Şimdi Ara

kutsal damacana ve mizah anlayışımız?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
76
Cevap
0
Favori
2.276
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • arkadaşların ısrarı üzerine bugün kutsal damacanayı izledim.az önce çıktım filmden.


    yalnız şöyle bir ikilemde kaldım.millet kahkahalarla güldü.yani abartısız sölüyorum şafak sezer a diyo millet gülüyo b diyo yine gülüyor.herkezin gülmesi acaba bende mi sorun var dememe ve düşünmeme neden oldu.

    izleyen arkadaşlar sizlerde çok güldünüz mü bu filme.



  • sende sorun yok hemşerim biizm milletin mizah anlayışı farklı cem yılmazda aynı şekilde a desin millet kahkaha ile güler çünkü bu komedyenler halk tarafından sevilmiş ve sempati kazanmış kişiler ve çok sevildikleri için millet her yaptıklarına gülüyorlar
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Laniakea

    sende sorun yok hemşerim biizm milletin mizah anlayışı farklı cem yılmazda aynı şekilde a desin millet kahkaha ile güler çünkü bu komedyenler halk tarafından sevilmiş ve sempati kazanmış kişiler ve çok sevildikleri için millet her yaptıklarına gülüyorlar
    Ortada salak durumuna düşme olayı var; birde bu Türk usulleriyle yapıldımı yolunu buluyor o komedyen.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: OgzS

    Ortada salak durumuna düşme olayı var; birde bu Türk usulleriyle yapıldımı yolunu buluyor o komedyen.

    Alıntıları Göster
    Walla gidenler gülmek için şartlanıp gitmiş de olabilir. "ay çok gülücez ay çok gülücez" die gidip ota b.ka her sahneye çığlık çığlığa gülen war dorudur.

    Bende şeyi anlamıyorum gündelik hayatta her cümlenin sonuna a.k dien yada her gün tonla küfüre kulak misafiri olan bi kişi sinemada yada izlediği filmde biri küfür edince neden güler ki???




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Laniakea

    sende sorun yok hemşerim biizm milletin mizah anlayışı farklı cem yılmazda aynı şekilde a desin millet kahkaha ile güler çünkü bu komedyenler halk tarafından sevilmiş ve sempati kazanmış kişiler ve çok sevildikleri için millet her yaptıklarına gülüyorlar
    Cem Yılmaz,Şafak Sezer aynı mı?Cem Yılmaz'ın gösteri süresinin en az yarısında gülmeyen adamda problem vardır zaten.

    quote:

    Orjinalden alıntı: xswordfishx

    sende sorun yok hemşerim biizm milletin mizah anlayışı farklı cem yılmazda aynı şekilde a desin millet kahkaha ile güler çünkü bu komedyenler halk tarafından sevilmiş ve sempati kazanmış kişiler ve çok sevildikleri için millet her yaptıklarına gülüyorlar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vaypcnet -- 8 Ocak 2008; 2:32:32 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vaypcnet

    Cem Yılmaz,Şafak Sezer aynı mı?Cem Yılmaz'ın gösteri süresinin en az yarısında gülmeyen adamda problem vardır zaten.

    quote:

    Orjinalden alıntı: xswordfishx

    sende sorun yok hemşerim biizm milletin mizah anlayışı farklı cem yılmazda aynı şekilde a desin millet kahkaha ile güler çünkü bu komedyenler halk tarafından sevilmiş ve sempati kazanmış kişiler ve çok sevildikleri için millet her yaptıklarına gülüyorlar


    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: vaypcnet

    Cem Yılmaz,Şafak Sezer aynı mı?Cem Yılmaz'ın gösteri süresinin en az yarısında gülmeyen adamda problem vardır zaten.

    quote:

    Orjinalden alıntı: xswordfishx

    sende sorun yok hemşerim biizm milletin mizah anlayışı farklı cem yılmazda aynı şekilde a desin millet kahkaha ile güler çünkü bu komedyenler halk tarafından sevilmiş ve sempati kazanmış kişiler ve çok sevildikleri için millet her yaptıklarına gülüyorlar




    ne alaka zaten ben ikisini komedyen yönünde kıyasladım yaptıkları iş ayrı olabilir ama hemşeriminde dediği gibi ikiside çok komik olduğundan millet her yaptıklarına güler bunu demek istedim ayrıca her insanın zevk anlayışı farklıdır mesela bana göre cem yılmaz komik gelmiyor ama bunun için bende bir problem olduğunu düşünmen gerçekten saçma ve mantıksız




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Laniakea

    quote:

    Orjinalden alıntı: vaypcnet

    Cem Yılmaz,Şafak Sezer aynı mı?Cem Yılmaz'ın gösteri süresinin en az yarısında gülmeyen adamda problem vardır zaten.

    quote:

    Orjinalden alıntı: xswordfishx

    sende sorun yok hemşerim biizm milletin mizah anlayışı farklı cem yılmazda aynı şekilde a desin millet kahkaha ile güler çünkü bu komedyenler halk tarafından sevilmiş ve sempati kazanmış kişiler ve çok sevildikleri için millet her yaptıklarına gülüyorlar




    ne alaka zaten ben ikisini komedyen yönünde kıyasladım yaptıkları iş ayrı olabilir ama hemşeriminde dediği gibi ikiside çok komik olduğundan millet her yaptıklarına güler bunu demek istedim ayrıca her insanın zevk anlayışı farklıdır mesela bana göre cem yılmaz komik gelmiyor ama bunun için bende bir problem olduğunu düşünmen gerçekten saçma ve mantıksız

    Alıntıları Göster
    Türkiye'deki insanların komedi anlayışını iyi değerlendirmeliyiz. Türk insanı kültürel manada çağ atlayabilmek için kendini zoraki hallere soktu. Önceleri Kemal Sunal, Levent Kırca gibi adamlara gülerlerdi. Çünkü toplumsal olarak yaşadığımız hadiseleri ti'ye alıp çok güzel şekilde yorumlarlardı. Bizimkiler dizisi de bu şekildeydi. Cosby Show'u da çok severdi insanlar. Çünkü düzeyli esprileri ve sıcak bir aile atmosferi vardı. Peki sonra ne oldu? Cem Yılmaz, Şafak Sezer gibi adamlar türedi. Elbet bu kişilerin kendine has yetenekleri var. Ama esprileri genellikle Türk kültürü dışında cereyan ediyor.

    Mesela Gora filmini örnek alalım. Normal yaşantıda tüm herkesin karşı çıkacağı şeyleri, insanlar Cem Yılmaz yapınca gülüyor. Cinsel organ heykelcikleri, ikide bir "bilmem nerene koyayım" küfürleri. İnsanlar sinemada bunlara gülüyor. Ama yolda ben yada bir başka vatandaş bu küfürü etse hemen kınarlar. İşte işin hassas noktası tam da burası. İnsanlar komedi ile komedyeni birbirinden ayıramıyor. Komedyen komedi için hangi unsuru kullanırsa caizdir gibi bir görüş ortaya çıkıyor. Ve bu adamlar da bu zaafiyeti kullanıyor. Ossursa gülecek bir seyirci kitlesi var karşılarında çünkü.

    Yıllarca Keman Sunal'ın "eşoğlueşşek" lafzını tartışan halk şimdilerde Cem Yılmaz gibilerin "bilmem nerene koyayım" türünden galiz küfürlerini tartışmaz hale geldi. Kültürel yozlaşmanın eseri bu. Amerikan Pastası ile yetişen bir gençlik var önümüzde. Şimdi Çılgın Dersane ile yollarına devam ediyorlar. Cinselliği, milli olmayı, abes eğlenceleri iyi birşey gibi algılıyorlar ve özeniyorlar.

    Şafak Sezer'i severdim açıkçası. Sıdıka, Ekmek Teknesi gibi dizilerde gayet komik karakterler canlandırıyordu. Ve çok başarılıydı. Ama Kutsal Damacana filmiyle soğuttu beni kendisinden. Türkiye'den bir scary movie dalgası oluşturmak için illede belaltı espriler ve galiz küfürlere mi ihtiyaç vardı? Tek bir sahnesine dahi gülmedim filmin. Etrafımda ota boka gülen insanların trajikomik hallerine güldüm sadece. Bundan sonra hiçbir Türk komedisini izlemeyeceğim. Kemal Sunal ve İlyas Salman'dan sonra öyle birisi gelmedi çünkü. Şener Şen zaten Kabadayı'da bitirdi kendisini.

    Velhasıl-ı kelam sende sorun yok recep kardeşim. Sorun neye güldüğünü dahil bilmeyen, cehalet mağduru, basiretsiz toplumda.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi De-Niro -- 8 Ocak 2008; 5:14:49 >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: De-Niro

    Türkiye'deki insanların komedi anlayışını iyi değerlendirmeliyiz. Türk insanı kültürel manada çağ atlayabilmek için kendini zoraki hallere soktu. Önceleri Kemal Sunal, Levent Kırca gibi adamlara gülerlerdi. Çünkü toplumsal olarak yaşadığımız hadiseleri ti'ye alıp çok güzel şekilde yorumlarlardı. Bizimkiler dizisi de bu şekildeydi. Cosby Show'u da çok severdi insanlar. Çünkü düzeyli esprileri ve sıcak bir aile atmosferi vardı. Peki sonra ne oldu? Cem Yılmaz, Şafak Sezer gibi adamlar türedi. Elbet bu kişilerin kendine has yetenekleri var. Ama esprileri genellikle Türk kültürü dışında cereyan ediyor.

    Mesela Gora filmini örnek alalım. Normal yaşantıda tüm herkesin karşı çıkacağı şeyleri, insanlar Cem Yılmaz yapınca gülüyor. Cinsel organ heykelcikleri, ikide bir "bilmem nerene koyayım" küfürleri. İnsanlar sinemada bunlara gülüyor. Ama yolda ben yada bir başka vatandaş bu küfürü etse hemen kınarlar. İşte işin hassas noktası tam da burası. İnsanlar komedi ile komedyeni birbirinden ayıramıyor. Komedyen komedi için hangi unsuru kullanırsa caizdir gibi bir görüş ortaya çıkıyor. Ve bu adamlar da bu zaafiyeti kullanıyor. Ossursa gülecek bir seyirci kitlesi var karşılarında çünkü.

    Yıllarca Keman Sunal'ın "eşoğlueşşek" lafzını tartışan halk şimdilerde Cem Yılmaz gibilerin "bilmem nerene koyayım" türünden galiz küfürlerini tartışmaz hale geldi. Kültürel yozlaşmanın eseri bu. Amerikan Pastası ile yetişen bir gençlik var önümüzde. Şimdi Çılgın Dersane ile yollarına devam ediyorlar. Cinselliği, milli olmayı, abes eğlenceleri iyi birşey gibi algılıyorlar ve özeniyorlar.

    Şafak Sezer'i severdim açıkçası. Sıdıka, Ekmek Teknesi gibi dizilerde gayet komik karakterler canlandırıyordu. Ve çok başarılıydı. Ama Kutsal Damacana filmiyle soğuttu beni kendisinden. Türkiye'den bir scary movie dalgası oluşturmak için illede belaltı espriler ve galiz küfürlere mi ihtiyaç vardı? Tek bir sahnesine dahi gülmedim filmin. Etrafımda ota boka gülen insanların trajikomik hallerine güldüm sadece. Bundan sonra hiçbir Türk komedisini izlemeyeceğim. Kemal Sunal ve İlyas Salman'dan sonra öyle birisi gelmedi çünkü. Şener Şen zaten Kabadayı'da bitirdi kendisini.

    Velhasıl-ı kelam sende sorun yok recep kardeşim. Sorun neye güldüğünü dahil bilmeyen, cehalet mağduru, basiretsiz toplumda.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: De-Niro

    Türkiye'deki insanların komedi anlayışını iyi değerlendirmeliyiz. Türk insanı kültürel manada çağ atlayabilmek için kendini zoraki hallere soktu. Önceleri Kemal Sunal, Levent Kırca gibi adamlara gülerlerdi. Çünkü toplumsal olarak yaşadığımız hadiseleri ti'ye alıp çok güzel şekilde yorumlarlardı. Bizimkiler dizisi de bu şekildeydi. Cosby Show'u da çok severdi insanlar. Çünkü düzeyli esprileri ve sıcak bir aile atmosferi vardı. Peki sonra ne oldu? Cem Yılmaz, Şafak Sezer gibi adamlar türedi. Elbet bu kişilerin kendine has yetenekleri var. Ama esprileri genellikle Türk kültürü dışında cereyan ediyor.

    Mesela Gora filmini örnek alalım. Normal yaşantıda tüm herkesin karşı çıkacağı şeyleri, insanlar Cem Yılmaz yapınca gülüyor. Cinsel organ heykelcikleri, ikide bir "bilmem nerene koyayım" küfürleri. İnsanlar sinemada bunlara gülüyor. Ama yolda ben yada bir başka vatandaş bu küfürü etse hemen kınarlar. İşte işin hassas noktası tam da burası. İnsanlar komedi ile komedyeni birbirinden ayıramıyor. Komedyen komedi için hangi unsuru kullanırsa caizdir gibi bir görüş ortaya çıkıyor. Ve bu adamlar da bu zaafiyeti kullanıyor. Ossursa gülecek bir seyirci kitlesi var karşılarında çünkü.

    Yıllarca Keman Sunal'ın "eşoğlueşşek" lafzını tartışan halk şimdilerde Cem Yılmaz gibilerin "bilmem nerene koyayım" türünden galiz küfürlerini tartışmaz hale geldi. Kültürel yozlaşmanın eseri bu. Amerikan Pastası ile yetişen bir gençlik var önümüzde. Şimdi Çılgın Dersane ile yollarına devam ediyorlar. Cinselliği, milli olmayı, abes eğlenceleri iyi birşey gibi algılıyorlar ve özeniyorlar.

    Şafak Sezer'i severdim açıkçası. Sıdıka, Ekmek Teknesi gibi dizilerde gayet komik karakterler canlandırıyordu. Ve çok başarılıydı. Ama Kutsal Damacana filmiyle soğuttu beni kendisinden. Türkiye'den bir scary movie dalgası oluşturmak için illede belaltı espriler ve galiz küfürlere mi ihtiyaç vardı? Tek bir sahnesine dahi gülmedim filmin. Etrafımda ota boka gülen insanların trajikomik hallerine güldüm sadece. Bundan sonra hiçbir Türk komedisini izlemeyeceğim. Kemal Sunal ve İlyas Salman'dan sonra öyle birisi gelmedi çünkü. Şener Şen zaten Kabadayı'da bitirdi kendisini.

    Velhasıl-ı kelam sende sorun yok recep kardeşim. Sorun neye güldüğünü dahil bilmeyen, cehalet mağduru, basiretsiz toplumda.



    olayı çok güzel özetlemişsin de-niro allerine sağlık.benimde anlam veremediğim olay bu.neden küfüre gülüyoruz.küfür hoş birşey mi de bu kadar kahkalarla gülüyoruz.valla kemal sunal filmlerinin yarısı kadar komik gelmiyor yeni nesil komediler.

    çılgın dersane ise ayrı bir konu.türk halkının koştura koştura nereye gittiğinin kanıtı adeta.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: recep41

    quote:

    Orjinalden alıntı: De-Niro

    Türkiye'deki insanların komedi anlayışını iyi değerlendirmeliyiz. Türk insanı kültürel manada çağ atlayabilmek için kendini zoraki hallere soktu. Önceleri Kemal Sunal, Levent Kırca gibi adamlara gülerlerdi. Çünkü toplumsal olarak yaşadığımız hadiseleri ti'ye alıp çok güzel şekilde yorumlarlardı. Bizimkiler dizisi de bu şekildeydi. Cosby Show'u da çok severdi insanlar. Çünkü düzeyli esprileri ve sıcak bir aile atmosferi vardı. Peki sonra ne oldu? Cem Yılmaz, Şafak Sezer gibi adamlar türedi. Elbet bu kişilerin kendine has yetenekleri var. Ama esprileri genellikle Türk kültürü dışında cereyan ediyor.

    Mesela Gora filmini örnek alalım. Normal yaşantıda tüm herkesin karşı çıkacağı şeyleri, insanlar Cem Yılmaz yapınca gülüyor. Cinsel organ heykelcikleri, ikide bir "bilmem nerene koyayım" küfürleri. İnsanlar sinemada bunlara gülüyor. Ama yolda ben yada bir başka vatandaş bu küfürü etse hemen kınarlar. İşte işin hassas noktası tam da burası. İnsanlar komedi ile komedyeni birbirinden ayıramıyor. Komedyen komedi için hangi unsuru kullanırsa caizdir gibi bir görüş ortaya çıkıyor. Ve bu adamlar da bu zaafiyeti kullanıyor. Ossursa gülecek bir seyirci kitlesi var karşılarında çünkü.

    Yıllarca Keman Sunal'ın "eşoğlueşşek" lafzını tartışan halk şimdilerde Cem Yılmaz gibilerin "bilmem nerene koyayım" türünden galiz küfürlerini tartışmaz hale geldi. Kültürel yozlaşmanın eseri bu. Amerikan Pastası ile yetişen bir gençlik var önümüzde. Şimdi Çılgın Dersane ile yollarına devam ediyorlar. Cinselliği, milli olmayı, abes eğlenceleri iyi birşey gibi algılıyorlar ve özeniyorlar.

    Şafak Sezer'i severdim açıkçası. Sıdıka, Ekmek Teknesi gibi dizilerde gayet komik karakterler canlandırıyordu. Ve çok başarılıydı. Ama Kutsal Damacana filmiyle soğuttu beni kendisinden. Türkiye'den bir scary movie dalgası oluşturmak için illede belaltı espriler ve galiz küfürlere mi ihtiyaç vardı? Tek bir sahnesine dahi gülmedim filmin. Etrafımda ota boka gülen insanların trajikomik hallerine güldüm sadece. Bundan sonra hiçbir Türk komedisini izlemeyeceğim. Kemal Sunal ve İlyas Salman'dan sonra öyle birisi gelmedi çünkü. Şener Şen zaten Kabadayı'da bitirdi kendisini.

    Velhasıl-ı kelam sende sorun yok recep kardeşim. Sorun neye güldüğünü dahil bilmeyen, cehalet mağduru, basiretsiz toplumda.



    olayı çok güzel özetlemişsin de-niro allerine sağlık.benimde anlam veremediğim olay bu.neden küfüre gülüyoruz.küfür hoş birşey mi de bu kadar kahkalarla gülüyoruz.valla kemal sunal filmlerinin yarısı kadar komik gelmiyor yeni nesil komediler.

    çılgın dersane ise ayrı bir konu.türk halkının koştura koştura nereye gittiğinin kanıtı adeta.

    Alıntıları Göster
    üçüncü sınıf aktörler ve filmler kapsamında değerlendirmek lazım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: chakra

    üçüncü sınıf aktörler ve filmler kapsamında değerlendirmek lazım.

    Alıntıları Göster
    Şafak Sezer aşırı itici bir tip.Oynadığı filmler zaten 3. sınıf.
    İzlemedim ve izlemeyi düşünmüyorum pek.
    En azından sinemada asla izlemeyeceğimi biliyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: De-Niro

    Türkiye'deki insanların komedi anlayışını iyi değerlendirmeliyiz. Türk insanı kültürel manada çağ atlayabilmek için kendini zoraki hallere soktu. Önceleri Kemal Sunal, Levent Kırca gibi adamlara gülerlerdi. Çünkü toplumsal olarak yaşadığımız hadiseleri ti'ye alıp çok güzel şekilde yorumlarlardı. Bizimkiler dizisi de bu şekildeydi. Cosby Show'u da çok severdi insanlar. Çünkü düzeyli esprileri ve sıcak bir aile atmosferi vardı. Peki sonra ne oldu? Cem Yılmaz, Şafak Sezer gibi adamlar türedi. Elbet bu kişilerin kendine has yetenekleri var. Ama esprileri genellikle Türk kültürü dışında cereyan ediyor.

    Mesela Gora filmini örnek alalım. Normal yaşantıda tüm herkesin karşı çıkacağı şeyleri, insanlar Cem Yılmaz yapınca gülüyor. Cinsel organ heykelcikleri, ikide bir "bilmem nerene koyayım" küfürleri. İnsanlar sinemada bunlara gülüyor. Ama yolda ben yada bir başka vatandaş bu küfürü etse hemen kınarlar. İşte işin hassas noktası tam da burası. İnsanlar komedi ile komedyeni birbirinden ayıramıyor. Komedyen komedi için hangi unsuru kullanırsa caizdir gibi bir görüş ortaya çıkıyor. Ve bu adamlar da bu zaafiyeti kullanıyor. Ossursa gülecek bir seyirci kitlesi var karşılarında çünkü.

    Yıllarca Keman Sunal'ın "eşoğlueşşek" lafzını tartışan halk şimdilerde Cem Yılmaz gibilerin "bilmem nerene koyayım" türünden galiz küfürlerini tartışmaz hale geldi. Kültürel yozlaşmanın eseri bu. Amerikan Pastası ile yetişen bir gençlik var önümüzde. Şimdi Çılgın Dersane ile yollarına devam ediyorlar. Cinselliği, milli olmayı, abes eğlenceleri iyi birşey gibi algılıyorlar ve özeniyorlar.

    Şafak Sezer'i severdim açıkçası. Sıdıka, Ekmek Teknesi gibi dizilerde gayet komik karakterler canlandırıyordu. Ve çok başarılıydı. Ama Kutsal Damacana filmiyle soğuttu beni kendisinden. Türkiye'den bir scary movie dalgası oluşturmak için illede belaltı espriler ve galiz küfürlere mi ihtiyaç vardı? Tek bir sahnesine dahi gülmedim filmin. Etrafımda ota boka gülen insanların trajikomik hallerine güldüm sadece. Bundan sonra hiçbir Türk komedisini izlemeyeceğim. Kemal Sunal ve İlyas Salman'dan sonra öyle birisi gelmedi çünkü. Şener Şen zaten Kabadayı'da bitirdi kendisini.

    Velhasıl-ı kelam sende sorun yok recep kardeşim. Sorun neye güldüğünü dahil bilmeyen, cehalet mağduru, basiretsiz toplumda.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: De-Niro

    Türkiye'deki insanların komedi anlayışını iyi değerlendirmeliyiz. Türk insanı kültürel manada çağ atlayabilmek için kendini zoraki hallere soktu. Önceleri Kemal Sunal, Levent Kırca gibi adamlara gülerlerdi. Çünkü toplumsal olarak yaşadığımız hadiseleri ti'ye alıp çok güzel şekilde yorumlarlardı. Bizimkiler dizisi de bu şekildeydi. Cosby Show'u da çok severdi insanlar. Çünkü düzeyli esprileri ve sıcak bir aile atmosferi vardı. Peki sonra ne oldu? Cem Yılmaz, Şafak Sezer gibi adamlar türedi. Elbet bu kişilerin kendine has yetenekleri var. Ama esprileri genellikle Türk kültürü dışında cereyan ediyor.

    Mesela Gora filmini örnek alalım. Normal yaşantıda tüm herkesin karşı çıkacağı şeyleri, insanlar Cem Yılmaz yapınca gülüyor. Cinsel organ heykelcikleri, ikide bir "bilmem nerene koyayım" küfürleri. İnsanlar sinemada bunlara gülüyor. Ama yolda ben yada bir başka vatandaş bu küfürü etse hemen kınarlar. İşte işin hassas noktası tam da burası. İnsanlar komedi ile komedyeni birbirinden ayıramıyor. Komedyen komedi için hangi unsuru kullanırsa caizdir gibi bir görüş ortaya çıkıyor. Ve bu adamlar da bu zaafiyeti kullanıyor. Ossursa gülecek bir seyirci kitlesi var karşılarında çünkü.

    Yıllarca Keman Sunal'ın "eşoğlueşşek" lafzını tartışan halk şimdilerde Cem Yılmaz gibilerin "bilmem nerene koyayım" türünden galiz küfürlerini tartışmaz hale geldi. Kültürel yozlaşmanın eseri bu. Amerikan Pastası ile yetişen bir gençlik var önümüzde. Şimdi Çılgın Dersane ile yollarına devam ediyorlar. Cinselliği, milli olmayı, abes eğlenceleri iyi birşey gibi algılıyorlar ve özeniyorlar.

    Şafak Sezer'i severdim açıkçası. Sıdıka, Ekmek Teknesi gibi dizilerde gayet komik karakterler canlandırıyordu. Ve çok başarılıydı. Ama Kutsal Damacana filmiyle soğuttu beni kendisinden. Türkiye'den bir scary movie dalgası oluşturmak için illede belaltı espriler ve galiz küfürlere mi ihtiyaç vardı? Tek bir sahnesine dahi gülmedim filmin. Etrafımda ota boka gülen insanların trajikomik hallerine güldüm sadece. Bundan sonra hiçbir Türk komedisini izlemeyeceğim. Kemal Sunal ve İlyas Salman'dan sonra öyle birisi gelmedi çünkü. Şener Şen zaten Kabadayı'da bitirdi kendisini.

    Velhasıl-ı kelam sende sorun yok recep kardeşim. Sorun neye güldüğünü dahil bilmeyen, cehalet mağduru, basiretsiz toplumda.


    Deniro arkadaşım herşeyi özetlemiş...tamamen acıklamıssın Çılgın dershane dediğin filmi hiç izlemedim izlemeyide düşünmüyorum.Ayrıca Goradaki olaya açıklık getirmişsin filmi sonuna kadar adamlar koymadık yer bırakmadılar...
    Recep abi inan bende seninle aynı görüşteyim...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: De-Niro

    Türkiye'deki insanların komedi anlayışını iyi değerlendirmeliyiz. Türk insanı kültürel manada çağ atlayabilmek için kendini zoraki hallere soktu. Önceleri Kemal Sunal, Levent Kırca gibi adamlara gülerlerdi. Çünkü toplumsal olarak yaşadığımız hadiseleri ti'ye alıp çok güzel şekilde yorumlarlardı. Bizimkiler dizisi de bu şekildeydi. Cosby Show'u da çok severdi insanlar. Çünkü düzeyli esprileri ve sıcak bir aile atmosferi vardı. Peki sonra ne oldu? Cem Yılmaz, Şafak Sezer gibi adamlar türedi. Elbet bu kişilerin kendine has yetenekleri var. Ama esprileri genellikle Türk kültürü dışında cereyan ediyor.

    Mesela Gora filmini örnek alalım. Normal yaşantıda tüm herkesin karşı çıkacağı şeyleri, insanlar Cem Yılmaz yapınca gülüyor. Cinsel organ heykelcikleri, ikide bir "bilmem nerene koyayım" küfürleri. İnsanlar sinemada bunlara gülüyor. Ama yolda ben yada bir başka vatandaş bu küfürü etse hemen kınarlar. İşte işin hassas noktası tam da burası. İnsanlar komedi ile komedyeni birbirinden ayıramıyor. Komedyen komedi için hangi unsuru kullanırsa caizdir gibi bir görüş ortaya çıkıyor. Ve bu adamlar da bu zaafiyeti kullanıyor. Ossursa gülecek bir seyirci kitlesi var karşılarında çünkü.

    Yıllarca Keman Sunal'ın "eşoğlueşşek" lafzını tartışan halk şimdilerde Cem Yılmaz gibilerin "bilmem nerene koyayım" türünden galiz küfürlerini tartışmaz hale geldi. Kültürel yozlaşmanın eseri bu. Amerikan Pastası ile yetişen bir gençlik var önümüzde. Şimdi Çılgın Dersane ile yollarına devam ediyorlar. Cinselliği, milli olmayı, abes eğlenceleri iyi birşey gibi algılıyorlar ve özeniyorlar.

    Şafak Sezer'i severdim açıkçası. Sıdıka, Ekmek Teknesi gibi dizilerde gayet komik karakterler canlandırıyordu. Ve çok başarılıydı. Ama Kutsal Damacana filmiyle soğuttu beni kendisinden. Türkiye'den bir scary movie dalgası oluşturmak için illede belaltı espriler ve galiz küfürlere mi ihtiyaç vardı? Tek bir sahnesine dahi gülmedim filmin. Etrafımda ota boka gülen insanların trajikomik hallerine güldüm sadece. Bundan sonra hiçbir Türk komedisini izlemeyeceğim. Kemal Sunal ve İlyas Salman'dan sonra öyle birisi gelmedi çünkü. Şener Şen zaten Kabadayı'da bitirdi kendisini.

    Velhasıl-ı kelam sende sorun yok recep kardeşim. Sorun neye güldüğünü dahil bilmeyen, cehalet mağduru, basiretsiz toplumda.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: De-Niro

    Türkiye'deki insanların komedi anlayışını iyi değerlendirmeliyiz. Türk insanı kültürel manada çağ atlayabilmek için kendini zoraki hallere soktu. Önceleri Kemal Sunal, Levent Kırca gibi adamlara gülerlerdi. Çünkü toplumsal olarak yaşadığımız hadiseleri ti'ye alıp çok güzel şekilde yorumlarlardı. Bizimkiler dizisi de bu şekildeydi. Cosby Show'u da çok severdi insanlar. Çünkü düzeyli esprileri ve sıcak bir aile atmosferi vardı. Peki sonra ne oldu? Cem Yılmaz, Şafak Sezer gibi adamlar türedi. Elbet bu kişilerin kendine has yetenekleri var. Ama esprileri genellikle Türk kültürü dışında cereyan ediyor.

    Mesela Gora filmini örnek alalım. Normal yaşantıda tüm herkesin karşı çıkacağı şeyleri, insanlar Cem Yılmaz yapınca gülüyor. Cinsel organ heykelcikleri, ikide bir "bilmem nerene koyayım" küfürleri. İnsanlar sinemada bunlara gülüyor. Ama yolda ben yada bir başka vatandaş bu küfürü etse hemen kınarlar. İşte işin hassas noktası tam da burası. İnsanlar komedi ile komedyeni birbirinden ayıramıyor. Komedyen komedi için hangi unsuru kullanırsa caizdir gibi bir görüş ortaya çıkıyor. Ve bu adamlar da bu zaafiyeti kullanıyor. Ossursa gülecek bir seyirci kitlesi var karşılarında çünkü.

    Yıllarca Keman Sunal'ın "eşoğlueşşek" lafzını tartışan halk şimdilerde Cem Yılmaz gibilerin "bilmem nerene koyayım" türünden galiz küfürlerini tartışmaz hale geldi. Kültürel yozlaşmanın eseri bu. Amerikan Pastası ile yetişen bir gençlik var önümüzde. Şimdi Çılgın Dersane ile yollarına devam ediyorlar. Cinselliği, milli olmayı, abes eğlenceleri iyi birşey gibi algılıyorlar ve özeniyorlar.

    Şafak Sezer'i severdim açıkçası. Sıdıka, Ekmek Teknesi gibi dizilerde gayet komik karakterler canlandırıyordu. Ve çok başarılıydı. Ama Kutsal Damacana filmiyle soğuttu beni kendisinden. Türkiye'den bir scary movie dalgası oluşturmak için illede belaltı espriler ve galiz küfürlere mi ihtiyaç vardı? Tek bir sahnesine dahi gülmedim filmin. Etrafımda ota boka gülen insanların trajikomik hallerine güldüm sadece. Bundan sonra hiçbir Türk komedisini izlemeyeceğim. Kemal Sunal ve İlyas Salman'dan sonra öyle birisi gelmedi çünkü. Şener Şen zaten Kabadayı'da bitirdi kendisini.

    Velhasıl-ı kelam sende sorun yok recep kardeşim. Sorun neye güldüğünü dahil bilmeyen, cehalet mağduru, basiretsiz toplumda.



    söylediklerinin hiçbirine katılmadığımı söylemekle beraber kendi gerçeklerini sanki Türkiye nin ve Türk halkının gerçekleri gibi yansıtmanıda ayrıca kınıyorum.Anlattıkların tamamen kendi gerçeklerin.ama sen tamamen bir bilirkişi edasıyla yorum yapıyorsun.

    bence cem yılmaz son yıllarda Türkiye de yetişmiş en iyi mizahçı, şovmen, oyuncu, karikatüristtir..sen kalkıp şafak sezer gibi 3.sınıf kendini komedyen sanan bir adamla cem yılmaz ın adını yanyana yazarak zaten baştan hata yapıyorsun..Şafak sezere hiçbirzaman gülmedim ve gülmemde.Ama Cem yılmaz ın tv nin sesini kapatarak izlesem dahi gülerim.Adamda beni güldürecek ve eğlendirecek tüm enerji mevcut çünkü..

    gora filmindeki heykelcik herhalde Türk turizminde en çok satışından gelir sağlanan ürünlerden biridir..neden bu kadar yadırdagın bereket tanrısını anlayamadım...tatil yörelerinde en kaliteli hediyelik eşya mağazasında bile raflar dolusu sergilenen ve satılan bir ürün oysaki...ayrıca cem yılmaz yada başka filmlerdeki oyuncuların "bilmemnerene koyayım" lafı gündelik hayatta sosyal sınıfı ne olursa olsun her 3 kişiden 2 sinin kullandığı bir kelime...bunu da yadırgamak çok saçma...hollywood filmlerinde edilen küfürlerin yanında bu devede kulak kalıyor..o filmleri ağzının suyu akarak izleyen bizler kendi yaptıklarımıza nedense çok ağır ithamlarla saldırmayı bir borç ve görev biliyoruz..çok yazık..

    şener şen kabadayı filminde bitirdi kendisini demişsin...senin görüşüne göre kabadayıda değil EŞKIYA filminde bitmiş olması gerkliydi şener şen in...oysaki o film Türk sinemasının en önemli 10 yapımından biridir...şener şen komedi filmlerinde oynadı diye illa ölene kadar o konsepttemi rol alması lazım...KABADAYI filmi şener şen in oyunculuğu açısından 10 üstünden 9 luk bir filmdir...buna paralel bir örnek vermek gerekirse şaklabanlıklarıyla yıllarca bizi gülme krizine sokan JIM CARREY bile 4-5 tane içinden komediden eser olmayan film çekti..ve gayette başarılı oldu...

    eğer bu ülkede komedi tarzının bu kadar ayaklar altında sürünmesine bir suçlu aranıyorsa bu isim kesinlikle MEHMET ALİ ERBİL dir...en baş suçlu odur..ha ondan sonra şafak sezer, peker açıkalın, v.s. isimler gelir...bunların yaptıkları zaten komedi değil..tek kelimeyle rezillik...

    Türk komedisi izlemem demişsin...oysa ben Cem yılmaz ın, Yılmaz erdoğan ın olduğu her filmi seyrederim..buna ek olarakta Kemal sunal her filmini oturup defalarca izlerim...her izlediğimdede gülerim...

    iyi forumlar..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: De-Niro

    Türkiye'deki insanların komedi anlayışını iyi değerlendirmeliyiz. Türk insanı kültürel manada çağ atlayabilmek için kendini zoraki hallere soktu. Önceleri Kemal Sunal, Levent Kırca gibi adamlara gülerlerdi. Çünkü toplumsal olarak yaşadığımız hadiseleri ti'ye alıp çok güzel şekilde yorumlarlardı. Bizimkiler dizisi de bu şekildeydi. Cosby Show'u da çok severdi insanlar. Çünkü düzeyli esprileri ve sıcak bir aile atmosferi vardı. Peki sonra ne oldu? Cem Yılmaz, Şafak Sezer gibi adamlar türedi. Elbet bu kişilerin kendine has yetenekleri var. Ama esprileri genellikle Türk kültürü dışında cereyan ediyor.

    Mesela Gora filmini örnek alalım. Normal yaşantıda tüm herkesin karşı çıkacağı şeyleri, insanlar Cem Yılmaz yapınca gülüyor. Cinsel organ heykelcikleri, ikide bir "bilmem nerene koyayım" küfürleri. İnsanlar sinemada bunlara gülüyor. Ama yolda ben yada bir başka vatandaş bu küfürü etse hemen kınarlar. İşte işin hassas noktası tam da burası. İnsanlar komedi ile komedyeni birbirinden ayıramıyor. Komedyen komedi için hangi unsuru kullanırsa caizdir gibi bir görüş ortaya çıkıyor. Ve bu adamlar da bu zaafiyeti kullanıyor. Ossursa gülecek bir seyirci kitlesi var karşılarında çünkü.

    Yıllarca Keman Sunal'ın "eşoğlueşşek" lafzını tartışan halk şimdilerde Cem Yılmaz gibilerin "bilmem nerene koyayım" türünden galiz küfürlerini tartışmaz hale geldi. Kültürel yozlaşmanın eseri bu. Amerikan Pastası ile yetişen bir gençlik var önümüzde. Şimdi Çılgın Dersane ile yollarına devam ediyorlar. Cinselliği, milli olmayı, abes eğlenceleri iyi birşey gibi algılıyorlar ve özeniyorlar.

    Şafak Sezer'i severdim açıkçası. Sıdıka, Ekmek Teknesi gibi dizilerde gayet komik karakterler canlandırıyordu. Ve çok başarılıydı. Ama Kutsal Damacana filmiyle soğuttu beni kendisinden. Türkiye'den bir scary movie dalgası oluşturmak için illede belaltı espriler ve galiz küfürlere mi ihtiyaç vardı? Tek bir sahnesine dahi gülmedim filmin. Etrafımda ota boka gülen insanların trajikomik hallerine güldüm sadece. Bundan sonra hiçbir Türk komedisini izlemeyeceğim. Kemal Sunal ve İlyas Salman'dan sonra öyle birisi gelmedi çünkü. Şener Şen zaten Kabadayı'da bitirdi kendisini.

    Velhasıl-ı kelam sende sorun yok recep kardeşim. Sorun neye güldüğünü dahil bilmeyen, cehalet mağduru, basiretsiz toplumda.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: De-Niro

    Türkiye'deki insanların komedi anlayışını iyi değerlendirmeliyiz. Türk insanı kültürel manada çağ atlayabilmek için kendini zoraki hallere soktu. Önceleri Kemal Sunal, Levent Kırca gibi adamlara gülerlerdi. Çünkü toplumsal olarak yaşadığımız hadiseleri ti'ye alıp çok güzel şekilde yorumlarlardı. Bizimkiler dizisi de bu şekildeydi. Cosby Show'u da çok severdi insanlar. Çünkü düzeyli esprileri ve sıcak bir aile atmosferi vardı. Peki sonra ne oldu? Cem Yılmaz, Şafak Sezer gibi adamlar türedi. Elbet bu kişilerin kendine has yetenekleri var. Ama esprileri genellikle Türk kültürü dışında cereyan ediyor.

    Mesela Gora filmini örnek alalım. Normal yaşantıda tüm herkesin karşı çıkacağı şeyleri, insanlar Cem Yılmaz yapınca gülüyor. Cinsel organ heykelcikleri, ikide bir "bilmem nerene koyayım" küfürleri. İnsanlar sinemada bunlara gülüyor. Ama yolda ben yada bir başka vatandaş bu küfürü etse hemen kınarlar. İşte işin hassas noktası tam da burası. İnsanlar komedi ile komedyeni birbirinden ayıramıyor. Komedyen komedi için hangi unsuru kullanırsa caizdir gibi bir görüş ortaya çıkıyor. Ve bu adamlar da bu zaafiyeti kullanıyor. Ossursa gülecek bir seyirci kitlesi var karşılarında çünkü.

    Yıllarca Keman Sunal'ın "eşoğlueşşek" lafzını tartışan halk şimdilerde Cem Yılmaz gibilerin "bilmem nerene koyayım" türünden galiz küfürlerini tartışmaz hale geldi. Kültürel yozlaşmanın eseri bu. Amerikan Pastası ile yetişen bir gençlik var önümüzde. Şimdi Çılgın Dersane ile yollarına devam ediyorlar. Cinselliği, milli olmayı, abes eğlenceleri iyi birşey gibi algılıyorlar ve özeniyorlar.

    Şafak Sezer'i severdim açıkçası. Sıdıka, Ekmek Teknesi gibi dizilerde gayet komik karakterler canlandırıyordu. Ve çok başarılıydı. Ama Kutsal Damacana filmiyle soğuttu beni kendisinden. Türkiye'den bir scary movie dalgası oluşturmak için illede belaltı espriler ve galiz küfürlere mi ihtiyaç vardı? Tek bir sahnesine dahi gülmedim filmin. Etrafımda ota boka gülen insanların trajikomik hallerine güldüm sadece. Bundan sonra hiçbir Türk komedisini izlemeyeceğim. Kemal Sunal ve İlyas Salman'dan sonra öyle birisi gelmedi çünkü. Şener Şen zaten Kabadayı'da bitirdi kendisini.

    Velhasıl-ı kelam bizde sorun yok kardeşim. Sorun neye güldüğünü dahi bilmeyen, cehalet mağduru, basiretsiz toplumda.



    alıntı yapılacak bir yazı,




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Barbar

    quote:

    Orjinalden alıntı: De-Niro

    Türkiye'deki insanların komedi anlayışını iyi değerlendirmeliyiz. Türk insanı kültürel manada çağ atlayabilmek için kendini zoraki hallere soktu. Önceleri Kemal Sunal, Levent Kırca gibi adamlara gülerlerdi. Çünkü toplumsal olarak yaşadığımız hadiseleri ti'ye alıp çok güzel şekilde yorumlarlardı. Bizimkiler dizisi de bu şekildeydi. Cosby Show'u da çok severdi insanlar. Çünkü düzeyli esprileri ve sıcak bir aile atmosferi vardı. Peki sonra ne oldu? Cem Yılmaz, Şafak Sezer gibi adamlar türedi. Elbet bu kişilerin kendine has yetenekleri var. Ama esprileri genellikle Türk kültürü dışında cereyan ediyor.

    Mesela Gora filmini örnek alalım. Normal yaşantıda tüm herkesin karşı çıkacağı şeyleri, insanlar Cem Yılmaz yapınca gülüyor. Cinsel organ heykelcikleri, ikide bir "bilmem nerene koyayım" küfürleri. İnsanlar sinemada bunlara gülüyor. Ama yolda ben yada bir başka vatandaş bu küfürü etse hemen kınarlar. İşte işin hassas noktası tam da burası. İnsanlar komedi ile komedyeni birbirinden ayıramıyor. Komedyen komedi için hangi unsuru kullanırsa caizdir gibi bir görüş ortaya çıkıyor. Ve bu adamlar da bu zaafiyeti kullanıyor. Ossursa gülecek bir seyirci kitlesi var karşılarında çünkü.

    Yıllarca Keman Sunal'ın "eşoğlueşşek" lafzını tartışan halk şimdilerde Cem Yılmaz gibilerin "bilmem nerene koyayım" türünden galiz küfürlerini tartışmaz hale geldi. Kültürel yozlaşmanın eseri bu. Amerikan Pastası ile yetişen bir gençlik var önümüzde. Şimdi Çılgın Dersane ile yollarına devam ediyorlar. Cinselliği, milli olmayı, abes eğlenceleri iyi birşey gibi algılıyorlar ve özeniyorlar.

    Şafak Sezer'i severdim açıkçası. Sıdıka, Ekmek Teknesi gibi dizilerde gayet komik karakterler canlandırıyordu. Ve çok başarılıydı. Ama Kutsal Damacana filmiyle soğuttu beni kendisinden. Türkiye'den bir scary movie dalgası oluşturmak için illede belaltı espriler ve galiz küfürlere mi ihtiyaç vardı? Tek bir sahnesine dahi gülmedim filmin. Etrafımda ota boka gülen insanların trajikomik hallerine güldüm sadece. Bundan sonra hiçbir Türk komedisini izlemeyeceğim. Kemal Sunal ve İlyas Salman'dan sonra öyle birisi gelmedi çünkü. Şener Şen zaten Kabadayı'da bitirdi kendisini.

    Velhasıl-ı kelam sende sorun yok recep kardeşim. Sorun neye güldüğünü dahil bilmeyen, cehalet mağduru, basiretsiz toplumda.



    söylediklerinin hiçbirine katılmadığımı söylemekle beraber kendi gerçeklerini sanki Türkiye nin ve Türk halkının gerçekleri gibi yansıtmanıda ayrıca kınıyorum.Anlattıkların tamamen kendi gerçeklerin.ama sen tamamen bir bilirkişi edasıyla yorum yapıyorsun.

    bence cem yılmaz son yıllarda Türkiye de yetişmiş en iyi mizahçı, şovmen, oyuncu, karikatüristtir..sen kalkıp şafak sezer gibi 3.sınıf kendini komedyen sanan bir adamla cem yılmaz ın adını yanyana yazarak zaten baştan hata yapıyorsun..Şafak sezere hiçbirzaman gülmedim ve gülmemde.Ama Cem yılmaz ın tv nin sesini kapatarak izlesem dahi gülerim.Adamda beni güldürecek ve eğlendirecek tüm enerji mevcut çünkü..

    gora filmindeki heykelcik herhalde Türk turizminde en çok satışından gelir sağlanan ürünlerden biridir..neden bu kadar yadırdagın bereket tanrısını anlayamadım...tatil yörelerinde en kaliteli hediyelik eşya mağazasında bile raflar dolusu sergilenen ve satılan bir ürün oysaki...ayrıca cem yılmaz yada başka filmlerdeki oyuncuların "bilmemnerene koyayım" lafı gündelik hayatta sosyal sınıfı ne olursa olsun her 3 kişiden 2 sinin kullandığı bir kelime...bunu da yadırgamak çok saçma...hollywood filmlerinde edilen küfürlerin yanında bu devede kulak kalıyor..o filmleri ağzının suyu akarak izleyen bizler kendi yaptıklarımıza nedense çok ağır ithamlarla saldırmayı bir borç ve görev biliyoruz..çok yazık..

    şener şen kabadayı filminde bitirdi kendisini demişsin...senin görüşüne göre kabadayıda değil EŞKIYA filminde bitmiş olması gerkliydi şener şen in...oysaki o film Türk sinemasının en önemli 10 yapımından biridir...şener şen komedi filmlerinde oynadı diye illa ölene kadar o konsepttemi rol alması lazım...KABADAYI filmi şener şen in oyunculuğu açısından 10 üstünden 9 luk bir filmdir...buna paralel bir örnek vermek gerekirse şaklabanlıklarıyla yıllarca bizi gülme krizine sokan JIM CARREY bile 4-5 tane içinden komediden eser olmayan film çekti..ve gayette başarılı oldu...

    eğer bu ülkede komedi tarzının bu kadar ayaklar altında sürünmesine bir suçlu aranıyorsa bu isim kesinlikle MEHMET ALİ ERBİL dir...en baş suçlu odur..ha ondan sonra şafak sezer, peker açıkalın, v.s. isimler gelir...bunların yaptıkları zaten komedi değil..tek kelimeyle rezillik...

    Türk komedisi izlemem demişsin...oysa ben Cem yılmaz ın, Yılmaz erdoğan ın olduğu her filmi seyrederim..buna ek olarakta Kemal sunal her filmini oturup defalarca izlerim...her izlediğimdede gülerim...

    iyi forumlar..

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: Lord Westside

    söylediklerinin hiçbirine katılmadığımı söylemekle beraber kendi gerçeklerini sanki Türkiye nin ve Türk halkının gerçekleri gibi yansıtmanıda ayrıca kınıyorum.Anlattıkların tamamen kendi gerçeklerin.ama sen tamamen bir bilirkişi edasıyla yorum yapıyorsun.

    bence cem yılmaz son yıllarda Türkiye de yetişmiş en iyi mizahçı, şovmen, oyuncu, karikatüristtir..sen kalkıp şafak sezer gibi 3.sınıf kendini komedyen sanan bir adamla cem yılmaz ın adını yanyana yazarak zaten baştan hata yapıyorsun..Şafak sezere hiçbirzaman gülmedim ve gülmemde.Ama Cem yılmaz ın tv nin sesini kapatarak izlesem dahi gülerim.Adamda beni güldürecek ve eğlendirecek tüm enerji mevcut çünkü..

    gora filmindeki heykelcik herhalde Türk turizminde en çok satışından gelir sağlanan ürünlerden biridir..neden bu kadar yadırdagın bereket tanrısını anlayamadım...tatil yörelerinde en kaliteli hediyelik eşya mağazasında bile raflar dolusu sergilenen ve satılan bir ürün oysaki...ayrıca cem yılmaz yada başka filmlerdeki oyuncuların "bilmemnerene koyayım" lafı gündelik hayatta sosyal sınıfı ne olursa olsun her 3 kişiden 2 sinin kullandığı bir kelime...bunu da yadırgamak çok saçma...hollywood filmlerinde edilen küfürlerin yanında bu devede kulak kalıyor..o filmleri ağzının suyu akarak izleyen bizler kendi yaptıklarımıza nedense çok ağır ithamlarla saldırmayı bir borç ve görev biliyoruz..çok yazık..

    şener şen kabadayı filminde bitirdi kendisini demişsin...senin görüşüne göre kabadayıda değil EŞKIYA filminde bitmiş olması gerkliydi şener şen in...oysaki o film Türk sinemasının en önemli 10 yapımından biridir...şener şen komedi filmlerinde oynadı diye illa ölene kadar o konsepttemi rol alması lazım...KABADAYI filmi şener şen in oyunculuğu açısından 10 üstünden 9 luk bir filmdir...buna paralel bir örnek vermek gerekirse şaklabanlıklarıyla yıllarca bizi gülme krizine sokan JIM CARREY bile 4-5 tane içinden komediden eser olmayan film çekti..ve gayette başarılı oldu...

    eğer bu ülkede komedi tarzının bu kadar ayaklar altında sürünmesine bir suçlu aranıyorsa bu isim kesinlikle MEHMET ALİ ERBİL dir...en baş suçlu odur..ha ondan sonra şafak sezer, peker açıkalın, v.s. isimler gelir...bunların yaptıkları zaten komedi değil..tek kelimeyle rezillik...

    Türk komedisi izlemem demişsin...oysa ben Cem yılmaz ın, Yılmaz erdoğan ın olduğu her filmi seyrederim..buna ek olarakta Kemal sunal her filmini oturup defalarca izlerim...her izlediğimdede gülerim...

    iyi forumlar..


    Öncelikle herhangi bir bilirkişi statüsünde olmadığımı ve bu statüde olduğumu beyan ettirecek hiçbir değerledirmede bulunmadığımı belirtmek isterim. Kendi gözümle gördüğüm Türkiye gerçeğini sundum sadece. Bu hiç kimsenin gerçeği olmayabilir. Böyle totaliter bir yaklaşımda olduğum söylenemez zaten. Katılan katılır, katılmayan katılmaz. Zaten Türkiye gerçeğini ölçeklendirebilmek yahut masaya yatırabilmek için kişi kendi perspektifinden değerlendirmeli hadiseleri. Kendi perspektifi başkalarının perspektifine ters gelebilir. Buna karşı görüş beyan edilir ve istişare edilir. Burada herhangi bir sorun göremiyorum.

    Şafak Sezer ve Cem Yılmaz'ın bana göre hiçbir fark yoktur. Zira bu bir beğeni mekanizmasıdır. Birisinin beğendiğini bir başkasını beğenecek diye bir kaide yoktur. Ya da birisi hakkında sarfettiğimiz görüşün bir başkasının o kişi hakkında sarfettiği görüşle aynı derecede olması gibi bir zaruret yoktur. Şafak Sezer ve Cem Yılmaz'ın adlarını yanyana yazmam benim kriterlerimce bir sorun teşkil etmez. Aksine ölçekli bir kombinasyondur. Siz Cem Yılmaz'ı sevebilir ve Şafak Sezer ile bir tutmazsınız. Saygı duyarım. Aynı saygıyı sizden de beklerim, pek mümkün görünmese de ilk yorumunuz hasebiyle.

    Gora filmindeki heykelciğin tatil yörelerindeki lüks mağazalarda bile raflarda olup rağbet görmesini, filmde kullanılmasının yadırganamayacağı ile ilişkilendirmişsiniz. Bir şeyin rağbet görmesi ona olan bakış açımızı değiştirmeli mi? Mesela Türk aile kültüründe bu heykelciği odasına koyabilen kaç insan vardır? Siz koyar mısınız? Eğer mantık buysa cinsel ürün mağazalarındaki yüksek rağbete tabi tutulan ürünleri de filmlerde kullanalım. Mesela vibratör kullansınlar bundan sonra. Ne de olsa raflarda yerini alan ve epey rağbet gören bir ürün. Bu nasıl bir mantık böyle?

    İsmi geçen filmde "bilmem nerene koyayım" tarzından küfürleri de sosyal sınıflarda her 3 kişiden 2 kişinin kullandığını söyleyerek meşru kılma amacı gütmüşsünüz. Ardından Hollywood filmlerinde edilen küfürlerin yanında Gora filmindekilerin devede kulak kaldığını söylemişsiniz. Ne yazıkki burada da dayanaksız bir görüşte bulunmuşsunuz. İlk paragrafınızda söze girerken "kendi gerçeklerinizi söylüyorsunuz" diyorsunuz ama sonrasında "o filmleri ağzının suyu akarak bizler" diyerek başka bir özne kullanmışsınız. O filmlerin hiçbirini ağzımın suyunu akıtarak izlemedim. Hiçbir zaman da tasvip etmedim. Tarkovsky, Trier, Kurosawa gibi üstadları bu yüzden çok severim.

    Velev ki kullanılmasına bir şey demeyelim hadi. Peki amaç nedir? Cem Yılmaz o heykel imgesiyle üçüncü sınıf espriden başka ne amaç gütmüştür? Oysa Stanley Kubrick "Otomatik Portakal" filminde bunun daha aşırısını yapmıştır. Ama orada hiç değilse sosyolojik bir durumu nitelendirmek için imge olarak kullanmıştır. Hakeza David Cronenberg'in "Crash" filmi. Film neredeyse erotizm üzerine kurulmuştur. Ama altında yatan felsefe muhteşemdir. Peki Cem Yılmaz hangi felsefe ve imgelem uğruna bu sırat köprüsünde gezinmeyi seçmiştir? Cevap basit. Ota boka gülen Türk seyircisi için.

    Şener Şen konusuna gelirsek. Ben Kabadayı'da Şener Şen bitti derken, üstlendiği rollerin özelliği açısından söylemedim, yanlış değerlendirmede bulunmuşsunuz yine. Şener Şen Kabadayı'da oldukça pasifize edilmiştir. Ve maalesef Kenan İmirzalıoğlu Şener Şen'i ezmiştir. Bu Şener Şen'in yeteneksizliğinden mi? Hayır. Filmin senaryosu ve yönetimi onu dar alana hapsettiğinden. İşte bu yüzden Şener Şen bitmiştir. Ki kendisi de bunun farkındadır, çoğu eleştirmenin katıldığı üzre. Yoksa sizin sandığınız gibi komedi dururken neden ciddi rollere adım attı gibi bir hipoteze malik değilim. Keza dediğiniz gibi Jim Carrey onca komedi filminden sonra Sil Baştan, 23 Numara gibi gayet ciddi rollerinde hakkını vermiştir. Bir yığın örnek verilebilir bu konuda. Zaten öyle aptalca bir yargıda bulunsaydım, Eşkiya gibi bir filmi hiçe saymış olurdum, ki bu hepten trajedi olurdu.

    Cem Yılmaz'ın ve Yılmaz Erdoğan'ın filmlerine gülebilirsiniz, saygı duyarım. Ama ben gülmüyorum. Gülme hakkının olduğu yerde gülmeme hakkı da vardır. Ve gülme hakkının savunulabildiği derecededir gülmeme hakkının savunulabilme derecesi. Size de iyi forumlar. Saygılarımla.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi De-Niro -- 8 Ocak 2008; 13:59:42 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: De-Niro

    quote:

    Orjinalden alıntı: Lord Westside

    söylediklerinin hiçbirine katılmadığımı söylemekle beraber kendi gerçeklerini sanki Türkiye nin ve Türk halkının gerçekleri gibi yansıtmanıda ayrıca kınıyorum.Anlattıkların tamamen kendi gerçeklerin.ama sen tamamen bir bilirkişi edasıyla yorum yapıyorsun.

    bence cem yılmaz son yıllarda Türkiye de yetişmiş en iyi mizahçı, şovmen, oyuncu, karikatüristtir..sen kalkıp şafak sezer gibi 3.sınıf kendini komedyen sanan bir adamla cem yılmaz ın adını yanyana yazarak zaten baştan hata yapıyorsun..Şafak sezere hiçbirzaman gülmedim ve gülmemde.Ama Cem yılmaz ın tv nin sesini kapatarak izlesem dahi gülerim.Adamda beni güldürecek ve eğlendirecek tüm enerji mevcut çünkü..

    gora filmindeki heykelcik herhalde Türk turizminde en çok satışından gelir sağlanan ürünlerden biridir..neden bu kadar yadırdagın bereket tanrısını anlayamadım...tatil yörelerinde en kaliteli hediyelik eşya mağazasında bile raflar dolusu sergilenen ve satılan bir ürün oysaki...ayrıca cem yılmaz yada başka filmlerdeki oyuncuların "bilmemnerene koyayım" lafı gündelik hayatta sosyal sınıfı ne olursa olsun her 3 kişiden 2 sinin kullandığı bir kelime...bunu da yadırgamak çok saçma...hollywood filmlerinde edilen küfürlerin yanında bu devede kulak kalıyor..o filmleri ağzının suyu akarak izleyen bizler kendi yaptıklarımıza nedense çok ağır ithamlarla saldırmayı bir borç ve görev biliyoruz..çok yazık..

    şener şen kabadayı filminde bitirdi kendisini demişsin...senin görüşüne göre kabadayıda değil EŞKIYA filminde bitmiş olması gerkliydi şener şen in...oysaki o film Türk sinemasının en önemli 10 yapımından biridir...şener şen komedi filmlerinde oynadı diye illa ölene kadar o konsepttemi rol alması lazım...KABADAYI filmi şener şen in oyunculuğu açısından 10 üstünden 9 luk bir filmdir...buna paralel bir örnek vermek gerekirse şaklabanlıklarıyla yıllarca bizi gülme krizine sokan JIM CARREY bile 4-5 tane içinden komediden eser olmayan film çekti..ve gayette başarılı oldu...

    eğer bu ülkede komedi tarzının bu kadar ayaklar altında sürünmesine bir suçlu aranıyorsa bu isim kesinlikle MEHMET ALİ ERBİL dir...en baş suçlu odur..ha ondan sonra şafak sezer, peker açıkalın, v.s. isimler gelir...bunların yaptıkları zaten komedi değil..tek kelimeyle rezillik...

    Türk komedisi izlemem demişsin...oysa ben Cem yılmaz ın, Yılmaz erdoğan ın olduğu her filmi seyrederim..buna ek olarakta Kemal sunal her filmini oturup defalarca izlerim...her izlediğimdede gülerim...

    iyi forumlar..


    Öncelikle herhangi bir bilirkişi statüsünde olmadığımı ve bu statüde olduğumu beyan ettirecek hiçbir değerledirmede bulunmadığımı belirtmek isterim. Kendi gözümle gördüğüm Türkiye gerçeğini sundum sadece. Bu hiç kimsenin gerçeği olmayabilir. Böyle totaliter bir yaklaşımda olduğum söylenemez zaten. Katılan katılır, katılmayan katılmaz. Zaten Türkiye gerçeğini ölçeklendirebilmek yahut masaya yatırabilmek için kişi kendi perspektifinden değerlendirmeli hadiseleri. Kendi perspektifi başkalarının perspektifine ters gelebilir. Buna karşı görüş beyan edilir ve istişare edilir. Burada herhangi bir sorun göremiyorum.

    Şafak Sezer ve Cem Yılmaz'ın bana göre hiçbir fark yoktur. Zira bu bir beğeni mekanizmasıdır. Birisinin beğendiğini bir başkasını beğenecek diye bir kaide yoktur. Ya da birisi hakkında sarfettiğimiz görüşün bir başkasının o kişi hakkında sarfettiği görüşle aynı derecede olması gibi bir zaruret yoktur. Şafak Sezer ve Cem Yılmaz'ın adlarını yanyana yazmam benim kriterlerimce bir sorun teşkil etmez. Aksine ölçekli bir kombinasyondur. Siz Cem Yılmaz'ı sevebilir ve Şafak Sezer ile bir tutmazsınız. Saygı duyarım. Aynı saygıyı sizden de beklerim, pek mümkün görünmese de ilk yorumunuz hasebiyle.

    Gora filmindeki heykelciğin tatil yörelerindeki lüks mağazalarda bile raflarda olup rağbet görmesini, filmde kullanılmasının yadırganamayacağı ile ilişkilendirmişsiniz. Bir şeyin rağbet görmesi ona olan bakış açımızı değiştirmeli mi? Mesela Türk aile kültüründe bu heykelciği odasına koyabilen kaç insan vardır? Siz koyar mısınız? Eğer mantık buysa cinsel ürün mağazalarındaki yüksek rağbete tabi tutulan ürünleri de filmlerde kullanalım. Mesela vibratör kullansınlar bundan sonra. Ne de olsa raflarda yerini alan ve epey rağbet gören bir ürün. Bu nasıl bir mantık böyle?

    İsmi geçen filmde "bilmem nerene koyayım" tarzından küfürleri de sosyal sınıflarda her 3 kişiden 2 kişinin kullandığını söyleyerek meşru kılma amacı gütmüşsünüz. Ardından Hollywood filmlerinde edilen küfürlerin yanında Gora filmindekilerin devede kulak kaldığını söylemişsiniz. Ne yazıkki burada da dayanaksız bir görüşte bulunmuşsunuz. İlk paragrafınızda söze girerken "kendi gerçeklerinizi söylüyorsunuz" diyorsunuz ama sonrasında "o filmleri ağzının suyu akarak bizler" diyerek başka bir özne kullanmışsınız. O filmlerin hiçbirini ağzımın suyunu akıtarak izlemedim. Hiçbir zaman da tasvip etmedim. Tarkovsky, Trier, Kurosawa gibi üstadları bu yüzden çok severim.

    Velev ki kullanılmasına bir şey demeyelim hadi. Peki amaç nedir? Cem Yılmaz o heykel imgesiyle üçüncü sınıf espriden başka ne amaç gütmüştür? Oysa Stanley Kubrick "Otomatik Portakal" filminde bunun daha aşırısını yapmıştır. Ama orada hiç değilse sosyolojik bir durumu nitelendirmek için imge olarak kullanmıştır. Hakeza David Cronenberg'in "Crash" filmi. Film neredeyse erotizm üzerine kurulmuştur. Ama altında yatan felsefe muhteşemdir. Peki Cem Yılmaz hangi felsefe ve imgelem uğruna bu sırat köprüsünde gezinmeyi seçmiştir? Cevap basit. Ota boka gülen Türk seyircisi için.

    Şener Şen konusuna gelirsek. Ben Kabadayı'da Şener Şen bitti derken, üstlendiği rollerin özelliği açısından söylemedim, yanlış değerlendirmede bulunmuşsunuz yine. Şener Şen Kabadayı'da oldukça pasifize edilmiştir. Ve maalesef Kenan İmirzalıoğlu Şener Şen'i ezmiştir. Bu Şener Şen'in yeteneksizliğinden mi? Hayır. Filmin senaryosu ve yönetimi onu dar alana hapsettiğinden. İşte bu yüzden Şener Şen bitmiştir. Ki kendisi de bunun farkındadır, çoğu eleştirmenin katıldığı üzre. Yoksa sizin sandığınız gibi komedi dururken neden ciddi rollere adım attı gibi bir hipoteze malik değilim. Keza dediğiniz gibi Jim Carrey onca komedi filminden sonra Sil Baştan, 23 Numara gibi gayet ciddi rollerinde hakkını vermiştir. Bir yığın örnek verilebilir bu konuda. Zaten öyle aptalca bir yargıda bulunsaydım, Eşkiya gibi bir filmi hiçe saymış olurdum, ki bu hepten trajedi olurdu.

    Cem Yılmaz'ın ve Yılmaz Erdoğan'ın filmlerine gülebilirsiniz, saygı duyarım. Ama ben gülmüyorum. Gülme hakkının olduğu yerde gülmeme hakkı da vardır. Ve gülme hakkının savunulabildiği derecededir gülmeme hakkının savunulabilme derecesi. Size de iyi forumlar. Saygılarımla.

    Alıntıları Göster
    quote:

    1- Öncelikle herhangi bir bilirkişi statüsünde olmadığımı ve bu statüde olduğumu beyan ettirecek hiçbir değerledirmede bulunmadığımı belirtmek isterim. Kendi gözümle gördüğüm Türkiye gerçeğini sundum sadece. Bu hiç kimsenin gerçeği olmayabilir. Böyle totaliter bir yaklaşımda olduğum söylenemez zaten. Katılan katılır, katılmayan katılmaz. Zaten Türkiye gerçeğini ölçeklendirebilmek yahut masaya yatırabilmek için kişi kendi perspektifinden değerlendirmeli hadiseleri. Kendi perspektifi başkalarının perspektifine ters gelebilir. Buna karşı görüş beyan edilir ve istişare edilir. Burada herhangi bir sorun göremiyorum.

    2-Şafak Sezer ve Cem Yılmaz'ın bana göre hiçbir fark yoktur. Zira bu bir beğeni mekanizmasıdır. Birisinin beğendiğini bir başkasını beğenecek diye bir kaide yoktur. Ya da birisi hakkında sarfettiğimiz görüşün bir başkasının o kişi hakkında sarfettiği görüşle aynı derecede olması gibi bir zaruret yoktur. Şafak Sezer ve Cem Yılmaz'ın adlarını yanyana yazmam benim kriterlerimce bir sorun teşkil etmez. Aksine ölçekli bir kombinasyondur. Siz Cem Yılmaz'ı sevebilir ve Şafak Sezer ile bir tutmazsınız. Saygı duyarım. Aynı saygıyı sizden de beklerim, pek mümkün görünmese de ilk yorumunuz hasebiyle.

    3-İsmi geçen filmde "bilmem nerene koyayım" tarzından küfürleri de sosyal sınıflarda her 3 kişiden 2 kişinin kullandığını söyleyerek meşru kılma amacı gütmüşsünüz. Ardından Hollywood filmlerinde edilen küfürlerin yanında Gora filmindekilerin devede kulak kaldığını söylemişsiniz. Ne yazıkki burada da dayanaksız bir görüşte bulunmuşsunuz. İlk paragrafınızda söze girerken "kendi gerçeklerinizi söylüyorsunuz" diyorsunuz ama sonrasında "o filmleri ağzının suyu akarak bizler" diyerek başka bir özne kullanmışsınız. O filmlerin hiçbirini ağzımın suyunu akıtarak izlemedim. Hiçbir zaman da tasvip etmedim. Tarkovsky, Trier, Kurosawa gibi üstadları bu yüzden çok severim.

    4-Gora filmindeki heykelciğin tatil yörelerindeki lüks mağazalarda bile raflarda olup rağbet görmesini, filmde kullanılmasının yadırganamayacağı ile ilişkilendirmişsiniz. Bir şeyin rağbet görmesi ona olan bakış açımızı değiştirmeli mi? Mesela Türk aile kültüründe bu heykelciği odasına koyabilen kaç insan vardır? Siz koyar mısınız? Eğer mantık buysa cinsel ürün mağazalarındaki yüksek rağbete tabi tutulan ürünleri de filmlerde kullanalım. Mesela vibratör kullansınlar bundan sonra. Ne de olsa raflarda yerini alan ve epey rağbet gören bir ürün. Bu nasıl bir mantık böyle?

    5-Şener Şen konusuna gelirsek. Ben Kabadayı'da Şener Şen bitti derken, üstlendiği rollerin özelliği açısından söylemedim, yanlış değerlendirmede bulunmuşsunuz yine. Şener Şen Kabadayı'da oldukça pasifize edilmiştir. Ve maalesef Kenan İmirzalıoğlu Şener Şen'i ezmiştir. Bu Şener Şen'in yeteneksizliğinden mi? Hayır. Filmin senaryosu ve yönetimi onu dar alana hapsettiğinden. İşte bu yüzden Şener Şen bitmiştir. Ki kendisi de bunun farkındadır, çoğu eleştirmenin katıldığı üzre. Yoksa sizin sandığınız gibi komedi dururken neden ciddi rollere adım attı gibi bir hipoteze malik değilim. Keza dediğiniz gibi Jim Carrey onca komedi filminden sonra Sil Baştan, 23 Numara gibi gayet ciddi rollerinde hakkını vermiştir. Bir yığın örnek verilebilir bu konuda. Zaten öyle aptalca bir yargıda bulunsaydım, Eşkiya gibi bir filmi hiçe saymış olurdum, ki bu hepten trajedi olurdu.
    1-ben sadece o mesajında öyle bir hava sezdim ve bunu dile getirdim..olay bundan ibaret..kendi şahsi fikrimdir o eleştiri..


    2-insanları, şirketleri, takımları, olayları,v.s. leri kıayslarken yada karşılaştırırken yada aynı kategoriye kyarken bazı kriterleri göz önünde bulundurmak şarttır...sen cem yılmazla şafak sezeri aynı kategoriye koyarken bu iki ismin bugüne kadar yaptıklarını, yarattıklarını, yeteneklerini, zeka seviyelerini hatta iq larını, kültür seviyelerini, yaratıcılıklarını ve bunlar gibi birsürü şeyi göz önünde bulundurman lazım...şafak sezer ne yapmıştır cem yılmaz ne yapmıştır zihninde bunun kısa bir karşılaştırmasını yapman lazım...o zaman dediğimi anlarsın..cem yılmazı sevmek zorunda değilsin tabiki..mesela bende stanley kubrick i sevmem ama yaptıklarına saygı duyarım..cem yılmazda saygı duyulması gereken komple bir sanatçıdır..


    3-meşru kılmıyorum gerçekleri söylüyorum..yıllardan beri çevremde yaptığım gözleme dayanarak konuşuyorum..o kelimeyi arada ben dahi kullanıyorum..Holding sahibi adamda kullanıyor, ayakkabı boyacısıda kullanıyor, politikacı da kullanıyor...filmlerde kullanılmasıda gayet normal...die hard serilerinde her bir filmde ortalama 23 kere "mother fu..." 40 küsür kere "fu..." kelimesinin kullanıldığını küçük bir örnek olarak verebilirim..

    4-o heykeli tüm dünya bilmekte...bereket tanrısının neyi rahatsız etti seni anlayamadım...binlerce yıllık bir geçmişi olan bir tarihi eser alt tarafı...evinde aksesuar olarak kullanan çokta insan tanıyorum.sen bereket tanrısını sex shop taki vibratörle aynı kefeye koyuyorsan sana söyliycek kelimem yok maalesef...


    5-kabadayı filminde şener şen hem gayet iyi oynamıştır hemde senaryodaki yeri gayet belirgin ve yer tutucudur...bu benim fikrim...benim okuduğum eleştirmen yorumlarıda bunu söylüyor zaten..demekki ikimizde işimize gelen eleştirmen yorumlarını okuyoruz

    bu düzeyli tartışma için teşekkür ederim ayrıca..saygılar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Barbar -- 8 Ocak 2008; 14:47:50 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Barbar

    quote:

    1- Öncelikle herhangi bir bilirkişi statüsünde olmadığımı ve bu statüde olduğumu beyan ettirecek hiçbir değerledirmede bulunmadığımı belirtmek isterim. Kendi gözümle gördüğüm Türkiye gerçeğini sundum sadece. Bu hiç kimsenin gerçeği olmayabilir. Böyle totaliter bir yaklaşımda olduğum söylenemez zaten. Katılan katılır, katılmayan katılmaz. Zaten Türkiye gerçeğini ölçeklendirebilmek yahut masaya yatırabilmek için kişi kendi perspektifinden değerlendirmeli hadiseleri. Kendi perspektifi başkalarının perspektifine ters gelebilir. Buna karşı görüş beyan edilir ve istişare edilir. Burada herhangi bir sorun göremiyorum.

    2-Şafak Sezer ve Cem Yılmaz'ın bana göre hiçbir fark yoktur. Zira bu bir beğeni mekanizmasıdır. Birisinin beğendiğini bir başkasını beğenecek diye bir kaide yoktur. Ya da birisi hakkında sarfettiğimiz görüşün bir başkasının o kişi hakkında sarfettiği görüşle aynı derecede olması gibi bir zaruret yoktur. Şafak Sezer ve Cem Yılmaz'ın adlarını yanyana yazmam benim kriterlerimce bir sorun teşkil etmez. Aksine ölçekli bir kombinasyondur. Siz Cem Yılmaz'ı sevebilir ve Şafak Sezer ile bir tutmazsınız. Saygı duyarım. Aynı saygıyı sizden de beklerim, pek mümkün görünmese de ilk yorumunuz hasebiyle.

    3-İsmi geçen filmde "bilmem nerene koyayım" tarzından küfürleri de sosyal sınıflarda her 3 kişiden 2 kişinin kullandığını söyleyerek meşru kılma amacı gütmüşsünüz. Ardından Hollywood filmlerinde edilen küfürlerin yanında Gora filmindekilerin devede kulak kaldığını söylemişsiniz. Ne yazıkki burada da dayanaksız bir görüşte bulunmuşsunuz. İlk paragrafınızda söze girerken "kendi gerçeklerinizi söylüyorsunuz" diyorsunuz ama sonrasında "o filmleri ağzının suyu akarak bizler" diyerek başka bir özne kullanmışsınız. O filmlerin hiçbirini ağzımın suyunu akıtarak izlemedim. Hiçbir zaman da tasvip etmedim. Tarkovsky, Trier, Kurosawa gibi üstadları bu yüzden çok severim.

    4-Gora filmindeki heykelciğin tatil yörelerindeki lüks mağazalarda bile raflarda olup rağbet görmesini, filmde kullanılmasının yadırganamayacağı ile ilişkilendirmişsiniz. Bir şeyin rağbet görmesi ona olan bakış açımızı değiştirmeli mi? Mesela Türk aile kültüründe bu heykelciği odasına koyabilen kaç insan vardır? Siz koyar mısınız? Eğer mantık buysa cinsel ürün mağazalarındaki yüksek rağbete tabi tutulan ürünleri de filmlerde kullanalım. Mesela vibratör kullansınlar bundan sonra. Ne de olsa raflarda yerini alan ve epey rağbet gören bir ürün. Bu nasıl bir mantık böyle?

    5-Şener Şen konusuna gelirsek. Ben Kabadayı'da Şener Şen bitti derken, üstlendiği rollerin özelliği açısından söylemedim, yanlış değerlendirmede bulunmuşsunuz yine. Şener Şen Kabadayı'da oldukça pasifize edilmiştir. Ve maalesef Kenan İmirzalıoğlu Şener Şen'i ezmiştir. Bu Şener Şen'in yeteneksizliğinden mi? Hayır. Filmin senaryosu ve yönetimi onu dar alana hapsettiğinden. İşte bu yüzden Şener Şen bitmiştir. Ki kendisi de bunun farkındadır, çoğu eleştirmenin katıldığı üzre. Yoksa sizin sandığınız gibi komedi dururken neden ciddi rollere adım attı gibi bir hipoteze malik değilim. Keza dediğiniz gibi Jim Carrey onca komedi filminden sonra Sil Baştan, 23 Numara gibi gayet ciddi rollerinde hakkını vermiştir. Bir yığın örnek verilebilir bu konuda. Zaten öyle aptalca bir yargıda bulunsaydım, Eşkiya gibi bir filmi hiçe saymış olurdum, ki bu hepten trajedi olurdu.
    1-ben sadece o mesajında öyle bir hava sezdim ve bunu dile getirdim..olay bundan ibaret..kendi şahsi fikrimdir o eleştiri..


    2-insanları, şirketleri, takımları, olayları,v.s. leri kıayslarken yada karşılaştırırken yada aynı kategoriye kyarken bazı kriterleri göz önünde bulundurmak şarttır...sen cem yılmazla şafak sezeri aynı kategoriye koyarken bu iki ismin bugüne kadar yaptıklarını, yarattıklarını, yeteneklerini, zeka seviyelerini hatta iq larını, kültür seviyelerini, yaratıcılıklarını ve bunlar gibi birsürü şeyi göz önünde bulundurman lazım...şafak sezer ne yapmıştır cem yılmaz ne yapmıştır zihninde bunun kısa bir karşılaştırmasını yapman lazım...o zaman dediğimi anlarsın..cem yılmazı sevmek zorunda değilsin tabiki..mesela bende stanley kubrick i sevmem ama yaptıklarına saygı duyarım..cem yılmazda saygı duyulması gereken komple bir sanatçıdır..


    3-meşru kılmıyorum gerçekleri söylüyorum..yıllardan beri çevremde yaptığım gözleme dayanarak konuşuyorum..o kelimeyi arada ben dahi kullanıyorum..Holding sahibi adamda kullanıyor, ayakkabı boyacısıda kullanıyor, politikacı da kullanıyor...filmlerde kullanılmasıda gayet normal...die hard serilerinde her bir filmde ortalama 23 kere "mother fu..." 40 küsür kere "fu..." kelimesinin kullanıldığını küçük bir örnek olarak verebilirim..

    4-o heykeli tüm dünya bilmekte...bereket tanrısının neyi rahatsız etti seni anlayamadım...binlerce yıllık bir geçmişi olan bir tarihi eser alt tarafı...evinde aksesuar olarak kullanan çokta insan tanıyorum.sen bereket tanrısını sex shop taki vibratörle aynı kefeye koyuyorsan sana söyliycek kelimem yok maalesef...


    5-kabadayı filminde şener şen hem gayet iyi oynamıştır hemde senaryodaki yeri gayet belirgin ve yer tutucudur...bu benim fikrim...benim okuduğum eleştirmen yorumlarıda bunu söylüyor zaten..demekki ikimizde işimize gelen eleştirmen yorumlarını okuyoruz

    bu düzeyli tartışma için teşekkür ederim ayrıca..saygılar.

    Alıntıları Göster
    Mehmet Ali Erbil, Şafak Sezer vs..... bu liste uzayıp gider bu adamların oynadığı filmler izlenmez.....


    Örnek;
    Keloğlan kara prense karşı
    Maskeli beşler
    Hababam sınıfı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi :ArHaus: -- 8 Ocak 2008; 15:01:51 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: De-Niro

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Onların ya cinsel saplantıları vardır, ya aile ahlakı yozlaşmıştır ya da medeni olmak uğruna böylesine aptalca bir ortaçağ ikonasından bereket ummak adına modernistliğe(!) girişmişlerdir.



    çok hoşuma gitti bu cümle.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Barbar

    quote:

    1- Öncelikle herhangi bir bilirkişi statüsünde olmadığımı ve bu statüde olduğumu beyan ettirecek hiçbir değerledirmede bulunmadığımı belirtmek isterim. Kendi gözümle gördüğüm Türkiye gerçeğini sundum sadece. Bu hiç kimsenin gerçeği olmayabilir. Böyle totaliter bir yaklaşımda olduğum söylenemez zaten. Katılan katılır, katılmayan katılmaz. Zaten Türkiye gerçeğini ölçeklendirebilmek yahut masaya yatırabilmek için kişi kendi perspektifinden değerlendirmeli hadiseleri. Kendi perspektifi başkalarının perspektifine ters gelebilir. Buna karşı görüş beyan edilir ve istişare edilir. Burada herhangi bir sorun göremiyorum.

    2-Şafak Sezer ve Cem Yılmaz'ın bana göre hiçbir fark yoktur. Zira bu bir beğeni mekanizmasıdır. Birisinin beğendiğini bir başkasını beğenecek diye bir kaide yoktur. Ya da birisi hakkında sarfettiğimiz görüşün bir başkasının o kişi hakkında sarfettiği görüşle aynı derecede olması gibi bir zaruret yoktur. Şafak Sezer ve Cem Yılmaz'ın adlarını yanyana yazmam benim kriterlerimce bir sorun teşkil etmez. Aksine ölçekli bir kombinasyondur. Siz Cem Yılmaz'ı sevebilir ve Şafak Sezer ile bir tutmazsınız. Saygı duyarım. Aynı saygıyı sizden de beklerim, pek mümkün görünmese de ilk yorumunuz hasebiyle.

    3-İsmi geçen filmde "bilmem nerene koyayım" tarzından küfürleri de sosyal sınıflarda her 3 kişiden 2 kişinin kullandığını söyleyerek meşru kılma amacı gütmüşsünüz. Ardından Hollywood filmlerinde edilen küfürlerin yanında Gora filmindekilerin devede kulak kaldığını söylemişsiniz. Ne yazıkki burada da dayanaksız bir görüşte bulunmuşsunuz. İlk paragrafınızda söze girerken "kendi gerçeklerinizi söylüyorsunuz" diyorsunuz ama sonrasında "o filmleri ağzının suyu akarak bizler" diyerek başka bir özne kullanmışsınız. O filmlerin hiçbirini ağzımın suyunu akıtarak izlemedim. Hiçbir zaman da tasvip etmedim. Tarkovsky, Trier, Kurosawa gibi üstadları bu yüzden çok severim.

    4-Gora filmindeki heykelciğin tatil yörelerindeki lüks mağazalarda bile raflarda olup rağbet görmesini, filmde kullanılmasının yadırganamayacağı ile ilişkilendirmişsiniz. Bir şeyin rağbet görmesi ona olan bakış açımızı değiştirmeli mi? Mesela Türk aile kültüründe bu heykelciği odasına koyabilen kaç insan vardır? Siz koyar mısınız? Eğer mantık buysa cinsel ürün mağazalarındaki yüksek rağbete tabi tutulan ürünleri de filmlerde kullanalım. Mesela vibratör kullansınlar bundan sonra. Ne de olsa raflarda yerini alan ve epey rağbet gören bir ürün. Bu nasıl bir mantık böyle?

    5-Şener Şen konusuna gelirsek. Ben Kabadayı'da Şener Şen bitti derken, üstlendiği rollerin özelliği açısından söylemedim, yanlış değerlendirmede bulunmuşsunuz yine. Şener Şen Kabadayı'da oldukça pasifize edilmiştir. Ve maalesef Kenan İmirzalıoğlu Şener Şen'i ezmiştir. Bu Şener Şen'in yeteneksizliğinden mi? Hayır. Filmin senaryosu ve yönetimi onu dar alana hapsettiğinden. İşte bu yüzden Şener Şen bitmiştir. Ki kendisi de bunun farkındadır, çoğu eleştirmenin katıldığı üzre. Yoksa sizin sandığınız gibi komedi dururken neden ciddi rollere adım attı gibi bir hipoteze malik değilim. Keza dediğiniz gibi Jim Carrey onca komedi filminden sonra Sil Baştan, 23 Numara gibi gayet ciddi rollerinde hakkını vermiştir. Bir yığın örnek verilebilir bu konuda. Zaten öyle aptalca bir yargıda bulunsaydım, Eşkiya gibi bir filmi hiçe saymış olurdum, ki bu hepten trajedi olurdu.
    1-ben sadece o mesajında öyle bir hava sezdim ve bunu dile getirdim..olay bundan ibaret..kendi şahsi fikrimdir o eleştiri..


    2-insanları, şirketleri, takımları, olayları,v.s. leri kıayslarken yada karşılaştırırken yada aynı kategoriye kyarken bazı kriterleri göz önünde bulundurmak şarttır...sen cem yılmazla şafak sezeri aynı kategoriye koyarken bu iki ismin bugüne kadar yaptıklarını, yarattıklarını, yeteneklerini, zeka seviyelerini hatta iq larını, kültür seviyelerini, yaratıcılıklarını ve bunlar gibi birsürü şeyi göz önünde bulundurman lazım...şafak sezer ne yapmıştır cem yılmaz ne yapmıştır zihninde bunun kısa bir karşılaştırmasını yapman lazım...o zaman dediğimi anlarsın..cem yılmazı sevmek zorunda değilsin tabiki..mesela bende stanley kubrick i sevmem ama yaptıklarına saygı duyarım..cem yılmazda saygı duyulması gereken komple bir sanatçıdır..


    3-meşru kılmıyorum gerçekleri söylüyorum..yıllardan beri çevremde yaptığım gözleme dayanarak konuşuyorum..o kelimeyi arada ben dahi kullanıyorum..Holding sahibi adamda kullanıyor, ayakkabı boyacısıda kullanıyor, politikacı da kullanıyor...filmlerde kullanılmasıda gayet normal...die hard serilerinde her bir filmde ortalama 23 kere "mother fu..." 40 küsür kere "fu..." kelimesinin kullanıldığını küçük bir örnek olarak verebilirim..

    4-o heykeli tüm dünya bilmekte...bereket tanrısının neyi rahatsız etti seni anlayamadım...binlerce yıllık bir geçmişi olan bir tarihi eser alt tarafı...evinde aksesuar olarak kullanan çokta insan tanıyorum.sen bereket tanrısını sex shop taki vibratörle aynı kefeye koyuyorsan sana söyliycek kelimem yok maalesef...


    5-kabadayı filminde şener şen hem gayet iyi oynamıştır hemde senaryodaki yeri gayet belirgin ve yer tutucudur...bu benim fikrim...benim okuduğum eleştirmen yorumlarıda bunu söylüyor zaten..demekki ikimizde işimize gelen eleştirmen yorumlarını okuyoruz

    bu düzeyli tartışma için teşekkür ederim ayrıca..saygılar.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: Lord Westside
    o heykeli tüm dünya bilmekte...bereket tanrısının neyi rahatsız etti seni anlayamadım...binlerce yıllık bir geçmişi olan bir tarihi eser alt tarafı...evinde aksesuar olarak kullanan çokta insan tanıyorum.sen bereket tanrısını sex shop taki vibratörle aynı kefeye koyuyorsan sana söyliycek kelimem yok maalesef...


    Bereket tanrısı sizi rahatsız etmiyorsa, binlerce yıllık geçmişi olan bir tarihi eserse ve bazı tanıdıklarınızın evine koyabilecek nitelikte sanat değeri görüyorsa lütfen şuraya resmini koyarmısınız bereket tanrısının??? Biraz sanata ve tarihi eserlere karşı ilgimiz, hoşgörümüz oluşsun bu haseble. Bekliyorum efendim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: De-Niro

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    Resim herşeyi açıklıyor...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: De-Niro

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    putları yıktık diye biliyordum.ama içimizde tekrardan putlaştırma başladığını görüyorum burada.bereket tanrısıda ne demektir.kainatta tek allah vardır.dikkat çekerim tanrı diye allahın bir ismi yoktur.
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.