Şimdi Ara

Fenerli! medyaya kapaklar.....

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
15
Cevap
0
Favori
491
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • --------------------------------------------------------------------------------

    Önce F.Bahçe'nin kadrosunu aşağıladılar, "Yetenekleri bu kadar çocukların, ne yapsınlar ki?" diye... O kadro şampiyon olunca da, bu kez Daum girdi menzillerine, "aslında ne müthiş yetenekler vardı ama takımı o oynatamıyor" diye ağız birliği ettiler. Puan farkı açılınca "dünyanın en kalitesizi" oluverdi bir anda, Süper Lig. Fenerbahçe puan kaybettikçe kalite artıyor, kazandıkça da dibe vuruyordu. Puanlar eşitlenince "Böyle bir lig dünyanın hiçbir yerinde yok" oluverdi. Sınırları da sinirleri de kasıtlı biçimde zorlamaya başladılar. Bir zayıf nokta bulup oradan yemeye başlayacaklardı. Yıllardır avuçlarında olan bu kulüp ellerinden kayarak F.Bahçelilerin olmaya başlamıştı çünkü... Hele bir FBTV var ki, nedense adamların uykularını kaçırıyor. Oysa F.Bahçe'nin bir tek televizyonu var, ya rakiplerinin. Ulusal kanallar bile 'kampanya, kumpanya' derdinde. Sözde kulüp yönetiminden bağımsız, ama aslında şikeli ve ısmarlama. Tıpkı 'sipariş röportajlar' gibi. Neyse bu 'etikçi' kılıklı 'tetikçiler', futbol medyasının 'ileri gelenleri' olmaktan, 'ileri gidenleri' olmaya başladığından beri, futbol da kan kaybetmeye başladı. Futbol ve değerleri zayıfladıkça onlar palazlandı, güçsüzleştikçe onlar gürbüzleşti.

    Altın tesbihli baronlar
    Ruhunu çoktan şeytana satmış ve her an satmaya hazır, kerameti kendinden menkul 'ağa'lar ve altın tesbihli 'baron'lar ile yörüngesindeki yalakalarının, yanaşmalarının ve beslemelerinin adamlık/ahlak dersi verme çabaları da ironik bir durum. F.Bahçe yıllardır saptırıldığı dengesine oturdukça, futbol da gerçek eksenine doğru yol aldıkça, birilerinin dengesi de bozulmaya başladı. Bunu da, ekranlarda ve köşelerindeki densizlikleriyle her hafta gösteriyorlar. F.Bahçe kazandıkça yüzler buruşup, kırışıyor, tadları kaçıyor. Fakir Türkçeleriyle kelimeleri, kavramları iğdiş ederek, çarpıtarak, yorarak sinsi sinsi çalışıyorlar. Konfüçyüs der ki; "Kelimeleri anlamadan insanları anlayamazsınız." Şu halde ben 'kusma hakkı'mı kullanmak istiyorum. İtirazı olan var mı?

    Hasan Ali ATASOY



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi zangar -- 5 Nisan 2006; 10:30:39 >







  • HASAN ALİ ATASOY HAYKIRMAK İSTEDİKLERİMİ EDEPLİ ŞEKLİYLE YAZIYOR







  • quote:

    Puan farkı açılınca "dünyanın en kalitesizi" oluverdi bir anda, Süper Lig. Fenerbahçe puan kaybettikçe kalite artıyor, kazandıkça da dibe vuruyordu. Puanlar eşitlenince "Böyle bir lig dünyanın hiçbir yerinde yok" oluverdi. Sınırları da sinirleri de kasıtlı biçimde zorlamaya başladılar.





  • quote:

    Yıllardır avuçlarında olan bu kulüp ellerinden kayarak F.Bahçelilerin olmaya başlamıştı çünkü... Hele bir FBTV var ki, nedense adamların uykularını kaçırıyor. Oysa F.Bahçe'nin bir tek televizyonu var, ya rakiplerinin. Ulusal kanallar bile 'kampanya, kumpanya' derdinde. Sözde kulüp yönetiminden bağımsız, ama aslında şikeli ve ısmarlama. Tıpkı 'sipariş röportajlar' gibi. Neyse bu 'etikçi' kılıklı 'tetikçiler', futbol medyasının 'ileri gelenleri' olmaktan, 'ileri gidenleri' olmaya başladığından beri, futbol da kan kaybetmeye başladı.


  • güzel yazı
  • Haksızlık ediyorlar!
    Tamer Bağlan


    Bu basın mensupları da gerçekten şaşırtıcı derecede taraflı ve vicdansız davranabiliyorlar bazen. Koskoca Hakan Şükür çıkıp “Verilen ilk penaltı doğru karar, üstelik ikinci yarıda da yine bana yapılıp verilmeyen bir penaltı daha var” diyor, onlar hala Gençler’i geri düşüren ilk gol için “Penaltı mı, değil mi” diye, tartışıyor.
    05.04.2006


    Hem de yemin etmişken Hakan Şükür gibi inanmış ve inancını muhterem hocasıyla pekiştirmiş bir insan, hala “Hakan kendini yere bıraktı” safsatasıyla karalanmaya çalışılıyor. Üstelik, Hakan gibilerine yemininden sonra bile inanmayanların çarpılma tehlikesi de varken!..
    Bir de, Nobre ile kıyaslanmaya kalkılıyor, yılların sporcu efendisi. Bize de bu noktada artık, “El insaf!” demek ve böyle davrananların bırakın çarpılmayı, dinden bile çıkabileceği uyarısını yapmak düşüyor!..
    ***
    “Soluma at” işareti yapıyor ilk penaltıda, Gençlerbirliği kalecisi Gökhan sol eliyle. Topun başındaki Necati de, kafasıyla onay veriyor. İkinci penaltı atışında bu kez, sol elinin sadece işaret parmağını kullanarak Necati’ye atması gereken tarafı gösteriyor Gökhan ve her iki atış da işaret edilen taraftan golle sonuçlanıyor.. Ve ne yazık ki, yine birileri çıkıp, bu anlaşmanın arkasında art niyet arıyor...
    Daha neler artık! İşin tadını iyice kaçırdınız. Bunlar son derece doğal davranışlar ve dünyanın futbol oynanan hemen her yerinde penaltı atışı sırasında sıkça karşılaşılan olaylar. Galatasaraylılar’ın da açıkça vurguladığı gibi, bunlar, sadece atışı yapacak olan futbolcuyu şaşırtmaya yönelik, profesyonel uyanıklıklar!..
    ***
    Neymiş efendim, “Zirvede hakem hatalarıyla el değiştiren puanlar eşitlenmiş”. Yani, Galatasaraylılar artık “Fenerbahçe haksız puanlarla buralara geldi” diyemezmiş. Bu kadar basit mi bu iş? Hiç mi hesap kitap bilmiyorsunuz? Ayrıca, elma ile armutu da aynı kefeye koyuyorsunuz. Çok iyi biliyorsunuz ki, Anelka’nın eliyle Özden’e yaptığı faulü es geçen ve Nobre’nin kendini yere bırakışında penaltıya hükmeden hakemler, her iki maçta da rakiplerin gardını düşürerek üç puanları Fenerbahçe’ye hediye ettiler. Geçen hafta Denizli’de, bu hafta da ASY’de yaşananlarla onların ne alakası var. Bir daha düşünmeyi ve mutlaka hesap makinesi kullanmayı tavsiye ediyorum bu arkadaşlara.. Ve de ekliyorum; Galatasaray galibiyetini bir kenara bırakırsak, Fener’in hak etmeden kazandığı tam 65 puan var!
    Sezon sonunda da sadece 6 puanı olur zaten, hak ederek kazandığı!..




  • M.YILMAZ

    Kaleci Gökhan’ın parmakları!

    Cumartesi akşamı Galatasaray-Gençlerbirliği maçında atılan penaltılar sırasında kaleci Gökhan ile Necati arasındaki işaretleşmeleri sanırım Lig TV’deki Maraton programında izlemiş olmalısınız...


    Gökhan, penaltılar atılmadan önce kalenin solunu işaret ediyor, arkasından sağ tarafa atlarken, top da işaret ettiği köşeye yollanıyor.
    Gökhan’ın yaptığının çocukça bir yanıltma çabası olduğuna inanıyorum. Necati ile önceden anlaşarak golleri yediğini iddia edecek değilim.
    Ama şuna da dikkatinizi çekmek istiyorum. Cumartesi günü Gökhan’ın karşısında penaltıyı atan oyuncu Necati değil de Nobre olsaydı neler olurdu bir düşünün.
    Galatasaraylı spor yazarları hemen ayaklanırlardı: “Gökhan, Nobre’ye topu hangi köşeye atması gerektiğini söyledi, bu galibiyet şaibelidir!”
    Arkasından Galatasaray’ın demagoji uzmanı yöneticileri sazı ellerine alırlar, çalıp söylemeye başlarlardı: Bu galibiyet şaibelidir!
    Galatasaray ve onun küçük iki müttefiki ertesi haftaki maçlara “Parmaksız kaleci istiyoruz” yazılı pankartlarla çıkarlardı.
    Ama şimdi bunların hiç biri olmayacak.
    Çünkü Gökhan o işaretleri Galatasaraylı bir oyuncuya yaptı!
    Benim gibi yorumcular bu çocukça aldatma çabasına gülüp geçecekler.
    Kulüp yönetiminin ve taraftarın aklına bu işte bir bit yeniği olduğu asla gelmeyecek.
    Çünkü ünlü sözdür, sizler de bilirsiniz: Herkes karşısındakini kendisi gibi zanneder!

    Fırat Aydınus “tek bir hata” yapmış!


    “Fenerbahçe hakem hatalarıyla puan topluyor” diye yeri göğü yıkanlar, dikkat ediyorum da son iki haftadır tam siper olmuş yatıyorlar.
    Denizlispor’un buz gibi golünün iptaliyle Galatasaray’a hediye edilen puanlardan sonra Gençlerbirliği maçı da daha maçın başında çalınan uyduruk bir penaltıyla “kurtarıldı”.
    “Hakemler hata yapabilirler, bunlardan esrarengiz sonuçlar çıkarmayın” dediğimizde üzerimize saldıranlar Gençlerbirliği maçında Fırat Aydnus’un “bir tek hata” ile oyunu bitirdiğini söylüyorlar.
    “Bir tek hata” dedikleri şey, maçın başında verilen uyduruk bir penaltı. Öyle bir penaltı ki, Gençlerbirliği’nin güle oynaya kazanabileceği bir maçı onun elinden alıp rakibinin kucağına koyan bir penaltı!
    Ama nedense ne yayıncı kuruluş, ne televizyon ve gazetelerin hakem eleştirmenleri maçın daha başında Mehmet Nas’ın biçildiği anı hatırlıyor. O kadar ki, maç sırasında pozisyonun tekrarı bile gösterilmedi!
    Emre Aşık’ın rakibinin ayak bileğinden tutarak çekişi sarı karttı. Peki penaltılık hareketine ne vermek gerekiyordu?
    Görüldüğü gibi belli bir çevre, hakem hataları Fenerbahçe ile ilgiliyse büyütmek, Galatasaray ile ilgiliyse küçültmek için özel bir çaba gösteriyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi zangar -- 5 Nisan 2006; 10:33:23 >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • hepsini üstüste koyup şampiyon olacağız lig bitsi ş.... medyaya gerekli cevabı başkan mutlaka verecektir



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi zangar -- 5 Nisan 2006; 10:39:55 >
  • MERİÇ TUNCA

    FLAŞ.. FLAŞ.. YİNE BİR MERİÇ TUNCA KLASİĞİ.. İŞTE OLAY YARATACAK YAZI: ''SOLUMA AT NECATİ''
    SOLUMA AT NECATİ (!) Aşağıdaki diyalog geçtiğimiz cumartesi akşamı oynanan Galatasaray-Gençlerbirliği maçından değil, Galatasaray'daki Tarihi Şengül Hamamı'ndan alınmıştır.. Lütfen aklınıza fesat şeyler gelmesin.. Olay da adı geçen arkadaşlar da lütfen üstlerine alınmasınlar.. Ama isterlerse alttan alabilirler.. Gökhan: Soluma attır Necati.. Necati: Merak etme kardeş sen iste yeter ki. Gökhan: Afferin benim oğluma. Pek de söz dinlermiş kendisi.. (Aradan bir 10 dakika kadar geçer) Göbek taşında yatan Gökhan kendisine masaj yapan tellak kılıklı Necati'ye bir işaret daha çakar.. Gökhan: Yine soluma attır Necati.. Necati: Tamam kardeş.. Gökhan: Necati şimdi de biraz sırtıma çalış.. Necati: Patlama kardeş. Daha ön tarafı bitiremedim.. Gökhan: Çabuk ol Necati. Daha ayaklarım duruyor.. Necati: Ulan nereden geldin sen bizim hamama. İsteklerin bitmek bilmiyor. Yok soluma at. Yok sırtıma bak. Yok başına çalış.. Halbuki Bülent (Tulun değil, Korkmaz olanı) abi senin bu kadar sorun çıkarmayacağını söylemişti bize hamama girmeden önce.. ***************** Şimdi farzedin ki bu konuşma, hamamda değil de, bir futbol müsabakasında gerçekleşti. Ve diyelim ki olay biri kaleci, diğeri kendisine penaltı atan rakip takımın oyuncusu arasında geçti. Dünyanın neresinde olursanız olun, Patagonya'da bile bunun adi ''ŞİKE''dir.. Şu utanmazlığa bakın.. Neymiş bunlar arkadaşmış, birbirlerine şaka yapmışlar.. Bak sen.. Ulan eskiden bu işler gizli kapaklı yapılırdı hiç olmazsa.. Ne bileyim hani Zalad, Prekazi'ye çaktırmadan işaret eder ''Frikiği soluma at'' derdi. O da atardı, Galatasaray böyle şampiyon olmuştu bir sene.. Böyle aleni olanını ilk kez görüyorum.. Ama haklılar.. Türkiye 1996'dan 2003'e kadar o kadar çok şaka yollu şey gördü ki, bu son eylem onların yanında zemzem suyuyla yıkanmış gibi kaldı.. Örneğin; Hagi hakemi salladı. Şakacıktan.. Bülent Korkmaz önüne gelen rakibine dirsek, tekme attı. Şakacıktan.. Arif Erdem şampiyonluğu etkileyecek İstanbulspor maçının bitmek bilmeyen son saniyesinde kendini yere attı. Şakacıktan.. O maçta Arif'in düşüşünü 150 metre öteden göremeyen Vahap Beyaz penaltıyı çaldı. Bu da şakacıktan.. Fatih Terim, hakemlerin soyunma odasını bastı. Şakacıktan canım şakacıktan.. Hakem Mutlu Çelik penaltıları 2'şer 2'şer verdi, şakacıktan.. Haluk Ulusoy ''Ben Federasyon Başkanıyken, Fenerbahçe şampiyon olamaz'' dedi. Bunun da sonradan şaka olduğu ortaya çıktı.. İngilizler İstanbul'a geldi. Leeds'li 2 taraftar Galatasaray'ın amigoları tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Şakacıktan.. Hakemler Fenerbahçeli futbolcuları atmak ve takımı eksiltmek için herşeyi yaparlardı. Şakacıktan.. Mesut Yılmazlar, Mehmet Ağar'lar Galatasaray şampiyon olsun diye devletin tüm olanaklarını seferber ettiler. Ama şakacıktan.. Hatta Mehmet Ağar, korumalarıyla birlikte şampiyonluk posterine de girdi. Bu da şakacıktan.. Galatasaray yönetimi 5 bin kişilik açık tribünü muhteşem (!) bir törenle devreye soktu. ''Yılın Tesisi'' diye lanse edilen bu tribün hakikaten şaka gibi bir şeydi.. Hakem Orhan Erdemir, gündüz İstanbulsporlu 2 oyuncuyu atıp, Galatasaray lehine bir de penaltı çalarken, aynı gece Tarabya'da bir restoranda Galatasaray yöneticisi Abdurrahim Albayrak ile yemek yerken yakalandı. Ama şakacıktan... Son 10 yılda yapılan şakalar (!) bunlarla sınırlı değil tabii.. Bunun gibi daha binlerce şaka var.. Ancak bu kadar çok şaka yapan Galatasaray'ı ve yandaşlarını da şakalayan biri çıktı. Fenerbahçe tuttu Nobre diye birini getirdi. Adam Mondragon'u her gördüğü yerde şakacıktan öpmeye başladı.. Şimdi biz Fenerbahçeliler 23 Nisan Pazar akşamını iple çekiyoruz. Çünkü Galatasaray'ı öpeceğiz. Ama şakacıktan (!!!!!!!!)




  • quote:

    Orjinalden alıntı: zangar

    Mesut Yılmazlar, Mehmet Ağar'lar Galatasaray şampiyon olsun diye devletin tüm olanaklarını seferber ettiler. Ama şakacıktan.. Hatta Mehmet Ağar, korumalarıyla birlikte şampiyonluk posterine de girdi. Bu da şakacıktan..


    En ilginc ve garip yeri de burası bu yazının.
  • ANTU DA BİR ARKADAŞ YAZMIŞ FENERLİ ARKADAŞLARIMLA PAYLAŞMAK İSTEDİM!


    Size de oluyor mu bilmem..Şu Serhat Ulueren’in yüzünü ne zaman görsem , gidip Fenerium’dan iki forma daha alasım geliyor.Mesela, pazartesi akşamı

    Ahmet Çakar-Kazım Kanat düetinin akabinde yeni bir Appiah şapkası ekledim koleksiyonuma.Hele hele şu Kemal Belgin-İsmet Tongo-Tuğrul triosu yok mu , beni iyiden iyiye tribün gediklisi yaptı.Sırf bu yüzden seneye kombine alacağım, yemin ederim.

    Bu arada bizlere, her hafta önceden planlanmış sahne performanslarını kusursuzca sunan Galatasaray’lı futbolcu kardeşlerimiz ve onların Anadolu’lu rakiplerine şükranlarımı sunuyorum..Eskiden her hafta tiyatroya giderdim ; şimdi ise bu ihtiyacımı Galatasaray maçları seyredip gülüp eğlenerek gideriyor, arttırdığım parayı da Feneryum’dan alışveriş fonuna aktarıyorum.Ekran karşısında arkadaşlarla , artık saniyesini bile tahmin edebildiğimiz,Galatasaray’ın “beyhude çırpınış” gollerini izlemek kadar keyiflisi yok; tavsiye ederim..

    Ayrıca “Fenerli medya” tespitlerinin doğruluğundan ötürü Galatasaray’lı kardeşlerimizi kutlarım..Yoksa dünyanın hangi ülkesinde medya, takındığı tavırla ,bizi maddi ve manevi olarak kenetlediği kadar başka bir camiayı kenetlemiştir,bilmiyorum.

    Ha unutmadan,Şansal ve Erman..Artık maymunluklarınız bizi eğlendirmiyor be güzelim..Biz muzu verdikçe siz yine maymunluk yapıp muz istiyorsunuz.Bakın,maymunluk aleminde yeni eğlence modelleri var, onları araştırın be canlarım ! Kıl oldum size..Almayacağım digitürk seneye..

    Havada şampiyonluk kokusu alan tüm renkdaşlarıma selemlar..




  • Ne güzel bombalamış.Ufuk geniş tabi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Erwin -- 5 Nisan 2006; 16:03:19 >
  • Uğur Boral Önümüzdeki Sezon Fenerbahçe’de!
    05 Nisan 2006 Çarşamba




    Hürriyet Gazetesi’nde Atilla Türker imzasıyla yayınlanan ve “Uğur Boral’dan vazgeçildi” başlığını taşıyan haber gerçekleri yansıtmamaktadır.

    Haberi hazırlayan Atilla Türker’le hiç tanışmamış ve bu doğrultuda kendisiyle birebir bir görüşme yapmamış olmama rağmen, ismimi zikrederek, “Uğur, istediğimiz gibi çıkmadı. Henüz bizde oynayacak düzeyde değil. Biraz beklesin” dediğim yönündeki hayali beyanım ve bu beyanla yayınlanan yalan haberiyle spor kamuoyunu kandırmaktadır.

    Türkiye’de ve Avrupa’da geniş kitlelere ulaşan Hürriyet gibi bir basın kurumunun bu tarz yalan haberlerle kamuoyunu yanlış bilgilendirmesi ve kulübümüzün özellikle yalan haberlere karşı gösterdiği hassasiyete rağmen buna devam etmesi son derece üzücüdür.

    Çünkü gerçek şudur ki; şu an Gençlerbirliği forması giyen Uğur Boral, futbol hayatını önümüzdeki sezon Fenerbahçe’de devam ettirecektir.


    Kamuoyuna duyurulur.
    Aziz Yıldırım
    Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı




  • Bugün Sabah Gazetesi’nde Oğuz Yörük imzasıyla yayınlanan “En Zoru bu yıl” başlığını taşıyan haberde, Galatasaray Spor Kulübü’nün 4 sezonluk rekoruna atıfta bulunarak yakın çevreme “En zoru bu sene. G.Saray da yarışa iyi asıldı. Bu sezonu şampiyon bitirebilirsek rekorun geleceğinden şüphem yok” ve “Amaç artık Edirne’nin de ötesinde başarılara ulaşmak. Hele bir de 100. yılda Avrupa’dan bir kupa gelirse o zaman ekmek kadayıfı kaymaklı olacak” dediğim yönünde demeçlere yer verilmiştir.

    “Yakın çevresi, dediği öğrenildi, kulübe yakın kaynaklar”ı bahane ederek, her nedense bilgi kaynaklarını hiçbir zaman açıklama zahmetinde bulunmayan ve masa başında hazırlanan bu hayali haberlerle foto muhabirlerinin isimlerini hazırlanan haberlerin altına yerleştiren Sabah gazetesi bugün yayınladığı bu haberle de bir ilke imza atmıştır.

    Fenerbahçe Spor Kulübü başkanı olarak benim, hiç bir dönem ağzıma almadığım “Kupa gelirse, o zaman ekmek kadayıfı kaymaklı olacak” benzetmesi ise adı geçen gazetenin spor gazeteciliğini, gurme gazeteciliği ile karıştırdığının bir göstergesidir.

    100. Yıl için her zaman verdiğim başarı demeçleri, bir başka kulübün geçmiş başarılarını egale etmek veya geçmek adına yapılmış olmaktan öte Fenerbahçe Spor Kulübü kendisiyle yarışmaktadır. Bu yönde yapılan yatırımlar, her şubemizden gelecek başarılarla sadece bu yıl değil, bundan sonraki yıllarda da başarıyla taçlanacaktır.

    Aziz Yıldırım
    Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı




  • Gazetelerde son zamanlarda yer alan Barby Operasyonu ile ilgili olarak Fenerbahçeli futbolcuların da ifadesine başvurulduğu yönünde çıkan haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Konu ile ilgili olarak hiçbir oyuncumuz ifade vermemiştir.

    Fenerbahçe Spor Kulübü
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.