Şimdi Ara

Hayata karşı olumsuz bakış açıları yasaktır. (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
50
Cevap
2
Favori
1.457
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
9 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • deliratio kullanıcısına yanıt

    Bildiğimiz gerçekliğin ta kendisinden bahsediyorum aslında. Herhangi bir şekilde üzerine bir şey giydirmeden tüm çıplaklığıyla. Görünen bu çünkü. Ortada görünenden farklı bir şey olduğunu düşündüğünüzde ona bir şey giydirmiş olursunuz. Ancak giydirdiğiniz şey ona değil size aittir. Nesnel evrenin kendisini değil, sizin ona bakış açınızı ifşa eder. Bu anlamda rasyonalizmi terk ettiğinizde zaten artık her şeyi söylemek mümkündür.

  • SUBJECT 101 kullanıcısına yanıt

    Denizin üzerinde koşarak yürüyen sürüngenler mevcut. Bunu ayaklarının altındaki özelleştirilmiş moleküller ve doku yapısıyla gerçekleştiriyor. Yarasalar sonar dalgaları ile üç boyutlu görüşünü hazırlıyor. Balinalar ultrason kullanıyor.



    Bu tarz üst düzey tasarımlar için sadece "evrim, adaptasyon ve mutasyon" demek, rasyonelliği çöpe atmaktır. Aklınızı kullanın! Hayata karşı olumsuz bakış açıları yasaktır. 


    @SUBJECT 101




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 17 Kasım 2024; 17:32:25 >
  • ErgoProxy19 kullanıcısına yanıt

    Bunların hiçbirini açıklayamıyoruz demek ki Tanrı var Hayata karşı olumsuz bakış açıları yasaktır.  İnsanlık tarihi sizin gibi açıklayamadığı her şey için bir tanrı icat edenlerle dolu. Bilimin ulaştığı noktada açıklayabildiğimiz şeyler de var açıklayamadığımız şeyler de var ancak unutmamanız gereken şey bilimin ulaştığı son noktada olmadığımız hatta tam tersine çok çok başındayız. Cevabını bulamadığınız sorular için Tanrı jokerini kullanmak sorununuzu çözmeyecek. Çünkü sonunda Tanrı için de aynı soruyu sormak zorunda kalacaksınız. Bu da geriye doğru sonsuz bir döngüye girmenize neden olacak. Genelde bunun için verilen cevap tanrının zaten hep var olduğudur. Bu bence ikiyüzlülük. Evrenin doğasını sorgularken materyalist bir bakış açısını kullanıp tanrının varlığını sorgularken onu bir tarafa fırlatmak. Kısaca nedensellik örüntüsünü sonsuza dek geriye doğru işletmek mümkün değildir.


    Gerçek şu ki canlılığın doğasının bir yaratıcı olmaksızın izah edilemeyeceği fikri kaynağını nesnel evrenin kendisinden değil sizin beyninizin onu işleyiş şeklinden alır. Nesnel evren var olmak için sizin mantığınıza ihtiyaç duymaz. Kaldı ki insan beyni nesnel evreni işleyiş biçimi gereği onu simüle etmek zorunda olduğundan biz nesnel evrenle hiçbir zaman gerçek bir ilişki kurmadık. Hiçbir zaman da kuramayacağız.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • SUBJECT 101 kullanıcısına yanıt

    Farkında olmadan aynı kapıya çıkıyor. Siz de akla ve rasyonaliteye gerçeklik atfediyorsunuz. Halbuki rasyonalite sadece "nasıl" sorusuna cevap vermeye yarayan bir araçtan başka bir şey değil. Rasyonaliteye "evrensel gerçeklik" gibi ağır bir görev yüklüyorsunuz. Zannetmiyorum ki rasyonalite bunu kaldırabilsin. Siz gerçekliği ve her şeyin anlamını bilme ihtiyacı hissediyorsunuz ve ihtiyacınızı giderecek hikayelerle gerçeği simüle etmeye çalışmaktan başka bir yolunuz yok. Ki bu yanlış bir şey de değil.


    Gerçekliğe dair bir şeye inanırsınız, sonra yanlış ya da eksik hissettiğiniz noktalarda reforma gidersiniz. İnancınıza göre iyi ve erdemli bir hayat sürmek için çabalarsınız. Sonrasında vicdanınız rahat bir şekilde ölebilirsiniz.

  • SUBJECT 101 kullanıcısına yanıt

    Dinde zorlama yoktur, görüşlerinize saygı duyuyorum. Nesnel gerçekliği insanın algılaması mümkün değildir. Çünkü bizim "Tanrı" dediğimiz varlık da nesnel gerçekliğin ta kendisi diyebiliriz. İnsan sadece içinde bulunduğu evreni 5-6 duyu organı ve limitli beyni ile algılaması nedeniyle, nesnel gerçekliği algılaması imkansız hale gelir. Fakat insan, yaşadığı evrendeki tasarımları inceleyerek bu tasarımların natüralizm (doğal ve rastlantısal) fizik yasaları ile mi yoksa bu yasaların arkasında gizli bir varlığın olduğunu çözebilir.


    Bu durumu bilimsel perspektiften incelediğimizde, evrendeki hassas ayarların varlığı dikkat çekicidir. Örneğin, güçlü ve zayıf nükleer kuvvetlerin, elektromanyetik kuvvetin ve yerçekiminin dengeli bir şekilde var olması, atomların ve moleküllerin oluşmasını mümkün kılmaktadır. DNA'daki genetik kodlamanın kompleks yapısı, protein sentezinin hassas mekanizması ve hücresel organizasyondaki düzen, rastlantısal süreçlerle açıklanması güç görünen sistemlerdir. Kuantum fiziğindeki belirsizlik ilkesi ve paralel evren teorileri bile, evrenin sadece mekanik yasalarla açıklanamayacak kadar karmaşık olduğunu göstermektedir. Canlılardaki homeostazis (iç denge) mekanizmaları, sinir sisteminin işleyişi ve bilinç fenomeni gibi olgular da bu kompleks tasarımın diğer örnekleridir. Bu nedenle insan aklı, gözlemlediği bu düzenden yola çıkarak, evrenin arkasındaki temel gerçekliği araştırma yoluna gidebilir. Özellikle insan beyninin nöral ağlarındaki olağanüstü organizasyon ve sinaptik bağlantıların karmaşık yapısı, basit fiziksel yasalarla açıklanamayacak bir mühendislik harikası gibidir. Evrendeki entropi yasası gereği düzensizliğin artması beklenirken, canlı sistemlerde görülen düzen ve organizasyon seviyesi, klasik fizik yasalarıyla tam olarak açıklanamamaktadır. Ayrıca, evrenin genişleme hızındaki hassas ayar ve karanlık enerji gibi henüz tam olarak açıklayamadığımız fenomenler, bilimsel bilginin sınırlarını zorlamaktadır. İnsan genomundaki düzenleyici elementlerin karmaşık etkileşimleri ve epigenetik mekanizmalar, yaşamın sandığımızdan çok daha komplike bir sistem olduğunu göstermektedir.


    @SUBJECT 101




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 17 Kasım 2024; 18:29:36 >




  • abi güzelim konuyu evirip çevirdiniz İslam konusu yaptınız iyi mi.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 01001101 kullanıcısına yanıt

    İslam'ın anlamını bilmiyor olabilirsin. İslam, "teslimiyet" demektir. Yaratıldığını kabul edip Tanrı'ya boyun eğmek İslam'dır. Yani İslam, yalnızca bir din adı değildir; teslim olmak demektir.


    @01001101




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 17 Kasım 2024; 18:40:10 >
  • ErgoProxy19 kullanıcısına yanıt
    yav birader sorduk mu? git din bölümüne yaz. senin yüzünden konu uçacak.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • ErgoProxy19 kullanıcısına yanıt

    Hocam burada benim sorduğum sorunun cevabı yok maalesef. Ben diyorum ki açıklayamadığımız her şey için harici analitik bir zeka olması gerektiği fikrini ortaya koyacaksak öyleyse yarattığı her şeyden çok daha karmaşık onları içerisine alabilen bir zekanın varlığını neye dayandıracağız. Sizin mantığınızda tanrıyı da birinin yaratmış olması gerekiyor. Yani sonuç olarak bu mantığı sonuna kadar kullanamıyorsunuz bu mantık çökmeye mahkum. Nedensellik örüntüsü sizin istediğiniz yerde durmaz o mantığı kullanıyorsanız sonuna kadar kullanmak zorundasınız.


    Söylediğim gibi varoluşun doğasını oluşturan tüm yapıların karmaşık olduğu ve tanrıya ihtiyaç duyduğu fikri nesnel evrenin kendisine değil sizin onu yorumlayış biçiminize aittir. Sıfat sizin beyninizin çalışma şeklinin bir ürünü nesnel evrenin kendisinin değil. Muhtemelen deneyimlediğimiz evrenin motifi onu oluşturan materyalin doğası gereği olmak zorunda olduğu motif Zaten başka bir şey olamazdı olması mümkün değil yani Bbg bang'den itibaren biz olmak zorundaydık başka bir alternatif yoktu olsaydı o gerçekleşirdi.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • SUBJECT 101 kullanıcısına yanıt

    Uzun paragraf yazmaktansa örnekler üzerinden gidelim. Eğer moleküler biyoloji hakkında araştırma yaptıysanız, aşağıdaki görselde gördüğünüz kompleks yapı nöron hücresi iskelet sistemidir; yani bu yapı, sadece bir beyin hücresidir. Bu yapıda mikrotübüllerin geometrisini ve bir amaç için sayısız kompleks ve çok boyutlu mimari ile tasarlanmış olduğunu görüyoruz. Aşağıdaki örneğe bakıp bu tasarımın değil, sadece rastlantısal bir çıktı olduğunu söylemek aklını kaybetmek demektir.


    Her bir mikrotübül, hücrenin işlevini optimize etmek için belirli bir düzen ve yapı içinde yer alır. Bu durum, karmaşık sistemleri nasıl ustalıkla tasarladığını gösterir.Bu aşağıdaki yapı tasarım değil diyorsan herhangi bir sözüm yok bu komik diyebiliriz.








    Hayata karşı olumsuz bakış açıları yasaktır.


    Hayata karşı olumsuz bakış açıları yasaktır.

    @SUBJECT 101




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 17 Kasım 2024; 18:55:5 >




  • ErgoProxy19 kullanıcısına yanıt

    Sorumun cevabı hala ortada yokHayata karşı olumsuz bakış açıları yasaktır.  tüm bunların analitik bir zeka olmaksızın var olamayacağına inanıyorsanız bunları var eden analitik zekanın nasıl ortaya çıktğıı problemi ile yüzleşmek zorundasınız. Lütfen bana bahsettiğiniz yapılardan çok daha karmaşık onları içine alan hatta var eden üstün analitik zekanın nasıl var olduğunu açıklayın.


    Sizi varoluşun varsayımsal bir kaynağına götüren metodunuzun aslında nihai olarak çökmeye mahkum olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Muhtemelen nesnel evrenin doğasında Nedensellik örüntüsü yok. Daha önce de söyledim ama sanıyorum anlamadınız nedensellik örüntüsü nesnel evrenin kendisinin doğasını değil sizin beyninizin onu işleme biçiminin doğasını açığa çıkarır. Karmaşık bir sıfat olarak nesnel evreni gözlemleyen deneyimleyicinin onu işleme biçimi ile idrak etme konusundaki zayıflığını ortaya koyar.


    Başta ofansif girişiniz yüzünden sizi engellemeyi düşünmüştüm ama iyi ki engellememişim


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 01001101 kullanıcısına yanıt

    Insanın tahammül edemediği tek şey gerçektirHayata karşı olumsuz bakış açıları yasaktır.  Özellikle kendisine dair gerçekler.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ölüm kadar yasamakta gercektir. Yasarken yaptiginiz hareketler, konustugunuz sozler, secimleriniz sizin yolunuzu belirler. Tum vucudunuzdaki kimyasallara etki eder, beyninizin sekline dahi etki edip hayat yolculugunuzda soyut olan somut olani etkileyip onu manifest eder.

    Ölüm var diye bir magaraya cekilip onu beklemektir yalan olan. Cunku boyle bir insanin ne yasami nede ölümü gercek olabilir. Cunku yasamiyordur, varlikta yokluktur.

    Yasam dedigimiz sey özünde soyutsal varliklar olan bizlerin yasam macerasiyla soyutsal ozelliklerimizi somutsal olana kazimamizdir. Bu bir heykeltirasin eserini sekillendirmesine benzer. Disardan parlaman icin icerden yanman gerekir. Elmasla kömürün hikayesi gibi. Her ikisinin karbonlari ayni olmasina ragmen elmas cok daha dayanikli ve parlaktir, degerlidir, nadirdir. Cunku Elmas kömürden cok daha fazla baskiya ve isiya maruz kalmistir. Ölünce kömür olmakta elmas olmakta herkesin kendi secimidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi _turbo_ -- 17 Kasım 2024; 19:15:28 >
    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >




  • deliratio kullanıcısına yanıt

    Rasyonalite evrensel gerçeklik değildir. Subjektif bir yoldan çalışan insan beyninin bakış açısıyla mümkün olan en az derecede kirlenmiş hali ile onu anlama biçimidir. Onu da kullanmayacaksam neyi kullanacağımHayata karşı olumsuz bakış açıları yasaktır.  ben onu anlamak için kişisel bir bakış açısı geliştirmeyi reddettiğimi söyleyeyim sana o zaman daha açık olarak.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • oo enteller toplanmış. hemen fularımızı takalım. Hayata karşı olumsuz bakış açıları yasaktır. 


    konu biraz dini ve varoluş sorgulamalarınada gitmiş o yüzden genel fikirlerimi yazacağım.


    ben yıllardır ateisttim hatta 14 yaşımdan beri. fakat ailem muhafazakar ve dindardır benide öyle yetiştirmeye çalıştı. gelgelelim internet ve dönemin meşhur ateistforumu sayesinde ateist olmuştum. ama son zamanlarda herşeyin mümkün olabileceğini düşünüyorum. evrenin ve bizlerin sadece maddelerden oluşmuş olabileceği fikri kafama yatmıyor. çünkü bir anda doğduk ve bu bedende bir bilinç geliştirdik. daha öncesi yok. öldükten sonrada büyük ihtimal böyle olabileceğini düşünüyoruz. fakat bizim algımız bedenimizle sınırlı. yani evrimimiz bu dünyadaki bedenimizin ihtiyaçlarına göre şekillendi herşey. bir şahinin, kartalın gözleri bile bizden iyi görüyor mesela, veya kediler kızılötesi ışınları görebiliyor vs. bence bizimde algılayamadığımız çok fazla boyut olabilir. ben dinlere ve felsefi öğretilerede karşı değilim son zamanlarfa. hatta dinlerin bize dayattığı nefis terbiyesinin insanın hatta toplumların yükselmesinde çok önemli olduğunu düşünüyorum. bütün peygamberlere bakacak olursan hepsi çeşitli acılardan ve yollardan geçmiş. muhammed peygamber kendisini karanlık bir mağaraya kısıtlı gıdayla kendini kapatıp, toplumdan kendini izole etmiş. bence bu tarz yöntemlerin insanın algılarını açabileceğini ve çeşitli farklı boyutlardan varlıklarla iletişime geçebileceğini düşünüyorum. ama asla bu mükemmel bir şekilde olmak zorundada değil. yani ne peygamberlerin, ne de kutsal kitapların mükemmel olduklarını düşünmüyorum. sadece insanlık için bir yol gösterici olabileceğini düşünüyorum.

    ne kadar doğru bilmiyorum ama mesela şizofreni hastalarının dopamin reseptörleri normal insandan fazla. bu da beyinlerinin ve algılarının diğer insanlardan daha aktif olduğumu düşündürüyor. belki bizim göremediğimiz şeyleri görebiliyorlardır.


    birde toplumların giderek bozulduklarını, ahlakej yozlaştıklarını görünce bazı öğretilerin insanlara fayda açısından gerekli olduğunu düşünüyorum.


    bu sadece dinlerlede sınırlı değil, herhangi bir fikir, herhangi bir icat bile benim gözümde insanlığın gelişmesinde ve ilerlemesinde önemli.



    aklıma takılan ve bana tuhaf gelen bir diğer şey ise antik dönemde yapılan tapınak tarzı yapıtların birbirlerine çok benzemesi. sümerdeki zigguratlardan tut, aztek ve mayalardaki tapınaklara, hatta antik mısırdaki piramitlere kadar birbirine benzer yapılar ve inançlar var. bana insanoğlunun eski çağlarda göğe veya gökten gelenlere ulaşma, iletişim kurma izlemini uyandırmıştır hep. mesela göktürklerdede benzer bir inanış ve göğe karşı bir saygı ve yüceltme var. hatta bazılarına zırva gibi gelse bile bu antik astronot kuramı bile mantıklı geliyor. çünkü mitolojide yüksek teknolojilere benzeye çok fazla imgeleme var.


    yani ben zihin olarak her ihtimalin gerçek olabileceğini düşünüyorum. reenkarnasyonda olabilir, bizi uzaylılarda yaratmış olabilir, peygamberler bu veya farklı boyuttaki varlıklarlada iletişime geçmiş olabilir.


    sonuçta bizler aciz varlıklarız evrenin ve doğanın bize sunduğu ve hayatta kalmak için ihtiyacımız olduğu ölçüde bir güce veya algıya sahibiz. bunun ötesini anlayabilmemiz çok zor. yaşamda anlam kısmına gelince bu anlam fiziksel ve zihinsel olarak kendimizi geliştirdiğimiz ölçüde artabilecek olan birşey. übermench mi diyorlar adem-i kamil mi diyorlar artık neyse. gerçekten ben oldum, ben kendimi değerli ve güçlü hissediyorum diyebilmek çok önemli. aynı zamanda ruhani açıdan olgunlaşmak, sorgulamak ve doğruyu, hakikati aramak hepimizin görevi olmalı diye düşünüyorum.


    hayata bakış açısına gelince her düşüncemizin, davranışımızın evrene veya hayatımıza çok etkili olduğunuda düşünüyorum. ortak bir okyanustayız ve yaptığımız küçük dalgalanmaların kelebek etkisi gibi büyük dalgalar yaratabileceğini, başka insanları ve insanlığın ortak bilincini etkileyebileceğini düşünüyorum.

    bunu da defalarca kez yaşadım. aynı anda aynı ortamdaki kişiyle aklımıza aynı şeylerin geldiği çok olmuştur mesela bu da bana hep gizemli gelmiştir.


    birde olumlu düşünce ve iyi enerji gerçekten önemli. diğer arkadaşın bahsettiği gibi yediğimiz yiyecekler, izlediğimiz videolar, dinlediğimiz müzikler içtiğimiz sigara bile bunu etkiliyor. o yüzden ruhen olumlu anlamda yükselmek için bu tarz negatif şeylerden hem fiziksel, hem zihinsel olarak negatif düşüncelerden uzak durmak gerek.


    tanrı konusuna gelince bu herşey olabilir. demek istediğim evrenin kendisi, canlıların ve evrenin ortak enerjisi bile olabilir. belki bu evrenin veya enerji yapısının bir bilinci olabileceğini bile düşünüyorum. bilinçli evren = tanrı dediğimiz zamanda tanrı var mıydı yok muydu onu kim yarattı gibi sorgulamalardanda uzak kalıyorsun.


    sözün özü biraz vahdet-i vücut gibi olacak ama son zamanlarda daha doğrusu yıllardır hissettiğim birşey var. kısaca özetlemek gerekirse biz tüm varlığımızla ve ruhumuzla tanrının ve bilinçli evrenin ortak parçalarıyız. yani hepimiz tanrının zihninin sinir ağlarına bağlı olabiliriz. atomundan gezegenine kadar birbirine etki edebilecek kadar sımsıkı bir enerji sarmalının içindeyiz diyebilirim hatta.

    evrenin ortak bir bilinci var ve biz bu bilince hem ruhen hem zihnen bağlıyız.


    birde bu konularda kesin konuşmakta çok ahmakça geliyor. bu tıpkı doğuştan kör 2 adamın göremedikleri bir dünya hakkında kendince atıp tutmalarına benziyor. bu hem inananlar, hemde tanrıyı ve tüm metafizikler olasıkları ve senaryoları reddeden ateistler için geçerli.



    bu arada konuyu tam anlamamışta olabilirim ama biraz dini ve varoluş sorgulamalarına gidilmiş o yüzden bende genel olarak bir yorum yazayım dedim. saygılar ve sevgiler


    paragraf ve imla kasmaya üşendim




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 4F3 -- 17 Kasım 2024; 21:5:42 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 4F3 kullanıcısına yanıt

    Aslında anlaşılmayacak bir şey yok hocam. Ayrıca dünyadaki herhangi bir konunun sizin tarafından anlaşılamayacak kadar karmaşık olması mümkün değil yeterince zeki birisiniz.


    Bütün mevzu başlıktan ibaret aslında konuya yazan üyelerin çoğunluğu söylediğim şeyi çürütmeye çalışarak farkında olmadan onu ispatlamış oldular. Hayatın yüksek farkındalıkla deneyimlemeye değmeyecek dünyada yaşamış ve ölmüş çoğu insan için beyhude bir varoluş şekli olduğunu söyledim. Tatmin edici bir hayat yaşadığını iddia eden varsa da bu aslında sahip olduğu refah ve mutluluğun tüm idamesi için gerekli olan fiziksel eforu başkaları ödediği içindir. Bu varoluş birilerinin mutluluğu ve refahı için başkalarının kurban olmasını mecbur kalıyor. Kısaca hayatın özünde bir güzellik olmadığını düşünüyorum hepsi bu.


    Her neyse bu konuya daha fazla yazmayacağım.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • ErgoProxy19 kullanıcısına yanıt

    Dinin olmadigi cografyalarda bugun cok daha fazla huzur var. Bkz. Uzakdogu.


    Bir de huzur vaad eden, ama vaad ettigi bir yana sadece savas ve ölüme neden olmuş tek bir cografyada yigilan din gruplarina bak.Hepsi de birbirini ezip, dostluk bir yana tarikatlesip, uzerinden savasa vesile olmus. Kutsal kitaplarda ne yazdigi umurumda degil, neye sebep olduklari onemli.


    3 buyuk din için bile dunyada yer kalmamiş gibi Jerusalemin kutsal kible şehir olarak işaret edilmesi bile başli basina bircok seyin masala işaret ettigi gosteriyor.


    O sirada Amerika kitasinda keşfedilmeyi bekleyen 10 binlerce yildir hicbir seyden haberi olmayan, Olmekler, Inkalar falan yaşiyordu.


    Yasadiginiz cografyanin beyninize bu denli hükmetmesine, kültürel cürümeye maruz kalmaniza izin vermeyin. Hem topluma hem kendiniz icin buyuk kotuluk yapmis olursunuz.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Düşünceler farklı olabilir. Zaten forumlar da farklı düşüncelerin paylaşımı açısından faydalı. Ben de teşekkür ederim pozitif yaklaşım için.

  • Doğru. Her zaman derim hayatın evrenin kendisi sorunlarla doludur diye. Biz mesela sorunlarımızı çözdüğümüzü sanıyoruz ama aslında sorunlarımızı başka sorunlara çeviriyoruz. Sonra çevrilen sorunu zamanı gelince başka bir şeye dönüştürüyoruz. Aslında sorunlar hiç yok olmuyor, şekil değiştiriyor. Resmen sorunlardan uzaklaşmak için vakit kazanıyoruz sanki.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • SUBJECT 101 kullanıcısına yanıt

    Seni çürütmek için değil, seni uyandırmak ve olacaklardan haberdar etmek için açtığın konuya mesaj attık. (Örneğin bir kişiyi güzellik uykusundan uyandırıp önemli bir haberi iletmek gibi.)


    Senin argümanın klasik nihilizm övüntüsü. Sana bilimsel ve felsefi olarak hayatın, senin indirgemeci materyalist bakış açın kadar basit olmadığını; evrenin, kâinatın ve organizmaların (yani canlıların) kompleks tasarımlar olduğunu anlattık. (Örneğin bir arının kovanına bal yapması için gereken karmaşık süreçler ve içgüdüsel davranışları gibi.)


    Tatmin edici bir hayat yaşamaktan bahsetmişsin. Semavi dinlere göre dünyaya geliş amacın; acı, zenginlik, doğal afetler ve yakınlarının ölümü gibi birtakım testlerden geçip materyalizmi mi tercih edeceğin, yoksa bu sınavlara rağmen yaratıcıya şükürler olsun mu diyeceğindir. Yani sınav budur. (Örneğin bir kişinin tüm mal varlığını kaybetmesine rağmen umudunu ve inancını koruyabilmesi gibi.)


    Peki, semavi dinlerin doğru din olduğunu nereden anlayabiliriz? İncil, Tevrat ve özellikle İslam'ı okuduğunda, tarihsel anlatılar ve bilimsel örnekler tabiat ve dünya ile örtüşür ve bunun yanı sıra geleceğe ve geçmişe dair insanüstü iddialar vardır. (Örneğin Kur'an'da denizlerin birbirine karışmadığından bahsedilmesi, evrenin sürekli genişlediğinin belirtilmesi, rüzgarların bitkileri döllediğinin açıklanması ve kıtaların hareket ettiğinin bildirilmesi gibi bilimsel gerçekler, ancak yüzyıllar sonra modern bilim tarafından keşfedilebilmiştir.)


    Allah'ın bizzat kendisi hakkında soru soruyorsun, fakat tanrı determinizmden bağımsızdır. Tanrıyı bir bilgisayar oyunu tasarlayan kodlayıcı olarak düşündüğünde, sen oyun karakteri olarak neden tanrı bizim gibi deterministik zamanın bir parçası değil diye sorup buna cevap arıyorsun. Bu gülünç bir durumdur. Kelam, kozmolojik argüman ve Aristo mantığına göre, oyunun başlaması ve oyun karakterlerinin yaratılışı ile eyleme geçmesi için determinist yazılıma, determinizm dışındaki ve bilgisayarın dışındaki bir tanrı müdahalesi gerekiyor. İşte senin zihnin bunu algılaması mümkün değildir. (Örneğin bir simülasyon içindeki karakterin, simülasyonu yazan programcının nasıl 3 boyutlu dünyadan bağımsız olabildiğini anlayamaması gibi. Ya da iki boyutlu bir kağıt üzerindeki çizgi adamın, üç boyutlu bir insanı algılayamaması gibi.) Burada yazılım ve bilgisayar kavramları sadece konuyu anlatmak için kullanılan birer metafordur.


    @SUBJECT 101




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 18 Kasım 2024; 18:26:28 >




  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.