Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (19. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
189.792
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1718192021
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Nlty ofiste firewall var bağlantılara bakamadım. Akşamüzeri de şehir dışına çıkıyorum Pazartesi döneceğim.

    Sizce hangisinin hit alma olasılığı daha yüksektir? Blogspot daha bilindik gibi geldi bana ama.. Konuyu da kirletiyoruz sürekli, ben mail adresimi öm ile yolluyorum oradan devam edelim.
  • ABD nin bankerlerle ilişkisinden önce evvela Türkiye'de hemen hemen herkesin yaptığı yanlışı düzeltelim..

    Bu yanlış şudur, herkes zanneder ki ABD 300 milyon vatandaşıyla tek vucuttur, etnik yapısı aynıdır, homojen bir birliktelik sağlar, politikaları da bu çizgidedir.. Yanlıştır bu.. Nasıl ki, Türkiye ABD'den daha homojen bir ülke olmasına rağmen etnik temelli sorunlar içeriyorsa, ABD için bunun kat be kat fazlası geçerlidir.. Peki madem ABD etnik temelli değildir de ABD'yi kim yönetmektedir.. ABD'nin yönetimi her zaman atlantiğin öbür kıyısıyla bağlantılı olmuştur.. Olmuştur ama ABD'nin öbür yakası da homojen değildir ki, işte çatışma da burada başlamaktadır.. İstisnai olarak bir seferinde Mahanizm dediğimiz ABD milli yapısı ortaya çıkmıştır ama o da sönüktür, iç savaşla yokolmuştur...

    Bir grafik koyalım, etnik yapıyı gösteren ki herşey daha iyi anlaşılsın..

     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil


    Yani bazılarının dediği ABD ve Avrupa rakiptir dediği şey tamamen uydurmadan ibarettir.. Hangi ABD, hangi Avrupa diye sormak lazımdır.. ABD ve Avrupa birleşik tek kıta gibidir, üzerinde ise aynı paralelde mücadeleler olmaktadır.. Avrupadaki mücadelenin izdüşümünün aynısı ABD'de olmaktadır..

    Şimdi gelelim ABD bağımsızlık tarihine ve küreselleşme ile ilişkisine...

    ABD bağımsızlık savaşı, İngiltere'ye karşı yapılmıştır bunu biliyorsunuz, ama bağımsızlık savaşını düzenleyenlerin arkasında milli ABD ırkı diye bir şey yoktur, bizzat Fransa ve Almanyanın desteklediği kuvvetler vardır.. ABD'de George Washigton kadar La Fayette ve Von Steuben'in adları da bilinir.

    ABD kurulurken birleşik Avrupa devletleri etnik biçiminde kurulmuştur..

    Kuruluşundan itibaren 1900lerin sonuna doğru İngiltere hakimeyetine girmeye başlamıştır, çünkü 1850den sonra İngilterenin dünya geneline iyice yayılmaya başladığı tarihti, FED ve CFR de bu dönemin ürünleridir, bu dönem 1929a kadar sürmüştür..

    1929 ekonomik krizinde ise ABD'de yönetim el değiştirmiş ve tekrar ulus devlet mekanizmasına dönmüştür, bankerler F.D Roosevelt'ten nefret ederler.. Yani İngilizler devre dışı bırakılmıştır, derin devlet mücadelesinde.. İngiltere ile ABD'nin 2. dünya savaşında yan yana savaşması sizleri yanıltmasın, her yanyana savaşan dost değildir, bunun için Bretton Woods konferansındaki ayrıma bakın.. Bretton Woods'u ABD kabul ettirebilmiştir, İngiltereye karşı...

    (Bretton Woods için yukarıda yazdığım yazılar mevcut..) Bu sistemde paradan para kazanma mümkün değildir..

    1960ların sonuna gelindiğinde ise İngiltere yine ABD'nin kontrolünü ele geçirmeye başlamıştır.. Nitekim Kennedy'nin ölümü, Bretton Woods'un yıkılması da bu dönemin olaylarıdır.. Keynes'ın savunduğu ''bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar'' işte şimdi başlamıştır..

    (Bu arada dünya genelinde uygulanan projelerin çoğunda ABD ismi geçer, Mossad ismi geçer, CIA ismi geçer ama ne hikmetse ben şimdiye kadar bir isim duymadım, 12 eylül de onların projesidir, milletimiz ''ingiliz siyaseti'', ''ingiliz oyunu'' der ama ne hikmetse nasıl bir şey olduğunu bilemez.. Herkes İngilizler artık pek yoklar, silikler bu aralar der ama dünyadaki bütün ülkelerde ingilizce neredeyse ana dil olmak üzere gibidir, yani herkesin söndüğünü zannettiği vakit, aslında zirvede oldukları andır..

    1990ların ortalarına gelindiğinde ise işte burada müthiş bir derin devlet mücadelesi olmuştur, bakanlar, senatörler, ajanlar, vs. vs. bilimum sebeplerle intihar etmiş, ya da kazaya kurban gitmişlerdir.. Nitekim 2000lere gelindiğinde ise oğul Bush daha az oy almasına rağmen başkan olabilmiş ve ABD küreselleşme yani İngiltere'nin hakimiyetinden resmen çıkmıştır.. Artık ABD derin devletinin büyük çoğunluğu Almanların ve Fransızların eline geçmiştir.. Atlantiğin öbür yakasında da Almanya ve Fransa birlikteliği mevcut biliyorsunuz.. Artık ABD, Almanların ve Fransızların büyük taşeronluğu görevini üstlenmiştir ve ulus-devlet dediğimiz ekole başlamıştır.. Yani şu anda perde gerisinde Sarkozy, Merkel ve Obama üçlüsü vardır, incelerken icraatlerine bakmanızı öneririm, bunların üçü de aynı projenin uygulayıcısıdırlar, ve bu proje 130 yıl önce ortaya çıkmış, Bismarck'ın ''Büyük Roma İmparatorluğu'' projesinin vucüt değiştirmiş halinden başka bir şey değildir.. Rusyanın da bu projeye eklemlenmesi beklenmelidir..

    (Tabii bunun için Çin ve Hindistan'ın 100 yıl önceki haline dönmesi şarttır, bunu unutmayalım, onlara tarih sahnesinde yer yoktur..)

    Bankerlere gelince, bankerler sadece bir kaç adam değildir,bazıları dünyayı bir kaç adam yönetiyor zanneder, hiç olur mu öyle şey, yanlıştır, bir derin devlettir, ve bu derin devletin uyguladığı sistem küreselleşmedir, üstelik sadece bankerler uygulamaz bu bir fenomen, bir felsefedir, felsefeler ölmez, sadece vücut değiştirirler, sistemi beğenen herkes uygular, yani yanınızdaki adam bile bu küreselleşmenin savunucusu ve uygulayıcısıdır, bu 100 yıllık bir fenomen değilir, arkasında ise muhteşem bir devlet vardı(r) (?) Şu anki durumunu tam bilemiyorum, ayrışabilirler.. Daha öncelerinde ise Venedik vardır, yani bazıları buna Venedik ekolü de der.. Venediklerin en meşhur özellikleri de maskeleri olmasıdır, yani maske kullanmak ta Venediklilerin eline kimse su dökemez..

    Unutmayın Majesteleri II. Elizabeth asla ve asla turistik seyahat yapmaz!!!!

    Herneyse, küreselleşmenin sonuna gelinmiştir, büyüme olmazsa küreselleşme olmaz, onu da aşağıda açıklayayım... Artık, düdüğün çalınmasına da çok az bir zaman kalmıştır...

    Umarım anlatabilmişimdir..


    quote:

    Verdiğiniz kaynaklarda okuduğum ve anladığım kadarıyla Obama kendi işsizlik sorununu çözebilmek için ülke dışında imalat yapan firmaları tekrar ABD içine sokmaya çalışıyor. Fabrikalar gelsin ki insanlar paradan para kazanma devrine bir son versin, üretimin önemi tekrar artsın istiyor fakat bu gerçek olamayacak bir ruya..


    Ruya değil, gerçeğin ta kendisi.. Malum lobi bunu engellemeye çalışırsa namlunun ucunu gösterirler olur, biter.. Hem engelleyecek konumda değildirler hiçbiri, sadece şu anda gününü gün etmektedirler o kadar...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 8 Mayıs 2009; 11:29:39 >




  • quote:


    Paradan para kazanmak için belli bir büyüme oranına artık ihtiyaç yoktur aslına bakarsan. Söylediğin durum piyasada dolaşan paranın mal olarak karşılığı olduğu eski dönemlerde doğrudur. Fakat mevcut düzende büyüme oranından yalıtılarak bir kısım fakirleştirilip daha daha çok daha borçlandırılırken başka bir kısım nemalanır.





    FAİZ


    Ortaçağdaki durağan din-tarım toplumlarında da faiz vardı, ama büyüme olmadığı için yaratılan katma değer bir kısmı bankere gidiyor, diğer kısmı ise üreten sermayeye kalıyor, böylece üreten sermaye köle konumuna düşüyordu, yarattığı katma değerden yeterince pay alamadığı için.. Hristiyanlıkta, müslümanlıkta, diğer dinlerde faiz hep yasaklanmıştır, faizcilere hep kötü gözle bakılmıştır, çünkü bu işi o devirlerde yapmak hırsızlıktır, emek hırsızlığıdır,başka bir şey değildir..

    Ama kömür, petrol gibi fosil kaynaklar bulununca hızlı büyüme başlamış, üreten sermayenin yarattığı büyük katma değer hem kendisine, hem de bankere yetmiştir, böylece 1850lerden sonra faiz yaygınlaşmıştır, dikkat ederseniz Vatikan da faizi 1830da kaldırmıştır, yani büyüme fazla olursa hem banker kazanır, hem de üreten insan, dikkat ederseniz şu an toplumda herkes faizi normal, güzelmiş gibi algılar, şu an güzel gelmektedir..

    Dünyanın her yerinde de böyle işler, Türkiye'de de.. Türkiye fakirleşmemiştir, zenginleşmiştir, dikkat ederseniz istisnai durumlar dışında üreten çalışan her insan her zaman daha yükseklere çıkmıştır.. Hep mal almıştır, ev almıştır, yat almştır, kat almıştır, rahattır yani, homurdanmamaktadır, en fakirinden, en zenginine... Ama 1'i si 5 kazanırken, öbürü 3 kazanır... Hep KAZAN-KAZAN durumu vardır.. Sömürüldüğünü bilir, ama sistem böyle der, girerim bir yere ben de kazanırım, ben de üste çıkarım der vs. vs. Arada çatlak sesler çıkar bizim gibi ama sistem de bizi bastırır..

    Ama eğer küçülme olursa ya da durağanlık olursa faiz çöker.. Tartışmasız.. Yaratılan katma değer hem finansöre hem üretene yetmez, finansör eğer hala almak isterse büyük hırgür çıkar, o zaman finansör gidecek, sadece üretim sermayesi gelecektir.. Hele küçülmenin olduğu yerlerde ''faiz''cileri diri diri gömerler vallahi.. Sistemi daha çok çökertir yani..

    Anlayacağınız, devir artık küçülme devri olduğundan finans sermayesi diye bir şey olmayacaktır, bu yazdıklarım da küreselleşmenin biteceğinin başka bir kanıtıdır..


    quote:

    Siz bana şunu söyleyin: Zizim ve benim algıladığımız tehlikeyi algılıyor musunuz? Algılıyor iseniz, yapmayı düşündüğüm blog'a makale yazmayı düşünür müsünüz?


    Hangi konuda makale isterseniz, yazarım...




  • bu konuda başka bir ekoomi tartışmasında bazı görüşlerim olmuştu aynısını tekrar yerine kopyalayarak gelecek tahminimi yapamaya çalışayım. Tarihlerde sapmalar olabilir ama süreç benzer olacaktır diye tahmin ediyorum.

    Bu noktada artık zincir kırılmıştır maalesef geriye dönüş biraz zor görünüyor , ilk yazdığım sıkıntılar daha forum sayfa atlamadan gerçekleşti.Bundan sonra hergün televizyonlarda gündeme gelen ancak birtürlü yönetimin başındakiler tarafınca kabul edilmeyen kredi kartı krizi ile derinleşeceği endişem bulunuyor. işsiz kalan kesimlerin kredi kartına daha çok yüklenerek zar zor da olsa günü kurtardığı 2008 yılı geride kaldı. Artık geliri olmayan birçok vatandaşımız bu sıkıntılı günlerde kartları makmimum kitlenene kadar kullanarak ne olacaksa olsun tarzı bir ruh haline geçmiş bulunduğunu görüyorum. Bu ruh halindeki insanlarımız ilk dalga kredi kartı krizinin patlamasıyla ülke gündemimize yeni bir tartışma ve isyan dalgası sarması muhtemeldir. yeni gündemimiz seçimlerden sonra böyle bir kriz olması yüksek ihtimal dahilindedir. Artık şu an hükümette kim olursa olsun işi çok zordur , çünkü geriye dönüş için gereken sıcak para halen sağlanamamış ve IMF anlaşması sonrası bu para kredi kartı mağdrularını finanse etmek için kullanılması durumu mümkün olabilir. Merkez bankası stoklarımız sağlam görünse de bir kriz çıktığında ilk dalgayı gögüsleyerek bu tür birikimin hızla erimesi muhtemeldir.Buun kriz hızla yayılmıyor enflasyon kontrol altında gibi görülse bile bunun nedeni düşen talep daralmasından başka birşey değildir.Daralma tüm dünyada olduğu için bundan çıkış için her ülke tek başına mücadele verecektir.

    Bunun anlamı kendi ülkemiz dışında görece daha zayıf ülkelerde isyanların başlaması ilk sinyaller olacaktır. Benim şahsi görüşüm ilk fitilin doğu avrupa ülkelerinde çıkacak bir toplu isyan ve vurup kırma , ölü yaralı şekliyle bir gösteri sonrası tetiklenebilir olduğudur.hangi ülke ilk isyanı başlatır kestirmek zor ama Bulgaristan ,Macaristan solevenya gibi ülkeleri dikkatle takip etmek lazımdır.Dayanma gücü en az olan ülke ilk önce patlaycaktır.Bu patlama sonrasında Avrupa ülkeleri olayın yayılmaması için fon paralarının bir kısmını aktararak olayın yayılmasını engellemek isteyeceklertir. Sıcak para bizden önce diğer ülkelere gitme olasılığı bu nedenle olacağını öngürüyorum. Belki hatalı da olabilir ama zaman neyin doğru olacağını gösterecektir.

    Birden fazla ülke arka arkaya bu tür isteklerle avrupanın üç byüklerini tehdit ederek para almayı sağlayabilirler ama bu ekonomileri ''taşıma suyla değirmen dönmez misali'' bir kısır döngünün içerisine sokacaktır. 2009 ikinci yarısından sonra eğer öngürüm gerçekleşirse yapılacak yardımlar dolayısı ile Almanya 'da iç sıkıntılar baş gösterek ve hükümete kendi vatandaşlarına öncelik verilmesi gibi baskılar neticesinde yeni dalga ırkçılık akımları söz kanusu olabilecektir. Bunun gerçekleşmesini 1980 lerin punkçı ''TURKEN RAUS'' söyleminden farkı , olayların türk dükkanlarını vurup kırma ve çeşitli yangınlar ile sabote edilmesi durumu söz konusu olabilir. Almanyada bugun türklerin durumu 20-30 yıl öncesinden oldukça farklı bir konumdadır. Artık fabrikalarda işçi olarakçalışan babalar dayılar , yerlerini iş sahibi ve işçi çalıştıranm küçük işletmelere bırakmış durumdadır. Bu durum 1920 lerin 1. dünya savaşından çıkmış ve hiper enflasyonla boğuşan Almanyasında yahudi düşmanlığının baş sebepleri arasında yer alan olguyla bağdaştırılırsa sonuçlar korkunç olur. Nedeni ise 1990 larda çıkanlan duvar ile doğu almanyadaki gençler ve yeni nesil doğu alman kökenli vatndaşlar için provokatif eylemler için bir ortam söz konusu olabilir. iŞsiz kalan bu gençlerin yeni eylemler için vatandaşlarımızı seçmesi kaotik ortamın 2009 sonu 2010 geçrçeği olarka önümüze gelebilecektir.Benser durum fransada kuzey afrika kökenlilerin isyanı ve fanatik eylemleri ile tüm avrupada cidd ibri sıkıntı yaratarak bizim de gündemimize düşme olasılığı mevcuttur. Ekonomik sıkıntı ile mücadele etmeden izleyen hükümetin seçimler sonrası adım atmasını beklerken çıkacak kredi kartı mağdurları krizi ile vakit geçirerek zamanında eğer Avrupa'da böyle bir önlem almazsa sonuçları hükümetin erken seçime gitmesine neden olabilecek toplumsal beklentinin çıkmasına , hükümetinde ''ya herro ya merro '' gücüne güvenen edayla bundan kaçınmamasına neden olabilir. Sonuçları tahmin etmek oldukça zor gibi ama 2010 sonbarında veya 2011 ilkbarında bir seçim takvimi belirlenebilir ama seçim sonrasında eğer yukarıda yazdığım şeyler çıkarsa ğlkemizi başka geçeklerin beklediğni üzülerek belirtmem gerekiyor. 2 partili ve içinde millyetçilerin yer alacağı bir parçalı hükemet ile 2011 yılını karşılamamız mümkündür ki asıl endişem bu noktadan sonra olmaktadır.

    İşallah avrupa rahat durur da biz kendi yağımızla her zmaan olduğu gibi iyice kavrularak kömür gibi olsak da hayata devam edebiliriz.Çünkü ne kadar ekonomik anlamda kötü durumda olsak da hiçbir ekonomi savaşın yıkımı kadar büyük ve kalıcı yıkım yapamaz. Belki bir super deprem aynı etkiyi yapabilir , ama onda bile ne zman olacağını bilmediğimiz için korkularımızı bastıran gerçekler vardır. Ama bir savaşın ortasındaki Tüekiye'mizde elinizde eviniz olsa ne yazar yiyecek ekmeğiniz olsa ne işe yarar. savaşın içinde yaşayan bir sonraki gün ne olcağı, ekonomilerinin nasıl olduğu pek de önemli olamıyor maalesef.




  • sonra sorulan bir soru ile daha ileri tahminler için biraz fokus yapmışım



    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir


    quote:

    Orjinalden alıntı: oldsalt


    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir










    Bunun anlamı kendi ülkemiz dışında görece daha zayıf ülkelerde isyanların başlaması ilk sinyaller olacaktır. Benim şahsi görüşüm ilk fitilin doğu avrupa ülkelerinde çıkacak bir toplu isyan ve vurup kırma , ölü yaralı şekliyle bir gösteri sonrası tetiklenebilir olduğudur.hangi ülke ilk isyanı başlatır kestirmek zor ama Bulgaristan ,Macaristan solevenya gibi ülkeleri dikkatle takip etmek lazımdır.Dayanma gücü en az olan ülke ilk önce patlaycaktır.Bu patlama sonrasında Avrupa ülkeleri olayın yayılmaması için fon paralarının bir kısmını aktararak olayın yayılmasını engellemek isteyeceklertir. Sıcak para bizden önce diğer ülkelere gitme olasılığı bu nedenle olacağını öngürüyorum. Belki hatalı da olabilir ama zaman neyin doğru olacağını gösterecektir.



    Sanayi enerji girdi maliyetleri doğalgaz fiyat artışları nedeni ve metallürji ürünlerinde yaşanan sıkıntı sebebi ile büyük darbe alan Ukraynayı da bu grupta değerlendirmez misiniz?



    haklısınız benzer sıkıntılar rusyaya göbekten bağlı Ukrayna gibi ülkeler için de geçerlidir.Ancak şu an için 40 milyonu aşkın bir nufusa dayalı ve eski doğu blok temel sanayi üretimi olan ukraynayı liste dışında tutmayı öngördüm. Tabii kitakip etmek gerekli ancak Gürcistan olsun Ukrayna olsun bunlar aynen Türkiye gibi buhranlara biraz daha dayanıklı toplum yapısını içeriyor ama aynı şeyi letonya estonya gibi ülkeler için sarfedemiyeceğim.

    Burada toplumları oluşturan kimlik ve dağılımlarını da göz önüne almak lazımdır. özellikle romanya , polonya macaristan için ciddi ekonomik dayanağı olan ve etnik yapısı yönünden kırılgan ancak şimdilik kemikleşmiş sorunlarını ekonominin çarkı içinde az çok çevirebilen bir kimlik yapısına sahiptir. Mesela yugoslavya bu bahsettiğim ülkelerin durumunu 20 yıl öncesinde ciddi sıkıntılar ile yaşayan bir ülke idi. Sonları tito ölümü ve etnik yapıyı bir arada tutacak güçte bir lider eksikliği majör etmeni olmak üzere birçok yan nedenlerle birlikte bildiğimiz kötü sonla noktalandı. Bazen toplumları birarda tutan yapıştırıları kullanmak gerekiyor . bazen bir lider bazen bir parti veya ekonomik yöntem bunların yapısını sağlamlaştırmamakla birlikte sorunların ötelenmesine neden oluyor.
    Broz Tito hakkında bilgi almak için linke bakmak yeterlidir.

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Josip_Broz_Tito

    şimdi günümüz coğrafyası 1980 lerden beri çok değişmemekle birlikte Avrupa'nın özelllikle doğu bloğundan kalan viyana paktı ülekelerinin batı ile adaptasyonu ciddi sıkıntılar içermektedir. Batının para ve ekonomik gücü sorunların sadece ötelenmesine neden olmakta ve ciddi sıkıntılar bu krizle başlayan eski defterlerini açmalarını sağlaması tehlikesi vardır. Keşke bahsettiğim ülkeler çekoslovakyanın kendi isteği ile ikiye ayrılması gibi seçim ile ayrışım gösterip çek ve solovakya şeklinde demokratik duruş sergileyebilseler.




  • Vezir hocam, bu tespitleri ne zaman yapmışsın bilmiyorum fakat öngörün çok başarılı.

    Dün yolda NTV Radyo dinliyordum. Doğu Avrupa ülkelerinin, özellikle Romanya ve Polonya'nın moratoryum ilan etmenin eşiğinde olduğunu, AB yardım fonundan bu ülkelere pay aktarılacağını ve yardım fonu bütçesinin genişletileceği ile ilgili haber dinledim.

    Hocam bu işin sonu savaştan başka bir yola çıkar mı sence?


    Edit: İmla



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zizim -- 8 Mayıs 2009; 15:22:04 >
  • Yazılanlar gerçekçi, gayet mantıklı sonuçlar olarak telakki edebiliriz. Ancak bana kalırsa hiçbirşey olmayacak! Her inişin bir de yükselişi var. Daha önce de sınırlı üretilen buğday kıtlığından kaynaklanan ekonomik krizin ve açlığın tüm dünyayı tesiri altına alacağı ve çok ciddi değişimler yaşanacağı öngörülüyordu. Son beş yıl içinde buğday rekoltesi inanılmaz ölçüde arttı, kriz bir yana talebin de üzerinde arz oluştu. Buna doğanın bir dengesi mi yoksa Tanrının lütfu mu demek gerekir bilmiyorum. Eski krizlerden insanlar özellikle devletler çok büyük dersler almış görünüyor.

    Tabii tam olarak ne olacağını söylemek mümkün değil, beni hiçbir zaman yanıltmayan altıncı hissim diyor ki HİÇBİRŞEY OLMAYACAK!

    Vehimlerimizden uzaklaşıp, biraz hayatı olduğunca yaşamak daha iyi bir çözüm olabiliyor bazen.




  • quote:

    Son beş yıl içinde buğday rekoltesi inanılmaz ölçüde arttı, kriz bir yana talebin de üzerinde arz oluştu. Buna doğanın bir dengesi mi yoksa Tanrının lütfu mu demek gerekir bilmiyorum.


    Keşke sadece tanrının lütfu diyebilseydik, ama bilirsiniz ki buğdayın üretiminde, işlenmesinde, taşınmasında, evlere dağıtılmasında sadece ve sadece petrol kullanılır..

    Hiç bir şey olmayak öngörünüz keşke doğru olsaydı, ama bir şey varken değeri anlaşılmaz, o şey kaybolmaya başladığında değeri anlaşılır, petrolün nerelerde kullanıldığını öğrenmek zorunda kaldığınızda sizde şaşıracaksınız, o kadar çoklar ki, aklınız hayaliniz yetmeyecek kadar..


    quote:


    Hocam bu işin sonu savaştan başka bir yola çıkar mı sence?


    Ben şimdiye kadar kendi rızasıyla tüketimini azaltan ülke duymadım, bir tek İran petrol tüketimini karneye bağladı, o da Avrupa'nın nükleer füzeleri korkusundan, ABD girer el koyar korkusundan.. (Saf değiştirdiği için şimdi güzel müttefik).. Başka yok..

    İlla ki devreye sopalar girecek, ama sadece sopa görmek yeterli olur mu, yoksa o sopalar kullanılacak mı bilemiyorum, ama kullanılmayacağını düşünmek istesem bile tarih hiç böyle yazmaz ki..




  • aslında yazılar 2009 yılında yazdım ama uzun soluklu bir ekonomi tartışması var kültür kısmında orada ağustos krizinden önce neler yaşanacağını bahsetmiştim ,öngörülerim gerçekleşince biraz daha detay yazmak zorunda kaldım. Bir anda savaş ve istila haritaları verince kimse birşey anlamıyor, bazı şeylerin anlaşılması içi,n maalesef yaşanması gerekiyor
    quote:

    Orjinalden alıntı: Zizim

    Vezir hocam, bu tespitleri ne zaman yapmışsın bilmiyorum fakat öngörün çok başarılı.

    Dün yolda NTV Radyo dinliyordum. Doğu Avrupa ülkelerinin, özellikle Romanya ve Polonya'nın moratoryum ilan etmenin eşiğinde olduğunu, AB yardım fonundan bu ülkelere pay aktarılacağını ve yardım fonu bütçesinin genişletileceği ile ilgili haber dinledim.

    Hocam bu işin sonu savaştan başka bir yola çıkar mı sence?


    Edit: İmla




  • quote:

    Bunun anlamı kendi ülkemiz dışında görece daha zayıf ülkelerde isyanların başlaması ilk sinyaller olacaktır. Benim şahsi görüşüm ilk fitilin doğu avrupa ülkelerinde çıkacak bir toplu isyan ve vurup kırma , ölü yaralı şekliyle bir gösteri sonrası tetiklenebilir olduğudur.hangi ülke ilk isyanı başlatır kestirmek zor ama Bulgaristan ,Macaristan solevenya gibi ülkeleri dikkatle takip etmek lazımdır.Dayanma gücü en az olan ülke ilk önce patlaycaktır.Bu patlama sonrasında Avrupa ülkeleri olayın yayılmaması için fon paralarının bir kısmını aktararak olayın yayılmasını engellemek isteyeceklertir.


    Vezir'in görüşlerine tamamen katılıyorum, ve de ekleme yapmak isterim, yukarıda yazdıkları Avrupa devletleri tarafından çok önce görülen ve yaşanılması kesin olan senaryodur, herkes buna hazırlanmaktadır..

    Sorun para krizi falan değildir, finans krizi değildir, enerji krizidir, hepimiz biliyoruz, yani para sistemi düzeltilerek sorunu çözme şansımız maalesef yok.. Avrupa devletleri sorunu çözmek için ''sıkıştırma metodu'' kullanabilirler, yani Avrupa bu süreçte devletler bazında tek vücut olarak davranır ve halkı iyice homurdatmaya başlar ve kaynak krizinin olduğu hissettirilirse, doğuda çıkacak bir savaş için çok iyi şekilde kamuoyu oluşturulur.. Yani bu krizin Avrupa'da bilerek uzatılmak istenmesi kamuoyu oluşturma sebebi olabilir.. Eğer çözüm olarak savaş seçilirse bunu yaparlar, hem de hiç gözünü kırpmaksızın.. Ayrıca bu savaşa biz de girmek zorunda kalabiliriz.. Kamuoyu acaip bir şeydir, bir anda değişebilir.. Malum Afgan-Pakistan ve Aden Körfezi bölgesi komutaları şu an tamamen bize geçmek üzere.. Türkiye'nin iyice NATO safına çekilmesi son aylarda arttı..

    Ayrıca bu koşulların aynısı 1929 krizinde olmuştu, Almanya hiperenflasyona gitmişti ve bu olağanüstü koşullar ''Hitler'' i yaratmıştı, şimdi de öyle bir yol kazasından Allah tüm dünyayı korusun..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Zizim



    Hocam bu işin sonu savaştan başka bir yola çıkar mı sence?



    aslında teorik olarak var ama pratikte ekonomi ve dünya siyasetinde değişimler için devrimler ve savaşlar dışında bir çare üretemiş. hazard arkadaşımızın da dediği gibi kendiliğinden tüketimimizi düşerebilsek bir sorun olmayacak , bugunkü dünya azalan ekonomik faailiyetler dolayısıyla bir bocalama içinde aslında herkese yetecek kadar bol tahıl ve ziraii ürün yetiştirmek de mümkün. Bizim dünya olarak en büyük sorunumuz herşeyi hemen istemek ve verimi bir kenara koymak. Verimsiz çalışan her sistem ihtiyacı olan enerji ve hammedeyi orantısız olarak tüketiyor bir bardak su için harcanan enerjiyi düşünün halbuki yağmuru bile biriktiren küçük sistemler olsa kendinize yetersiniz. Dünya ekosistemi ve işleyişi mükemmel bir verimlilikte çalışıyor ,bunu sağlayan şeyi istersek( Allah diyelim istersek evrim farketmez ) insanoğlu olarak sağlayabiliriz ama gelin görün ki iştahhımızı azaltmaya bir sınır yok.

    kaynaklar kıt olduğunda tarihimizde yaptığımız ve iyi bildiğimiz behbat yol olan savaşa girmeye bu yüzyılda yeniden çok yakınız. Hemen olmayacak global savaşın öncelikle taraflarının netleşmesi gerekiyor bunun için beklenilen sürerin yaşanması gerekiyor.

    2. dünya savaşını inceleyenler hitler dışındaki ekonomik durumu ve yahudi bankerlerin nasıl avrupa kaynakları ve Abd yi sömürdüklerini bilmezler .Sağolsun yukarıda kadirşınaz arkadaşlarımız elinden geldiğince açıklama yapıyorlar .temelde yahudilere 1920 lerde olan düşmanlığın temelini yaşadıkları büyük açlık ve paranın dağıtılmasındaki dengesizlik oluşturuyordu . Halkın bu işlere görece göz yummasındaki temel sebep buydu. Şimdi de başlayan global fırtına kolay kolay dinmeyecek ve ilk önce fakirlikten çıkan ve bedava elektrik suya alışmış doğu bloku ülkeleri vuracaktır. 3 dünya ülkelerini de sınıflamak lazım. Şimdi bir hindistan için fakirlik günlük bir olayken bir çin için aynı şey olmayacaktır. Aynı şekilde bir arabistan gerçeği varki petrolün vanasını ucundan kısarsa dünya yerinden oynuyor.Olaylar hız kanmaya başladı ama 2009 yılı ikinci yarısı gelişmiş ülkeler için bir toparlanma ama doğu bloku için yıkım , ülkemiz açısından rafa atmak istediğimiz sorunların yeniden hortlaması şeklinde olacaktır.

    Bu işten kurtulmanının bir yolu bizim için yoktur çünkü jeopolitik diye bir durumumuz var ki kamboçyada birisi birinin kulağına üflese bizde bir etkisi oluyor .Bu duyarlılık iyi bir şey olduğunu sanmıyorum birazcoık da ulus devlet kavramına sarılarakkendi yağımızla kavrulmayı başarmamız gerekiyor. Bu konuda altın ve para birimi işini çözmek ilk işimiz olmalıdır. İkili ülke anlaşmaları için bu işleri hızlandırarak ekonomiyi canlandırmalıyız. Bir bakan vardı bu işelrir takip etmeye çalışan onu da göreden aldılar , çok hayret ediyorum sanki birisi elinde düğme bir adım atılacak mı basıyor düğmeye




  • quote:

    kaynaklar kıt olduğunda tarihimizde yaptığımız ve iyi bildiğimiz behbat yol olan savaşa girmeye bu yüzyılda yeniden çok yakınız. Hemen olmayacak global savaşın öncelikle taraflarının netleşmesi gerekiyor bunun için beklenilen sürerin yaşanması gerekiyor.


    Bence o taraflar bunlar..

     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil


    Samuel Huntington- Medeniyetler Çatışması.. Tabii aslında medeniyetler ama arka planı her zaman olduğu gibi enerji savaşı..

    Açık mavi ve lacivert bölgesi ittifak devletleri... G-7 ler.. Yani yeni dünya.. (Japonya da dahil olabilir, tüketimleri çok fazla değil, enerji verimliliği bakımından çok üst düzeyde bir ülke) Biz de bu gruba dahil olabiliriz, ama rengimiz biraz değişik,Huntington da karar verememiş..

    Yeşil alanlar doğalgaz ve petrol rezervinin paylaşılacağı alanlar (vay anasını bunu yeni farkettim, harita tam oturuyor)

    Geri kalan yerler için ise oradan çabuk kaçın, özellikle bordo,sarı ve turuncu olan yerlerden..

    Kissinger der ki, üzerinde bulunduğunuz coğrafya kaderinizdir, acaba Atatürk'ün devrimleri bizi batıya yaklaştırması da bizim şimdiki kaderimizi mi belirliyor acaba?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 8 Mayıs 2009; 17:04:52 >




  • 8 saat bakmadım başlık n'olmuş.

    Zizim;
    cokus.wordpress.com u aldım. Baska bir oneriniz varsa onu da alalım. Google'dan ulasilirlik olarak blogger ile wp arasında fark yok. Ki zaten Google'dan gelip bizi bulmalarını beklemeyip günlüğü aktif olarak tanıtmamız gerekir mümkün mertebe. Ö.M. almadım.



    Orjinalden alıntı: hazardousmen

    Ayrıca bütün fabrikalarımız yabancı, onların hepsi kendi ülkelerine çağırılacak..

    Hepsi gittikten sonra hala hayattaysak bakacağız, elde ne kalmış diye..


    Gerçi en son konuşulacak şey ama, ben çözümü devletleştirmede görüyorum. "Borcumu ödemiyorum, senin mülkiyet hakkını da tanımıyorum" diyemeyen milletler bu sürecin sonunda köle olacaklar.

    Orjinalden alıntı: hazardousmen
    Ama eğer küçülme olursa ya da durağanlık olursa faiz çöker..


    Emin değilim. Faiz anlaması zor bir mekanizma. Şunu iyi bellememiz lazım. Faiz mekanizmasına yeterli zamanı verirseniz dünyadaki bütün para ve mülk faiz alanın eline geçer. Büyümenin olup olmaması bu matematiği değiştirmiyor.

    Orjinalden alıntı: vezir
    hükümetinde ''ya herro ya merro '' gücüne güvenen edayla bundan kaçınmamasına neden olabilir. Sonuçları tahmin etmek oldukça zor gibi ama 2010 sonbarında veya 2011 ilkbarında bir seçim takvimi belirlenebilir ama seçim sonrasında eğer yukarıda yazdığım şeyler çıkarsa ğlkemizi başka geçeklerin beklediğni üzülerek belirtmem gerekiyor. 2 partili ve içinde millyetçilerin yer alacağı bir parçalı hükemet ile 2011 yılını karşılamamız mümkündür ki asıl endişem bu noktadan sonra olmaktadır.


    Hükümetin bu kadar rahat davranmasını pek hayra yormuyorum. "Önümüzdeki seçimlere bakacağız" klişesi korkarım yakında pek bir anlam ifade etmeyecek. Etrafınızda hükümeti desteklediğini bildiğiniz bir kişi bile kalmamışken adamların hala %30 yok bilmem %40 ile hükümet kurduklarını görseniz ne yaparsınız? Evet, ben de... Ben de bir şey yapmam. Kimse bir şey yapmayacak zaten. Bir elhamdülillah, bir evelallah duyduk mu joint çekmiş gibi oluverecek kitleler. Çoban kavalını öttürmeye devam edecek. Mezbahaya kadar...

    Orjinalden alıntı: vezir
    İşallah avrupa rahat durur da biz kendi yağımızla her zmaan olduğu gibi iyice kavrularak kömür gibi olsak da hayata devam edebiliriz.


    Kendi yağımızla kavrulmamız için kavrulmamıza "izin veren" bir hükümete ihtiyacımız olacak. Şu anda bile kendi yağımızla kavrulmuyoruz. Hayat mekanizmamız giderek daha fazla ithal* enerjiye ihtiyaç duyacak şekilde yenileniyor. Yediğimiz, giydiğimiz, yaktığımız, içinde barındığımız meta giderek daha fazla dışarıdan gelmek zorunda. Böyle bir ortamda paranız olsa ne yapacaksınız? Para giderek önemsizleşiyor. İnsanlar hala en değerli şeyin toprak -ya da mülk- olduğunu görmüyorlar. İthal kavramına kendi topraklarımızda olduğu halde birilerinden satın almak zorunda olduğumuz madenler dahil.

    Orjinalden alıntı: Erzurumlu
    Tabii tam olarak ne olacağını söylemek mümkün değil, beni hiçbir zaman yanıltmayan altıncı hissim diyor ki HİÇBİRŞEY OLMAYACAK!

    Vehimlerimizden uzaklaşıp, biraz hayatı olduğunca yaşamak daha iyi bir çözüm olabiliyor bazen.


    Bizi bekleyen geleceğin şimdiye kadar yaşanan herşeyden farklı olduğunu, bunun için de tecrübenin, tarih bilincinin ancak bir yere kadar yardımcı olabildiğini defaatle ben de diğer arkadaşlar hatırlatmasına rağmen aynı şeyi yazan bu arkadaşa kızamıyorum. Çünkü benim eşim, annem bile böyle düşünüyor. Daha doğrusu inanıyor. Evet bu bir düşünce değil, inanç. Çünkü hiç bir pozitif göstergeye, hiç bir bilimselliğe dayanmıyor. Bu genlerimizde var. Umut, "zinde" olmanın ayrılmaz bir parçası. Genlerimiz bize hayatta kalmak ve neslimizi devam ettirmek için diğerlerinden daha zinde olmamız gerektiğini dikte ediyor. Pesimist ve tedirgin insanlar hayatta güç(para, toprak, otorite, karizma vb. zamanın ruhu ne ise) toplayamayacağı için genlerini bir sonraki nesle aktarmaları zorlaşıyor. Bu da mekanizmanın bir parçası. Mavi hapı alanlar her zaman kızmızı hapı alanları sayıca ezecektir, buna alışalım derim.

    quote:

    Orjinalden alıntı: hazardousmen
    petrolün nerelerde kullanıldığını öğrenmek zorunda kaldığınızda sizde şaşıracaksınız

    Önceki mesajlarımı okumamışsa şaşırır. bkz. Petrolsüz Dünya - Prof. Dr. Doğan Aydal
    Pahalı bir kitap değil. İngilizceniz yoksa lütfen bir zahmet idefix'ten filan sipariş veriverin de son bölümünü okuyuverin. İngilizcesi olanlara yığınla kaynak var zaten.

    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir
    Bu duyarlılık iyi bir şey olduğunu sanmıyorum birazcoık da ulus devlet kavramına sarılarakkendi yağımızla kavrulmayı başarmamız gerekiyor.

    Budur. Bankerlerin, neo-con'ların korkulu rüyası.

    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir
    Bir bakan vardı bu işelrir takip etmeye çalışan onu da göreden aldılar , çok hayret ediyorum sanki birisi elinde düğme bir adım atılacak mı basıyor düğmeye

    Kimdi ki o? Bir de, bu tespitlerinizi derleyip toparlayarak günlük olarak yazmayı düşünür müsünüz? Düşünür iseniz nerede nasıl hangi isim altında? nlty2000@yahoo.com


    Tükiye'nin durumu hakikaten öyle kritik ki, savaştan zarar görmek için taraf olmamız bile gerekmiyor... Cümlenin gelişinden gidişini tahmin edin artık halkı savaştan soğutma suçunu işlemek istemiyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nlty2000 -- 8 Mayıs 2009; 23:50:25 >




  • quote:

    Emin değilim. Faiz anlaması zor bir mekanizma. Şunu iyi bellememiz lazım. Faiz mekanizmasına yeterli zamanı verirseniz dünyadaki bütün para ve mülk faiz alanın eline geçer. Büyümenin olup olmaması bu matematiği değiştirmiyor.


    Sade vatandaş açısından düşünelim..

    Aslında şöyle, faiz var ise büyüme olmadığı zaman direk kendini köle hissediyorsun ve tartışmasız köle gibi yaşıyorsun, yarattığın katma değer sömürülüyor, yani sana yetmiyor, ya banker, ya çalışan, büyüme olmadığı için, eğer sahibine başkaldıramazsan, yani güç kullanmazsan köle olmaya devam ediyorsun..

    Ama büyüme olursa kendini köle gibi hissetmiyorsun, hem sana kalıyor emeğinin bir kısmı, zenginleşiyorsun, hem de bankerine gidiyor.. Bu da modern köle sistemi heralde.. Hem banker, hem çalışan..

    Yeterli zaman olsa tabii ki herşey bankerin eline geçer, eğer büyüme sonsuz olsaydı bu mümkün olurdu, ama büyüme durunca ya banker, ya çalışan.. ''Zaman'' , büyüme durursa önemli bir kriter olarak ön plana çıkmıyor, çünkü modern köle sistemi ile eski kölelik sistemi çok farklı.. Eskisini yapmayı deneseler isyan çıkar, sistem çöker, hele ki bu kadar rahata, hazıra alışmış insanlara..

    Denklemin içine insan sosyolojisini de katmak gerekir, insanlar köleliğe başkaldırır, modern köleliğe pek başkaldırmaz.. Sadece matematik açıdan bakarsak haklısın...

    O yüzden faizler şu anda çöküntü olmaması için hep sıfırlar seviyelerinde geziyor, yoksa halk isyanları başlar.. Dediğim gibi ya banker, ya üreten.. Ayrıca petrol üretimi sıfır sayıda sabit kalsaydı, direk ''bankerler'' çöpe atılırdı, üretim sermayesi durağan biçimde devam ederdi, ama azalacağı için bir de işin küçülme boyutu var.. Yani hem banker, hem üreten çökecek..




  • Bankerin çökeceğine inansam şu dakikada neredeyse bütün endişelerimden arınır, paramı gönlümce harcayarak gezerek tozarak günlük yaşamaya devam ederdim. Blog filan yalan olurdu :)
  • quote:

    Bankerin çökeceğine inansam şu dakikada neredeyse bütün endişelerimden arınır, paramı gönlümce harcayarak gezerek tozarak günlük yaşamaya devam ederdim. Blog filan yalan olurdu :)


    Banker çökecek ama sadece o değil, üreten, reel sektör yani çalışan da çökecek, petrol üretimi 85 seviyesinde sabitlense sizin dediğiniz mümkün olurdu, yani sadece bankerin çökmesiyle kurtulamıyoruz maalesef, endişelenmeye devam..

    Gerçi banker dediğim unsur, yapılanma ABD'de, Rusya'da ve Avrupa'da çökmüş durumda, sadece mezara konmasına az kaldı, fakat Türkiye'de de bir an önce çökmesi ve faizlerin 2-3 puan düzeyine inmesi lazım silkinmemiz ve hareketlenmemiz için... Yani hala sömürülüyoruz.. Dünyada karne dönemi başladıktan sonra milli dalga yükselir, bu da içimizden bir şeyler çıkarır, dua edelim de akıllı adamlar çıksın..

    Ayrıca İngiltere'de bile çöktü, İngiltere Merkez Bankası faiz oranlarını yüzde 0,5'e indirdi. Bu rakam, ekonominin toparlanması yönündeki çabalarını sürdüren bankanın 315 yıllık tarihinin en düşük faiz oranını ifade ediyor.

    Bence blog yazıp bütün milletvekillerine vs. vs. göndermek lazım..

    Bu da Obama'nın vergi denetiminin planı.. Bankerlere, çok uluslara artık elveda.. Bazı arkadaşlar buna inanamayabilirler, hayal gibi gelebilir, katılırım, çünkü 1970lerden beri ABD bankerlerin kontrolündeydi, yukarıdaki yazımı dikkatle okumalarını öneririm... Darısı bizim başımıza..

    quote:


    WASHINGTON - ABD Başkanı Barack Obama, istihdamı yabancı ülkelere kaydıran şirketlere yarayan ve zenginlerin de paralarını off-shore hesaplarda tutarak vergiden kurtulmalarına imkan veren vergi uygulamalarını değiştirmekte kararlı olduğunu söyledi.

    Beyaz Saray, bu düzenlemeyle gelecek 10 yıl içinde 210 milyar dolar tasarruf sağlanacağını hesaplıyor.

    İş dünyasının direnişine yol açan değişikliklerden biri, şirketleri yabancı ülkelerde elde ettikleri kârları, bu ülkelerdeki yan kuruluşlarına döndürürlerse, vergi ödemekten kurtaran düzenlemenin koşullarının sıkılaştırılması olacak. Bu tasarı, Pfizer ve Oracle gibi büyük çokuluslu şirketlerden tepki aldı.

    Obama, vergi mükelleflerinin yararlandığı mevzuat açıklarının kapatılacağını ve hem şirketlerin hem de bireylerin vergi ödemekten kaçmalarını önlemek için uygulamaları güçlendireceğini söyledi.

    Obama, Hazine Bakanı Timothy Geithner ile birlikte dün yaptığı açıklamada şöyle konuştu: "Bugün açıkladığım önlemler vergi mevzuatımızdaki yanlışların apaçık bazı örneklerini düzeltmemize yardım edecek. Bunlar, vergi sistemimizi bireyler ve şirketler için daha basit, daha adil ve daha etkin hale getirmek için yapmamız gereken kapsamlı vergi reformunun başlangıcıdır". Söz konusu önlemlerin Kongre'de yasalaşması gerekiyor.

    Obama'nın planına göre, ülke dışında faaliyet gösteren şirketler, bu işlemlerinden doğan masraflarını vergiden düşmeden önce, elde ettikleri kârın vergisini ödemek zorunda olacaklar. Yeni uygulama, yabancı ülkede ödedikleri vergileri olduğundan yüksek göstererek büyük çaplı vergi indirimi alan şirketlerin bu uygulamasına da son verecek.

    Bunlara karşılık Obama, şirketlerin uzun zamandır talep ettiği, araştırma ve deney alanlarındaki vergi kolaylıklarını genişletecek.

    Obama'nın vergi alanında yapmak istediği değişikliklerden biriyle de, denizaşırı ülkelerdeki vergi cennetlerinin denetim altına alınmasıyla 95 milyar dolarlık bir gelir elde edilmesi tasarlanıyor.



    Bu da Avrupa'nın ırkçılığı... Vezir bahsetmişti..

    quote:

    İtalya'daki merkez sağ hükümetin koalisyon ortaklarından Kuzey Birliği Partisi (KBP), Milano metrosunda sadece yerlilere tahsis edilen vagonlar olmasını önerdi.


    ROMA - İtalya'daki merkez sağ hükümetin koalisyon ortaklarından Kuzey Birliği Partisi (KBP), Milano'da yabancı göçmenler arasında artık azınlık konumuna düştüğünü ileri sürdüğü Milanolular için metrolarda ayrı vagon tahsis edilmesini önerdi.

    KBP milletvekili ve Milano Belediye Meclisi'nde KBP grup başkanı olarak görev yapan Matteo Salvini'nin, "Milano metrosunda, Milanolulara ayrı vagon tahsis edilmeli" diyerek gündeme taşıdığı öneri, tartışmaları da beraberinde getirdi.

    Salvini, bu konudaki önerisini Milano Toplu Taşıma Genel Müdürlüğüne mektupla ilettiğini belirterek, "Toplu taşıma araçlarında önceleri malullere, yaşlılara ve hamile kadınlara tahsis edilmiş koltuklar vardı. Artık sadece Milanolular için koltuk ve vagon tahsis etme zamanı geldi" diye konuştu.
    Milano'da KBP'nin Avrupa Parlamentosu seçimleri için adaylarını tanıtma amacıyla düzenlediği toplantıda konuşan Salvini, kentte yabancı göçmen sayısının ciddi sorunlar doğurduğunu savunarak, şunları söyledi:

    "Her metroda önden iki vagonun kadınlara tahsis edilmesini istedim. Bu sayede kadınlar, yabancı göçmenlerin taşkınlık ve tacizlerinden korunmuş olurlar. Zaten böyle gidersek, Milanolulara ayrı vagon tahsisi gerekecek. Milanolular artık korunması gereken bir azınlık haline geldi."

    Salvini'nin bu önerisi tartışmaları ve tepkileri de tetikledi. Ana muhalefet konumundaki Demokrat Parti'nin Genel Başkanı Dario Franceschini, mevcut koalisyondaki ırkçı eğilimlerin bu öneriyle bir kez daha gün yüzüne vurduğunu belirterek, "Bu bir ırk ayrımcılığıdır. Hadise, (ABD'deki) Roza Parks vakasını hatırlatacak niteliktedir. Otobüste bir beyaza yer vermeyi reddeden o siyahi kadın, Martin Luther King'in esin kaynağı olmuştu" dedi.

    İtalya Savunma Bakanı Ignazio La Russa, KBP'nin seçim kampanyasında oy toplama uğruna mevcut koalisyonu güç duruma soktuğunu savunarak, "Salvini, bence dört oy daha fazla alma peşinde koşmaktansa, uygulanabilir bir çözüm üzerinde kafa yorsa daha iyi ederdi" diye konuştu.

    İtalya Meclis Başkanı Gianfranco Fini ise bugün konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, Milano için gündeme getirilen önerinin anayasayla çeliştiğine dikkati çekerek, "Anayasa, ırk, dil ve din ayrımı yapılmaksızın insan onuruna sahip çıkılmasını öngörüyor. O türden bir önerinin hayata geçirilemeyeceğini anlamak için anayasayı okumak yeterli" dedi.



    Bu gibi haberleri duymaya alışmalı artık..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 9 Mayıs 2009; 14:26:50 >




  • quote:

    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir
    Bir bakan vardı bu işelrir takip etmeye çalışan onu da göreden aldılar , çok hayret ediyorum sanki birisi elinde düğme bir adım atılacak mı basıyor düğmeye


    Kimdi ki o? Bir de, bu tespitlerinizi derleyip toparlayarak günlük olarak yazmayı düşünür müsünüz? Düşünür iseniz nerede nasıl hangi isim altında? nlty2000@yahoo.com


    bahsettiğim kişi son görevden alınan bakan hani rusya ve türkiye arasında kendi para birimimizi uygulamaya sokarak krizi aştığını iddaa eden , aynı zamanda iran ile ikili ticarette kendi para birimini uygulamaya sokmak üzere açıklamalarda bulunyordu bu konu doğalgaz alımını yaptığımız ve petrol de aldığımız ülke için belki ileride dolar bağımlılığından kurtulma yoluna için bir umuttu . Ama bir hafta geçmedi aynen tornistan. Listeye dahil edilmiş .tabiiki bir sürü neden vardır seçim filan vs ama halk ve ekonomiden etkilenler olrak bağımlığın sembolü dolar ile ticereti göz önüne almak lazım. Şimdi avrupa ile ticarettte euro kullıyorsak doğalgaz alırken de kendi para birimleri ile alım yapabiliriz (tabii ki teoride )




  • aslında sizlerle paylaşmak istediğim bir başka tespitim daha var ama inclenmesi gereken bilimsel olğular ile dünya tarihi arasındaki ilginç ilişkiler. Ben bazılarını tespit ettim ancak daha dikkati bir şekilde incelenirse çok şey bulunacağı aşikar.Bu nedenele sizlerin görüşlerine sunmak isterim.

    güneşte olan aktivitelerin kısa periodlu ve uzun periodlu olanları bulunmaktatır bunlardan en iyi bilineni 11 yıllık sirküle edendir. Buna göre 2012 değil ama pik yaptığı dönemleri aşağıda veriyorum.Sayıları eğer bir excel tablosu yapsak ağırlıklı ortlama olarak bulancak veriler ve yığılma 2012 yılını gösteriyor bu çok da özel bir tarih değildir aynı olay 1999 yılında 1990 başlarında yaşanmıştır. Ancak ben bazı tarihleri ve çıkan ekonomik ve sosyal olayları incelemiştim çok ilginç şeyler çıkmıştı. önce önümüzdeki thmi edilen patlamaların sayı ve aylara göre dağılımı sonra da geçmişe ait analizleri vererek sizlerin de incelemesini tavsiye ederim. Herşey başt ahayat ve devinim bioritim gibi olaylar hepsi güneş aktivitesi ile olmakta olduğu için büyük önem taşımaktadır. Eski çağlarda güneşe verieln önem bugunkünden fazlaydı çünkü ellerinde değerlendirebilecekleri fazla teKrar eden veri yoktu . Ancak unutukan ve yokolmuş uygarlık geriye bırabilecekleri tek şey güneşin olaganüstü periodları ve yaşadıkları felaketlerin buna göre tarihlenmesidir.


    quote:

    1996-2019 arası kem olmuş patlamlar hemde olacak patlamalar

    ftp://ftp.ngdc.noaa.gov/STP/SOLAR_DATA/SUNSPOT_NUMBERS/sunspot.predict


    gelelim sayılar ve ilginç raslantılara

    1750-2009 yılları arasındaki patlamalar aşagıdadır.

    ftp://ftp.ngdc.noaa.gov/STP/SOLAR_DATA/SUNSPOT_NUMBERS/MONTHLY.PLT

    mesela hiç alakasız gelebilecektir belki ancak ekonomik bunalım için biryıldan çok daha uzun süreceğini iddaa edersem bir gerekçesi olacaktır. nereden mi tahmin ettim 1991 ve yaşadığımız krizlerin yılları ile eski patlamaları kıyaslarsanız ilginç deyatlar çıkacaktır.

    mesela 2001 eylülde 150 gibi anormal bir yükseliş vardır.
    1988-1992 arssı hep yüksek seyretmiş rus blogunun çöküşü birçok olay bu yıllarda oldu yaşayanlar iyi bilir.

    benim dikkatimi çeken 1938 yılının kasımında 122,2 sayısı çok ilginç bir tesadüf olabilir mi?

    1939 yılında yine birçok ay maksimum çekiyor

    1946/7 ayından 1950/01 ayına kadar hep maksimumda seyrediyor hep ekonomik ve savaşın yıkım sonuçlarının arkası bunalım yılları

    1956-1960 arası çok yüksek bizde ihtilal oldu ekonomomiz enflasyonu tanıdı
    .Dünyada da ilginç yıllar olabilir araştırmak lazım .Belki de fazlasıyla yakın tesadüflerdir. Büyük kıtlıkların nedeni güneş patlamaları ve sonrasında yaşanan ekonomik buhranlar da olabilir. Bir ilişki var ama adını koymak zor görünüyor.

    yine 1929 yılı 12 ayında 108 ile o yılların rekorunu kırıyor.

    hele 1893 yılında yine yüksek bir rakam, ne olmuş olabilir diye düşündüm ,RUS harbi çıktı. gerçekten çok ilginç şeyler.

    bilmiyorum bana bayağı ilginç geldi yoksa herşey önceden belli mi ?

    Kaderimiz nasıl şekilleniyor konusunu düşünenler için iyi bir araştırma dosyası olabilir


    şimdi gelelim ilginç bir o kadar da ciddi araştırmaya buna göre 3-4 yüzyıl içinde yapılmış araştırmalar sayısal olarak mevcut ama öncesi için radyokarbon analizleri ile bir inceleme yapılmış uzatmadan yazının özetini ve sonuçlarını göstere kısmı veriyorum

    ABSTRACT:
    Direct observations of sunspot numbers are available for the past
    four centuries, but longer time series are required, for example,
    for the identification of a possible solar influence on climate and
    for testing models of the solar dynamo. Here we report a
    reconstruction of the sunspot number covering the past 11,400
    years, based on dendrochronologically dated radiocarbon concentrations.
    We combine physics-based models for each of the
    processes connecting the radiocarbon concentration with sunspot
    number. According to our reconstruction, the level of solar
    activity during the past 70 years is exceptional, and the previous
    period of equally high activity occurred more than 8,000 years
    ago. We find that during the past 11,400 years the Sun spent only
    of the order of 10% of the time at a similarly high level of
    magnetic activity and almost all of the earlier high-activity
    periods were shorter than the present episode. Although the
    rarity of the current episode of high average sunspot numbers
    may indicate that the Sun has contributed to the unusual climate
    change during the twentieth century, we point out that solar
    variability is unlikely to have been the dominant cause of the
    strong warming during the past three decades.

    işte bu yüzden 2012 yılı ve sonrası için yani bu yüzyıl içinde artan manyetik aktiviteler sonrasında özellikle büyük depremler (birbirini tetikleyen) bizim ülekemiz açısından öenm arz ediyor çünkü çok ciddi deprem riski bulunan bir bölgedeyiz. Sonrasında manyetik kuup değişimi gibi dünyayı kökünden değiştirecek ve canlı ekosistemleri dahil yeni bi,r yapılanmaya ve yokoluşa götürecek zincirleme olaylar söz konusu olacaktır. Belki biz görürüz veya göremeyiz ama çocuklarımız ve torunlarımız illaki bunu yaşayacaklar tabii hayatta kalırlarsa. Bence ciddiye alınması gerekn şeyler.ZAten dünya çıkar üstüne kurulmuş bir ekonomik yapı arz ettiği için bu değişen duruma intibak edemeyerek korktuğumuz önce bölgesel sonra dünya savaşını tetikleyecek şeyler için bilimsel bi,r dayanak olarak görülmelidir. Tarihi önceden bilmek olanaksız ama periodu bilmek mümkün , çünkü geçmişte tekrar eden olaylar yine döngü şeklinde olacaktır.


    ftp://ftp.ncdc.noaa.gov/pub/data/paleo/climate_forcing/solar_variability/solanki2004-ssn.txt




  • yeni incelediğim bazı tarihler ve dünyayı ilgilendiren olaylar

    quote:

    orjinal istatistik içinftp://ftp.ngdc.noaa.gov/STP/SOLAR_DATA/SUNSPOT_NUMBERS/MONTHLY.PLT

    1836 10 137.4
    1836 11 120.9
    1836 12 206.2
    1837 01 188.0
    1837 02 175.6
    1837 03 134.6
    1837 04 138.2
    1837 05 111.7
    1837 06 158.0
    1837 07 162.8
    1837 08 134.0
    1837 09 96.3
    1837 10 123.7
    1837 11 107.0
    1837 12 129.8
    1838 01 144.9
    1838 02 84.8
    1838 03 140.8
    1838 04 126.6
    1838 05 137.6
    1838 06 94.5
    1838 07 108.2
    1838 08 78.8
    1838 09 73.6
    1838 10 90.8
    1838 11 77.4
    1838 12 79.8
    1839 01 105.6
    1839 02 102.5

    ilk sayılar tarih ikinci sayı ayı gösteriri üçüncüsü güneş patlamalarını


    http://en.wikipedia.org/wiki/Panic_of_1837

    1848 yılında yine yüksek sayılar var

    1848 01 159.1
    1848 02 111.8
    1848 03 108.6
    1848 04 107.1
    1848 05 102.2
    1848 06 129.0
    1848 07 139.2
    1848 08 132.6
    1848 09 100.3
    1848 10 132.4
    1848 11 114.6
    1848 12 159.5

    http://en.wikipedia.org/wiki/1848
    dünyayı ilgilendiren olayhttp://en.wikipedia.org/wiki/Revolutions_of_1848

    1859 08 106.8
    1859 09 105.8
    1859 10 114.6
    1859 11 97.2


    http://en.wikipedia.org/wiki/Solar_storm_of_1859

    kasım 1859http://en.wikipedia.org/wiki/The_Origin_of_Species

    1860 05 107.1
    1860 06 108.6
    1860 07 116.7
    1860 08 100.3
    1860 09 92.2
    1860 10 90.1
    1860 11 97.9

    1860 dahttp://en.wikipedia.org/wiki/Second_Opium_War

    1869 05 103.9
    1869 06 108.4
    1869 07 59.2
    1869 08 79.6
    1869 09 80.6
    1869 10 59.3
    1869 11 78.1
    1869 12 104.3

    http://en.wikipedia.org/wiki/Red_River_Rebellion

    yani sonuç olarak sayılar ile tamamen random bir ilişki olabilir ama bazı buhranların olduğu zamanlar ile arasında incelenmesi gerekn bağıntı var gibi. Ne dersiniz ?




  • sizlerinde de ileri derece bağıntı kurabilmesi için tarih ekonomi ve politik değişim tarihlerini ilişkilendirebileceğiniz verileri aşağıda bulabilrsiniz.

    ftp://ftp.ngdc.noaa.gov/STP/SOLAR_DATA/SUNSPOT_NUMBERS/MONTHLY

    yuvarlanmış veriler

    ftp://ftp.ngdc.noaa.gov/STP/SOLAR_DATA/SUNSPOT_NUMBERS/SMOOTHED

    YEARLY MEAN SUNSPOT NUMBERS
    ftp://ftp.ngdc.noaa.gov/STP/SOLAR_DATA/SUNSPOT_NUMBERS/YEARLY




  • 
Sayfa: önceki 1718192021
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.