Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (28. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
190.109
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 2627282930
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • zaten kapitalizm de batı dünyasının modeli değil mi? Dolayısı ile tedavi edemeyeceği osmanlı döneminde denedi ve yılışı ve borç dışında bizlere miras bırakmadı. Bunu iyi gören ATATÜRK kapitalist tüketimin bizi perişanlığa götüreceğini iyi gördü ve çıkış için kendi kavramlarımızı 6 tane bizim için yeni ancak dünyada ozmanda uygulanan kavramı geleceğin türk gençliğine armağan etti. Şimdi gençlik sadece tükemi kendisine hedef almışken bunun kaynağını sogulamadan bunun bir ihtiyaç olduğunu dayatması belki hkümet kanalıyla olmaktadır. Nasıl ithalat kapılarını pervasızca açarak , gümrük duvarlarını yıkarak , avrupa bierliği saçmalığını benimseyerek , globolazim çarkına hizmet ederek kaynaklarını değerinin altında peşkeş çekmektedir. Bir seyin değerini dünya saptayamaz. Siz bunu belirlerseniz kaynak tüketimini ve kullnımını şekillendirebilir , planlama yapabilirsiniz. Ülkemeizin en büyük sıkıntısı planlama konusunun kesinlik yapılmaması kısa vadede ihtiyaçları belirleyen şeyleri kaynakları kullanmadan dışarıdan temin etme alışkanlığımıza dönüş olmasıdır. Bugunun Türkiyesini incelediğinizde 1870 -1915 arası Osmanlı imp. ekonomik politikaları ile paralellik olduğunu görürsünüz. Kaynaklarımız peşkeş çekilerek yabancı kartellere verilmesi o zamanki sözde aydınlar kanalıyla da benimsenmiş bu yeni fikişrler çok populer bir şekilde tazminat döneminin fırtınalı ve çalkantılı ortamını özgürlükler adına birçok olay yaşanmıştır. Şimdi geçmişe bekıp o zmaan yapılan hataları bulmak çok kolaydır çünkü hem devamlı bir savaş ortamının yılgınlığı ve en temel kaynakların kırlığının olduğu ortamda İstanbul ve çevresinde bu görece olarak daha az hissdilmekte ama istiklall caddedinin şaşalı ve parıltılı ortamının çekiciliğine kapılan yüzlerce genç yeni fikirlerin hatalı noktalarını yakalamakta zorluk çekmişler ve kendi aralarında da şiddetli tartışmalar yaşamışlardır. Kısa kesiyorum.

    anlatmak istediğim sadece batı veya doğu diye kesin çizgiler çekmek zaten hatalı bir başlangıca yönelmektir. Her ikisindede gerçek ve MUTLAK DOĞRULAR mevcuttur. Önemli olan bu mutlak doğrular alınarak toplumu esir edecek ve değerli olanı değersize dönüştürecek kısır döngülere girmemek esas olandır. Şu ana için bir kısır döngünü içindeyiz tüm dünya ile bunu yaşıyoruz çünkü kendi isteğimizle bu durumun içine girdik .Kimse bize zorla bir sözleşme imzaltmadı adım adım kendi hatalarımız ile bu gunlere geldik ve halen gerçeğin farkına varamamaktayız. saçma sapan konuları öneml hale getirip esas kontre olmamaz gereken konuları ikinci haber konuları olarak medyadan takip ediyoruz. Bağımsızlığın birincil şartlarından birisi enerji kaynak verimliliği ve kullnımı konusudur. Kendi elimizle yüzde bimmem kaç bağımlı olduğumuz yetmiyormuş gibi bunu her yeni sözleşme ile artırarak patlama noktasını kendimize doğru çekiyoruz . Tek çıkarn yol kalıyor o da patlama noktasından önce bu enerji kaynaklarını denetim altına almak ve sınırlarımızı bu şekilde değiştirmek . Bu zaten bugun için imkansız olan ve olamayacak birçok tartışmanın başladığı noktadır. Ne kadar jandarmalığa talip olsak veya olmasak da gidişat çok kötü biçimde bizleri bu noktalara götürüyor. Kötü olan bunu kendi politikacılarımız ve insanımız eliyle yapmamız . İleride bu kişileri yargılasanız ne olcak önemli olan hükümetin verdiği uluslararası sözler ve yapmasıgerekn uygulamalardır.

    işte bu noktada merkantelizm bana göre çıkış noktamız için iyi bir başlangıç olacaktır. Daha öncekiş yüzyıllarda denenmiş ve başarılmış bir ekonomik politikanın uygulanarak içindeki MUTLAK doğruların seçilmesi ve bugune uymayan kavramların update edilmesi gerekebilir. Ancak kaynaklar bittiğinde artık ne sınırımız kalır ne de savuncak bir ülkemiz kalacaktır . Zaten tüm amaç kaynakları kontrol altına almak ve kendi rızasıyla sömürmek değil midir kaputalist yaklaşımların hedefi budur biz kendi üzerimizde uygulanan bu sistemin uzun yıllardır yıprattığı topraklar üzerinde var olmaya çalışırken , sadece reddederek varlığımızı garanti altına alma şanzımız vardır. Önümüzdeki yıllarda çok ciddi gelişmeler olacak ve yeni sınırlar ve toplum olayları tüm avrupa ve barı dünyasında başlayacaktır . Bunları bilmek için biraz tarihokumak ve sınırların neden sık sık değişme içinde olduğunu anlamak için gelişme tüketim ve kaynak üçgenni iyi anlamak zorundayız. Bu konuda bu forumdakş değerli arkadaşlarımızın yazılarını okuyanlar zaten konunun kritik noktalarını kavrayacakalr ve çözüm için belki ilk başlangıç olan zihinsel hazırlık noktasına gelebileceklerdir. Bu duruma kendilerini hazırlamayanlar kişiler ve aileler için ,deprem sonrası yaşanan sendromlar gibi hiçlik ve bitmişlik gibi birçok psikolojik sorun yaşaması muktemeldir. Bunu iyi kullanan inanç simsarları toplumu başka yönlere kanalize ederek bir başka sorunu yine temsit pilavı gibi önümüze koyabilirler.Bleki biraz pestimist gibi görünen açıklamalar bugun için anlaşılması zor gibi görünebilir ama anlayacağınız gün zaten iş iş ten geçmiş olacaktır. Benden hatırlatması


    quote:

    Orijinalden alıntı: CiGa95

    @Vezir
    Batı modellerinin bizi tedavi edeceğine pek inanmıyorum çünkü kendileri şimdi bu modellerin perişanlığını yaşıyorlar ve bundan çıkış arıyorlar gibime geliyor.Kapitalizm'in alternatifi yok,orta yolda tam anlamıyla yok,Şimdi ülkemizdeki elitler özellikle muhafazakarlar kapitalizm'i meşrulaştırmaya çalışıyorlar.Ancak sistemi,muhalif olanlar terbiye edebilir.Çağın aydınları kendi kültür pozisyonlarını muhafaza etmek zorundadır.Dünyaya tersinden bakabilecek vicdan sahibi kalemlere ihtiyac var.Işık batıdan değil,doğudan gelmeli.nlty2000 zaman zaman yazılarında bunu dile getirmekte,bu konuda kendisini haklı bulmaktayım.Bizim kendi kültürümüz bunu halledebilir,Yeterki buna inanalım."Yapabiliriz".




  • Televizyonda NTV ''3. köprü tartışmaları''nı dinlerken İTÜ Ulaştırma ana bilim dalı öğretim görevlisi Prof. Dr. Haluk Gerçek'in ve diğer konuşmacıların konuşmasını dinledim.. Eğer köprü yapılırsa 4. ve 5. köprülerden söz etmek gerektiğini ve 4 5 sene sonra tekrar 4. köprü tartışmalarının başlayacağını söylüyordu, açıkçası şaşırdım..

    İtü kimliğimi kullanarak kendisiyle iletişime geçiceğim, acaba bu ''peak oil'' olayından haberi var mı, varsa ne kadar vardır?

    Belki ufak bir aydınlanma gerçekleştirilebilir, her ne kadar az bir süremiz kalsa da bu şansı kullanmayı deniyeceğim..

    En azından 3. köprünün başlamasını engellemek gibi bir icraatim olsa da yeter, hoş imkan şimdilik gözüme % 0.1 gibi gözükse bile denemekte yarar var sanırım..

    Ulaştırma ile ilgilenenlerin eşgüdümlü olarak ''enerji'' konusunu da yakından takip etmeleri gerek değil midir?


    En çok şunu merak ediyorum.. Ortada bir ''bilememek'' durumu mu vardır, yoksa ''bilip de inanmamak'' durumu mu vardır, bunu oldukça merak ediyorum..




  • İnternette bir sürü bilim adamının yayınladığı çok detaylı grafikler var, sanırım tam olarak gerçekleşecek en doğru grafiği bundan 2-3 yıl sonra ''dikiz aynasına'' bakarak öğreneceğiz.. Ama yine de ben bu kaynağı koymak istedim..

    Kaynak olarak güvenilir sayılabilir, onların hesapları ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemeyiz ama en azından bir ''Sade vatandaş'' olarak ulaşma şansımız varken deneyelim..

    Grafik hazırlanırken bu verilerden yararlanılmış..

    http://www.eia.doe.gov/emeu/ipsr/t14.xls


    Sitenin orijini ise;

    http://www.theoildrum.com/node/5177



     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil


    Düşüş noktası olarak ise 2010 başı gösterilmiş.. Bekleyelim bakalım..




    Bir başka grafik daha...

    Yine December 2009- February 2010 arasına dikkat...

    http://www.theoildrum.com/files/ccst20090317.png


    Sanırım bu 3 farklı ''peak'' olarak bahsedilen ayrı ayrı ham petrolün cinslerine göre dünya zirve noktaları olmalı...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 25 Ağustos 2009; 19:31:18 >




  • Prof.Gerçek'e eposta attım.

    Ne dördü beşi yahu, 3. köprünün inşaatı bitmeden İstanbul'un trafik sorunu ortadan kalkacak. Aha buraya yazıyorum. Yanılmazsam bana inanmayanlara açıp göstereceğim bu sayfayı. İstanbul'lu trafikte çakılı kaldığı bugünleri mumla arayacak, mumla. En azından deposunu dolduruyor insanlar. Şükür diye de bir erdem vardır, benden hatırlatması.

    Hala yılda %3'lük arz azalmasını anlamlandıramayan varsa, pirinçte, buğdayda, çelikte cüzi bir azalmanın bunların fiyatlarını neredeyse ikiye katladığını anımsatayım. Ayrıca son on yılda alüminyum ve bakıra olan talep katlanarak arttığı için bunların hurdasının fiyatı bile katlandı. Elektrik tellerini koparıp koparıp satan serserilerin türemesi çok yakında, bekleyin. Üstüne üstlük hükümet borçlanmayı dibine kadar köklüyor. 2009 bitsin hele, gazetelerde yayınlansın 2009 bütçesinin delik deşik hali, ticaret açığının katlandığını, borç/gsmh oranının katlandığını görün, sonra bekleyin bakalım ne olacak. Ben söyleyeyim ne olacağını, hükümet açığı kapatmak için yaptığı tek şeyi yapacak. Benzine zam. Şimdi bu ikisini üstüste koyun, 2010 sonu-2011 başı için bir benzin fiyatı tahmininde bulunun. Bahisler açılmıştır...
    _________________________
    cokus.wordpress.com
    güncellendi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nlty2000 -- 25 Ağustos 2009; 2:40:45 >




  • 2. sayfanın yazılarını tamamen okumadan yazmamaya çalıştım ve başardım. Tabirim için kimse kusura bakmasın lakin bazılarının beyni sulanmış vaziyette. Aklıma gelen iki ihtimal var; birincisi, petrolün yarım yüzyıl daha bol bol akacağını (belki de bitmeyeceğini ha? ne dersiniz?) düşünen bu kişiler gerçekten zavallı ve forumda biraz cahillik yapmak istiyorlar, ikincisi, bu adamlar petrol şirketlerinin misyonerleri ve şu forumda dahi oluşabilecek en ufak tehlikeye karşı bile "bakın burdayız ha, fazla tantana çıkarmayın" demeye çalışıyorlar.

    Aklım almıyor. Kim bu hale soktu bu bünyeleri? Oksijenimi tüketiyor bu insanlar!

    Bu arada henüz ikinci sayfanın bitiminde dahi nlty2000'in köy hayatı fikrine sıcak bakmaya başladım. Abartı bir fikir olmadığını da şu başlığı, hakkını vererek takip eden herkes kolayca anlayacaktır.

    Bu arada; sayfaları atlarken tarih de haliyle ilerliyor. Bir yandan günümüzle mukayese etmek ve öngörülerin doğru çıktığını okumak insana büyük bir haz veriyor, başlığı takip etme, başlığa bir şeyler katma isteği de körükleniyor.

    Her mesajımda bunu belirtmek zorunda hissediyorum kendimi: teşekkürler arkadaşlar.

    Arada serzenişlere de denk geldim. Beyinler bazı şeylere açık olmadığında paylaşımda bulunurken şevk eksikliği yaşıyorlar. Nacizane hatırlatmam şudur ki; buradaki çırpınışlara tepki veren, verdiren kimseler elbette var. En azından ben varım Lütfen devam edelim. Tek isteğim bu.




  • petrol bitmez petrol çağı biter

    taş devri memlekette taş kalmadığı içinmi bitti


    bu tarz oyunlar halen petrol kullanılıyorken sömürmek amaçlı oyunlardır


    petrolün ekmeğini yiyen ülkelere bakın bu oyunun baş rölü onlardır ev1 i yok edenlerde onlar anlamak için düz mantık yeter


    farkına varıcaz ancak tarih kitaplarından okurken ve güleceğiz
  • quote:

    Orijinalden alıntı: EL_MARIACHI

    petrol bitmez petrol çağı biter

    taş devri memlekette taş kalmadığı içinmi bitti


    bu tarz oyunlar halen petrol kullanılıyorken sömürmek amaçlı oyunlardır


    petrolün ekmeğini yiyen ülkelere bakın bu oyunun baş rölü onlardır ev1 i yok edenlerde onlar anlamak için düz mantık yeter


    farkına varıcaz ancak tarih kitaplarından okurken ve güleceğiz



    Bir şey anlaşılmıyor. Taş, petrol, sömürü, ev falan...

    Açık bir dille yazar mısın?

    Düzeltme: İmla.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi jay jay justified -- 25 Ağustos 2009; 5:30:47 >
  • petrolde anlatılacak birşey varsa o nasıl bir enerji kaynağı olduğu nerelerde kullanıldığı be .oka yaradığı ne kadar kaldığı deil kaç kişinin katili olduğu ne şekilde sömürüldüğüdür


    ev dediğin şey


    ev1
    http://en.wikipedia.org/wiki/General_Motors_EV1
     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil



    şimdi uyicam gene anlamazsan yarkın akşam 23-24 civarı tekrar yazarım




  • GM Volt modelinde

    BİR DEPO BENZİNLE SONSUZA KADAR GİDEN ARAÇ YAPTI...

    ARAÇ İLK 40 Km'de HİÇ (Sıfır Litre) BENZİN TÜKETİMİNE SAHİP...

    Otorite benzinin kullanımdan kaldırılarak doğaya daha fazla zarar vermesini istemiyor artık. İnsanları mağdur etmeden bulunan çözüm bu...

    İşler yoluna girecek ve O DOĞRU GRAFİKLER EN SONUNDA SIFIRA YAKLAŞACAK...

    Umarım Araplar sadece antika gaz lambalarında 600'er cc kullanılacak olan kara yağlarına, uzay'da yeni pazarlar bulmayı başarır...

    Ya da petrolden gıda filan üretecek teknolojiye ulaşırlar... (M.Ö. 2.000.000.000 yılına ait Poniotustefinyonsen Bitkisi Yaprağına sarılmış, Tröf Kremasında bekletilmekte olan ,Büyük Beyaz Köpekbalığı Havyarı gibi)

    Corvette Stingray'de hibridli çıkacakmış...

    Daha ne olsun, akaryakıt kaçakçıları?...

     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil


     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil


     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil




  • Kaç kişinin katili olduğu, neye yaradığı, nasıl kullanıldığı gibi konulara zaten değinildi bu konuda defalarca. Dünya konjoktürüne nasıl yön verdiğini de sürekli yazıyor arkadaşlar. ABD'nin enerji politikasının neye benzediğini bilen biliyor. Bilmeyenler geçmiş sayfaları karıştırabilirler. Tekrar tekrar yazmaya gerek yok.

    Bahsettiğin aracın belgeseli de yapılmıştı bir zamanlar. Konuyu takip edenler hatırlayacaklardır.

    Ne kadar kaldığı ise asıl önemli sorudur çünkü katliamın şiddet derecesi bu kalan miktarla doğru orantılıdır.
  • Kıyısından köşesinden verilen haberlere bakınca insan istemeden petrolün gerçekten bitmek üzere olduğunu hatta alternatif enerji kaynaklarının bile hazır bekletildiğini düşünmeden edemiyor. Şu sonsuza kadar gidecek hibrid otomobiller gibi hidrojenle çalışan güç ünitelerinin bile üstelik evlerde, sanayide, işyerlerinde yaygın kullanıma hazır olduğuna iman ediyorum yavaş yavaş...

    Tek sorun ekonomik olup olmaması... Benzinin fiyatı 5,-TL'yi geçtiğinde sanırım yaygınlaşacak alternatifler ve biz yeni bir çağa gireceğiz.

    Ancak köye yerleşip yerleşmemek konusundaki kararsızlığım halen devam ediyor.
  • hidrojen çağın amutlaka girilecek ancak şu işi savaş ve sıkıntılar olmadan başaramayacağız gibi görünüyor , petrol ve enerji krizi kapıda diğer alternatifler daha karınca hızıyla ilerliyor , biraz hızlandsa da savaş ortamında alternatif teknoloji için ayırt edilen kaynak astromik olduğunda çözümlerde daha güncel olarak karşımıza çıkacaktır.
    Hidrohenin ekonomik olması için eski hesaplara göre petrol >150 olması gerekiyordu şimdiki hesapları bilemeyeceğim ama yine de en fazla 200 dolar ve üstü civarıdır . Petrol fiyatlarıbu seviyede bir süre plato yapmaya başlayınca alternatifleri de hızla yaygınlaşacaktır. ANCAK

    petrol fiyatları öyle bizim istediğimiz gibi yavaş yavaş yükselmiyor ani ve önlenemeyen biçimde gidince herşey etepetaklak olmaktadır. Şimdi yeni bir çıkış trendi başlamak üzere umarım plato seviyesinde takılıp kalır , göreceğiz.

    daha detaylı bilgi edinmek isteyenler için güzel bir link veriyorum.Türkçe kaynak

    http://www.obitet.gazi.edu.tr/obitet/alternatif_enerji/sudan_hidrojen_uretim_sektoru.htm



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 25 Ağustos 2009; 10:40:44 >




  • quote:

    Tek sorun ekonomik olup olmaması...


    Erzurumlu@

    Bu nokta çok önemli, zira hiç kimse ''Benzinsiz elektrikli araba çıktı'' dedikten sonra bunun rasyonel bir şekilde artılarını eksilerini anlatmıyor..

    Hidrojenli araba da çıktı ama fiyatı 1 milyon dolarcık.. (California'da satılıyormuş)

    Üstelik elektrik üretimini de havadan yapmıyoruz, doğalgaz, kömür ve hidroelektrik kullanıyoruz, yani bunların artısı ve eksisi nedir hiç bilmiyoruz, anlatan da yok..

    Fuara gidip de bununla ilgili konuşan birisinden aldığım bilgi akü boşalma sınırının altına düşmesi anında akünün 5-6 şarj sonrası değişmesi gerektiği idi.. Akü boşalma sınırının altına ise ise 40-50 mil sonrası düşüyor.. Tabii değişik değişik araçlar var, hepsi değişik fakat dediğim gibi bunların artısı eksisi çok, petrollü araç gibi beklenmemeli..

    Yani benzin fiyatı 7-8 tl/litre lere çıktığında biz elektrikli, hidrojenli vs. araç beklediğimizde hüsrana uğramamız yüksek ihtimal..




  • jay jay;
    İnternete erişimim olduğu sürece yazma garantisi veriyorum.

    last driver;
    Konuyu iyi anlamamışsınız. Önceki sayfalarda atıfta bulunan kaynakları okuyun.

    Erzurumlu;
    Hazır olsak kimse burada davul çalmaz. Bizi toplumun hazır olmaması endişelendiriyor zaten. Yoksa düşük enerjili ya da enerjisiz bir hayat mümkün.

    vezir;
    Geçmişte kaba bir hesap yapmıştım. Hidrojenle yürütülen bir arabanın toplam verimliliği(sudan tekerleğe), benzinli ya da dizel bir arabanınkine(petrol yatağından tekerleğe) hemen hemen eşit çıkmıştı. Yalnız kaynakları not etmedim, kaynak gösteremiyorum. Yakıt hücresi dediğimiz şey araba şirketlerinin ve arabaya inananların gözlerinde ve gözlerimizde büyüttüğü bir şey. Araba ha akülü olmuş, ha hidrojenli. Daha iyi aküler yapılınca hidrojenin lazer disk gibi, betamax kaset gibi anında çöpe atılması olası.

    Gözden kaçan büyük denklem şu: Hidrokarbon enerjisi aslında milyonlarca yıllık güneş enerjisinin bizim asla ulaşamayacağımız bir yoğunlukta depolanmasından ibaret. İlerleyen bir araba belki de dakikada bir kaç yıllık güneş enerjisi depolamış yosunların cesedini yakıyor. Yani enerjinin üretilmesiyle tüketilmesi arasındaki hız uçurumundan bahsediyorum.

    Ben de bir çay kaşığı uranyumla sonsuza kadar yol alan araba yaptım. Uranyumu bağaja koyuyorum sürüyorum. Hiç harcamıyor...

    ***

    Bu arada para ve faizin nasıl çalıştığını herkesin anlayabileceği dilde anlatan bir hikaye buldum. 10 dakikada ekonomi diploması isteyenler buyursun:
    Dünyayı ve %5'ini istiyorum!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nlty2000 -- 25 Ağustos 2009; 15:58:22 >




  • Akbank'ın %20si devletleştirildi...

    Şaşırdınız değil mi??


    Ama hangi devlet???

    İşte burası acaip..



    quote:

    ABD Hazinesi resmen Akbank‘ın ortağı
    Türkiye tarihinde bir ilk gerçekleşti. ABD Hazinesi artık resmen Akbank’ın ortağı oldu.

    Akbank’ın ortağı Citibank kamulaştırıldığında Türkiye tarihinde bir ilk gerçekleşti. ABD Hazinesi artık resmen Akbank’ın ortağı oldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), ABD Hazinesi’nin Akbank’ın ortağı Citibank’ın Türkiye’deki varlıklarının yüzde 33.6’sını devralmasına izin verdi.
    Akbank, Türkiye’nin en ilginç ortaklık yapısına sahip banka oldu. Yüzde 20 hissesini Citibank’a satan Akbank, bu bankanın ABD’de kamulaştırılmasıyla ilginç bir durumla karşı karşıya kaldı.
    Citibank’ın sahibi durumundaki ABD Hazinesi, Citibank’ın Türkiye’deki varlıklarının yüzde 33.6’sını devralmak için BDDK’ya başvurdu. Kurul bu başvuruyu onaylayınca ABD Hazinesi resmen Akbank’ın ortağı oldu. Böylece ABD Hazine Müsteşarı John Taylor, Akbank Yönetim Kurulu’na üye atayacak.
    BDDK, ABD Hazinesi’nin Türkiye’deki Citigroup varlıklarının yüzde 33.6’sını devralmasına izin verdi. BDDK, bu kararına gerekçe olarak ABD Hazinesi’nin Citigroup’un ana hissedarı konumuna gelmesini gösterdi.
    Küresel ekonomik kriz nedeniyle zora düşen Citibank, ABD hükümetinden 45 milyar dolarlık yardım almak zorunda kalmıştı. 2.3 trilyon dolarlık aktifleriyle kriz öncesi dünyanın en büyük bankası konumunda olan Citibank’ın iflas etmesinin yaratacağı etkiden korkan ABD Hazinesi çareyi bankaya ortak olmakta bulmuştu. ABD Hazinesi’nin verdiği desteğin karşılığında bankanın yüzde 33.6’lık hissesi Hazine’ye geçmişti.




    Garip bir durum...




  • quote:

    Geçmişte kaba bir hesap yapmıştım. Hidrojenle yürütülen bir arabanın toplam verimliliği(sudan tekerleğe), benzinli ya da dizel bir arabanınkine(petrol yatağından tekerleğe) hemen hemen eşit çıkmıştı. Yalnız kaynakları not etmedim, kaynak gösteremiyorum. Yakıt hücresi dediğimiz şey araba şirketlerinin ve arabaya inananların gözlerinde ve gözlerimizde büyüttüğü bir şey. Araba ha akülü olmuş, ha hidrojenli. Daha iyi aküler yapılınca hidrojenin lazer disk gibi, betamax kaset gibi anında çöpe atılması olası.


    tekyol hidrojen başka çıkarı yok

    sadece zaman kaybediyoruz o kadar. Ben yaklaşık 25-30 senedir bu işleri takip ediyorum öyle 2 satırda özetlenecek kadar verimsiz değildir. Evet petrol varken hidrojen ile kıyaslanamaz birisi hazır mevcut depolanmış alıyorsunuz rafineri edip kullanıyorsunuz ,diğeri ise bizim çabamızla üretiliyor tabiiki hem parasal hem de enerji açısından şimdilik geride duruyor ancak her zaman bir alternatif olacaktır. PETROL HELE BİR 200 DOLARI GÖRSÜN BAKALIM NE ALTERNATİFLER ÇIKACAK.

    neden tek yol hidrojen iyi düşünmek lazım.

    Birincisi depolama yöntemleri olarak hidrojeni birçok alternatif yöntemle depolamak mümkün hepsinin ayrı verimliliği ve maliyeti vardır.

    ikincisi petrol ve doğalgaz ucuzken alternatif olmayabilir ancak enerji krizi çıktığında alternatif olacaktır ama kaç yılda eskisinin yerini alabilir orası meçhul.

    üçüncüsü yenilebilir ve geri dönüştürülebilir

    dördüncüsü doğaya zararı yoktur yanma sonucunda etkisi sıfıra yakındır ancak üretim metodları nedeniyle hiçbir zaman sıfır sera etkisi olacaktır diyemeyiz. veri,msiz olan yöntemler ile sıfır olması mümkündür güneş bunlardan birisi .Ancak yine de güneş kollektörleri ve sistemleri üretmek için enerji harcanacak ve ısfır emisyon olmayacaktır zaten öyle bir hedef de yoktur.

    daha önce belirtmiş idim hidrojeni üretmek için yüksek ısıya ihtiyaç vardır bu ısıyı elde edeceğiniz yöntem eğer doğaya en az veren yöntem olursa bu ısıdan hem hidrojen üretmek hemde ısınma için konutlara vermek mümkündür. Konutlar çok ciddi oranda ısınmaya ihtiyaç duymaktadır yazın da tersinir etki yapmaktadır.

    Yakıt hücresi ve akü arasında kıyaslanamayacak kadar büyük farklar vardır. Birisi enerjiyi depolar, diğeri enerji üretir bu bile temel farkı anlamak için yeterlidir.

    Akü =enerji deposu
    Yakıt hücresi = jenaratör




  • Bir dakika vezir, siz olayı tamamen yanlış anlamışsınız korkarım. Hidrojen doğada hazır bulunan bir element değil. Şu anda doğalgazdan üretiliyor. Doğalgaz bitince sudan elektrolizle üretmek zorundasınız. Doğalgazdan ürettiğiniz zaman bunu içten yanmalı motorda kullanmak dümdüz salaklık, içten yanmalı motorlar zaten doğalgazla çalışabiliyor. Doğalgaz bitince de elektroliz için hidrojenin verdiğinden fazla enerji harcamak zorundasınız. H2 enerji kaynağı değil, enerji taşıyıcısıdır. Enerjiyi taşımanın her türlüsünün bir enerji maliyeti vardır. Elektrik de bir enerji kaynağı değil, enerji taşıyıcısıdır. O da fosil yakıtlardan elde edilir. Elde edilirken ve taşınırken her bir kayıp vardır.

    Hayır, fosil yakıt olmadan bir tane elektronu hareket ettiremezsiniz. Rüzgar türbini, güneş pili, güneş kulesi üretmek için de fosil yakıta ihtiyacınız var. Yoksa erke dönergecine döner ortalık. Ezcümle "enerji" dediğimiz şeyin yüzbinlerce yıldır tek kaynağı vardı, odun. Kömürün keşfiyle enerji dediğimiz mal ortaya çıktı. Kömürü ve diğer kardeşlerini çıkardık bitirdik, şimdi evlere dağılmanın vakti geldi. Hikayenin iki cümlelik özeti bu. Sizin dediğiniz gibi olsaydı keşke...
    ___________________________________
    cokus.wordpress.com



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nlty2000 -- 25 Ağustos 2009; 17:59:47 >




  • Atık mesaj.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi jay jay justified -- 23 Eylül 2009; 4:52:53 >
  • quote:

    H2 enerji kaynağı değil, enerji taşıyıcısıdır. Enerjiyi taşımanın her türlüsünün bir enerji maliyeti vardır. Elektrik de bir enerji kaynağı değil, enerji taşıyıcısıdır. O da fosil yakıtlardan elde edilir. Elde edilirken ve taşınırken her bir kayıp vardır.

    Hayır, fosil yakıt olmadan bir tane elektronu hareket ettiremezsiniz. Rüzgar türbini, güneş pili, güneş kulesi üretmek için de fosil yakıta ihtiyacınız var. Yoksa erke dönergecine döner ortalık. Ezcümle "enerji" dediğimiz şeyin yüzbinlerce yıldır tek kaynağı vardı, odun. Kömürün keşfiyle enerji dediğimiz mal ortaya çıktı. Kömürü ve diğer kardeşlerini çıkardık bitirdik, şimdi evlere dağılmanın vakti geldi. Hikayenin iki cümlelik özeti bu. Sizin dediğiniz gibi olsaydı keşke...


    Bu doğru.. Şu anda Hidrojen ''doğalgaz'' kullanılarak üretiliyor, uzayda kullanılan hidrojenler de öyle.. Başka türlü üretilenler de var, fakat yaygın üretim metodu doğalgaz ile üretim..

    Hidrojen üretimleri konusunda bilgiler var..

    http://en.wikipedia.org/wiki/Biological_hydrogen_production

    http://en.wikipedia.org/wiki/Hydrogen_production#Fossil_fuel_reforming



    Aslında Hidrojen bir enerji kaynağı olarak düşünülüyor fakat 2 önemli maliyet çıkıyor ki bunlar çok önemli..

    1) Üretme maliyeti

    2) Depolama maliyeti

    Bunlar hallolmadan hidrojenin yaygın olarak kullanılması mümkün değil, bu maliyetler de hiç az değil, bunların hallolması için de en iyimserler 30 sene süre veriyorlar..

    Ama rüzgar, güneş, jeotermal için enerji gereksinimi olup olmadığını bilemiyorum.. Hiç fosil yakıt kullanılmadan da bu sistem kurulabilir, bu sistemle enerji üretilebilir olması lazım.. Hiç olmazsa ''biomass'' içine alabileceğimiz insan gücü var..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 27 Ağustos 2009; 19:02:00 >




  • sayın nlty2000,

    Hidrojeni üretmek için gerekn şey sadece başlangıç yapmak , hepsini üretecek binlerce yıl yetecek enerji kaynağı dünyada var ve fosil kaynağı değil. yazılarımı dikkatli olarak okusaydınız ISI ya ihtiyacımız olduğunu defalarca belirtmiş olduğumu görecektiniz. ISI her yerde var güneşte var , dünyanın derinlikleri magmada var , denizin derinliklerinde ve insanlığı bitirecek olan metan hidrat larda var ,

    Bu gun hidrojen üretmek istesek karadenizin altı petrol den daha zengin hidrojen kaynağı bizleri bekliyor bizler sadece bekliyoruz neyi petrolün bitmesini yada pahalanmasını .

    bugun itibarıyle , sadece yeni nesil nükleer teknolojiye adam gibi geçiş yapsak nükleer santralların soğutma çemberine eklenecek hidrojen ünitesi ile neredeyse atık ısıdan hidrojen üretmek bununla içten patlamalı motor değil , yakıt hücresi kullanarak arabalarımızı götürmeyi evlerimiz için hem elektrik üretip hem de ısınmayı sağlamak mümkündür. Size onlarca proje sunabilirim. Hepsi için aynen peak oil gibi önce zihin hazırlanması gerekli o kadar geçiş için yapılacak şey sadece kullanmaya başlamak pahalıya çıkıyor hikayelerini uzun süredir dinledik zaten hepsini üretten petrol kartellerinden başkası değildir. İleride hidrojeni ciddi olarak üretecek firmalar geleceğin enerji kralları olacaktır.

    Şu klasik söylevi dinlemekten bıktığımı ifade etmek istiyorum , ilgilenenler araştırması gerekir.

    Sudan hidrojen üretmek için elektrik harcamak gibi bir döngüyü kimse hedeflemiyor zaten bu bir kısır döngü olur entropi diye birşey var. Ama elinizde ciddi olarak bir ISI var ise bundan kurtulmak istiyorsanız oraya bir hidrojen üretimm tesisi kurup hem soğutma işini yapıp hem de hdirojen üretmek mümkündür.klaisk yöntemlerde elinişzde ciddi bir ısı var ise soğutmak için su kullnılır . Başta içten yanmalı motorlar olmak üzere yakıtlarımızın verimli olarak güç üretememesindeki temel olgu elinizdkei ısıyıdan kurtulmak için soğutma işlevi yoluyla ISI kaybetmenizdir. Bir de eksoz ısısını düşünürseniz içten yanmalı sistemlerdeki kayıplar ortaya dökülmüş olur. Dünyada içten yanmalı sistem sadece arabalarda kullnılmıyor , birçok jeneratör ve büyük santrallerde de kullanılarak büyük bir ısı soğutma işlevi ile kayıp ve verimsizlik olarak ortaya çıkmaktadır.

    Termik (kömürle çalışan)olsun , doğalgaz üretim santralleri olsun ürettikleri elektrik için çok çopk büyük miktarlardaki ısıyı ya bacalarından yada soğutma sistemi ile nehirlere ve çevreye bu ısıyı vererek üretim yapmaktadırlar. Bu alandaki kayıpların sadece yüzde 10 miktarı değerlendirilse ciddi oranda geri gönüşüm yapılabilemsi olasıdır. Altımızda magma enerjisini atmak için depremler ve volkanik patlamar ile içerdeki basıncı düşürmektedir. Bunu kontrollü olarak ısıyı alarak hem hidrojen üretmek hemde yanına elektrik üretmek mümkündür (veya vice versa )

    özele küresel ısınmadan kurtulmanın uzun vadeli yolu CO2 zincirini kırmaktır ve yasalr buna göre çıkmaktadır daha da sert sınırlar çıkacaktır .

    Hidrojen üretiminde CO2 üretimi yoktur .

    Hidrojen üretmek için elektrik kullanmak illaki zorunlu bir şey değildir.

    Hidrojeni metandan da şu aniçin üretmek mümkündür ve acil olarak bu sisteme geçiş yapmak gereklidir.

    Metan gazı doğalgaz olarak evlerimize kadar gelmektedir. Ayrıca derin sularda metan hidrat olarak çok büyük miktyarlarda bulunmaktadır. Dünyanın toplu yokoluşlarının bir kısmından metan patlamaları sorumludur en son 800.000 yıl önce toplu bir yıkım ve yok oluş yaşatmuıştır. yakınımızda karadeniin altında metan gazı yoğunlaşmaış şekilde ve hidrojen sülfur (çok zehirli bir gazdır) olarak H2S yatmaktadır ve bir metan gazı patlaması ile tüm karadenizin yok olması ve komple orta anadoluya kadar ormanların yanması için suların birkaç derece ısınması yeterli olabilecektir. Bu işler ciddi işlerdir artık bekleyerek zaman kaybetmek bizi 22 yüzyılı görmemizi engelleyecek konuma getirmiştir.

    Son karadeniz patlaması Nuh tufanı olarak bilinen deniz kabarmasına neden olduğu bile rivayet edilmektedir çünkü deniz anında 40-50 metre yükselmesi söz konusudur atrımetan bir kıvılcım ile patlayarak karada ne kadar canlı varsa hepsini kül edecektir. daha önceleri yaşanan bu olayların bir efsane olarak görülmemesi gerekir hepsi bilimsel olarak olabilme olasılığı şu an için dahiş mevcuttur , küresel ısınmaya bağlı olarak önümüzdeki yıllarda sadece havalar ısınmayacak denizlerinde yavaş yavaş ısınacağını unutmayalım 5 derece ısınmadan ne olur diye kesinlikle düşünmeyin çok ciddi sonuçları olacaktır ne petrol üretseniz ne de petrol tüketseniz bu sondan kaçınmak mümkün olamayacaktır.

    Sadece artık hidrojen çağına geçişi başlatmak gerekmektedir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 26 Ağustos 2009; 8:38:09 >




  • 
Sayfa: önceki 2627282930
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.