'İzmir yanıyor, hükümet aynada saçını tarıyor' diyen şair Nevzat Çelik gözaltına alındı

x (formerly twitter)

Nevzat Çelik (@NevzatNevzatC) on X

https://x.com/NevzatNevzatC/status/1824561593356783750

Ahmet Kaya'nın meşhur şarkısı Şafak Türküsü'nün yazarı ünlü şair Nevzat Çelik, İzmir'deki yangınla ilgili sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek gözaltına alındı. İfadesi alınan Çelik, serbest bırakıldı.

Şair Nevzat Çelik, İzmir'de 15 Ağustos'ta başlayan ve bugün kontrol altına alınan yangına ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Canım #izmiryanıyor... Gavur İzmir değil, #TürkiyeYanıyor! Koltuğuna yapışmış iktidar, aynada saçını tarıyor!" ifadelerini kullandı.

Çelik, bu paylaşımının ardından evine gelen polislerce gözaltına alındı. Gözaltına alındığını sosyal medya hesabından duyuran Çelik, "Hiç mi görmeyelim, duymayalım, konuşmayalım? Hiç mi eleştirmeyelim? Ne isteniyor? Mahalle yanarken hep saçımızı mı tarayalım? Peki, nasıl insan kalalım?" sorularını sordu. 

Nevzat Çelik'in açıklaması şöyle:

x (formerly twitter)

Nevzat Çelik (@NevzatNevzatC) on X

https://x.com/NevzatNevzatC/status/1825441385056498025

T24

bunların hayatı şiir olmuş şu yazış şekline bak, hepsine sıra gelir

Yaşadığı durumu, baştan aşağı demagojik ifadelerden oluşan bir paylaşımla yansıtmış...

Emniyete davet edildim.

Çağırsaydınız gelirdim, dedim…

    İkisi aynı şey mi? Kapıya dayanmazlarsa, hem size hem başkalarına yönelik gözdağı, burun sürtme, yıldırma gibi etkileri aynı oranda elde edebilirler mi? Tek bir davranıştan maksimum verim alma çabasına saygı duymalısınız.

İfadem alındı…

    Daha ne istiyorsunuz? Sizi adam yerine koyup, görüşlerinizi dinlemişler.

Hiç mi görmeyelim, duymayalım, konuşmayalım?

Hiç mi eleştirmeyelim?

    Bunları da nereden çıkarıyorsunuz? Bilmiyor musunuz ki demokrasiler iktidarların değil, muhalefetin eleştirildiği rejimlerdir. Hem böylece makam, mevki olmasa bile en azından bir aferin alırsınız. Ayrıca, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi diye bir kurum duymadınız mı? Burası, "mutlak gerçeğin temsilcisi, son nokta koyucu" göz bebeğimiz olan bir kurum. Gerçi taraflı siyasetin, yani iktidarın bir kurumu ama yine de her şeyin en doğrusunu orası bilir. Görüş ve düşüncelerinizi o kurumun süzgecinden geçrdikten sonra, kim karışır sizin ne deyip ne demediğinize? Hasbelkader onların henüz el atmadığı bir konu hakkında ise, o zaman trol zümresi sizin yolunuzu aydınlatacaktır.

Ne isteniyor?

Mahalle yanarken hep saçımızı mı tarayalım?

Peki, nasıl insan kalalım?

    Canım siz de her şeyi başkalarından beklemeyin, insan kalmayı da size biz mi öğretelim? TBMM'de kan döken kişilere övgü düzüp aferin diyenler nasıl insan kalıyorsa, siz de öyle kalıverin!

Güzel günleri de görmek umuduyla…

Günaydın.

    Güzel günleri görmek için günün aymasını beklerseniz, daha çok beklersiniz. Biraz akıllı olun. Neyin güzel, neyin çirkin olduğu konusundaki anlayışınızı değiştirin. Karnı açken, otoyollara köprülere bakıp mutlu olan insanlardan da mı feyzalmıyorsunuz?

Kısacası, öyle şair şair konuşacağınıza, biraz da heykeltıraşlığa el atıp kendinizi yontun.

Bu ülkede arzu edilen bir insan modeli var. Ona ne kadar yaklaşırsanız, o kadar mutlu ve huzurlu olursunuz.

Bana sanki arama emri ile yakalama emrini karıştırmışsınız gibi geldi. Ne dersiniz?

(Nevzat Bey "yakalama tutanağıyla geldiler" diyor.)

"Haliyle" diyerek iki ayrı işlem türü arasında bir bağ kurmaya çalışıyorsunuz. İşte ben öyle bir bağın olmadığı kanısındayım. Polis yakalama için gittiğinde eve girip de bir arama yapmayacak. Kişiyi alıp çıkacak.

Ben hukukçu değilim. Mantık yürütme yoluyla düşünüyorum. Yanılmıyorsam siz de hukukçu değilsiniz.

Bu durumda, konuyla ilgili yönetmelikler bize daha sağlam dayanaklar verecektir.

Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği:

https://cigm.adalet.gov.tr/Resimler/SayfaDokuman/1222021143459Yakalama%20G%C3%B6zalt%C4%B1na%20Alma%20ve%20%C4%B0fade%20Alma%20Y%C3%B6netmeli%C4%9Fi.pdf

Bu yönetmeliğin 31. Maddesi "arama" konusunda sizi doğruluyor:

"Aramanın amacını tehlikeye sokan acil bir durum yoksa, adli arama gündüz yapılır.

Konutta, iş yerinde veya diğer kapalı yerlerde adli arama gece yapılamaz."

Diğer yandan, bu kuralın bile istisnaları varmış:

"Ancak;

a) Suçüstü hâlinde,

b) Gecikmesinde sakınca bulunan hâlde,

c) Firar eden kişi veya tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması hâlinde,

d) Geceleyin herkesin girip çıkabileceği 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun 7 nci maddesinde sayılan umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinde,

gece adli arama yapılabilir."

Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği:

https://www.mevzuat.gov.tr/File/GeneratePdf?mevzuatNo=8203&mevzuatTur=KurumVeKurulusYonetmeligi&mevzuatTertip=5

Görüleceği üzere, yakalama yönetmeliğinde gündüz/gece gibi bir ayrım kesinlikle yok.

Uyuşturucu operasyonları konusuna gelirsek...

Benim bildiğim; en zayıf oldukları anda karşılarına çıkıp şok etkisi yaratmak, böylelikle kaçma ihtimalini ve çatışma riskini azaltmak için o saatleri tercih ediyorlar.

Ayrıca, sizin düşündüğünüz gibi olduğunu varsaysak; uyuşturucu gibi çok daha ciddi ve önemli bir suç türünde saat kuralına uyan polis, sosyal medya paylaşımı gibi eften püften bir konuda kuralsızca kapıya dayanıyormuş gibi bir durum çıkar ortaya.

Hem, Nevzat Bey örneğinden bakarsak... Polis yakalama tutanağı düzenliyor ve o tutanağa yakalama zamanı bilgisini yazmak zorunda (Bkz: Yönetmelik, Madde-6). Hiç gerek yokken, polis kendisini "saat kuralına uymayan personel" durumuna niye düşürsün?

Biraz uzattım ama buradan yanlış bilgi edinen birisi, basit bir formalite ile geçiştirebileceği bir durumda, gereksiz ve yasaya/yönetmeliğe aykırı bir şekilde direnip, dertsiz başına dert alabilir. O yüzden, bu tür bilgileri paylaşırken daha dikkatli olma sorumluluğumuz var.

"Polis savcı jandarma her şeyi yapabilir" diye düşünen ve kuralsız otoriteye itaat edilmesini savunan birisi olsam, neden yönetmeliklerin kılavuzluğunda görüş oluşturmaya çalışayım ki?

İlgili yönetmelikler bir yandan kamu görevlilerinin yetkilerini tanımlarken, diğer yandan o yetkilerin sınırlarını da çiziyor. Yetkilere sınır getirilmesi demek, biz yurttaşların da o noktada bazı haklarının bulunduğunun ortaya konması demek. Yani, iki tarafın da keyfîlikten uzak davranmasını sağlamaya yönelik metinler bunlar.

Benzer şekilde... Siz henüz konuya dahil olmadan gönderdiğim ve Nevzat Bey'e hitap ediyor görünmekle birlikte, aslında ironi amaçlı ve baskıcı otoriteyi eleştiren ilk mesajımı neden yazmış olayım?

Yalnız, sizin tarzınızı çözebilmiş değilim.

Benim "gov.tr" adresli resmî linklerle paylaştığım yönetmelikte açıkça 4 istisna sayıyorken, siz bir özel hukuk bürosunu kaynak gösterip, "tek istisna" var diyorsunuz. Üstelik, verdiğiniz kaynak bile 3 istisna sayıyor. Evet, üçünü tek cümlede birleştirmiş ama bu, 3 tane olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bakın:

"Suçüstü veya gecikmesinde sakınca bulunan hâller ile yakalanmış veya gözaltına alınmış olup da firar eden kişi veya tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması amacıyla yapılan aramalarda, birinci fıkra hükmü uygulanmaz."

Bu arada... Yönetmelikleri sokaktan rastgele insanlara veya sıradan bürokratlara yazdırmıyorlar. İşinin uzmanı kişiler/kurullar yazıyor bunları.

Sizce, aramanın gece yapılamayacağını yönetmeliğe koymayı akıl edebilen kişiler; aynı yasak yakalama için de söz konusu olsa, onun kendi yönetmeliğine de bu kısıtlamayı koymaz mıydı?

Neyse, amacım ısrarcı olmak değil.

Buraya yolu düşen üyeler sizin görüşlerinizi de, yönetmeliklere dayandırmaya çalışarak ortaya koyduğum benim çekincelerimi de okumuş olacaklar. Sorumluluğu kendilerine ait olmak üzere, diledikleri yönde tavır belirleyebilirler.

Cevap hakkınıza tabii ki saygılıyım ama kendi açımdan devam etmeyi anlamlı/yararlı görmediğim için konuya burada nokta koyuyorum.

"Gavur İzmir yanıyor" diye göbek atanlara bir şey yok anlaşılan.

Yakalama yapabilmek için önce o konuta girme izinine sahip olmanız gerekli. Eve girme izini büyüktür yakalama. Öyle diyim.