Şimdi Ara

Hayatta acımasız olursan ayakta kalırsın (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
129
Cevap
42
Favori
22.891
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
183 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Valla yazdıkların doğru, özelliklede iş hayatında çok acımasız olacaksın.
    Acırsan acınacak duruma düşersin.
    İş arkadaşından da arkadaş olmaz, kendi menfaati oldumu hepsi satar seni.
  • Para alışverişi konusundaki düşüncelerinize katılıyorum. Diğerlerinin hiçbirine katılmıyorum.
  • One çıkarıldı

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sırf başlığa bile bakıp HAKLISINIZ demek istiyorum.
  • Acıma yetime döner koyar g.tüne
  • Çok doğru ve faydalı bir konu.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Acımasız olmak doğru deyim değil. Doğrusu ciddiyet resmiyet veya mesafeli olmaktır. Herkes birbirini anlayamaz ama çizgilerini görebilir. Borç para vermek konusu çok öznel. Kişiye göre değişir. Ama yardım etmek başka para vermek başkadır. Sürekli para isteyen arkadaş ar t niyetlidir. İyi arkadaş borç para istemez zaten. Parayla işi olmaz seninle ilişkisinde. Borç istiyorsa arkadaş değildir. Sadece tanıdık biridir. Verecekseniz de resmi kurallar geçerlidir. Senet yapılması gerekir. Arkadaş servetinizi de yiyebilir dokunmaz ama borç istemesi yanlıştır. Neyse birlikte halledelim dersiniz ama arkadaş arkadaşa yabancı gibi borç vermez. Zaten gururlu insan arkadaşından para istemez.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • yararlı olmus ama artık herkes dolandırıldı kandırıldı zaten çok geç oldu boyle konular . Zamaında cok acılmıştı ama admınlerde sılmeyeydı daha cok ınsan kandıırlmazdı dolandırılmazdı. Burdan bir dolandırıcıyı bile ifşa ettiğimiz zaman dolandırıcı sıeze dava acabılıyor boyle bir ulkede yasıyoruz mlsf
  • Kral be

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: acaluka

    Hocam inan seni çok iyi anlıyorum. Yıllarca ben de bu şekilde yaşadım. Ne kırıldığım kaldı, ne dağıldığım. Hiç birisi beni değiştiremedi, ben karakterimi korudum. Herkesin sevdiği, güvendiği ve yardıma koşan kişi oldum. Ancak ne zaman askere gittim gerçeklerle o zaman yüzleştim. Bu hayatta yalnız olduğumu, bu güne kadar verdiğim emeklerin hiçe sayıldığını burada gördüm. İnsanlar ben gittiğim anda bir parazit gibi kendilerine yeni birer konak buldular ve unutuldum. Askerlik bana bu yönde çok şey öğretti. Yıllardır kendime anlatamadığım bir şeyi 6 ayda suratıma vurdu! Bunun için kimseye sitem etmedim, trip atmadım. Ancak döndüğümde insanlara artık benden faydalanamayacaklarını çok sert bir beden diliyle gösterdim. Burada biraz da olsa gaddar olabilmeyi öğrendim.

    Tutup da pisliğin teki olmadım tabi ki yine. Yine hak yemiyorum, kimseyi aşağılayıp küçümsemiyorum, kötülük etmiyorum. Ama iyi olmak için de çaba sarf etmiyorum. Yıllar beni "hissizleştirdi". Ben de zor günler geçirdim, ben de çok zor durumlarda kaldım. Her seferinde de tek başıma ayağa kalktım. Bu hayatta teksiniz, bunu unutmayın. Seni senin kadar düşünebilen tek canlı varsa bu sadece anne olabilir. Onun dışında hepsi yalan, hepsi menfaat, maddi veya duygusal menfaatler çemberinde senden faydalanır insanlar, anlamazsın. Kardeşler dahil, baba dahil.

    Şimdi çevremdeki olumsuzlukları görüyorum fakat umursamıyorum. Hiç bir şeye sinirlenemiyorum veya aşırı mutlu olamıyorum. Düz çizgi şeklinde bir duygusal yapım oldu. Bu iyi mi kötü bilmiyorum ama kesin olarak diyebilirim ki yorucu değil. Biraz yüzünü kendine dön, diğer insanları, çevrende olanı biteni, insanların konuştuklarını bir kenara bırak, iyi geleceğini göreceksin.

    Bak sever misin bilmem ama Bob Marley'in harika bir sözü var bununla ilgili. Diyor ki;

    “Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzme. Unutma, sen kaldırabiliyorsan, onlar da kaldırabilir.”
    6 ayda bu kadar değişen değiştiren şey nedir ki askerde merak ettim yani ? 6 ay o kadar kısa ki.Neyse..Olmuştur bir şey.

    Yer yer haklısın.




  • Sonucu ne olursa olsun kendi bildiğim doğrulardan pek şaşmam ancak sonucu zararıma olsa bile kimseyi de ezip kendimi yüceltmem. İlk başta Allah'tan korkarım kul hakkına girmem. Varsın herkes benden yüce görünsün benim mutlu olduğum şeyler bana yeter.
  • En buyuk yamuklar en yuzu tutanlardan yani en yakinlarinizdan gelir.



    Anne baba cocuga bile belli bi mesafe koyun.



    Sevgilinizle bile aranizda bi mesafe olsun.



    Kimseyle yuzgoz olmayin.



    Mesafeli, snob, cool adam olun.



    Toplumsal kurallarin hicbirini takmayin.



    Kendine guven, bir insan icin en buyuk sermayedir. Kenarda 9 trilyonun olsa o da biter ama kendine guven bitmez.



    Insanlari cok akilli, zeki, bilge gormeyin. Ne akademisyenler gordu bu gozler rezil kisiliksiz.



    Kendine guvenen, akilli, zeki insanlarin hayatlarini arastirin, kitaplarini okuyun.



    Asla sizin seviyenizden dusuk seviyede arkadasiniz olmasin. Hep sizden yuksekte kisilerle arkadaslik yapin.



    Kadinlara guvenmeyin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yanlış! Yanlış kardeşim. İyilik yapmayın diye bir şeyi geçin. Kendi imkanlarınız dahilinde iyilik yapmalısınız ki ruhunuz körelmesin. Ne yani şimdi sen yolda gördüğün kör bir insanı karşıya geçirmez misin? Yol sorana yardım etmez misin? Ağlayan bir çocuk görünce "Ne oldu ufaklık, kayıp mı oldun?" diye sormaz mısın? Bunlar insanın ruhunu besleyen güzel şeyler. Gece 12de tat (konuşamayan) birisinin lastiği patlamış durumda karanlık bir yolda beklediğini görüp kardeşim ile arabasının lastiğini değiştirmiştim. O an aldığım hazzı kolay kolay alamam.

    Sizi zor duruma sokmayacak iyilikler yapın. Yapın ki arkanızdan insanlar konuşurken sizden güzel bahsetsin. Bir arkadaşınızın arkadaşı sizi görünce "Aaa siz bu bahsettiği Ahmet-Mehmet misiniz?" diye yaklaşsınlar. Yoksa "Lan bu sürekli bahsettiği y$%&vş%"&k Ahmet-Mehmet işte. Bununla muhattap bile olmayayım." demesi sizin için daha mı hoş? Ben çevremde sevilen ve saygı duyulan birisiyim. Elimden geldiğince insanları kırmamaya, nazik olmaya çaba gösteririm. Zararı olmadı mı, elbet oldu. Ama bu benim karakterimi de değiştirmedi. Sert davranmamı hakeden insana hakettiğini verdim. Ama kimseye düşmanca davranmadım.

    Şurada haklısın ki, akrabalar konusu, sakın en iyisine bile körü körüne güvenmeyin. Çoğu akrabalık bağlarının gerektirdiği zorunluluk ile yanınızda gibi duruyorlar. Tavsiyelerine ufak bir miktar kulak asabilirsiniz ama akrabaların dediklerine körü körüne güvenmeyin. Kendilerine güvenmeyin.

    Ama hayatınızı kötülük üzerine kurmayın. Elinizden geldiğince iyi olmaya çalışın. En azından bir kaç 10 yıl sonra bu hayatı böyle yaşadığınızdan pişman olmazsınız.

    Senden 4 yaş daha gencim, zamanla değişeceğimi sanmıyorum. Ben hep böyleydim, mutluyum ve olmaya da devam edeceğim.



    Düzenleme:İmla



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi raxacoricofallapatorian -- 3 Ekim 2018; 13:53:52 >




  • Pokezoom profosyonel iş ortamının kimyasal foseptiğinin mantığını anlamış.

    Profosyonel ortamda:

    1) 3 kuruş menfaat için adam satan çok olur.
    2) Herkesin sizinle aynı geçmişten gelmediğini anlarsınız. Sizin içine doğduğunuz hayat için dişi ile tırnağı ile kazıyıp gelmiş adam da oradadır. Siz de. Bu o adam adına çok iyi. Çok takdir ettiğim bir şey. Ama bazen çekememezlik, kıskançlık doğuruyor. Bu da zaten gergin olan profosyonel hayat ilişkilerini daha da geriyor.

    Dolayısı ile bir görülmez duvar örün. Herkesle bu duvarın içinden doğru iletişim kurun.

    ----------------------

    Arkadaşlarınız çok önemli değil. Dostunuzu doğru seçin.

    Tabii ki herkese borç vermeyin. Verdiğiniz paranın geri gelmeyeceğini varsayarak borç verin. Geri gelmeyeceğini bilseniz sizi üzmeyecek para nedir? 300TL mi? O zaman 300TL'den fazla para borç vermeyin.

    Zorda olan, güvenilir bir dost için işler değişir. Her ay, birkaç yüzbin lira para giriyor, birkaç yüzbin lira para çıkıyor. Yarı batık bir gemiyi yüzdürmeye çalıştığınızı cümle alem biliyor. Bu koca düzende 3000TL'nin size bir anlam ifade etmediğini de biliyor. Dosttan istenecek para da budur ancak. Bütün işlerimi gördüm. Çeklerin bir kısmını erteledim. Kalanı ödedim. Kredilerin en gecikmiş olanlarını ödedim. Kalanı bıraktım. Yüzdürdüm gemiyi. Cepte kuruş kalmadı. Kiram 20 gün gecikmiş. O an bir dostumu arayabilir ve kiramı ödemesini isteyebilirim. 1600TL. Adam beni biliyor. İşi nasıl çevirdiğimi biliyor. Evdeki düzenimi biliyor. Parası varsa verir. "1600TL Hüseyin'in düzenini çevirmesi için denizde kum tanesi, bir para geldiğinde başkasından kısar, bana geri verir. Ne olacak?" Ama gidip 20.000TL istemem. Daha doğrusu, isteyeceksem, swift kodu çıkmış, yurtdışından yola çıkmış bir para (ucundan baş vermiş) olması gerekir. "Hacı bak swift kodu çıktı, para yarın bende; ama çekim var. Bir günlük lazım." diye istersem isterim.

    Ama bunu yapan adamın aynı yaklaşımı karşı tarafa da göstermesi lazım. Aynı şeyi ben de onlar istediği an yaparım. Ancak bu adamlar sayıca çok azdır. 4-5 kişi. Benden borç isteyemeyecek adamdan borç istemem yani.

    ----------------

    Bunun dışında, iş yerinde yaşadıklarınız ayrı, özel hayatınız ayrı olsun. İş yerinizdeki kötülüklerden yola çıkıp, içinizdeki iyiliği öldürmeyin. Topluma faydalı biri olmaya çalışın. Çocuk okutun, yardım sever olun. Hayata olumlu bakmayı bırakmayın. Nükleer bir çöplüğün içinden gelen çığlık sesleri ile dolu bir hayat olabilir şu profosyonel hayat. Ama o sizin iş hayatınız. Kalan hayatınız gene sizin. İkisini ayırmasını bilin. Hatta, isterseniz, ikisinde farklı iki karakter de olabilirsiniz.

    Zaaf ve eksik örtmeye çalışmak... Genelde gülünç bir şeydir. Gerek yok. Ne kadar örtersen, o kadar belli olur. Daha net bir şey söyleyeyim: Zaaf ve eksiklerinizle barışık olun. Bunları gizlemeye de kalkmayın. Zaaf ve eksiklerinizle barışık olursanız, tuhaf bir "kendine güven" ortamı oluşur. Mishal: "Çirkinim ve çirkin olduğumu biliyorum ve çirkinliğimle barışığım, hatta gurur duyuyorum!" diye ortada kendinize güvenerek dolaşırsanız, "Hüseyin de çirkinmiş" diye size laf girmez. "Hüseyin'de çirkin karizması var" derler. Zaaflarınız, eksikleriniz, güçlü yanlarınız oluverir bir anda. Kendinizle barışık olun. Mutluluğun en önemli anahtarı budur.

    Bakın ben:

    - Tembelim.
    - İnanılmaz unutkanım.
    - Kiloluyum. Yemesem zayıflıyorum. Tutamıyorum ki şu çenemi. Yiyorum aga. O yüzden kiloluyum.
    - Bana ters olan hiçbir şeyi yapmam. Sevmediğim işi de yapmam. Bu iki problem, beni profosyonel hayatta çalışması imkansız biri yapıyor. Düşünsenize, finans bölümünde çalışıyorsunuz, "ben KDV iadesi nefret ederim. Bakmam aga ona" diyorsunuz.
    - Bazen konuşurken tutukluk yaşıyorum. Kelime unuttuğum bile oluyor. Kitleniyorum bildiğin. Mavi ekran veriyorum. Daha doğrusu dostlarımın tabiri bu: "Hüs gene mavi ekran verdi." Ama hepsi biliyor. Hüs konuşurken bir yandan 4-5 farklı şeyi aynı anda düşünüyor. Beynim durmuyor ki benim. Tabi yakınım olmayan insanlar "mal herhalde bu" diye düşünüyor olabilir. Onu bilemem. Çok da umurumda da değil şahsen.

    Ben bu kötü özelliklerimle barışığım abi. Yaşamak zorunda olduğum kalıplaşmış bir hayat yok. Benim kötü özelliklerim bunlar, zayıf yanlarım bunlar, yaşadığım hayatı bunlara adapte etmeliyim. Bunların bir kısmını geliştirebilirim. Unutkanlığımın üzerine gidiyorum mesela. Ama bir kısmını değiştiremem. Değiştirirsem mutsuz olurum. "Sevmediğim işi yapmam" gibi mesela. O zaman hayatımı buna uygun hale getireceğim. Yoksa gene mutsuz olurum.

    Kendinle barışık olacaksın aga. Çok önemli bir şey bu.




  • Arkadaşın yaptıklarını yapmaz, ortada iyilik meleği gibi dolaşırsanız iki gün sonra size 'yapmasaydın kardeşim, sana yap diyen mi oldu ?' gibi tavırla karşılaşırsınız.

    Eğer kendinizi hayatınızın merkezine koymazsanız ince düşündüğünüz her an için aklıma mıçayım dersiniz.


    Örnek vereyim;

    Uluslararası bir üniversite yarışmasının tecrübeli bir katılımcısıyım, klübe arkadaşlarımı dahil etsem hepsini de götürürüm (bir avrupa ülkesindeki yarışma), gel gör ki ben ne yaptım ?

    Hocayla senenin başında 'hocam gruplaşma olmasın, hak eden gitsin yarışmaya, insanların hakkı geçiyor, ben arkadaşlarıma haber bile vermiyorum siz de ona göre duruş sergileyin, liyakata göre insanları alalım' dedim, hoca da tamam dedi...

    Ben bir kaç klüp toplantısını iş nedeniyle kaçırdım, orada bi oğlan gruplaşma çalışmalarını başlatmış bile, hem de damdan düşme aptalın teki oğlan...

    Sonuç ne oldu ?

    Ben hak geçmesin, devletimizin imkanları doğru kullanılsın diye düşünürken o geri zekalı oğlan tüm arkadaşlarını (hepsi vasıfsız emin olabilirsiniz) benim yokluğumdan istifade edinip doldurmuş...
    O hiçbir halta yaramayan insanlarla yarışmaya gittik geldik, o oğlan arkadaşlarına prim yaptı, benim arkadaşlarım ise bizi götürmedin elin bebeleriyle gittin dedi trip attılar...




    Devletin malı deniz yemeyen domuz lafını orada anladım ben.

    Siz eğer düşünceli olur hak yemeyim adaletli olayım derseniz başkalarının buna riayet etmediğini gördüğünüzde domuz gibi oluyorsunuz kendiniz aptal gibi bok gibi hissediyorsunuz.


    Hak adalet aramayın, kendi kişisel çıkarlarınız her şeyden önemli arkadaşlar, acımasız olun çünkü onlar size ACIMAYACAK.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BlancpaiN -- 3 Ekim 2018; 14:31:12 >




  • Yaşım senden az daha büyük yaşayarak öğrendim yazdıklarının hepsinin altına imzamı atarım.
  • Dostum, bende 30 yaşındayım lakin önceden iyiydim sonr yalandan ezme rolüne büründüm saygın bir kişilik haline geldim demişsin. Burada yanılıyorsun. Neden yanılıyorsun biliyor musun? Çünkü insanı en güzel yola getiren şey vicdanıdır. Eğer bir insanın inancı tevhid inancı ve dini de İslamsa haksızlığa uğrasa bile hesabının yaratıcı tarafından er ya da geç sorulacağını bildiğinden vicdanı rahat olur. En basitinden, mesela kötü bir iş yaptığında insanın sinesinde bir yük olur sanki, ancak güzel birşey yaptığında mesela bir çocuğa, hiç tanımadığı bir çocuğa yüzünü güldürecek birşey yaptığında sırf o çocuğun gülümsemesi hasebiyle vicdanı nasıl da bir kuş gibi olur değil mi? Biz iyi olalım zor biliyorum ancak kötülüğe iyilikle karşılık vermeye çalışalım. Yapamazsak kötülükle karşılık vermeyelim. Altın çamura düşse bile değeri kaybolmaz hocam.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • evet kral
  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.