Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (18. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
189.792
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1617181920
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Başka bir forum sitesinden aldığım yoruma göre;

    quote:

    Milyonlarca kisinin barindirilacagi "Karantina kamplari" nin bir kac sene evvelinden kurulup hizmete hazir hale getirilmesine abartma degil hazirlik dememiz daha dogru olur herhalde.

    Icine girdigimiz donemde "Mega-Sehirlerin" birer ölüm tuzağı haline geleceklerini bir cok kez belirttim, Mexico City'de , Istanbul da, NYC de bu tanima uygundurlar.

    Su anda "Bio-Warrior" larin ellerineki en etkili cephane "Modified Marburg B" diye bilinendir ve bu hic kullanilmamistir henuz.

    Ben bu salginin sadece test amacli oldugunu dusunuyorum.




    Eğer 5-6 sene sonra hala hayatta isem büyük ihtimalle İstanbul'da olmayacağım herhalde..

    Sinir oluyorum şu biyolojik silahlara.. Acı acı, sindire sindire götürüyorlar adamı, ve savaşacak bir durum da yok, direk kaçış..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 1 Mayıs 2009; 14:57:26 >




  • Petrol üretiminin düşüş grafiğini görmek isteyenler için bir rapor..

     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil


    Bakalım grafik başını yukarı mı kaldıracaaaak? Yoksa kaldırmaya fırsat verilemeden başına mı vurulacak? Göreceğiz..




  • Nefis yazılar ve harika bilgiler.. Hazardousmen teşekkür ederim. Özellikle diğer forumdan alıntı yaptığın küçülme ile ilgili olan yazı gerçekten çok güzel.

    İşin en acı tarafı ise bu gerçekleri farketsek de, az gelişmiş ülkelerde yaşadığımız için hiçbir önlem faaliyetinde bulunamıyor olmamız. Konunun başlarındaki yazılarımda belki görebilirsiniz, relocalization network diye küresel bir oluşum vardı. Bu oluşum, geldiği görünen olaylara karşı lokalizasyon (yerelleşme) ile mücadele etmeyi, en azından kendi çevremiz için sürdürülebilir bir ortam oluşturmayı destekliyordu.

    Oluşumun kurucuları ile skype aracılığı ile toplantılar yaptım. Onları ikna ettim ve organizasyonun İstanbul ayağını oluşturdum. Fakat sadece 2 üyem vardı. Bunda ülkenin geri kalmış olması ve insanların günü kurtarma derdi sebebiyle geleceklerine dair hiçbirşey düşünememeleri, yine ülkenin geri kalmış olması sebebiyle rezalet durumdaki eğitim sistemi ve eğitimsiz halk ve insanların değişimleri kabul etmek istememeleri olduğunu düşünüyorum.

    Neyse sonuç olarak Relocalization Network ödeneksizlik yüzünden kapatıldı, sadece google'da aktif bir grup oldu. Ben de yaşadıklarımdan sonra kendimi kurtarmaya daha çok önem vermeye başladım. Fakat anlıyorum ki bu işler tek başına olmuyor.


    Şimdi sizlere soruyorum dostlar; madem dümeni kilitlenmiş dev tankerin üzerimize geldiğini görüyoruz, konuyu tartışmak ve sürekli yeni şeyler öğrenmek güzel de, gelin beraber birşeyler yapalım??




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Zizim
    İşin en acı tarafı ise bu gerçekleri farketsek de, az gelişmiş ülkelerde yaşadığımız için hiçbir önlem faaliyetinde bulunamıyor olmamız. Konunun başlarındaki yazılarımda belki görebilirsiniz, relocalization network diye küresel bir oluşum vardı. Bu oluşum, geldiği görünen olaylara karşı lokalizasyon (yerelleşme) ile mücadele etmeyi, en azından kendi çevremiz için sürdürülebilir bir ortam oluşturmayı destekliyordu.

    Oluşumun kurucuları ile skype aracılığı ile toplantılar yaptım. Onları ikna ettim ve organizasyonun İstanbul ayağını oluşturdum. Fakat sadece 2 üyem vardı. Bunda ülkenin geri kalmış olması ve insanların günü kurtarma derdi sebebiyle geleceklerine dair hiçbirşey düşünememeleri, yine ülkenin geri kalmış olması sebebiyle rezalet durumdaki eğitim sistemi ve eğitimsiz halk ve insanların değişimleri kabul etmek istememeleri olduğunu düşünüyorum.

    Neyse sonuç olarak Relocalization Network ödeneksizlik yüzünden kapatıldı, sadece google'da aktif bir grup oldu. Ben de yaşadıklarımdan sonra kendimi kurtarmaya daha çok önem vermeye başladım. Fakat anlıyorum ki bu işler tek başına olmuyor.


    Şimdi sizlere soruyorum dostlar; madem dümeni kilitlenmiş dev tankerin üzerimize geldiğini görüyoruz, konuyu tartışmak ve sürekli yeni şeyler öğrenmek güzel de, gelin beraber birşeyler yapalım??

    Relocalize'da iki kişiden başka hiç kimse yok ki ->http://www.relocalize.net/stanbulda_bilin_leniyor Google Türkiye grubu varsa ben katılayım hemen. Yahoo gruplarında epey vakit geçirdim Türkiye'de bu konuyla ilgili topluluklar var mı diye ama yerelleşme kavramından haberdar olan tek kesim "doğa dostu" romantikler. Kendimi çok yalnız hissettim.

    Bu ülke 70'lerden sonra derin bir uykuya girdi. Hala uyanabilmiş değil. Hani uyanan bir kaç bin kişi olsa içim yanmayacak. Bunun geri kalmışlıkla doğrudan ilgisi yok. Her ne kadar hızla faşist bir diktaya doğru yol alıyorsak da bu ülke basın özgürlüğü konusunda hala bir çok ülkeden iyi durumda. Dün Sky'da Zeitgeist konuşuldu mesela. Erol Bilbilik herşeyi söyledi. En sonunda belgeseli yapanların kötü niyetli olduğunu da söyledi ve saçmaladı ama yine de ben Gürkan Hacır'ın cesaretini takdir ettim.

    Kurtulma meselesine gelince. Evet tek başına olacağına inanmıyorum ben de. En azından mini bir topluluk olarak hayatta(ve özgür) kalma planları yapmak lazım. Ama bu ülkede bir araya gelen iki kişi mutlaka kavga eder, nasıl olacak bu işler bilmiyorum.

    Tartışmak aklın varlığına delildir. Tartışma bitmez. Ama insanları aydınlatıp gittikleri yanlış yoldan çevirmek için çaba göstermek lazım. Benim aklıma internet sitesi ya da blogundan başka bir şey gelmiyor. Uzun süredir de düşünüyorum bunu ama saatlerimi, günlerimi harcayacağımı, karşılığında bir avuç insan bile kazanamayacağımı düşününce cayıyorum. Böyle bir işe girerken sayfanızın okunurluğunu ya da aldığı hiti artırmanın yollarını bilen biriyle işbirliği yapmak gerek.

    Beni en çok rahatsız eden ve telaşlandıran şey ise vaktin gittikçe daralıyor olması. Söylediğim gibi faşist bir diktaya kavuştuktan sonra böyle girişimlerde bulunmak için çok geç olacak.




  • nlty2000 hocam relocalize'daki o iki kişiden birisi selim diye bir arkadaş, author ise bizzat benim.

    Eğer ilgilenirseniz size şu anda yapmakta olduğum organizasyondan bahsedebilirim: Herşeyden öte bu çalışma hayatı ve insanı kısıtlayan kapital düzen beni çok yıpratıyor. Bu yüzden tamamen doğaya dönmek, kendimi ve doğayı tanımak, anlamak gibi bir amacım vardı. Bu yüzden bir arkadaşım ile kampçılık ve gece yürüyüşü etkinlikleri gerçekleştirmeye başladık. Bu sayede hem doğa tecrübemiz oldu hem de yaşanacak kaosa kendimizi daha hazır hisseder olduk.

    Sonrasında bir web sitesi kurduk (şu anda bu aşamadayız). Web sitesinde bir forumumuz ve bir facebook grubumuz var. Bu sayede adam toplamaya çalışıyoruz. Şu anda doğa teması üzerine yoğunlaşmış durumdayız. Yeterince kalabalık topladıktan sonra bu konuları toplulukla paylaşacağım ve yerel grup yada gruplar kurmayı deneyeceğim. (Gruplar dememin sebebi halihazırda bir Ege şubemiz olması).

    Tabi burada yapmaya çalıştığım şey sadece kaostan kaçış ve yerelleşme değil, halihazırda mevcut düzeni de bir nebze olsun eğme yada kırma çabası. Kişi şehir hayatı içerisinde inanılmaz baskı ve yüklerin altında. Doğada birkaç gün ıssız yerlerde kalmak hem insanı rahatlatıyor hem de kendisi ile ilgili bilmediği şeyler keşfetmesini sağlıyor.

    Eğer ilgi duyan olur isewww.geceyuruyucusu.com adresini takip edebilir.

    nlty hocam forumumuzda gönlünce bilgi verici başlık açabilirsin. Hatta 1-2 gün içerisinde sırf bu tür başlık ve tartışmaların olduğu bir bölüm açalım.

    Eğer kendi web siteni kurma gibi bir düşüncen var ise sana elimden ne gelirse her türlü yardımcı olurum. Bir kişi bile okuyup birşeyler öğrnese, kendi bakış açısını azda olsa eğse tüm emeklere değer dostum.
    Bir de şu varki aslında insanların tamamı yanlış giden birşeyler olduğunun farkında, Hepimiz içten içe kaotik te olsa bir değişim istiyoruz. Yoksa Zeitgeist bu kadar çok kişi tarafından izlenmezdi değil mi?

    Kal sağlıcakla.




  • quote:

    Şimdi sizlere soruyorum dostlar; madem dümeni kilitlenmiş dev tankerin üzerimize geldiğini görüyoruz, konuyu tartışmak ve sürekli yeni şeyler öğrenmek güzel de, gelin beraber birşeyler yapalım??


    Ben kendimi Titanic buzdağına çarpmak üzereyken geminin önünde ellerini iki yana açmış bir adam gibi görüyorum..

    Bir şeyler yapma fikri güzel fakat dev tankerin üzerimize gelmesine çok az bir süre kaldı, sonbaharda ekonominin kısmi düzelişi ile petrol fiyatlarının tarihi zirvesine tırmanması, sonrasında da gitsin serbest piyasa kuralları, gelsin militarist piyasa kuralları, sanırım 1 ya da 1.5 sene sonra dünyada artık küçülmenin başlayacağı, petrol krizinin yaşanmakta olduğu ve yeterli petrol rezervlerinin olmadığı tartışma konusu bile olmayacak.. Evet bu 1 sene süreçte ne yapılabilir, üstelik biz devlet de yönetmiyoruz.. Devleti yönetenlerden bazıları ise müthiş bir aymazlık içinde..

    Ben anneme, babama bazı şeyleri anlatamıyorum, insanlar hep eski alışkanlıklarını sürdürüyorlar, hala ''kriz bi geçsin, kriz bittikten sonra'' laflarını söylüyorlar, artık bıraktım o zamana kadar işler böyle gitsin, ülke tam gaz duvara çarpsın, çöküş büyük olsun da küreselleşmenin ne olduğunu, nasıl yıkıcı bir şey olduğunu görsün bu toplum..

    Hakediyorlar...

    Blog fikri ve bunu önceden aşılama güzel de olsa, işe yarayacağını hiç sanmam.. Zaten vakit çok az..

    Maalesef ama durum bu..

    İnsanlar bu gerçeğe inanmıyorlar, beyinleri mi elvermiyor, ne oluyor anlamıyorum ama hakikaten inanmıyorlar, kabul etmiyor ''error'' veriyor.. Ben üniversitede bir oluşum başlatıp bu bilinci yaymaya çalışsam devasa toplum ve sistem karşısında yenilirim.. Çok acı..

    Kendimizi ve ailemizi kurtarmaktan başka çaremiz yok maalesef, devlet baba da kendini kurtarsın artık..

    İTÜ diplomamı da çerçeveletip duvara asacağım, tabii biterse..

    Ne güzel de bizi uyutmuşlardı, işe gireceksin, iyi para alıcaksın, müdür olacaksın, çalışacaksın, büyük otomobillere bineceksin, teeeeeyy tey..

    quote:

    Beni en çok rahatsız eden ve telaşlandıran şey ise vaktin gittikçe daralıyor olması. Söylediğim gibi faşist bir diktaya kavuştuktan sonra böyle girişimlerde bulunmak için çok geç olacak.


    Keşke o faşizm şimdi gelse, ama 1930larda Atatürk'ün önderliğinde olduğu gibi tek parti dönemi..

    Öyle bir şey olsa bugün, İstanbul'da moratoryum ilan etmek kolay olur, bütün yapı inşaatları durdurulur, bütün karayolları yatırımları durdurulur, demiryollarında acil yatırım planı hayata geçirilir, ticari araçlara benzin verilirken, özel araçlara benzin yasaklanır, tarım alanında devrim gibi politikalar hayata geçirilir, askeri yatırımlar hızlanır, özelleşmeler durdurulur, vs. vs. vs.

    Demokrasi 1950den sonra bu coğrafyaya başıbozukluk, rant düzeni, adam kayırmacılık getirmiştir.. Partiler oy kaygısı yüzünden halkın isteyeceği şeyleri yanlış da olsa yapmıştır.. Arsaya ev mi yapmak istiyorsun buyur yap, al sana ruhsat, oyunu bana ver, yol mu istiyorsun, al sana yol, araba desen araba, üstelik demokrasinin eksik uygulanmasından dolayı doğan boşlukları yabancı güçlerin kullanması ile ülke iyice küreselleşme trendine girmiş, hepten yabancıların uydusu haline gelebilmiştir.. Üstüne ''demiryolları gominist işidir'' diyebilen bir cumhurbaşkanımız da olunca da tuz biber ekilmiştir.. Eğer demiryolları lojistik ağımız şimdi bir Avrupa ülkesi kadar olabilseydi, çökecek olan karayolları ağımız yüzünden bir nebze şanslı olurduk, gıda ve ticari eşya sevkiyatını sağlayabilirdik, ama çekiceğimiz var işte heralde.. Hele bu demokratik bozukluğu karne dönemi gelince de sürdürürsek çok vahim..

    Bu ülke son 50 yılda çok vahim hatalar yapmıştır, ve hiç birinin faturasını ödememiştir henüz..

    Eğer şimdi de vahim hatalar yapılırsa durum....

    Neyse yazmıyım, bir fena oldum...




  • artık çok geç , hem dünya hem de türkiye için ,sadece bekleyerek oluşacak zarardan bir nebze olsun kişisel olarak kurtulabilmek mümkün.

    Demiryolları konusu gerçekten ayrı bir forum konusu olacak kadar mide bulandırıcı ve yabancı güçlerin nasıl bir tezgahı olduğunu anlatan güzel bir delik kuyu konusudur. Bize ne sunulursa onu ala ala bu hallere geldik. Ama işte hazard beyin vruguladığı konulara girrsek sanki bir politik görüş var gibi görünecek. DOĞRUYU aradığımız sürece hata yapmayız ama size sunulanı sadece anlık getirilerini görerek uzun vadede zararlarını ve götürülerini fark ettiğinizde artık geri dönüş yoktur. Bunca borç ve ithalat yapılma yolları açık oldukça sadece akan suyun bir kolu oluruz o kadar.

    Aslında herşey uzun planlı ve düşünülerek önümüze konulmaktadır , bunu bir anlayabilsek DOĞRUYU bulmak çok kolay olacak ama nerde...

    mesela 1950 yılların amerikan chevy otolarını düşünelim devasa yüzlerce klo ağırlığında tamponlar ve gözteriş neden oldu sanıyorsunuz .İşin aslını çok az kişi bilir, 2. dünya savaşında savaşın ne kadar süreceği kestirilemediği için çok büyük maden stokları yapılmıştı buna krom ve demir de dahildir. Adamlar bir yıldan kısa sürede onlarca gemi binlerce uçak ve onbinlerce tank yapıyorlardı . Savaş bitince milyonlarca ton rezerv stoklarda kaldı , politikacılarda birkaç sene bekleyip bunu tüketmek için iyi bir yol buldular milyonlarca araç (tonlarca ağırlıkta) devasa krom tamponlar (asıl neden krom rezervlerini eritmek idi) yapıldı ve bütün dünyaya da ihracat edilmeye başladı . LÜks araç tüketiminin özendirilmesinin temel nedeni budur . Bizim akıllı demokrat partililere de güzel bir bir şekilde bunları kakaladılar yol yapın bırakın demiryollarını dediler , günümüzün durumu ortaya çıktı . Halbuki bunun yerine inkişaf devam etse idi bugun her istediğimiz noktaya hızlı tren ile bedavaya gidebilecek bir durumda olacaktık .

    Sonra baktılar ki bu araçlar petrol ile sıkı bir bağ içindeler, 60 lı yıllardan sonra buna yüklendiler ta ki 70 lrde petrol krizine kadar bu işten en karlı olan büyük petrol şirketleri ve yapılan kar ile dönen ABD ingiltere vb ülkeler olmuştur. Al gülüm ver gülüm misali bizi Natoya boşuna almadılar




  • quote:

    Orjinalden alıntı: hazardousmen

    Kendimizi ve ailemizi kurtarmaktan başka çaremiz yok maalesef, devlet baba da kendini kurtarsın artık..


    Burda anlaşılması gereken gerçek şudur: Hiçkimse kendi başına ya da ailesi ile yardımlaşarak bu durumdan kurtulamaz!!

    Mutlaka ama mutlaka yerelleşme(localization) desteklenmeli ve yerelleşme tabanlı lokal gruplar oluşturulmalıdır. Bu gruplar kendi yiyeceğini, barınağını, kısıtlı da olsa sağlık imkanlarını ve mutlak güvenliğini sağlayacak kuvvette olmalıdır. Bir nevi orta çağa dönüş te denilebilir (ki aslnda anafikir de budur).

    Bu imkanları aşiret olmadığınız sürece ailenizle sağlayamazsınız. Yaşanacaklar konusunda bilgili, akıl sağlığını kaybetmeyecek (lütfen küçümsemeyin bu tip durumlarda en önemli kriterdir) ve grubun işine yarayacak çeşitli yeteneklerde uzmanlaşmış kişilerden oluşmalıdır. Neyse bu konu uzar gider fakat yapmaya çalıştığım şey budur.

    @Vezir:

    Hocam aslında asıl hikaye hepsinden daha büyük: Bun kadar yüzyıldır bu gezegende hüküm sürüyoruz. Yaptıklarımız ve başardıklarımızla gerçekten de çok kuvvetli bir türüz. Fakat kurduğumuz bu ekonomik sistem bizi tüketiyor. Belki de uygarlığımızın gelişimi için böyle bir süreç gerekiyordu.

    Anlamamız gereken şey dünyada üretilen herşeyin topluma bir değer katması olmalı. Fakat mevcut rekabetçi ekonomi bunun önündeki en büyük engel. Çevrenize bakarsanız üretilen her ürün size gerekli olduğu için değil, sizin satın almanız için üretiliyor. SATIŞ! AL - TÜKET!
    Satışın canı cehenneme hocam. Bu yüzden hunharca kullanıyoruz dünyanın kaynaklarını. Sistem daha çok almamız için hepimizi bencilleştriyor, asla paylaşmamızı istemiyor. ÖZlerimizden uzaklaşıyoruz, kendimizi unutuyoruz hocam.

    Ben çocukken evde sobanın başında otururduk. Her gece ailecek toparlanırdık. Hikayeler anlatılırdı çeşitli konularda. İnsanlar konuşur, eğlenir ve kasıklarını tuta tuta gülerdi eskiden. Günler bile daha uzundu sanki.
    Şimdi bakıyorum; herkes keni odasında oturuyor tek başına. Sevdiği diziyi izliyor, beriki internet başında. Sofraya bile beraber oturulmuyor, özgür toplumun özgür bireyleriyiz ya.

    Mutlaka geri dönüş yaşanmalı, yaşanacak. Biz kurbansak varsın olsun. Belki kapital düzende dişlinin çarkı olmaktan öteye geçememiş biz düşünen bireyler, o zaman birileri olmaya nail oluruz. Oluruz da insanlık için bir çivi çakabiliriz tahtaya belki.




  • zizim:

    Farklı sayfalar ya da bloglar hazrılamak taraftarı değilim. Sizin site konuyla ilgili değil sanırım. Ben bu konuya uyanmış herkesin toplanacağı ve yazacağı bir blogu yararlı görüyorum. Bloga forum da eklenir gerekirse, forum kolay. Anladığım kadarıyla hepimizin işi gücü var, yükü bir kaç kişiye bölmek sürekliliğin sağlanmaıs açısından iyi olur. Şu anda bu konuda Türkçe site ya da blog yok diye biliyorum. Ama uzun uzadıya aramadım. Varsa da bilelim. Bizden daha var mı?

    Bahcesel forumunda konuyla ilgili actigim basliga hic ilgi gosterilmedi.http://www.bahcesel.com/forumsel/genel-cevre-konulari-ve-cevre-bilinci/20045-icinde-bulundugumuz-lale-devri-ne-kadar/

    hazardous:

    Devletin kilit pozisyonlarında görev almadığımız için elimizden bir şey gelmeyeceği fikri de bu sistemin bize kabul ettirdiği yalanlardan biri. Herkesin elinden bir şey gelir. Herkeste çok büyük bir potansiyel var. Eksik olan motivasyon.

    Faşizmden kastım öyle bir şey değil. Bildiğin big brother. Bodoslama dipçik ve kelepçe rejimi yani. Geçen hafata ABD'de "hate crime" yasası kabul edildi. Artık "bu tezgahların arkasında Yahudiler var, İsrail var" gibisinden cümle kuranlar hapisle yargılanacak. Biz de aynı iktidarın uzantısı ile yönetiliyoruz, biz de çıkacak benzer yasalar. Hala konuşma özgürlüğümüz var dediğim bu. Bir vakit sonra bu foruma bunları yazamıyor olabiliriz.

    Velhasıl hiç bir şey yapamayız ya da geç kaldık demek anlamsız. Bir şeyleri yapma fırsatını kaçırmış olabiliriz elbette ama insanin hayattaki amacı gördüğü zararı azaltmak, hakkını mümkün olduğu kadar korumak, güvenlik seviyesini mümkün olduğu kadar artırmak değil midir?

    "It is criminal to teach a man not to defend himself when he is the constant victim of brutal attacks." - Malcolm X




  • Dostum yukarıda da bahsettiğim gibi bizim site bir oluşum ama temeli ve tabanı bu olay değil.
    Bahsettiğim başlığı açtım bu arada, istersen birşeyler karalayabilirsin.


    Söylediğin ortak toplanma sitesini ben bir nevi relocalization network üzerinde denedim. Fakat bırak İstanbul grubunu, oluşum tüm dünyada kapandı. Birkaç kişi biraraya gelip güç birliği yaparak bağımsız bir site vs. oluşumu planlıyorsan ben destek veririm. Bir domain bile alabiliriz bu iş için.
    Şu anda ben de pek bilmiyorum böyle bir oluşumu Türkiyede. Ama yapılırsa okuyup takip eden mutlaka olacaktır.
  • quote:


    Burda anlaşılması gereken gerçek şudur: Hiçkimse kendi başına ya da ailesi ile yardımlaşarak bu durumdan kurtulamaz!!


    Doğru.. Tamamen doğru.. Ama ne yazık ki elde hiç bir şey yok.. Hala bir şey yapabilme imkanı olsa bile elden bir şey gelmiyor.. Ben bunları aileme anlatamıyorum, hala bana ''okulunu bitir, iş bul, müdür ol gibi zırvalar söylüyorlar'' Maddi imkan olarak şehir dışında yaşayabilecek orada düzen kurabilecek imkanımız var, ama bunu söylemeye çalıştığımda bile ''ne gerek var, olur mu öyle şey, sen deli misin, İstanbul çöker mi hiç'' gibi tepkiler alıyorum.. Etrafımda akrabalarıma söylesem, sana ne biz bireyiz, kendi işimizi kendimiz yaparız, herkes kendine baksın gibi ''bireyci'' yaklaşımlar oluyor.. Toplumcu, yerelci, birliktelikçi yaklaşımlar uçmuş gitmiş, yok olmuş..
    Bu durumu siz de yaşamışsınızdır.. Resmen karşımda bir dağ duruyor, hem de ne dağ.. Ama dağ bilinçsiz bir kütle.. Bilinç ise benim, ama hiç bir şeye yaramıyor.. İnsanın harbi sinirden küfredesi geliyor, çıldırası geliyor.. Dağdan yavaş yavaş parçalar kopuyor..

    Az önce de Wall Street Journal düştü işte..

    quote:

    Peak Oil: Global Oil Production’s Peaked, Analyst Says


    http://blogs.wsj.com/environmentalcapital/2009/05/04/peak-oil-global-oil-productions-peaked-analyst-says/

    Ek olarak şunu da belirteyim, kartallar yemlerini öldürmek için yere bıraktıklarında ölmezse tekrar yukarı çıkartıp daha yukarıdan bırakırlarmış.. Borsalar da şişmeye, şişmeye devam ediyor.. Nitekim bugün 33000 i gördük, petrol fiyatları ise 54e geldi.. Şişmeye devam..

    quote:



    Faşizmden kastım öyle bir şey değil. Bildiğin big brother. Bodoslama dipçik ve kelepçe rejimi yani. Geçen hafata ABD'de "hate crime" yasası kabul edildi. Artık "bu tezgahların arkasında Yahudiler var, İsrail var" gibisinden cümle kuranlar hapisle yargılanacak. Biz de aynı iktidarın uzantısı ile yönetiliyoruz, biz de çıkacak benzer yasalar. Hala konuşma özgürlüğümüz var dediğim bu. Bir vakit sonra bu foruma bunları yazamıyor olabiliriz.


    Bugün ABD demokratik bir ülkedir, ama 2012den sonra öyle olmayacaktır.. Türkiye için geçerli olacak mı bilemeyiz, ama olsa hayır demem, çünkü yukarıda yazdığım radikal kararlar için gerekli olabilir..

    ABD için ise amaç çok farklıdır.. Bunu daha önce yukarıda verdiğim linklerde, Cheney'in konuşmalarında, orduya '' Sizin göreviniz, artık sadece dış güçlere karşı ülkeyi korumak değil, iç tehlikelere karşı da ülkeyi korumaktır'' demiş ve darbe yapılmasına müsaade eden bizdekine benzer TSK iç hizmet kanunu çıkarılmıştır.. Tabii iç tehlikelerin neler olduğunu sanırım, daha önceki mesajlarımda yazmıştım.. 50 60 milyon civarında insan kütlesi.. Hangi ırktan, hangi milletten olduğunu da siz tahmin edin..

    Türkiye'de, ABD'deki gibi heterojen bir kimlik dağılması yok, hepimiz Türkiye halkıyız nitekim..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 5 Mayıs 2009; 14:11:45 >




  • zizim;

    domain almak kolay. yıllık 20-30 liraya domain alabiliyoruz. blogspot'tan da blog alırız, başlarız doldurmaya. ben sırf sık kullanılanlar klasörümü sersem halı gibi olur, sayfalar sürer. :) yani ciddi isen girelim derim. ama tekrar söylüyorum tek başıma gözümde büyüyor. zaten çok fazla monitöre bakmaktan miyopum ilerledi.

    hazadousmen:

    o öyle değil. :) totaliter bir rejim genelde rasyonel olamaz. toplumun yararına çalışmaz. ayrıca abd'nin yasalarında orduya "iç tehdit"lere karşı bir görev zaten biçilmiş. bu yeni değil. ama şu anda kaynağı hatırlamıyorum, link veremeyeceğim. araştırsak belki bir çok batı ülkesinde de benzer yasalara rastlarız.
  • Tamam dostum girelim. Yanlız bize web tasarım konusunda yardımcı olacak, webmasterlık yapacak birilerine ihtiyacımız olur.

    İçerik konusunda sıkıntı yaşayacağımızı sanmıyorum fakat siteyi kim tasarlayacak? Güncellemeleri vs. kim yapacak? Ben anlamıyorum tip teknik işlerden. Ücretsiz olarak bu oluşum çerçevesinde bizimle beraber çalışacak birisi olsa harika olur.
  • quote:

    o öyle değil. :) totaliter bir rejim genelde rasyonel olamaz. toplumun yararına çalışmaz.


    Eğer, totaliterliği uygulayanlar rasyonel ise olur, tabii ama bu totaliterlik süresince bir ülke elit sınıfı olmalı ki bunlar arasında uygulanabilir demokrasi ile yönetim belirlenmeli, bizim Osmanlıda olduğu gibi deli padişah olmasına izin verilmemeli, buna mutlak meşrutiyet mi ne diyorlar sanırım.. Yani benim dediğim Hitler gibi bir şey değil..

    Hitler politikaların çoğunu kendi belirliyordu, ama Obama sadece kukla mesela.. 2.cisi daha işe yarıyor..
  • Şu tüm borsaların çöktüğü, petrolün artık tüketimi karşılamadığı açıklandığı veya artık saklanamadığı an nasıl bir an olacak acaba? Oldukça merak ediyorum.. İnsanlar bankalara, marketlere, benzincilere, hücum ederler heralde..

    Sabah annemle tartıştım, stok yapmamız lazım en azından bir süre sonra diyorum, benimle dalga geçiyor.. Belki ilk aşamada bulunamama sorunu olmayabilir, parayı veren alabilir, ama fiyatı çılgınca artıcak, yanlış mı düşünüyorum acaba? Neyse biz karne dönemi görmemiş nesilleriz, nasıl bir şey tadına bakıcağız artık.. Tecrübeleri olanların da hiç bir yararı yok, onlar daha beter...




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 7 Mayıs 2009; 13:21:26 >




  • ben en yakın ecevit devrinde uzun kuyruk olaylarını gördüm herkes bakkalını bellerdi , tezgah altında stok yapılırdı margarin , şeker temel gıda malzmeleri falan . Parası olan biraz daha fazla verip alırdı ama mal olsa bile kısıtlı olunca rant mekanizması ve küçük stokçular bir günde vrugun vururdu. Babam ekmek karne dönemini yaşamış hep anlatırdı , sonuçta çevresi olan paçayı her zaman kurtarıyor bizde zaten halk bu tür olayları seviyor , unutsak da



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 7 Mayıs 2009; 14:16:43 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: hazardousmen

    Şu tüm borsaların çöktüğü, petrolün artık tüketimi karşılamadığı açıklandığı veya artık saklanamadığı an nasıl bir an olacak acaba? Oldukça merak ediyorum.. İnsanlar bankalara, marketlere, benzincilere, hücum ederler heralde..

    Sabah annemle tartıştım, stok yapmamız lazım en azından bir süre sonra diyorum, benimle dalga geçiyor.. Belki ilk aşamada bulunamama sorunu olmayabilir, parayı veren alabilir, ama fiyatı çılgınca artıcak, yanlış mı düşünüyorum acaba? Neyse biz karne dönemi görmemiş nesilleriz, nasıl bir şey tadına bakıcağız artık.. Tecrübeleri olanların da hiç bir yararı yok, onlar daha beter...



    Böyle bıçakla kesilmiş gibi bir değişim olmayacağını daha önce söylemiştim. Kontrollü(ama kimin kontrolünde?) bir iniş olacak. Şu anda ABD iniş hazırlıklarını zaten yapıyor. İsyan ve kargaşa durumunda kullanılmak üzere afet kampı adı altında milyarlarca dolarlık dev hapishaneler, salgın hastalık durumunda kullanılmak üzere emniyet tedbiri adı altında dev toplu mezarlar yapılıyor. Şimdi uzun uzun link vermeyeceğim ama bunların hepsi doğrulanmış, gizlemeye gerek duyulmayan bilgiler. Vidyosu bile vardı toplu mezarın bir haber sitesinde. Bu iki bilgiye ABD ordusunun artık şehirlerde toplumsal olayları bastırma tatbikatları yaptığı bilgisini ekleyin. Bu da gizli değil. Zaten herkesin gözü önünde yaptıkları bir şeyi neden gizlesinler...

    Bu gidişin Türkiye ayağı da var, iki mesajdır söylüyorum. Genç yaşımda hapislerde çürümek istemediğimden ayrıntılarını yazamıyorum, ama bizdeki durumda pek iç açıcı değil. Ama bizim bir şeyleri düzeltme şansımız hala var. Neden var? ABD'de olduğu gibi devletin bütün kurumlarını bankerler sarmadı henüz Türkiye'de. Ben banker diyorum, siz global elit deyin, ali deyin, önemi yok. Toplumlar bu adamlara yapageldiklerini devam ettirme şansı verirse bütün dünya, üzerindeki insanlarla birlikte ellerine geçecek. Hani çizgi filmlerde dünyayı ele geçirmek isteyen sapık kötüler var ya, hah, aynen öyle işte. O sapık kötüler gerçekmiş, bizi çocukken hep uyuttular, onların hayal ürünü olduğuna inandırdılar. Kapitalizmin de bir "ekonomik sistem" olduğuna inandırdılar. Meğer bildiğin saadet zinciriymiş. Her saadet zinciri gibi bu da bir noktada çökecekmiş. Çökmesinin arefesindeyiz. Bazıları sosyalizmin ilaç olduğunu sandı ama o da kökten sakat bir sistemmiş. Esas sorunu çözmekten çok uzakmış.

    Koyun gibi, nerede otlamamız isteniyorsa orada otladık. Arada bir kaçımız ayağa kalkıp gerçekleri gördü. Bunlar insani ve vicdani olarak diğerlerini uyarma gereği hissettiler. Uyaranları mezbahaya götürdü çoban. Hep aynı. Çobanların da fazla vakti kalmadı. Vakti daraldıkça şirretleşti, saldırganlaştı. Ama artık cümbür cemaat mezbahalık olma vaktimiz çok yakın.

    Ne içtin ben de istiyorum diyenlere bir iki anahtar kelime. Google abinin kollarına kendinizi bırakın, size matriksi göstersin.

    Georgia Guide Stones
    Bilderberg
    Trilateral commission
    CFR
    Skull & bones
    Rothschild
    eugenics

    edit: Ben de "tecrübe"nin biraz "overrated" olduğunu düşünüyorum. Aslında insanın zayıflığıdır tecrübe. Yeni bir şeyle karşılaştığında bir işe yaramaz. Karşılaşacağımız şeyler hep yeni. Hiç bir zaman yaşanmadı. Dolayısıyla yaşı geçkin olanlar karşılaşacağımız değişimlere karşı tedbir almayı bırakın ne olduğunu çözmeleri bile çok zor.

    There are three types of people:
    Those who take action.
    Those who watch while the action takes place.
    Those who wonder what just happened.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nlty2000 -- 7 Mayıs 2009; 17:02:07 >




  • quote:

    Neden var? ABD'de olduğu gibi devletin bütün kurumlarını bankerler sarmadı henüz Türkiye'de. Ben banker diyorum, siz global elit deyin, ali deyin, önemi yok. Toplumlar bu adamlara yapageldiklerini devam ettirme şansı verirse bütün dünya, üzerindeki insanlarla birlikte ellerine geçecek.


    nlyt2000, burada size katılamayacağım, nedenini de açıklayayım, ben de bütün Türkiye'de yaşayan herkes gibi sizin yaptığınız hatayı yapıyordum, umarım siz de farkedebilirsiniz durumu..

    Sizin bahsettiğiniz model ''küreselleşme'' idi, çok uluslu, sömürgeci sermaye vs. vs. yukarıda çok anlattık..

    Bir de bunun tam tersi vardı, ulus-devlet modeli.. Yani Zizim'in öne sürdüğü yerelleşme, lokalleşme..

    ABD'de bankerlerin devleti ele geçirdiği Zeitgeist uydurmasıdır, Zeitgeist 2001e kadar herşeyi doğru söyler ama 2001den sonra hala ABD bankerler tarafından yönetiliyor der, yanlış..

    ABD bu gün için sadece kendi(?)ni düşünmektedir ve ulus devlet modeline dönmektedir, hatta 2012den sonra sizin söylediğiniz bankerler ve onların savunucuları, küreselleşme taraftarlarının istisnasız hemen hepsinin orada kalması zorlaşacaktır, kaçan kaçacaktır, kaçamayan sizin dediğiniz hücreleri boylayacaktır, hem de bunları yaparlarken onlar için çok iyi şeyler hazırladıklarını tahmin ediyorum..

    Bakın bu da Obama'nın planları... Çok uluslu bankerler bunu yaparlar mı hiç?

    http://www.nytimes.com/2009/05/06/business/global/06tax.html?hpw

    http://www.foxnews.com/politics/elections/2009/05/03/obama-wall-street-play-dominant-role/

    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11577137.asp?yazarid=20

    ABD'nin finans sermayesinden çıkışı başlatılıyor, finans çalışanları artık trader falan olamayacak, hepsi üretim kanallarına yöneltilecekler, ABD dışındaki ABD fabrikalarının hepsi ülkelerine çağırılacak, bu diğer ülkeler için de geçerlidir..

    3 örnek sizin için yeterlidir umarım, isterseniz daha da verebilirim..

    Ayrıca ABD(?) derken hangi ABD olduğunu da açmak gerekir, biliyorsunuz ABDde 70 milletten insan yaşar.. O karantina kampları kimler için hazırlandıysa onlar işte ABD olmayanlardır.. Anlarsınız umarım.. Bankerlerin 1970lerde ABD'yi ele geçirmesinden sonra göç eden herkes.. Ayrıca bu bankerlerin arkasında hangi devlet olduğunu anlamanız için size bir ipucu? Proje küreselleşme ise küresel dil nedir?

    Her neyse, küreselleşme artık bitmiştir, Allahtan bitmiştir, yani o global çete, elit, banker dediğimiz tabakanın dünya üzerinde ''Aaa şurasının iş gücü ucuz, hemen oraya fabrika kuralım, aa burası iyi pazar, burada malları satalım, aa burada insanları sömürelim, onlar çalışsın, biz paradan para kazanalım'' devri bitmiştir..

    Bilincinizi geriye sarın, ortaçağa geri dönün ve bir anda imparatorluklar modeli varmış gibi düşünün, ve yapacakları savaşları, kendi halkları için yapacaklarmış gibi düşünün.. Yani küreselleşme oyunu artık bitmiştir..

    Tabii Fransa, Rusya, Almanya, ABD, Japonya, İran, diğer ülkeler, herkes kendi bölgesel güçlerini kuracaktır, hatta bunların çoğu bölgesel egemenlik sınırları ve diğer konular hakkında şu anda anlaşmalar imzalamaktadırlar bile, ayrıca yukarıdaki ülkelerin hepsi de Çin ve Hindistan'a karşı savaşacaktır.. Masada Çin ve Hindistana ve gelişmekte olan ülkelere bu haliyle yer yoktur, acilen ve acilen petrol tüketimleri azaltırılacaktır, bu da dünyayı tehlikeli bir yola sürükleyecektir.. Kimse sopasız tüketim azaltmaz tahmin ediyorum, umarım azaltır..

    Herhalde 2020de de dünya'da ''bütün yollar Roma'ya çıkar'' dediğimiz bir güç olucaktır, tabi Romalıların şu anda kim olduğunu sanırım biliyorsunuz..

    Bize gelince,

    henüz küreselleşme söylemlerinden çıkamadık, çıkan fraksiyonlarımız var, ama bir de bol bol küreselleşme söylemleri olanlar var, onların tasfiyesini başarıp bir milli bütünlük oluşturabilirsek, işler daha kolay olur, milli söylemler yaygınlaştı, yine 1920lere döneceğiz, fakat yine bir ATATÜRK'ümüz olacak mı? Zaman göstericek..

    Kontrollü düşüş olur mu bilemiyorum, çünkü kontrol için bir kontrol eden lazım, o da var mı bilemiyorum, üstelik dibine kadar yabancı sermayeye batmışız, düşüşümüz çok sert olabilir...

    Ayrıca bütün fabrikalarımız yabancı, onların hepsi kendi ülkelerine çağırılacak..

    Hepsi gittikten sonra hala hayattaysak bakacağız, elde ne kalmış diye..

    Ayrıca fizik kuralı kadar kesindir..

    quote:

    %3-4 büyümelerin altında küresel sermaye, paradan para kazanma, diye bir şey olmaz.. Yaratılan katma değerin %2si paradan para kazanana giderken, diğeri çalışan, sömürülene gitmektedir, win-win durumu yani.. 3-4ün altında ise win-lose durumu olur, sistem çöker..


    Umarım sizi aydınlatabilmişimdir..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 7 Mayıs 2009; 19:21:47 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: hazardousmen

    ABD'de bankerlerin devleti ele geçirdiği Zeitgeist uydurmasıdır, Zeitgeist 2001e kadar herşeyi doğru söyler ama 2001den sonra hala ABD bankerler tarafından yönetiliyor der, yanlış..


    Dostum seninle bu noktada anlaşamıyoruz. Fakat bu sonuca nasıl vardığını çok merak ediyorum, bana kaynaklar gösterirsen okumak isterim.

    Anlayamadığım asıl nokta şu: ABD seçim sisteminde seçilebilmeniz için inanılmaz büyük paralar harcayarak seçim kampanyaları yapmanız gerekiyor. Başkan adaylarını da seçim sonrası nemalanacak dev küresel şirketler destekliyor. Madem Obama kukla başkan, o zaman maddi gücünü kullandığı küresel şirketlere sırtını dönebileceği sonucuna nereden varıyorsunuz??

    2001 sonrasında ABD bankerler tarafından yönetilmiyordu sonucuna nasıl varıyorsnuz? Sonuçta Bush 2009 başında başkanlığı bıraktı, adam askeri gücünü bile şirketler için kullandı, nasıl oluyor?

    Krize çare diye trilyonlarca dolar önlem paketi açıkladılar bu paralar vergi veren normal vatandaşlardan bankerlerin cebine akmayacak ta nereye gidecek sizce? Merkez bankası özel bir kurum olduğu sürece bu sarmalın kırılmış olduğunu nasıl düşünüyorsunuz?

    Verdiğiniz kaynaklarda okuduğum ve anladığım kadarıyla Obama kendi işsizlik sorununu çözebilmek için ülke dışında imalat yapan firmaları tekrar ABD içine sokmaya çalışıyor. Fabrikalar gelsin ki insanlar paradan para kazanma devrine bir son versin, üretimin önemi tekrar artsın istiyor fakat bu gerçek olamayacak bir ruya..

    quote:

    %3-4 büyümelerin altında küresel sermaye, paradan para kazanma, diye bir şey olmaz.. Yaratılan katma değerin %2si paradan para kazanana giderken, diğeri çalışan, sömürülene gitmektedir, win-win durumu yani.. 3-4ün altında ise win-lose durumu olur, sistem çöker..


    Paradan para kazanmak için belli bir büyüme oranına artık ihtiyaç yoktur aslına bakarsan. Söylediğin durum piyasada dolaşan paranın mal olarak karşılığı olduğu eski dönemlerde doğrudur. Fakat mevcut düzende büyüme oranından yalıtılarak bir kısım fakirleştirilip daha daha çok daha borçlandırılırken başka bir kısım nemalanır.

    Şu anda her Türk vatandaşının iç ve dış borcu kaç TL civarındadır acaba?

    Ama büyümenin durması ile sistemin çöküşe doğru gidişi doğru bir bağlantıdır. Kriz her biter gibi olup ekonomi canlanma alameti gösterdikçe enerji darboğazları insanlığın üzerine kabus gibi çökecek ve büyümeyi negatife çevirecektir.

    Ekonomik kriz sebebiyle yeni enerji projelerine yatırımlar durduruldu. Hatta mevcut sistemin bakımı bile yapılmıyor. Yani olası bir ekonomik düzelmede kaynağımız olsa bile dünyayı besleyemeyecek noktaya geliyoruz.

    Bu arada finansal sistemin elindeki değerini yitirmiş "değerleri" hiç söylemiyorum bile. Öyle yada böyle, durum gittkçe daha kötüye gidiyor sayın arkadaşlar.

    Nlty siteyi kuruyor muyuz? Birlik olmamız gerek zamanımız daralıyor.




  • hazardousmen;
    ABD'yi bu başlıkta uzun uzun tartışmak ve konunun doğrultusunu değiştirmek istemiyorum, size kısaca Kennedy suikastini araştırın deyip susayım. Siz bana şunu söyleyin: Zizim ve benim algıladığımız tehlikeyi algılıyor musunuz? Algılıyor iseniz, yapmayı düşündüğüm blog'a makale yazmayı düşünür müsünüz?

    zizim;
    Bir blog başlatalım diyorum. Ben Wordpress mi Blogspot mı oraya takıldım. Siz de bir bakın şunlara isterseniz;
    http://pulsed.blogspot.com/2007/07/blogger-wordpress-chart.html
    http://jayajha.wordpress.com/2005/09/27/bloggercom-vs-wordpresscom/

    Bu arada bloga isim ne koyalım?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nlty2000 -- 8 Mayıs 2009; 10:18:35 >




  • 
Sayfa: önceki 1617181920
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.