Bildirim
Küreselcilik ve ulus devletler
Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar:
Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
Giriş
Mesaj
-
-
Ulus devlet, anayasamızın dayandığı üç temelden bir tanesi. Bence küreselleşmenin kendisi bir tehlike değil, küreselleşme arkasında yapılmak istenenler asıl tehlike. Aslında tehlike ulus devlet için değil, asıl ulus devlet bunlar için tehlike. Küreselleşmeden güç alarak yapılmak istenenler bence şunlardır: Tüketim kültürü oluşturarak tüketim bağımlılığı yaratma, sermayeye sermaye katma, ulusların araştırma geliştirme faliyetlerinin önünü kesme v.s.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 7 Ocak 2007; 22:54:33 > -
şu mit müsteşarı ne demiş, link falan verseniz merak ettim de.quote:
Orijinalden alıntı: kaotika
Ulus devlet, anayasamızın dayandığı üç temelden bir tanesi. Bence küreselleşmenin kendisi bir tehlike değil, küreselleşme arkasında yapılmak istenenler asıl tehlike. Aslında tehlike ulus devlet için değil, asıl ulus devlet bunlar için tehlike. Küreselleşmeden güç alarak yapılmak istenenler bence şunlardır: Tüketim kültürü oluşturarak tüketim bağımlılığı yaratma, sermayeye sermaye katma, ulusların araştırma geliştirme faliyetlerinin önünü kesme v.s. -
quote:
Orijinalden alıntı: kaotika
Ulus devlet, anayasamızın dayandığı üç temelden bir tanesi. Bence küreselleşmenin kendisi bir tehlike değil, küreselleşme arkasında yapılmak istenenler asıl tehlike. Aslında tehlike ulus devlet için değil, asıl ulus devlet bunlar için tehlike. Küreselleşmeden güç alarak yapılmak istenenler bence şunlardır: Tüketim kültürü oluşturarak tüketim bağımlılığı yaratma, sermayeye sermaye katma, ulusların araştırma geliştirme faliyetlerinin önünü kesme v.s.quote:
Orjinalden alıntı: kaotika
Ulus devlet, anayasamızın dayandığı üç temelden bir tanesi. Bence küreselleşmenin kendisi bir tehlike değil, küreselleşme arkasında yapılmak istenenler asıl tehlike. Aslında tehlike ulus devlet için değil, asıl ulus devlet bunlar için tehlike. Küreselleşmeden güç alarak yapılmak istenenler bence şunlardır: Tüketim kültürü oluşturarak tüketim bağımlılığı yaratma, sermayeye sermaye katma, ulusların araştırma geliştirme faliyetlerinin önünü kesme v.s.
Eğer bu şekilde düşünürsek zaten tehdit altındayız. Kullandığımız bilgisayarlar, televizyonlar, radyolar, arabalar, daha saymakla bitiremeyeceğimiz türlü türlü elektronik aletler yabancıların elinde ve kontrolünde. Üstelik savunma sanayimiz bile yabancı ürünlerle ayakta durabiliyor. Daha pek çok şey sayılabilir.
Peki bunu nasıl açıklarsın? Böyle bir durum da küreselleşmenin getirdiği bir tehdit olarak kabul edilebilir mi?
-
neoliberal yeniden yapılanma ulus devletleri hizaya getiriyor. nitekim eğer yabancı sermaye diye yırtınırsanız , bu işi hızlandırırsınız ,quote:
Orijinalden alıntı: iZCi_500quote:
Orjinalden alıntı: kaotika
Ulus devlet, anayasamızın dayandığı üç temelden bir tanesi. Bence küreselleşmenin kendisi bir tehlike değil, küreselleşme arkasında yapılmak istenenler asıl tehlike. Aslında tehlike ulus devlet için değil, asıl ulus devlet bunlar için tehlike. Küreselleşmeden güç alarak yapılmak istenenler bence şunlardır: Tüketim kültürü oluşturarak tüketim bağımlılığı yaratma, sermayeye sermaye katma, ulusların araştırma geliştirme faliyetlerinin önünü kesme v.s.
Eğer bu şekilde düşünürsek zaten tehdit altındayız. Kullandığımız bilgisayarlar, televizyonlar, radyolar, arabalar, daha saymakla bitiremeyeceğimiz türlü türlü elektronik aletler yabancıların elinde ve kontrolünde. Üstelik savunma sanayimiz bile yabancı ürünlerle ayakta durabiliyor. Daha pek çok şey sayılabilir.
Peki bunu nasıl açıklarsın? Böyle bir durum da küreselleşmenin getirdiği bir tehdit olarak kabul edilebilir mi?
Alıntıları Göster
bilinen örnektir , parçaları malezyada ,çin de vs. işler ,endonezyada birleştirir avrupada ya da başka yerde pazara sürer. koşar adım sınırların üstesinden geçer. tüm mali sermayeyi kontrol eder. ülkedeki en iyi telekominikasyon , demirçelik , banka işletmeleri yerel ortakla satın alınır. ekonominin , üretimin ve mali sermayenin atıyorum %70 ini kontrol edersen de ne ulus devlet ulus gibi davranabilir ne de sınırlar bir anlam taşır. ama bugün trend budur. zaten köşeyi tutmuş ülkelerin dışındakilerin çok çok düşük bi basamak atlama şansı vardır. ayakta kalmak için başka şansları olmaz.
bu tür nutuklar suya çizilmiş planlar gibi dağılır gider. adama sorarlar , sen önce kendine bi bak vs. diye başlanır aslında ama yeri değil.
-
Küreselleşme denilince benim aklıma futuristik filmlerdeki dünya ve o gri atmosfer gelir hep. Tek ve kalın(!) bir ses, tek renk, tek kültür, uyuşmuş bedenler ve dimağlar...tragedya!quote:
Orijinalden alıntı: dasdasq
neoliberal yeniden yapılanma ulus devletleri hizaya getiriyor. nitekim eğer yabancı sermaye diye yırtınırsanız , bu işi hızlandırırsınız ,
bilinen örnektir , parçaları malezyada ,çin de vs. işler ,endonezyada birleştirir avrupada ya da başka yerde pazara sürer. koşar adım sınırların üstesinden geçer. tüm mali sermayeyi kontrol eder. ülkedeki en iyi telekominikasyon , demirçelik , banka işletmeleri yerel ortakla satın alınır. ekonominin , üretimin ve mali sermayenin atıyorum %70 ini kontrol edersen de ne ulus devlet ulus gibi davranabilir ne de sınırlar bir anlam taşır. ama bugün trend budur. zaten köşeyi tutmuş ülkelerin dışındakilerin çok çok düşük bi basamak atlama şansı vardır. ayakta kalmak için başka şansları olmaz.
bu tür nutuklar suya çizilmiş planlar gibi dağılır gider. adama sorarlar , sen önce kendine bi bak vs. diye başlanır aslında ama yeri değil.
Alıntıları Göster
-
Ben buna katılıyorum. Hatta bu öngörü daha bir ay bile olmadı CNNTÜRK de Prof. Ahmet Davutoğlu bir tanımlama yaptı. Osmanlının nasıl parçalandığına yönelik. Kısaca özetlemek gerekirse "Arnavutlar ilk milliiyetçi ayaklanmayı çıkardı 5 farklı ülkeye ayrıldılar, sonra balkanlar geldi. bunlarda malum, biz de aynı hataya düştük bizide parçaladılar. Sırada Irak var Kürtleri uyarıyoruz bu tuzağa düşmesinler" dedi. Şimdi sıra Ortadoğuda atılan bu böl yönet adımlarına nasıl cevap vereceğimize geldi. ya pasif kalıp bizen kabul edilenleri kabul edeceğiz ve 87 yıl sonra topraklarımızı yine yitirecek ve kardeş kavgasına düşüp bedel ödeyeceğiz. Yada kardeşlerimizi gerçeklere davet edip birlikteliğimizi ve gerçekleri vurgulayıp bu küresel güüç gösterisinde birlikteliği vurgulayıp buna karşı duracağız. Bunu 700 sene ne pahasına olursa olsun yapabilmiş ve 600 senesinde dostça yaşamış bir toplumun şu anda ayrılmış parçaları olarak vurguarsak aslınd aortak noktalarımız çok farklı. Bu ulusun içinde Kürdüde, Arabıda, süryaniside, lazıda, ermeniside zaten yaşamıyormu?quote:
Orijinalden alıntı: redstorm
Küreselleşme denilince benim aklıma futuristik filmlerdeki dünya ve o gri atmosfer gelir hep. Tek ve kalın(!) bir ses, tek renk, tek kültür, uyuşmuş bedenler ve dimağlar...tragedya!
Alıntıları Göster
Neden tüm bu halkların beraber olacağı daha büyük bir coğrafyada içimizdeki sivrilikleri yok ederek ve bazı fedakarlıklard buşunarak daha güçlü bir konuma gelmeyeliim?
Bence bu küresel ortadoğu baskısı Türkiye'nin ve biz Ortadoğu milletlerinin önüne iki seçenek sunuyor. Ya tamamen sömürü olacağız ki burada ben şahsen ülkem için sonuna kadar gitmeye razıyım, ikincisi ise birlik olup o çınarı yenişden yeşertmek ki bu benim asıl tercihim.
Çünkü paylaştığımı zdeğerler o kadar iç içeki, ermenisi ile, kürdü ile, lazı ile, arabı ile, alevisi ve sünnisi ile, BİZ olan üm bu halklar hep bana Çanakkalede, doğu cephesinde, Ortadoğuda birlikte yatan dedelerimiz ve bayrağımızın al kırmızısını hatırlatıyor.
Bu nbayrağın alında dedelerimizin hepsinin kanı yokmu?
Ha şu denebilir belki, bunlar bu devlete şöyle yaptı böyle yaptı. Affedici olmak devlet büyüklüğündendir. Devlet samimi pişman olana affedici olmazsa, bir adım gelene on adım gitmezse yanında millet bulamaz. cezalandırıcı ve hep alıcı olursa da millet/ulusda onu yaşatmaz, ayakta durması için ona destek olmaz.
Bakın IRAK en güzel örnektir buna.
Saygılarımla
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Bbeyi -- 8 Ocak 2007; 17:04:11 >
-
MİT açıklamasının tam metniquote:
Orijinalden alıntı: Bbeyi
Ben buna katılıyorum. Hatta bu öngörü daha bir ay bile olmadı CNNTÜRK de Prof. Ahmet Davutoğlu bir tanımlama yaptı. Osmanlının nasıl parçalandığına yönelik. Kısaca özetlemek gerekirse "Arnavutlar ilk milliiyetçi ayaklanmayı çıkardı 5 farklı ülkeye ayrıldılar, sonra balkanlar geldi. bunlarda malum, biz de aynı hataya düştük bizide parçaladılar. Sırada Irak var Kürtleri uyarıyoruz bu tuzağa düşmesinler" dedi. Şimdi sıra Ortadoğuda atılan bu böl yönet adımlarına nasıl cevap vereceğimize geldi. ya pasif kalıp bizen kabul edilenleri kabul edeceğiz ve 87 yıl sonra topraklarımızı yine yitirecek ve kardeş kavgasına düşüp bedel ödeyeceğiz. Yada kardeşlerimizi gerçeklere davet edip birlikteliğimizi ve gerçekleri vurgulayıp bu küresel güüç gösterisinde birlikteliği vurgulayıp buna karşı duracağız. Bunu 700 sene ne pahasına olursa olsun yapabilmiş ve 600 senesinde dostça yaşamış bir toplumun şu anda ayrılmış parçaları olarak vurguarsak aslınd aortak noktalarımız çok farklı. Bu ulusun içinde Kürdüde, Arabıda, süryaniside, lazıda, ermeniside zaten yaşamıyormu?
Neden tüm bu halkların beraber olacağı daha büyük bir coğrafyada içimizdeki sivrilikleri yok ederek ve bazı fedakarlıklard buşunarak daha güçlü bir konuma gelmeyeliim?
Bence bu küresel ortadoğu baskısı Türkiye'nin ve biz Ortadoğu milletlerinin önüne iki seçenek sunuyor. Ya tamamen sömürü olacağız ki burada ben şahsen ülkem için sonuna kadar gitmeye razıyım, ikincisi ise birlik olup o çınarı yenişden yeşertmek ki bu benim asıl tercihim.
Çünkü paylaştığımı zdeğerler o kadar iç içeki, ermenisi ile, kürdü ile, lazı ile, arabı ile, alevisi ve sünnisi ile, BİZ olan üm bu halklar hep bana Çanakkalede, doğu cephesinde, Ortadoğuda birlikte yatan dedelerimiz ve bayrağımızın al kırmızısını hatırlatıyor.
Bu nbayrağın alında dedelerimizin hepsinin kanı yokmu?
Ha şu denebilir belki, bunlar bu devlete şöyle yaptı böyle yaptı. Affedici olmak devlet büyüklüğündendir. Devlet samimi pişman olana affedici olmazsa, bir adım gelene on adım gitmezse yanında millet bulamaz. cezalandırıcı ve hep alıcı olursa da millet/ulusda onu yaşatmaz, ayakta durması için ona destek olmaz.
Bakın IRAK en güzel örnektir buna.
Saygılarımla
Alıntıları Göster
http://www.mit.gov.tr/basin32.html
-
quote:
Orijinalden alıntı: dasdasq
neoliberal yeniden yapılanma ulus devletleri hizaya getiriyor. nitekim eğer yabancı sermaye diye yırtınırsanız , bu işi hızlandırırsınız ,
bilinen örnektir , parçaları malezyada ,çin de vs. işler ,endonezyada birleştirir avrupada ya da başka yerde pazara sürer. koşar adım sınırların üstesinden geçer. tüm mali sermayeyi kontrol eder. ülkedeki en iyi telekominikasyon , demirçelik , banka işletmeleri yerel ortakla satın alınır. ekonominin , üretimin ve mali sermayenin atıyorum %70 ini kontrol edersen de ne ulus devlet ulus gibi davranabilir ne de sınırlar bir anlam taşır. ama bugün trend budur. zaten köşeyi tutmuş ülkelerin dışındakilerin çok çok düşük bi basamak atlama şansı vardır. ayakta kalmak için başka şansları olmaz.
bu tür nutuklar suya çizilmiş planlar gibi dağılır gider. adama sorarlar , sen önce kendine bi bak vs. diye başlanır aslında ama yeri değil.
Alıntıları Gösterquote:
Orjinalden alıntı: dasdasq
neoliberal yeniden yapılanma ulus devletleri hizaya getiriyor. nitekim eğer yabancı sermaye diye yırtınırsanız , bu işi hızlandırırsınız ,
bilinen örnektir , parçaları malezyada ,çin de vs. işler ,endonezyada birleştirir avrupada ya da başka yerde pazara sürer. koşar adım sınırların üstesinden geçer. tüm mali sermayeyi kontrol eder. ülkedeki en iyi telekominikasyon , demirçelik , banka işletmeleri yerel ortakla satın alınır. ekonominin , üretimin ve mali sermayenin atıyorum %70 ini kontrol edersen de ne ulus devlet ulus gibi davranabilir ne de sınırlar bir anlam taşır. ama bugün trend budur. zaten köşeyi tutmuş ülkelerin dışındakilerin çok çok düşük bi basamak atlama şansı vardır. ayakta kalmak için başka şansları olmaz.
bu tür nutuklar suya çizilmiş planlar gibi dağılır gider. adama sorarlar , sen önce kendine bi bak vs. diye başlanır aslında ama yeri değil.
küresel ekonomide enerji coğrafyası.
türkiye nin önemi,küresel ekonomi için tabi,tehdit olmaması için türkiye ye yapılabilecekler?
küreselecilerin avrupa birliğine bakışı?
ulus devlet duruşu nasıl olmalı?
genelden özele doğru gelirsek...
sohbet bu tonda gitse siz ne dersiniz?
-
biraz siyasete kayacak ama stratejik düşünürsek sorun olmayabilir.quote:
Orijinalden alıntı: driverquote:
Orjinalden alıntı: dasdasq
neoliberal yeniden yapılanma ulus devletleri hizaya getiriyor. nitekim eğer yabancı sermaye diye yırtınırsanız , bu işi hızlandırırsınız ,
bilinen örnektir , parçaları malezyada ,çin de vs. işler ,endonezyada birleştirir avrupada ya da başka yerde pazara sürer. koşar adım sınırların üstesinden geçer. tüm mali sermayeyi kontrol eder. ülkedeki en iyi telekominikasyon , demirçelik , banka işletmeleri yerel ortakla satın alınır. ekonominin , üretimin ve mali sermayenin atıyorum %70 ini kontrol edersen de ne ulus devlet ulus gibi davranabilir ne de sınırlar bir anlam taşır. ama bugün trend budur. zaten köşeyi tutmuş ülkelerin dışındakilerin çok çok düşük bi basamak atlama şansı vardır. ayakta kalmak için başka şansları olmaz.
bu tür nutuklar suya çizilmiş planlar gibi dağılır gider. adama sorarlar , sen önce kendine bi bak vs. diye başlanır aslında ama yeri değil.
küresel ekonomide enerji coğrafyası.
türkiye nin önemi,küresel ekonomi için tabi,tehdit olmaması için türkiye ye yapılabilecekler?
küreselecilerin avrupa birliğine bakışı?
ulus devlet duruşu nasıl olmalı?
genelden özele doğru gelirsek...
sohbet bu tonda gitse siz ne dersiniz?
Alıntıları Göster
mesela bence bölgede herhangi bi ülkenin , şu an türkiyenin olduğundan fazla güçlenmesini kimse istemez. bu bağlamda bölgede güçlü bir ulus devletin bulunma şansı sıfıra yakındır (radikal değişiklikler hariç , yani sistem içi kalınacaksa)
küresel ekonomi ve enerji başlığı açısından şu an dünyanın kalbinin musul-kerkük bölgesi olduğu söylenebilir.
bu bölge kimseye tek başına yar olmayacaktır. bu da kesin gibi.
daha önceleri de forumda ,savaşın enerji koridorunu kontrol savaşı olduğunu ,vana şavaşı olduğunu söylemişitk.
bu çok klasik bi tahlil olduğu için insanlarımız genel de hoşlanmaz."aman yüzyıl oldu yine mi petrol diye." yeni tahliller ararlar. dini ,komplocu yorumlara sarılırlar ,daha ilginçtir çünkü.ama son günlerde petrol devlerinin ıraktaki yaptıklarına bakınca biraz daha emin oldum.
son kertede yukarda dediğim gibi değil türkiyenin hiç bi ülkenin bu bölgede "ulus devlet yapısını" sıkıca korumasına izin verilmeyecektir. türkiye bundan daha iyi bi konumda biraz zor olur. bunlar benim görüşlerim.
-
yazdıklarına katılıyorum.quote:
Orijinalden alıntı: dasdasq
biraz siyasete kayacak ama stratejik düşünürsek sorun olmayabilir.
mesela bence bölgede herhangi bi ülkenin , şu an türkiyenin olduğundan fazla güçlenmesini kimse istemez. bu bağlamda bölgede güçlü bir ulus devletin bulunma şansı sıfıra yakındır (radikal değişiklikler hariç , yani sistem içi kalınacaksa)
küresel ekonomi ve enerji başlığı açısından şu an dünyanın kalbinin musul-kerkük bölgesi olduğu söylenebilir.
bu bölge kimseye tek başına yar olmayacaktır. bu da kesin gibi.
daha önceleri de forumda ,savaşın enerji koridorunu kontrol savaşı olduğunu ,vana şavaşı olduğunu söylemişitk.
bu çok klasik bi tahlil olduğu için insanlarımız genel de hoşlanmaz."aman yüzyıl oldu yine mi petrol diye." yeni tahliller ararlar. dini ,komplocu yorumlara sarılırlar ,daha ilginçtir çünkü.ama son günlerde petrol devlerinin ıraktaki yaptıklarına bakınca biraz daha emin oldum.
son kertede yukarda dediğim gibi değil türkiyenin hiç bi ülkenin bu bölgede "ulus devlet yapısını" sıkıca korumasına izin verilmeyecektir. türkiye bundan daha iyi bi konumda biraz zor olur. bunlar benim görüşlerim.
Alıntıları Göster
hani hep deriz kırmızı çizgiler.hepsi hikaye oldu.
aslında ırak da devlet olması demek her durumda,türkiye için müthiş artı.ırak ne olursa olsun,devlet de olsa,federal yapıda da olsa dünya ya türkiye den açılacaktır.mevcut durumda istikrarlı bir türkiye için oradaki enerjiyi kim yönetirse yönetsin artı değer sağlanabilir.tabi akılcı,gerçekci politikalarla.
işin ilginç yanı amerikadanmıdır,avrupa birliğinin sözlerinde durmamasındanmıdır,bizdede herkes acayip milliyetçi oldu.katı bir milliyetçilik var şimdi,sağcıda solcuda.ilginç.
-
aslında şu an milliyetçilik bu işi çözecek en son ideoloji. ortadoğu da , herkes milliyetçilik yapsa ne olur? bu işi çözer mi. resmen kabul etmesi zor olanlar dahil farklı kökenlerden bi sürü kan aksa , sonuçta yine anlaşmayı shell ,bp ,chevron exxon yapacak. kırıntı için kan dökmeye çok hevesli herkes.quote:
Orijinalden alıntı: driver
yazdıklarına katılıyorum.
hani hep deriz kırmızı çizgiler.hepsi hikaye oldu.
aslında ırak da devlet olması demek her durumda,türkiye için müthiş artı.ırak ne olursa olsun,devlet de olsa,federal yapıda da olsa dünya ya türkiye den açılacaktır.mevcut durumda istikrarlı bir türkiye için oradaki enerjiyi kim yönetirse yönetsin artı değer sağlanabilir.tabi akılcı,gerçekci politikalarla.
işin ilginç yanı amerikadanmıdır,avrupa birliğinin sözlerinde durmamasındanmıdır,bizdede herkes acayip milliyetçi oldu.katı bir milliyetçilik var şimdi,sağcıda solcuda.ilginç.
Alıntıları Göster
yani ab de abd de bu işten bişe kaybetmeyecek ,buralarda ne olursa olsun. milliyetçilik ortadoğuya huzur getirmez.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dasdasq -- 11 Ocak 2007; 0:37:58 >
-
Ne güzel. bu ülke için hepimiz tek yumruk olabiliyoruz. İşte biz buyuz, birbirimizi yiyiyoruz ama olay dışarıdan gelen bir saldırı olunca tek yürek tek ses oluyoruz, Ne MUTLU BİZE.quote:
Orijinalden alıntı: dasdasq
aslında şu an milliyetçilik bu işi çözecek en son ideoloji. ortadoğu da , herkes milliyetçilik yapsa ne olur? bu işi çözer mi. resmen kabul etmesi zor olanlar dahil farklı kökenlerden bi sürü kan aksa , sonuçta yine anlaşmayı shell ,bp ,chevron exxon yapacak. kırıntı için kan dökmeye çok hevesli herkes.
yani ab de abd de bu işten bişe kaybetmeyecek ,buralarda ne olursa olsun. milliyetçilik ortadoğuya huzur getirmez.
Alıntıları Göster
Ayrıca driver dediklerine katılıyorum ama bir çekincem olacak. Belki bilmiyorsun ama İsrail Kerkük Hayfa petrol hattını tamir ediyor ve bir süre sonra devreye sokacak. (Ne hikmetse Anarşistler buralara hiç saldırmıyor) Buda petrolün ve doğal olarak kuzey Irak'ın kontrolünün İsrailin eline geçeceğini gösteriyor. Biliyorsan eğer BTC petrol boru hattı, yapan konsorsiyumca Hayfaya kadar uzatılacak ve oradanda kızıl denize aktarılacak. İsrailin stratejik konumunu güçlendirmeye çalışıyorlar.
Hatta bir iddiaya göre Irak Türkiye boru hattının sürekli bombalanarak devre dışı bırakılmasının sebebi ve organizatörleride bu hattı gözden düşürüp bahsettiğim hattı devreye almaya çalışan yine bu güçler. Yani enerji çeşitlemesi yapmaya çalışıyorlar. Bize bağımlı olmamak için.
Bilginize
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Bbeyi -- 12 Ocak 2007; 17:59:47 >
-
Arkadaşlar belki size farklı bir bakış açısı açacak bir perspektf sunmak istiyorum. Ortadoğuda gerçekleşen oyunun asıl aktörleri neler yapmaları gerektiğine çok dah önceden karar vermişler ve buna adım adım yaklaşıyorlar. Enerji bunun görünen yüzündenbaşkası değil. Asıl hedef bence bu çerçevede ortadoğuda dinsel hegomonyayı sağlamak. Bakın çok ünlü bir sanayicimiz öldürüldü. Kendisi solcu bir bakış açısına sahip yabancı uyruklu biriydi. O ve Onun gibi düşünen dünyada ki 20 arkadaşı ortadoğuda kardeşliğin devam etmesini ve herkesin dilediği gibi yaşamasını, zaten tüm ekonominin ve kontrolün ellerinde olduğunu söylüyordu. Ama onlara karşı olan diğer sağ/faşizan ırkdaşları bunlara vadedilen merkezde ve yerlerde devlet kurana kadar vaz geçmemeleri gerektiğini bunun zorunluluk olduğunu söylüyorlar ve duyduğum kadarı ile diğer ekibide tehdit ediyorlarmış. Bunu mutaakip bu iş adamımız faşistlerin mualefette olduğu ülkede askerlik görevi yapan oğlunu "al aileni hemen geri gel bunlara askerlik yapamazsın" diye geri çağırınca buna ceza keslmesi durumu ortaya çıkmış. hatta yine bunun gibi ülkesinde ve komşularında barışı ön plana alan başnakanlarını bile öldren bu faşistler çok doğal ki bu kişiyide öldürmekten hiçbir sıkıntı duymamışlar hemde kendi ülkelerinden gelen bir ekiple tamda kendi inaçlarına uygun şekilde mesajlarıda cinayette bedenine işleyerekquote:
Orijinalden alıntı: Bbeyi
Ne güzel. bu ülke için hepimiz tek yumruk olabiliyoruz. İşte biz buyuz, birbirimizi yiyiyoruz ama olay dışarıdan gelen bir saldırı olunca tek yürek tek ses oluyoruz, Ne MUTLU BİZE.
Ayrıca driver dediklerine katılıyorum ama bir çekincem olacak. Belki bilmiyorsun ama İsrail Kerkük Hayfa petrol hattını tamir ediyor ve bir süre sonra devreye sokacak. (Ne hikmetse Anarşistler buralara hiç saldırmıyor) Buda petrolün ve doğal olarak kuzey Irak'ın kontrolünün İsrailin eline geçeceğini gösteriyor. Biliyorsan eğer BTC petrol boru hattı, yapan konsorsiyumca Hayfaya kadar uzatılacak ve oradanda kızıl denize aktarılacak. İsrailin stratejik konumunu güçlendirmeye çalışıyorlar.
Hatta bir iddiaya göre Irak Türkiye boru hattının sürekli bombalanarak devre dışı bırakılmasının sebebi ve organizatörleride bu hattı gözden düşürüp bahsettiğim hattı devreye almaya çalışan yine bu güçler. Yani enerji çeşitlemesi yapmaya çalışıyorlar. Bize bağımlı olmamak için.
Bilginize
Alıntıları Göster
Şunu bilmek lazım. İnanmak başarmanın yarısıdır. Bir ülke düşünün ki çocuklarını korunmasız komşularına karşı atılacak füzelerin başına getirip üzerlerine yılbaşı hediyesi yazabiliyor. Din görevlileri çoluk çocuk, hepsinin öldürülmesine onay verebiliyor, ve eğitim sitemi bu yönde olduğu için de herşeylerinde başarılı olabiliyorlar.
Ama bizim değerlerimiz, inançlarımız, maeviyatımız, bilincimiz filmlerle, şov programlarıyla, sanatsız sanatçıların çarpık ilişkileri ile, kısır gereksiz tartışmalarla, ve daha birçok detay konularla yerle bir ediliyor ve biz bunu izliyoruz. Bunada "modernlik" diyerek yıkılmamızı ve duyarsızlığımızı izleyip duruyoruz.
-
işte yukarda söylediğim hatalı bakış açılarına bir örnek. bi kere "anarşist" nedir ,faşist nedir , ırak da "anarşi yaratmak isteyen kimdir bilmek lazım.quote:
Orijinalden alıntı: Bbeyi
Arkadaşlar belki size farklı bir bakış açısı açacak bir perspektf sunmak istiyorum. Ortadoğuda gerçekleşen oyunun asıl aktörleri neler yapmaları gerektiğine çok dah önceden karar vermişler ve buna adım adım yaklaşıyorlar. Enerji bunun görünen yüzündenbaşkası değil. Asıl hedef bence bu çerçevede ortadoğuda dinsel hegomonyayı sağlamak. Bakın çok ünlü bir sanayicimiz öldürüldü. Kendisi solcu bir bakış açısına sahip yabancı uyruklu biriydi. O ve Onun gibi düşünen dünyada ki 20 arkadaşı ortadoğuda kardeşliğin devam etmesini ve herkesin dilediği gibi yaşamasını, zaten tüm ekonominin ve kontrolün ellerinde olduğunu söylüyordu. Ama onlara karşı olan diğer sağ/faşizan ırkdaşları bunlara vadedilen merkezde ve yerlerde devlet kurana kadar vaz geçmemeleri gerektiğini bunun zorunluluk olduğunu söylüyorlar ve duyduğum kadarı ile diğer ekibide tehdit ediyorlarmış. Bunu mutaakip bu iş adamımız faşistlerin mualefette olduğu ülkede askerlik görevi yapan oğlunu "al aileni hemen geri gel bunlara askerlik yapamazsın" diye geri çağırınca buna ceza keslmesi durumu ortaya çıkmış. hatta yine bunun gibi ülkesinde ve komşularında barışı ön plana alan başnakanlarını bile öldren bu faşistler çok doğal ki bu kişiyide öldürmekten hiçbir sıkıntı duymamışlar hemde kendi ülkelerinden gelen bir ekiple tamda kendi inaçlarına uygun şekilde mesajlarıda cinayette bedenine işleyerek
Şunu bilmek lazım. İnanmak başarmanın yarısıdır. Bir ülke düşünün ki çocuklarını korunmasız komşularına karşı atılacak füzelerin başına getirip üzerlerine yılbaşı hediyesi yazabiliyor. Din görevlileri çoluk çocuk, hepsinin öldürülmesine onay verebiliyor, ve eğitim sitemi bu yönde olduğu için de herşeylerinde başarılı olabiliyorlar.
Ama bizim değerlerimiz, inançlarımız, maeviyatımız, bilincimiz filmlerle, şov programlarıyla, sanatsız sanatçıların çarpık ilişkileri ile, kısır gereksiz tartışmalarla, ve daha birçok detay konularla yerle bir ediliyor ve biz bunu izliyoruz. Bunada "modernlik" diyerek yıkılmamızı ve duyarsızlığımızı izleyip duruyoruz.
Alıntıları Göster
ikincisi din burada en fazla bir ritüeldir. yukarda yazılanları okuyunca haçlı seferlerinin sadece din için yapıldığına inanan zavallı askerler geliyor aklıma. zamanın geçer akçesi petrol ve paradır. dün altındı ondan önce belki yiyecek vs.
savaşı yönlendirenler petrol ve para sahipleridir. amaç eldeki "küresel gücü korumak ve pekiştirmektir."
bunun din sorunu olduğuna inanmamızı isteyenler de bu hegemonik güç sahipleridir.
-
quote:
Orijinalden alıntı: dasdasq
işte yukarda söylediğim hatalı bakış açılarına bir örnek. bi kere "anarşist" nedir ,faşist nedir , ırak da "anarşi yaratmak isteyen kimdir bilmek lazım.
ikincisi din burada en fazla bir ritüeldir. yukarda yazılanları okuyunca haçlı seferlerinin sadece din için yapıldığına inanan zavallı askerler geliyor aklıma. zamanın geçer akçesi petrol ve paradır. dün altındı ondan önce belki yiyecek vs.
savaşı yönlendirenler petrol ve para sahipleridir. amaç eldeki "küresel gücü korumak ve pekiştirmektir."
bunun din sorunu olduğuna inanmamızı isteyenler de bu hegemonik güç sahipleridir.
Alıntıları Gösterquote:
Orjinalden alıntı: dasdasq
işte yukarda söylediğim hatalı bakış açılarına bir örnek. bi kere "anarşist" nedir ,faşist nedir , ırak da "anarşi yaratmak isteyen kimdir bilmek lazım.
ikincisi din burada en fazla bir ritüeldir. yukarda yazılanları okuyunca haçlı seferlerinin sadece din için yapıldığına inanan zavallı askerler geliyor aklıma. zamanın geçer akçesi petrol ve paradır. dün altındı ondan önce belki yiyecek vs.
savaşı yönlendirenler petrol ve para sahipleridir. amaç eldeki "küresel gücü korumak ve pekiştirmektir."
bunun din sorunu olduğuna inanmamızı isteyenler de bu hegemonik güç sahipleridir.
+1
Hatırlarsanız "Problemi anlamak ve doğru tespit etmek çözümün %50'sidir" derdi öğretmenlerimiz. Din, v.b. kavramlar kafaları karıştırmak için problemin içine dahil edilmiş tuzaklardır. Görülen o ki, bu güçlerin hazırlamış olduğu tuzaklara kolayca düşmeye devam ediyoruz.
-
evet küreselleşme ulus devlet kavramı için tehdit,quote:
Orijinalden alıntı: redstormquote:
Orjinalden alıntı: dasdasq
işte yukarda söylediğim hatalı bakış açılarına bir örnek. bi kere "anarşist" nedir ,faşist nedir , ırak da "anarşi yaratmak isteyen kimdir bilmek lazım.
ikincisi din burada en fazla bir ritüeldir. yukarda yazılanları okuyunca haçlı seferlerinin sadece din için yapıldığına inanan zavallı askerler geliyor aklıma. zamanın geçer akçesi petrol ve paradır. dün altındı ondan önce belki yiyecek vs.
savaşı yönlendirenler petrol ve para sahipleridir. amaç eldeki "küresel gücü korumak ve pekiştirmektir."
bunun din sorunu olduğuna inanmamızı isteyenler de bu hegemonik güç sahipleridir.
+1
Hatırlarsanız "Problemi anlamak ve doğru tespit etmek çözümün %50'sidir" derdi öğretmenlerimiz. Din, v.b. kavramlar kafaları karıştırmak için problemin içine dahil edilmiş tuzaklardır. Görülen o ki, bu güçlerin hazırlamış olduğu tuzaklara kolayca düşmeye devam ediyoruz.
Alıntıları Göster
ama ulus devletler için fırsat olabilir.
devletler kendini yeni konjonktüre göre ayarlamalı, türkiye'nin AB çabası biraz da bundan.
soğuk savaşın ulus devleti yokolacak tabi ki , ben zaten sevmezdim.
sınırlar kalkacak, tek bir dünya ekonomisine doğru gidiyoruz.
ve bu sayede dünya'nın toplam zenginliği artarken,
kuzey-güney (zengin-fakir) arasındaki fark da kapanıyor.
ayrıca ulus devletler eskisi gibi dallamalık (anti-demokratik ve insan haklarına aykırı uygulamalar) yapamayacaklar.
keyfinize bakın, fırsatları değerlendirin.
genç dostlarım, enternasyonal bir meslek sahibi olmaya çalışın, ingilizce öğrenin, dünya vatandaşı olun.
wikipedia okuyun
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vese -- 13 Ocak 2007; 0:31:37 >
-
quote:
Orijinalden alıntı: vese
evet küreselleşme ulus devlet kavramı için tehdit,
ama ulus devletler için fırsat olabilir.
devletler kendini yeni konjonktüre göre ayarlamalı, türkiye'nin AB çabası biraz da bundan.
soğuk savaşın ulus devleti yokolacak tabi ki , ben zaten sevmezdim.
sınırlar kalkacak, tek bir dünya ekonomisine doğru gidiyoruz.
ve bu sayede dünya'nın toplam zenginliği artarken,
kuzey-güney (zengin-fakir) arasındaki fark da kapanıyor.
ayrıca ulus devletler eskisi gibi dallamalık (anti-demokratik ve insan haklarına aykırı uygulamalar) yapamayacaklar.
keyfinize bakın, fırsatları değerlendirin.
genç dostlarım, enternasyonal bir meslek sahibi olmaya çalışın, ingilizce öğrenin, dünya vatandaşı olun.
wikipedia okuyun
Alıntıları Gösterquote:
Orjinalden alıntı: vese
ve bu sayede dünya'nın toplam zenginliği artarken, kuzey-güney (zengin-fakir) arasındaki fark da kapanıyor.
diğerleri kişisel yorumun fakat bu yanlış bir bilgi. 30 yıl 50 yıl öncesine göre bu fark kat kat artmıştır. kaynak gösterebilirsen iyi olur.
-
quote:
Orijinalden alıntı: dasdasqquote:
Orjinalden alıntı: vese
ve bu sayede dünya'nın toplam zenginliği artarken, kuzey-güney (zengin-fakir) arasındaki fark da kapanıyor.
diğerleri kişisel yorumun fakat bu yanlış bir bilgi. 30 yıl 50 yıl öncesine göre bu fark kat kat artmıştır. kaynak gösterebilirsen iyi olur.
Alıntıları Gösterquote:
Orjinalden alıntı: dasdasq
quote:
Orjinalden alıntı: vese
ve bu sayede dünya'nın toplam zenginliği artarken, kuzey-güney (zengin-fakir) arasındaki fark da kapanıyor.
diğerleri kişisel yorumun fakat bu yanlış bir bilgi. 30 yıl 50 yıl öncesine göre bu fark kat kat artmıştır. kaynak gösterebilirsen iyi olur.
Eser Karakaş Hoca'nın makalesini alıntılıyorum:
---------------------------------------------------------------
Yaşasın küreselleşme
Dünya ekonomisi sanıldığından da olumlu bir sürecin içinden geçiyor.
Küreselleşme küresel geliri katlıyor mu?
Dünya Bankası verilerine göre dünya ekonomisi 1980’den günümüze ikiye katlanmış durumda.
Diğer bir ifade ile küresel mal ve hizmet üretimi son yirmi altı senede iki kez artmış.
1980 senesinde yaklaşık 24 trilyon ABD doları olan küresel gelir (isterseniz dünya geliri ya da üretimi diyebilirsiniz), 2006 senesinde 47 trilyon dolara yükselmiş bulunuyor.
Yine Dünya Bankası’nın tahminlerine göre günümüzden 2030 senesine kadar yani yaklaşık 23 sene içinde bugünkü küresel gelir de yine ikiye katlanacak ve dünya gayrisafi hasılası yüz trilyon dolara yaklaşacak.
Dünyamızın iktisadi anlamda bilebildiğimiz geçmişinde bu kadar hızlı bir büyümeye pek rastlanmıyor.
Küreselleşme yüksek büyümeyi kalıcı mı kılıyor?
1980 ve 2006 senesinde dünya gayrisafi hasılasının ikiye katlanma süreci yaklaşık yarım milyar insanın da fakirlik eşiğinin üzerine çıkmasına neden olmuş.
2006 senesinde dünya üretiminin artışı ya da dünya ekonomisi büyüme oranı yüzde beş dolayında ve bu yüksek oranın önümüzdeki üç sene için de kalıcı olması öngörülüyor.
2000 senesinden günümüze de bu yüksek dünya ekonomisi büyüme oranı artıyor.
Üstelik 2000-2006 arasında ABD’nin çok büyük cari açığının (senede yaklaşık bir trilyon dolar mertebesinde) dünyanın toplam tasarrufunun önemli bir bölümünü bu ülkeye çekmesine, petrol fiyatlarındaki bugüne dek görülmemiş artışa rağmen dünya ekonomisi bu çok hızlı büyüme trendini yakalamış ve bırakacağa da benzemiyor.
2006 senesinde gelişmekte olan ülkeler grubunun ortalama büyüme oranı yüzde yediye yaklaşıyor ve sanayileşmiş ülkelerde bu oran ancak yüzde 3.1 dolayında.
Küreselleşmenin getirdiği bu yeni iktisadi ortam sürdürülebilir olur ise orta vadede gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasındaki fark, küreselleşme karşıtlarının ısrarlı, inatçı kötümser önermelerinin aksine azalacak.
ABD ekonomisinin 2007 senesinde büyüme oranının yüzde 2.5 gibi çok da yüksek olmayan bir düzeyde gerçekleşeceği tahmin ediliyor ama AB ve Japon ekonomileri tahminlerin de üzerinde büyüyorlar.
Sözün özü
Orta vadede bu büyüme oranlarının güney-kuzey geleneksel uçurumunu azaltacağına yönelik de ciddi belirtiler mevcut.
Bu süreç tabii ki dünyamızın yoksulluk sorununa kökten çözüm henüz getiremiyor ve daha uzun süre bu yoksulluk meselesinin insanlığın temel sorunlarından biri olmaya devam edeceği ortada.
Küreselleşmenin bugün yoksulluk sorununa çözüm getirdiğini söylemek komik olur.
Ancak, küreselleşmenin yoksulluğu artırdığı ve gelecekte de artıracağı yönündeki iddialar da hiç anlamlı durmuyor.
Artan ve daha da artacak küresel gelirin daha adil bölüştürülebileceğine kuşku yok.
Ama ortada bölüştürülebilecek anlamlı bir gelirin üretilmesinde küreselleşme ve teknolojinin küresel yaygınlaşması zorunlu gibi duruyor.
Güneyde de daha adil bir bölüşüm için daha fazla demokrasi gerekiyor.
http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=108073
---------------------------------------
velhasıl küreselleşme iyidir.
peki siz hangi bilgilere dayanarak yorum yapıyorsunuz merak ettim doğrusu.
?
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vese -- 13 Ocak 2007; 0:39:40 >
-
ulusçuluk ve küreselleşme arasında bahis oynayacak olsam banko küreselleşmeye yatırırım. dünya ekonomisi küreselleşme trendinde yani meyil o yönde, ulusallaşma ek çaba, ek külfet gerektiriyor, bu yüzden ek çaba, ek külfet gerektiren her ideoloji gibi tarihteki yerini alacaktır muhtemelen.quote:
Orijinalden alıntı: vesequote:
Orjinalden alıntı: dasdasq
quote:
Orjinalden alıntı: vese
ve bu sayede dünya'nın toplam zenginliği artarken, kuzey-güney (zengin-fakir) arasındaki fark da kapanıyor.
diğerleri kişisel yorumun fakat bu yanlış bir bilgi. 30 yıl 50 yıl öncesine göre bu fark kat kat artmıştır. kaynak gösterebilirsen iyi olur.
Eser Karakaş Hoca'nın makalesini alıntılıyorum:
---------------------------------------------------------------
Yaşasın küreselleşme
Dünya ekonomisi sanıldığından da olumlu bir sürecin içinden geçiyor.
Küreselleşme küresel geliri katlıyor mu?
Dünya Bankası verilerine göre dünya ekonomisi 1980’den günümüze ikiye katlanmış durumda.
Diğer bir ifade ile küresel mal ve hizmet üretimi son yirmi altı senede iki kez artmış.
1980 senesinde yaklaşık 24 trilyon ABD doları olan küresel gelir (isterseniz dünya geliri ya da üretimi diyebilirsiniz), 2006 senesinde 47 trilyon dolara yükselmiş bulunuyor.
Yine Dünya Bankası’nın tahminlerine göre günümüzden 2030 senesine kadar yani yaklaşık 23 sene içinde bugünkü küresel gelir de yine ikiye katlanacak ve dünya gayrisafi hasılası yüz trilyon dolara yaklaşacak.
Dünyamızın iktisadi anlamda bilebildiğimiz geçmişinde bu kadar hızlı bir büyümeye pek rastlanmıyor.
Küreselleşme yüksek büyümeyi kalıcı mı kılıyor?
1980 ve 2006 senesinde dünya gayrisafi hasılasının ikiye katlanma süreci yaklaşık yarım milyar insanın da fakirlik eşiğinin üzerine çıkmasına neden olmuş.
2006 senesinde dünya üretiminin artışı ya da dünya ekonomisi büyüme oranı yüzde beş dolayında ve bu yüksek oranın önümüzdeki üç sene için de kalıcı olması öngörülüyor.
2000 senesinden günümüze de bu yüksek dünya ekonomisi büyüme oranı artıyor.
Üstelik 2000-2006 arasında ABD’nin çok büyük cari açığının (senede yaklaşık bir trilyon dolar mertebesinde) dünyanın toplam tasarrufunun önemli bir bölümünü bu ülkeye çekmesine, petrol fiyatlarındaki bugüne dek görülmemiş artışa rağmen dünya ekonomisi bu çok hızlı büyüme trendini yakalamış ve bırakacağa da benzemiyor.
2006 senesinde gelişmekte olan ülkeler grubunun ortalama büyüme oranı yüzde yediye yaklaşıyor ve sanayileşmiş ülkelerde bu oran ancak yüzde 3.1 dolayında.
Küreselleşmenin getirdiği bu yeni iktisadi ortam sürdürülebilir olur ise orta vadede gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasındaki fark, küreselleşme karşıtlarının ısrarlı, inatçı kötümser önermelerinin aksine azalacak.
ABD ekonomisinin 2007 senesinde büyüme oranının yüzde 2.5 gibi çok da yüksek olmayan bir düzeyde gerçekleşeceği tahmin ediliyor ama AB ve Japon ekonomileri tahminlerin de üzerinde büyüyorlar.
Sözün özü
Orta vadede bu büyüme oranlarının güney-kuzey geleneksel uçurumunu azaltacağına yönelik de ciddi belirtiler mevcut.
Bu süreç tabii ki dünyamızın yoksulluk sorununa kökten çözüm henüz getiremiyor ve daha uzun süre bu yoksulluk meselesinin insanlığın temel sorunlarından biri olmaya devam edeceği ortada.
Küreselleşmenin bugün yoksulluk sorununa çözüm getirdiğini söylemek komik olur.
Ancak, küreselleşmenin yoksulluğu artırdığı ve gelecekte de artıracağı yönündeki iddialar da hiç anlamlı durmuyor.
Artan ve daha da artacak küresel gelirin daha adil bölüştürülebileceğine kuşku yok.
Ama ortada bölüştürülebilecek anlamlı bir gelirin üretilmesinde küreselleşme ve teknolojinin küresel yaygınlaşması zorunlu gibi duruyor.
Güneyde de daha adil bir bölüşüm için daha fazla demokrasi gerekiyor.
http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=108073
---------------------------------------
velhasıl küreselleşme iyidir.
peki siz hangi bilgilere dayanarak yorum yapıyorsunuz merak ettim doğrusu.
?
Alıntıları Göster
ki ilerde kültürsel niteliklerin sadece turizm ve vitrin amaçlı olarka kullanılacağını düşünüyorum.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lacrima -- 13 Ocak 2007; 0:55:11 >
Benzer içerikler
- keltlerin fiziksel özellikleri
- mısır neden patlamaz
- reel olmayan sayılar
- tuvalette selam verilir mi
- bardaktaki efes yazılar nasıl çıkar
- teslim alınmayan kimlik nereye gider
- google maps toplu taşıma renkleri
- mars"ta yaşam var mı
- dünyada en çok konuşulan diller
Ip işlemleri
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X