Şimdi Ara

Hayatın boş ve anlamsız gelmesi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
31
Cevap
0
Favori
12.953
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
7 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bazen hayatın akışı karşısında midem bulanıyor. Öyle anlamsız ve boş geliyor ki. Caddeye baktığında arabalar vızır vızır geçiyor, sürekli arabalar geçiyor. Sürekli. İnanılmaz hız ve acele peşindeler. Bu anlamsız hız akışı karşısında insan şaşakalıyor. Hepimizin bir acelesi var, ama niye var? Günümüz popüler kültürleri, insanlar arası kalıplaşmış ilişkiler, herhangi sıradan bir şey... Boş iş. Boş işler. Bu dünyanın akışına kendini kaptırmış insan yığınları, Hepsi bir gün ölecek. Hepimiz bir gün öleceğiz. Ölümün varolduğu dünyada hiçbir şey önemli değildir. Hiçbir şey. Her şey boş. Yalan dünya. Günümüzde ciddiye aldığımız her şey 1 Milyon yıl sonra bir hiç olacak. Hiç yaşanmamış olacak. Hiç ciddiye almamış olacağız. Hiç yaşamamış olacağız. 1 milyon yıl sonra bunlar olacaksa ne diye herhangi bir şeyi ciddiye alayım? Ne diye takayım? Dünyanın en zengini ile en fakirinin ne Farkı kalacak 1 Milyon yıl sonra? Şan, şöhret, güç bunlar nedir? Değil 1 Milyon yıl sonra, 1000 Yıl sonra bile söz konusu olacak mı? Şuan güya yaşıyoruz,peki niye? Niye mesela şu zaman denilen şeyi bu sitede harcıyoruz? Bugün bu siteye girdin ve bu konuyu okudun. Peki bunun mantığı ne? Madem zaman karşısında hepimiz bir hiçiz, bütün davranışlarımız bir hiç. O halde her şey saçma değil midir? Bu havalı insanlar, kendini üstün sanan "ünlü" ve sanatçı insanlar, gizli tarikatlar, illuminati veya Yakuza gibi tipler, bunlar bir hiç değil midir zaman karşısında? O halde niye şu boş ve saçma hayatımızı daha boş ve saçma işlerle geçiriyoruz? Birine veya bir şeye hayran olmak da neyin nesi? Şu fanboyluk ya da bir şeyi tutmak ne saçma bir şey! Bir hiçiz ve bizim gibi bir hiç olan hiçlere hayran oluyoruz!

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • Söylediklerinizdeki çelişki, her şeyin çok kısa bir ömrünün olduğu ve yok oluşlarından itibaren tamamen unutulacaklarını söylerken, bu gerekçeyle hayatın da çok boş ve anlamsız olduğunu söylemenizde. Ben tam tersini düşünüyorum. Madem elimizde sadece en fazla 70-80 senelik bir hayat var, ve bu hayatın sonrası tamamen muallak, o halde sahip olduğumuz en kıymetli şey işte bu hayat demektir. Sonuna kadar kıymetini bilip, en güzel ve dolu bir şekilde yaşamak lazım. Her saniyesini dolu geçirmeye çalışmalı insan. Bu doluluktan kastım, illa ki bir hareketlilik, veya bir zihinsel süreç değil. Bizi mutlu eden ne ise, onu yapmalıyız. Uyurken mutluysan uyu, yemek yerken mutluysan ye, spor yap, film izle, oyun oyna, seviş... Ancak hiçbirinde ölçüyü kaçırma. Kaçırma ki, zaten kısacık olan ömrünü daha da kısaltmayasın. Herşeyden tatmaya bak ki, ilerde yaşlılığında fikirlerin değişirse gençken yapmadıklarından dolayı pişmanlıkla içinde ölmeyesin.

    Özetle dünya düzeninin senin için biçtiği bu rolü üstlenmeye bak. Bugün inançlı da olsa, inançsız da olsa herkesin dileği aslında aynı: Mutlu bir hayat. Öyle ya da böyle, mutlu yaşamak.
  • Söylediklerinizdeki çelişki, her şeyin çok kısa bir ömrünün olduğu ve yok oluşlarından itibaren tamamen unutulacaklarını söylerken, bu gerekçeyle hayatın da çok boş ve anlamsız olduğunu söylemenizde. Ben tam tersini düşünüyorum. Madem elimizde sadece en fazla 70-80 senelik bir hayat var, ve bu hayatın sonrası tamamen muallak, o halde sahip olduğumuz en kıymetli şey işte bu hayat demektir. Sonuna kadar kıymetini bilip, en güzel ve dolu bir şekilde yaşamak lazım. Her saniyesini dolu geçirmeye çalışmalı insan. Bu doluluktan kastım, illa ki bir hareketlilik, veya bir zihinsel süreç değil. Bizi mutlu eden ne ise, onu yapmalıyız. Uyurken mutluysan uyu, yemek yerken mutluysan ye, spor yap, film izle, oyun oyna, seviş... Ancak hiçbirinde ölçüyü kaçırma. Kaçırma ki, zaten kısacık olan ömrünü daha da kısaltmayasın. Herşeyden tatmaya bak ki, ilerde yaşlılığında fikirlerin değişirse gençken yapmadıklarından dolayı pişmanlıkla içinde ölmeyesin.

    Özetle dünya düzeninin senin için biçtiği bu rolü üstlenmeye bak. Bugün inançlı da olsa, inançsız da olsa herkesin dileği aslında aynı: Mutlu bir hayat. Öyle ya da böyle, mutlu yaşamak.




  • Hayat zaten içi boş bir klasör gibi. İçini dolduracak olan da insan. Yani hayatın anlamı nedir diyorlar ya, hayata anlamını sen biçeceksin biçmek istersen tabi ya da biçebilirsen. Onun dışında dünya, evren ilginç heybetli olduğu kadar da iğrenç ve acımasızdır. Mükemmel diye bir şey yok o sadece saf olumlu bakış açısı. Bardağın dolu tarafından bakarsan mükemmel ama bir de boş tarafı var tabi. İnsanın yaşamasına destek olan şeyler de dünyevi zevkler. Dünyevi zevkleri kaldırdın mı yaşamak için bir sebep kalmıyor. Dünyevi zevkleri de madde bağımlılığı, içki, seks diye aşırı sığ şekilde düşünmemek lazım. Şu dünyada haz aldığın, mutlu olduğun, huzur bulduğun her şey dünyevi zevktir, mesela kendine bir amaç belirlediysen o amaç peşinde koşman bile dünyevi zevk olabilir. Bunlar bir nevi destek görevi görüyor. Bu arada hayatın akışı konusunda ben de mide bulantısı yaşıyorum, son derece tiksindirici bir dünya, buna rağmen dünyevi zevklerden destek alıyoruz, bir yere kadar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kartal Göz -- 8 Ekim 2015; 21:17:31 >




  • Dünyadaki tek boş şey böyle saçma pesimist yaklaşımlarla kısa hayatını anlamsızlaştırıp çarçur etmektir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Darkness kullanıcısına yanıt
    Katılıyorum, zaman kısıtlı iken yavaş hareket etmek ahmakça olacaktır. Ölüm kapıda beklerken her tadı alabilmek, doya doya yaşayabilmek varken neden anlamsız buldunuz.
  • Ne güzel içinizi dökmüş,duygularınızı paylaşmışsınız.Sanırım hepimizin yaşadığı çalkantılı ruh hali bugün sizi ziyaret etmiş.
    Anlamsız ya da boş gibi düşünürsek ortalık birey intiharlarından geçilmezdi.Ufacıkta olsa bir hedef ya da umut yaratabilmeli insan.Sanıyor musunuz ya da sanıyor muyuz her zengin mutlu ya da refah:) Onların problemide, parayla satın alınamayan huzuru,vicdan rahatlığını bulamamaktır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Darkness

    Söylediklerinizdeki çelişki, her şeyin çok kısa bir ömrünün olduğu ve yok oluşlarından itibaren tamamen unutulacaklarını söylerken, bu gerekçeyle hayatın da çok boş ve anlamsız olduğunu söylemenizde. Ben tam tersini düşünüyorum. Madem elimizde sadece en fazla 70-80 senelik bir hayat var, ve bu hayatın sonrası tamamen muallak, o halde sahip olduğumuz en kıymetli şey işte bu hayat demektir. Sonuna kadar kıymetini bilip, en güzel ve dolu bir şekilde yaşamak lazım. Her saniyesini dolu geçirmeye çalışmalı insan. Bu doluluktan kastım, illa ki bir hareketlilik, veya bir zihinsel süreç değil. Bizi mutlu eden ne ise, onu yapmalıyız. Uyurken mutluysan uyu, yemek yerken mutluysan ye, spor yap, film izle, oyun oyna, seviş... Ancak hiçbirinde ölçüyü kaçırma. Kaçırma ki, zaten kısacık olan ömrünü daha da kısaltmayasın. Herşeyden tatmaya bak ki, ilerde yaşlılığında fikirlerin değişirse gençken yapmadıklarından dolayı pişmanlıkla içinde ölmeyesin.

    Özetle dünya düzeninin senin için biçtiği bu rolü üstlenmeye bak. Bugün inançlı da olsa, inançsız da olsa herkesin dileği aslında aynı: Mutlu bir hayat. Öyle ya da böyle, mutlu yaşamak.

    70-80 yıl demişsiniz. Şunları soruyorum o halde;

    1-) Sonsuz bir ömrün yanında, çocukluktan yaşlılığa kadar geçen ömür nedir? Ne değeri vardır sonsuzluğun yanında?

    2-) Hiç doğmamış biri ile yaşamış ve ölmüş birinin öldükten sonra maddesel dünya açıdan ne farkları kalacak? Hangisi üstün olacak ve niye?

    3-) Çok yaşamışsın az yaşamışsın sonuç? Ölüm uzun ömürle kısa ömür arasındaki ayrımı kaldırır çünkü yaşamayanlar için zamanın uzunu kısası yoktur.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Hayat çok boş
    2 hafta önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • J.Valjean kullanıcısına yanıt
    Sonsuz ömür dediğiniz nedir ki? Bir hayalden fazlası olduğuna dair ne kanıtınız var elinizde? Çocuklara anlatılan masallardan daha gerçekçi değil. İşte bu bahsettiğimiz 70-80 yıllık ömürle yetinemeyen insanoğlunun, "belki ölümden sonra da yaşamaya devam ediyoruzdur" hayalinin merkezine oturtup birbirine bağlayarak çoğalttığı bir takım uydurma kurallardan oluşan din fikri de bu sebeple meydana gelmiştir. Sonsuzluk belki astrofizik anlamda gerçekten var olan bir şeydir. Ancak insanların düşündüğü şekilde, öldükten sonra yine aynı düşünce ve kavrayışa, kişiliğe sahip aynı bireyler olarak tekrar hayata gelip, bu kez hiç ölmemecesine yaşayacağımız o inanç, hiçbir temeli olmayan boş bir inançtan fazlası değil.

    Hiç doğmamış birisi için hayattan bahsedemeyeceğimiz gibi (hücresel düzeydeki canlılığı hariç tutup, "bir birey olmak" açısından ele alacak olursak), bu var olmayan "kişi" için yok oluş ve ölümden sonrasından da bahsedemezsiniz. Zira maddesel dünya, ve evredenki maddesel döngü açısından bakacak olursak zaten ölümler arasında hiçbir fark yok. Herkes öldükten sonra azot döngüsüne karışıyor. Yani, yaşarken ne kadar farklı olursak olalım, öldükten sonra hepimiz aynıyız.

    Çok yaşamak ile az yaşamak arasında fark olmadığını söylüyorsunuz; o halde sizi çatıya çıkıp aşağıya atlamaktan alıkoyan nedir?




  • Ben ateistim bana göre insanlar yaşayabilecekleri en baba 70-80 yılı en iyi şekilde yaşamalı. Sürü psikolojisinden kurtulup başkalarını örnek almak yerine kendi zevklerine bakmalılar. Dediğin gibi her gün saçma sapan şeyler için, birbirleriyle yarış halindeler. Bundan kurtulması lazım insanlığın. Artık öyle bir noktaya gelindi ki kendileri gibi olmayanlara, kendileri gibi düşünmeyenlere boşa yaşıyor gözüyle bakacak durumda insanlık.

    Halbuki kendileri boşa yaşayıp hayatlarını heba ediyorlar.

    Üzülüyorum desem yalan olur. Aklını kullamayanın hayatını dolu yaşayamaması normal.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Darkness

    Sonsuz ömür dediğiniz nedir ki? Bir hayalden fazlası olduğuna dair ne kanıtınız var elinizde? Çocuklara anlatılan masallardan daha gerçekçi değil. İşte bu bahsettiğimiz 70-80 yıllık ömürle yetinemeyen insanoğlunun, "belki ölümden sonra da yaşamaya devam ediyoruzdur" hayalinin merkezine oturtup birbirine bağlayarak çoğalttığı bir takım uydurma kurallardan oluşan din fikri de bu sebeple meydana gelmiştir. Sonsuzluk belki astrofizik anlamda gerçekten var olan bir şeydir. Ancak insanların düşündüğü şekilde, öldükten sonra yine aynı düşünce ve kavrayışa, kişiliğe sahip aynı bireyler olarak tekrar hayata gelip, bu kez hiç ölmemecesine yaşayacağımız o inanç, hiçbir temeli olmayan boş bir inançtan fazlası değil.

    Hiç doğmamış birisi için hayattan bahsedemeyeceğimiz gibi (hücresel düzeydeki canlılığı hariç tutup, "bir birey olmak" açısından ele alacak olursak), bu var olmayan "kişi" için yok oluş ve ölümden sonrasından da bahsedemezsiniz. Zira maddesel dünya, ve evredenki maddesel döngü açısından bakacak olursak zaten ölümler arasında hiçbir fark yok. Herkes öldükten sonra azot döngüsüne karışıyor. Yani, yaşarken ne kadar farklı olursak olalım, öldükten sonra hepimiz aynıyız.

    Çok yaşamak ile az yaşamak arasında fark olmadığını söylüyorsunuz; o halde sizi çatıya çıkıp aşağıya atlamaktan alıkoyan nedir?

    Ona sonsuz ömür demeyelim de sonsuz zaman diyelim. Yine aynı kapıya çıkar? Ölümden sonra yaşam yok diyelim, yine sonsuz bir zaman var. En kötü taktirde evrenin içe çöktüğünü yani tamamen yok olduğunu hesaba katalım. Yine zamansız bir zaman var. Bizim aklımızla sonsuz bir vakit var yani. Hiçliğin kapısı sonsuzluğa açılmıyor mu?

    Çatıdan atlamamı engelleyen şey yaşama içgüdüsü ve inanç. İnanç konusunda eskisi gibi sorgusuz olamasam da yine de ondan başka bir şeyim yok, ondan başka kaybedecek pek bir şeyim yok. Ama doğma büyüme reenkarnasyon inancıyla yetişseydim, şuan bunları yazacak biri olur muydu, pek emin değilim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Hayatin kendisinin bir anlami yok zaten. Neden sorusu her seye sorulmaz. Bu dag neden burada ? Cunku tektonik hareketler bidi bidi seklinde aciklayabilirsin. Baskasi buna "Tanri oyle yaratmis" der. Kimisi " ne bileyim lan, dag iste" der gecer. Hepsi haklidir. Cunku "anlam" verende degil alanda gizlidir. Tez yazarken hayatinin bir bolumu o tez icin gecer. Aylarini ona harcarsin. zaman gecince 100 sayfalik kelimeler yiginindan baska bir sey degilmis gibi gelir. Dunyanin umurunda mi sanki senin tezin ? Ailenin tek cocugu olur. Tum calisma hayatlarini o cocuk icin planlarlar. Onun icin calisir, ona daha iyi bir hayat kurabilmek icin cabalarlar. O cocuk , onlar icin "anlam" dir. Bir gun hayvanin biri gelip ona carpip kacabilir okul donusu. Nerede hayatin anlami ? Yerde olu yatiyor. Eve yavru kedi alirsin, sogukta usumustur, beslersin bakarsin. Eve gelince " gel lan buraya napiyorsun" dersin, seversin. Sokaktaki kediler artik daha "anlamlidir" senin icin. Demem o ki biz yukleriz anlami. Eski kiz arkadasinin yuzunu hatirlamazsin. Ama yillar once sana verdigi bir tokayi hala saklarsin. Tum anlam o tokada gizlidir. Eve temizlikci kadin gelir, tokayi gorur, " bu ne ya curumus toka, en iyisi bunu ben atayim" der. Nerede anlam ? Copte yatiyor.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • J.Valjean kullanıcısına yanıt
    Hayat zaten anlamsızdır ona değişik anlamlar yükleyen insandır.Kendini ve hiçbir şeyi bu kadar ciddiye alma herşey gelip geçici
  • Bir yanda senin gibi benim gibi hayatın anlamsızlığını düşünen insanlar. Bir yanda hiç ölmeyecekmiş gibi çalışan kazanan, çalıp daha çok kazanan, insanları katletip daha çok daha çok kazanmaya çalışan insanlar. Neler oluyor bu hayatta denge yok. Cevabı insanlarda bulmak zor bilselerde söylemezler!. o yüzden diğer canlılara bakmak lazım onlar için daha anlamsız değil mi? Ama devam ediyorlar yaşamaya kendi hayatlarına anlam katıyorlar yapabildiklerinin en iyisini yapıyorlar.
  • fikret111 F kullanıcısına yanıt
    insan dışında aklını en azn insan akdar kullanabilen var mı?konuşabilen bi hayvan var mı?
  • Hayatın boş ve anlamsız olduğu bilimsel bir gerçektir. Yaşamın itici gücü onun bilimsel açıklamasından çok ondan alınan zevkle ve umutla ilgilidir. Adana Kebap diye bir şey var olduğu sürece intihar etmeyi düşünmem. Eğer param yoksa da gelecekte bir gün yemeyi umut edebilirim. Benim için hayatın özeti Zevk ve Umut kelimeleridir.
  • J.Valjean kullanıcısına yanıt
    hocam herkesin hissettiği ama dillendirmediği bir şey bu yazdıklarınız
  • tolstoy'un bu konuyla ilgili bir kitabı var

    http://m.friendfeed-media.com/593d16a2d5697597b994087f3184d53f3f36e079
  • ben de tamamen aynı görüşteyim seninle. dini inancımı ilk kaybettiğimde çok kötü olmuştum her dakika intihar vardı aklımda ama bir türlü cesaret edip gerçekleştiremedim. 4 sene oldu bir daha varolmayacağım düşüncesine alıştım artık o kadar önemli olmadığımı anladım evren için. yine de huzursuzum tabi intihar etmememin nedeni yaşama içgüdüsü büyük ölçüde yoksa düşüncesel olarak hayatı çok yaşanılır bulmam değil. ancak bunun üstüne bir de hayatta bir sürü zorlukla karşılaşınca intihar fikri daha çok gelmeye başlıyor aklıma sağlık sorunları maddi "manevi" sorunlar vs. zaten anlamı yok hayatın, yaşamanın o zaman bu acılara katlanmanın da anlamı yok. bir arkadaş yazmış adana kebap varolduğu sürece intihar etmeyi düşünmem diye o kendi seçimi ona bir şey diyemem ama intihar etmek de aptalca bir eylem değil bence hatta en tutarlı davranış diyebilirim bu düşüncede biri için.




  • Bu soruların karşılığı Kurân da bulunabilir. Kuranın en temel vurgusu insanın dünyanın boş işlere dalma potansiyelinden kurtulma çabasıdır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Herkes sahip olduğu ihtiyaçlarını ve içgüdülerini doyurmak için uğraşıyor. Insan davranışlarının tamamı bu yöndedir. İhtiyaçları ve içgüdülerini doyurmanin dışında hiçbir şey yapmaz.

    Peki bu ihtiyaçlar ve içgüdüler nerden geliyor? diye bu işe başlayabilirsin.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.