Şimdi Ara

Bu satirlari okuyupta AGLAMADIM DIYEN OLUR MU?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
15
Cevap
0
Favori
547
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • ---------- Forwarded message ----------

    > > Türk Subayı
    > >
    > > Güneydoğu''nun küçük bir ilçesinde görev yapan hakim; ilçe dışındaki
    lojmanından görünen karakolun bir gecesini Hakan EVRENSEL kitabında
    şöyle anlatır:
    > > "Lojmanımızın balkonundan o karakol görünürdü. Yaklaşık bir aydır her
    istihbarat kaynağından karakolun basılacağı haberi geliyordu. Üstelik
    baskının şimdiye kadar yapılanlardan çok daha büyük olacağı söyleniyordu.
    Yakın birliklerden timler getirildi, karakolun etrafına mayınlar
    döşendi,ağır silahlarla takviyeler yapıldı ve baskın beklenmeye
    başlandı."
    > > "En son gelen istihbaratta baskının saati ve baskına katılacak terörist
    sayısı bile veriliyordu. 22.10, beş yüz terörist. Karakol o gün basılmadı."
    > > "Bir gün sonra, bildirilen saatte cehennem başladı. Balkonumuzdan izlediğim dehşet dolu manzarada, daire haline gelmiş teröristlerin, dairenin ortasına, gecenin karanlığında ateşleri parıldayan silahları ateşlediklerini
    görüyordum. Karakolun, havan ve roket mermilerinin patladığı yerde
    olduğunu biliyorduk. Tam anlamıyla çember içine almışlardı. Lojmandan
    ayrılıp doğruca jandarmanın binasına gittik.
    > > Karakolun merkezi, telsizle, sürekli timlerden durumlarını bildirmelerini
    istiyor; dış emniyette bulunan timler de bu çağrılara cevap veriyor, havan
    ve uçaksavar ateşi istedikleri yerleri de tarif ediyorlardı."
    > > "Bir süre sonra telsiz konuşmaları, timlerden birinin üzerine yoğunlaştı.
    > > Timden bir türlü cevap alınamıyordu. Üst üste, defalarca çağrı yapılıyor ancak bir türlü timle irtibata geçilemiyordu. Konuşmaları takip eden askerler timden ümitlerini kesmişlerdi. Ama bir yandan da çağrılar devam ediyordu.
    Bir saat kadar sonra, telsizden bitkin bir ses duyuldu:
    >- "Yaralılarım var, yaralılarımı alın." Tüylerimiz diken diken
    olmuştu. Hemen cevap verildi.
    -"Tamam Suat 3, sakin olun, az sonra birlik çıkacak."
    > > İlk yaralı haberi, bu saatlerdir aranan timden gelmişti. Tim komutanı
    konuşurken arkadan silah sesleri duyuluyordu. Herkes bu sözler üzerine
    yorum yapıyordu. Telsizin başındaki tim komutanlarından biri, bu timde
    şehit olduğundan emindi. Merkezden tekrar çağrı yapıldı.
    -"Suat 3 , irtibatı kesme. Sakin olun!" Cevapta bir değişiklik olmadı :
    -"Yaralılarım var. Kan kaybediyorlar. Yaralılarımı alın!" "Ve tam bir
    buçuk saat, beşer dakika arayla Suat 3 kodlu timle muhabere aynen bu
    sözlerle sürdü :
    -"Yaralılarımı alın" , "Sakin olun, geliyoruz."Hepimiz o time kimsenin
    yardıma gidemeyeceğini çok iyi biliyorduk. Karakola düşen mermi
    sayısında azalma olmuyor, aksine, takviye alan teröristler baskının
    şiddetini gittikçe artırıyorlardı. Kimsenin, değil karakolun dışına
    çıkmak, mevzi değiştirebilecek fırsatı dahi olmadığı apaçıktı." "Bir
    süre sonra, Suat 3''ün telsizinden hırs dolu kelimelerini işittik:
    -"Hemen gelip yaralılarımı almazsanız, karakola dönüp bölüğü tarayacağım."
    Hepimiz şok olmuştuk. Hemen tabur komutanı devreye girdi. Hemen hemen
    aynı sözcüklerle tim komutanına sakin olma çağrısı yaptı. Ama işe
    yaramıyordu. Tim komutanı
    -"Yaralılarımı alın!" dışında başka bir şey demiyordu. Tabur
    komutanının da telsizi bırakmasıyla, bir saat kadar daha tim
    komutanından ses çıkmadı. Birer dakika arayla yapılan yoğun çağrılara
    cevap vermedi. Hepimiz tim komutanının da şehit olduğunu
    düşünüyorduk. İçim burkuluyor, başım dönüyor, tanık olduğum bu
    anlardan nefret ediyordum. Telsizin başına tim komutanının okuldan
    devre arkadaşı geldi. Son bir ümitle eline mikrofonu alıp, cevap
    beklemeden, telsizin kodlarını da kullanmadan, konuşmaya başladı :
    -"Devrem ben Hüseyin. Geçmiş olsun devrem. Biraz daha dayan olur mu?
    Bak destek timleri yola çıktı. Sana doğru geliyorlar. Devrem aman pes
    etme olur mu?"
    > "Telsizin mandalını bırakıp beklemeye başladı. Hepimiz Motorola marka,
    duvara monteli telsiz cihazının hoparlör kısmına gözlerimizi dikmiş
    bekliyorduk. Ve konuştu :
    -"Devrem, bölük komutanı nerde?" Hepimiz derin bir "Oh!" çektik. Telsizden,
    -"İzinde devrem" yanıtı verildi. Suat 3 ,artık tükenen bir sesle
    konuşmayı sürdürdü :
    -"Ne olur yaralılarımı alın. Bende yaralıyım."
    > > "O ana kadar kendisinin de yaralı olduğunu söylememişti. Hepimiz donup
    kalmıştık. Telsizin başındaki devre arkadaşı da bu sözü üzerine mikrofonu
    fırlattı ve odadan çıktı. Ben kapının hemen eşiğinde ayakta duruyor,
    duyduklarım ve gördüklerimle bir tarihe tanıklık ettiğimi düşünüyordum.
    >-"Ben de yaralıyım" dan sonra yine ses kesildi. Sabaha kadar hiç
    konuşmadı Yüzlerce kez yapılan çağrılara cevap vermedi. Artık onun
    şehit olduğuna ben de inanmıştım." "Gün ağarırken hepimiz yorgun
    düşmüş, telsizden yapılan "Suat 3, "Konuşan Suat, Cevap ver!"
    çağrısından bıkmış halde bir köşede yığılmışken, birden telsizin
    mandalına basıldığını fark ettik. Telsizden silah sesleri geliyordu.
    Ve on on beş saniye sonra hayatım boyunca unutamayacağım bir İstiklal
    Marşı dinlemeye başladım. Mandala sürekli basıldığı için bütün
    telsizlerin konuşma imkanı durmuştu."
    "Çatışmanın altında yaralı bir tim komutanının, makamıyla söylediği
    İstiklal Marşı'nı dinliyordum. Gözlerim dolmuştu. O ana kadar duyduğum
    en güzel İstiklal Marşı''ydı. Birinci dörtlüğü bitirdi. İkinci
    dörtlükte sesi çatallaştı. Kelimeler uzadı. Ama marşı söylemeyi
    bırakmadı. Bozuk bir ses tonuyla, kendini zorlayarak okumaya devam
    etti. Marşı bitirdiğinde, ben de bitmiştim. Hemen orayı terk ettim."
    "Bir daha onun sesini hiç duymadım. Toplam 22 şehidin verildiği o
    baskın gecesinde, vücuduna saplanmış 7 merminin acısıyla söylediği
    İstiklal Marşı''nı ruhuma işleten tim komutanının ölmediğine ise hala
    inanamıyorum. "
    > > Hakimin anıları burada sona eriyor. İşte benim Türk subayından anladığım
    budur.Vücudunda yedi mermi olduğu halde makamı ile istiklal Marşı
    söyleyen adamdır.
    > Vatan Toprağı Kutsaldır,Kaderine Terk Edilemez
    > HEPİMİZ ALPARSLAN'IZ, FATİH'İZ, ATATÜRK'ÜZ İNADINA MÜSLÜMAN İNADINA TÜRKÜZ.
    > > --

    Nurgül Durakoğlu







  • YORUM YAPMAK OLDUKCA ZOR,TURK OLMAK ONURUMDUR
  • mesaj atmak sayfayı açtım ama aklımdan geçenleri yazıya dönüştürmek bir ömür sürer.
  • söylenilcek pek söz yok..
  • Bu inanılmaz insana milyonlarca kez teşekkürler.Hem kendi adıma hem ailem adına hemde çocuklarım adına.

    Hiç de merak etmesin ne silah sıkan , ne pankart taşıyan , nede laf taşıyan kahpeler sürüsü teröristler affedilmeyecek.

    Pankart taşıyan bir el , silah sıkan bir elden daha tehlikelidir.

    Silah sıkan eli senin gibi Türk evlatları halleder ama pankart taşıyanları halletmesi gerekenler halletmezse halledenler o makama gelir hiç canını sıkmayasın Komutanım.
  • İnanın Şu An Çok Dugulandım İşte Türk Budur
  • müsade olursa bunu başka bölümlerdede duyurmak istiyorum
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Hakikaten cok duygulandım okurken nefesim düğümlendi bu vatanın bekçiliğini yapan tum askerlerimizden Allah razı olsun baska ne denilebilir ki..
  • İNADINA MÜSLÜMANIZ İNADINA TÜRKÜZ...!!!!!!
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mturk

    İNADINA MÜSLÜMANIZ İNADINA TÜRKÜZ...!!!!!!


    zaten ben bitek sonunu beğenmedim. bu vatanı koruyanların hepsi türk değiki. Arabı lazı çerkezi kürdü hepsi var
  • Amerikalılarda da aztek meksikalı kızılderili latin vb. var, daha da önemlisi o adamlar zamanında gemilerle ingiltereden amerikaya sürgün edilmiş hırsız ve haydutlardı. Önemli olan ekmeğini yediğin toprağın hakkını koruman. Gerisi önemli değildir ne demişler. Mevzu bahis vatansa gerisi teferuattır.
    Yukarıda anlatılan hikaye gerçek olmayacak kadar saçma. Gerçekse ki o tuzağa giren subay subay olmayı haketmiyor demektir. Yakınlarının başı sağolsun.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kryeck

    Amerikalılarda da aztek meksikalı kızılderili latin vb. var, daha da önemlisi o adamlar zamanında gemilerle ingiltereden amerikaya sürgün edilmiş hırsız ve haydutlardı. Önemli olan ekmeğini yediğin toprağın hakkını koruman. Gerisi önemli değildir ne demişler. Mevzu bahis vatansa gerisi teferuattır.
    Yukarıda anlatılan hikaye gerçek olmayacak kadar saçma. Gerçekse ki o tuzağa giren subay subay olmayı haketmiyor demektir. Yakınlarının başı sağolsun.

    yukardaki hikayenin neresi saçma geldi size,
    yoksa saçmalık,
    doğuda askerlik yapmadan(belkide daha askerlik çağı gelmemiştir), buradan yorum yapmakmı?
  • gözlerim yaşlı ...boğazım kitlenmiş... tüylerim diken diken... Ama göğsüm kabarık.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: SLMVER

    gözlerim yaşlı ...boğazım kitlenmiş... tüylerim diken diken... Ama göğsüm kabarık.


  • ne denebilir ki Allah ruhlarını şad etsin mekanlerını cennet eylesin
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.