Şimdi Ara

İnfaz Cezaları ve Toplum...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
37
Cevap
0
Favori
2.696
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Genel olarak ''Ceza Hukuku'' statüsünde ancak ''Kriminoloji'' ve ''Viktimoloji'' alanında da varolan bir sorunsala dokunmak istiyorum.

    O veya bu nedenden ötürü insanlar birbirlerini öldürüyorlar, yaralıyorlar veya psikolojik olarak zarar veriyorlar.

    Hukuk sistemleri bunlara birer ''ceza'' biçiyor ve yasama-yürütme-yargının egemenlik olarak tekelde bulunduğu yetkiyi ve bizlerin devrettiği birtakım hakları, devlet, kendi tekelinde toplayarak bunlara toplum yararı adına karar bağlıyor ve uyguluyor.

    Bu kararlar kimilerini memnun ederken kimilerini de mutsuz kılsa da ben olaya bir hukukçu gözüyle bakarak şu soruyu sormak istiyorum;

    Ya toplum yararı?

    TCK - CMK - CMUK gibi ceza yasaları, kanunsallık ilkesine dayanarak yapıldığı için ''suç'' tanımı ve tasfiri olan her fiili bir yaptırıma yani ''ceza''ya sonuç bağlamıştır.

    Ancak bu cezalardan bazıları bizleri tatmin etmekte midir?

    Tatmin etsin yada etmesin, toplumun yararına mıdır?

    Sosyal hayat bundan nasıl etkilenecektir?

    Misalen; 26 kişiyi çekinmeden para için öldürmüş bir kiralık katil, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına 8 defa çarptırılıp kodese atılsa bile toplumu ne derece rahatlatır?


    Olası bir ''Af'' kanunu, bu ve bunun gibi onlar-yüzler-binleri sosyal ortama, topluma bırakmak ne derece doğru olacaktır?
    Bu salıveriş toplumda ne gibi kirlenmelere sebep olur, katil sayısı artar mı?

    Bu insanlardan kasıtlı ölüme sebebiyet verenler (katiller), devletin İnsan Hakları Beyannamesini kabulünü bir koz olarak kullanıp ''yaşama hakkı'' adı altında çile çekmesi olayına katlanmalı mıdır?
    Yada aksi yönden bakarsak, Devlet bu hükümlüleri bir ömür boyu beslemek zorunda mıdır?

    İdam, Elektroşok, İğne ile zehirlenerek öldürülmek veya Kurşuna Dizilmek gibi ölüm cezaları, ceza yaptırımları arasından kalkmalı mıdır?

    Yoksa Kişilerin Geri Döndürülebilir Olduğu Düşünülerek Şimdiki Gibi Barındırmak mı Doğrudur?

    Anakronik ve Kristalize Düşünmeden Yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar...






    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Red Kit -- 15 Şubat 2011; 23:23:16 >







  • Bence müdafaa harici adam öldürmüş kişinin yaşamaya hakkı yoktur. Hele 26 kişi öldürmüş psikopatların önce psikolojisini düzelttirip sonra ömür boyu işkence ederek tekrar bozmak lazım. Ulan bi başa geçsem var ya
  • Keyfi olarak adam öldürüen kişilere ve ya insanlık sınırların dışına çıkarak vahşet yapanların cezası yukarıdaki ip olmalıdır. Ama şimdi idam cezası geri geldi diyelim. Bu cezayı verenler ya kendi emellerini öne çıkarırsa ne olacak ?Bu da çok sakat durum, hele şimdiki yaşamımızda bir insana bir yaftayı yapıştırmak hiç te zor olmadığına göre.
  • benim bireysel düşüncem, bir kişi cana kıyarak tecavüz vs. gibi çok ağır suçlar işlemişse, örneğin ülkemize insani bir amaç için için uğrayan bir bayan vardı adı galiba pippa bacca, idi ülkemizde tecavüz edilip öldürüldü,

    şimdi bunu yapan adamı yukarıdaki darağacına çekmeden ben şahsen rahat etmem.. bunun gibi sebeplerden gasp ve adam öldürme gibi.. bunları yapan kişileri darağacına çekmeyip,,

    ve hatta belli zaman sonrada çeşitli şekillerde affa uğratan yönetim şeklinede sonuna kadar karşıyım..

    benim helede bu af olayına bakışım bilmiyorum benmi böyleyim ama, bana veya bir yakınıma işlenmiş bir suç var af edeceksem ben etmeliyim.

    mağdur olan benim ama affeden sistem.. bunu asla kabullenemiyorum.. adam taksiciyi parasını gasp edip öldürüp çekip gidiyor.. örneğin.

    bu adamın cezası ölüm olmalı bence...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: tolga509

    Keyfi olarak adam öldürüen kişilere ve ya insanlık sınırların dışına çıkarak vahşet yapanların cezası yukarıdaki ip olmalıdır. Ama şimdi idam cezası geri geldi diyelim. Bu cezayı verenler ya kendi emellerini öne çıkarırsa ne olacak ?Bu da çok sakat durum, hele şimdiki yaşamımızda bir insana bir yaftayı yapıştırmak hiç te zor olmadığına göre.


    Glasgow Üniversitesinden bir prof.la konuşmuştum bu konuyu.

    Kadın; önemli olan sistem değil sistemin nasıl çalıştığı ve çalıştıranların iyi niyetidir demişti...

    İyi niyet kuramı üzerinden hareket ediyoruz. Böyle farzedelim...




  • Bana göre cezalar suçu önlemeye yönelik ve devletin erk gösterisinden ibarettir. Vatandaşı koruma etkisi olmasına rağmen, tam anlamıyla korumayı umursamazlar. Bu, sadece suç işlenmesinin sonucu olarak yansır.

    Örneğin; Hırsız evime girer ve tüm değerli eşyalarımı çalar. Bu hırsız daha sonra yakalanır ancak yakalanmadan önce tüm eşyalarımı satmıştır ve parayı da harcamıştır. Bundan sonra, ceza olarak hapse gönderilir.

    Bu durumda, çalınan eşya bana ait, çalan ise hapiste. Cezaya ben karar vermedim ve cezanın sonucunda benim zararım giderilmedi ya da benim faydama bir hareket yok. Benden sonrakileri düşünerek beni kurban eden bir sistem içerisinde, ne ben ne de sonrakiler önemli değildir. Önemli olan sistemin devamının sorunsuz bir şekilde sağlanmasıdır.

    "Kısasa kısas" mantığı ile hareket edildiğinde ise, yine karşılığı olmayan zararlar vardır. Düşünmesi bile kötü olsa da, bir yakınınıza tecavüz edildiğinde, tecavüzcünün idam edilmesi bile tecavüze uğrayanın gördüğü zararı karşılamayacaktır. Çünkü, tecavüzün cezasının idam olması demek, o toplumda tecavüzün daha doğrusu cinselliğin çok önemli olması demektir ve tecavüze uğrayan kişinin kimliği "birey" olmaktan öteye, "tecavüze uğramış birey" noktasına taşınır.

    Sonuçta kişisel bir görüş, ama ben böyle düşünüyorum.




  • Öncelikle haksızlığa uğrayanın kaybı varsa o telafi edilmeli gerisi boş. Hapis yatsa ne idam edilse ne, mağdura bir faydası var mı.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Bence cezaların en önemli yararı geride kalan insanlar için ibret olmasıdır.

    Cezalar o kadar hafif ki günümüzde ibret olması kesinlikle söz konusu değil, kesinlikle caydırıcı değil, ayrıca suçluyu da kayırdığını düşünüyorum..

    Kanunlar genellikle olay sırasında haksızlığa uğrayan kimseyi kayırma değil de, suçlu kimseyi az ceza ile kurtarmaya bakıyor..

    Affa ise kesinlikle karşıyım, af ne demektir ki..

    İdam cezasına ise karşı değilim, dedem gibi ''sallandıracaksın bir ikisini Taksim'de bak bir daha yapıyorlar mı'' ekolündenim ben..

    Ayrıca hukukçu iseniz, şu soruyu sormak istiyorum.. Cevaplarsanız sevinirim. Mesela evimde uyuyorum, ve hırsız odama girip bir şeyler karıştırıyor, hırsızın elinde de delici ve kesici alet yok, yani o durumda bana saldırı olarak sadece vücudunu kullanabilir, ben ise benim evime girmiş eşyalarımı karıştıran hırsızı öldürme hakkına sahip miyim değil miyim?

    Sanırım Türkiye meşru müdaafa standardına göre böyle bir hakkım yok..




  • Haberleri izlerken gördüm tecavüz suçu nu işleyenlerin cezası hadım edilmek olması için çalışma mı ne yapılıyormuş öyle birşeydi.
    Böyle bir şeyin olmasına %100 katılıyorum. Bundan iyi caydırıcı ceza olamaz. : )
  • Kisa ve oz, idam cezasi olmalidir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Bethrezen
    Kisa ve oz, idam cezasi olmalidir.

    Birileride çıkıp ölünce kurtulacak ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası ile cezasını çeksinde diyebilir. Ki bence bu daha uygun bir cezadır "gerçek anlamda" ağırlaştırılmış hapis idamdan çok daha caydırıcı olucaktır.

    İdamın yaptırımı 10 saniye, 3x3m2lik hücre hapsinin yaptırımı ise bir ömür. Ölüm bir yaptırım değil neticede bundan kaçış yok hepimiz vademiz dolunca bunu tadacağız ama ömür boyu hücre hapsi gerçek bir yaptırım çünkü yaşamasına rağmen şuçu işleyenin tüm özgürlüklerini yaptığı suç nedeniyle elinden alıyorsun. Buna ölmeden mezara koymakta diyebiliriz bundan daha büyük bir ceza yoktur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: shadow006


    quote:

    Orijinalden alıntı: Bethrezen
    Kisa ve oz, idam cezasi olmalidir.

    Birileride çıkıp ölünce kurtulacak ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası ile cezasını çeksinde diyebilir. Ki bence bu daha uygun bir cezadır "gerçek anlamda" ağırlaştırılmış hapis idamdan çok daha caydırıcı olucaktır.

    İdamın yaptırımı 10 saniye, 3x3m2lik hücre hapsinin yaptırımı ise bir ömür. Ölüm bir yaptırım değil neticede bundan kaçış yok hepimiz vademiz dolunca bunu tadacağız ama ömür boyu hücre hapsi gerçek bir yaptırım çünkü yaşamasına rağmen şuçu işleyenin tüm özgürlüklerini yaptığı suç nedeniyle elinden alıyorsun. Buna ölmeden mezara koymakta diyebiliriz bundan daha büyük bir ceza yoktur.


    Omur boyu hapis verip neden devlete yuk olusturulsun? Her mahkumun devlete belli bir masrafi vardir ve bu masraflar bizlerin vergileriyle karsilaniyor.




  • Taksim'de sallandırınca bir daha yapılmayacağını düşünmeye anlam veremiyorum. İnsan haklarının ön plana çıkmayı becerdiği son on yılları saymazsık dünya tarihinde sürekli idam cezası vardı ve uygulanırdı. Varken ne kadar caydırıcı olabilmiş ki? Binlerce yıl idam vardı, kimseler de can korkusuyla suç işlemekten vazgeçmedi.

    Kaldı ki yasadan çıkarılmadan önce de pratikte uygulanmazdı ama o zamanlar insanlar bu kadar aramıyordu bu cezayı. Yasadan çıkınca değere bindi.

    Ayrıca idamın başka bazı geri dönülemez yanları var. Bir kere geri dönüşü yok, bir şekilde yanlış karara varılırsa bedeli ödeyen ödediğiyle kalır.

    Modern ceza kanunu suçluyu tecrit edip sosyal kazanımla topluma geri katmaya yönelik olmalı bence. akıl sınırlarını zorlayan durumlarda da gevşeklik umudu olmayan katı hapis ve hücre cezaları makul.
    Diyelim ki senin X'nin başına kötü bir şey gelse ne olur diye bir argüman sunanlar çıkacaktır... Bu mantıkla kanun ve adalet düzeni sağlamaya kalkışılacaksa "kısasa kısas" orman kanunundan başka çıkış bulamazsınız.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aviator007 -- 9 Şubat 2011; 18:39:56 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Bethrezen
    quote:

    Orijinalden alıntı: shadow006
    quote:

    Orijinalden alıntı: Bethrezen
    Kisa ve oz, idam cezasi olmalidir.

    Birileride çıkıp ölünce kurtulacak ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası ile cezasını çeksinde diyebilir. Ki bence bu daha uygun bir cezadır "gerçek anlamda" ağırlaştırılmış hapis idamdan çok daha caydırıcı olucaktır.
    İdamın yaptırımı 10 saniye, 3x3m2lik hücre hapsinin yaptırımı ise bir ömür. Ölüm bir yaptırım değil neticede bundan kaçış yok hepimiz vademiz dolunca bunu tadacağız ama ömür boyu hücre hapsi gerçek bir yaptırım çünkü yaşamasına rağmen şuçu işleyenin tüm özgürlüklerini yaptığı suç nedeniyle elinden alıyorsun. Buna ölmeden mezara koymakta diyebiliriz bundan daha büyük bir ceza yoktur.

    Omur boyu hapis verip neden devlete yuk olusturulsun? Her mahkumun devlete belli bir masrafi vardir ve bu masraflar bizlerin vergileriyle karsilaniyor.


    Eğer işi maliyet hesabına dökersek, şuçlunun infazında kullanılcak, mermi, asılacağı ip, zehirli iğne yada elektrik sandalyenin çektiği ekletrikte neticede bir maliyettir. Sizin dediklerinizden yola çıkarsak maliyti sıfırlamak için İki gardiyanın şuçlunun ellerinden tutup Üçüncü gardiyanında boğazını sıkma suretiyle cezanın infaz edilmesi daha ekonomik olmaz mıydı?.

    Şuç işleyene verilen cezadaki mantık öncelikle şuç işleyenin yaptığı fiilden dolayı cezalandırılması, sonrada ibret olup başkalarınında bu eylemi yapmaması içindir. Haliyle şuçluya ceza verilirken ödenecek bedele değilde şuç teşkil eden fillin gerçek anlamda cezandırılıp cezalandırılmadığına bakılır.



    İdam maliyeti düşük bile olsa bir ceza değildir yukarıdada dediğim gibi neticede zaten yaşanması mutlak olan ölümü sadece öne alıyorsun. Bu tip bir ifazda suçluya gereken cezayı asla vermezsin. Toplumunda ibret almasını sağlıyamazsın bir gün sonra insanlar her şeyi unutur. Aksi olsaydı tarihtedik ilk idamdan sonra asla idama sebep olucak şuç işlenmezdi.

    Ağırlaştırılmış hapis cezasının maliyeti yüksek olsa bile hem suçluya nefes alıp verdiği süre boyunca acı çektirip hatasının farkına vermasını sağlıyor hemde halkın ibret alması için sürekli gözünün ününde olması sağlanıyor. Ayrıca bu tip ceza infazı günümüz şartlarına daha uygun.



    Samimim olmak gerekirse kimin hangi infazı desteklediğin çokta bir önemi yok, insan içindeki nefsi köreltmediği müddetce, ki bu hiçbir zaman olmayacak hangi cezayı verirsen ver yine şuç işleyecektir.




  • Bu dünya da hep cezaların ne şekilde olması gerektiği üzerinde duruldu bu yüzdendir ki hiçkimseler insanların ceza almaması ve yanlışa sapmaması için neler gerektiği üzerinde duramadı/durmadı.Din olgusu her ne kadar insan hayatını düzenlesede yetersiz kalabiliyor.Bazen en dindarı bazende en aydını psikopat olabiliyor.Bence idam olmamalı bunun yerine farklı cezalar uygulanmalı mesela insan öldürmüş birisi dinimizce tüm insanları öldürmüş gibidir bu yüzden o insanı idam ederek bizde tüm insanlığı öldüremeyiz fakat hapiste besleyemeyizde.Burada varolan tek çözüm insanların insanları öldürmemeleri için onlara güzel ve karamsarlıgın bulunmadıgı bir kasaba sunmalıyız.Kadın taşlamak,el kol kesmek , idam etmek bunlar 600lü yıllardan berigelen caydırıcı bir sistem fakat insanlığa bir hakarettir.Kısacası sen ülkende ki bir insanın diğer bir insanı öldürmemesi için ona gerekli koşulları sağlayamıyorsan senin onu idam yada farklı tarzlarda öldürme hakkın yoktur.




  • İdam %100'lük kesinliyet sonuçlarında olmalıdır.Gündemde tecavüzcülerin hadım edilmesi var.Bence çok güzel bir uygulama olur.Hatta bunun cezası idam olmalıdır.Ya idam ya hadımlık.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: alikuşcu

    Öncelikle haksızlığa uğrayanın kaybı varsa o telafi edilmeli gerisi boş. Hapis yatsa ne idam edilse ne, mağdura bir faydası var mı.

    Aslında size katılıyorum. Olmuş ve Ölmüşe çare yok demeye getirişinizi de takdir ediyorum. Bazı konular veya birtakım olaylar ne yazıkki böyle tezahür ediyor.

    Ancak bundan farklı olarak, her mesele de böyle sonuçlanmıyor.

    En basit olarak, trafik kazaları...Kazada ölen birey yada bireyler, sizlerin buyurduğu gibi çıkmaz bir yolun habercisi.Fakat misalen şahin marka aracınıza 2011 model bir land rover'iyle çarpan bir zengin, 8\8 kusurla bu kazayı yapmşsa ve bir yan koltuktaki eniştenizi öldürmüşse, enişte geri gelmez ancak bunun size olan maddi zararını ödemek zorundadır.
    Binanaleyh, arabanıza ve malvarlığınıza olan maddi zararı karşılamalıdır, mamafih size ve dolayısiyle ölüm sonucu ile eniştenize birer manevi tazminat ödemekle hükümlüdür.

    Hukuk budur.

    Bunu da kimse yabana atamaz.Atmamalı.

    Eleştirmek değil bu yazdığım, aslında işin bu boyutları da mevcut demek istiyorum yalnızca...

    İyi forumlar.






  • quote:

    Orijinalden alıntı: shadow006

    quote:

    Orijinalden alıntı: Bethrezen
    quote:

    Orijinalden alıntı: shadow006
    quote:

    Orijinalden alıntı: Bethrezen
    Kisa ve oz, idam cezasi olmalidir.

    Birileride çıkıp ölünce kurtulacak ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası ile cezasını çeksinde diyebilir. Ki bence bu daha uygun bir cezadır "gerçek anlamda" ağırlaştırılmış hapis idamdan çok daha caydırıcı olucaktır.
    İdamın yaptırımı 10 saniye, 3x3m2lik hücre hapsinin yaptırımı ise bir ömür. Ölüm bir yaptırım değil neticede bundan kaçış yok hepimiz vademiz dolunca bunu tadacağız ama ömür boyu hücre hapsi gerçek bir yaptırım çünkü yaşamasına rağmen şuçu işleyenin tüm özgürlüklerini yaptığı suç nedeniyle elinden alıyorsun. Buna ölmeden mezara koymakta diyebiliriz bundan daha büyük bir ceza yoktur.

    Omur boyu hapis verip neden devlete yuk olusturulsun? Her mahkumun devlete belli bir masrafi vardir ve bu masraflar bizlerin vergileriyle karsilaniyor.


    Eğer işi maliyet hesabına dökersek, şuçlunun infazında kullanılcak, mermi, asılacağı ip, zehirli iğne yada elektrik sandalyenin çektiği ekletrikte neticede bir maliyettir. Sizin dediklerinizden yola çıkarsak maliyti sıfırlamak için İki gardiyanın şuçlunun ellerinden tutup Üçüncü gardiyanında boğazını sıkma suretiyle cezanın infaz edilmesi daha ekonomik olmaz mıydı?.

    Şuç işleyene verilen cezadaki mantık öncelikle şuç işleyenin yaptığı fiilden dolayı cezalandırılması, sonrada ibret olup başkalarınında bu eylemi yapmaması içindir. Haliyle şuçluya ceza verilirken ödenecek bedele değilde şuç teşkil eden fillin gerçek anlamda cezandırılıp cezalandırılmadığına bakılır.



    İdam maliyeti düşük bile olsa bir ceza değildir yukarıdada dediğim gibi neticede zaten yaşanması mutlak olan ölümü sadece öne alıyorsun. Bu tip bir ifazda suçluya gereken cezayı asla vermezsin. Toplumunda ibret almasını sağlıyamazsın bir gün sonra insanlar her şeyi unutur. Aksi olsaydı tarihtedik ilk idamdan sonra asla idama sebep olucak şuç işlenmezdi.

    Ağırlaştırılmış hapis cezasının maliyeti yüksek olsa bile hem suçluya nefes alıp verdiği süre boyunca acı çektirip hatasının farkına vermasını sağlıyor hemde halkın ibret alması için sürekli gözünün ününde olması sağlanıyor. Ayrıca bu tip ceza infazı günümüz şartlarına daha uygun.



    Samimim olmak gerekirse kimin hangi infazı desteklediğin çokta bir önemi yok, insan içindeki nefsi köreltmediği müddetce, ki bu hiçbir zaman olmayacak hangi cezayı verirsen ver yine şuç işleyecektir.


    Sende vur deyince tepesine vurup gözünü kör ediyorsun. idam için harcanan masraf ile bir kişiyi ömür boyu beslemek için gereken masraf arasında bayağı hatrı sayılır bir fark vardır.Yemesi, içmesi, temizliği, yatağı, gardiyanı vs vs.
    Zaten masraf çıkıyor o zaman milyonlar harcasak neolur gibi bir düz mantık.
    Karşıdakinin neyi ima ettiğini anlıyorsun ama sırf kendi görüşünü haklı çıkarmak için bu kadarda düz mantıkla karşılık verilmez.

    İdama bakış açın farklı, bir bu normal fakat buna katılmıyorum. Çünkü idam cezasının caydırıcılığı daha fazladır. Eğer intikam almak için ceza veriyorsam en güzeli dediğiniz gibi ömür boyu hapis. Fakat caydırıcılığı ön planda tutuyorsam tabiki infaz en ucuz, en caydırıcı yöntem




  • Yahu yorumumda silinmeyi gerektirecek ne vardı bethrezen? Doğruları yazamayacak mıyız?

    2002 ye kadar ülkede düzeni sağlamaya yeten hukuk bugün neden sağlayamıyor ki bunlar konuşuluyor?
    Sözde AB uyum yasaları iptal olsun, toplumda düzeni sağlamaya yeten eski yasalar geri getirilsin yeter. Daha radikaline hiç gerek yok...
  • Yalnızca kişisel görüşlerimi paylaşmakla yetineceğim.

    Kanunlarınız ne denli çağa uygun, etkili, sert, mükemmel - adını siz koyun - olursa olsun, bunların ışığında kararları alacak olanların yine insanlar olduğunu unutmamalıyız. Tam da bu sebepten, tarih bize şunları göstermiştir: 1) Güç yozlaştırır. 2) Hukuk tarihi, hatalı kararlarla doludur. 3) Devlet denilen aygıt, baskılanmazsa birer zulüm aracına dönüşebilir.

    Bu yüzden bir devlet asla ama asla, hiçbir şart ve koşulda, hiç kimseyi idam edememeli; işkenceye, özellikle onur kırıcı işkence türlerine, maruz bırakamamalıdır. Bu sınır bir kez gevşetildiğinde, koltuğu için adam astıran devlet yöneticileri ve Diyarbakır cezaevleri karşımıza çıkmakta malesef.

    Bu demek değildir ki seri katilleri, seri tecavüzcüleri aramıza alalım. Çözüm önerilerini de bilahare konuşuruz.
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.