Şimdi Ara

'' İNSAN GÖZÜ KAÇ MEGAPİXEL ''' (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
97
Cevap
0
Favori
6.953
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: censorship

    yukarıda bahsedilen insan gözününün zoom yapması diye birşey sözkonusu değil.arkadaş yanlış anlamış insan gözünde otofocus özelliği vardır zoom yoktur.zaten buda bakmakla görmek dediğimiz olaydır.biryere bakmak farklıdır birde baktığınız yerdeki cisime odaklanmak farklıdır.istediğiniz zaman focus yapıp istediğnizde gözüntüyü buğlaştırabilirsiniz..örneğin pc nizin ekranına gözünüzü sonuna kadar açıp baktığınız halde yazılara baksanız bile okumak istemezseniz görüntüyü bulanıklaştırabilirsiniz deneyin


    +1 aynen katılıyorum. zoom yeteneğimiz yok fakat gözümüzün hareketleri sayesinde odaklanma yapabiliyoruz. eğer dijital fotoğraf makinesinde otofokusu önce yakın bir nesneye sonra uzak bir nesneye kilitlerseniz sanki zoom yapıyor hissi veriyor sanırım o arkadaş da bu odaklanmayı zoom a benzetmiş.

    quote:

    Orijinalden alıntı: Mert_Jeksin

    Sizi bilmem ama benim gözüm herhalde 120 mpx var sanırım ayrıca sınırsız kayıtta yapıyorum görüntüleri unutmuyorum ayrıca özel donanımlar yerleştirerek gözümü 5200 mpx le kadar çıkarabiliyorum mesela teleskop gibi.


    teleskop ile bakınca 120 mp 5200 mp ye mi çıkıyor :D zoom ile mp artmaz :D:D:D




  • Renkli Görme
    Gözün retinasının değişik bölgelerinde yaklaşık 7 milyar ışığa duyarlı hücre bulunmaktadır. Bu hücrelere fotoreseptör denilir. Fotoreseptörler çubuk hücreleri ve konik hücreler olmak üzere iki kısımdır. Çubuk hüc¬releri sadece aydınlık ve karanlığa karşı duyarlıdır ve renkleri algılaya¬mazlar, bu nedenle de sadece karanlıkta siyah ve beyazı görmemizi sağ¬larlar. Çubuk hücrelerinin sayısı konik hücrelere göre 20 kat daha fazla¬dır. Yoğun ve hassas olduklarından en hafif (soluk) ışıkları bile algılama¬mızı mümkün kılarlar. Bir çubuk hücre bir konik hücreyi uyarmak için gerekli olan ışık enerjisinin 1/100.000 i kadar küçük bir ışık enerjisi ile uyarılabilir.
    Ay ışığı, Güneş ışığının yansıması olduğundan kırmızı, mavi ve yeşil fre¬kansları içerir. Ancak Ay ışığında rahatlıkla kitap okuyabildiğimiz bir ge¬cede dahi ay ışığı ile görebildiğimiz herşey sadece gri ve beyazın tonları olarak görünür. Bunun nedeni, Ay ışığının en parlak durumunda dahi gö-zümüzdeki konik hücreleri uyarabilecek kadar enerjiye sahip olmaması¬dır. Böylece karanlıkta görmemizi, siyah ve beyazın tonlarında da olsa, mümkün kılan çubuk hücrelerdir.
    Konik hücreler (konlar) retinanın merkezinde yoğunlaşmışlardır ve renk¬li görmemizi sağlarlar. Konik hücreler üç çeşittir. Bunlar tayfın değişik bölgelerine duyarlıdırlar. Bu bölgeler kırmızı, yeşil ve mavi bölgelerdir. Renklerin algılanması böylece her üç konik hücrenin bir ışıkla aynı an¬da uyarılmaları sonucunda bu hücreler aracılığıyla beyinde gerçekleşir. Örneğin, kırmızı ve yeşil konlar belli bir frekanstaki ışık ile eşit olarak uyarıldıklarında beyin bu rengi sarı olarak algılar. Fakat kırmızı konlar yeşil konlardan daha fazla uyarılırlarsa beyin bu rengi turuncu olarak al¬gılar.
    Konik hücrelerden birinin olmaması renk körlüğüne neden olur. Bu du¬rum kalıtsaldır. Erkeklerin % 8 i, kadınların % 0.3 ü renk körüdür. Renk körü demek renkleri karıştıran demektir. Örneğin bir adamın kırmızı ko¬nik hücresi yoksa kırmızı ve yeşil rengi etkin olarak ayıramaz. Aynı du¬rum yeşil konik hücrenin olmaması halinde de meydana gelir. Her iki du¬rumda da bu kırmızı-yeşil renk körlüğü olarak adlandırılır. İnsanlarda hiç renk ayırımı yapmama iki konik hücrenin eksikliği ile ortaya çıkar ve çok nadirdir.

    Yukarıda anlatılan renkli görme teori- si, farklı yoğunluktaki kırmızı, yeşil ve mavi ışık demetlerinin birçok renkleri veya renk tonlarını oluştur¬duğu deneysel gerçeklere dayanır.
    Kaynak: Zambak fizik 3



    Demek ki;
    İnsan gözü
    7000 milyon /21=>333 milyon /3 =111 000 000 piksel =105 mp dir.yuvarlak hesap 100 mp dir.




  • hahaahahaha çok iyiymiş yaaa
  • Bende 333 sabit çok pis zıplayıp hopluyom.

    Bildiğin /com_maxfps 333 yani.Cod2 gibi valla.
  • of ya iyi güldüm
  • Merhaba arkadaşlar.İstanbul Universitesi Radyo Tv Sinema bolumu mezunuyum ve profesyonel fotografcıyım.Mezunıyet projem "Insan gozu ıle dıgıtal fotograf makınelerının karsılastırılması" ıdı.Sızlerle tezımın son kısmını paylasmak ıstıyorum.Buyrun:


    5.8 İNSAN GÖZÜ KAÇ MEGAPİKSELDİR ?


    İnsan gözü analog bir yapıdır ve dijital bir terim olan piksel boyutuyla ölçülmesi tam olarak mümkün değildir. Beyindeki görme merkezi gözlerden gelen ışık bilgisini aynen bir film perdesi veya fotoğraf makinesindeki sensör gibi algılayamaz. Beyin gelen ışık bilgisini yorumlayarak görüntü oluşturur. Bu görüntü gözden beyne giden sinir hücrelerinin yani nöronların hızına bağlı olarak sürekli yenilenir.

    Gözün retinasının değişik bölgelerinde yaklaşık 7 milyar ışığa duyarlı hücre bulunmaktadır. Bu hücrelere fotoreseptör denilir. Fotoreseptörler çubuk hücreleri ve konik hücreler olmak üzere iki kısımdır. Çubuk hücreleri sadece aydınlık ve karanlığa karşı duyarlıdır ve renkleri algılayamazlar, bu nedenle de sadece karanlıkta siyah ve beyazı görmemizi sağlarlar. Çubuk hücrelerinin sayısı konik hücrelere göre 20 kat daha fazladır. Yoğun ve hassas olduklarından en hafif (soluk) ışıkları bile algılamamızı mümkün kılarlar. Bir çubuk hücre bir konik hücreyi uyarmak için gerekli olan ışık enerjisinin 1/100.000 i kadar küçük bir ışık enerjisi ile uyarılabilir.

    Ay ışığı, Güneş ışığının yansıması olduğundan kırmızı, mavi ve yeşil frekansları içerir. Ancak Ay ışığında rahatlıkla kitap okuyabildiğimiz bir gecede dahi ay ışığı ile görebildiğimiz her şey sadece gri ve beyazın tonları olarak görünür. Bunun nedeni, Ay ışığının en parlak durumunda dahi gözümüzdeki konik hücreleri uyarabilecek kadar enerjiye sahip olmamasıdır. Böylece karanlıkta görmemizi, siyah ve beyazın tonlarında da olsa, mümkün kılan çubuk hücrelerdir.

    Gözümüzün ışık algılayıcılarının bulunduğu retina, sinirsel yapıdan oluşan bir zardır. Retinadaki ışık algılayıcıları, sayısal kameraların algılayıcılarında olduğu gibi sayılabilir büyüklüklerdir. Hatta, retinanın çukur kısmında (fovea) bu algılayıcıların sayıları diğer bölgelere oranla daha fazladır ve retinanın üzerine düşen ışık beyine sıkıştırılarak iletilir. İşte bu nedenle gözümüz bazen bize oyun oynar ve şekilleri olmadığı gibi görürüz. Gözümüzdeki ışık algılayıcı hücre sayısı (ya da piksel deyin) belli bir kritik değerin üstünde olduğu sürece görme kalitesi etkilenmez. Çünkü görüntüyü beyin tamamlar. Hatta tek gözümüz olmasa bile görüntü çözünürlüğümüz azalmaz, yalnızca derinlik hissimiz bir miktar kaybolur. Retina “dekolmanı” olarak adlandırılan ve göz içindeki ışık hücrelerinin büyük kısmının harap olduğu durumlarda bile görüntünün bir kısmını eksik görmeyiz. Bunu şuna benzetebiliriz: Elinizdeki kameranın merceğinin yarısını kapatıyorsunuz ama ekranda görüntüyü hala tam görüyorsunuz; çünkü kameranın işlemcisi eksik kısmı tamamlıyor.

    Gözün görme kapasitesinin megapiksel olarak ifade edilebilmesi için, gözdeki reseptörleri piksel olarak düşünüp bir sahneyi beynin hangi detay seviyesinde oluşturabildiğini test etmek gerekir. İnsan gözü küçük bir organdır ve üzerine gelen ışığın çok az bir miktarı ile bütün her şeyi yapar. Fakat yüksek megapiksel kameraların mercekleri oldukça büyüktür ve buna bağlı olarak karanlık bir sahnede insan gözüne kıyasla çok daha fazla aydınlanmış alan görürler. Şunu net olarak söylemek mümkündür ki eğer göz büyüklüğünde bir mercekle en yüksek megapiksel oranını alıp


    64
    fotoğrafı çekip daha sonra insanın aynı manzaraya bakarak gördüklerini karşılaştırırsak eminim ki insan gözü daha fazla detayı algılayıp tanımlayabilecektir. Dijital makinenin çektiği fotoğraf ise zoom yapılmadan insanın gördüğüne denk biçimde görüntülenip incelenirse çok daha az detay yakalayabildiği anlaşılacaktır.

    İnsan gözü yapay merceklerin görüntüsüyle kıyaslanamayacak kadar mükemmel yaratılmış bir organdır. Megapiksel teriminin aslında bir sahneden alınan görüntünün kaç piksel ile görüntülendiğini ifade eden bir kavramdan başka birşey olmadığını aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Tabiki ne kadar fazla piksel olursa o kadar detaylı görünecektir fakat bunun insan gözüne denk gelen oranıyla kıyaslamak için, konuyu başlıca bir araştırma konusu olarak ele alıp laboratuvar şartlarında incelenmesi ve deneyler yapılması gerekir.

    Gözümüz tek bir taslak üzerinde kurgulanmış anlık çekimleri yakalayan bir fotoğraf makinesi değildir. Daha çok bir video silsilesine benzemektedir. Gözümüz küçük açılarla anlık hareket eder ve etrafımızdaki detayları beyne yansıtmak için sürekli kendisini günceller. Ayrıca iki tane gözümüz vardır ve beynimiz çözünürlüğü daha da arttırmak için her iki gözden gelen sinyalleri toplamaktadır. Daha fazla bilgi toplamak için de haliyle gözümüzü gördüğümüz şeyin etrafında hareket ettiririz. Bu nedenlerden dolayı göz ve beyin birlikteliği , retinadaki foto alıcıların sayıca fazlalığı sayesinde bir makinede olabileceğinden çok daha yüksek çözünürlükte veriler elde etmemizi sağlar. Aşağıda verilen eşdeğer megapiksel değerler insan gözünün bir manzarayı ne kadar netlikte gördüğünü açıklayan bilimsel bir detaydır.

    Yukarıdaki insan gözünün çözünürlüğünü sağlamaya neden olan veriler ışığında küçük bir örnekle başlayalım: Şimdi önünüzde 90’a 90 derecelik açıda (gözümüzün açıları yani) bir görüntünün olduğunu farz edelim aynen pencereden dışarıdaki bir manzarayı seyredermiş gibi. Bu durumda piksel sayıları ortalama bir göz için:

    90 derece * 60 arc-dakika/derece * 1/0.3 * 90 * 60 * 1/0.3 = 324000000 pixels (324 megapiksel) olur.

    Gerçekte her an bu kadar çok çözünürlük elde etmiyoruz ama gözümüz bir manzarada istediğiniz tüm detayları görmenize olanak sağlamak için sürekli istediğiniz detayın etrafında hareket eder. Ama insan gözü bu açıdan çok daha fazla bir açı görür ki bu da 180 dereceye yakındır. Biraz küçük düşünüp 120 derecelik bir açıyla bakabildiğimizi varsayacak olsak bile:

    120 * 120 * 60 * 60 / (0.3 * 0.3) = 576 megapiksel verisini elde ederiz.

    İnsan gözünün görebileceği gerçek açı değeri şüphesiz ki çok daha fazla çözünürlüğe tekabul eder. Bu yapıdaki (çözünürlükteki) bir veriyi kaydetmek içinse çok fazla alana kayıt imkanı sağlayabilecek kadar gelişmiş bir fotoğraf makinesi olması gerekmektedir.

    Şimdi teorik bilgiyi bir kenara bırakıp sözün özünü aktaracak olursak pencere gibi sınırları olan bir alandan dışarıya baktığınızda gördüğünüz manzara beyninizde 324 megapiksele eşdeğer olarak yer alıyor. Eğer görüntünüzü engelleyecek bir maniniz yoksa 576 MP’dir.


    5.9 İNSAN GÖZÜNÜN TEKNİK VERİLERİ

    a. Odak Uzaklığı


    Aslında sorunun cevabı çok basittir: Gözün gerçek odak uzunluğu göz küresinin çapına yaklaşıktır. İnsan gözü, fotoğraf merceklerinin aksine, tek mercekli bir yapı olduğundan bu tek mercek ışığı doğrudan görüntü algılayıcısı üzerine odaklar.


    Dolayısıyla odak uzaklığı mercekle retina arasındaki uzaklığın aynısıdır ki bu da göz küresinin yere paralel eksendeki çapına çok yakındır.


    Ortalama bir Avrupalı yetişkinin lens-retina mesafesinden:

    Sonsuzda odak uzunluğu = 22-24mm'dir
    (ref: Light, Color and Vision, Hunt et al., Chapman and Hall, Ltd, London, 1968).

    İnsan gözü için farklı olan bir nokta da şudur: Her odak uzunluğunda her uzaklığa odaklayamazsınız. Yani odakladığınız nesnenin gözünüze mesafesi değiştiğinde odak uzunluğunuz (yani görüş açınız) da değişir. İnsan gözünün en yakın netleme mesafesini 10cm olarak varsayarsak (kendiniz deneyin), göz merceğinin ve göz içi sıvısının havaya bağıl kırılma indisleri ile kalın mercek odak uzaklığı formülü kullanılarak bu görüş açısı 18-20mm olarak hesaplanır. Yani:

    En yakın netlemede odak uzunluğu = 18-20mm'dir

    Bundan sonrası için referans değerler olarak aşağıdakiler kullanılacaktır:

    En yakın netlemede odak uzunluğu = 19mm

    Sonsuzda odak uzunluğu = 23mm



    b. Optik Yakınlaştırma


    Optik yakınlaştırma (zoom) değeri en büyük odak uzunluğunun en küçük odak uzunluğuna bölümüne eşittir. Bu durumda en yüksek optik yakınlaştırma = 23mm/19mm:

    Zoom ~ 1.2x




    66
    c. Crop Faktörü


    Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta daha vardır: Peki ya insan gözünün crop faktörü kaçtır? İnsan gözünün görüntü algılayıcısı olan retinanın gerek alan gerek şekil itibariyle 35mm'lik bir filme denk olmadığı düşünülürse gözün de bir crop faktörü olması gerektiği açıktır. Crop faktörünü hesaplamak için önce gözün görüş açısını hesaplamamız gerekir.



    d. Görüş Açısı


    Bu da çok kolaydır: Herhangi boş bir duvarda 1 metrelik mesafeyi ve tam ortasını ölçün. İki elinizin parmaklarını 0m ve 1m noktalarına koyun. Tek gözünüzü kapatarak açık gözünüzü orta noktaya hizalayın. İki elinizin işaret parmağını da koyduğunuz noktada hareket ettirerek (hareketli nesneler daha geniş açıda dahi algılanır) gözünüzü orta noktadan ayırmadan duvara yaklaşın. Parmaklarınız hareket ederken gözünüzü sabit tutmak biraz zordur, hep aynı noktaya bakmaya dikkat edin. Tek gözün görüş açısı simetrik olmadığından gözünüzün tersi tarafta bulunan parmağın görüş açınızdan daha erken çıktığını göreceksiniz. Tam bu noktada durun ve gözünüzün duvardan (santimetre cinsinden) mesafesini ölçün:

    Tek gözün görüş açısı = arctan(50/duvar-göz mesafesi) = 125 derece

    Görüş açısı bende yaklaşık 125 derece gibi bir değer çıktı; aynısını iki göz açık yaptığımda ise 140 derece. Ancak burada bir nokta daha var ki: İnsan gözü gördüğü görüntüleri kaydetmez, algılar.


    e. Anlamlı Algı Açısı


    Bu da şöyle bir sonuç doğurur: Aslında tek gözümüzle 125, iki gözümüzle toplam 140 derecelik bir açı dahilindeki hareketli cisimleri görebilmemize rağmen tek bakışta (gözümüzü çevirmeden ve anlık olarak) bu alanın en fazla 45 derecelik bir alanını algılayabiliriz. Bu açı yaşla birlikte 25-30 dereceye, karanlıkta ise 10-20 dereceye kadar düşebilir. Bu açının dışında kalan alanda ancak hareketi algılayabiliriz ki bu da
    beynimizin istemsiz olarak algı merkezini (45 derecelik açının merkezini) hareketli alana (bazen gözlerimizi çevirmeksizin) çevirmemizi sağlar. Dolayısıyla karşılaştırma için gözün "görüş açısı" yerine "anlamlı algı açısını" kullanmak daha doğru olacaktır. Eğer tek seferde "anlamlı algı açısı"nın 45 derece olduğunu varsayarsak:

    Gözümüz 23mm odak uzunluğu bize yatayda 45 derece görüş açısı verir. 35mm formatında yatayda 45 derecelik görüş açısı veren odak uzunluğu yaklaşık 43mm'dir. O halde:

    İnsan gözünün crop faktörü = 43mm/23mm ~ 2x

    67
    NOT: Bu da sayısalda Olympus 4/3 sistemin, analogda ise APS formatın insan gözüne (odak dışı alanın görünümü, net alan derinliği, karmaşıklık dairesi vs) en yakın sistemler olduğu sonucunu verir. Eğer amacınız görmek istediğinizi değil de gördüğünüzü aynen kaydetmekse sayısalda Olympus 4/3, analogda APS sistem kullanmanızı öneririm. .


    f. Diyafram Açıklığı


    Gözümüzün diyafram açıklığı açılıp kapanabilen bir "iris" tarafından kontrol edilir. Bu irisin yetişkin Avrupalı bir insandaki çapı 2-8mm arasında değişir (ref: Light, Color and Vision, Hunt et al., Chapman and Hall, Ltd, London, 1968). Fotoğrafçılıkta diyafram açıklığı odak uzunluğuna oranlanarak ifade edilir. Bu durumda:

    En geniş açıklık: 19mm / 8mm ~ f/2.4
    En kısık açıklık: 23mm / 2mm ~ f/11

    Ancak gerçek hayatta göze giren ışığın miktarı irisin ötesinde göz kapaklarıyla da ayarlanabilir. Gözlerinizi kısarak kirpiklerinizi göz bebeklerinizin önüne getirdiğinizde eşdeğer diyafram açıklığı o kadar düşer ki gözlerimiz aynı fotoğraf makinelerinin çok kısık açıklıklarında karşılaştığımız saçılma (diffraction) kaynaklı keskinlik kaybına uğrar. Gözlerimizi kıstığımızda bu yüzden bulanık görürüz.

    İnsan gözünün normal ışıkta, sonsuza bakarken gevşemiş halinde iris açıklığı yaklaşık 6-6.5mm kadardır (ref: Light, Color and Vision, Hunt et al., Chapman and Hall, Ltd, London, 1968). Bu durumda da gözümüzün ortalamada:

    Normal diyafram açıklığı: 23mm / 6.5mm ~ f/3.5


    g. Perde (Shutter) Hızı


    Gözümüzün perde hızı göz kırpmamızla ilgili değildir, zira göz kapağımız fotoğraf makinesindeki perdenin gördüğü işi görmez. Gözümüz fotoğraf çekmediği için aslında bir perdesi de yoktur. Göz kapağı ancak fotoğraf makinesinin objektif kapağına benzetilebilir, işlevi odur. Ancak bazen gözümüzle hareket eden cisimleri flu görürüz. Bu da bize gözümüzün bir "perde hızı eşdeğeri" olduğunu kanıtlar. Güneşli bir günde dışarı çıkıp uzaktaki bir nesneye odaklanıp elinizi gözünüzle odaklandığınız nesne arasında sallarsanız elinizi flu görürsünüz. Bu fluluğu eşdeğer olarak (deneme yanılma ile göz kararı) 1/30 perde hızında fotoğraf makinesiyle yaratabilirsiniz. Bu da bize bol ışıkta gözümüzün 1/30'luk bir perde hızı eşdeğeri olduğunu gösterir. İlginç bir şekilde ortam karardıkça gözümüzün perde hızı artar. Aynı deneyi gün batımı sonrası perdesi çekilmiş bir odada yaklaşık 20 dakika gözlerinizi karanlığa alıştırdıktan sonra tekrarlarsanız eşdeğer perde hızının 1/125'e kadar çıktığını görürsünüz (deneyin!). Bu denemeleri elektrikli ışık (tungsten, floresan, neon vs) altında yaptığınız takdirde şebeke geriliminin frekansı (50Hz) gözünüzü yanıltabilir. Bu sebeple denemeler kesinlikle güneş ışığıyla yapılmalıdır.

    68
    Gözümüz fotoğraf makinelerinin yapamadığı bir şeyi daha yapar: Hareket eden nesneleri gözbebeği ile takip eder. Bu da doğrudan odaklandığımız nesneyi flu görmemizi büyük ölçüde engeller. Gözlerimiz harekete çok hızlı tepki verir ve hareket eden nesneleri (hareketlerini beyin aracılığıyla tahmin de ederek) eşdeğer perde hızından çok daha etkin bir biçimde takip eder. Kısacası gözlerimiz kitlendiği nesneye sürekli "pan" yapar. Böylece bu düşük perde hızlarında (1/30-1/125) dahi nesneleri net görürüz. Bu sebeple eşdeğer perde hızı ancak gözümüzün odağında olmayan nesneler için geçerlidir.

    Perde hızı = 1/30 - 1/125



    h. Hassasiyet (İso)


    Gözümüzün elektronik devreler ya da fotoğraf filmleri gibi sabit bir hassasiyeti yoktur. İnsan gözü hassasiyetini hem ortamın genel ışık seviyesine hem de (hiçbir fotoğraf makinesinin yapamadığı şekilde) gördüğü sahnede bölgesel olarak ayarlayabilir. Bölgesel adaptasyonu bir kenara bırakacak olursak yukarıdaki veriler ışığında gözümüzün farklı koşullarda ISO hassasiyetini hesaplayabiliriz.

    "Güneşli f/16" kuralını hatırlarsak, açık bir günde, güneş altında fotoğraf makinesi şöyle pozlar: f/16, 1/125, ISO100
    Bizim gözümüz ise en kısık açıklığa geleceğini varsayarsak: f/11, 1/30 (yukarıda denedik)
    Bu durumda doğrudan güneş altında gözümüzün hassasiyeti ISO100'den 3 poz daha düşüktür (ISO12).

    Karanlık bir ortamda karanlığa alıştıktan (hassasiyetini yükselttikten) sonra ise perde hızını 1/100 olarak ölçtüğüm koşullarda fotoğraf makinesi şöyle pozlarken: f/1.4, 20", ISO 100
    Benim gözüm en geniş açıklıkta varsayarak: f/2.4, 1/125 (yukarıda denedik)
    Bu durumda da karanlık ortamda gözümüzün hassasiyeti ISO 100'den 13 durak daha yüksektir (ISO819200).


    ı. Dinamik Aralık


    Demek ki gözümüzün mutlak dinamik aralığı (13+3) yaklaşık 16 durak kadarmış. NOT: Mutlak dinamik aralık anlık dinamik aralıktan farklı olabilir.

    İnsan gözü görüntü algılayıcısı (retina) üzerinde ışık hassasiyetini (ISO) bölgesel olarak değiştirebildiği için tek seferde ayrıştırabileceği parlaklık spektrumu (dinamik aralığı) çok geniştir. Bu, dinamik aralığı yüksek olan bir sahneye sabit olarak ne kadar uzun süre baktığınıza göre değişir. Eğer geniş bir dinamik aralığı kapsayan bir sahneye (örneğin yarı kapalı bir perde, sahnenin yarısı karanlık oda, yarısı aydınlık güneş)


    69
    birkaç dakika gözlerinizi kıpırdatmadan bakabilirseniz gözlerinizin karanlığı algılayan kısmı hassasiyetini yükseltecek, dışarıyı gören kısmı düşürecek ve ortalama bir diyafram açıklığı ile mutlak dinamik aralığa (16 durak) neredeyse eşdeğer bir dinamik aralığı (belki 14-15 durak) algılayabileceksinizdir. Bu konudaki tahminim sayısal veya bilimsel değildir.

    Özetle insan gözü:

    Odak uzunluğu = 19-23mm (1.2x zum)
    35mm çarpan faktörü = 2x
    35mm dengi odak uzunluğu = 38-46mm (1.2x zum)
    Diyafram: f/2.4-f/11 (göz kapakları hariç)
    Perde hızı: 1/30 - 1/125
    ISO: 12-819200
    Dinamik aralık ~ 14-15 poz



    Tüm bu kriterler göz önüne alındığında fotoğraf makinelerinin insan gözünden hem yapı olarak hem de teknik olarak çok zayıf olduğu açıkça görülmektedir. Fotoğraf makineleri şu an itibariyle gözün basit birer kopyası olmaktan öteye gidememektedir. Bugün için dünyanın en yüksek çözünürlüklü fotoğraf makinesi (160 mp), en keskin objektifi ve en iyi fotoğraf sanatçısı bir araya gelse gözün normal şartlarda yakaladığı tek bir karenin görsel kalitesine erişememektedir.

    Fakat teknoloji gelişen bir olgudur.Fotoğraf makineleri her geçen gün daha da geliştiğine göre belki bir gün insan üretimi bir fotoğraf makinesi gözün kalitesini yakalar ve belki de geçer.Ne dersiniz ?




  • Bence beyin dijital çalışmadığı için yoktur böyle tanımlar beyin için.
  • Benimki Panaromik 120mp
  • Benimkinin röntgen çekme özelliği bile var







  • Şunu bi düşünün hareket eden bir şeye(pervanevb.) bakarken gözünüzü kapayıp açtığınızda onun gözünüzü kaparken bulunduğu yerde duruyormuş gibi görebilirsiniz(çok net olarak).Ama fotoğraf makineleri vs. bu anı kaydırarak yakalayabilirler.Burdanda biraz birşey anlaşılıyor ama şöyle bir düşünün bu kalitede video çeken bu gözler bir günde kaç gb alan kaplar? Şu ana kadar gördüğünüz herhangi bir fotoğraf(şu naki en iyi makineyle çekilmiş olsun diyelim)gözünüzn gördüğünden pürüzsüz ve kalitelimi?Bu yüzden bence insanın gözünün görüntü kalitesini megapixellerle değerlendiremezsiniz.Gözün anatomi mi diyim ne diyim işte osunu inceleyen/bilenler de o kadar karmaşık bi şeyin ne kadar iyi olduğunu düşüne/sallayabilirler demi
    Ayrıca bu gözdeki zoom değil odaklanma diye biliyorum(gözün zoom u kaç peki diye soranlara).Bende tam olarak bilmiyorum o yüzden bilgilendirirseniz sevinirim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi trinx -- 27 Aralık 2013; 23:24:29 >




  • 678 megapixel arkadaşlar net bilgi yayalım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Okuyan olmuyor be hacı, boşa emek vallahi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • UçamayanZüperGahraman kullanıcısına yanıt
    Öyle deme herkezin emeği var ve ben okuyorum şahsen
  • trinx T kullanıcısına yanıt
    Konular nasıl bitiyor?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Cevap 526

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.