Kendi kapımın önüne araba koyamıyorum, bu nasıl memleket arkadaş ? (3. sayfa)

Bu da çözüm olmuyor. Bu tarz vatandaşlar, yosun gibi yayılıyor, yerlerinde durmuyor. Biraz parayı bulan, elit yerlere de geliyor. Görgü, görenek, tavır ve davranışlarıyla değil parayla sınıf atlamak istiyorlar. Kural tanımıyor, söz dinlemiyorlar.

Ben sokak düğünlerinden kaçtım, oturduğum sitede davul çaldılar sünnet düğünü için. Gece yarısı yüksek müzikle otoparka giriyorlar. Daha neler neler. Kimse birşey yapamıyor.

Eskiden herkes yerini bilirdi, haddini bilirdi, dinlerdi. Farklı bir ortama girince mahcup olurdu, oraya uymaya gayret ederdi. Şimdi nereye giderse gitsin ortam bana uysun diyor.

Eski taşradaki alışkanlıklarını getirip getirmemeleri yeni taşındıkları bölgede yaşayanların tepkilerine ve duruşlarına da bağlı biraz.

İzmir göztepe yalıya bir karı koca taşındı. 2 arabaları var, biri SUV. Caddeye arka arkaya 2 ağacın arasında, 2 arabalık bir bölgeye parkettiler, sonraki günlerde adam işe giderken karısı arabasını yarım araba kadar öne alıyor, ne önüne, ne de arkasına başka araba parkedemiyor. Akşam kocası gelince de aşağı inip arabasını geri alıp, kocasına yer açıyor. Bir gün kocası işe tam gittiğinde bizim komşu evine geldi ve yakınlarda başka park yeri yoktu, oraya parketmek istedi, kadın bir güzel arabasını öne aldı, tartıştı ama kocasının park etmesi için ayırdığı yere komşuya parkettirmedi. Epey bir söz dalaşı oldu, tabii medenice, küfretmeden. Kadın oranın bir cadde olduğunu, tapulu mülkü olmadığını, herkesin parkedebileceğini kabul etmedi ve evine çıktı.

Komşum da gitti bizim apartmanın önünde duran plakalı ATV'sini aldı, kadının arabasının önündeki boşluğa güzelce sığdırdı. Kocası geldi atv'ye çevresinde dolaşa dolaşa baktı, karısı balkondan baktı, parkedemeyince gitti başka yer aradı.

Komşum ATV'yi 1 hafta hareket ettirmedi, her akşamüstü geldiğinde ATV'ye bakıp öyle eve girdi adam. Sonra komşum atv'yi çekince tekrar aynı şeyi yapmaya başladılar, komşum bu sefer yine atv'yi kalan boşluğa parketti. Bir süre sonra bu yer tutma alışkanlığından vazgeçtiler. Sokağa herkesin parketme hakkı olduğunu anladılar.

Dediğim gibi yeni yerlerinde çevredekiler duruşunu korurlarsa, gelenler de alışkanlıklara ve kültüre uymak zorunda kalıyorlar.

Selamlar

Mesajın sonunda "En sonunda arabayı sattım. Kurtuldum bu stresten" mesajınızı okuyacağımı zannediyordum. Tüm belalar sizi bulmuş. Halılar, sandalyeler, acemi şoför, devrilen ağaç, çocuklar, çöpçüler, çöken yol.

Kuşlara sıra gelmedi mi. Ben de kuşlardan muzdaribim. Senelerdir basit bir Dacia'nın üzerine sıçıp ta ne anlıyorsunuz. Kliması bile yok. Gidin Megane'lere, Skodalara, Hondalara pisleyin arkadaş. Bir anlamı olsun. Siz de keyf alın.

Uzun lafın kısası: Buna benzer sıkıntılar her yerde var.

Bu karikatür de bu mesaja tam uydu.

Orada da hırsızlar rahat bırakmaz benden söylemesi. Camı falan kırıp hayalet ekranı çalarlar varsa.

Turklerin evrimi daha baslamadi. Primatlardan hallice bi milketiz. Iq felan bakinca zaten belli oluo. Asil sorum evrim degil ama. Is hirsizliga kose donmeye gelince akillar birden calisio. Hirsizligin kitabini yazmis millet

Bir de arabayı çizen şerefsizler var. Milletin malına düşmanlar.

İşte sıkıntı da bu, sen ne kadar eğitimli kaliteli olursan ol. 15-20 milyonluk daire alacak, 40-50k kira ödeyecek paran yoksa İstanbul'da varoş semtlerde yaşamak zorunda kalıyorsun.

Doktor/Profesör bile olsan alacağın para 50k civarı olacak. İstanbul yaşanabilir bir şehir değil bu yüzden.

Ben çareyi başka şehre gitmek olarak görüyorum, İstanbul'da eğitimli/liberal insanların yaşadığı semtler aşırı pahalı. Onun yerine çalıştığınız iş kolu izin veriyorsa Kırklareli/Edirne ve Eskişehir

gibi eğitim oranı yüksek, liberal, Arap/Afgan nüfusu düşük, deprem riskinin az ancak evlerin ucuz olduğu başka ufak şehirler tercih edilebilir.

Zaten İstanbul'da büyük deprem beklentisi ve artan mülteci nüfusu yüzünden bu taraflara Türk göçü başladı. İstanbul gibi mega şehirde yaşamak sinir stresten başka birşey değil.

İstanbul'da doğup büyümüş birisi olarak söylüyorum bunu. 10 sene sonra zaten hepten çekilmez çile haline gelecek nüfusun iyice 25-30m ları görmesi ile.

eğitim,kültür seviyesi yerlerde olunca normal böyle davranışlarda bulunmak.

bu soruna istanbuldan taşınmak ile çözüm üretmeye çalışıyoruz. elbette öyle hemen taşınamıyoruz. bunun için 2-3 yıldır uğraşıyoruz.

inşallah yakında taşınacağız bu saçma şehirden.

araba kapının önünde ama her tarafı çizik ve vuruk içinde. durduğu yerde boşa masraf çıkıyor. araba haşat oluyor.

müstakil, otoparklı ev konsepti dışında ben pek çözüm bulamıyorum. istanbul gibi yerlerde mahalle aralarında otoparklar var buralara da konabilir ama her ay bir sürü para istiyorlar. ben her ay düzenli olarak yakıt bile almıyorum o kadar.

Mesela en basitinden trafik gerçeği var. Çok zengin olsan da o trafiği çekeceksin