Şimdi Ara

Şiir meraklıları...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
61
Cevap
0
Favori
2.445
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Aranızada şiirle ilgilenenler varsa... güzel bulduğunuz şiirleri paylaşabiliriz...

    Ben açılışı yapayım...


    “Siz hala annenizin dilini mi konuşuyorsunuz?”
    Bir İngilizce kursu ilanından...

    TÜRKÇE


    Bağbancı ben baharda Kafkuleye giderken
    Bağına bir cevheri verdim idi ne ettin
    Mahzenine bakındım mahzen boş; kova, dirgen
    Ben ona ne zorlukla erdim idi ne ettin

    Ben onunçin habire belalara katıştım
    Ben onunla dellendim, ben onunla yatıştım
    Yetmiş dilli yılanla yetmiş kerre çatıştım
    Ne kibirli beyleri yerdim idi ne ettin

    Tarhanaydı kuruttum, ak damlarda unuttum
    Çaylıklara bandırıp, yaylaklarda soluttum
    Eli sayıp yarimin, eller üstünde tuttum
    Yay gibi ankalara gerdim idi ne ettin

    Olmayıncak olmuyor ne curalar ne de tar
    Çıkmıyor olmayıncak kalbe tıkanan mantar
    Çekmiyor içtekini çeliği çürük kantar
    Hohladım da örslere verdim idi ne ettin







  • Bu da ikincisi...

    İSYANLI SUKUT

    Gitmişti makama arz-ı hal için
    Bey dedi yutkundu eğdi başını
    Bir azar yedi ki oldu o biçim
    Şey dedi yutkundu eğdi başını

    Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı
    Gözleri çakmak çakmak benzi sapsarı
    Bir baktı konağa alttan yukarı
    Vay dedi yutkundu eğdi başını

    Çekti ayakları kahveye vardı
    Çıkardı tabakasın sigara yaktı
    Neden sonra garsonu gördü
    Çay dedi yutkundu eğdi başını

    İçmedi masada unuttu çayı
    Kalktı ki garsona vere parayı
    Çıkardı çakmağı ve sigarayı
    Say dedi yutkundu eğdi başını

    Doldu gözlerine bulgur bulgur yaş
    Sandım can evime döktüler ataş
    Sordum memleket neresi kardaş
    Köy dedi yutkundu eğdi başını

    Yürüdü kör topal çıktı şehirden
    Ağzına küfürler doldu zehirden
    Salladı elini vazgeçti birden
    Oy dedi yutkundu eğdi başını




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    Bu da ikincisi...

    İSYANLI SUKUT

    Gitmişti makama arz-ı hal için
    Bey dedi yutkundu eğdi başını
    Bir azar yedi ki oldu o biçim
    Şey dedi yutkundu eğdi başını

    Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı
    Gözleri çakmak çakmak benzi sapsarı
    Bir baktı konağa alttan yukarı
    Vay dedi yutkundu eğdi başını

    Çekti ayakları kahveye vardı
    Çıkardı tabakasın sigara yaktı
    Neden sonra garsonu gördü
    Çay dedi yutkundu eğdi başını

    İçmedi masada unuttu çayı
    Kalktı ki garsona vere parayı
    Çıkardı çakmağı ve sigarayı
    Say dedi yutkundu eğdi başını

    Doldu gözlerine bulgur bulgur yaş
    Sandım can evime döktüler ataş
    Sordum memleket neresi kardaş
    Köy dedi yutkundu eğdi başını

    Yürüdü kör topal çıktı şehirden
    Ağzına küfürler doldu zehirden
    Salladı elini vazgeçti birden
    Oy dedi yutkundu eğdi başını
    Bir tane daha...

    ESENLİK BİLDİRİSİ

    Bir şehrin urgan satılan çarşıları kenevir
    kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa
    yağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsa
    o şehirden öcalmanın vakti gelmiş demektir

    Duygular paketlenmiş, tecime elverişli
    gövdede gökyüzünü kışkırtan şiir sahtedir
    gazeteler tutuklamış dünya kelimesini
    o dünyadan, o şiirden öcalmalı demektir

    Ölüm gelir, ölüm duygusuna karşı saygısız
    ve zekâ babacan tavrıyla tiksinti verir
    söz yavan, kardeşlik şarkıları gayetle tıkız
    öcalınmazsa çocuklar bile birden büyüyebilir

    Yargı kesin: Acı duymak ruhun fiyakasıdır
    kin, susturur insanı; adına çıdam denir
    susulunca tutulan çetele simsiyahtır
    o siyah öcalmakcasına gür ve bereketlidir

    Vandal yürek! Görün ki alkışlanasın
    ez bütün çiçekleri kendine canavar dedir
    haksızlık et, haksız olduğun anlaşılsın
    yaşamak bir sanrı değilse öcalınmak gerektir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    Bir tane daha...

    ESENLİK BİLDİRİSİ

    Bir şehrin urgan satılan çarşıları kenevir
    kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa
    yağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsa
    o şehirden öcalmanın vakti gelmiş demektir

    Duygular paketlenmiş, tecime elverişli
    gövdede gökyüzünü kışkırtan şiir sahtedir
    gazeteler tutuklamış dünya kelimesini
    o dünyadan, o şiirden öcalmalı demektir

    Ölüm gelir, ölüm duygusuna karşı saygısız
    ve zekâ babacan tavrıyla tiksinti verir
    söz yavan, kardeşlik şarkıları gayetle tıkız
    öcalınmazsa çocuklar bile birden büyüyebilir

    Yargı kesin: Acı duymak ruhun fiyakasıdır
    kin, susturur insanı; adına çıdam denir
    susulunca tutulan çetele simsiyahtır
    o siyah öcalmakcasına gür ve bereketlidir

    Vandal yürek! Görün ki alkışlanasın
    ez bütün çiçekleri kendine canavar dedir
    haksızlık et, haksız olduğun anlaşılsın
    yaşamak bir sanrı değilse öcalınmak gerektir.


    Alıntıları Göster
    mutlaka okuyun...

    Masal

    Doğuda bir baba vardi
    Batı gelmeden önce
    Onun oğulları batıya vardı

    Birinci oğul batı kapılarında
    Büyük törenlerle karşılandı
    Sonra onuruna büyük şölen verdiler
    Söylevler söylediler babanın onuruna
    Gece olup kuştüyü yastıklar arasında
    Oğul masmavi şafağın rüyasında
    Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri
    Öldürdüler onu ve gömdüler kimsenin bilmediği bir yere
    Baba bunu havanın ansızın kabaran gözyaşından anladı
    Öcünü alsın diye kardeşini yolladı

    İkinci oğul Batı ülkesinde
    Gezerken bir ırmak kıyısında
    Bir kıza rastladı dağların tazeliginde
    Bal arılarının taşıdığı tozlardan
    Ayna hamurundan ay yankısından
    Samanyolu aydınlığından inci korkusundan
    Gül tütününden doğmuş sanki
    Anne doğurmamış da gök doğurmuş onu
    Saçlarını güneş destelemiş
    Yıllarca peşinden koştu onun
    Kavuşamadı ama ona
    Batı bir uçurum gibi girdi aralarına
    Sonra bir kış günü soğuk bir rüzgâr
    Alıp götürdü onu
    Ve ikinci oğulu
    Sivri uçurumların ucunda
    Buldular onulmaz çılgınlıkların avucunda
    Baba yağmurlardan anladı bunu
    Yağmur suları acı ve buruktu
    İşin künhüne varsın diye
    Yolladı üçüncü oğlunu


    Üçüncü oğul Batıda
    Çok aç kaldı ezildi yıkıldı
    Ama bir iş buldu bir gün bir mağazada
    Açlığı gidince kardeşlerini arayacaktı
    Fakat batının büyüsü ağır bastı
    İş çoktu kardeşlerini aramaya vakit bulamadı
    Sonra büsbütün unuttu onları
    Şef oldu buyruğunda birçok kişi
    Kravat bağlamasını öğrendi geceleri
    Gün geldi mağazası oldu onu parmakla gösterdiler
    Patron oldu ama hala uşaktı
    Ruhunda uşaklık yuva yapmıştı çünkü
    Bir gün bir hemşehrisi onu tanıdı bir gazinoda
    Ondan hesap sordu o da
    Sırf utançtan babasına
    Bir çek gönderdi onunla
    Baba bu kağıdın neye yarayacağını bilemedi
    Yırttı ve oynasınlar diye köpek yavrularına attı
    Bu yüklü çeki
    İyice yaşlanmıştı ama
    Vazgeçmedi koyduğundan kafasına
    Dördüncü oğlunu gönderdi Batıya

    Dördüncü oğul okudu bilgin oldu
    Kendi oymak ve ülkesini
    Kendi görenek ve ülküsünü
    Günü geçmiş bir uygarlığa yordu
    Kendisi bulmuştu gerçek uygarlığı
    Batı bilginleri bunu kutladı
    O da silindi gitti binlercesi gibi
    Baba bunu da öğrendi sihirli tabiat diliyle
    Kara bir süt akmıştı bir gün evin kutlu koyunundan

    Beşinci oğul bir şairdi
    Babanın git demesine gerek kalmadan
    Geldi ve batının ruhunu sezdi
    Büyük şiirler tasarladı trajik ve ağır
    Batının uçarılığına ve doğunun kaderine dair
    Topladı tomarlarını geri dönmek istedi
    Çöllerde tekrar ede ede şiirlerini
    Kum gibi eridi gitti yollarda

    Sıra altıncı oğulda
    O da daha batı kapılarında görünür görünmez
    Alıştırdılar tatlı zehirli sulara
    içkiler içti
    Kaldırım taşlarını saymaya kalktı
    Ev sokak ayırmadı
    Geceyi gündüzle karıştırdı
    Kendisi de bir gün karıştı karanlıklara

    Baba ölmüştü acısından bu ara

    Yedinci oğul büyümüştü baka baka ağaçlara
    Baharın yazın güzün kışın sırrına ermişti ağaçlarda
    Bir alınyazısı gibiydi kuruyan yapraklar onda
    Bir de o talihini denemek istedi
    Bir şafak vakti Batıya erdi
    En büyük Batı kentinin en büyük meydanında
    Durdu ve tanrıya yakardı önce
    Kendisini değiştiremesinler diye
    Sonra ansızın ona bir ilham geldi
    Ve başladı oymaya olduğu yeri
    Başına toplandı ve baktılar Batılılar
    O aldırmadı bakışlara
    Kazdı durmadan kazdı
    Sonra yarı beline kadar girdi çukura
    Kalabalık büyümüş çok büyümüştü
    O zaman dönüp konuştu :
    Batılılar !
    Bilmeden
    Altı oğlunu yuttuğunuz
    Bir babanın yedinci oğluyum ben
    Gömülmek istiyorum buraya hiç değişmeden
    Babam öldü acılarından kardeşlerimin
    Ruhunu üzmek istemem babamın
    Gömün beni değiştirmeden
    Doğulu olarak ölmek istiyorum ben
    Sizin bir tek ama büyük bir gücünüz var :
    Karşınızdakini değiştirmek
    Beni öldürseniz de çıkmam buradan
    Kemiklerim değişecek toz ve toprak olacak belki
    Fakat değişmeyecek ruhum
    Onu kandırmak için boşuna dil döktüler
    Açlıktan dolayı çıkar diye günlerce beklediler
    O gün gün eridi ama çıkmadı dayandı
    Bu acıdan yer yarıldı gök yarıldı
    O nurdan bir sütuna döndü göğe uzandı
    Batı bu sütunu ortadan kaldırmaktan aciz kaldı
    Hâlâ onu ziyaret ederler şifa bulurlar
    En onulmaz yarası olanlar
    Ta kalplerinden vurulmuş olanlar
    Yüreğinde insanlıktan bir iz taşıyanlar




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Drazy

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    kesinlikle dandik değil, hoş bir şiir...

    bu arada benim gönderdiğim şiirlerin hiçbirini ben yazmadım, (yanlış anlaşılmasın)


    Takdim...

    Özlemekten yorulmuşum, kapında durdur beni
    Ucu sana dek ulaşan bir zincire vur beni
    Beni çöllerden sorma, ki sonra Mecnun yerinir
    Aşksızlıktan taş kesilmiş şehirlere sor beni
    Karanlık yerlerimi bir bir soyundum asfaltlara
    Şimdi yüreğim üşüyor, giyindir ey nur beni
    Ben Leyla’ma gidiyorum, çekil önümden Leyla
    Gayrı, cennet olsan durmam, bak çağırıyor beni
    Toprağımın gözlerinden çöllerin yanağına
    Süzülen bir damlayım yar, kabul buyur beni
    Hangi denize attımsa tutuştu saçlarından
    Bir kez bak, yoksa bu yürek yarı yolda kor beni




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    kesinlikle dandik değil, hoş bir şiir...

    bu arada benim gönderdiğim şiirlerin hiçbirini ben yazmadım, (yanlış anlaşılmasın)


    Takdim...

    Özlemekten yorulmuşum, kapında durdur beni
    Ucu sana dek ulaşan bir zincire vur beni
    Beni çöllerden sorma, ki sonra Mecnun yerinir
    Aşksızlıktan taş kesilmiş şehirlere sor beni
    Karanlık yerlerimi bir bir soyundum asfaltlara
    Şimdi yüreğim üşüyor, giyindir ey nur beni
    Ben Leyla’ma gidiyorum, çekil önümden Leyla
    Gayrı, cennet olsan durmam, bak çağırıyor beni
    Toprağımın gözlerinden çöllerin yanağına
    Süzülen bir damlayım yar, kabul buyur beni
    Hangi denize attımsa tutuştu saçlarından
    Bir kez bak, yoksa bu yürek yarı yolda kor beni

    Alıntıları Göster
    YİYEMEYOM DOHTUR BEY


    Verdiğin perhize budur gayratım,

    Bundan başka uyameyom dohtur bey!

    Üç sepet yumurta sabah kahvaltım,

    Teker teker sayameyom dohtur bey!



    İki leğen pilav bir yayık ayran,

    İster yağlı olsun isterse yavan,

    Yanına kesiyom beş kilo sovan,

    Yeyom yeyom doyameyom dohtur bey!



    Üç tencere bamya yerim bişinci,

    Yirmi tas su içip biraz koşinci,

    Her yanım sökülür karnım şişinci,

    Sağlam göynek giyemeyom dohtur bey!



    Şinciye acımdan çoktan ölürdüm,

    Sağolsun komşular gönderir dürüm,

    Bir guzudan çok yiyemem, var sözüm,

    Ayıp olur cayameyom dohtur bey!


    Bazı az geliyo beş kasa hurma,

    Yedi lahanadan yapıyoz sarma,

    Onuda mı yedin diye hiç sorma,

    Utanıyom deyemeyom dohtur bey!



    Günde iki çuval unum gidiyo,

    Avradım her sabah ekmek ediyo,

    Bir gazen fasille gönül ye deyo,

    Artırmaya gıyameyom dohtur bey!



    Senede gırk dönüm bostan ekerim,

    Benden başka kimse yemesin derim,

    Gavunu, garpuzu gabuklu yerim,

    Aceleden soyameyom dohtur bey!



    Bilmem bu işin sonu nere gider,

    Buyumuş gısmetim, buyumuş gader,

    Bir günde yediğim işte bu gader,

    Daha fazla yiyemeyom dohtur bey!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    YİYEMEYOM DOHTUR BEY


    Verdiğin perhize budur gayratım,

    Bundan başka uyameyom dohtur bey!

    Üç sepet yumurta sabah kahvaltım,

    Teker teker sayameyom dohtur bey!



    İki leğen pilav bir yayık ayran,

    İster yağlı olsun isterse yavan,

    Yanına kesiyom beş kilo sovan,

    Yeyom yeyom doyameyom dohtur bey!



    Üç tencere bamya yerim bişinci,

    Yirmi tas su içip biraz koşinci,

    Her yanım sökülür karnım şişinci,

    Sağlam göynek giyemeyom dohtur bey!



    Şinciye acımdan çoktan ölürdüm,

    Sağolsun komşular gönderir dürüm,

    Bir guzudan çok yiyemem, var sözüm,

    Ayıp olur cayameyom dohtur bey!


    Bazı az geliyo beş kasa hurma,

    Yedi lahanadan yapıyoz sarma,

    Onuda mı yedin diye hiç sorma,

    Utanıyom deyemeyom dohtur bey!



    Günde iki çuval unum gidiyo,

    Avradım her sabah ekmek ediyo,

    Bir gazen fasille gönül ye deyo,

    Artırmaya gıyameyom dohtur bey!



    Senede gırk dönüm bostan ekerim,

    Benden başka kimse yemesin derim,

    Gavunu, garpuzu gabuklu yerim,

    Aceleden soyameyom dohtur bey!



    Bilmem bu işin sonu nere gider,

    Buyumuş gısmetim, buyumuş gader,

    Bir günde yediğim işte bu gader,

    Daha fazla yiyemeyom dohtur bey!

    Alıntıları Göster
    Şiir bilen, okuyan, dinleyen arkadaşlar, neredesiniz? Kimse yok mu...?



    Çoban Çeşmesi

    Derinden derine ırmaklar ağlar,
    Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
    Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
    Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.

    "Göynünü Şirin'in aşkı sarınca
    Yol almış hayatın ufuklarınca,
    O hızla dağları Ferhat yarınca
    Başlamış akmağa çoban çeşmesi...

    "O zaman başından aşkındı derdi,
    Mermeri oyardı, taşı delerdi.
    Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
    Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.

    Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu,
    Kerem'in sazına cevap veren bu,
    Kuruyan gözlere yaş gönderen bu...
    Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.

    Leyla gelin oldu,
    Mecnun mezarda,
    Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
    Ateşten kızaran bir gül ararda,
    Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,

    Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
    Tarihe karıştı eski sevdalar.
    Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
    Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    Şiir bilen, okuyan, dinleyen arkadaşlar, neredesiniz? Kimse yok mu...?



    Çoban Çeşmesi

    Derinden derine ırmaklar ağlar,
    Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
    Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
    Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.

    "Göynünü Şirin'in aşkı sarınca
    Yol almış hayatın ufuklarınca,
    O hızla dağları Ferhat yarınca
    Başlamış akmağa çoban çeşmesi...

    "O zaman başından aşkındı derdi,
    Mermeri oyardı, taşı delerdi.
    Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
    Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.

    Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu,
    Kerem'in sazına cevap veren bu,
    Kuruyan gözlere yaş gönderen bu...
    Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.

    Leyla gelin oldu,
    Mecnun mezarda,
    Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
    Ateşten kızaran bir gül ararda,
    Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,

    Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
    Tarihe karıştı eski sevdalar.
    Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
    Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi...

    Alıntıları Göster
    şiire devam...

    Giderim

    İçimde bir acı fırtına kopar
    Bulutlarda şimşek çakar giderim
    Bitmeyen arzularyolumu kapar
    Çılgın bir sel gibi yıkar giderim

    Anlarım eşitten farkını farkın
    Yıllar süren ömrü biter merakın
    Keder uzak olur; mutluluk yakın
    Yorgun kafesimden çıkar giderim

    O an, zaman durur, mekan silinir
    Sonsuzluğa doğru nefes alınır
    Ruhum bir damla su, göğe salınır
    Süzüle süzüle akar giderim

    Çile denizinin görünür dibi
    Alır beni yüreğimin sahibi
    Geceyi süsleyen yıldızlar gibi
    Ben de, bir meş'ale yakar giderim

    Birgün utku için, hicran yerine
    Dalmak için hülya bahçelerine
    Dostların ıslanmış çehrelerine
    Son defa, hasretle bakar giderim




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    şiire devam...

    Giderim

    İçimde bir acı fırtına kopar
    Bulutlarda şimşek çakar giderim
    Bitmeyen arzularyolumu kapar
    Çılgın bir sel gibi yıkar giderim

    Anlarım eşitten farkını farkın
    Yıllar süren ömrü biter merakın
    Keder uzak olur; mutluluk yakın
    Yorgun kafesimden çıkar giderim

    O an, zaman durur, mekan silinir
    Sonsuzluğa doğru nefes alınır
    Ruhum bir damla su, göğe salınır
    Süzüle süzüle akar giderim

    Çile denizinin görünür dibi
    Alır beni yüreğimin sahibi
    Geceyi süsleyen yıldızlar gibi
    Ben de, bir meş'ale yakar giderim

    Birgün utku için, hicran yerine
    Dalmak için hülya bahçelerine
    Dostların ıslanmış çehrelerine
    Son defa, hasretle bakar giderim

    Alıntıları Göster
    Eylül Sonu


    Günler kısaldı. Kanlica'nin ihtiyarları
    Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharlari.

    Yalniz bu semti sevmek için ömrümüz kısa...
    Yazlar yavaşca bitmese, günler kısalmasa...

    İçtik bu nadir içki'yi yıllarca kanmadık...
    Bor böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!

    Ölmek kaderde var, bize urkuntu vermiyor;
    Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor.

    Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile,
    Bitmez bir özleyiştir, ölümden biter bile

    Yahya Kemal Beyatlı




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    şiire devam...

    Giderim

    İçimde bir acı fırtına kopar
    Bulutlarda şimşek çakar giderim
    Bitmeyen arzularyolumu kapar
    Çılgın bir sel gibi yıkar giderim

    Anlarım eşitten farkını farkın
    Yıllar süren ömrü biter merakın
    Keder uzak olur; mutluluk yakın
    Yorgun kafesimden çıkar giderim

    O an, zaman durur, mekan silinir
    Sonsuzluğa doğru nefes alınır
    Ruhum bir damla su, göğe salınır
    Süzüle süzüle akar giderim

    Çile denizinin görünür dibi
    Alır beni yüreğimin sahibi
    Geceyi süsleyen yıldızlar gibi
    Ben de, bir meş'ale yakar giderim

    Birgün utku için, hicran yerine
    Dalmak için hülya bahçelerine
    Dostların ıslanmış çehrelerine
    Son defa, hasretle bakar giderim

    Alıntıları Göster
    NEYLERSİN

    Bazen acı dinmez, bazen de yağmur
    Sevgilim gülümse, her şey unutulur
    Suskunuz bu akşam üstü
    Hasrete yanmışız, neylersin

    Bir gün, bu mahzun sevdadan geriye
    Kalırsa, sadece o hüzün kalır..
    Sen de anladın ki yapa-yalnızız...
    Buluşmamız yasak,
    Görüşmemiz uzak...
    Devrilmiş kadehler gibi, dönüyor başımız,
    Neylersin...

    Ah güzelim,
    İncinmiş bir sesi vardır yağmurun;
    Yanaklarına vurduğunda hissedersin.
    Ve bir veda sözcüğü, saçlarına,
    Titreyen bir öpücükle dokunduğunda;
    Bu anı dondurmaya yetmez nefesin.
    Bir film sahnesi gibi
    Akar gider ayrılık,
    Neylersin...

    Biz zaten hiçbir romanda
    Kendi hayatımıza rastlamadık.
    Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı.
    Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı.
    Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız.
    Oysa, tuttuğumuz balıkları bile
    Yeniden denize bağışlamıştık.
    Biz, hayata dair
    Hiçbir yanlış yapmamıştık...
    Neylersin...

    Biz bu sonucu hak etmedik,
    Hayır etmedik...
    Ömrümüz bu talana lâyık değildi.

    Bazen acı vurdu, bazen de yağmur
    Hiç gülmedi yüzümüz,
    Hiç büyümedi gülümüz...
    Bizi yalnızca akşamlar kucakladı,
    Biliyorsun,
    Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz...

    Bir gün, bu öykünün sonuna gelince
    Ansızın desem ki: hoşça kal canım!
    Unutursun,
    Mecburen unutursun...
    Yıldızlar söner, bu aşk da biter!
    Bazı gün hatırlayınca, sessizce ağlarız.
    Neylersin...

    Ah bebeğim, ah.. .
    Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının,
    Dudaklarına sızınca fark edersin.
    İçindeki vurgun aşklar mezarlığında,
    Ayrılık, ölümden üste yazılınca,
    Gideni durdurmaya yetişmez sesin...
    Bir inme gibi
    Dolanır bedeninde pişmanlıklar,
    Neylersin...

    Biz zaten hiçbir sinemaya
    Tam vaktinde yetişemedik.
    Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı.
    Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı.
    Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi.
    Oysa Nuh'un gemisinde bile
    Bize yer kalmamıştı.
    Ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı.
    Neylersin...

    Biz bu aşkı sürdüremezdik,
    İnan, sürdüremezdik...
    Kalbimiz bu heyecana müsait değildi.

    Bize hep acılar kaldı, bize hep yağmur...
    Unutmasan bile artık
    Unutur gibi yapacaksın.
    Ve buruşturup-buruşturup attığım kağıtlarda,
    Hiç bitiremediğim
    Bir şiir olarak kalacaksın...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: only_smile

    Eylül Sonu


    Günler kısaldı. Kanlica'nin ihtiyarları
    Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharlari.

    Yalniz bu semti sevmek için ömrümüz kısa...
    Yazlar yavaşca bitmese, günler kısalmasa...

    İçtik bu nadir içki'yi yıllarca kanmadık...
    Bor böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!

    Ölmek kaderde var, bize urkuntu vermiyor;
    Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor.

    Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile,
    Bitmez bir özleyiştir, ölümden biter bile

    Yahya Kemal Beyatlı

    Alıntıları Göster
    Teşekkürler only_smile...
    yalnız olduğumu düşünmeye başlamıştım...
    only smile...

    Şarkı
    Bir safa bahşedelim gel şu dil-i na-şada
    Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada
    İşte üç çifte kayık iskelede amade
    Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada

    Gülelim oynayalım kâm alalım dünyadan
    Ma-i Tesnim içelüm çeşme-i nev-peydadan
    Görelim ab-ı hayat akdığın ejderhadan
    Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada

    Bir sen ü bir ben ü bir mutrib-i pakize-eda
    İznin olursa eger bir de Nedim-i şeyda
    Gayrı yaranı bugünlük edip ey şuh feda
    Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada

    quote:

    Orjinalden alıntı: only_smile

    Eylül Sonu

    ..........






  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    Teşekkürler only_smile...
    yalnız olduğumu düşünmeye başlamıştım...
    only smile...

    Şarkı
    Bir safa bahşedelim gel şu dil-i na-şada
    Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada
    İşte üç çifte kayık iskelede amade
    Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada

    Gülelim oynayalım kâm alalım dünyadan
    Ma-i Tesnim içelüm çeşme-i nev-peydadan
    Görelim ab-ı hayat akdığın ejderhadan
    Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada

    Bir sen ü bir ben ü bir mutrib-i pakize-eda
    İznin olursa eger bir de Nedim-i şeyda
    Gayrı yaranı bugünlük edip ey şuh feda
    Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada

    quote:

    Orjinalden alıntı: only_smile

    Eylül Sonu

    ..........




    Alıntıları Göster
    Vatandaş Türküsü - I : Tohdur Beğ

    Avrat yeğin sayrı, benim karnım aç,
    Keyf için gelmedik bura tohdur beğ
    Fukara harcından yaz da bir ilaç,
    Olsun derdimize çare tohdur beğ.

    Tama vatandaşık, gardaşık tama...
    Bunca Pahilm'olur adam adama?
    Geldik ta sabahtan kaldık akşama,
    Yarına mümkün mü sıra tohdur beğ?

    Yedi baş horanta yıkık hanede...
    Tüm kazancım bini bulmaz senede;
    Yüz pangunut helal olsun gene de;
    Ben nereyim, beşyüz nere tohdur beğ?

    Tek kaşıkla çorba içer dördümüz...
    Kul başından ırak ola derdimiz
    Senden, benden esker ister ordumuz
    Candan da mı yeğdir para tohdur beğ?

    Dert-bela tebelleş oldu başıma,
    Her gece tahsildar girer düşüme...
    Beni mahcup etme can yoldaşıma,
    Erkeklik öldü mü bre tohdur beğ?

    Büyük oğlan esker, öteki çırak,
    Han için param yok oteli bırak...
    Mevsim kış, yollar sarp, köy hayli ırak:
    Bir değil, beş değil yara tohdur beğ

    Memur gelir karşılarsın köşeden!
    Zengin gelir kırılırsın neşeden
    Öte kaçma bizim garip Eşe'den,
    Bakıp boynundaki kire tohdur beğ

    Hemi Müslümanım, insanım hemi;
    Halimi arzettim darılma e mi?
    İçinde mangır yok, gördün kesemi;
    Bir de ceplerimi ara tohdur beğ

    Daha sayayım mı? Noksan mı daha?
    Yalvara yalvara tükendim aha...
    Bu yüzle mi çıkacaksın ALLAH'a?
    Vallahi yanarsın nara tohdur beğ.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    Vatandaş Türküsü - I : Tohdur Beğ

    Avrat yeğin sayrı, benim karnım aç,
    Keyf için gelmedik bura tohdur beğ
    Fukara harcından yaz da bir ilaç,
    Olsun derdimize çare tohdur beğ.

    Tama vatandaşık, gardaşık tama...
    Bunca Pahilm'olur adam adama?
    Geldik ta sabahtan kaldık akşama,
    Yarına mümkün mü sıra tohdur beğ?

    Yedi baş horanta yıkık hanede...
    Tüm kazancım bini bulmaz senede;
    Yüz pangunut helal olsun gene de;
    Ben nereyim, beşyüz nere tohdur beğ?

    Tek kaşıkla çorba içer dördümüz...
    Kul başından ırak ola derdimiz
    Senden, benden esker ister ordumuz
    Candan da mı yeğdir para tohdur beğ?

    Dert-bela tebelleş oldu başıma,
    Her gece tahsildar girer düşüme...
    Beni mahcup etme can yoldaşıma,
    Erkeklik öldü mü bre tohdur beğ?

    Büyük oğlan esker, öteki çırak,
    Han için param yok oteli bırak...
    Mevsim kış, yollar sarp, köy hayli ırak:
    Bir değil, beş değil yara tohdur beğ

    Memur gelir karşılarsın köşeden!
    Zengin gelir kırılırsın neşeden
    Öte kaçma bizim garip Eşe'den,
    Bakıp boynundaki kire tohdur beğ

    Hemi Müslümanım, insanım hemi;
    Halimi arzettim darılma e mi?
    İçinde mangır yok, gördün kesemi;
    Bir de ceplerimi ara tohdur beğ

    Daha sayayım mı? Noksan mı daha?
    Yalvara yalvara tükendim aha...
    Bu yüzle mi çıkacaksın ALLAH'a?
    Vallahi yanarsın nara tohdur beğ.

    Alıntıları Göster
    AŞK ANCAK BU KADAR GÜZEL ANLATILABİLİRDİ...

    Tek Hece (aşk)

    Var mı beni içinizde tanıyan
    Yaşanmadan çözülmeyen sır benim
    Kalmasa da şöhretimi duymayan
    Kimliğimi tarif etmek zor benim...

    Bülbül benim lisanımla ötüştü
    Bir gül için can evinden tutuştu
    Yüreğine Toroslar'dan çığ düştü
    Yangınımı söndürmedi kar benim...

    Niceler sultandı, kraldı, şahtı
    Benimle değişti talihi bahtı
    Yerle bir eyledim taç ile tahtı
    Akıl almaz hünerlerim var benim...

    Kamil iken cahil ettim alimi
    Vahşi iken yahşi ettim zalimi
    Yavuz iken zebun ettim Selim'i
    Her oyunu bozan gizli zor benim...

    Yeryüzünde ben ürettim veremi
    Lokman Hekim bulamadı çaremi
    Aslı için kül eyledim Kerem’i
    İbrahim'in atıldığı kor benim...

    Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di
    Hat'rım için yüce dağlar delindi
    Bilek gücüm Ferhat ile bilindi
    Kuvvet benim, kudret benim, fer benim...

    İlahimle Mevlana'yı döndürdüm
    Yunus'umla öfkeleri dindirdim
    Günahımla çok ocaklar söndürdüm
    Mevla'danım, hayır benim, şer benim...

    Benim için yaratıldı Muhammed
    Benim için yağdırıldı o rahmet
    Evliyanın sözündeki muhabbet
    Enbiyanın yüzündeki nur benim...

    Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
    Görünmezim cismim de yok, resmim de
    ”Dilüzmez”im, tek hece var ismim de
    Barınağım gönül denen yer benim...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    AŞK ANCAK BU KADAR GÜZEL ANLATILABİLİRDİ...

    Tek Hece (aşk)

    Var mı beni içinizde tanıyan
    Yaşanmadan çözülmeyen sır benim
    Kalmasa da şöhretimi duymayan
    Kimliğimi tarif etmek zor benim...

    Bülbül benim lisanımla ötüştü
    Bir gül için can evinden tutuştu
    Yüreğine Toroslar'dan çığ düştü
    Yangınımı söndürmedi kar benim...

    Niceler sultandı, kraldı, şahtı
    Benimle değişti talihi bahtı
    Yerle bir eyledim taç ile tahtı
    Akıl almaz hünerlerim var benim...

    Kamil iken cahil ettim alimi
    Vahşi iken yahşi ettim zalimi
    Yavuz iken zebun ettim Selim'i
    Her oyunu bozan gizli zor benim...

    Yeryüzünde ben ürettim veremi
    Lokman Hekim bulamadı çaremi
    Aslı için kül eyledim Kerem’i
    İbrahim'in atıldığı kor benim...

    Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di
    Hat'rım için yüce dağlar delindi
    Bilek gücüm Ferhat ile bilindi
    Kuvvet benim, kudret benim, fer benim...

    İlahimle Mevlana'yı döndürdüm
    Yunus'umla öfkeleri dindirdim
    Günahımla çok ocaklar söndürdüm
    Mevla'danım, hayır benim, şer benim...

    Benim için yaratıldı Muhammed
    Benim için yağdırıldı o rahmet
    Evliyanın sözündeki muhabbet
    Enbiyanın yüzündeki nur benim...

    Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
    Görünmezim cismim de yok, resmim de
    ”Dilüzmez”im, tek hece var ismim de
    Barınağım gönül denen yer benim...

    Alıntıları Göster
    Rica ederim:)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    AŞK ANCAK BU KADAR GÜZEL ANLATILABİLİRDİ...

    Tek Hece (aşk)

    Var mı beni içinizde tanıyan
    Yaşanmadan çözülmeyen sır benim
    Kalmasa da şöhretimi duymayan
    Kimliğimi tarif etmek zor benim...

    Bülbül benim lisanımla ötüştü
    Bir gül için can evinden tutuştu
    Yüreğine Toroslar'dan çığ düştü
    Yangınımı söndürmedi kar benim...

    Niceler sultandı, kraldı, şahtı
    Benimle değişti talihi bahtı
    Yerle bir eyledim taç ile tahtı
    Akıl almaz hünerlerim var benim...

    Kamil iken cahil ettim alimi
    Vahşi iken yahşi ettim zalimi
    Yavuz iken zebun ettim Selim'i
    Her oyunu bozan gizli zor benim...

    Yeryüzünde ben ürettim veremi
    Lokman Hekim bulamadı çaremi
    Aslı için kül eyledim Kerem’i
    İbrahim'in atıldığı kor benim...

    Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di
    Hat'rım için yüce dağlar delindi
    Bilek gücüm Ferhat ile bilindi
    Kuvvet benim, kudret benim, fer benim...

    İlahimle Mevlana'yı döndürdüm
    Yunus'umla öfkeleri dindirdim
    Günahımla çok ocaklar söndürdüm
    Mevla'danım, hayır benim, şer benim...

    Benim için yaratıldı Muhammed
    Benim için yağdırıldı o rahmet
    Evliyanın sözündeki muhabbet
    Enbiyanın yüzündeki nur benim...

    Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
    Görünmezim cismim de yok, resmim de
    ”Dilüzmez”im, tek hece var ismim de
    Barınağım gönül denen yer benim...

    Alıntıları Göster
    MÜKEMMEL BİR ŞİİR VE TÜRKÜ (pardon iki şiir ve iki türkü)

    Mihriban

    Sarı saçlarına deli gönlümü,
    Bağlamışım çözülmüyor Mihriban.
    Ayrılıktan zor belleme ölümü,
    Görmeyince sezilmiyor Mihriban.

    Yar deyince kalem elden düşüyor,
    Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor.
    Lambada titreyen alev üşüyor,
    Aşk kâğıda yazılmıyor Mihriban.

    Önce naz sonra söz ve sonra hile
    Sevilen seveni düşürür dile
    Seneler asırlar değişse bile
    Eski töre bozulmuyor Mihriban

    Tabiplerde ilaç yoktur yarama,
    Aşk deyince ötesini arama.
    Her nesnenin bir bitimi var ama.
    Aşka hudut çizilmiyor Mihriban

    Boşa bağlanmamış bülbül gülüne
    Kar koysan köz olur aşkın külüne
    Şaştım kara bahtım tahammülüme
    Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban

    Tarife sığmıyor aşkın anlamı
    Ancak çeken bilir bu derdi gamı
    Bir kör düğüm baştan sona tamamı
    Çözemedim çözülmüyor Mihriban

    Unutursun Mihribanım

    Unutmak kolay mı deme
    Unutursun Mihribanım
    Oğlun kızın olsun hele
    Unutursun Mihribanım

    Zaman erir kelep kelep
    Meyve dalında kalmaz hep
    Unutturur birçok sebep
    Unutursun Mihribanım

    Yıllar sinene yaslanır
    Hatıraların paslanır
    Bir gün başın ak saçlanır
    Unutursun Mihribanım




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    NEYLERSİN

    Bazen acı dinmez, bazen de yağmur
    Sevgilim gülümse, her şey unutulur
    Suskunuz bu akşam üstü
    Hasrete yanmışız, neylersin

    Bir gün, bu mahzun sevdadan geriye
    Kalırsa, sadece o hüzün kalır..
    Sen de anladın ki yapa-yalnızız...
    Buluşmamız yasak,
    Görüşmemiz uzak...
    Devrilmiş kadehler gibi, dönüyor başımız,
    Neylersin...

    Ah güzelim,
    İncinmiş bir sesi vardır yağmurun;
    Yanaklarına vurduğunda hissedersin.
    Ve bir veda sözcüğü, saçlarına,
    Titreyen bir öpücükle dokunduğunda;
    Bu anı dondurmaya yetmez nefesin.
    Bir film sahnesi gibi
    Akar gider ayrılık,
    Neylersin...

    Biz zaten hiçbir romanda
    Kendi hayatımıza rastlamadık.
    Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı.
    Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı.
    Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız.
    Oysa, tuttuğumuz balıkları bile
    Yeniden denize bağışlamıştık.
    Biz, hayata dair
    Hiçbir yanlış yapmamıştık...
    Neylersin...

    Biz bu sonucu hak etmedik,
    Hayır etmedik...
    Ömrümüz bu talana lâyık değildi.

    Bazen acı vurdu, bazen de yağmur
    Hiç gülmedi yüzümüz,
    Hiç büyümedi gülümüz...
    Bizi yalnızca akşamlar kucakladı,
    Biliyorsun,
    Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz...

    Bir gün, bu öykünün sonuna gelince
    Ansızın desem ki: hoşça kal canım!
    Unutursun,
    Mecburen unutursun...
    Yıldızlar söner, bu aşk da biter!
    Bazı gün hatırlayınca, sessizce ağlarız.
    Neylersin...

    Ah bebeğim, ah.. .
    Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının,
    Dudaklarına sızınca fark edersin.
    İçindeki vurgun aşklar mezarlığında,
    Ayrılık, ölümden üste yazılınca,
    Gideni durdurmaya yetişmez sesin...
    Bir inme gibi
    Dolanır bedeninde pişmanlıklar,
    Neylersin...

    Biz zaten hiçbir sinemaya
    Tam vaktinde yetişemedik.
    Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı.
    Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı.
    Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi.
    Oysa Nuh'un gemisinde bile
    Bize yer kalmamıştı.
    Ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı.
    Neylersin...

    Biz bu aşkı sürdüremezdik,
    İnan, sürdüremezdik...
    Kalbimiz bu heyecana müsait değildi.

    Bize hep acılar kaldı, bize hep yağmur...
    Unutmasan bile artık
    Unutur gibi yapacaksın.
    Ve buruşturup-buruşturup attığım kağıtlarda,
    Hiç bitiremediğim
    Bir şiir olarak kalacaksın...

    Alıntıları Göster
    BİR ÖMRE BEDEL OLSADA

    “Ömür, bedelini yaşadıklarınıza sayar. Geri ödemesi ya huzurdur ya da yalnızlık.”
    Bir ömre bedel olsada seni sevmek,
    Ben hep seni seveceğim.
    Her geçen gün biraz daha bağlansada yüreğim,
    İnan ben hep seni seveceğim.

    Ellerim tutmasada pamuk ellerini,
    Tenim tatmasada tenini,
    Dudaklarım kondurmasada buseleri,
    İnan ben hep seni düşüneceğim.

    Bir ömre bedel olsada seni düşlemek,
    Ben hep seni düşleyeceğim.
    Her geçen gün biraz daha yansada yüreğim,
    İnan ben hep seni düşleyeceğim.

    Gözlerim görmesede gül yüzünü,
    Bakışlarım boşluğa çakılsada,
    Adımlarım yalnızlığa yol alsada,
    İnan ben hep seni düşüneceğim.
    Bir ömre bedel olsada...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: only_smile

    Rica ederim:)

    Alıntıları Göster
    Fakat bir şiirle kalmazsın umarım...

    quote:

    Orjinalden alıntı: only_smile

    Rica ederim:)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: BeZgİn KeDi

    BİR ÖMRE BEDEL OLSADA

    “Ömür, bedelini yaşadıklarınıza sayar. Geri ödemesi ya huzurdur ya da yalnızlık.”
    Bir ömre bedel olsada seni sevmek,
    Ben hep seni seveceğim.
    Her geçen gün biraz daha bağlansada yüreğim,
    İnan ben hep seni seveceğim.

    Ellerim tutmasada pamuk ellerini,
    Tenim tatmasada tenini,
    Dudaklarım kondurmasada buseleri,
    İnan ben hep seni düşüneceğim.

    Bir ömre bedel olsada seni düşlemek,
    Ben hep seni düşleyeceğim.
    Her geçen gün biraz daha yansada yüreğim,
    İnan ben hep seni düşleyeceğim.

    Gözlerim görmesede gül yüzünü,
    Bakışlarım boşluğa çakılsada,
    Adımlarım yalnızlığa yol alsada,
    İnan ben hep seni düşüneceğim.
    Bir ömre bedel olsada...

    Alıntıları Göster
    bir tane daha

    GÖNLÜM AŞK DERYASINDA

    Sürüklenen bir saldı
    Senin eşsiz varlgın
    Tutundugum tek daldı

    Dudaklarımda Kalan
    Kabülsüz bir dilekse
    Ömür denen yollara
    Hicranı Diziyorum
    İçimdeki aşkımı ....


    Herkesden Gizliyorum
    Mademki insanım
    Ümitle yaşıyorum
    Senden merhamet değil
    Sevmeni istiyorum!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    Fakat bir şiirle kalmazsın umarım...

    quote:

    Orjinalden alıntı: only_smile

    Rica ederim:)


    Alıntıları Göster
    Benim için bütün zamanların en güzel şiirlerinden birinin ilk bölümünü gönderiyorum... Sonraki bölümleri de gelecek...

    MONA ROZA - Aşk ve Çileler

    Mona Roza, siyah güller, ak güller
    Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadı kırık kuş merhamet ister
    Ah, senin yüzünden kana batacak
    Mona Roza siyah güller, ak güller

    Ulur aya karşı kirli çakallar
    Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    Mona Roza, bugün bende bir hal var
    Yağmur iğri iğri düşer toprağa
    Ulur aya karşı kirli çakallar

    Açma pencereni perdeleri çek
    Mona Roza seni görmemeliyim
    Bir bakışın ölmem için yetecek
    Anla Mona Roza, ben bir deliyim
    Açma pencereni perdeleri çek...

    Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
    Bende çıkar güneş aydınlığa
    Bir nisan yüzüğü, bir kapı sesi
    Seni hatırlatıyor her zaman bana
    Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

    Zambaklar en ıssız yerlerde açar
    Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    Işıksız ruhumu sallar da durur
    Zambaklar en ıssız yerlerde açar

    Ellerin ellerin ve parmakların
    Bir nar çiçeğini eziyor gibi
    Ellerinden belli oluyor bir kadın
    Denizin dibinde geziyor gibi
    Ellerin ellerin ve parmakların

    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
    Saat onikidir söndü lambalar
    Uyu da turnalar girsin rüyana
    Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

    Akşamları gelir incir kuşları
    Konar bahçenin incirlerine
    Kiminin rengi ak, kimisi sarı
    Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
    Akşamları gelir incir kuşları

    Ki ben Mona Roza bulurum seni
    İncir kuşlarının bakışlarında
    Hayatla doldurur bu boş yelkeni
    O masum bakışlar su kenarında
    Ki ben Mona Roza bulurum seni

    Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
    Henüz dinlemedin benden türküler
    Benim aşkım sığmaz öyle her saza
    En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
    Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

    Artık inan bana muhacir kızı
    Dinle ve kabul et itirafımı
    Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    Alev alev sardı her tarafımı
    Artık inan bana muhacir kızı

    Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    Birgün gözlerimin ta içine bak
    Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

    Altın bilezikler o kokulu ten
    Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
    Bir tüy ki kapalı gece ve güne
    Altın bilezikler o kokulu ten

    Mona Roza siyah güller, ak güller
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadı kırık kuş merhamet ister
    Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    Mona Roza siyah güller, ak güller

    Her Kıtanın İlk Harflerine Dikkat...!!!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sahmeran -- 23 Kasım 2004, 16:02:17 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahmeran

    Fakat bir şiirle kalmazsın umarım...

    quote:

    Orjinalden alıntı: only_smile

    Rica ederim:)


    Alıntıları Göster
    Anılarda Yaşarken


    Çekingen adımlarla sesiz ve ürkek
    Bir gün uzaklardan bir giz gibi geldin
    O büyülü şarkılarını söyleyerek
    Gençliğimi geri getirdi ellerin

    Sundun paha biçilmez güzelliğini
    Öylesine diri öylesine sıcak
    Böylesine bir mutluluk anladım ki
    Ömür boyunca bir kez yaşanır ancak



    Ümit Yaşar Oğuzcan




  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.