, böyle bir açıklamanın kesinlikle doğru olmadığını bilimsel olarak iddia etmenin de bir yolu yoktur. Bu nedenle bilim, aslında ateizmden ziyade agnostisizm ile ortak bir paydaya sahip gibi gözükmektedir.

    Somut kanıtlara ulaşana kadar, yaratıcı bir gücün varlığı veya Evren üzerindeki etkisi ve etkileşimi ile ilgili olarak bilimsel anlamda değerli veya geçerli herhangi bir argümanda bulunmak mümkün değildir.

    Sonuç

    Elbette ki teoloji (din) felsefesinin ve tarihinin bütün tartışmalarına, taraflarına ve detaylarına yer vermek veya bir özet geçmek mümkün değil. Amacımız da zaten bu değil. Burada söylemek istediğimiz, bilimin veya bilimin bir alt dalı olan evrimsel biyolojinin doğrudan ateizm ile ilgili olmadığı gerçeğidir. Evrim Ağacı olarak bizim konuya yaklaşımımız, inançların tamamen öznel ve kişisel olduğu, dolayısıyla bireyin iç dünyasında biten bir kavram olması gerektiğidir. Öte yandan bilim, kişisel veya öznel değildir. Nesnel ve evrenseldir.

    Şu unutulmamalıdır: Bir insan, Tanrı'nın var olmadığını bildiği için ateist olmamaktadır. İç dünyasında ateizmi kendisine yakın ve daha mantıklı bulduğu için ateist olmaktadır. Benzer şekilde, bir teist Tanrı'nın var olduğunu bildiği için teist olmamaktadır. İç dünyasında bu inancı beslediği için teist olmaktadır.

    Peki neyi biliyoruz? Örneğin, evrimin gerçek olduğunu! Evrim Ağacı olarak 2010 yılından beri durmaksızın anlatmaya çalıştığımız, özünde zaten budur. Bilim insanlarının evrim ve evrimin mekanizmaları ile ilgili yaptıkları akademik çalışmalar, bunların makalelerinden elde ettiğimiz gerçekler ve tüm bunların insanlık için ne anlama geldiği... Her şey bundan ibaret.

    Bildiğimiz bir diğer gerçek de, bilim insanları arasındaki evrimin kabulünün, halk arasında evrimin kabulünden çok daha yüksek olduğu! Aşağıdaki Pew Araştırma Merkezi'nin yaptığı çalışma sonucundan da görülebileceği üzere, genel halkın sadece %32'si insanlar ve diğer canlıların hiçbir doğaüstü güç tarafından yönlendirilmeyen evrimsel süreçlerle var olduğunu kabul ederken, bilim insanları arasında bu oran %87 civarındadır!

    Halk arasında böyle bir yargı olmasa da, bilim insanları evrimin gerçek olduğunu kabul etmektedir.
    Yapılan araştırmalar, biyologlar arasında evrimin kabulünün %97'den fazla olduğunu gösteriyor! Yani bilim insanları, evrimle ilgili hiçbir kuşkuya sahip değil; çünkü akademik olarak ortaya konan kanıtlar, evrimsel süreci ispatlamak için fazlasıyla yeterli!

    Dünya'nın en önde gelen bilim cemiyetlerinden olan AAAS üyesi bilim insanlarının %98'i insan ve tüm canlıların evrimleştiğini, %2'si var oluşun başından beri var olduğunu düşünmektedir. ABD halkının ise sadece %66'sı, bilim insanları arasında böyle bir görüş birliği olduğundan haberdarken (görüş birliği olduğunu düşünürken), %29'u bilim insanları arasında evrim konusunda anlaşmazlık olduğunu sanmaktadır. Ayrıca ABD halkının %35'i doğal evrimi kabul etmekte, %24'ü bir süpergüç denetimindeki evrimi kabul etmekteyken, %5'i evrimin geçerliliğinden emin değildir ve %31'i evrimin var olmadığını, canlılığın başından beri değişmediğini düşünmektedir.
    Pew

    Uzun lafın kısası, şahsi inançlarımızı bilimsel tartışmalara dahil ederek, gerçeklere ulaşma ihtimalimizi azaltmaktayız. Eğer ki inançlarımızı kendi iç dünyamızın bir parçası olarak görür, bilimi ise gerçeklere ulaşma yöntemi olarak ele alırsak, evrim gibi doğa yasalarını çok daha kolay kabullenir, onlardan çok daha erken faydalanmaya başlar ve Evren'in nihai sırlarını çok daha hızlı çözeriz.

    Bunun, hem birey olarak bizleri, hem de ülke olarak Türkiye'yi bilimsel arenada çok daha ileri götürecek bir yaklaşım olacağına inanıyoruz.


    Çünkü amaç, her zaman gerçeğe ulaşmak olmalıdır. Fanatizm veya bireysel önyargılardan doğan kavgalar değil.

    Amaç; kitlesel olarak daha çok bilmek, insanlık olarak daha yüksek refah düzeyine erişmek olmalı; şahsi inatlaşmalar ve bilimsel olarak çoktan ispatlanmış evrim gibi gerçeklere ayak diremek değil.




  • Aynen haklısın, o günün akşamı bunu farkettim, o ana kadar agnostiktim, bu ayeti incelediğimde inandım.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 1617181920
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.