Meriç Tunca�nın Fenerbahçelilik anlayışını karşı sütunda okudunuz sanırım! Maalesef Fenerbahçelilerin çoğunluğunun da aynı duygularda olduğunu bilmek en azından bir sporsever olarak bana ıstırap veriyor� Bir yandan da Galatasaraylı olduğum için Allah�a şükrediyor ve farklı bir gurur duyuyorum.
Geçmişten uyduruk hikayeler anlatmış Tunca; Ben de size çok yakın zamanda yaşanan gerçek bir olayı anlatayım. Sanırım F.Bahçelilik ile G.Saraylılık arasındaki farkı da böylece daha iyi anlatmış olurum.
Ankara�daki ultrAslanların başındaki arkadaşlarımızdan birisi geçen gün ultrAslan forumuna hepimizi ağlatan bir yazı yazdı. Yazıyı yazan şahıs öyle bedavadan bir adam da değil; Ankaralı Aslanların kurucularından ve yeri geldiği zaman G.Saray için canını ortaya koymuş olan Aslanlardan biridir hem de... Ama yine de takım sevgisinin İNSANLIĞIN önüne geçmesine izin vermemiş adam gibi bir adamdır.
Hayatım G.Saray�la geçti dersem yalan olmaz. Tanıyanlar iyi bilirler. Hatta okul yaşantım boyunca arkadaşlar bana hep �Cim Bom Ersin� derlerdi. Bundan 3 yıl önce evlendim. Allah nasip etti bir de oğlum oldu.
Eşimin babası muhteşem bir insan, adı da Erdal� Ama tek kötü bir huyu var, o da fanatik F.Bahçeli olması. Aziz Yıldırım ile okul zamanı aynı evi paylaşmışlar, devamlı görüşürler.
Oğlum şimdi 2 yaşına geldi, torununu çok seven kayınpederimle aramızda son zamanlarda tatlı bir rekabet başlamıştı.
O oğlumu F.Bahçeli yapmak istiyordu ama bana olan saygısından dolayı sadece F.Bahçe marşı dinletebiliyordu. Beni de sık sık sık yoklardı �İsmail�e F.Bahçe forması alacağım� diye� Ama benin nasıl bir G.Saraylı olduğumu bildiği için buna cesaret edemezdi.
Geçen hafta kayınpederim öksürmeye başladı, öksürük bir hafta geçmeyince doktora götürdük ve adeta yıkıldık.
Lanet olası �Kanser� dediler. Bir ay ömür biçtiler. Ne yapacağımı şaşırdım. Kayınpederim olmasına rağmen ama en az kendi babam kadar çok sevdiğim bir insan çok kısa bir süre sonra artık hayata veda edecekti.
Ellerim ayaklarım titreyerek kendimi Fenerium�a attım. Bu, şoktaki bir insanın mı, yoksa babasına son vazifesini yapmak isteyen insanın ruh hali miydi ben de anlamadım.
Mağazanın içi olduğu gibi Sarı-Lacivertti. Zaten ortam kötü idi, ben de kötüydüm� Daha kötü oldum. Paranoyak gibiydim, tüm insanlar hep bana bakıyor gibi hissettim.Tezgahtara kısık bir sesle ve utanarak �2 yaşa göre bir F.Bahçe forması� dedim.
(Allah�ım ben ne yapıyordum� Kendime inanamıyordum ama artık ok yaydan çıkmıştı.)
�Beyefendi arkasına Alex mi, Carlos mu yazalım?� diye sordu tezgahtar� Bir an duraksadım ve gözlerimden yaşlar süzülürken ağzımdan şu cümle çıktı: �Hayır; ERDAL DEDE!�
Bu yazıyı bizler gözyaşları içerisinde okuduk. Yazıya yorum yapan genç-yaşlı tüm ultrAslanlar ise Allah�tan şifa dileklerini iletirken hep olumlu mesajlar verdiler. Çünkü mevzu bahis olan bir insan hayatıydı. Bir insanın son nefesinde de olsa mutlu olmasıydı.
Bakalım ne yazmış ultrAslanlar: �Futbol sadece futboldur� , � �ve hayat sadece futbol değildir� , �Bir G.Saraylıdan beklenecek hareketi yapmışsın� , �Böyle bir durumda renk ayrımı yapmak çok saçma olurdu zaten�, �İşte bu yüzden G.Saraylıyız� , � Sen o formayı almakla bizi yücelttin bence�, �Kelimelerle tarif edilemez bir erdem göstermişsin� , �Mevzubahis bir can ise renkler teferruattır� , �Eğer kayınpederinin ömrüne bir gün katacaktıysa keşke sen de bir F.Bahçe atkısı taksaydın� , �Sizin gibi G.Saraylıları tanıdığım için çok mutluyum�, �Oğlun İsmail büyüdüğünde, yaptığın bu hareketin ne manaya geldiğini idrak edecek hem sana olan saygısı, hem de G.Saray�a olan sevgisi katlanacaktır.�
Sözün bittiği yer budur herhalde diyorum ve Kurtuluş Savaş�ı yıllarında tüm şehit düşenlerin yüzü suyu hürmetine, aslında dolu bir insan olduğunu bildiğim Tunca�ya, basında daha eğitici bir rol üstlenmesi gerektiğini söylüyorum.
O zaman, vatan işgal altındayken Harrington Kupası oynayanların değil de Çanakkale, Sina, Gazze, Filistin, Galiçya, Kafkasya gibi cephelere GÖNÜLLÜ OLARAK gidip, Ay Yıldızlı bayrağımız için ŞEHİT olan Galatasaraylıların karşısına daha rahat çıkabilir ahrette... Kim bilir?
buda meriç tuncanın yazısı: Fenerbahçe Cumhuriyettir Meriç Tunca Fotogol-17.11.2007
6 yaşındaydım.. Yanılmıyorsam bir pazar günü akşam üstüne doğru babam eve üzgün geldi..
Annem hemen sordu;
’’Hayrola niye suratın asık?..’’
Babam kısaca cevap verdi;
’’Bizimkiler Galatasaray’a yenildi..’’
Annem ’’Amaannn takma kafana. Hep biz yenecek değiliz ya. Bir seferde onlar yensin’’ dedi..
Babam hasta Fenerbahçeli’ydi. Ve bu Fenerbahçeliliği aile içinde, anneme, iki ağabeyime ve bana da iyice aşılamıştı..
Evde herşey Fenerbahçe ve sarı-lacivert renkler üzerine kuruluydu.. Yani Fenerbahçe bir yaşam biçimimizdi.. Babam konu ne zaman Fenerbahçe’den açılsa, kulübün yönetici ve futbolcularının Kurtuluş Savaşı sırasındaki rollerinden söz eder, ’’Böyle bir olay dünyanın hiç bir yerinde yok. Olamaz da.. Fenerbahçelilik bana babamdan geçti, ben de sizlere aşıladım. Biz Büyük Atatürk’ün kulübüyüz ’’ derdi. Ve hemen ardından Galatasaray’ı neden sevmediğini de anlatırdı..
Ona göre Galatasaray kulübü, Kurtuluş Savaşı yıllarında hiç bir şey yapmamış, özellikle Galatasaray Lisesi işgal kuvvetlerine yardımlarda bulunmuştu.. Allah rahmet eylesin babam 1972 yılında vefat edene kadar ne zaman Galatasaray’dan söz etse ya da o hafta bir Fenerbahçe-Galatasaray maçı olsa gözlerini hırs bürürdü.. Yendik mi acayip sevinir, berabere kaldık mı ya da yenildik mi acayip üzülürdü. Tabii onunla birlikte biz de sevinir, ya da üzülürdük.. Ama Galatasaray Fenerbahçe’yi fazla yenemediğinden dolayı sevincimiz, üzüntümüzden çok daha fazla olurdu.. Eğer kaybetmişsek ailece bir matem havasına girerdik..
Babamın yazının ilk girişinde bir Galatasaray yenilgisi sonrası eve gelişini anlattığım günlerde ben o sene ilk okula daha yeni başlamıştım ve evimizin hemen yakınındaki Kültür Koleji’nde okuyordum..
Pazartesi sabahı okula gittiğimde bir kaç Galatasaraylı kızdırmak amacıyla beni daha sınıfa girmeden yakaladı.. Aslında Galatasaraylı sayısı okulda fazla değildi. Kolejin neredeyse tamamına yakını Fenerbahçeli’ydi ve bir kaç tane de Galatasaraylı vardı. Nedendir bilinmez ya da şu an aklıma gelmiyor okulda hiç Beşiktaşlı yoktu..
Galatasaraylılar’dan birinin ismi Şener’di. Ve ukalanın tekiydi.. Ailesi sonradan görmeydi. Herşeyi para ile satın alabileceklerini sanıyorlardı..
Açık söyleyeyim ben Şener’e hem ailece böyle oldukları, hem de Galatasaraylı olduğu için acayip gıcıktım..
Beni bahçede karşılar karşılamaz, ’’Oooo dün size nasıl geçirdik’’ deyiverdi..
Bir an duraksadım, ’’Ya Meriç şeytana uyma git sınıfa otur’’ dedim kendi kendime..
Ama baktım Şener denilen çocuğun peşimi bırakmaya niyeti yok.. Hakaretleri salladıkça sallıyor, ardı ardına ’’Nasıl geçirdik.. Nasıl geçirdik’’ diyordu..
Dayanamadım. Durdum. Ona doğru döndüm.. Ve ’’Bak öyle geçirilmez, böyle geçirilir’’ diye kafayı çaktım.. O an bir kan banyosu yaptığımı hatırlıyorum.. Şener’in kaşı açılmış ve fışkıran kan benim de suratımı kaplamıştı..
Etraftaki çocuklar bir an sendeledikten sonra ’’Ne yaptın sen?’’ diye araya girmeye çalıştılar..
Ben de ’’Bir daha Fenerbahçe’ye laf atanın suratını böyle yaparım’’ dedim..
Şener’i oradan koştura koştura okulun revirine götürürken ben de soluğu müdür Osman Bey’in odasında aldım..
Olayı anlattım. Ama vurduğum için suçluydum.. Osman Bey bana ’’Oğlum ben de Fenerbahçeli’yim. Bunların alayı böyle. Bizim hanım Galatasaraylı. Dün akşam bana neler yaptı bir bilsen. Keşke vurmasaydın. Sen de ona küfür etseydin’’ dedi.. Osman Bey babamı da okula çağırdı ve olayı anlattı.. Rahmetli, müdüre ’’Merak etmeyin bir daha böyle bir şey olamayacak’’ diye beni oradan alıp uzaklaşırken, ’’Aferin oğlum. Keşke iki de dişini kırsaydın. Kimse Türkiye’nin takımına geçirdik diyemez. Hele bu bir de ülkeyi düşmana satmışların takımının taraftarıysa. Biz cepheye silah taşırken, bunlar Galatasaray Lisesi’nde işgal kuvvetleri komutanlarına viski taşıyorlardı.. İyi yapmışsın’’ ifadesini kullandı...
Bu olaydan sonra disipline sevkedildim ama namım da okula yayıldı. ’’Galatasaraylı Şener’in kaşını patlatan çocuk’’ olarak bayağı bir süksem oldu..
Bir daha da ne Şener, ne de bir başkası Fenerbahçe-Galatasaray maçları öncesi ve sonrası bana dokunacak bir sözü söylememeye gayret ettiler..
Ben o günden bu yana hep bir şeyi öğrendim.. Ne, Kadar, Galatasaraylı, Varsa, Hepsi Ailece, Sinirli.. Ve bunu Fenerbahçeli arkadaşlarla aramızda N.K.G.V.H.A.S diye kısaltmasını yaparak okulun duvarlarına ve sınıfın kara tahtasına yazdık.. Bu meşhur lafta o günlerden bu günlere kadar geldive tüm Fenerbahçeliler’e yol gösteren bir ışık oldu..
Yarın: İyi Fenerli G.Saray’ın rakibini destekler.
****************************************************************************** Ne Mutlu ki GaLaTaSaRaY'lıyızzz.
aferin size
quote:
Orjinalden alıntı: AhMeT.
aferin size
yazıyı okumadan yorum yapmışsın sanırım
o kadar yazıyı kim okur
quote:
Orjinalden alıntı: 4everwarior
quote:
Orjinalden alıntı: AhMeT.
aferin size
yazıyı okumadan yorum yapmışsın sanırım
süper bir yazı gerçekten...
quote:
Orjinalden alıntı: mahir2121
o kadar yazıyı kim okur
quote:
Orjinalden alıntı: 4everwarior
quote:
Orjinalden alıntı: AhMeT.
aferin size
yazıyı okumadan yorum yapmışsın sanırım
GALATASARAY'lı okur.
Hatay derneğimizden 115 tekerlekli sandalye daha 25 Ekim 2007 Perşembe
Hatay Fenerbahçeliler Derneği'nin "%100 Tekerlikli Sandalye, %100 Sosyal Sorumluluk" sloganıyla başlattığı kampanya dahilinde toplanan 115 tekerlekli sandalye daha ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. Hatay Fenerbahçeliler Derneği, kulübümüzün kuruluşunun 100. yılı nedeniyle başlattığı sosyal sorumluluk projesi kapsamında, toplam 135 adet tekerlekli sandalyenin ihtiyaç sahiplerine dağıtımını geçtiğimiz Temmuz ayı içerisinde gerçekleştirmişti. İlk dağıtımın gerçekleştiği gün düzenlenen baloda Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu100 ve Antakyalı işadamı Besim Geçmen de 15 adet tekerlekli sandalyeyi daha derneğe bağışladı. 115 adetlik ikinci parti tekerlekli sandalyenin dağıtımı da geçtiğimiz günlerde Antakya Belediye Parkı'nda düzenlenen törenle gerçekleşti. Törende Hatay Fenerbahçeliler Derneği'ne bugüne kadar her türlü desteği veren Hatay Valisi Ahmet Kayhan, Antakya Belediye Başkanı Mehmet Yeloğlu ve Hatay İl Emniyet Müdürü Osman Çapalı ile bağış yapan işadamı Besim Geçmen ve eşine dernek tarafından birer teşekkür plaketi verildi. Hatay Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Ali Ezelsoy, "Tabii ki en büyük teşekkürü ve şükran duygularımızı Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyeleri'ne sunuyoruz. Bizleri her türlü sosyal etkinliğimizde destekleyen, Fenerbahçe'nin sadece bir spor kulübü değil, sosyal bir yapı olduğunu da her fırsatta dile getiren sayın başkanımız Aziz Yıldırım'a ve yönetim kurulu üyelerine bir kez daha teşekkür ederiz" diye konuştu.
Fenerbahçemize anlamlı mektup 09 Kasım 2007 Cuma
Fenerbahçemizin sosyal sorumluluk bilinci kapsamında 100. yıl etkinliklerimiz çerçevesinde Başkanımız Aziz Yıldırım, yönetim kurulumuz ve Hatay Fenerbahçeliler Derneği'nin katkıları ile gerçekleştirilen tekerlekli sandalye kampanyası nedeniyle Türkiye Sakatlar Derneği Antakya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sabit Köse kulübümüze bir teşekkür mektubu gönderdi.
Türkiye Sakatlar Derneği Antakya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sabit Köse'nin yazdığı mektup şu ifadeleri içeriyor:
"Fenerbahçe Spor Kulübü'ne Sayın Başkanım;
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün 100. kuruluş yılı etkinlikleri çerçevesinde hem ülkemizde ve hem de tüm dünyada gıpta ile izlenen ve özenilen ve imrenerek bakılan etkinlikler gerçekleştirdiniz. Basından ilgi ile izlediğimiz etkinliklerin bize göre en anlamlısı ve topluma mal olanı ne mutlu bize ki kentimizde gerçekleşti. Hatay Fenerbahçeliler Derneği'nin 100. yıl etkinliklerinden biri olan yüzde yüz sosyal sorumluluk, yüzde yüz tekerlekli sandalye kampanyası bizleri gerçekten ihya eden bir düşüncenin örnek insanlık dersinin ürünüydü. 17. şampiyonluk balosunun gerçekleştirildiği gün tam 135 engelli yurttaşımız derneğinizin gerçekleştirdiği kampanya sonrası eve, yatağa bağlanmaktan ve de en önemlisi bir başkasına bağımlı olmaktan kurtularak yaşama karışma olanağı bulabilmiştir. Başkanım düşünebiliyor musunuz, bir yudum su içmek, bir lokma ekmek yemek için bir başkasının minnetine muhtaç olmanın çaresizliğini düşünebiliyor musunuz? Yaşayabilmek için en temel gereksiniminizi sağlayamamanın yürek acısını? Fenerbahçeliler işte tam bu durumdaki 135 kişiye yeniden yaşama, hareket edebilme ve kendilerini yeniden toplumun bir parçası olma hissini verdiler. 135 elbet bütün ihtiyaç sahiplerine cevap veren bir rakam değildi. Ama en azından birileri tarafından hatırlanmakta biz engellilere büyük bir yaşama sevinci vermeye yeterdi. Bizleri artık düşünen birileri var diyerek desteklenmenin de gururunu yaşarken edinilen yepyeni tekerlekli sandalyelerin sevincini yaşarken bir haber daha aldık sizlerden. Değerli yönetim kurulu üyeleriniz sizin önderliğinizde 100 tane sandalye daha bağışlamışsınız. Balo gecesi sizin bağışınıza 15 sandalye eklenince Fenerbahçelilerin örnek davranışının toplumu nasıl motive ettiğini ve ne şekilde etkilediğini çok daha iyi anlama olanağını yaşadım. Fenerbahçeli olmanın gururunu ve sevincini yaşıyorum. Sayın Başkanım; ne mutlu bize ki sizin önderliğinizdeki büyük Fenerbahçe ailesinin ilgisine mazhar olduk. Ne mutlu size ki siz yönetim kurulu camianız ve camiamızın Yurdumuzun her yerdeki temsilcileri, dernekleriniz, üyeleriniz, ülkemize Fenerbahçe camiasına ve ulusumuza her konuda önderlik yapmaktadır. Bizlere yaşattığınız bu gurur ve duygulardan dolayı başta siz ve yönetim kurulunuz olmak üzere tüm camiamıza minnet ve şükranlarımızı sunarız.
Not: Ellerim olmadığından dolayı mektubu imzalayamadığım için engin anlayışınıza sığınırım.
Sabit Köse Türkiye Sakatlar Derneği Antakya Şubesi Yön.Kurl.Bşk."
ben meriç tuncanın yazdıklarını ayık kafa ile yazdığını düşünmüyorum .......yada ailecek ruh hastası imişler........aynı ülke içinde savaş varmış gibi yazmış yazıyı.....hepimizin ailesinde galatasaraylı fenerbahçeli beşiktaşlı kişiler var ... benim can dostum fenerbahçeli ...ama ben onun için gözzümü kırpmadan canımı veririm .... böyle saçma sapan yazımı olur......meriç tunanın yazısını bölücülük olarak görüyor......yazıklar olsun bide u ülkenin ekmeğini yiyor..... .........
galatasaraylı olmakda fenerbahçeli olmak da real madridli olmak da sadece ve sadece taraftar olmaktır...... saçmalamanın bu olaya başka anlamalar yüklemenin bir manası yok..... oynanan sadece bir oyun ama bu 2 yazıyı okuduktan sonra acaba kan davası falan mı var diye düşünüyor insan ...........
bence futbol giderek tehlikeli hale geliyor büyük önlemler alınmalı...........
GS'den iyi bir örnek; FB'den ise bir o kadar kötü örnek. peki tersini yapamaz mıyız? tabiki yapabiliriz ama gerek yok arkadaşlar. bu topiği açmak bile yeteri kadar tahrik unsuru zaten...
quote:
Orjinalden alıntı: coolfire
GS'den iyi bir örnek; FB'den ise bir o kadar kötü örnek. peki tersini yapamaz mıyız? tabiki yapabiliriz ama gerek yok arkadaşlar. bu topiği açmak bile yeteri kadar tahrik unsuru zaten...
neden ? kendini bilmez bi adamın gazeteye yazıdğını buraya taşımak mı tahrik ?
burasını 100 bilemedin 200 kişi okur, ya o gazeteyi ? o mahalle ağzı diye anılamayacak yazıyı yayınlayan gazeteyi kaç kişi okuyor sence ?
hangisi tahrik bir kere daha düşün bence
iyi ve Kötüyü alıp örnek göstermek ne kadar alaka. Madem kötüyü eklemişsin, kötüyle örnek verelim. Şimdi kim adam oluyor?
Geçen hafta Platini neredeydi: Türkiye'de. Hangi milletten Platini: Fransız. Türkiye'de Fransız ekolüne en yakın, Fransız okulundan kurulmuş kaç kulüp var: 1. Hangisi o: Galatasaray. Jack Chirac, Türkiye'ye geldiği zaman bir tek Galatasaray'ı ziyaret ediyor. Platini nereye gitti? Fenerbahçe'ye... Niye? Ben bunu merak ediyorum. Benden başka da merak eden bir kişi yok. 350 bin spor muhabiri, şefi, bilmem nesi var! Nasıl oluyor da Fenerbahçe'ye gidiyor? Federasyon başkanı Haluk Ulusoy'un badi badi arkadaşı Platini, Haluk Ulusoy'un can düşmanı Aziz Yıldırım'ı ziyaret ediyor da Haluk Ulusoy da Galatasaraylı, Platini de sözüm ona Fransız, Galatasaray'a uğramıyor. Niye? Nasıl oluyor bu iş? Galatasaray'ın mı aczi? Fenerbahçe'nin mi başarısı? Haluk Ulusoy, Galatasaray'dan kopup Fenerbahçe'ye mi yanaşıyor? Bunun altında neler var? Bunun altından ne sorular çıkar? Ama böyle bir gazetecilik yok artık günümüzde. Ahmet Taner Kışlalı, Öcal Uluç, Hıncal Uluç, Mehmet Ali Kışlalı bir araya geldiğimizde, 1.5 saat bunları konuşurduk. Ne yapabiliriz, ne edebiliriz? Ondan sonra gazetecilik başlardı. Şimdi böyle bir toplantı var mı? Şimdi böyle bir şey var mı? Ajanslardan haberler gelsin, birisi 'Adnan abi naber, bir şey var mı?' 'Yok.' 'Tamam yok', ertesi gün, 'Ya Adnan abi, bana söylemedin ama Gökmen'e söylemişsin. Bir daha senden haber yazarsam böyle olayım.' Bitti. Ne merak eden var? Bir insan bunu nasıl merak etmez? Platini niye Galatasaray'a gitmedi de Fener'e gitti? Bunu merak eder insan. Türkiye'ye gelen her Fransız, Galatasaray'a gider. Çünkü Galatasaray, Fransız ekolü... Kimsenin umurunda değil. Ben spor müdürü olsam, bu temsilci olayı, bu gözlemci olayı tam sayfa olur. Onla konuşurum, bununla konuşurum, ondan bir şey alırım. Aç bak. Bütün gazeteler birbirine benziyor. Röportajlar bile ajanstan gelme. Utanır insan. Ajansın biri, Appiah ile röportaj yapıyor, bütün gazetelerde aynı gün Appiah röportajı. İnsanda utanma olur. http://www.fotomac.com.tr/2007/10/03/yaz1290-50160-106.html
Başka takım taraftarı Gs Fransız derse kızıyorsunuz ama Hıncal "ustanız" bile GS'ye Fransız benzetmesi yapmış. İyiye iyi , kötüye kötüyle örnek verin bir zahmet.
meriç tunca gibi herifler köşe yazar olup bu işten ekmek yiyorsa, vah benim yazılı basınımın haline.
neyse olay dramatikmiş
Galatasaraylının başından geçen olay dramatik ama sizce bu bir Galatasaraylı davranışı mı? Yani bu tür bir jesti sadece Gs limi yapar? evet dramatik bir olay ama böyle iddialı başlıkla bu olayı sadece Gs lilere mal etmek komik oluyor açıkçası
Fenerbahçeli yazarsa tam bir psikopatmış. şimdiye kadar bu adamın hiçbir yazısını okumamıştım. birşey de kaybetmemişim açıkçası.
kısacası birkaç güzel örnek vererek bir tarafı melek, birkaç kötü örneklede bir tarafı şeytan yapmak saçmalıktan öteye geçmiyor bana göre
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme