Şimdi Ara

fıkra ve komik yazı kutusu:D

Bu Konudaki Kullanıcılar:
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
136
Cevap
0
Favori
6.543
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  fıkra ve komik yazı kutusu:D


    devamı var

    Hapisane

    Temel birgün hapisaneye düşmüş. Kaldığı koğuştaki adamların ilginç bir özelliği varmış. Koğuştaki mahkumlar hergün birbirlerine fıkra anlatıyorlarmış.Bir süre sonra anlatılan fıkralar hep aynı olunca içlerinden biri demiş ki:" Biz madem hep aynı fıkraları anlatıp duruyoruz, boşu boşuna fıkraları uzun uzadıya anlatmayalım. Hepsine birer numara verelim, birisi anlatıcağı zaman onun numarasını söylesin." demiş ve bu öneri herkes tarafından kabul edilmiş. Birgün yine fıkra anlatacaklarmış. İçlerinden biri çıkmış "5" demiş herkes kahkahalarla gülmeye başlamış, millet gülmekten yerlere yatmış. Daha sonra bir başkası çıkmış "35" demiş herkes yine kahkahalarla gülmeye başlamış. Daha sonra Temel'e "Bi tane de sen anlat" demişler. Temel de "154" demiş ve demesiyle millet kahkahalara boğulmuş. Koğuştakiler beş dakika boyunca gümüşler artık bir süre sonra gülmekten çatlayacak hale gelmişler. Temel merakla sormuş: "Noldu niye bu kadar çok güldünüz ya ? Bundan öncekilere bu kadar gülmemiştiniz." Koğuştakiler de "Bu fıkrayı hiç duymamıştık!" cevabını veriler.....



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi K084K -- 13 Kasım 2006; 17:40:03 >
  • YILIN FIKRASI

    Bir Amerikalı, bir İngiliz ve bir Iraklı kahvede oturmuş çay içiyorlar.
    Amerikalı çayını bitirince bardağı havaya fırlatmış, silahını çıkarıp
    bardağa ateş edip parçalamış:
    - "Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika'da aynı bardakla iki kere çay içmeyiz."
    İngiliz de bunun üzerine çayını bitirip bardağı havaya fırlatmış ve ateş ederek bardağı parçalamış:
    - "Bizim İngiliz kumsallarında bardak yapacak cam için o kadar çok kumsal vardır ki, aynı bardakla iki kere çay içmeyiz."
    Bunun üzerine Iraklı da çayını bitirmiş, bardağı havaya fırlatmış, silahını çekip Amerikalı ve İngilizi vurup öldürmüş:
    -"Bağdat'ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok var ki, biz aynı adamlarla oturup iki kere çay içmeyiz..."

    Sevgilerimle...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    YILIN FIKRASI

    Bir Amerikalı, bir İngiliz ve bir Iraklı kahvede oturmuş çay içiyorlar.
    Amerikalı çayını bitirince bardağı havaya fırlatmış, silahını çıkarıp
    bardağa ateş edip parçalamış:
    - "Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika'da aynı bardakla iki kere çay içmeyiz."
    İngiliz de bunun üzerine çayını bitirip bardağı havaya fırlatmış ve ateş ederek bardağı parçalamış:
    - "Bizim İngiliz kumsallarında bardak yapacak cam için o kadar çok kumsal vardır ki, aynı bardakla iki kere çay içmeyiz."
    Bunun üzerine Iraklı da çayını bitirmiş, bardağı havaya fırlatmış, silahını çekip Amerikalı ve İngilizi vurup öldürmüş:
    -"Bağdat'ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok var ki, biz aynı adamlarla oturup iki kere çay içmeyiz..."

    Sevgilerimle...
    Mutluydum, Kız arkadaşımla bir yıldan beri nişanlıydık ve evlenmeye
    karar vermiştik.
    Ailem bize her türlü yardımı yaptı, arkadaşlarım cesaretlendirdiler
    ve kız arkadaşım rüya gibiydi!!. Ama beni rahatsız eden bir şey vardı;
    Nişanlımın küçük kız kardeşi!.
    Müstakbel baldızım açık, saçık giyinen, yirmi yaşında bir afetti.
    Ne zaman yanıma gelse öne eğilip iç çamaşır şovu yapardı.
    Bunu başkalarının yanında yapmadığı için temkinli olmalıydım.
    Bir gün baldız düğün davetiyelerini kontrol etmek için beni yanına
    çağırdı.
    Yanına vardığımda yalnızdı, yakında evleneceğimi, bana karşı engelleyemediği ve engellemek istemediği duygu ve arzularının olduğunu kulağıma fısıldadı.
    Kendimi ablasına adamamı ve evlenmeden önce benimle yatmak istediğini söyledi. Söyleyecek bir şey bulamadım. Tamamen şoke olmuştum.
    - ''Yukarı yatak odama çıkıyorum ve eğer beni istiyorsan yukarı gel'' dedi.
    Afallayıp kalmıştım, merdivenleri çıkarken arkasından şok içinde
    bakıyordum. Merdivenlerin sonuna vardığında pantalonunu çıkartıp
    aşağıya bana doğru fırlattı.
    Birkaç dakika öylece kalakaldım.
    Sonra arkama dönüp ön kapıya doğru yürüdüm.
    Kapıyı açtım ve evden çıkarak arabama doğru yürümeye başladım.
    Müstakbel kayınpederim dışarıda bekliyordu.
    Gözyaşları içinde, sevgiyle bana sarılarak,
    - ''Küçük sınavımızı başarıyla geçtiğin için hepimiz çok mutluyuz,
    kızımıza senden iyi bir damat bulamazmışız ailemize hoşgeldin''.
    Oysa şuana kadar kimseye itiraf edemedim, prezervatif almak için arabaya gittiğimi.....


    (Alıntıdır)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    Mutluydum, Kız arkadaşımla bir yıldan beri nişanlıydık ve evlenmeye
    karar vermiştik.
    Ailem bize her türlü yardımı yaptı, arkadaşlarım cesaretlendirdiler
    ve kız arkadaşım rüya gibiydi!!. Ama beni rahatsız eden bir şey vardı;
    Nişanlımın küçük kız kardeşi!.
    Müstakbel baldızım açık, saçık giyinen, yirmi yaşında bir afetti.
    Ne zaman yanıma gelse öne eğilip iç çamaşır şovu yapardı.
    Bunu başkalarının yanında yapmadığı için temkinli olmalıydım.
    Bir gün baldız düğün davetiyelerini kontrol etmek için beni yanına
    çağırdı.
    Yanına vardığımda yalnızdı, yakında evleneceğimi, bana karşı engelleyemediği ve engellemek istemediği duygu ve arzularının olduğunu kulağıma fısıldadı.
    Kendimi ablasına adamamı ve evlenmeden önce benimle yatmak istediğini söyledi. Söyleyecek bir şey bulamadım. Tamamen şoke olmuştum.
    - ''Yukarı yatak odama çıkıyorum ve eğer beni istiyorsan yukarı gel'' dedi.
    Afallayıp kalmıştım, merdivenleri çıkarken arkasından şok içinde
    bakıyordum. Merdivenlerin sonuna vardığında pantalonunu çıkartıp
    aşağıya bana doğru fırlattı.
    Birkaç dakika öylece kalakaldım.
    Sonra arkama dönüp ön kapıya doğru yürüdüm.
    Kapıyı açtım ve evden çıkarak arabama doğru yürümeye başladım.
    Müstakbel kayınpederim dışarıda bekliyordu.
    Gözyaşları içinde, sevgiyle bana sarılarak,
    - ''Küçük sınavımızı başarıyla geçtiğin için hepimiz çok mutluyuz,
    kızımıza senden iyi bir damat bulamazmışız ailemize hoşgeldin''.
    Oysa şuana kadar kimseye itiraf edemedim, prezervatif almak için arabaya gittiğimi.....


    (Alıntıdır)

    Alıntıları Göster
    Arka arkaya gelen onikinci yenilgiden sonra teknik direktör oyuncularini topladi ve dedi ki :
    Saniyorum, bir kez daha en bastan baslamaliyiz... Simdi, kolumun altinda duran sey toptur…
    Arka sirada bir oyuncu konusmayi kesti : -Bir kere yakindan görebilir miyim acaba?...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    Arka arkaya gelen onikinci yenilgiden sonra teknik direktör oyuncularini topladi ve dedi ki :
    Saniyorum, bir kez daha en bastan baslamaliyiz... Simdi, kolumun altinda duran sey toptur…
    Arka sirada bir oyuncu konusmayi kesti : -Bir kere yakindan görebilir miyim acaba?...

    Alıntıları Göster
    AKILLI & DELİ & SALAK

    Adamın lastiği tam tımarhanenin önünde patlamış,kaldırıma ancak
    yanaşabilmiş.
    Sonraki işlem malum... Kriko, stepne, bijon anahtarı derken, birde
    bunların
    yanına talihsizlik eklenince,söktügü 4 adet bijon yuvarlanıp yağmur
    mazgalına
    düşer.
    Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünür gibi
    değil.Talihsiz sürücü bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz duygular

    içinde kaderiyle başbaşa, kaldırıma
    çöker.
    Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden
    izleyen
    bir deli,çaresiz adamın halini bir süre daha acıyarak izledikten sonra
    seslenir;
    - Ulan salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?
    - Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala
    düşürdüm.
    - Düşündüğün şeye bak! Sök öbür lastiklerden birer tane Sök hepsi 3
    bijonlu
    olsun.
    Adam bir lastiklere bakar birde deliye ve hemen işe girişir. Herşeyi
    tamamlayıp bagaj kapağını kapatan
    sürücünün aklı deliye takılır.
    Arabasına binmeden evvel döner dikkatli dikkatli adama bakar. Akıl
    hastanesindeki adama seslenir:
    -Senin ne işin var tımarhanede? diye sorar
    - Biz burada ' delilik'ten yatıyoruz kardeşim,' salaklık 'tan değil.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    AKILLI & DELİ & SALAK

    Adamın lastiği tam tımarhanenin önünde patlamış,kaldırıma ancak
    yanaşabilmiş.
    Sonraki işlem malum... Kriko, stepne, bijon anahtarı derken, birde
    bunların
    yanına talihsizlik eklenince,söktügü 4 adet bijon yuvarlanıp yağmur
    mazgalına
    düşer.
    Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünür gibi
    değil.Talihsiz sürücü bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz duygular

    içinde kaderiyle başbaşa, kaldırıma
    çöker.
    Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden
    izleyen
    bir deli,çaresiz adamın halini bir süre daha acıyarak izledikten sonra
    seslenir;
    - Ulan salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?
    - Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala
    düşürdüm.
    - Düşündüğün şeye bak! Sök öbür lastiklerden birer tane Sök hepsi 3
    bijonlu
    olsun.
    Adam bir lastiklere bakar birde deliye ve hemen işe girişir. Herşeyi
    tamamlayıp bagaj kapağını kapatan
    sürücünün aklı deliye takılır.
    Arabasına binmeden evvel döner dikkatli dikkatli adama bakar. Akıl
    hastanesindeki adama seslenir:
    -Senin ne işin var tımarhanede? diye sorar
    - Biz burada ' delilik'ten yatıyoruz kardeşim,' salaklık 'tan değil.

    Alıntıları Göster
    Kibarlık, nezaket dersi veren öğretmen "Çok lüks bir restoranda mükemmel bir kız arkadaşla yemekteyken, çişinizin gelmesi durumunda ne yaparsınız" diye sorar.

    Erkek öğrencilerde sırayla cevap verirler. İlk öğrenci "Dürüst bir şekilde 'Çişim geldi, tuvalete gidiyorum' derim" diye yanıtlar.

    Öğretmen "Olmaz, çok kaba" der ve ikinciye yönelir.

    İkinci öğrenci "Benim bi tuvalete gitmem lazım" der.. Öğretmen "Fena değil ama bu da pek kibar sayılmaz" diye yorumlar.

    Sırası gelen üçüncü öğrenci ayağa kalkar, gözlerini kısar, çapkın bakışlarla hocaya döner ve konuşur:

    "Bebeğim, benim eski bi arkadaşımla tokalaşmam gerekiyor, hemen dönerim, hem yemekten sonra seni de onunla tanıştıracağım..!"
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    Kibarlık, nezaket dersi veren öğretmen "Çok lüks bir restoranda mükemmel bir kız arkadaşla yemekteyken, çişinizin gelmesi durumunda ne yaparsınız" diye sorar.

    Erkek öğrencilerde sırayla cevap verirler. İlk öğrenci "Dürüst bir şekilde 'Çişim geldi, tuvalete gidiyorum' derim" diye yanıtlar.

    Öğretmen "Olmaz, çok kaba" der ve ikinciye yönelir.

    İkinci öğrenci "Benim bi tuvalete gitmem lazım" der.. Öğretmen "Fena değil ama bu da pek kibar sayılmaz" diye yorumlar.

    Sırası gelen üçüncü öğrenci ayağa kalkar, gözlerini kısar, çapkın bakışlarla hocaya döner ve konuşur:

    "Bebeğim, benim eski bi arkadaşımla tokalaşmam gerekiyor, hemen dönerim, hem yemekten sonra seni de onunla tanıştıracağım..!"

    Alıntıları Göster
    TIP FAKÜLTESINDE
    Tip fakultesinde ilk kez kadavra basina toplanan
    ogrenciler, bayagi bir merak ve ilgiyle kadavrayi incelemektedirler.
    Profesor dersine baslar; "Tipta iki sey doktorlar icin
    cok onemlidir, ilki insan vucudu ile ilgili hicbir sey
    sizin icin igrenc olmamalidir. ornegin,"
    der ve parmagini cesedin kicina sokar ve cikartip
    kendi agzina goturur.
    "Hadi bakalim simdi sizlerde ayni seyi yapiniz !"
    Ogrenciler sok icinde, hepsi duraksarlar ama bakarlar
    ki profesor cok ciddi, istemeye istemeye hepsi sirayla
    kadavranin kicini parmaklayip sonrada emerler.
    ogrencilerin hepsi bu isin tadina bakip berbat bir
    hale gelmisken, profesor konusmasini surdurur;
    "Bir tıp doktoru icin ikinci en onemli nokta gozlemdir" der
    ve devam eder; "Ben kadavranin kicina orta parmagimi
    soktum ama kendi agzima isaret parmagimi goturdum..
    Simdi
    bir doktor icin, dikkat etmenin ne kadar onemli
    oldugunu da ogrenmis bulunuyorsunuz....!
    NEYMİŞ SONUÇ OLARAK İŞMİZİ DİKKATLİ
    YAPMAZSAK
    BOK'U YERİZZZZZZZZ
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    bu fıkra da benden
    14 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    TIP FAKÜLTESINDE
    Tip fakultesinde ilk kez kadavra basina toplanan
    ogrenciler, bayagi bir merak ve ilgiyle kadavrayi incelemektedirler.
    Profesor dersine baslar; "Tipta iki sey doktorlar icin
    cok onemlidir, ilki insan vucudu ile ilgili hicbir sey
    sizin icin igrenc olmamalidir. ornegin,"
    der ve parmagini cesedin kicina sokar ve cikartip
    kendi agzina goturur.
    "Hadi bakalim simdi sizlerde ayni seyi yapiniz !"
    Ogrenciler sok icinde, hepsi duraksarlar ama bakarlar
    ki profesor cok ciddi, istemeye istemeye hepsi sirayla
    kadavranin kicini parmaklayip sonrada emerler.
    ogrencilerin hepsi bu isin tadina bakip berbat bir
    hale gelmisken, profesor konusmasini surdurur;
    "Bir tıp doktoru icin ikinci en onemli nokta gozlemdir" der
    ve devam eder; "Ben kadavranin kicina orta parmagimi
    soktum ama kendi agzima isaret parmagimi goturdum..
    Simdi
    bir doktor icin, dikkat etmenin ne kadar onemli
    oldugunu da ogrenmis bulunuyorsunuz....!
    NEYMİŞ SONUÇ OLARAK İŞMİZİ DİKKATLİ
    YAPMAZSAK
    BOK'U YERİZZZZZZZZ

    Alıntıları Göster
    Tanri ya mektup

    Amerikada yasayan bir çocugun 100 $'a ihtiyaci olur. Bu 100 $'a sahip
    olabilmek için günlerce gecelerce dua eder. Sonunda ulasamayinca Tanri'ya
    mektup yazmaya karar verir. Amerikan PTT si üstünde yazili adres sadece
    "Tanri, ABD" olan mektubu bay baskana vermeye karar verir. Baskan
    mektubu alinca çok sevinir,çok duygulanir fakat 100$ yerine 5 $ koyar. 5
    $'in küçük bir Cocuk için yeterli olacagini düsünür.Çocuk 5 $ ile tatmin
    olur ve Tanri'ya tesekkür mektubu yazmaya
    koyulur:
    "Sevgili Tanrim, Parayi yolladigin için tesekkürler. Ama mektubu Beyaz
    saray üzerinden yollamissin, ve tabi her zamanki
    gibi oradaki ibneler de 95 $'ini kesip silah almis olmali. Bana 5 $
    ulasti. Gene De tesekkürler."
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    Tanri ya mektup

    Amerikada yasayan bir çocugun 100 $'a ihtiyaci olur. Bu 100 $'a sahip
    olabilmek için günlerce gecelerce dua eder. Sonunda ulasamayinca Tanri'ya
    mektup yazmaya karar verir. Amerikan PTT si üstünde yazili adres sadece
    "Tanri, ABD" olan mektubu bay baskana vermeye karar verir. Baskan
    mektubu alinca çok sevinir,çok duygulanir fakat 100$ yerine 5 $ koyar. 5
    $'in küçük bir Cocuk için yeterli olacagini düsünür.Çocuk 5 $ ile tatmin
    olur ve Tanri'ya tesekkür mektubu yazmaya
    koyulur:
    "Sevgili Tanrim, Parayi yolladigin için tesekkürler. Ama mektubu Beyaz
    saray üzerinden yollamissin, ve tabi her zamanki
    gibi oradaki ibneler de 95 $'ini kesip silah almis olmali. Bana 5 $
    ulasti. Gene De tesekkürler."

    Alıntıları Göster
    Sevgili eşime,
    7 senelik evliliğimizde sana iyi bir eş olmaya çalıştım ve
    zannedersem de oldum, ama hiçbir zaman senden bunun karşılığını
    görmedim.
    Hele şu son iki hafta benim için bir cehennemden farksızdı.
    Bugün
    Patronun beni arayıp senin bugün işten ayrıldığını söylediğinde bu
    artık bardağı taşıran son damla olmuştu.
    geçen hafta eve geldiğinde, ne saçlarımdaki değişikliğin ne
    de senin
    en sevdiğin yemeği pişirdiğimin farkına bile varmadın, hatta senin
    için kendime yeni aldığım geceliği bile giydiğimi farketmedin.
    Ama sen ne yaptın? eve geldin, iki dakika içinde yemeği
    mideye indirdin, televizyonda maç seyrettin ve gidip yattın.
    Artık ne bana beni sevdiğini söylüyorsun ne de bana
    dokunuyorsun, hiç
    ama hiçbir şey yapmıyorsun. Sen ya beni aldatıyorsun ya da beni
    artık eskisi gibi sevmiyorsun.
    işte bu yüzden artık seni TERKEDİYORUM.
    NOT:
    Lütfen beni aramaya kalkma, ERKEK KARDEŞİNLE beraberim ve
    sana hayatında
    mutluluklar dilerim.!!!!
    ___________________________________
    Sevgili eski Karıma,
    inan yazdığın bu mektuptan başka, hiç ama hiçbir şey beni bu
    kadar
    sevindirmezdi.
    Evet doğru, 7 Yıldır evliydik, ama iyi bir eş olmak dışında,
    bana her
    şeyi yaptın.
    Tamam çok fazla Spor programları seyrediyordum, çünkü senin
    dırdırlarını ancak bu şekilde biraz olsun duymamazlıktan
    geliyordum, ama bu bile fayda etmiyordu.
    Tabiki geçen hafta saçlarını neredeyse tamamen kestirip tam
    bir erkeğe benzediğinin farkına varmıştım! tam "aynı Erkeğe
    benzemişsin diyecektim ki,aklıma annemin bir sözü geldi;

    "EĞER AĞZINI GÜZEL BİR SÖZ SÖYLEMEK İÇİN AÇMIYACAKSAN, HİÇ
    AÇMA"
    "senin en sevdiğin yemeği yaptım" derken galiba sen beni
    Kardeşimle
    karıştırmıştın, çünkü o yaptığın yemek benim hiç sevmediğim bir
    yemekti!!

    Ben yatmaya giderken üzerinde yeni ve çok seksi bir gecelik
    vardı
    tamam,ama
    üzerinde hala Etiketi duruyordu, ve inşallah bu bir
    tesadüftür ama,geceliğin
    fiyatı 49.99'du ve o gün kardeşim benden tam 50£ borç
    almıstı????
    Ama biliyormusun bütün bunlara rağmen ben seni hep
    sevmiştim, ve
    herşeyin birgün güzel olucağını, değişiceğini ve mutlu olucağımızı
    umuyordum.
    İşten ayrılmamın sebebine gelince, o gün Lotto'da tam 10
    Milyon Euro
    kazandığımı öğrenmiştim, hemen Patrona çıkıp istifamı verdim ve
    ikimiz için
    Jamayka'ya iki bilet aldım, ama eve geldiğimde sen bir
    mektup bırakıp
    gitmiştin.
    Belki de bu olayların böyle gelişmesinin bir sebebi vardı ve
    böyle
    olması gerekiyordu.
    Dilerim seçtiğin ve her zaman hayalını kurduğun bu hayatta
    mutlu
    olursun.
    Avukatımın dediğine göre "bıraktığın bu mektuptan sonra,
    benden hiç
    bir Nafaka talep etmeye hakkın yokmuş!!! nerdeysen orda kal!!!
    NOT: Bu seni ne kadar ilgilendirir bilmiyorum ama, adı Carl
    olan
    kardeşim bir zamanlar Carla idi...
    İmza:
    o şimdi çok zengin ve KUŞLAR KADAR HÜR
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    Sevgili eşime,
    7 senelik evliliğimizde sana iyi bir eş olmaya çalıştım ve
    zannedersem de oldum, ama hiçbir zaman senden bunun karşılığını
    görmedim.
    Hele şu son iki hafta benim için bir cehennemden farksızdı.
    Bugün
    Patronun beni arayıp senin bugün işten ayrıldığını söylediğinde bu
    artık bardağı taşıran son damla olmuştu.
    geçen hafta eve geldiğinde, ne saçlarımdaki değişikliğin ne
    de senin
    en sevdiğin yemeği pişirdiğimin farkına bile varmadın, hatta senin
    için kendime yeni aldığım geceliği bile giydiğimi farketmedin.
    Ama sen ne yaptın? eve geldin, iki dakika içinde yemeği
    mideye indirdin, televizyonda maç seyrettin ve gidip yattın.
    Artık ne bana beni sevdiğini söylüyorsun ne de bana
    dokunuyorsun, hiç
    ama hiçbir şey yapmıyorsun. Sen ya beni aldatıyorsun ya da beni
    artık eskisi gibi sevmiyorsun.
    işte bu yüzden artık seni TERKEDİYORUM.
    NOT:
    Lütfen beni aramaya kalkma, ERKEK KARDEŞİNLE beraberim ve
    sana hayatında
    mutluluklar dilerim.!!!!
    ___________________________________
    Sevgili eski Karıma,
    inan yazdığın bu mektuptan başka, hiç ama hiçbir şey beni bu
    kadar
    sevindirmezdi.
    Evet doğru, 7 Yıldır evliydik, ama iyi bir eş olmak dışında,
    bana her
    şeyi yaptın.
    Tamam çok fazla Spor programları seyrediyordum, çünkü senin
    dırdırlarını ancak bu şekilde biraz olsun duymamazlıktan
    geliyordum, ama bu bile fayda etmiyordu.
    Tabiki geçen hafta saçlarını neredeyse tamamen kestirip tam
    bir erkeğe benzediğinin farkına varmıştım! tam "aynı Erkeğe
    benzemişsin diyecektim ki,aklıma annemin bir sözü geldi;

    "EĞER AĞZINI GÜZEL BİR SÖZ SÖYLEMEK İÇİN AÇMIYACAKSAN, HİÇ
    AÇMA"
    "senin en sevdiğin yemeği yaptım" derken galiba sen beni
    Kardeşimle
    karıştırmıştın, çünkü o yaptığın yemek benim hiç sevmediğim bir
    yemekti!!

    Ben yatmaya giderken üzerinde yeni ve çok seksi bir gecelik
    vardı
    tamam,ama
    üzerinde hala Etiketi duruyordu, ve inşallah bu bir
    tesadüftür ama,geceliğin
    fiyatı 49.99'du ve o gün kardeşim benden tam 50£ borç
    almıstı????
    Ama biliyormusun bütün bunlara rağmen ben seni hep
    sevmiştim, ve
    herşeyin birgün güzel olucağını, değişiceğini ve mutlu olucağımızı
    umuyordum.
    İşten ayrılmamın sebebine gelince, o gün Lotto'da tam 10
    Milyon Euro
    kazandığımı öğrenmiştim, hemen Patrona çıkıp istifamı verdim ve
    ikimiz için
    Jamayka'ya iki bilet aldım, ama eve geldiğimde sen bir
    mektup bırakıp
    gitmiştin.
    Belki de bu olayların böyle gelişmesinin bir sebebi vardı ve
    böyle
    olması gerekiyordu.
    Dilerim seçtiğin ve her zaman hayalını kurduğun bu hayatta
    mutlu
    olursun.
    Avukatımın dediğine göre "bıraktığın bu mektuptan sonra,
    benden hiç
    bir Nafaka talep etmeye hakkın yokmuş!!! nerdeysen orda kal!!!
    NOT: Bu seni ne kadar ilgilendirir bilmiyorum ama, adı Carl
    olan
    kardeşim bir zamanlar Carla idi...
    İmza:
    o şimdi çok zengin ve KUŞLAR KADAR HÜR

    Alıntıları Göster
    Kayserili...
    ---------
    >Kayserilinin oğlu Kayseriliden para ister:

    > "Baba 5 milyon verirmisin "

    > Kayserili: "4 milyon mu dedin? Napcan lan
    >3 milyonu,

    > 2 milyon neyine yetmiyo! Al sana 1
    >milyon yeter!"

    >Oğlu parayı almış: "Hehe.. baba
    >zaten 500bin lira lazımdı..

    >Baba : "Bak sen kerataya, demek
    >sahte para vermesem kazıklıycaktın beni.."
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    Kayserili...
    ---------
    >Kayserilinin oğlu Kayseriliden para ister:

    > "Baba 5 milyon verirmisin "

    > Kayserili: "4 milyon mu dedin? Napcan lan
    >3 milyonu,

    > 2 milyon neyine yetmiyo! Al sana 1
    >milyon yeter!"

    >Oğlu parayı almış: "Hehe.. baba
    >zaten 500bin lira lazımdı..

    >Baba : "Bak sen kerataya, demek
    >sahte para vermesem kazıklıycaktın beni.."

    Alıntıları Göster
    Amerikada bir supermarkette, musteri yarim
    kivi satin almak istiyor.
    Tezgahtar bunun mumkun olmadigini
    soyluyor. Kavga cikiyor.

    Tezgahtar kosa kosa mudure cikiyor:
    - "Efendim, hayvanin biri yarim kivi almak
    istiyor",
    der demez soyle bir arkasina donunce ne
    gorsun!!
    Musteri birlikte gelmis, ensesinde
    duruyor...
    Tezgahtar hemen musteriyi isaret ediyor:
    -"Bu beyefendi de diger yarisini almak
    istiyor, efendim..."
    Mudur durumu anliyor, adama yarim kiviyi
    mecburen verip gonderiyorlar.
    Mudur bir saat sonra tezgahtari
    cagirtiyor:
    -"Tebrik ederim, cok zeki davrandin, iyi
    idare ettin, nerelisin sen?
    -" Brezilyaliyim efendim..."
    -"Amerika'ya niye geldin?"
    -"Brezilya cazip bir yer degil efendim,
    orada kadınlar fahişedir, erkeklerde futbolcu... ancak böyle geçinirler..."
    -"Biliyor musun benim karim da
    Brezilyali..."
    -"Yaa oyle mi, acaba kariniz hangi takimda
    futbol oynuyordu?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    Amerikada bir supermarkette, musteri yarim
    kivi satin almak istiyor.
    Tezgahtar bunun mumkun olmadigini
    soyluyor. Kavga cikiyor.

    Tezgahtar kosa kosa mudure cikiyor:
    - "Efendim, hayvanin biri yarim kivi almak
    istiyor",
    der demez soyle bir arkasina donunce ne
    gorsun!!
    Musteri birlikte gelmis, ensesinde
    duruyor...
    Tezgahtar hemen musteriyi isaret ediyor:
    -"Bu beyefendi de diger yarisini almak
    istiyor, efendim..."
    Mudur durumu anliyor, adama yarim kiviyi
    mecburen verip gonderiyorlar.
    Mudur bir saat sonra tezgahtari
    cagirtiyor:
    -"Tebrik ederim, cok zeki davrandin, iyi
    idare ettin, nerelisin sen?
    -" Brezilyaliyim efendim..."
    -"Amerika'ya niye geldin?"
    -"Brezilya cazip bir yer degil efendim,
    orada kadınlar fahişedir, erkeklerde futbolcu... ancak böyle geçinirler..."
    -"Biliyor musun benim karim da
    Brezilyali..."
    -"Yaa oyle mi, acaba kariniz hangi takimda
    futbol oynuyordu?

    Alıntıları Göster
    adamın biri sürekli bankadan kredi çekmeye çalışıyor
    ancak bi türlü
    alamıyormuş.
    gel zaman git zaman bi arkadaşı x bankasına git orda
    herkese kredi veriolar
    demiş..
    adam hiç vakit kaybetmeden x bankasına gitmiş ve
    derdini anlatmış.
    görevli:
    -"efendim size kredi verebilmemiz için 2 şartımız var.
    1.si yüzünüzün, 2.si
    götünüzün fotosunu bize getirmeniz gerekiyor." demiş.
    adam çaresiz peki deyip, şartları yerine getirmiş. 2
    hafta sonra kredinin
    akibetini öğrenmek için bankaya gitmiş ve görevliye
    durumu sormuş.
    görevli:
    -" malesef size kredi veremiyoruz efendim!"
    -"neden?"
    -"fotolarınızı inceledik, sizde bu krediyi isteyecek
    yüz var; ama ödeyecek
    göt yok!" demiş...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    adamın biri sürekli bankadan kredi çekmeye çalışıyor
    ancak bi türlü
    alamıyormuş.
    gel zaman git zaman bi arkadaşı x bankasına git orda
    herkese kredi veriolar
    demiş..
    adam hiç vakit kaybetmeden x bankasına gitmiş ve
    derdini anlatmış.
    görevli:
    -"efendim size kredi verebilmemiz için 2 şartımız var.
    1.si yüzünüzün, 2.si
    götünüzün fotosunu bize getirmeniz gerekiyor." demiş.
    adam çaresiz peki deyip, şartları yerine getirmiş. 2
    hafta sonra kredinin
    akibetini öğrenmek için bankaya gitmiş ve görevliye
    durumu sormuş.
    görevli:
    -" malesef size kredi veremiyoruz efendim!"
    -"neden?"
    -"fotolarınızı inceledik, sizde bu krediyi isteyecek
    yüz var; ama ödeyecek
    göt yok!" demiş...

    Alıntıları Göster
    New York'da kucuk bir cocuğu azgin bir kopegin dislerinden kurtaran ve hayvani boğan iri yari delikanlinin yanina kosan gazete muhabiri sormus:
    - "Kahraman Amerikali cocugun hayatini kurtardi" diye yazabilir miyim?
    - Ben Amerikalı degil Pakistanliyim, demiş adam.
    Ertesi gün New York Times'da manşet:
    "Köktendinci bir Müslüman, Central Park'ta bir köpeği boğdu. FBI olayın El Kaide bağlantısını araştırıyor..."
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    New York'da kucuk bir cocuğu azgin bir kopegin dislerinden kurtaran ve hayvani boğan iri yari delikanlinin yanina kosan gazete muhabiri sormus:
    - "Kahraman Amerikali cocugun hayatini kurtardi" diye yazabilir miyim?
    - Ben Amerikalı degil Pakistanliyim, demiş adam.
    Ertesi gün New York Times'da manşet:
    "Köktendinci bir Müslüman, Central Park'ta bir köpeği boğdu. FBI olayın El Kaide bağlantısını araştırıyor..."

    Alıntıları Göster
    Ben Lise 3'teydim o zamanlar. Acıbadem-Kadıköy dolmuşuna binmiş, hareket etmek için son bir kişiyi beklerken bi sahıs dolmuşa biner gibi yapıp, sonra hemen önümüzde müşteri toplayan ve bu konuda dolmuştan kesinlikle çok daha başarılı olan minibüse yöneldi. O güzergah üzerinde oturanlar dolmusçularla minibüsçülerin nasıl birbirlerine kıl gittiklerini hatırlayacaklardır. Her neyse, bizim eleman minibüse yetişemeden minibüs gazladı gitti, adam dolmuşa binmeye niyetlendiğinde de şöförle aralarında aynen şöyle bi diyalog geçti:
    Şoför:
    -Hayır kardeşim doldu.
    Yolcu:
    - Ama bi kişilik yer var!
    Şoför:
    - Sen git minibüse bin, şerefsiz!
    Sonuç: Yolcu dumur, ben iptal.

    Birgün şehirlerarası otobüsteyim, ön koltuktaki velet mamak çöplüğü gibi otobüsü metan gazına boğuyo. bitişikte burun sinirleri felç olmak üzere olan kadın hostu çağırıp bişeyler söyledi, host da şoföre... şoförümüz mikrofondan şöyle bi anons yapmıştı:
    -çocuu osuran sayın yolcumuz lütfen çocuunuzun şeyine mukayyet olunuz.
    Akabinde veledin anası:
    -naapsın çocuk tıpa mı taksın?
    Arkalardan bi bey nazikçe:
    -taksın efenim.

    Geçenlerde Kadıköy'de salakça bir yere parketmiş olan bir arabaya, polis aynen şöyle bir anons yapmıştı:
    -"34 ... ..., kardeşim, sen parkettiğin yeri beğeniyor musun?"

    Birgün böle 3-4 arkadaş Ankaray (Ankara Metrosu) istasyonundayız, bekliyoruz metroyu. Tam da okulların çıkış saati filan, etraf hınca hınç dolu. Neyse 2-3 dk. sonra metro geldi herkes hücum etti. Biz baktık "alet çok doldu bi sonrakine binelim" dedik ve gittik ordaki banklardan birine oturduk. Daha tren gitmemiş bir ding-dong ve anons:
    "Istasyonlarımızda gereksiz bekleme yapmak yasaktır"
    Biz sallamadık nolcak filan derken bir ding-dong daha ve ikinci anons:
    "Şişt gençler size söylüyorum binin lan trene"

    Avcılar yolu üzerinde Şükrübey durağı vardır. Bizim yurtta Şükrü diye bir eleman vardı, yeni gelmişti okula. Amcam minübüse biniyo, oturuyo şoförün arkasındaki koltuğa. Bi süre sonra yolcular para uzatıyo Hacışerif, Avcılar diye. Adamın biri de bizim elemanın omuzuna dokunup "Şükrübey uzatır mısın?" diyo. Bizimki dumur dönüyo arkasını adama bakıyo manalı manalı ama herifi bi türlü çıkaramıyo. "Nerden tanıyo bu herif beni." diye yol boyunca kurt döküyo. Adama bakıyo arada bir. Adam da kıllanıyo. Neyse konuşmamış adamla yurda gelip anlattığında kopmuştuk. Öğrendi sonra durak ismi olduğunu.

    Hazır Trafik Polisi ve megafon geyiğine girmişken tanık olduğum bir olayı anlatayım: Kadıköy'de akşam saatleri. Bir araba çekmiş kenara, içeride bir kız ve bir erkek araba kenara çekildiğinde ne yapılırsa onu yapıyorlar. Trafik Polisi megafonla:
    -Gençler yiyişmeyin, devam edin bakiyiM

    alıntı...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    Ben Lise 3'teydim o zamanlar. Acıbadem-Kadıköy dolmuşuna binmiş, hareket etmek için son bir kişiyi beklerken bi sahıs dolmuşa biner gibi yapıp, sonra hemen önümüzde müşteri toplayan ve bu konuda dolmuştan kesinlikle çok daha başarılı olan minibüse yöneldi. O güzergah üzerinde oturanlar dolmusçularla minibüsçülerin nasıl birbirlerine kıl gittiklerini hatırlayacaklardır. Her neyse, bizim eleman minibüse yetişemeden minibüs gazladı gitti, adam dolmuşa binmeye niyetlendiğinde de şöförle aralarında aynen şöyle bi diyalog geçti:
    Şoför:
    -Hayır kardeşim doldu.
    Yolcu:
    - Ama bi kişilik yer var!
    Şoför:
    - Sen git minibüse bin, şerefsiz!
    Sonuç: Yolcu dumur, ben iptal.

    Birgün şehirlerarası otobüsteyim, ön koltuktaki velet mamak çöplüğü gibi otobüsü metan gazına boğuyo. bitişikte burun sinirleri felç olmak üzere olan kadın hostu çağırıp bişeyler söyledi, host da şoföre... şoförümüz mikrofondan şöyle bi anons yapmıştı:
    -çocuu osuran sayın yolcumuz lütfen çocuunuzun şeyine mukayyet olunuz.
    Akabinde veledin anası:
    -naapsın çocuk tıpa mı taksın?
    Arkalardan bi bey nazikçe:
    -taksın efenim.

    Geçenlerde Kadıköy'de salakça bir yere parketmiş olan bir arabaya, polis aynen şöyle bir anons yapmıştı:
    -"34 ... ..., kardeşim, sen parkettiğin yeri beğeniyor musun?"

    Birgün böle 3-4 arkadaş Ankaray (Ankara Metrosu) istasyonundayız, bekliyoruz metroyu. Tam da okulların çıkış saati filan, etraf hınca hınç dolu. Neyse 2-3 dk. sonra metro geldi herkes hücum etti. Biz baktık "alet çok doldu bi sonrakine binelim" dedik ve gittik ordaki banklardan birine oturduk. Daha tren gitmemiş bir ding-dong ve anons:
    "Istasyonlarımızda gereksiz bekleme yapmak yasaktır"
    Biz sallamadık nolcak filan derken bir ding-dong daha ve ikinci anons:
    "Şişt gençler size söylüyorum binin lan trene"

    Avcılar yolu üzerinde Şükrübey durağı vardır. Bizim yurtta Şükrü diye bir eleman vardı, yeni gelmişti okula. Amcam minübüse biniyo, oturuyo şoförün arkasındaki koltuğa. Bi süre sonra yolcular para uzatıyo Hacışerif, Avcılar diye. Adamın biri de bizim elemanın omuzuna dokunup "Şükrübey uzatır mısın?" diyo. Bizimki dumur dönüyo arkasını adama bakıyo manalı manalı ama herifi bi türlü çıkaramıyo. "Nerden tanıyo bu herif beni." diye yol boyunca kurt döküyo. Adama bakıyo arada bir. Adam da kıllanıyo. Neyse konuşmamış adamla yurda gelip anlattığında kopmuştuk. Öğrendi sonra durak ismi olduğunu.

    Hazır Trafik Polisi ve megafon geyiğine girmişken tanık olduğum bir olayı anlatayım: Kadıköy'de akşam saatleri. Bir araba çekmiş kenara, içeride bir kız ve bir erkek araba kenara çekildiğinde ne yapılırsa onu yapıyorlar. Trafik Polisi megafonla:
    -Gençler yiyişmeyin, devam edin bakiyiM

    alıntı...

    Alıntıları Göster
    Uluslararası Bir Kongre İçin her Ülkenin Tanınmış Doktorları Amerika'ya Gitmişler. Bizim Ülkemizdende Temel.. Kongre Arasında Temel Bire Cafede Oturuyormuş. Karşı Masasında İnanılmaz Güzel,seksi,Alımlı Bir Bayan görmüş.Hemen Yanına Gitmiş ve
    - İyi Günler hanımefendı.. Sizde mi Doktorsunuz demiş.
    Kadın - Evet bende Doktorum Ve Şu an Bir araştırma İçerisindeyim demiş.
    Temel - Araştırma Konunuz Nedir Acaba Diye sormuş.
    Kadın cevaplamış . - Penisler Üzerine Bir araştırma benimki..
    Temel - Nasıl yani dıye sormus.
    Kadın- Örneğin İtalyanların penisleri Çok uzun oluyor, İranlı erkeklerin İse çok kalın oluyor demis ve kadın eklemiş. - Bu Arada deminden beri konuşuyoruz ama hala tanışmadık. Ben Maria taylor demiş.Ya siz?
    Temel Ayağa Kalkmış ve cevaplamış. -Memnun oldum efendım Bende ROBERTO RAFSANCANİ.........
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    Uluslararası Bir Kongre İçin her Ülkenin Tanınmış Doktorları Amerika'ya Gitmişler. Bizim Ülkemizdende Temel.. Kongre Arasında Temel Bire Cafede Oturuyormuş. Karşı Masasında İnanılmaz Güzel,seksi,Alımlı Bir Bayan görmüş.Hemen Yanına Gitmiş ve
    - İyi Günler hanımefendı.. Sizde mi Doktorsunuz demiş.
    Kadın - Evet bende Doktorum Ve Şu an Bir araştırma İçerisindeyim demiş.
    Temel - Araştırma Konunuz Nedir Acaba Diye sormuş.
    Kadın cevaplamış . - Penisler Üzerine Bir araştırma benimki..
    Temel - Nasıl yani dıye sormus.
    Kadın- Örneğin İtalyanların penisleri Çok uzun oluyor, İranlı erkeklerin İse çok kalın oluyor demis ve kadın eklemiş. - Bu Arada deminden beri konuşuyoruz ama hala tanışmadık. Ben Maria taylor demiş.Ya siz?
    Temel Ayağa Kalkmış ve cevaplamış. -Memnun oldum efendım Bende ROBERTO RAFSANCANİ.........

    Alıntıları Göster
    amerika'da zencinin biri pasaportunu kaybetmis. tam da turkiye'ye tatile gidecegi
    gun. aksilik bu ya...
    uçagi kaciracak, kara kara düsünürken yolda bir pasaport bulmasin mi ?!..
    hemen almis yerden, bir bakmis ki leanardo di caprio'nun pasaportu.. (Hani varya titanic filiminde oynayan çocuk) "ne olursa olsun" demis ve sansini denemeye karar vermis.
    çikarmis leonardo'nun fotografini, kendi fotografini yapistirmis.. uçmus türkiye'ye.
    Atatürk hava limaninda görevli gümrük memurunun karsisina geçmis.. kim olabilir memur.. tabi ki temel...
    almis pasaportu eline temel adamin ismine bakmis :
    ''leonardo di caprio", fotografa bakmis, bir zenci.
    adama bakmis ayni zenci... bir kaç saskin bakistan sonra
    temel obur masaya seslenmis,
    ula cemal, bu titanik batmis miydi, yanmis miydi...........
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    amerika'da zencinin biri pasaportunu kaybetmis. tam da turkiye'ye tatile gidecegi
    gun. aksilik bu ya...
    uçagi kaciracak, kara kara düsünürken yolda bir pasaport bulmasin mi ?!..
    hemen almis yerden, bir bakmis ki leanardo di caprio'nun pasaportu.. (Hani varya titanic filiminde oynayan çocuk) "ne olursa olsun" demis ve sansini denemeye karar vermis.
    çikarmis leonardo'nun fotografini, kendi fotografini yapistirmis.. uçmus türkiye'ye.
    Atatürk hava limaninda görevli gümrük memurunun karsisina geçmis.. kim olabilir memur.. tabi ki temel...
    almis pasaportu eline temel adamin ismine bakmis :
    ''leonardo di caprio", fotografa bakmis, bir zenci.
    adama bakmis ayni zenci... bir kaç saskin bakistan sonra
    temel obur masaya seslenmis,
    ula cemal, bu titanik batmis miydi, yanmis miydi...........

    Alıntıları Göster
    Adamın biri California'da bir kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, adam lambayı kumlarn içinden çıkarmış, ovalamış lambayı, harbi harbi cin çıkmış. Adam çok şaşırmış, cin başlamış konuşmaya ''Tamam, tamam.Beni lambadan kurtardin vs vs vs... Bu, bu ay içinde dördüncü çıkarılışım ve bu işten sıkılmaya başladım, bu yüzden 3 dilegi unut. Sadece 1 dilek hakkın var!'' Adam oturmus ve bir süre düşünmüş ve ''Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok kötü tutar. Benim için Hawaii'ye bir köprü yap, böylece arabayla oraya gidebileyim'' demiş. Cin gülmüş ve ''Bu imkansız. Bu işin lojistiğini düşün! Köprünün ayakları nasıl Pasifik'in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün! Hayır, başka bir dilek düşün'' demiş, Adam ''tamam'' demiş ve güzel bir dilek düşünmeye başlamış. En sonunda, ''Dört kere evlendim ve boşandım. Bütün karılarım her zaman duyarsız olduğumu ve onunla ilgilenmediğimi söylerdi. Bu yüzden, kadınları anlayabilmeyi diliyorum. Nasıl hissettiklerini ve neden ağladıklarını, bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini, onları nasıl gerçekten mutlu edebileceğimi bilmek istiyorum...''
    Cin: ''Köprü iki şeritli mi olsun dört şeritli mi?''
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    Adamın biri California'da bir kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, adam lambayı kumlarn içinden çıkarmış, ovalamış lambayı, harbi harbi cin çıkmış. Adam çok şaşırmış, cin başlamış konuşmaya ''Tamam, tamam.Beni lambadan kurtardin vs vs vs... Bu, bu ay içinde dördüncü çıkarılışım ve bu işten sıkılmaya başladım, bu yüzden 3 dilegi unut. Sadece 1 dilek hakkın var!'' Adam oturmus ve bir süre düşünmüş ve ''Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok kötü tutar. Benim için Hawaii'ye bir köprü yap, böylece arabayla oraya gidebileyim'' demiş. Cin gülmüş ve ''Bu imkansız. Bu işin lojistiğini düşün! Köprünün ayakları nasıl Pasifik'in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün! Hayır, başka bir dilek düşün'' demiş, Adam ''tamam'' demiş ve güzel bir dilek düşünmeye başlamış. En sonunda, ''Dört kere evlendim ve boşandım. Bütün karılarım her zaman duyarsız olduğumu ve onunla ilgilenmediğimi söylerdi. Bu yüzden, kadınları anlayabilmeyi diliyorum. Nasıl hissettiklerini ve neden ağladıklarını, bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini, onları nasıl gerçekten mutlu edebileceğimi bilmek istiyorum...''
    Cin: ''Köprü iki şeritli mi olsun dört şeritli mi?''

    Alıntıları Göster
    Ingiltere tarihinin en kanli ve dramatik zamanlarindan biri kral VIII.
    Henry zamanidir...Veba, katliam, savaslar, uzak diyarlarda somurgelere
    gidenler, orada kaybedilenler ve buna benzer sebeplerle ülkenin nüfusu
    neredeyse yari yariya dusmus, Kral ulkesinin geleceginden ciddi bir
    bicimde endiselenmeye baslamistir. Ama yaptirdigi arastirmalar
    sonucunda
    ülke hapishanelerinde çok sayida serseri, hirsiz katil vs. ve cok
    sayida
    fahise oldugunu tesbit etmis ve nufus artisini saglayabilmek
    amaciyla kral kontrol|nde hapisanelerde ciftlesmeler organize
    etmistir. Dünyaya getirilen cocuklari da Ingiliz Kraliyeti,
    yetistirme ve topluma katma isini ustlenmistir. Bu nufus arttirma
    islemine
    "Fornication Under Control of the King"
    yani "Kral kontrolünde zina" denmis ve FUCK olarak kisaltilmistir.
    Bu Fuck islemleriyle Ingiltere nufusu 10 yil icersinde 2 ye
    katlanmistir.
    "Fuck" kelimesi de ingilizceye buradan girmistir.
    Bu olayin Tarih kitaplariyla sabiti dogrudur.
    Buradan bizim anladigimiz da Ingiliz halkinin yarisi o... cocugudur
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    Ben Lise 3'teydim o zamanlar. Acıbadem-Kadıköy dolmuşuna binmiş, hareket etmek için son bir kişiyi beklerken bi sahıs dolmuşa biner gibi yapıp, sonra hemen önümüzde müşteri toplayan ve bu konuda dolmuştan kesinlikle çok daha başarılı olan minibüse yöneldi. O güzergah üzerinde oturanlar dolmusçularla minibüsçülerin nasıl birbirlerine kıl gittiklerini hatırlayacaklardır. Her neyse, bizim eleman minibüse yetişemeden minibüs gazladı gitti, adam dolmuşa binmeye niyetlendiğinde de şöförle aralarında aynen şöyle bi diyalog geçti:
    Şoför:
    -Hayır kardeşim doldu.
    Yolcu:
    - Ama bi kişilik yer var!
    Şoför:
    - Sen git minibüse bin, şerefsiz!
    Sonuç: Yolcu dumur, ben iptal.

    Birgün şehirlerarası otobüsteyim, ön koltuktaki velet mamak çöplüğü gibi otobüsü metan gazına boğuyo. bitişikte burun sinirleri felç olmak üzere olan kadın hostu çağırıp bişeyler söyledi, host da şoföre... şoförümüz mikrofondan şöyle bi anons yapmıştı:
    -çocuu osuran sayın yolcumuz lütfen çocuunuzun şeyine mukayyet olunuz.
    Akabinde veledin anası:
    -naapsın çocuk tıpa mı taksın?
    Arkalardan bi bey nazikçe:
    -taksın efenim.

    Geçenlerde Kadıköy'de salakça bir yere parketmiş olan bir arabaya, polis aynen şöyle bir anons yapmıştı:
    -"34 ... ..., kardeşim, sen parkettiğin yeri beğeniyor musun?"

    Birgün böle 3-4 arkadaş Ankaray (Ankara Metrosu) istasyonundayız, bekliyoruz metroyu. Tam da okulların çıkış saati filan, etraf hınca hınç dolu. Neyse 2-3 dk. sonra metro geldi herkes hücum etti. Biz baktık "alet çok doldu bi sonrakine binelim" dedik ve gittik ordaki banklardan birine oturduk. Daha tren gitmemiş bir ding-dong ve anons:
    "Istasyonlarımızda gereksiz bekleme yapmak yasaktır"
    Biz sallamadık nolcak filan derken bir ding-dong daha ve ikinci anons:
    "Şişt gençler size söylüyorum binin lan trene"

    Avcılar yolu üzerinde Şükrübey durağı vardır. Bizim yurtta Şükrü diye bir eleman vardı, yeni gelmişti okula. Amcam minübüse biniyo, oturuyo şoförün arkasındaki koltuğa. Bi süre sonra yolcular para uzatıyo Hacışerif, Avcılar diye. Adamın biri de bizim elemanın omuzuna dokunup "Şükrübey uzatır mısın?" diyo. Bizimki dumur dönüyo arkasını adama bakıyo manalı manalı ama herifi bi türlü çıkaramıyo. "Nerden tanıyo bu herif beni." diye yol boyunca kurt döküyo. Adama bakıyo arada bir. Adam da kıllanıyo. Neyse konuşmamış adamla yurda gelip anlattığında kopmuştuk. Öğrendi sonra durak ismi olduğunu.

    Hazır Trafik Polisi ve megafon geyiğine girmişken tanık olduğum bir olayı anlatayım: Kadıköy'de akşam saatleri. Bir araba çekmiş kenara, içeride bir kız ve bir erkek araba kenara çekildiğinde ne yapılırsa onu yapıyorlar. Trafik Polisi megafonla:
    -Gençler yiyişmeyin, devam edin bakiyiM

    alıntı...

    Alıntıları Göster
    Eline sağlık
  • quote:

    Orijinalden alıntı: K084K

    Ingiltere tarihinin en kanli ve dramatik zamanlarindan biri kral VIII.
    Henry zamanidir...Veba, katliam, savaslar, uzak diyarlarda somurgelere
    gidenler, orada kaybedilenler ve buna benzer sebeplerle ülkenin nüfusu
    neredeyse yari yariya dusmus, Kral ulkesinin geleceginden ciddi bir
    bicimde endiselenmeye baslamistir. Ama yaptirdigi arastirmalar
    sonucunda
    ülke hapishanelerinde çok sayida serseri, hirsiz katil vs. ve cok
    sayida
    fahise oldugunu tesbit etmis ve nufus artisini saglayabilmek
    amaciyla kral kontrol|nde hapisanelerde ciftlesmeler organize
    etmistir. Dünyaya getirilen cocuklari da Ingiliz Kraliyeti,
    yetistirme ve topluma katma isini ustlenmistir. Bu nufus arttirma
    islemine
    "Fornication Under Control of the King"
    yani "Kral kontrolünde zina" denmis ve FUCK olarak kisaltilmistir.
    Bu Fuck islemleriyle Ingiltere nufusu 10 yil icersinde 2 ye
    katlanmistir.
    "Fuck" kelimesi de ingilizceye buradan girmistir.
    Bu olayin Tarih kitaplariyla sabiti dogrudur.
    Buradan bizim anladigimiz da Ingiliz halkinin yarisi o... cocugudur

    Alıntıları Göster
    İşsiz güçsüz bir adamda kaynağı bilinmeyen çok ama çok fazla para varmış Herkes bu kadar çok parayı nerden kazandığını araştırıp duruyormuş. En sonunda adamı karakola çağırmışlar o kadar paranın hesabını vermesi için. adam gitmiş karakola. komser hemen lafa dalmış.


    -anlat bakalım bu kadar parayı nasıl kazandın. üstelik bir işin bile yok.

    -ben herkesle iddiaya girerim komserim. ve her iddiayı da kazanırım.

    -olum sadece iddiaya girerek bu kadar para kazanılırmı.

    -size kanıtlıyablirim komiserim.

    -nası kanıtlıyacan.

    -sizinle bi iddiaya girelim benim hiç iddia kaybetmiyeceğimi anlarsınız. 100 dolarına bahse girerimki ben sol gözümü ısırırım.

    Komiser düşünmüş. bi insan nasıl gözünü ısırabilir diye ve sonunda olamıyacağına karar verip iddiaya girmiş. adam bunun üzerine takma olan sol gözünü çıkarıp ısırmış. Komiser hayretle onu izledikten sonra.

    - tamam ama bir iddiayla sana inanacak değilim demiş. adam peki demiş.

    - 500 dolarına iddiaya girerimki. sağ gözümü de ısırırım.
    Komiser iki gözü de takma olsa bu adam göremez herhalde deyip bi daha girmiş iddiaya. Sonra adam takma dişlerini çıkarıp sağ gözünü de ısırmış. komser yine şaşırmış ama pes etmemiş. Hala inanmadım demiş. Adam tamam sizinle son bir iddiaya daha girelim üstelik bu sefer bedava demiş. Komser hemen kabul etmiş.Nedir iddia demiş?

    -benim s*kimin uzunluğu buradaki herkesin s*klerinin toplam uzunluğundan daha fazladır demiş. komser şöyle bi etrafına bakmış. Yaklaşık on kişi var. herbirininki 15 santim olsa toplam 150 santim yapar. Tamam demiş girmiş iddiaya. Adam indirmiş donunu bi bakmışlar ki küçücük bişey. Komiser hani uzundu lan demiş. Adam çekin komserim. Çekerseniz uzar demiş. komser adamın şeyini çekmeye başlamış. Çekiyomuş çekiyomuş. Uzamıyomuş. O sırada adam bi arkadaşına telefon etmiş.

    -"Alooo Ali olum komserin eline verdim 10.000 DOLARI hazırla!.."
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.