Şimdi Ara

İç çatışma fitillemenin cezası

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
240
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • İç çatışma fitillemenin cezası

    AİHM'nin Apo'yu yeniden yargılama yolunu açan kararını yedi hafta önce, 17 Mart 2005 günü açıklamıştım. Nitekim AİHM, Türk Mahkemesinin yargısını adil bulmadı. Böylece Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu'nun Apo'yu yeniden yargılatma kararı alması için yeşil ışık yakılmış oldu.

    GÜL-POWELL ANTLAŞMASI UYGULANIYOR

    PKK'nın siyasallaştırılması, zamanın ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Abdullah Gül arasında 3 Nisan 2003 günü yapılan iki sayfa dokuz maddelik gizli antlaşmanın hükümleri arasındadır. Abdullah Gül, başbakan olduğu sırada yaptığı bu hizmet sözleşmesini kendi ağzıyla itiraf etmişti (Vatan, 24 Mayıs 2003). İşte o antlaşma uygulanmaktadır. Bu arada AİHM'nin de bir mahkeme olmadığı, fakat emperyalist siyasetin bir aleti olduğu bir kez daha görülmüştür.

    "DÜNYANIN SONU OLMAZ"MIŞ

    AKP hükümetinin bakanları, "Apo yeniden yargılanınca dünyanın sonu olmaz" diyorlar. Evet, "dünyanın sonu olmaz", ama Türkiye iç çatışmalar ortamına itilir. Zaten amaç da budur, görev de budur.
    Kamuoyu "Yine aynı ceza verilir" propagandasıyla yeniden yargılamaya alıştırılıyor. Batı güdümlü holding medyasına verilen son görev budur. Mesele, yeniden yargılama sonucu verilecek ceza değildir. Abdullah Öcalan'ın yeniden mahkemeye çıkarılmasının yol açacağı sonuçların işaretleri bugünden görülmektedir. Türkiye, etnik ayrılıklar ekseninde bir gerilim içine sokulmaktadır. Bugün sıradan bir yurttaşa sorunuz, yeniden yargılama sürecinde neler olacağını size söyleyecektir. Sokak hareketleri, "konfederasyon" bayraklı gösteriler, bölücü ayaklanma denemeleri, hepsi gündemdedir. Arkada kalan dönemde 30 bin kurban verildiği sürekli vurgulanır. Bu 30 bin rakamının sonuna yeni bir sıfır konmak mı isteniyor? Yugoslavya dersleri iyi incelenmelidir.

    YARGILANACAK VE CEZALANDIRILACAKLAR

    AKP iktidarı, iç çatışmaların fitilini ateşlemektedir. İlerde sanık sandalyelerinde uydurulacak özürlere hiç kimse inanmayacaktır. Biz, başta Tayip Erdoğan olmak üzere, bütün iktidar sorumlularına ihtar ediyoruz: Alacağınız kararla Türkiye'yi iç savaşa sürüklemek isteyen Washington'un tertibine alet oluyorsunuz.
    Tayyip Erdoğan yönetimi, Apo'yu yeniden yargılamak için gerekli yasa değişikliğini hazırlamıştır. Bu kararın kabul edilmesi, Anayasa suçudur. Türk yargısının kararlarının üzerine başka bir yargı konmaktadır. Böylece Anayasanın temelini oluşturan devlet egemenliği ayaklar altına alınmaktadır. Abdullah Öcalan'ı yeniden yargılama kararı alanlar, yönettikleri devletin egemenliğini başka devletlerin ayakları altına serdikleri için, devlet yöneticisi değillerdir. İlerde, Anayasayı cebren değiştirmeye kalkışmak ve halkın bir kesimini diğerine karşı kışkırtma suçlarından yargılanacak ve cezalandırılacaklardır.

    AİHM'YE BAŞVURU HAKKI DERHAL KALDIRILMALI

    Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplanmadan önce, Türkiye tavrını hemen ortaya koymak zorundadır. Yüz yüze geldiğimiz iç çatışma tehdidini geri püskürtmek için derhal yapılması gerekenler bellidir:
    1. TBMM, hemen toplanmalı ve Avrupa yargısına başvuru yolunu kabul eden yasayı ve uluslararası antlaşmayı derhal kaldırmalıdır.
    2. Tayyip Erdoğan yönetimi derhal istifa etmelidir. İstifa etmiyorsa, Türkiye halkının gücüyle istifaya zorlanmalı ve iktidardan indirilmelidir.
    3. Türkiye, AB'ye üyelik talebini derhal geri çekmeli, AB ile imzalanan aday üyelik protokolü tek taraflı olarak feshedilmelidir.

    BÜTÜN PARTİLERE ÇAĞRI:AB KAPISINDAKİ ÇARMIHTAN KURTULMA ZAMANI GEDİ

    Avrupa kapısında define bulacağız diye yıllardır aldatılıyoruz. Türk milleti, Yılmaz Güney'in Umut filmindeki arabacı Cabbar'ın durumuna düşmüştür. Hazine çıkacak diye kazıyoruz, kazıyoruz; delikten yılan çıkmıştır. O yılan şimdi kafasını AİHM kararının sayfaları arasından göstermektedir.
    1980'den beri bütün iktidarlar, ANAP'ı, DYP'si, SHP'si, CHP'si, RP'si, DSP'si, MHP'si ve en son AKP'si, hükümet olan bütün partiler; bu ülkeyi, Avrupa Biriliği üyeliği peşinde sürükleyerek bu hallere düşürmüşlerdir. Ve aynı oyunu oynamaya devam etmektedirler. PKK ile aynı Avrupa Birliği'ne üyelik programını uygulamışlardır. Türkiye AB kapısında egemenliğini yitirmekte, bölünmektedir. AB kapısında Cumhuriyetimiz boğazlanmaktadır. Son 20 yılın bütün iktidar ortaklarının sorumlulukları ağırdır. Bu siyasal sorumluluk, artık bir suça dönüşmektedir.
    AB kapısında gerildiğimiz çarmıhtan kurtulmanın zamanı gelmiştir. AB üyeliğini savunmak, artık bir siyasal tercih değil, millete ve Cumhuriyete ihanettir.
    Bütün partileri, AB üyeliği programından derhal vazgeçmeye çağırıyoruz. ABD ve Avrupa'nın Apo kararıyla Türkiye'yi iç çatışmalara itme tertibini bozmanın tek yolu budur.
    Bizim bu saptamalarımızın değeri bugün anlaşılmıyorsa, önümüzdeki günlerde çok iyi anlaşılacaktır. Ama o zaman dizimizi dövmenin bir anlamı olmayacaktır.
    Bugün Türkiye'nin ufkunu açacak programı ve politikaları ortaya koyan tek parti, İşçi Partisi'dir. Biz, "tek" olmaktan memnun değiliz. Diğer partileri, bağımsız, egemen ve halkçı Türkiye programına çağırıyoruz.
    İşçi Partisi, birikim ve kadrolarıyla her görevi üstlenmeye hazırdır. Ayrıca Türkiye'nin insan kaynakları, bizim birikimimiz ve kadrolarımızdır.
    Bu zorluklar aşılacaktır. Büyük ve köklü çözümler, büyük zorluklar içinde yaratılır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mustaafa -- 18 Mayıs 2005, 14:00:16 >







  • kardeşim olayı özetlemen ve tasnifin iyide propaganda yapma.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.