< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
Bildirim
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
Söylediklerinizdeki çelişki, her şeyin çok kısa bir ömrünün olduğu ve yok oluşlarından itibaren tamamen unutulacaklarını söylerken, bu gerekçeyle hayatın da çok boş ve anlamsız olduğunu söylemenizde. Ben tam tersini düşünüyorum. Madem elimizde sadece en fazla 70-80 senelik bir hayat var, ve bu hayatın sonrası tamamen muallak, o halde sahip olduğumuz en kıymetli şey işte bu hayat demektir. Sonuna kadar kıymetini bilip, en güzel ve dolu bir şekilde yaşamak lazım. Her saniyesini dolu geçirmeye çalışmalı insan. Bu doluluktan kastım, illa ki bir hareketlilik, veya bir zihinsel süreç değil. Bizi mutlu eden ne ise, onu yapmalıyız. Uyurken mutluysan uyu, yemek yerken mutluysan ye, spor yap, film izle, oyun oyna, seviş... Ancak hiçbirinde ölçüyü kaçırma. Kaçırma ki, zaten kısacık olan ömrünü daha da kısaltmayasın. Herşeyden tatmaya bak ki, ilerde yaşlılığında fikirlerin değişirse gençken yapmadıklarından dolayı pişmanlıkla içinde ölmeyesin.
Özetle dünya düzeninin senin için biçtiği bu rolü üstlenmeye bak. Bugün inançlı da olsa, inançsız da olsa herkesin dileği aslında aynı: Mutlu bir hayat. Öyle ya da böyle, mutlu yaşamak. |
|
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kartal Göz -- 8 Ekim 2015; 21:17:31 > |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı > |
|
|
|
|
|
|
|
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > |