Nefes: Vatan Sağolsun' u İzleyen Arkadaşlar Sizlere Bir Sorum Var

quote:

Orijinalden alıntı: AC DC

Aslında spoiler vermek istemem ama madem istiyorsun :)

Komutan, arkadaşı öldükten sonra piskolojik olarak kötü durumda. Uyuyan askere kızıyor. Her an baskın yeme tehlikesi var çünkü.

quote:

Orijinalden alıntı: Battle Royale

Arkadaşlar hani bir sahnede komutan doktor olan askeri yatağından kaldırıyor ona bişeyler söylüyor-azarlıyor mu anlamadım ?
Neyin üzerine konuşma yapıyor? Azarlıyor mı öğüt mü veriyor ? Azarlıyorsa ne için azarlıyor ? Anlamadım ve kafama takıldı cevaplayan olur çok saolsun

quote:

Orijinalden alıntı: satoyama

benim görüş ve tecrübem

sıhhıye asteğmen le yzb. arasında tatsız bir olay geçti (terörist kadının boğazını sıkarken) ama yzb. duygusal ve güçlü hisleri olan bi adam yaptığı hatayo anlayıp sıhhiye asteğmenin yanına gidiyor ve ona öğüt babında komutan özürü diliyor onu aslında sevdiğini belli ediyor ve biraz da kendi piskolojik durumunu anlatmak istiyor birazda helalleşme gibi oluyor zaten

quote:

Orijinalden alıntı: satoyama

benim görüş ve tecrübem

sıhhıye asteğmen le yzb. arasında tatsız bir olay geçti (terörist kadının boğazını sıkarken) ama yzb. duygusal ve güçlü hisleri olan bi adam yaptığı hatayo anlayıp sıhhiye asteğmenin yanına gidiyor ve ona öğüt babında komutan özürü diliyor onu aslında sevdiğini belli ediyor ve biraz da kendi piskolojik durumunu anlatmak istiyor birazda helalleşme gibi oluyor zaten

quote:

Orijinalden alıntı: oneMoreaCupofCoffee

filmi beğendiniz mi? konu oalrak sormuyorum genel olarak sadece konuya takılmayın lütfen. ben hiç beğenmedim, yani güzel yerleri çoktu ama genel oalrak 10 üzeründen 5

quote:

Orijinalden alıntı: oneMoreaCupofCoffee

filmi beğendiniz mi? konu oalrak sormuyorum genel olarak sadece konuya takılmayın lütfen. ben hiç beğenmedim, yani güzel yerleri çoktu ama genel oalrak 10 üzeründen 5

quote:

Orijinalden alıntı: OnurJAM

Madem konu açılmış ben de filmle ilgili fikrimi söyleyim. Açıkcası filmi hiç beğenmedim. Böyle bir tema için işlenilebilecek o kadar şey varken neden gidilip kurtlar vadisi tadında bir film yapılmış hiç anlamadım. Acaba o uzun ve sıkıcı ve baslarda cizilen Mete yüzbaşı karakterine hiç mi hiç uyuşmayan basmakalıp cümlelerden oluşmuş aşk mektuplarında sıkıntı hariç başka bir duygu hisseden olmuş mudur? Bununla da bırakmayıp başta filmin pratagonisti olduğu besbelliyken filmin ilerleyen bölümlerinde Mete yüzbaşımızı sırasıyla disiplinli kumandan, babacan kumandan, soğuk kanlı suikastçi, kanlı sorgulayıcı, hümanist, çakma felsefeci, umutsuz aşık gibi en az bir vasfıyla insanı kendinden soğutan bir çöp kutusuna çevirmeleri hangi akla hizmet?

Ek olarak ölüm tehlikesinin her an varlığını sürdürdüğü, terörizmin doruk yaptığı bir dönemde sınır karakolunda bulunan askerlerin de böyle Emret Komutanım dizisinden fırlamış hal ve davranışlar sergileyeceklerini de düşünmüyorum. Elbet filme bir iki yere mizahi rahatlama konulabilirdi fakat bu kadar da 'enseye tokat' bir ortam insanı baydı.

Filmde son olarak da oldukça karambol bir çatışma sahnesi izledik. Eminim bu sahne gerçek çatışmalar göz önüne alındığında oldukça gerçekçidir, fakat açıkçası ben sık sık 'Noluyo lan' demekten kendimi alamadım.

Tabii biz terör örgütüne nefretimizden dolayı ne olursa olsun askerlerimizin tarafını tuttuk. Fakat şunu da kendimize sormalıyız, eğer bu olaylara tamamen yabancı olsaydık ve bu filmi izleseydik kimin tarafını tutardık? Saçmasapan konuşup duran bir komutanı mı, yoksa yanlızca vurulurlarken veya işkence görürlerken gördüğümüz bir grup insanı mı? Anlatmak istediğim nokta neredeyse adamakıllı sinematik olarak hiç işlenmemiş bir konuyu genel bir resim çizerek anlatmak dururken, ortaya sert, haşin, yırtıcı ama duygusal ve felsefik bir karakter yaratıp bu karakterin etrafındaki nispeten dar dünyayla film kısıtlamak neden? Hele ki bu konu ülkemizin kanayan bir yarasıyken ey güzel yönetmen ben ne eyleyeyim senin aşk mektubunu?

Tabii ki film bitince muhtemelen herkesin aklındaki düşünce benimkiyle aynı olmuştur: "ULAN ÖMER MADEM TÜFEĞİN ELİNDE VURSANA TERÖRİSTİ ADAM KOMUTANI KURŞUNA DİZMEDEN!".

Okuyanlara teşekkürü borç bilirim, bu saatte hatalarım olmuşsa affola.

Edit:Puanım 4/10

quote:

Orijinalden alıntı: erhaninho_cArsi

OnurJAM

Yorumlarınıza katıldığım yerler var. Mesela son sahneyle ilgili haklısınız. Daha mantıklı olabilirdi son kısım.
Ama kurtlar vadisi tadında yorumunuza katılamıyorum. Neresinden tutarsam tutayım yok olmuyo.

Bir de ufak bi dip not. Komutan şehit oluyor ya hani. Saçları ikiye ayrılmış bir şekilde duruyo. Sonra sabah oluyo komutan tekrar görünüyo. Bu sefer saçları daha farklı bir şekilde. Bi ara bakın o sahneye ne demek istediğimi anlarsınız Belki ufak detaylar ama insan takılıyo be neden böyle güzel bi filmin sonuna bu kadar özensiz davranılmış diye.

quote:

Orijinalden alıntı: OnurJAM

Madem konu açılmış ben de filmle ilgili fikrimi söyleyim. Açıkcası filmi hiç beğenmedim. Böyle bir tema için işlenilebilecek o kadar şey varken neden gidilip kurtlar vadisi tadında bir film yapılmış hiç anlamadım. Acaba o uzun ve sıkıcı ve baslarda cizilen Mete yüzbaşı karakterine hiç mi hiç uyuşmayan basmakalıp cümlelerden oluşmuş aşk mektuplarında sıkıntı hariç başka bir duygu hisseden olmuş mudur? Bununla da bırakmayıp başta filmin pratagonisti olduğu besbelliyken filmin ilerleyen bölümlerinde Mete yüzbaşımızı sırasıyla disiplinli kumandan, babacan kumandan, soğuk kanlı suikastçi, kanlı sorgulayıcı, hümanist, çakma felsefeci, umutsuz aşık gibi en az bir vasfıyla insanı kendinden soğutan bir çöp kutusuna çevirmeleri hangi akla hizmet?

Ek olarak ölüm tehlikesinin her an varlığını sürdürdüğü, terörizmin doruk yaptığı bir dönemde sınır karakolunda bulunan askerlerin de böyle Emret Komutanım dizisinden fırlamış hal ve davranışlar sergileyeceklerini de düşünmüyorum. Elbet filme bir iki yere mizahi rahatlama konulabilirdi fakat bu kadar da 'enseye tokat' bir ortam insanı baydı.

Filmde son olarak da oldukça karambol bir çatışma sahnesi izledik. Eminim bu sahne gerçek çatışmalar göz önüne alındığında oldukça gerçekçidir, fakat açıkçası ben sık sık 'Noluyo lan' demekten kendimi alamadım.

Tabii biz terör örgütüne nefretimizden dolayı ne olursa olsun askerlerimizin tarafını tuttuk. Fakat şunu da kendimize sormalıyız, eğer bu olaylara tamamen yabancı olsaydık ve bu filmi izleseydik kimin tarafını tutardık? Saçmasapan konuşup duran bir komutanı mı, yoksa yanlızca vurulurlarken veya işkence görürlerken gördüğümüz bir grup insanı mı? Anlatmak istediğim nokta neredeyse adamakıllı sinematik olarak hiç işlenmemiş bir konuyu genel bir resim çizerek anlatmak dururken, ortaya sert, haşin, yırtıcı ama duygusal ve felsefik bir karakter yaratıp bu karakterin etrafındaki nispeten dar dünyayla film kısıtlamak neden? Hele ki bu konu ülkemizin kanayan bir yarasıyken ey güzel yönetmen ben ne eyleyeyim senin aşk mektubunu?

Tabii ki film bitince muhtemelen herkesin aklındaki düşünce benimkiyle aynı olmuştur: "ULAN ÖMER MADEM TÜFEĞİN ELİNDE VURSANA TERÖRİSTİ ADAM KOMUTANI KURŞUNA DİZMEDEN!".

Okuyanlara teşekkürü borç bilirim, bu saatte hatalarım olmuşsa affola.

Edit:Puanım 4/10