Şimdi Ara

Bir Kızın size bağlanması için.'GARANTİ' KADINLAR HAKKINDA HERŞEY BURADA (5. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
210
Cevap
52
Favori
35.674
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: DUKES

    quote:

    Orijinalden alıntı: berny49

    tipin var ise 1-0 paran var ise 2-0 maç bitti...tipin yoksa paran yok ise kırk takla at ağzınla kuş tut hiç bir işe yaramaz..yaradı sanırsın ama sonra o rüyadan kabusa uyanırsın...ilk önce işinizi tipinizi kılık kıyafetinizi cebinizi düzeltin sonra burada yazanları uygulayın.

    paran da olsa tipin de olsa çene olmadıktan sonra süs köpeği gibi yanınızda dolaşır ancakOnemlı olan bırseyler paylasmak ıse bunu konusmadan yapamazsınız.ha dersenız kı benım paylasmakla ısım yok ben gunumu gun ederım o zaman tıp ve para number onecevremızde goruyoruz tıp yok para yok hatta ılkokul mezunu dıyebılırsınız tınercı mı ne bellı deıl yanında fıstık gıbı hatunNe buldu sızce onda agzı laf yapıyordur baska ne olacak.

    para devreye nerede gırıyor kızla bırlıkte bırseyler paylasınca yanı konusmaya baslayınca!bır yemege gıtceksındır burgera goturmek var hd ıskendere goturmek var arasında fark varKızı evıne taksıyle bırakmak var 2012 mercedes ıle bırakmak var.Para kızın kalıtesını belırler.Ne kadar cok paranız varsa yanınızda o kadar guzel kokos hatun vardır.Ama gorunen cogunuzun kız arkadası yok ve olmasını ıstıyorsunuz haklı olarak.Unutmayın her kızla cıkamazsınız mumkun değil istediginizi belirleyin ona göre davranın.Gıdıpte cantaya 400 dolar veren bı hatunla olmamız mumkun deıl bende dahıl.

    Tıpın olup ses tonun tıpıne gore olmazsa da bı ıse yaramıyor bunu bılın.her zaman cevrenızı ıyı gozetleyın nıye bu kız , kız arkadasım olmasın ne eksıgı var demekten cekınmeyın.Cekınırsenız en ıyısı benım olsun dersenız buralarda foruma konu acar durursunuz o kız bana bakmıyor benı tersledı vs vs.
    her zaman kız kızı ceker.normal kız arkadasanız ıle sevgılı anlamında kı kız arkadasınızı ıyı ayırt edın.arkdas olcacagınız kıza ben sende hoslanıyorum demeyın dersenız klasık cevabı yapıstırır : ama ben senı arkadasım olarak goruyorum.Gercı bole der sonra sıze o sekılde bakmaya baslar baktı olmadı keser konusmayı baktı olacak gıbı aslında olabılır neden olmasın der

    her erkek yanında hos bakımlı temız guzel bır bayan ıster elbet ama once bı kendınıze bakın.ben o kızı elde etmek ıcın ne yapabılırım nelere sahıbım kız nasıl bırısı dıye dusunun.Sonra calısmalara baslayın unutmayın once kucuk lokmadan baslayın kı mıdenıze oturmasınYerı geldıgınde acelecı olun yerı geldıgınde agırdan ılerleyın bunu cok ıyı uygulamanız sart kısaca nabza gore serbet verın.ayrıca kendınıze lıste yapın 100 maddelık.her madde soru ve anlam ıcersın bu soruların hepsı kızı tanımaya yonelık olsun ama muhabbet eder gıbı sorun.oyle soru 1 soru 2 dıye sormayınıstersenız maddelerı de yazarım hepsını degıl bı kac ornekle

    Hhhahah yaz yaz hocam yazmışken tam yaz ihtiyacı olan illa vardır olucaktır :D
  • quote:

    Orijinalden alıntı: snowor

    [buradan okuyabilirsin dostum

    Evlenecek misin? Sevgilin mi var? Sözlü veya nişanlı mısın? Ya da kız arkadaşın mı var? Mutlaka bu yazıyı okumalısın. Hiç birşeyin yok mu? E elbet bir gün olacak. Kısacası bu yazıyı şiddetle tavsiye ediyorum .. Okuyunca iyiki okumuşum diyeceksin!!

    Sema MARAŞLI'nın Eşimle Tanışmayı Unutmuşuz adlı kitabından.

    Kadınları anlamak zordur derler... Doğrudur... Erkeklerin hep şikayet ettiği o anlaşılmaz hallerini keşfetmek gerekir... Bunun yolu ise kullandıkları dilden geçiyor olsa gerek... Kadın dilinden... Yani Bükçe'den...

    BÜKÇE (KADIN DİLİ)

    Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak ona öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. İş yerimden oğluma telefon açtım, "Akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim." dedim. Deniz kenarındaki şirin lokantada şimdi onu bekliyorum.
    Geliyor aslan parçası, yakışıklılığı da aynı ben. Yan masadaki kızlar gözleriyle oğlumu süzüyorlar. Bakmayın kızlar, onu kapan çoktan kaptı.

    Hoş beşten sonra konuya giriyorum.

    -Oğlum haftaya düğünün var, bir baba olarak sana bazı konularda yol yordam göstermem gerekiyor.
    Çocukluğunda suç işlediği zamanlardaki gibi birden bire kızardı. Kerata ne anlatacağımı zannettiyse!
    -Baba ben yirmi altı yaşındayım, bazı şeyleri biliyorum artık.
    -Ah senin o biliyorum zannettiğin konularda da çok bilmediğin çıkacak ama ben o konulardan bahsetmeyeceğim. Keşke konuşabilseydik ama henüz o kadar modern olamadım.
    Rahat bir nefes aldı. Bu arada yemeklerimiz de geldi. Oğlumla şöyle keyif yaparak muhabbet edelim bakalım.


    -Kaç dil biliyorsun oğlum sen?
    -İngilizce, Fransızca, bir de Türkçe'yle üç dil oluyor.
    -Bugün ben sana dördüncü dili öğreteceğim. Dilin adı Bükçe. Kadınlar tarafından kullanılır. Sen buna "kadın dili" de diyebilirsin.
    Güldü. Güldüğü zaman benim yanağımdaki gibi küçük bir gamzesi var, o ortaya cıkıyor.


    -Kadınların ayrı bir dili mi var?
    -Tabii ki. Eğer kadın dilini bilirsen bir kadınla yaşamak dünyanın en büyük zevkidir, ama bu dili bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla mutlu olmak isteyen her erkek Bükçe'yi öğrenmeli.
    İyi de niye Bükçe?
    -Çünkü kadınlar konuşurken, genellikle söyleyecekleri sözü net söylemezler. Eğip bükerler; onun için dilin adını; "Bükçe" koydum.
    -"Bükçe zor bir dil mi baba?" diye sordu gülerek.
    -Bana bak, çok önemli bir konu ama eğleniyor gibisin, biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu olmak istiyorsan bu dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar sözü bükerek bükçe konuşurlar sonra da senin sözün doğrusunu anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan kolay, anlamazsan zor. Mesela Çinli bir karın var, sen karına sürekli Fransızca "seni seviyorum" diyorsun ama karın hiç Fransızca anlamıyor. Fransızca "seni seviyorum"un onun için bir anlamı yoktur. Ona Çince "seni seviyorum" dediğinde seni anlayabilir.


    -Tamam baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar neden bizimle aynı dili konuşmuyorlar, söyleyeceklerini direkt söylemiyorlar?
    -Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, hayır cevabı alıp kırılmaktan korktuklarından sözlerini de dolaylı söylüyorlar. İkincisi, kadınlar dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için onların iletişim yetenekleri çok güçlü.
    -Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.
    -Ne bir sıfırı oğlum, en az on sıfır öndeler. Düşünsene, henüz konuşmayan, küçük bir çocuğun bile yüz ifadesinden ne demek istediğini hemen anlıyorlar. İşin kötüsü kendileri leb demeden leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri gibi zannediyorlar. Onun için leb deyip bekliyorlar. Hatta bazen, leb demek zorunda kaldıkları için bile kızarlar. "Niye leb demek zorunda kalıyorum da o düşünmüyor?" diye canları sıkılır.


    -Biz de bazen Canan'la böyle sorunlar yaşıyoruz. "Niye düşünmedin?" diye kızıyor bana.
    -Kızarlar oğlum, kızarlar. Kadınlar ince düşüncelidirler, detaycıdırlar, küçük şeyler gözlerinden hiç kaçmaz. Bizim de kendileri gibi düşünceli olmamızı beklerler, fakat erkekler onlar gibi değil. Biz bütüne odaklıyız, onlar detaya. Beyinlerimiz böyle çalışıyor.


    -Ne olacak baba o zaman, yok mu bu işin çaresi?
    -Var dedik ya oğlum, Bükçe'yi öğreneceksin, bunun için buradayız. Hazır mısın?
    -Hazırım baba.
    -Bükçe bol kelime kullanılan bir dildir. Biz erkeklerin on kelime ile anlattığı bir konu, Bükçe'de en az yüz kelime ile anlatılır. Dinlerken sabırlı olacaksın. Mesela karın o gün kendine elbise aldı, diyelim. Bunu sana "Bugün bir elbise aldım." diye söylemez. Elbise almak için dışarı çıktığından başlar, kaç mağazaya gittiğinden, almak için kaç elbise denediğinden, indirimlerden, yolda gördüğü tanıdıklarından, alırken yaptığı pazarlıktan devam eder ve sana kocaman bir hikaye anlatır.
    -Hikaye dili yani.
    -Aynen öyle. Sen akıllı bir erkek olarak ona asla, "Hikaye anlatma, ana fikre gel, kısa kes." demeyeceksin. Böyle bir şey dediğinde bittin demektir. İster öyle de, istersen "seni sevmiyorum." de. İki durumda da "seni sevmiyorum" demiş olacaksın.
    -Ne alakası var baba "seni sevmiyorum" demekle "kısa anlat" demenin?
    -Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman sevilmediklerini düşünürler.
    -Bu önemli. Bükçe'de dinlemek sevmektir diyorsun.
    -Aynen öyle. Devam edelim. Bükçe ima dolu bir dildir. Kadınlar konuşurken bir şeyler ima etmeyi severler. Biz erkekler de imalı konuşuyoruz diye düşünürler ve gözlerimizle onlara ne demek istediğimizi çözmeye çalışırlar. Oysa erkeklerin ima yeteneği pek gelişmemiştir. Bizim kastımız söylediğimiz şeydir.



    -Geçen hafta Canan bana "Bir kaç kilo daha versem gelinliğin içinde daha iyi duracağım." dedi. Ben de "Böyle de iyisin." dedim. Canı sıkıldı, bir kaç saat surat astı. "Neyin var?" diye sordum. "Hiçbir şeyim yok." dedi. Sence nerede hata yaptım?

    -"Böyle de iyisin" derken o "de" ekini orda kullanmamalıydın. Canan bunu şöyle anlamıştır. "Böyle de fena sayılmazsın, eh işte, idare edersin ama tabi daha da iyi, daha da güzel olabilirsin."
    -Peki ne demem gerekiyordu?
    -Şunu hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile ilgili ya da aileleri ile ilgili bir soru soruyorlarsa, kesinlikle iltifat bekliyorlardır. Es kaza eleştirmeye kalkarsan yandın. Bunu hiç unutmazlar. O gün "Hayatım sen zaten çok güzelsin, kilo vermeye falan bence ihtiyacın yok." deseydin, günün zehir olmazdı. Mesela bir gün kucağına oturup "Ağır mıyım?" derse sakın; "Evet, biraz" falan deme "Hayır" de.
    -Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her giydiği yakışır ve her kadının annesi bir hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa yapsınlar.
    -Aferin oğlum, çok hızlı anlıyorsun bana çekmişsin. Kadının, kendi anne babasıyla sorunu olsa, kendi eleştirir ama asla senin eleştirmeni kabul etmez. Bunu kendine hakaret olarak alır.


    -Ve asla unutmazlar, değil mi?
    -Aynen öyle. Yıllar once annene, annesi için "Biraz cimri." demiştim. Hala "Sen benim annemi sevmezsin." der ve annesi bize bir şey aldığında gözüme sokar, en çok göreceğim yere koyar.
    -Hadi o konularda dilimi tutarım da, şu ima işini çözmek zor geldi.
    -Zor gibi ama biraz gayret edersen çözersin. En önemlisi imaları anlayacaksın ama "Sen şunu mu demek istiyorsun?" diye asla yüzüne vurmayacaksın.
    -Anladım. Anlayacaksın ama anladığını belli etmeyeceksin. Buna şöyle de diyebiliriz. O beni iğnelediğinde "Niye bana iğne batırıyorsun?" diye sormayacağım, o iğneyi ben kendi kendime batırmışım gibi yapacağım.
    -Güzel ifade ettin oğlum. Mesela dün öğlen annen beni aradı. "Akşama tok mu geleceksin?" diye sordu. Beni biliyorsun akşam yemeklerinde hep evdeyimdir. Kırk yılda bir dışarıda yerim onu da haber veririm. Tabi ben hemen anladım annenin ne demek istediğini. "Tok gel, yemekle uğraşmak istemiyorum" demek istiyor. Anladım ama tabi "Ne demek istiyorsun?" demedim.


    -Dün çok yorulmuştu baba, düğün alışverişine çıkmıştık.
    -Bunun pek çok sebebi olabilir. Yorulmuş olabilir, bir kabul gününden tok gelmiş olabilir, bin beş yüzüncü diyetine başlamış ve o gün yemekle uğraşmak istemiyor olabilir. Ama bunu biz erkekler gibi kısa yoldan "Canım benim karnım tok, sen de dışarıda bir şeyler ye, ya da yorgunum, gelirken bir seyler getir yiyelim." demez. Sanki böyle derse, iyi ev kadını rütbesi tozlanacak, mevki kaybedecek. İlla Bükçe anlatacak, asık bir yüzle karşılaşmamak için senin de anlaman gerekiyor. "Hayır, evde yiyeceğim ama istersen hazır bir şeyler alıp geleyim, ne dersin?"dedim. "Tamam." dedi. Döneri sever biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner yaptırdım. Onun dönerini de porsiyon yaptırdım. Bunu düşündüğüm için ayrıca sevindi. O da diyette, düğünde daha zayıf görünme derdinde bu sıralar.
    -Bu Bükçe'de kısa konuşma yok mu baba?
    -Var ama yerinde olsam hiç tercih etmezdim. Kadın konuşmuyorsa ya da kısa konuşuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela baktın canı sıkkın, soruyorsun, "Neyin var?" diye. "Hiçbir şeyim yok." diyorsa, aman bir şeyi yokmuş diye bırakma. Yoksa az sonra, çok ilgisiz olduğundan yakınarak, ağlamaya başlar.
    -Bükçe'de "Hiçbir şey yok." demek; "Çok şey var, benimle ilgilen." demek oluyor, o zaman.
    -Evet. Biz erkekler "Bir şey yok." diyorsak, ya gerçekten bir şey yoktur, sadece başımızı dinlemek istiyoruzdur ya da bir sey vardır ama; "Şu anda konuşacak bir şey yok." diyoruzdur. Her ikisinde de konuşmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi olarak gördükleri için "Bana değer veriyorsan, ilgilen ki anlatayım." demek istiyordur. Çok nadiren gerçekten anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne varıp bunaltmayacaksın tabi.
    -Bir arkadaşım da "Kadınların 'Peki.' demesi tehlikelidir" demişti.
    -Doğru. Bir kadının ağzından çıkan kuru bir 'peki', 'olur', 'tamam' her zaman tehlikelidir. Bu Bükçe'de "Şimdi tamam diyorum ama acısını daha sonra çıkaracağım." demektir. Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin yanında "Peki canım, olur hayatım" gibi bir hoşluk ekliyorsa korkmaya gerek yok.



    -Zor bir dil baba.
    -Yok yok gözün korkmasın, her yabancı dil gibi. İlk başlarda biraz çalışacaksın, pratik yapacaksın, bazen hatalar yapacaksın, dikkat edeceksin sonra otomatiğe bağlanırsın. Kolay yanı şu; senin Bükçe konuşman gerekmiyor. Dili anlaman yeterli.
    -Anlamak da pek kolay değil ama.
    -Korkma, o kadar zor değil. En önemli kuralları ben sana öğretiyorum zaten. Devam edelim. Kadınlar istediklerini söylemek zorunda kalınca, düşünemediğimiz için biz erkeklere kızarlar ve konuşurken suçlayarak konuşurlar; fakat suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz zannederler.
    -Nasıl yani?
    -Mesela, karın sana "Ne zamandır dışarı çıkmadık." derse bunu suçlama olarak üstüne alma, canı seninle gezmek istiyordur, bunu sen düşünüp teklif etmediğin için kalbi kırılmıştır. Maksadı seni suçlamak değildir. "Daha geçenlerde gezmeye gittik." gibi bir savunmaya girme. "Tamam canım haklısın, ben de istiyorum, en kısa zamanda gideriz." de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da sözünü yerine getirirsen iyi olur.
    -Küçük ama önemli detaylar.
    -Aynen öyle. Mesela karın "Üşüdüm." diyorsa, "Üstünü kalın giy." demeni ya da kombiyi açmanı değil, ona sarılmanı istiyordur.
    -Keşke okullarda öğretselerdi biz erkeklere Bükçe'yi. Ne kadar erken başlasak o kadar çabuk kavrayabilirdik belki.
    -Haklısın, aslında ben de sana öğretmek için geç kaldım. Neyse zararın neresinden dönülse kardır.



    -Not mu alsaydım... Epeyce detayı varmış dilin.
    -Sen bilirsin oğlum, unutacaksan al. Keşke ben de not alıp gelseydim. Umarım sana eksik öğretmem. Şimdi aklıma geldi. Kadınların en nefret ettiği sözcük "Fark etmez."dir. "Fark etmez"i kadınlar "Hiç umurumda değil, ne yaparsan yap." diye anlarlar.
    -En değerli sözcük nedir?
    -Sen bil bakalım.
    -"Seni seviyorum." herhalde.
    -Evet, kadınlar "Seni seviyorum." sözünü sık sık duymak isterler. Biz erkekler; "Söylemiştim, zaten biliyor." diye bu konuda gaflete düşmemeliyiz.
    -Bükçe sadece konuşma dili midir baba? Bunun bir de davranış dili var gibi geliyor bana.
    -Zekan kesinlikle bana çekmiş. Ben de tam ona geliyordum. Davranışlar da çok önemli tabii. kadınlar küçük şeylere önem verirler. Akşam ona sarıl, televizyon seyrediyorsan sarılarak seyret. Gündüz onu düşündüğünü ifade etmek için kısacık da olsa bir mesaj gönder, küçük sürprizler yap. O yemek hazırlarken ona yardım et, salata yap, çay demle.


    -Akşam gelip sırt üstü yatmak yok yani.
    -Gözünde büyütme. Sayınca çok şey gibi görünüyor ama aslında bunlar zaman alacak, zor ve masraflı şeyler değil. Sen bu küçük şeylere dikkat et, zaten karın sana paşa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu küçük şeylere dikkat etmezse zamanını karısıyla büyük kavgalar yaparak geçirir. Sevgiyle geçirmek varken niye kavgayla geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama, eğer sen hep alıp hiç vermezsen, bir gün birden patlarlar. Küçük küçük alırlarsa, büyük büyük verirler.
    -Tamam baba, bunlara dikkat edeceğim.


    Garson yemek tabaklarını kaldırırken oğlumun telefonu çalmaya başladı. Belli ki nişanlısı arıyor, konuşmak için deniz kenarına doğru adımlamaya başladı. Az sonra geldi.
    -Baba çok teşekkür ederim. Bükçe'yi anlamaya başladım. Canan aradı. "Salonun perdeleri ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte mi baksak?" dedi. Tam "Fark etmez, sen seç." diyecektim ki bunu senin söylediğin gibi "Ev de perde de umurumda değil." gibi anlayacağı aklıma geldi. "Tabii canım, istersen birlikte bakabiliriz ama ben senin zevkine güveniyorum, sen seç istersen." dedim, çok mutlu oldu. Kendi seçecek.
    -O zaten perdeyi çoktan seçmiştir de kadınlar illa yaptıklarını onaylatmak isterler. Birlikte de gitsen o seçtiği perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler onların ne demek istediklerini anlarsak, işlerden kolay sıyırırız.
    -Baba tekrar teşekkür ederim. Bu iyiliğini hiç unutmayacağım. Bana Bükçe'yi öğretmeseydin h ali mi düşünmek bile istemiyorum.


    Şanslısın oğlum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla öğrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra kondun. Güle güle kullan, isteyene de öğret, herkes de güle güle kullansın. Kullansınlar ki yüzleri gülsün.

    Okumak zor geldiyse :)

  • quote:

    Orijinalden alıntı: ßaßeL

    quote:

    Orijinalden alıntı: snowor

    [buradan okuyabilirsin dostum

    Evlenecek misin? Sevgilin mi var? Sözlü veya nişanlı mısın? Ya da kız arkadaşın mı var? Mutlaka bu yazıyı okumalısın. Hiç birşeyin yok mu? E elbet bir gün olacak. Kısacası bu yazıyı şiddetle tavsiye ediyorum .. Okuyunca iyiki okumuşum diyeceksin!!

    Sema MARAŞLI'nın Eşimle Tanışmayı Unutmuşuz adlı kitabından.

    Kadınları anlamak zordur derler... Doğrudur... Erkeklerin hep şikayet ettiği o anlaşılmaz hallerini keşfetmek gerekir... Bunun yolu ise kullandıkları dilden geçiyor olsa gerek... Kadın dilinden... Yani Bükçe'den...

    BÜKÇE (KADIN DİLİ)

    Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak ona öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. İş yerimden oğluma telefon açtım, "Akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim." dedim. Deniz kenarındaki şirin lokantada şimdi onu bekliyorum.
    Geliyor aslan parçası, yakışıklılığı da aynı ben. Yan masadaki kızlar gözleriyle oğlumu süzüyorlar. Bakmayın kızlar, onu kapan çoktan kaptı.

    Hoş beşten sonra konuya giriyorum.

    -Oğlum haftaya düğünün var, bir baba olarak sana bazı konularda yol yordam göstermem gerekiyor.
    Çocukluğunda suç işlediği zamanlardaki gibi birden bire kızardı. Kerata ne anlatacağımı zannettiyse!
    -Baba ben yirmi altı yaşındayım, bazı şeyleri biliyorum artık.
    -Ah senin o biliyorum zannettiğin konularda da çok bilmediğin çıkacak ama ben o konulardan bahsetmeyeceğim. Keşke konuşabilseydik ama henüz o kadar modern olamadım.
    Rahat bir nefes aldı. Bu arada yemeklerimiz de geldi. Oğlumla şöyle keyif yaparak muhabbet edelim bakalım.


    -Kaç dil biliyorsun oğlum sen?
    -İngilizce, Fransızca, bir de Türkçe'yle üç dil oluyor.
    -Bugün ben sana dördüncü dili öğreteceğim. Dilin adı Bükçe. Kadınlar tarafından kullanılır. Sen buna "kadın dili" de diyebilirsin.
    Güldü. Güldüğü zaman benim yanağımdaki gibi küçük bir gamzesi var, o ortaya cıkıyor.


    -Kadınların ayrı bir dili mi var?
    -Tabii ki. Eğer kadın dilini bilirsen bir kadınla yaşamak dünyanın en büyük zevkidir, ama bu dili bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla mutlu olmak isteyen her erkek Bükçe'yi öğrenmeli.
    İyi de niye Bükçe?
    -Çünkü kadınlar konuşurken, genellikle söyleyecekleri sözü net söylemezler. Eğip bükerler; onun için dilin adını; "Bükçe" koydum.
    -"Bükçe zor bir dil mi baba?" diye sordu gülerek.
    -Bana bak, çok önemli bir konu ama eğleniyor gibisin, biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu olmak istiyorsan bu dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar sözü bükerek bükçe konuşurlar sonra da senin sözün doğrusunu anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan kolay, anlamazsan zor. Mesela Çinli bir karın var, sen karına sürekli Fransızca "seni seviyorum" diyorsun ama karın hiç Fransızca anlamıyor. Fransızca "seni seviyorum"un onun için bir anlamı yoktur. Ona Çince "seni seviyorum" dediğinde seni anlayabilir.


    -Tamam baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar neden bizimle aynı dili konuşmuyorlar, söyleyeceklerini direkt söylemiyorlar?
    -Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, hayır cevabı alıp kırılmaktan korktuklarından sözlerini de dolaylı söylüyorlar. İkincisi, kadınlar dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için onların iletişim yetenekleri çok güçlü.
    -Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.
    -Ne bir sıfırı oğlum, en az on sıfır öndeler. Düşünsene, henüz konuşmayan, küçük bir çocuğun bile yüz ifadesinden ne demek istediğini hemen anlıyorlar. İşin kötüsü kendileri leb demeden leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri gibi zannediyorlar. Onun için leb deyip bekliyorlar. Hatta bazen, leb demek zorunda kaldıkları için bile kızarlar. "Niye leb demek zorunda kalıyorum da o düşünmüyor?" diye canları sıkılır.


    -Biz de bazen Canan'la böyle sorunlar yaşıyoruz. "Niye düşünmedin?" diye kızıyor bana.
    -Kızarlar oğlum, kızarlar. Kadınlar ince düşüncelidirler, detaycıdırlar, küçük şeyler gözlerinden hiç kaçmaz. Bizim de kendileri gibi düşünceli olmamızı beklerler, fakat erkekler onlar gibi değil. Biz bütüne odaklıyız, onlar detaya. Beyinlerimiz böyle çalışıyor.


    -Ne olacak baba o zaman, yok mu bu işin çaresi?
    -Var dedik ya oğlum, Bükçe'yi öğreneceksin, bunun için buradayız. Hazır mısın?
    -Hazırım baba.
    -Bükçe bol kelime kullanılan bir dildir. Biz erkeklerin on kelime ile anlattığı bir konu, Bükçe'de en az yüz kelime ile anlatılır. Dinlerken sabırlı olacaksın. Mesela karın o gün kendine elbise aldı, diyelim. Bunu sana "Bugün bir elbise aldım." diye söylemez. Elbise almak için dışarı çıktığından başlar, kaç mağazaya gittiğinden, almak için kaç elbise denediğinden, indirimlerden, yolda gördüğü tanıdıklarından, alırken yaptığı pazarlıktan devam eder ve sana kocaman bir hikaye anlatır.
    -Hikaye dili yani.
    -Aynen öyle. Sen akıllı bir erkek olarak ona asla, "Hikaye anlatma, ana fikre gel, kısa kes." demeyeceksin. Böyle bir şey dediğinde bittin demektir. İster öyle de, istersen "seni sevmiyorum." de. İki durumda da "seni sevmiyorum" demiş olacaksın.
    -Ne alakası var baba "seni sevmiyorum" demekle "kısa anlat" demenin?
    -Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman sevilmediklerini düşünürler.
    -Bu önemli. Bükçe'de dinlemek sevmektir diyorsun.
    -Aynen öyle. Devam edelim. Bükçe ima dolu bir dildir. Kadınlar konuşurken bir şeyler ima etmeyi severler. Biz erkekler de imalı konuşuyoruz diye düşünürler ve gözlerimizle onlara ne demek istediğimizi çözmeye çalışırlar. Oysa erkeklerin ima yeteneği pek gelişmemiştir. Bizim kastımız söylediğimiz şeydir.



    -Geçen hafta Canan bana "Bir kaç kilo daha versem gelinliğin içinde daha iyi duracağım." dedi. Ben de "Böyle de iyisin." dedim. Canı sıkıldı, bir kaç saat surat astı. "Neyin var?" diye sordum. "Hiçbir şeyim yok." dedi. Sence nerede hata yaptım?

    -"Böyle de iyisin" derken o "de" ekini orda kullanmamalıydın. Canan bunu şöyle anlamıştır. "Böyle de fena sayılmazsın, eh işte, idare edersin ama tabi daha da iyi, daha da güzel olabilirsin."
    -Peki ne demem gerekiyordu?
    -Şunu hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile ilgili ya da aileleri ile ilgili bir soru soruyorlarsa, kesinlikle iltifat bekliyorlardır. Es kaza eleştirmeye kalkarsan yandın. Bunu hiç unutmazlar. O gün "Hayatım sen zaten çok güzelsin, kilo vermeye falan bence ihtiyacın yok." deseydin, günün zehir olmazdı. Mesela bir gün kucağına oturup "Ağır mıyım?" derse sakın; "Evet, biraz" falan deme "Hayır" de.
    -Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her giydiği yakışır ve her kadının annesi bir hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa yapsınlar.
    -Aferin oğlum, çok hızlı anlıyorsun bana çekmişsin. Kadının, kendi anne babasıyla sorunu olsa, kendi eleştirir ama asla senin eleştirmeni kabul etmez. Bunu kendine hakaret olarak alır.


    -Ve asla unutmazlar, değil mi?
    -Aynen öyle. Yıllar once annene, annesi için "Biraz cimri." demiştim. Hala "Sen benim annemi sevmezsin." der ve annesi bize bir şey aldığında gözüme sokar, en çok göreceğim yere koyar.
    -Hadi o konularda dilimi tutarım da, şu ima işini çözmek zor geldi.
    -Zor gibi ama biraz gayret edersen çözersin. En önemlisi imaları anlayacaksın ama "Sen şunu mu demek istiyorsun?" diye asla yüzüne vurmayacaksın.
    -Anladım. Anlayacaksın ama anladığını belli etmeyeceksin. Buna şöyle de diyebiliriz. O beni iğnelediğinde "Niye bana iğne batırıyorsun?" diye sormayacağım, o iğneyi ben kendi kendime batırmışım gibi yapacağım.
    -Güzel ifade ettin oğlum. Mesela dün öğlen annen beni aradı. "Akşama tok mu geleceksin?" diye sordu. Beni biliyorsun akşam yemeklerinde hep evdeyimdir. Kırk yılda bir dışarıda yerim onu da haber veririm. Tabi ben hemen anladım annenin ne demek istediğini. "Tok gel, yemekle uğraşmak istemiyorum" demek istiyor. Anladım ama tabi "Ne demek istiyorsun?" demedim.


    -Dün çok yorulmuştu baba, düğün alışverişine çıkmıştık.
    -Bunun pek çok sebebi olabilir. Yorulmuş olabilir, bir kabul gününden tok gelmiş olabilir, bin beş yüzüncü diyetine başlamış ve o gün yemekle uğraşmak istemiyor olabilir. Ama bunu biz erkekler gibi kısa yoldan "Canım benim karnım tok, sen de dışarıda bir şeyler ye, ya da yorgunum, gelirken bir seyler getir yiyelim." demez. Sanki böyle derse, iyi ev kadını rütbesi tozlanacak, mevki kaybedecek. İlla Bükçe anlatacak, asık bir yüzle karşılaşmamak için senin de anlaman gerekiyor. "Hayır, evde yiyeceğim ama istersen hazır bir şeyler alıp geleyim, ne dersin?"dedim. "Tamam." dedi. Döneri sever biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner yaptırdım. Onun dönerini de porsiyon yaptırdım. Bunu düşündüğüm için ayrıca sevindi. O da diyette, düğünde daha zayıf görünme derdinde bu sıralar.
    -Bu Bükçe'de kısa konuşma yok mu baba?
    -Var ama yerinde olsam hiç tercih etmezdim. Kadın konuşmuyorsa ya da kısa konuşuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela baktın canı sıkkın, soruyorsun, "Neyin var?" diye. "Hiçbir şeyim yok." diyorsa, aman bir şeyi yokmuş diye bırakma. Yoksa az sonra, çok ilgisiz olduğundan yakınarak, ağlamaya başlar.
    -Bükçe'de "Hiçbir şey yok." demek; "Çok şey var, benimle ilgilen." demek oluyor, o zaman.
    -Evet. Biz erkekler "Bir şey yok." diyorsak, ya gerçekten bir şey yoktur, sadece başımızı dinlemek istiyoruzdur ya da bir sey vardır ama; "Şu anda konuşacak bir şey yok." diyoruzdur. Her ikisinde de konuşmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi olarak gördükleri için "Bana değer veriyorsan, ilgilen ki anlatayım." demek istiyordur. Çok nadiren gerçekten anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne varıp bunaltmayacaksın tabi.
    -Bir arkadaşım da "Kadınların 'Peki.' demesi tehlikelidir" demişti.
    -Doğru. Bir kadının ağzından çıkan kuru bir 'peki', 'olur', 'tamam' her zaman tehlikelidir. Bu Bükçe'de "Şimdi tamam diyorum ama acısını daha sonra çıkaracağım." demektir. Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin yanında "Peki canım, olur hayatım" gibi bir hoşluk ekliyorsa korkmaya gerek yok.



    -Zor bir dil baba.
    -Yok yok gözün korkmasın, her yabancı dil gibi. İlk başlarda biraz çalışacaksın, pratik yapacaksın, bazen hatalar yapacaksın, dikkat edeceksin sonra otomatiğe bağlanırsın. Kolay yanı şu; senin Bükçe konuşman gerekmiyor. Dili anlaman yeterli.
    -Anlamak da pek kolay değil ama.
    -Korkma, o kadar zor değil. En önemli kuralları ben sana öğretiyorum zaten. Devam edelim. Kadınlar istediklerini söylemek zorunda kalınca, düşünemediğimiz için biz erkeklere kızarlar ve konuşurken suçlayarak konuşurlar; fakat suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz zannederler.
    -Nasıl yani?
    -Mesela, karın sana "Ne zamandır dışarı çıkmadık." derse bunu suçlama olarak üstüne alma, canı seninle gezmek istiyordur, bunu sen düşünüp teklif etmediğin için kalbi kırılmıştır. Maksadı seni suçlamak değildir. "Daha geçenlerde gezmeye gittik." gibi bir savunmaya girme. "Tamam canım haklısın, ben de istiyorum, en kısa zamanda gideriz." de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da sözünü yerine getirirsen iyi olur.
    -Küçük ama önemli detaylar.
    -Aynen öyle. Mesela karın "Üşüdüm." diyorsa, "Üstünü kalın giy." demeni ya da kombiyi açmanı değil, ona sarılmanı istiyordur.
    -Keşke okullarda öğretselerdi biz erkeklere Bükçe'yi. Ne kadar erken başlasak o kadar çabuk kavrayabilirdik belki.
    -Haklısın, aslında ben de sana öğretmek için geç kaldım. Neyse zararın neresinden dönülse kardır.



    -Not mu alsaydım... Epeyce detayı varmış dilin.
    -Sen bilirsin oğlum, unutacaksan al. Keşke ben de not alıp gelseydim. Umarım sana eksik öğretmem. Şimdi aklıma geldi. Kadınların en nefret ettiği sözcük "Fark etmez."dir. "Fark etmez"i kadınlar "Hiç umurumda değil, ne yaparsan yap." diye anlarlar.
    -En değerli sözcük nedir?
    -Sen bil bakalım.
    -"Seni seviyorum." herhalde.
    -Evet, kadınlar "Seni seviyorum." sözünü sık sık duymak isterler. Biz erkekler; "Söylemiştim, zaten biliyor." diye bu konuda gaflete düşmemeliyiz.
    -Bükçe sadece konuşma dili midir baba? Bunun bir de davranış dili var gibi geliyor bana.
    -Zekan kesinlikle bana çekmiş. Ben de tam ona geliyordum. Davranışlar da çok önemli tabii. kadınlar küçük şeylere önem verirler. Akşam ona sarıl, televizyon seyrediyorsan sarılarak seyret. Gündüz onu düşündüğünü ifade etmek için kısacık da olsa bir mesaj gönder, küçük sürprizler yap. O yemek hazırlarken ona yardım et, salata yap, çay demle.


    -Akşam gelip sırt üstü yatmak yok yani.
    -Gözünde büyütme. Sayınca çok şey gibi görünüyor ama aslında bunlar zaman alacak, zor ve masraflı şeyler değil. Sen bu küçük şeylere dikkat et, zaten karın sana paşa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu küçük şeylere dikkat etmezse zamanını karısıyla büyük kavgalar yaparak geçirir. Sevgiyle geçirmek varken niye kavgayla geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama, eğer sen hep alıp hiç vermezsen, bir gün birden patlarlar. Küçük küçük alırlarsa, büyük büyük verirler.
    -Tamam baba, bunlara dikkat edeceğim.


    Garson yemek tabaklarını kaldırırken oğlumun telefonu çalmaya başladı. Belli ki nişanlısı arıyor, konuşmak için deniz kenarına doğru adımlamaya başladı. Az sonra geldi.
    -Baba çok teşekkür ederim. Bükçe'yi anlamaya başladım. Canan aradı. "Salonun perdeleri ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte mi baksak?" dedi. Tam "Fark etmez, sen seç." diyecektim ki bunu senin söylediğin gibi "Ev de perde de umurumda değil." gibi anlayacağı aklıma geldi. "Tabii canım, istersen birlikte bakabiliriz ama ben senin zevkine güveniyorum, sen seç istersen." dedim, çok mutlu oldu. Kendi seçecek.
    -O zaten perdeyi çoktan seçmiştir de kadınlar illa yaptıklarını onaylatmak isterler. Birlikte de gitsen o seçtiği perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler onların ne demek istediklerini anlarsak, işlerden kolay sıyırırız.
    -Baba tekrar teşekkür ederim. Bu iyiliğini hiç unutmayacağım. Bana Bükçe'yi öğretmeseydin h ali mi düşünmek bile istemiyorum.


    Şanslısın oğlum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla öğrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra kondun. Güle güle kullan, isteyene de öğret, herkes de güle güle kullansın. Kullansınlar ki yüzleri gülsün.

    Okumak zor geldiyse :)



    Eyvallah hocam çok iyi
  • quote:

    Orijinalden alıntı: JessePinkman

    quote:

    Orijinalden alıntı: berkcombil

    Kız Arkadaşın,Sevgilin,Nişanlın,Eşin ya da herneyse(Kaldı mı daha)Kendine bağlamak istiyorsan tek bir yol var.O da cinsellik.Hakikaten cinselliğin yaşandığı bir ilişki ile yaşanmayıp da özel bir arkadaşlık üzerine kurulmuş ilişki arasında çok fark var.Kız cinsellik yaşadığı erkeğe bedenende bağlandığını hissediyor ve aranızdaki bağı zayıflatmayı bile düşünmüyor.Çünkü onlar duygusal olarak erkeklerden farklılar,yani kadın kaşarı olmak erkek kaşarı olmaktan çok daha zor.Belki bu yazdılkarıma inanmayanlar olabilir,o zaman şöyle bir örnek vereyim;Evlendikten sonra karı koca olamadıkları için o kadar boşanan çift var.Peki nerede sevgi?Bu insanlar birbirlerini sevmeden sadece cinselliği düşünerek mi evlendiler de yürümedi?

    +1 çok doğru, ilişkide cinsellik çok önemli. hatta en önemlisidir.

    Cinsellik ters teperse çok kötü bir durum ortaya çıkar galiba değil mi :(
  • Konu dışındaki ilk mesajım umarım faydası dokunur..
    Bende bu konuda yazılanları okudum ve her erkek gibi bu konuya kayıtsız kalamadım. Bende tüm yorum yazan arkadaşlarım gibi kendi tecrübelerim ile sabitlenmiş birkaç konuyu paylaşmak istedim.. Geçen oturdum düşündüm hayatıma (28 yaşındayım) iyisiyle kötüsüyle tam 32 tane kız girmiş. Bunlardan en önemlileri ise biri 6 biride 3 sene süren iki kız ile olan ilişkilerim olmuş. Peki neden dikiş tutmamış ?.. Neden ayrılmışız ?... Ben konuyu aşağıda madde madde özetlemeye çalışacağım.. Haydi Bismillah

    Para Konusu : Kimse bana maraz okumasın boşuna..Yok efendim tip çok önemliymiş, ağız laf yapacakmış vs...vs.. HER KADIN, AMA HER KADIN erkekte maddi özgürlük olmasını ister..Sanıldığının aksine kız Kuzey&Güney dizisi izlerken Kıvanç Tatlıtuğ'un biceps'lerinin değil, dizideki zengin kız rolünü oynayan karakterin yaşadığı hayatın hayallerini kurar..Tamam tabiki bakımlı olun, bütçeniz elverdikçe iyi giyinmeye çalışın konuşkan olun ancak ayda 1000 TL ve altı kazancınız varsa, hala kendinize ait bir eviniz yok ve kendinize ev alacak paranız yoksa (ailenizinde size ev alacak maddi durumu yoksa), altınızda orta halli dahi olsa bir otomobil yoksa öncelikle şunu bilin siz ne kadar yakışıklı bir adam olursanız olun siz onun için bırakın 4-4'lüğü, 4-1'lik olursunuz en fazla. Çünkü sizin yakışıklılığınız onun karnını bir yere kadar doyurur geri kalan herşey içinse MASTER CARD..

    Cinsellik Konusu : Kendimizi kandırmayalım..Bu bizim için EN önemli konu..Bu sapıklık, sekso-manyaklık falan değildir arkadaşlar. Yaradılışımız bu bizim.. Bu içgüdüyle doğuyoruz ve yaş ilerledikçe kendi cinsel ergenliğimize ulaşınca bu konuya daha da önem vermek zorunda kalıyoruz. Kadınların bu konuda unuttukları şey. Ne yazık ki erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer gibi bir klişeye rağbet ediyor olmaları. Hayır efendim midemizden falan geçmiyor. Mesela bir birlikteliğiniz var.. kız arkadaşınız veya eşiniz..Akşam dışarda güzel bir yemek yediniz, hoş vakit geçirdiniz ve bir sebepten siz geceyi onla geçiremeyeceksiniz (kız arkadaşınız ise mesela ailesiyle kalıyor, eşiniz ise siz onu eve bırakıp bir iş gezisi için akşam uçağına yetişeceksiniz vb...) onu eve bırakırken sevgi sözcükleri, vedalaşma ve fazlasıyla uzun ve derin bir öpüşme faslından sonra ayrılıyorsunuz..Sonra size bir 10 dk. sonra bir sms geliyor "Canım benim herşey çok güzeldi bu akşam çok güzel vakit geçirdik çok teşekkür ederim herşey için..Seni şimdiden çok özledim ve seni seviyorum kendine dikkat et.." bu mesaja siz muhtemelen "Evet canım (aşkım, sevgilim, bebeğim vs..) çok güzeldi herşey, bende seni çok seviyorum ve çok özledim" gibi bir şeyler yazacaksınız..Ancak birde o mesajın şöyle olduğunu düşünün : "Sevgilimmm...Beni hiç böyle öpmemiştin kalbim duracaktı az daha..biranda gittin ya çok içimde kaldı..bu geceyi beraber geçirebilseydik sana neler yapacağımı tahmin bile edemezsin sevgilim..Seni çok seviyorum.."ee hadi cevap yazın ne oldu kitlendiniz mi? :)
    Aradaki farkı verdiğim örneği bile okurken hissettiniz değil mi? 2'nci mesaj bir erkek için çok şey ifade eder..Yani ilk mesajda mutlu eder ama 5 dk. sonra hala "vay be bugün onun için çok güzel geçmiş yehuuuu" diye düşünüp havalara uçmazsınız.. Ama ikinci mesaj sizi heyecanlandırır, başka birşey görmezsiniz..

    Tavsiyelerim:
    1- Asla herşeyinizi tamamen bilmesine izin vermeyin..Unutmayın merak kediyi öldürür insanı değil.
    2- Çok yalap şap olmayın. Sürekli öpmeye, elini tutmaya yada müsait durumlarda daha da ilerisine gitmek için heran hazır görünmeyin..Bu kadının "kadınlığın"ı size karşı silah olarak kullanmasına yol açar bu şekilde sizi kontrol etmeye çalışır ve inanın eder de..Nihayetinde "Erkeğin iki başı vardır..Biri sertleşince diğeri yumuşar"..
    3- Hemen yelkenleri suya indirmeyin. "Bükçe mükçe biyere kadar"..Bizde insanız..Ne yapalım yani bütün hayatımızı "lan acaba ne demek istedi bu" diye mi geçirelim. Bir konu varsa geri vites yapmayın hiçbir zaman. Seviyeli bir şekilde (asla kızım, ulan ve küfür kullanmadan) tartışın. Siz sesinizi yükseltmeyin ve ondanda yükseltmemesini rica edin.
    4- Mümkünse biran önce ailesi ile tanışın..Bu sizin en büyük stepneniz olacaktır..

    Devamını getireceğim ancak Beşiktaş maçına gideceğim ayıptır söylemesi inceden hazırlanmam lazım..
    Küçüklerime sevgiler, Büyüklerime Saygılarımla..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: DonVitoCarleone_

    quote:

    Orijinalden alıntı: ßaßeL

    quote:

    Orijinalden alıntı: snowor

    [buradan okuyabilirsin dostum

    Evlenecek misin? Sevgilin mi var? Sözlü veya nişanlı mısın? Ya da kız arkadaşın mı var? Mutlaka bu yazıyı okumalısın. Hiç birşeyin yok mu? E elbet bir gün olacak. Kısacası bu yazıyı şiddetle tavsiye ediyorum .. Okuyunca iyiki okumuşum diyeceksin!!

    Sema MARAŞLI'nın Eşimle Tanışmayı Unutmuşuz adlı kitabından.

    Kadınları anlamak zordur derler... Doğrudur... Erkeklerin hep şikayet ettiği o anlaşılmaz hallerini keşfetmek gerekir... Bunun yolu ise kullandıkları dilden geçiyor olsa gerek... Kadın dilinden... Yani Bükçe'den...

    BÜKÇE (KADIN DİLİ)

    Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak ona öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. İş yerimden oğluma telefon açtım, "Akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim." dedim. Deniz kenarındaki şirin lokantada şimdi onu bekliyorum.
    Geliyor aslan parçası, yakışıklılığı da aynı ben. Yan masadaki kızlar gözleriyle oğlumu süzüyorlar. Bakmayın kızlar, onu kapan çoktan kaptı.

    Hoş beşten sonra konuya giriyorum.

    -Oğlum haftaya düğünün var, bir baba olarak sana bazı konularda yol yordam göstermem gerekiyor.
    Çocukluğunda suç işlediği zamanlardaki gibi birden bire kızardı. Kerata ne anlatacağımı zannettiyse!
    -Baba ben yirmi altı yaşındayım, bazı şeyleri biliyorum artık.
    -Ah senin o biliyorum zannettiğin konularda da çok bilmediğin çıkacak ama ben o konulardan bahsetmeyeceğim. Keşke konuşabilseydik ama henüz o kadar modern olamadım.
    Rahat bir nefes aldı. Bu arada yemeklerimiz de geldi. Oğlumla şöyle keyif yaparak muhabbet edelim bakalım.


    -Kaç dil biliyorsun oğlum sen?
    -İngilizce, Fransızca, bir de Türkçe'yle üç dil oluyor.
    -Bugün ben sana dördüncü dili öğreteceğim. Dilin adı Bükçe. Kadınlar tarafından kullanılır. Sen buna "kadın dili" de diyebilirsin.
    Güldü. Güldüğü zaman benim yanağımdaki gibi küçük bir gamzesi var, o ortaya cıkıyor.


    -Kadınların ayrı bir dili mi var?
    -Tabii ki. Eğer kadın dilini bilirsen bir kadınla yaşamak dünyanın en büyük zevkidir, ama bu dili bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla mutlu olmak isteyen her erkek Bükçe'yi öğrenmeli.
    İyi de niye Bükçe?
    -Çünkü kadınlar konuşurken, genellikle söyleyecekleri sözü net söylemezler. Eğip bükerler; onun için dilin adını; "Bükçe" koydum.
    -"Bükçe zor bir dil mi baba?" diye sordu gülerek.
    -Bana bak, çok önemli bir konu ama eğleniyor gibisin, biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu olmak istiyorsan bu dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar sözü bükerek bükçe konuşurlar sonra da senin sözün doğrusunu anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan kolay, anlamazsan zor. Mesela Çinli bir karın var, sen karına sürekli Fransızca "seni seviyorum" diyorsun ama karın hiç Fransızca anlamıyor. Fransızca "seni seviyorum"un onun için bir anlamı yoktur. Ona Çince "seni seviyorum" dediğinde seni anlayabilir.


    -Tamam baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar neden bizimle aynı dili konuşmuyorlar, söyleyeceklerini direkt söylemiyorlar?
    -Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, hayır cevabı alıp kırılmaktan korktuklarından sözlerini de dolaylı söylüyorlar. İkincisi, kadınlar dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için onların iletişim yetenekleri çok güçlü.
    -Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.
    -Ne bir sıfırı oğlum, en az on sıfır öndeler. Düşünsene, henüz konuşmayan, küçük bir çocuğun bile yüz ifadesinden ne demek istediğini hemen anlıyorlar. İşin kötüsü kendileri leb demeden leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri gibi zannediyorlar. Onun için leb deyip bekliyorlar. Hatta bazen, leb demek zorunda kaldıkları için bile kızarlar. "Niye leb demek zorunda kalıyorum da o düşünmüyor?" diye canları sıkılır.


    -Biz de bazen Canan'la böyle sorunlar yaşıyoruz. "Niye düşünmedin?" diye kızıyor bana.
    -Kızarlar oğlum, kızarlar. Kadınlar ince düşüncelidirler, detaycıdırlar, küçük şeyler gözlerinden hiç kaçmaz. Bizim de kendileri gibi düşünceli olmamızı beklerler, fakat erkekler onlar gibi değil. Biz bütüne odaklıyız, onlar detaya. Beyinlerimiz böyle çalışıyor.


    -Ne olacak baba o zaman, yok mu bu işin çaresi?
    -Var dedik ya oğlum, Bükçe'yi öğreneceksin, bunun için buradayız. Hazır mısın?
    -Hazırım baba.
    -Bükçe bol kelime kullanılan bir dildir. Biz erkeklerin on kelime ile anlattığı bir konu, Bükçe'de en az yüz kelime ile anlatılır. Dinlerken sabırlı olacaksın. Mesela karın o gün kendine elbise aldı, diyelim. Bunu sana "Bugün bir elbise aldım." diye söylemez. Elbise almak için dışarı çıktığından başlar, kaç mağazaya gittiğinden, almak için kaç elbise denediğinden, indirimlerden, yolda gördüğü tanıdıklarından, alırken yaptığı pazarlıktan devam eder ve sana kocaman bir hikaye anlatır.
    -Hikaye dili yani.
    -Aynen öyle. Sen akıllı bir erkek olarak ona asla, "Hikaye anlatma, ana fikre gel, kısa kes." demeyeceksin. Böyle bir şey dediğinde bittin demektir. İster öyle de, istersen "seni sevmiyorum." de. İki durumda da "seni sevmiyorum" demiş olacaksın.
    -Ne alakası var baba "seni sevmiyorum" demekle "kısa anlat" demenin?
    -Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman sevilmediklerini düşünürler.
    -Bu önemli. Bükçe'de dinlemek sevmektir diyorsun.
    -Aynen öyle. Devam edelim. Bükçe ima dolu bir dildir. Kadınlar konuşurken bir şeyler ima etmeyi severler. Biz erkekler de imalı konuşuyoruz diye düşünürler ve gözlerimizle onlara ne demek istediğimizi çözmeye çalışırlar. Oysa erkeklerin ima yeteneği pek gelişmemiştir. Bizim kastımız söylediğimiz şeydir.



    -Geçen hafta Canan bana "Bir kaç kilo daha versem gelinliğin içinde daha iyi duracağım." dedi. Ben de "Böyle de iyisin." dedim. Canı sıkıldı, bir kaç saat surat astı. "Neyin var?" diye sordum. "Hiçbir şeyim yok." dedi. Sence nerede hata yaptım?

    -"Böyle de iyisin" derken o "de" ekini orda kullanmamalıydın. Canan bunu şöyle anlamıştır. "Böyle de fena sayılmazsın, eh işte, idare edersin ama tabi daha da iyi, daha da güzel olabilirsin."
    -Peki ne demem gerekiyordu?
    -Şunu hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile ilgili ya da aileleri ile ilgili bir soru soruyorlarsa, kesinlikle iltifat bekliyorlardır. Es kaza eleştirmeye kalkarsan yandın. Bunu hiç unutmazlar. O gün "Hayatım sen zaten çok güzelsin, kilo vermeye falan bence ihtiyacın yok." deseydin, günün zehir olmazdı. Mesela bir gün kucağına oturup "Ağır mıyım?" derse sakın; "Evet, biraz" falan deme "Hayır" de.
    -Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her giydiği yakışır ve her kadının annesi bir hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa yapsınlar.
    -Aferin oğlum, çok hızlı anlıyorsun bana çekmişsin. Kadının, kendi anne babasıyla sorunu olsa, kendi eleştirir ama asla senin eleştirmeni kabul etmez. Bunu kendine hakaret olarak alır.


    -Ve asla unutmazlar, değil mi?
    -Aynen öyle. Yıllar once annene, annesi için "Biraz cimri." demiştim. Hala "Sen benim annemi sevmezsin." der ve annesi bize bir şey aldığında gözüme sokar, en çok göreceğim yere koyar.
    -Hadi o konularda dilimi tutarım da, şu ima işini çözmek zor geldi.
    -Zor gibi ama biraz gayret edersen çözersin. En önemlisi imaları anlayacaksın ama "Sen şunu mu demek istiyorsun?" diye asla yüzüne vurmayacaksın.
    -Anladım. Anlayacaksın ama anladığını belli etmeyeceksin. Buna şöyle de diyebiliriz. O beni iğnelediğinde "Niye bana iğne batırıyorsun?" diye sormayacağım, o iğneyi ben kendi kendime batırmışım gibi yapacağım.
    -Güzel ifade ettin oğlum. Mesela dün öğlen annen beni aradı. "Akşama tok mu geleceksin?" diye sordu. Beni biliyorsun akşam yemeklerinde hep evdeyimdir. Kırk yılda bir dışarıda yerim onu da haber veririm. Tabi ben hemen anladım annenin ne demek istediğini. "Tok gel, yemekle uğraşmak istemiyorum" demek istiyor. Anladım ama tabi "Ne demek istiyorsun?" demedim.


    -Dün çok yorulmuştu baba, düğün alışverişine çıkmıştık.
    -Bunun pek çok sebebi olabilir. Yorulmuş olabilir, bir kabul gününden tok gelmiş olabilir, bin beş yüzüncü diyetine başlamış ve o gün yemekle uğraşmak istemiyor olabilir. Ama bunu biz erkekler gibi kısa yoldan "Canım benim karnım tok, sen de dışarıda bir şeyler ye, ya da yorgunum, gelirken bir seyler getir yiyelim." demez. Sanki böyle derse, iyi ev kadını rütbesi tozlanacak, mevki kaybedecek. İlla Bükçe anlatacak, asık bir yüzle karşılaşmamak için senin de anlaman gerekiyor. "Hayır, evde yiyeceğim ama istersen hazır bir şeyler alıp geleyim, ne dersin?"dedim. "Tamam." dedi. Döneri sever biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner yaptırdım. Onun dönerini de porsiyon yaptırdım. Bunu düşündüğüm için ayrıca sevindi. O da diyette, düğünde daha zayıf görünme derdinde bu sıralar.
    -Bu Bükçe'de kısa konuşma yok mu baba?
    -Var ama yerinde olsam hiç tercih etmezdim. Kadın konuşmuyorsa ya da kısa konuşuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela baktın canı sıkkın, soruyorsun, "Neyin var?" diye. "Hiçbir şeyim yok." diyorsa, aman bir şeyi yokmuş diye bırakma. Yoksa az sonra, çok ilgisiz olduğundan yakınarak, ağlamaya başlar.
    -Bükçe'de "Hiçbir şey yok." demek; "Çok şey var, benimle ilgilen." demek oluyor, o zaman.
    -Evet. Biz erkekler "Bir şey yok." diyorsak, ya gerçekten bir şey yoktur, sadece başımızı dinlemek istiyoruzdur ya da bir sey vardır ama; "Şu anda konuşacak bir şey yok." diyoruzdur. Her ikisinde de konuşmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi olarak gördükleri için "Bana değer veriyorsan, ilgilen ki anlatayım." demek istiyordur. Çok nadiren gerçekten anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne varıp bunaltmayacaksın tabi.
    -Bir arkadaşım da "Kadınların 'Peki.' demesi tehlikelidir" demişti.
    -Doğru. Bir kadının ağzından çıkan kuru bir 'peki', 'olur', 'tamam' her zaman tehlikelidir. Bu Bükçe'de "Şimdi tamam diyorum ama acısını daha sonra çıkaracağım." demektir. Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin yanında "Peki canım, olur hayatım" gibi bir hoşluk ekliyorsa korkmaya gerek yok.



    -Zor bir dil baba.
    -Yok yok gözün korkmasın, her yabancı dil gibi. İlk başlarda biraz çalışacaksın, pratik yapacaksın, bazen hatalar yapacaksın, dikkat edeceksin sonra otomatiğe bağlanırsın. Kolay yanı şu; senin Bükçe konuşman gerekmiyor. Dili anlaman yeterli.
    -Anlamak da pek kolay değil ama.
    -Korkma, o kadar zor değil. En önemli kuralları ben sana öğretiyorum zaten. Devam edelim. Kadınlar istediklerini söylemek zorunda kalınca, düşünemediğimiz için biz erkeklere kızarlar ve konuşurken suçlayarak konuşurlar; fakat suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz zannederler.
    -Nasıl yani?
    -Mesela, karın sana "Ne zamandır dışarı çıkmadık." derse bunu suçlama olarak üstüne alma, canı seninle gezmek istiyordur, bunu sen düşünüp teklif etmediğin için kalbi kırılmıştır. Maksadı seni suçlamak değildir. "Daha geçenlerde gezmeye gittik." gibi bir savunmaya girme. "Tamam canım haklısın, ben de istiyorum, en kısa zamanda gideriz." de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da sözünü yerine getirirsen iyi olur.
    -Küçük ama önemli detaylar.
    -Aynen öyle. Mesela karın "Üşüdüm." diyorsa, "Üstünü kalın giy." demeni ya da kombiyi açmanı değil, ona sarılmanı istiyordur.
    -Keşke okullarda öğretselerdi biz erkeklere Bükçe'yi. Ne kadar erken başlasak o kadar çabuk kavrayabilirdik belki.
    -Haklısın, aslında ben de sana öğretmek için geç kaldım. Neyse zararın neresinden dönülse kardır.



    -Not mu alsaydım... Epeyce detayı varmış dilin.
    -Sen bilirsin oğlum, unutacaksan al. Keşke ben de not alıp gelseydim. Umarım sana eksik öğretmem. Şimdi aklıma geldi. Kadınların en nefret ettiği sözcük "Fark etmez."dir. "Fark etmez"i kadınlar "Hiç umurumda değil, ne yaparsan yap." diye anlarlar.
    -En değerli sözcük nedir?
    -Sen bil bakalım.
    -"Seni seviyorum." herhalde.
    -Evet, kadınlar "Seni seviyorum." sözünü sık sık duymak isterler. Biz erkekler; "Söylemiştim, zaten biliyor." diye bu konuda gaflete düşmemeliyiz.
    -Bükçe sadece konuşma dili midir baba? Bunun bir de davranış dili var gibi geliyor bana.
    -Zekan kesinlikle bana çekmiş. Ben de tam ona geliyordum. Davranışlar da çok önemli tabii. kadınlar küçük şeylere önem verirler. Akşam ona sarıl, televizyon seyrediyorsan sarılarak seyret. Gündüz onu düşündüğünü ifade etmek için kısacık da olsa bir mesaj gönder, küçük sürprizler yap. O yemek hazırlarken ona yardım et, salata yap, çay demle.


    -Akşam gelip sırt üstü yatmak yok yani.
    -Gözünde büyütme. Sayınca çok şey gibi görünüyor ama aslında bunlar zaman alacak, zor ve masraflı şeyler değil. Sen bu küçük şeylere dikkat et, zaten karın sana paşa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu küçük şeylere dikkat etmezse zamanını karısıyla büyük kavgalar yaparak geçirir. Sevgiyle geçirmek varken niye kavgayla geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama, eğer sen hep alıp hiç vermezsen, bir gün birden patlarlar. Küçük küçük alırlarsa, büyük büyük verirler.
    -Tamam baba, bunlara dikkat edeceğim.


    Garson yemek tabaklarını kaldırırken oğlumun telefonu çalmaya başladı. Belli ki nişanlısı arıyor, konuşmak için deniz kenarına doğru adımlamaya başladı. Az sonra geldi.
    -Baba çok teşekkür ederim. Bükçe'yi anlamaya başladım. Canan aradı. "Salonun perdeleri ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte mi baksak?" dedi. Tam "Fark etmez, sen seç." diyecektim ki bunu senin söylediğin gibi "Ev de perde de umurumda değil." gibi anlayacağı aklıma geldi. "Tabii canım, istersen birlikte bakabiliriz ama ben senin zevkine güveniyorum, sen seç istersen." dedim, çok mutlu oldu. Kendi seçecek.
    -O zaten perdeyi çoktan seçmiştir de kadınlar illa yaptıklarını onaylatmak isterler. Birlikte de gitsen o seçtiği perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler onların ne demek istediklerini anlarsak, işlerden kolay sıyırırız.
    -Baba tekrar teşekkür ederim. Bu iyiliğini hiç unutmayacağım. Bana Bükçe'yi öğretmeseydin h ali mi düşünmek bile istemiyorum.


    Şanslısın oğlum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla öğrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra kondun. Güle güle kullan, isteyene de öğret, herkes de güle güle kullansın. Kullansınlar ki yüzleri gülsün.

    Okumak zor geldiyse :)



    Eyvallah hocam çok iyi

    Alıntıları Göster


    bu adam anlatınca bütün duygu ölmüş



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Agressive` -- 26 Ocak 2012; 13:28:11 >
  • Konu oldukça seviyeli devam ediyor
    Ama alıntı yapan arkadaşlar lütfen uzun ve gereksiz içeriği silsinler, sayfa boş yere kirlenmesin
  • Evet bükçe çok faydalı bir kavram. Tabi kullanmasını bildiğiniz yerde. Kesinlikle faydasını görüceksinizdir ama birde şöyle bişey var bu anlatılan video'da hiç ters tepmesi anlatılmamış hep olumlu gösterilmiş. Peki siz bu video'daki gibi sevgilinize, eşinize davrandığınızda hiç olmaz veya hayır demediğinizde aksine sorunlar daha da büyüyecektir ve ipler eşinizin eline geçecektir. O yüzden herşeye olur aşkım, tabi sevgilim dememeliyiz. Yer geldiğinde tavrımızı ortaya koymalıyız ki Erkek olduğumuzu bilsin ve sadece ona nazik hoşgörülü davrandığımızı bilsin :)
  • Konuyu iyice okudum. Yazan herkese teşekkürler ama şu bükçe yazısını sürekli alıntı yaparak mobilin içine etmişsiniz.
  • Benim en cok merak ettigim konu kizin aile ortami. Ben istedigim kadar kiz arkadadimin yaninda dogal duruyum ama kizlar duramiyor. Bugun kiz arkadasimin bilgisayarinda videolara bakarken ben hic bu kadar sirin oldunu gormemistim ama bi o kadarda sorunlu oldunu farkettim. Belli yaslar icin evlilik durumu olmaya bilir ama evlendigimde bizim iliskinin yurumeyecegi bariz ortada. Bu zamana kadarda ben kizlarda bu olaya hep sahit oldum ev ortami ve sizin yaninizda farkli kisiliklere sahip oluyorlar. Gercekten kizi nasil taniriz, benim iliskilerim hep kisa sureli ve sevmedigim insanlarla ciktim. Gercekten sevdigim bi insanin gercek hayatini nasil ogrencem, ileride evlenme durumu olursa nasil guvencem. Ben bu dunyada bana en son kazik aticak olan aileme bile guvenmiyorum, bi insana nasil guvenicem, nasil sevicem. Herkes kiz arkadasi ariyor olabilir ama sevmediginiz kizlarla cikmaniz zaman kaybi ve benim gibi sonra birine sevgi hissetmezsiniz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Manyetizma

    Benim en cok merak ettigim konu kizin aile ortami. Ben istedigim kadar kiz arkadadimin yaninda dogal duruyum ama kizlar duramiyor. Bugun kiz arkadasimin bilgisayarinda videolara bakarken ben hic bu kadar sirin oldunu gormemistim ama bi o kadarda sorunlu oldunu farkettim. Belli yaslar icin evlilik durumu olmaya bilir ama evlendigimde bizim iliskinin yurumeyecegi bariz ortada. Bu zamana kadarda ben kizlarda bu olaya hep sahit oldum ev ortami ve sizin yaninizda farkli kisiliklere sahip oluyorlar. Gercekten kizi nasil taniriz, benim iliskilerim hep kisa sureli ve sevmedigim insanlarla ciktim. Gercekten sevdigim bi insanin gercek hayatini nasil ogrencem, ileride evlenme durumu olursa nasil guvencem. Ben bu dunyada bana en son kazik aticak olan aileme bile guvenmiyorum, bi insana nasil guvenicem, nasil sevicem. Herkes kiz arkadasi ariyor olabilir ama sevmediginiz kizlarla cikmaniz zaman kaybi ve benim gibi sonra birine sevgi hissetmezsiniz

    Mantik evliligi yaparsin sen de dostum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K.B.V.


    quote:

    Orijinalden alıntı: Manyetizma

    Benim en cok merak ettigim konu kizin aile ortami. Ben istedigim kadar kiz arkadadimin yaninda dogal duruyum ama kizlar duramiyor. Bugun kiz arkadasimin bilgisayarinda videolara bakarken ben hic bu kadar sirin oldunu gormemistim ama bi o kadarda sorunlu oldunu farkettim. Belli yaslar icin evlilik durumu olmaya bilir ama evlendigimde bizim iliskinin yurumeyecegi bariz ortada. Bu zamana kadarda ben kizlarda bu olaya hep sahit oldum ev ortami ve sizin yaninizda farkli kisiliklere sahip oluyorlar. Gercekten kizi nasil taniriz, benim iliskilerim hep kisa sureli ve sevmedigim insanlarla ciktim. Gercekten sevdigim bi insanin gercek hayatini nasil ogrencem, ileride evlenme durumu olursa nasil guvencem. Ben bu dunyada bana en son kazik aticak olan aileme bile guvenmiyorum, bi insana nasil guvenicem, nasil sevicem. Herkes kiz arkadasi ariyor olabilir ama sevmediginiz kizlarla cikmaniz zaman kaybi ve benim gibi sonra birine sevgi hissetmezsiniz

    Mantik evliligi yaparsin sen de dostum.


    Ondada aldatilma korkusu olur, bide mantik evliligin tam aciklamasi ne
  • Mantık evliliği aşk olmadan yapılmış iyi anlaşan 2 kişinin yapmış olduğu evliliktir mantığı ise iyi anlaştıkları için uzun yıllar sürecek sanılması.
  • cinsellik Ve de kız için "ilk"seniz çok daha bağlanıyor
  • Bükçe dilini anlatan uzun yazıyı sonuna kadar okudum bildiğin Uzun süreli bi ilişkim var ve bu yazıyı okuyunca harbi odun olduğumun farkına vardım Çok ters adammışım ben ya! Gerçekten de kadınların dilinden anladıktan sonra yapmayacakları, kabul etmeyecekleri şey yok.
  • bulunsun
  • Arkadaşlar birde şunu ekliyim konuya bir kızla ilk buluşmadan sonra eğer kız hoşunuza gittiyse veya çarpıldıysanız(aşık anlamında) sankın ilk buluşmadan sonra kıza buluşmadakınden oncekınden daha samimi olmayn hani sanki buluşmada pek kız hoşuna gitmemiş gibi birazcık soğk davranın bu kızın moralini bozucaktır ve üstünüze düşücektir ama KESİNLİKLE DOZUNU KAÇIRMAYIN BU SOĞUKLUĞUN.
  • Bir insan seni olduğun gibi sevmeli süslenme ile değil
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SowFB

    Bir insan seni olduğun gibi sevmeli süslenme ile değil

    Ona bakarsan satranç'ta kafaya göre oynanmalıdır. İliski bir oyundur arkadasım, karsındakini tanimali, ona gore davranmali, sogukkanli olmali ve kurallarina gore oynamalisin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K.B.V.


    quote:

    Orijinalden alıntı: SowFB

    Bir insan seni olduğun gibi sevmeli süslenme ile değil

    Ona bakarsan satranç'ta kafaya göre oynanmalıdır. İliski bir oyundur arkadasım, karsındakini tanimali, ona gore davranmali, sogukkanli olmali ve kurallarina gore oynamalisin.

    İyi hoş diyorsunuz'da bir insan sizi süslü püslü haliniz ile seçecekse hiç seçmesin daha iyi.
  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.