Şimdi Ara

Kant'ın otonomisi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
0
Favori
141
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • İnsanda verili olandan gelen aklın ideleri düşüncede faili iyi istençle doruğa/maksime ulaştıracaktır.Ancak insandaki dürüstlük olumsal değil normatiftir bu anlamda morale ihtiyaç duyar(düşünmenin kendisi dahil).Yani dürüstlüğün sağlanması için bile kendini başkasında içerecek dönüşümler gereklidir.Tiksintinin dürüstlük saygısına dönüşmesi gibi.Ancak böylelikle özne yerini bulabilir



  • özne... aranan adam? bulunamadığından ayrıca görünmez olabilen fail.

    sonradan görünse de öncesindeki boş zamanını nesne konusunda gelişime harcadığından ve bu nedenle nesneye hakimiyetinden ötürü artık yapan, eden değil yapılan edilen kimliğinde ifade bulduğundan ötürü, bulunsa da görülse de bu kez de dokunulamayan adam.

    ilahi kudretin aranmasına rağmen ve görünmemesine mukabil bu kere karşımızda olmasına rağmen ona dokunamayan bizi düşünün. ne halde olurduk değil mi?

    .............................

    bu açıdan öznenin nesne konusuna iklabını yapmadan ona erişmek bahtiyarlık olsa gerek.

    min bağdihi.... mi(m) bağdihi.... nundan sonraki be nunu mimleştirdi. yani fail nun iken artık nesne mimle karşılaştık ve aranan mim görülmediği bir anda görünür olurken görmeyi umduğumuz nun ise oradayken ğayba karıştı.

    .................................

    öznenin kim ya da (fiil bakımından kimi anlatan ne) olduğu bir anda bunun kamet ve kıymetini bilmemek onu, eşyayı betimleyen kim ve ne ile karıştırmamıza neden olabilir mi?

    kural olarak dürüst olmak gerekirse ahlaklı olmayı aslında kendim öğrenmedim dediğimde özne denen şeyin dönüşümü adına oluşan yeni hal beni edilgen yapıda nesneleştirmekte ise ben iklab edilen olarak artık nun'daki N değil mim'deki m olarak, karşılaştığım bir gerçek yani b hali beni bu hale getirdi dediğimde öznenin yeni hali benim nesnel gerçeğim olarak tanım bulur.

    .................................

    değiştim ve özne denen şey artık nesnellik kazandı. artık bence değil bizceyim ve bu yadsınamaz.

    karşılaştığım ve içselleştirdiğim şey beni değiştirirken olmam gereken m hali benim öznem iken eski halim n oluşumu bu halde nesnel bir gerçeklikle ortaya çıkan m'yi b(ağdihi) haline bağladı.

    her b gören n artık m olur dendi.

    .................................

    peki bu bir doğum mu? rahatsız edici halden ben denen şeye ulaşmak ile yukarıdaki değişim aynı mı?

    bu iklab(kalb etme - yaşatma) netçe bir dönüşüm ise o halde mevcudatta olanı değiştiren dönüştüren şey olması bakımından özne en rahatsız etmeyen en tiksinçlik uyandırmayan hal olarak burada anlam kazandı.

    ben doğarak değil değişerek ben oldu ve bu hal öyle bir nesnellik taşıdı ki doğumumdaki salt bana özellik beni öznel bencil ifade ederken bu değişim seni dahi ben konusunda ikna etti.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 14 Şubat 2019; 19:59:20 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HADO77

    özne... aranan adam? bulunamadığından ayrıca görünmez olabilen fail.

    sonradan görünse de öncesindeki boş zamanını nesne konusunda gelişime harcadığından ve bu nedenle nesneye hakimiyetinden ötürü artık yapan, eden değil yapılan edilen kimliğinde ifade bulduğundan ötürü, bulunsa da görülse de bu kez de dokunulamayan adam.

    ilahi kudretin aranmasına rağmen ve görünmemesine mukabil bu kere karşımızda olmasına rağmen ona dokunamayan bizi düşünün. ne halde olurduk değil mi?

    .............................

    bu açıdan öznenin nesne konusuna iklabını yapmadan ona erişmek bahtiyarlık olsa gerek.

    min bağdihi.... mi(m) bağdihi.... nundan sonraki be nunu mimleştirdi. yani fail nun iken artık nesne mimle karşılaştık ve aranan mim görülmediği bir anda görünür olurken görmeyi umduğumuz nun ise oradayken ğayba karıştı.

    .................................

    öznenin kim ya da (fiil bakımından kimi anlatan ne) olduğu bir anda bunun kamet ve kıymetini bilmemek onu, eşyayı betimleyen kim ve ne ile karıştırmamıza neden olabilir mi?

    kural olarak dürüst olmak gerekirse ahlaklı olmayı aslında kendim öğrenmedim dediğimde özne denen şeyin dönüşümü adına oluşan yeni hal beni edilgen yapıda nesneleştirmekte ise ben iklab edilen olarak artık nun'daki N değil mim'deki m olarak, karşılaştığım bir gerçek yani b hali beni bu hale getirdi dediğimde öznenin yeni hali benim nesnel gerçeğim olarak tanım bulur.

    .................................

    değiştim ve özne denen şey artık nesnellik kazandı. artık bence değil bizceyim ve bu yadsınamaz.

    karşılaştığım ve içselleştirdiğim şey beni değiştirirken olmam gereken m hali benim öznem iken eski halim n oluşumu bu halde nesnel bir gerçeklikle ortaya çıkan m'yi b(ağdihi) haline bağladı.

    her b gören n artık m olur dendi.

    .................................

    peki bu bir doğum mu? rahatsız edici halden ben denen şeye ulaşmak ile yukarıdaki değişim aynı mı?

    bu iklab(kalb etme - yaşatma) netçe bir dönüşüm ise o halde mevcudatta olanı değiştiren dönüştüren şey olması bakımından özne en rahatsız etmeyen en tiksinçlik uyandırmayan hal olarak burada anlam kazandı.

    ben doğarak değil değişerek ben oldu ve bu hal öyle bir nesnellik taşıdı ki doğumumdaki salt bana özellik beni öznel bencil ifade ederken bu değişim seni dahi ben konusunda ikna etti.
    Zaten derrida'nın heidgger'e eleştirisi bulunuşun mutlaka imgeyle birlikte var olması gerekliliği üzerine




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.