< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
En son hangi kitabı okudunuz? (486. sayfa)
-
-
Milli Mücadeleye dair birçok eser okudum ancak cephe gerisindeki yaşamı ve Anadolu'yu anlatan çok az eser okumuşumdur.Bu açıdan 1921 yılında Milli Mücadeleye katılan Alman Yüzbaşı Hans Tröbst'ün anı kitabı oldukça ilgi çekici...Hans Tröbst,Almanya teslim olduktan sonra Alman ordusundan terhis edilir ve işsiz kalır.Ayrıca Almanya'nın 'Versay' anlaşması yapmasına ve İtilaf güçlerince aşağlanmasına isyan eder...Bu dönemde ise Anadolu'da Milli Mücadele yaşanmaktadır.Hans Tröbst Almanya'da işsiz güçsüz dolaşacağına Anadolu'ya gelip Türklerin İngilizlere karşı vermiş olduğu bağımsızlık savaşına katılmaya karar verir ve 1921 yılında kimliğini gizleyerek ve kaçak yollardan geçerek Milli Mücadeleye dahil olur.
Yüzbaşı Hans Tröbst Anadolu'ya ilk geldiğinde şaşkınlıkla karşılanır ancak iyi niyetle Anadolu'ya gelen bu Alman subay Ankara tarafından geri çevrilmez.Öte yandan yabancı bir subay olmasından ötürü ön cephede yer almasıda uygun görülmez.Hans Tröbst'ün kendisine ateş hattında görev verilmesine yönelik tüm istekleri kibarca ve kesin şekilde reddedilir ancak kendisinin Yüzbaşı rütbesiyle orduya alınması uygun görülür.Kendisi cephenin gerisinde görev yapan istihkam ve ikmal taburlarında görevlendirilir.Orduya katıldığı andan itibaren II.İnönü Zaferine,Eskişehir-Kütahya yenilgisine,Sakarya Zaferine ve Büyük Taarruza tanık olur.Lozan anlaşmasının imzalandığı gün ise Türkiye'den ayrılarak Almanya'ya geri döner.
Yüzbaşı Hans Tröbst cephe gerisinde görevlendirildiği için dönemin Anadolu şehirlerini ve bu şehirlerde yaşayan Türk insanının yaşamına yakından tanık olur.İstihkam taburunda görevliyken çok sayıda Türk köylerinden geçer ve Türk köylerinde konaklama imkanı bulur.Buralarda da Türk köylerini ve Türk köylüsünü yakından tanıma fırsatı bulur.Bu nedenle anıları genelde Anadolu'da ki Türk insanının yaşamı üzerine kuruludur ve oldukça çarpıcı gözlemleri ve değerlendirmeleri vardır.
Bu nedenle Milli Mücadele dönemi Anadolusunu merak edenlere Hanst Tröbst'ün anı kitabını okumasını tavsiye ederim.
Mustafa Kemal'in Ordusunda Bir Alman Yüzbaşı - Hans Tröbst
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 15 Mayıs 2024; 11:39:49 > -
Aziz Bey Hadisesi - Ayfer Tunç
Kitabın ilk yarısı çok sıradandı, klasik abartılmış diyordum, ters köşe yaptı, son bölümleri bütün duyguları bir arada yaşattı.
88 sayfa ufak bir kitap ama verdiği mesaj güzeldi, bence herkes mutlaka okumalı.
Hakkında
Güneşten ağır ağır gölgeye çekilir gibi, pek de anlamadan akşam olur gibi, ışıklı, neşeli bir yüzden kederlere geçti Aziz Bey. Kederli bir mazisi oldu. Burnu havada, başı dikti hep. Başka türlü yaşamayı beceremediyse de, o gece, Haliç’in kirli sularına bakarken anladı ki hep öyle, burnu dik yaşadığını sanmış. Oysa şiddetle yanılmış. Ve yine anladı ki hayatı tümüyle bir yanılgıymış.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
19.yüzyıl Osmanlı devlet adamları arasında önemli görevlere yükselen ve Osmanlı'nın ilk ve tek medeni kanunu olan 'Mecelle'yi hazırlayan komisyonun başkanlığınıda yapan Ahmet Cevdet Paşa bizzat II.Abdülhamit'in emriyle Osmanlı devletinde Tanzimat ile başlayan gelişmeleri,yaşananları vs anlattığı ve toplamda beş defterden (birincisi kayıp) oluşan bu eserde;Osmanlı imparatorluğunun özellikle 19.yüzyılın ikinci yarısı hakkında önemli bilgiler,gözlemler ve değerlendirmeler bulunuyor.
Özellikle Osmanlı devlet adamları arasındaki çekişmelerin,siyasi hırsların,yüksek devlet görevlileri arasında yaygın olan rüşvetlerin, iltimasların,liyakatsiz kadrolarun,saray kadınlarının sonu gelmez para harcamalarının vs imparatorluğu nasıl içten içe çürüttüğü ve İmparatorluğa zararlar verdiğini anlatması oldukça ilgi çekiciydi.Tüm bunları adeta roman okur gibi okuyabiliyorsunuz.
Ayrıca Ahmet Cevdet Paşa Bosna-Hersek,Bulgaristan,Adana,Kozan,Osmaniye ve Halep civarlarında bazen Kadıasker olarak bazen ise Vali olarak bulunmasından ötürü halk ile yakın temaslar kurması sayesiyle elinden geldiğince Osmanlı toplum yapısınıda eserinde anlatmaya çalışmış.Özellikle Osmanlı toplumunun mozaikliğinden ve birbirinden farklı milletlere,dillere ve dinlere sahip olmasının imparatorluğu yönetmeyi zorlaştırdığını şu sözlerle ifade etmiş;Osmanlı memleketleri başka bir ülkeye benzemez.Bir eyalet diğer eyalete,belki bir sancak diğer sancağa uymaz.Bu sebeple devletçe konulmuş olan usul ve kaideler her yerde düzgün olarak uygulanamıyor.Bir vali veya mutasarrıf,vardığı yerde en az bir sene oturup,ahalisinin davranışlarını ve fikirlerini öğreninceye kadar,başkasının eliyle kuş tutmaya mecbur kalıyor'
Tabii bir de gittiği eyaletler ve şehirlerdeki insanların yaşamını,geçimlerini nasıl sağladıklarını ve refah durumlarını da açık yüreklilikle anlatmış..
Kısacası 19.yüzyıl Osmanlı devlet yöneticileri ve halkının yaşamı hakkında bilgi edinmek isteyenlerin okumasını tavsiye ederim...
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 23 Mayıs 2024; 1:17:6 > -
Seneca / mutlu yaşam üzerine - yaşamın kısalığı üzerine
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Burcu Aybat - Geleceği Kodlayanlar: İnovasyon Üreten bir Nesil
Abaküs Yayınları
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Azra Kohen - Gör Beni
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
İhsan Oktay Anar - AMAT
Kendimde balıkçı olduğum ve denizci bir aileden geldiğim için okuması inanılmaz zevkli bir kitap oldu, bayıldım.
Çoğu kişi Anar'ın kitaplarına diline alışmak için Puslu Kıtalar Atlası öneriyor ama ben az çok denizcilik terimlerini bildiğim için hiç zorlanmadım ( bu arada kitap zaten gemide geçtiği için bir çok denizcilik terimi barındırıyor).
Kitap 239 sayfa İletişim yayınları, ayrıca kitabın konusuyla ilgili tasarımını ve baskı kalitesinide çok sevdim, adeta kitap bitmesin istedim,mutlaka yazarın Puslu Kıtalar Atlası kitabınıda okuyacağım.
Hakkında
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın."Kıyıda ise üç direkli, iki güverteli ve 58 toplu bir kalyon, o karanlıkta usturmaçlarını puta edip iskeleye palamar vermişti. Yelkenlerin sarılı olduğu serenler hisar edilmiş ve tez zamanda yola çıkacağını ilân için mizana direğine mavi bayrak çekilmişti. Esrarengiz adam, kalabalığı yarıp elinden tuttuğu İsrâfil'le iskeleden gemiye doğru yürümeye başladı. Kalyonun dikmesinin palangalarına asılan ve tıraka tutan gemicilere vardiyan, Yisa, sizi gidi sütü bozuk sünepeler! Yisa beraber! Varda ruhsuzlar! Varda! Bre aman! Laşka! Laşka!? diye feryat ediyor ve hurçların, sandıkların ve fıçıların ambarlara usûlünce istifine nezaret ediyordu. Güneşin doğmasına 7 saat kala esrarengiz adam, sürme iskeleden kalyonun çukur güvertesine çıkmak istedi. Fakat eline ne kadar asılırsa asılsın Eşek İsrâfil yerinden bir türlü kımıldamıyordu. O karanlıkta eline son bir kez daha asılıp Gel yâ mübarek diye nida eyledi. Bunun üzerine çocuk her nedense inat etmekten vazgeçti. Ne var ki, sürme iskelenin kayganlığından dolayı düşmemek için midir, İsrâfil'in kuşağına 40-50 yaşlarında, iri yapılı, sırma işlemeli siyah kaput giymiş biri yapışmıştı. İşte bu adam kuşağı bırakıp küpeşteye tutundu ve güverteye ayak bastı. Bunun ilâhi düzenin bozulması demek olduğunu hiç kimse bilmeyecekti."
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Muzaffer İzgü - Gecekondu
Bilgi yayınevi 216 sayfa
Bundan önce Dostoyevski - Yeraltından Notlar kitabını yarım bırakmıştım iç karartıcı geldiği için, araya kafa dağıtacak bir kitap okuyayım dedim.
Tesadüf eseri 1k sitesinde bu kitabı gördüm, kitapyurdundan ilk sayfalara bakınca aradığım kitabı buldum dedim, kafa dağıtmak için.
İçerisinde 11 hikaye var ama kitaba ismini veren Gecekondu 143 sayfa, diğerleri çok kısa çerezlik öyküler.
Gecekonduda yaşayan 6 kişilik bir ailenin trajikomik hikayesini çok güzel anlatıyor, yoksulluğu, o çaresizliği sizlere hissettiriyor.
Ne okusam diye düşünenlere tavsiye ederim.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Yaşar Kemal - Deniz Küstü - Yapı kredi Yayınları 419 sayfa
Çok fazla betimleme ve tekrar var kitapta, ilk 150 sayfa gerçekten çok zorlandım okurken, hatta ara verip başka kitapları bitirdim.
150den 250ye kadar o kadar çok hoşuma gitti ki kitabı bırakamadım elimden, sonra arada yine betimlemeler bazı yerlerde sıktıysa, bu sefer meraktan bitirdim.
Çoğu kişi Yaşar Kemal okumaya başlamak için bu kitabı önermiyor, betimlemelerinden dolayı, hatta pek fazla bilinmiyorda, bende tavsiye etmiyorum.
Hakkında
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Andy Weir - Kurtuluş Projesi kitabını okudum. Muhteşem bir kitap. Videosunu yapıp kanalıma yükleyeceğim
-
Şebnem Özdemir, Deniz Kılınç - Geleceğin Meslekleri: Dijital Dönüşüm, Veri Bilimi, Yapay Zekâ
Abaküs Yayınları
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Twingo Camp LifeyoutubeKurtuluş Projesi — Andy Weir inceleme. #hailmary #andyweirhttps://www.youtube.com/watch?si=QSawNQ_bw5SyvvS2&v=Q4OmFVbCtWU&feature=youtu.be
-
Kolektif - Okuma Üzerine Yakın Okumalar
Delidolu Yayınları
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Kendi Kendime Terapi - Ömer Güçlü
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Peyami Safa - Dokuzuncu Hariciye Koğuşu.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
mutlaka okuyun arkadaşlar.Yazarın okuduğum ilk kitabıydı,şimdi devamı değil de seri bakımından 2.kitabına geçtim. Hizmetçinin Sırrı adlı kitaba.
-
Johann Wilhelm Zinkeisen-Geschichte des Osmanischen Reiches in Europa
7ciltlik muazzam eser
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı > -
Yakup Kadri- Sodom ve Gomora
-
Victor Hugo - Deniz İşçileri , İş Bankası
Okumaktan soğuttu, yazımda spoiler demeyim ama önemli bir bilgi vereceğim, eğer ben baştan bilseydim, kesinlikle okumazdım, ama okumayı düşünenler varsa diye yine spoiler içine alacağım o kısmı.
İlk başta neden bu kitaptan Victor Hugo okumaya başladığımı açıklayayım;
Sefiller 1700 sayfa sürüyor, incelemelerde çoğu kişi verilen gereksiz bilgi ve Victor Hugo nun araya girmesinden şikayetçiydi, örnek hikayede bir bölüm lağımlarda geçiyormuş ve bunun için tam 50 sayfa lağımlar tarihini anlatmış, yine waterloo savaşından bahsetmiş uzun uzun, belki siz sevebilirsiniz ama genel görüş en fazla kitabın 1000 sayfa olması gerektiğini söylüyor, tam 700 fazla sayfa.
Bende balıkçılık yaptığım ve yazarın kalemine alışmak için daha kısa olan bu kitabı seçtim.
Diğer kitabı olan Notre Dame'ın Kamburu filmini izlemiştim zaten.
Ama bir daha artık Victor Hugo okuyacağımı sanmıyorum, 447 sayfayı 2 aydan fazla sürdü okuması, betimlemelerden fenalıklar geldi.
Bazıları sonradan açılıyor dediği için sabrettim ama boşa çıktı, bana kattığı tek şey karamsarlık, zaten bulunduğumuz şu zamanda bunalmak ve karamsar olmak için kitap okumaya gerek yok ki, artık bitsede kurtulsam dedim, ee kitabı bana zorla okutmuyorlar veya zevk almadıktan, işkenceye döndükten sonra ne anlamı var ki kitap okumanın ?
.
@yaratıc1KLAVYE
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Negan -- 21 Ağustos 2024; 22:3:42 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X