Mülteci İstilası Tamamlanıyor (2. sayfa)

Yönetenler türklere karşı olan nefretini geçmişte sürekli dile getiriyordu zaten, eskiden beri böyleydi şaşırmamak lazım. Askere, atatürke, cumhuriyete, harf devrimine, kadınların özgür ve kendi ayakları özeründe durmalarına, devletin tüm dinlere eşit oranda mesafeli durmasına, yani modern, yeniliğe ve gelişime açık Türkiyeye ait ne varsa karşılar ve ölesiye nefret ediyorlar, bu nefret patlamalarını birkaç kez basında gödük zaten. Atatürkün annesine kadar söven fesliyi inatla defalarca ziyaret etmelerinden zihniyetlerini anlayabiliyoruz zaten. Geçmişlerini araştırın, çoğu ingiliz-abd destekli tarikatlara mensuplar.

Arap ülkelerinin çoğu, tam olarak ingiliz ve abd mandası olduğu için oraları istedikleri gibi yönetiyorlar. Kurtuluş savaşından beri bize olan kinleri devam ediyor çünkü ortadoğu planları, atatürkün azmi ve kararlılığı sayesinde, çok uzun süre sekteye uğradı, 1950 lerden beri piyon olarak kullandıkları kişiler üzerinden ülkeyi bataklığa sürüklüyorlar, şu an demokrasi,anayasa bağımsız yargı vs varmış gibi gözüküyor ama tam olarak kabile devleti konumundayız. Bir türlü bölemedikleri ülkeyi mülteciler üzerinden karıştırmanın planlarını yapıyorlar. Hiçbir arap ülkesi bizim kadar mülteci almadı, neden acaba? Tüm yetkiyi tek bir kişiye verip o kişiyi bağlamak da planlarının bir parçasıydı. Eskiden yok tsk ile ayrı uğraş meclis ile ayrı uğraş, hakim savcılarla, anayasa mahkemesi ile ayrı uğraş zor oluyordu. Şimdi hepsi tek yerden yönetildiği için yöneteni ikna ettin mi tamamdır.

Bu halk gerçeklerden bu kadar kopuk yaşadığı sürece başına gelenler müstahak. Cumhuriyet kazanımlarının ne denli önemli birşey olduğunu geçmiş nesillerin hiçbiri idrak edemedi, şimdi açlıkla kıtlıkla sınanıp, mültecilerin bile arkasında 3. sınıf vatandaş olarak yaşayacak. Belki bu sefer akıllanıp geçmişi bu kkadar çabuk unutmaz, başka türlü ders alacakları yok. Ha olan, hiçbir suçları günahları olmamasına rağmen 30 yaş altındakilere olacak maalesef. Çoğunun gençlikleri, hayalleri, kaliteli ve güzel yaşama hayalleri heba olacak boomer nesiller yüzünden. Maalesef ülkelerin dönüşüm süreçlerinde aradaki nesiller kaynıyor.

haklı serzeniş.

ancak bizdeki genel sıkıntı zaten bu. aşağı yukarı herkes şikayet edecek bişeyler buluyor ama bu şikayet edilen konu her ne ise bunun üzerine gitmiyor. ne bileyim resmi yollara başvurmuyor. aman başım ağrımasın deniyor(bu da haklı kendince).

ortak şikayet konularında bir araya gelip toplu şekilde mücadele edilmiyor. zamanım gider,uğraşamam,statü kaybederim,mevki kaybederim,cebimden para çıkar vs vs daha da ötesi darp edilirim,saldırıya uğrarım vs vs diye düşünerek bir mücadele sürdürülemiyor.

halbuki en büyük güç birlikte hareket edebilmektir.

es kaza biraraya gelen bir topluluk bir şekilde yukarıdaki süreçleri geçebilirse bu sefer de bu işlere öncülük edenlerin çıkarları ortaya çıkıyor. rüşvet vs dönmeye başlıyor ve kısa süre sonra mücadelenin cılkı çıkıyor.

zaten bu işleyiş böyle olmasa çok daha medeni, çok daha kalkınmış bir ülke olurduk şimdiye kadar.

konusu geldiğinde ben bunları iletişim halinde olduğum herkese anlatıyorum,yeri geldikçe forumlarda yazıyorum ve sonunda ekliyorum eğer çok büyük sıkıntınız varsa mümkünse çözümler için siyasi partilere üye olun ve mücadelenizi siyaset arenasında ilerletin diyorum.bu köklü sorunların tek ve kesin çözüm yeri meclistir,cumhurbaşkanlığıdır.

evet hepimizin ortak sorunları var ama maalesef birlik olamıyoruz.bir noktadan sonra herkes kendi tarafına çekiyor mücadeleyi. iş dağılıp gidiyor.

gece sokakta kız arkadaşımla dolaşırken 5 li 10 lu gruplar geçiyor orda öldürseler beni kızı taciz etseler kimse bir şey yapamaz ülkenin geldiği hale bakın terör örgütü gibi oldular

aynen öyle taa afrikalardan gelip beleşten okuyup üstüne birde burs alıp devlet yurtlarında bedava kalıyorlar. gerçi bunları savunan 24 tane eşeğe müstehak

Suriyelilerin suç oranlarının düşük olmasının nedeni kayıtlarının ve kimliklerinin olmaması.Yani mesela ülkeye kaçak girmiş ve kayıt altına alınmamış bir Suriyeli suç işlediğinde kolayca ortadan kaybolabiliyor.Adamı ancak mobese kameralarıyla takip edersen bulabiliyorsun.Bunun dışında hiçbir kaydı yok.Dünya'nın hiçbir ülkesinde böyle kimliksiz/pasaportsuz/vizesiz bir yabancının başka bir ülkede elini kolunu sallayarak gezdiğini,dolaştığını,üstüne iş bulup çalıştığını vs göremezsiniz.Türkiye resmen dingonun ahırı gibi bir yer oldu ve bu kasten yapılıyor.

Mesela bir Afganı ve Pakistanlıyı ele alalım.Bunlar kendi ülkelerinden kalkıyor koca İran'ı geçiyorlar.İran Türkiye gibi bunları kendi ülkesinde tutma sevdalısı bir ülke değil.Yakaladıklarında ya geldiğin yere dön diyorlar ya da İrandan başka bir yere git diyorlar.Bunların gidecekleri yerde belli.Türkiye üzerinden Avrupa ülkeleri..Doğal olarak bunlar İranda pek bir zorlamayla karşılaşmadan Türkiye sınırına geliyor.İran askerleri Türkiye tarafına geçecek bu Afganlara ve Pakistanlılara bırakın engel olmayı hatta yol yordam gösteriyor ve bunlar hiçbir engellemeyle karşılaşmadan Türkiye'ye giriş yapıyor.

Türkiye'ye girdikten sonra işler daha da ilginçleşiyor.Tamam hadi sınırda yakalayamadın bunları anlarım ama bu adamlar günlerce ve haftalarca D.Anadoludaki şehirlerde kalıyor.Hatta BBC Türkçe yaz aylarında bu konuda bir haber yapmıştı.Van'a gelen kaçak Afganlar haftalardır şehirde olduklarını yerel esnafın kendilerine acıyarak verdikleri erzaklarla yaşadıklarını söylüyorlardı.Ee şimdi polis nerede?Jandarma nerede?Adamlar haftalarca D.Anadoludaki şehirlerde cirit atıyor,otogarlarda yatıp kalkıyor ama bir Allahın kulu gidipte bunların necidir diye sormuyor.Dahası bunlar orada kalmıyor.Biraz para biriktirince tır ve kamyon kasalarına,otobüs bagajlarına girerek Türkiye'nin en Doğusundan en Batısına ellerini kollarını sallayarak geliyorlar.Bu kadar kaçağın ülkeye girildiği bir ülkede yollarda hiç mi polis ve jandarma yok?Hiç mi bu araçlar durdurulup aranmıyor?

Hadi Batıya geldiler ve yolda yakalayamadın diyelim...Yahu adamlar Batıya geldiklerinde gizlenmiyorlar ki...Çoğunlukta oldukları mahallelere ve semtlere giderek yerleşiyorlar,beş-on kişi bir arada yaşıyorlar,çalıştıkları iş yerleri de belli...Yahu adamlar daha geçen yılbaşında Taksim'de,İstiklal caddesinde tepinerek yılbaşı kutlamalarına bile katılıyorlar.Nerede polis?Nerede Jandarma?

Yani tüm bunlar sığınmacı ve kaçak sorununun kasten çözülmediğini ve kasten bunların ülkeye doldurulduğunu gösteriyor.Amaçta belli...Bu topraklar üzerinde bu topraklara ait olmayan yeni etnik gruplar oluşturarak bu ülkenin hem demografik yapısını bozmak hem de laik yapısına darbe indirmek.Ondan sonra ver elini 'iç savaş'...Gelecekte çıkması muhtemel bir iç savaşın tohumları bugünden ekiliyor.On yıl önce ilk sığınmacılar Türkiye'ye geldiğinde bunlar bu kadar hayatımızı meşgul etmiyordu.Ama aradan on yıl geçtikten sonra nasıl rahatsızlıklar verdiklerine şahit oluyoruz.On yıl sonra bu rahatsızlıklar daha da artmış vaziyette olacak.

Mesela on yıl içinde vatandaşlık alan Suriyeli sayısı Ekim 2021'de İç İşleri Bakanlığınca yayınlanan rapora göre 174 bin ve bu sayı her geçen gün daha da artıyor.Başka vatandaşlıklar verilmese bile bunların kontrolsüz şekilde üremeleri kendiliğinden bu sayıyı daha da arttıracaktır.

cnn türk

'174 bin Suriyeli Türk vatandaşı oldu'

https://www.cnnturk.com/turkiye/174-bin-suriyeli-turk-vatandasi-oldu

Dahası yukarda bir arkadaş ''coğrafya kaderdir'' demiş...Coğrafya kader falan değildir.Türkiye orta doğu ile ilk defa böyle komşu değildi.Suriye'de ve Irakta defalarca askeri darbeler oldu.Krallar ve diktatörler devrildi.Ancak Türkiye hiçbir zaman burnunu bu bataklığa sokmadı.Zaten Türkiye Cumhuriyetini kuran zihniyet Orta doğunun nasıl bir bataklık olduğunu bildiği için yönünü hep Batı'ya çevirmişti.Orta doğu devletleriyle de karşılıklı anlayış çerçevesinde ilişkilerini yürütüyordu.Bu ülkelerin iç meselelerine mümkün mertebe karışmıyordu.

Türkiye'yi orta doğu bataklığına ilk sokmak isteyen Turgut Özal olmuştu.Turgut Özal 1991 yılında Türkiye'yi Irakla savaşa sokmak istemişti.Malum o dönem Irak Kuveyti işgal etmiş ve Amerika Irak'a askeri hareket düzenleme kararı almıştı.Hatta o dönem Saddamın devrilmesi planlanıyordu.Türkiye'de bugün olduğu gibi kilit bir konumdaydı.Bu nedenle Turgut Özal bu savaşa Türkiye'nin de katılması gerektiğini ve böylece Musul ile Kerkük'ü geri alabileceği hayallerine kapılmıştı.O dönem ki Amerikan başkanı 'baba' Bush'ta Turguz Özal'a bu yönde gaz veriyordu.Ancak o dönem bugünkü gibi 'tek adam' rejimi Türkiye'de yoktu.Başta Genelkurmay olmak üzere devletin tüm kurumları hatta Turgut Özal'ın partisi ANAP bile Irakla Amerika'nın kışkırtmaları ile savaşa girilmemesi taraftarıydı ve nitekim Turgut Özal yalnız kaldığı için Türkiye 1991'de bu maceraya atılmadı.Irakla savaşa karşı olanların gerekçesi ise Amerika'nın sözünde durmayıp Saddamı devirmemesi sonucunda Türkiye'nin uzun yıllar boyunca Irakla düşman bir durumda kalma ihtimaliydi.Dahası Amerika'nın petrol bölgelerini öyle kolayca Türkiye'ye bırakmayacağınıda düşünüyorlardı.Nitekim Irak harekatına karşı olanların öngörüsü gerçek oldu.Amerika Saddamı hırpaladı ancak devirmedi.Türkiye Irakla savaşa girmediği halde bu harekatın yine tüm olumsuz yükünü üstlenen taraf oldu.O dönemde yüz binlerce K.Iraklı Kürt Saddamdan kaçarak Türkiye'ye giriş yaptı.Ancak savaş fazla uzamadığı için tüm K.Irak'ın Türkiye'ye taşınması gibi bir durumda olmadı.

2011 yılında ise mevcut Suriye hükümetiyle hiçbir sorunumuz olmadığı halde sırf Amerika'nın gazıyla Suriye iç savaşına balıklama atladık.1991 yılında Turgut Özal'ı frenleyen devlet mekanizması 2011 yılına gelindiğinde büyük ölçüde tasfiye edildiği için tek bir adamın ''yeniden osmanlı'' hayalleri ve Amerika'nın güvenilmez vaatlerine inanılarak koca bir ülke orta doğu cehennemine atıldı.Çok net hatırlıyorum.2011 yılında muhalefet yani hem CHP hem de bugünün küççük ortağı iktidarı bu konuda uyarıyordu.Türkiye'ye ilk sığınmacılar geldiğinde muhalefet Suriye iç savaşının büyümemesi için çaba harcanması gerektiğini,Esadın devrilmeme ihtimalinin göz önünde tutularak orta yol bir siyaset takip edilmesi gerektiğini defalarca söylediği halde dinlenmedi.Zira o dönem birileri ''Şam emevi camiinde cuma namazı kılacağız'',''Esad üç aya kalmaz gider'',''90 yıllık reklam arasına son'',''Osmanlı orta doğuya geri dönüyor'' hayalleri ve arzuları içinde gerçeklere akıllarını kapatmış vaziyetteydiler.

Nitekim 1991 yılında Irakta tongaya düşmeyen Türkiye 2011 Suriye iç savaşında bir güzel düştü.Amerika Esad'ı devirmedi.İsrail iç savaş sayesiyle işgal ettiği Golan tepelerini ihlak etti.Amerika Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak resmen tanıdı.İç savaş öncesinde Suriye'de zayıf olan PKK'nın Suriye kolu olan YPG devletleşme sürecine girdi.Suriye on binlerce farklı ülkeden gelen kökten dinci radikal cihatçıların cirit attığı bir ülke haline geldi.Türkiye'nin tüm K.Suriye sınırları terör,göç ve istikrarsızlık kıskacına girdi.Türkiye ekonomisi bu iç savaştan ağır darbe aldı.Türkiye'nin ''yeniden osmanlı'' hayalleri ise İdlipten öteye geçemedi üstüne milyonlarca Suriyeli sığınmacı ile başbaşa kaldı.

Kısacası kendini fantastik hezeyanlara kaptırmayan gerçekçi düşünen ve kendisine uzatılan havuçları kolayca yutmayan bir iktidar 2011 yılında Türkiye'de başta olsaydı ne Suriye İç Savaşı bu kadar büyürdü,ne YPG Suriye'de bu kadar güçlenirdi,ne Amerika ve Rusya Güney sınırlarımıza yerleşirdi,ne İsrail Golan tepelerini ilhak ederdi,ne de milyonlarca Suriyeli Türkiye'ye gelirdi.

Bir çok noktayı güzel derlemişsiniz.

Fakat o zamanlarda TRT'de naklen izlediğim bombalanma görüntüleri...

Yaşı küçük arkadaşlar için anlatayım. TRT o zamanlarda günler ve saatlerce abd'nin ırak'ı nasıl bombaladığını gösterdi. Türk insanları günde 12-13 saat bombalanma izledi arkadaşlar....

Bu neden yapıldı biliyormusunuz?

abd'nin çok güçlü olduğunu göstermek için. Milliyetçileri sindirmek için.

Fakat saddamın tehditleri ve arkadaşın söylediği gibi askerler sıcak bakmadığı için ırak savaşında biz taraf olmadık. Ucuz yırttık yani.

Gerçi ucuzmu yırttık....

Emperyalist güçler tıpkı bugün suriyelileri Türkiye'ye gönderdiği gibi...

O zamanda Irak kürtlerini Türkiye'ye gönderdi.... 1991-1992

Saatlerde/günlerce bombalanma görüntülerini gösteren televizyonlar o zamanlar dağlardan yürüyerek gelen ırak kürtlerini göstermedi... çok az görüntü bulursunuz.

Ama zaman zaman itiraflar geldi. Buyrun bir tanesi

EHA Gündemtwitter

“Turgut Özal: "Irak'tan 36 bin Kürt mülteci Türkiye'ye geldi. Onlara sordum. Bu insanların yarısını ben alayım yarısını siz alın dedim. Ancak cevap vermediler. Tek bir Kürt'ü bile almak istemediler. Eğer Kürt sorunu ile bu kadar ilgiliyseniz bu insanları neden kabul etmediniz? https://t.co/Ui55U86erG”

https://twitter.com/eha_gundem/status/1182715765495160832

O zamanlardan beri Türk politikası 1 adım ileri gidememiş.

İnsan alalım bize para verin... Politikaya bak...

Milliyetçi politika derken bunu kastediyorum. Vatan toprağı para ile paylaşılamaz değerlidir. Sehit kanları vardır bu topraklarda... Birilerinin itelemesi ile bu topraklar bize miras kalmadı.

Neyse...

Pkk'nın en azgın zamanlarına bakarsanız. Iraktan göçen kürtlerin ne kadar etkili olduğunu görürsünüz.... Özal'ın dediği gibi 36,000 falanda değil. Bunun neredeyse 10 katı. Gerçi bu kitle size şu anda az geliyor fakat bu kitle bile ülkeyi 30 senedir meşgul ediyor.

Çocuk yaşta üremeye devam eden suriyeli, afgan vb. (Esenyurt çocuk doğumları olarak araştırın) bu büyük kitle çok daha zararlı olacaktır.

Umarım DEVLET görevlileri bunlarla artık ilgilenirler. Eğer bu topraklarda onlarında çocuk ve torunlarının yaşayacağını düşünüyorlarsa.

Aradım ama çok garip bir şekilde trt simultane tercüman olan kadının Irak savaşını ve saatlerce / günlerce anlattığı görüntüleri bulamadım bulan varsa eklerse sevinirim.

Allah sonumuzu hayır eylesin. Ben zafer partisi için aktif görev almaya başladım. Sizede önerim elinizi taşın altına sokun. Kendinizin olmasa bile çocuklarınızın geleceği için.

Göç edenler oy kullandıkça tabii ki siyasetçiler farklı tavır ortaya koyabiliyorlar. Hollanda'da şimdi 2 Türkiye kökenli bakan oldu yine Almanya'da Cem Özdemir tarım bakanı oldu fakat ordaki bu bakanlar Batı'nın politikalarına tam destek veriyorlar mesela Ermeni soykırımını kabul edin diyorlar veya PKK ile mücadele etmeyin diyorlar

Bizde göç sorunu 1950'lerden sonra olmaya başladı güneydoğudan doğudan batıya göçler oldu önceleri sol partiler kullanmaya çalışsa da sağ parti diye görünen Akp bu göç edenlerden oy almak için politika geliştirdi. Milli devlete karşı ümmetçilik temelinde. Oysa ülkeye entegre edici politikalar olması gerekiyordu. ( Batı ülkelerinde olduğu gibi) Akp ve önceki sol partilerde böyle olmadı

Benim göç ve göçmen sorunu konusunda fikrim şöyledir. Vatandaşlık verilmesin böylece siyasal temelde baskı az olur( vatandaş çok olunca bakanlık milletvekilliği vermek zorundasın). Çalışanlardan gelir vergisi kalksın böylece TC vatandaşı ile göçmen-mülteci arasında maliyet farkı oluşmaz. Asgari ücrette ortalama ücrete göre belirlenmelidir böylece zaten göçmen ve mülteciler ülkede kalmak istemez kalanlarda fazla çalışarak kalırlar ülkeye katkı sunarlar fazla çocuklu aileler de aynı şekilde ülkeye katkı sağlamış olurlar

Sapıklık haberleri bitmiyor. Kan çıkacak sonunda. Siyasal İslamcıların terörist sapık çocukları bunlar.

zeyneptwitter

“az önce iki suruyeli yanıma yaklaştı ve yol sordular insan gibi metroya binmeleri gerektiğini anlatmaya çalışırken biri boynumdan çekip öpmeye çalıştı bağırdığımda kaçtı ve etrafımdaki insanlar sadece uzaktan baktı ve gittiler”

https://twitter.com/tesadufkadin/status/1483139241530044424?s=20

Elalemin dağında yaşayan sapkın insanlarını şehirlere doldurusanız o sığınmacılık olmaz.