Şimdi Ara

Suriye'ye müdahale edilecek!! (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
113
Cevap
0
Favori
2.019
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KayhanKaan
    Yahudi öyle bir sistem kurmuşki karşı gelen anında tek başına kalıyor.
    Bu finansal sistem değişmedikçe iktidara kim gelirse gelsin yine onların kuklası olacak mecburen.
    Halk tüketime alıştırıldı artık.
    Şu anda Atatürk mezarından çıkıp 20 sene sorgusuz sualsiz destek verin zor günlerin ardından özgürlüğe kavuşacağız dese bu halk destek vermez.

    Ne sistemde bir değişim var ne de Yahudinin gücünde. Güçler dengesi 100 yıl öne ne ise bugünde aynı. İnsanımız da 100 yıl önesinden çok daha vatansever. Mütareke sürecinde durum daha kötüydü. Sizin tarih bilgilerinizde büyük boşluk var. ATATÜRK'ü doğru değerlendiremiyorsunuz.

    Bugün en büyük handikapımız lider eksikliği. Damat Ferit'e muhalefet edebilecek donanımda siyasetçimiz yok. Bir diğer güçlük, iletişim kaynaklarının sahipliği, yaygınlığı ve denetiminde. Halkı örgütleme potansiyeli yüksek olan herkesi an be an izliyorlar. Fakat karamsarlığa hiç gerek yok. Biz Türk'üz sonuçta. Tarihi yeniden yazarız.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nürnberger

    quote:

    Orijinalden alıntı: KayhanKaan
    Yahudi öyle bir sistem kurmuşki karşı gelen anında tek başına kalıyor.
    Bu finansal sistem değişmedikçe iktidara kim gelirse gelsin yine onların kuklası olacak mecburen.
    Halk tüketime alıştırıldı artık.
    Şu anda Atatürk mezarından çıkıp 20 sene sorgusuz sualsiz destek verin zor günlerin ardından özgürlüğe kavuşacağız dese bu halk destek vermez.

    Ne sistemde bir değişim var ne de Yahudinin gücünde. Güçler dengesi 100 yıl öne ne ise bugünde aynı. İnsanımız da 100 yıl önesinden çok daha vatansever. Mütareke sürecinde durum daha kötüydü. Sizin tarih bilgilerinizde büyük boşluk var. ATATÜRK'ü doğru değerlendiremiyorsunuz.

    Bugün en büyük handikapımız lider eksikliği. Damat Ferit'e muhalefet edebilecek donanımda siyasetçimiz yok. Bir diğer güçlük, iletişim kaynaklarının sahipliği, yaygınlığı ve denetiminde. Halkı örgütleme potansiyeli yüksek olan herkesi an be an izliyorlar. Fakat karamsarlığa hiç gerek yok. Biz Türk'üz sonuçta. Tarihi yeniden yazarız.




    @Nürnberger İnsanımız da 100 yıl öncesinden çok daha vatansever diyorsun
    Eğer buna inanıyorsan sana diyecek birşeyim yok hocam.




  • lan ne saçma bi konu hala bu konuda akpyi savunan var ya inanamıyorum malum partili arkadaşlara söylüyorum o partinin ülkeyi nası bi uçuruma sürüklediğinin farkında değilmisiniz? bal gibi farkındasınız ama siyasi görüşlerinizden dolayı kabullenemiyosunuz.lan bizene suriyeden sözde katliamlardan? halk isyan ederken bizemi güvendi veya natoyamı güvendide çıkarı isyanı kendi başınıza halletcekseniz halledin.kimse bişe demiyo size sonuçta esat kadar cani biri görmedim hayatımda(babasından bahsediyorum).AMA BU KONULAR TÜRKİYEYİ AŞAR BİZ HİÇ KARIŞMAMALIYIZ.YOKSA GERÇEKTEN HAÇLI SEFERLERİ TEKRAR BAŞLAMIŞ OLUR.BURAYI BÜYÜK HARFLERLE YAZDIM ANLAYAN ANLAR.

    EDİT:BU ''GERÇEKLERİ'' HALA MALUM PARTİNİN DIŞ POLİTİKASINI SAVUNANLARA SÖYLÜYORUM ÜSTÜNÜZE ALINMAYIN.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kelt -- 26 Mart 2012; 18:01:57 >




  • seçim dönemine bakarsak, adamların istedigi, komşularla sıfır sorundu.
    bunu yapmaya mecbursun çünkü. komşuların pkk destekcisi oldugu sürece.
    adamlarda bununla ilgili adımlar attı. tabi bu baya bi zaman aldı.
    şugün bu bahar getirme hareketi en fazla 3 yıllık mazi.
    yani biz adamlarla tam ilişki kurduk, ortam sakinleşti, çat. bahar geldi :)
    yani sen gelecegi görsen bile, siyasi ilişki trenin yola çıkmış ve bir bir basamakları yapıyordu.

    bu seferde kimin yanında durmamız gerektigi sorunu patlak veriyor.
    adam gidiyor suriyede, esadı eleştiriyor (çok yanlış buluyorum)
    neden, çünkü rte, halka oynamak zorunda. irandada aynı durum gecerli.
    neden, esad ın bize kullanacagı tek koz, pkk.
    ama halk öyle değil. eger biz halkı desteklemezsek, olası bölünme durumunda bu adamların bir kısım topluluguda
    bizim içimizdeki fitneleri destekleyecek ve bizde ırk ve din tabanlı bölünme hızlanacak. 5 tane millet var heriflerde. bi o kadarda mezhep.
    ama sen halkın yanında olursan, haaa, bu adamlar bizim yanımızda diyip bize karşı olumsuz yargılarını silebilirler.
    o yüzden biz kati suretle esad destek veremeyiz.
    aynı şey iran içinde geçerli. adamlarda her milletten insan var.
    sırf bu sebeblerden olası müdahalede, halkın yani demokrasi getireceklerin :) tarafında olup, bizde burdayız demeliyiz.


    genel dış ilişkilerde ise webbie ye ek olrak,
    ab faaliyetlerindeki azalmanın temelinde
    bu ekonomik birligin "birligini koruyamaması" oldugunu düşünüyorum. durumları ortada.
    bunlar abd ye alternatif ve ondan daha az bagımsız olmayı planlıyordu, ama geldigimiz noktada böle bişeyin imkansız oldugu ortada.
    küresel ekonomik düzende, hiç bir ülke kimseye birşey diyemez.
    buda, bütün ülkelerin dış ilişkilerinde tavizler vermesi demek.
    yine suriye dersek,
    ok, biz bişeyler istiyoruz, x birşey istiyor, y birşey istiyor.
    kim güçlüyse o alır devri yok artık. mecburen ortak hareket etmek gerekiyor. ama bu harekette yine mecburen
    kafası zamanında fitne fesata en iyi çalışmış ülkeden destek almak gerekiyor.
    çünkü adamlar asırlardır bu ülkelerde ajan bulunduruyor, yönlendirmeler yapıyor.
    ((yani bundan 20 yıl sonra banu avar "sscb de renkli devrimleri yapmaya çalışanlar ve ortadogudaki baharı getirenler aynı kişiler"
    diye bir program yaparsa ben şaşırmam.))
    eee, mecburen sende bu bilgileri bu adamdam almak zorundasın.
    vaybe.
    o kadar aciz durumdayızki, komşumuzla mazimiz 5 yıl.
    bu adam hakkındaki bilgiyide, uçakla 12 saatte gelebilen heriflerden alıyoruz.

    kayhankaan nın dedigide dogru, finansal sistem.
    ama finansal sistemi kontrol edenler zaten olayın elebaşları :)
    adamların kredi verme kuruluşu zarar ediyor ceremesini izlanda çekiyor.
    baglantıya bak :)

    demek istedigim,
    biz halen vahdettinin hain mi değilmi oldugunu sorguluyoruz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aksinaletinsan -- 26 Mart 2012; 18:13:02 >




  • Hitler de büyük bir halk destegiyle hükümet oldu. 1933'teki meclis konusmasinda azinliklarin garantisinin kendisi oldugunu söyledi. O da ülkesini duble yollarla donatti ve bununla övünmekten de geri kalmadi. O da insanini yok pahasina calistirdi ve bunu kalkinma kilifina uydurdu, issizlik rekor düzeyde düsmüstü. Onun da kanun hükmünde kararnamesi vardi, iki dudaginin arasindan cikan meclisi by-pass ederdi. Ve o da ülkesini savasa sürükledi, kendi insanlari dahil milyonlarin ölümüne ve ülkesinin isgal edilmesine neden oldu.

    Hikaye tanidik geldi mi?

    Suriye'yle savasa HAYIR!!!!
  • Uluşçuluk mikrobundan kurtulup İslam birliği hedefini gerçekleştirmedikçe Bölgenin idaresi yabancı güçlerin denetiminde kalmaya devam eder.. İslam Ülkelerinin acilen bir araya gelip İslam Barış Gücünü oluşturmaları ve bölgedeki yabancı güçleri ülkelerine yollamaları gerek ama maalesef İslam Ülkelerini yönetim kadrlarının %80'i Batı devşirmesi kapı kullarından oluşuyor..

    Ben Arap Baharı adı verilen değişime şüphe ile bakanlardan değilim, ben bu süreci yukarda bahsettiğim Batı Devşirmesi yönetici elitlerin tasfiyesi olarak görüyorum.

    Devrimin ardında sürekli başka güçler, bilhassa Batılı güçler (ABD, AB) aramak, insanların kendi başlarına bir şey yapamayacaklarına ve ne olup bitiyorsa her şeyin ardında bir üstün batılı olduğu yönünde batıl bir itikada dayanıyor. Esasen sosyal bilimlerde herşeyi önceden tedbir ve idare eden bu kadar büyük bir güç vehmetmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Ayrıca böyle bir tasavvur İslam itikadına da aykırıdır. Zira bu kadar büyük bir güç vehmetmek bir tür kadercilik de üretiyor ve insanın sosyal hadiselerde bir aktör, bir fail olma gücünü de tüketiyor.

    Nasıl olsa herşey bir "büyük güç" tarafından yapılıyor olduğuna göre bizim hiç bir şey yapmamıza gerek yok. Nasıl olsa ne yaparsak yapalım o büyük gücün büyük hesabına alet olmaktan başka bir şey yapmış olamayız. Oysa gerçek anlamda değişim için gerekli olan en önemli şey iradedir ve irade insanı insan yapan en önemli özelliktir. Ve insan iradesinin değiştirmeyeceği hiç bir şey yoktur. Yüce Allah'ın buyurduğu gibi "bir kavim kendi nefsinde olanı değiştirmedikçe Allah onu değiştirecek değildir".



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi OPTİMİST -- 26 Mart 2012; 19:18:54 >




  • puzzle bulmacasının parçalarına değil,bütününe bakmak lazım.2.ırak işgali,afganistan işgali,van minüt,mavi marmara,arap baharı,iskenderiyeden gelen büyük ..... neyse fazla detaya girmemek lazım.
    bu arada sanırım obama tükçeyi biliyor?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Uluşçuluk mikrobundan kurtulup İslam birliği hedefini gerçekleştirmedikçe Bölgenin idaresi yabancı güçlerin denetiminde kalmaya devam eder.. İslam Ülkelerinin acilen bir araya gelip İslam Barış Gücünü oluşturmaları ve bölgedeki yabancı güçleri ülkelerine yollamaları gerek ama maalesef İslam Ülkelerini yönetim kadrlarının %80'i Batı devşirmesi kapı kullarından oluşuyor..

    Ben Arap Baharı adı verilen değişime şüphe ile bakanlardan değilim, ben bu süreci yukarda bahsettiğim Batı Devşirmesi yönetici elitlerin tasfiyesi olarak görüyorum.

    Devrimin ardında sürekli başka güçler, bilhassa Batılı güçler (ABD, AB) aramak, insanların kendi başlarına bir şey yapamayacaklarına ve ne olup bitiyorsa her şeyin ardında bir üstün batılı olduğu yönünde batıl bir itikada dayanıyor. Esasen sosyal bilimlerde herşeyi önceden tedbir ve idare eden bu kadar büyük bir güç vehmetmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Ayrıca böyle bir tasavvur İslam itikadına da aykırıdır. Zira bu kadar büyük bir güç vehmetmek bir tür kadercilik de üretiyor ve insanın sosyal hadiselerde bir aktör, bir fail olma gücünü de tüketiyor.

    Nasıl olsa herşey bir "büyük güç" tarafından yapılıyor olduğuna göre bizim hiç bir şey yapmamıza gerek yok. Nasıl olsa ne yaparsak yapalım o büyük gücün büyük hesabına alet olmaktan başka bir şey yapmış olamayız. Oysa gerçek anlamda değişim için gerekli olan en önemli şey iradedir ve irade insanı insan yapan en önemli özelliktir. Ve insan iradesinin değiştirmeyeceği hiç bir şey yoktur. Yüce Allah'ın buyurduğu gibi "bir kavim kendi nefsinde olanı değiştirmedikçe Allah onu değiştirecek değildir".

    Peki şii ve sunniler arasındaki birliği nasıl sağlayacaksınız..En basitinden İran sunnilerin altına asla girmez,başa oynamak ister..Ayrıca islam birliğinin amacı ne olacak.Sınırlarını korumak mı yoksa tüm dünyayı ele geçirmek mi..İslam birliğinde ülkelerin yönetim şekli değişecek mi..Teokrasiye göre mi yoksa demokrasiye göre mi yönetilecek..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kei$er$oZe
    Peki şii ve sunniler arasındaki birliği nasıl sağlayacaksınız..En basitinden İran sunnilerin altına asla girmez,başa oynamak ister..Ayrıca islam birliğinin amacı ne olacak.Sınırlarını korumak mı yoksa tüm dünyayı ele geçirmek mi..İslam birliğinde ülkelerin yönetim şekli değişecek mi..Teokrasiye göre mi yoksa demokrasiye göre mi yönetilecek..

    Cok güzel sorular, cevaplarini ben de merak ettim dogrusu...
  • umudunuzu kırmak istemem ama o dediğiniz şeyler hiç bi zaman olmuyacak.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kei$er$oZe

    quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Uluşçuluk mikrobundan kurtulup İslam birliği hedefini gerçekleştirmedikçe Bölgenin idaresi yabancı güçlerin denetiminde kalmaya devam eder.. İslam Ülkelerinin acilen bir araya gelip İslam Barış Gücünü oluşturmaları ve bölgedeki yabancı güçleri ülkelerine yollamaları gerek ama maalesef İslam Ülkelerini yönetim kadrlarının %80'i Batı devşirmesi kapı kullarından oluşuyor..

    Ben Arap Baharı adı verilen değişime şüphe ile bakanlardan değilim, ben bu süreci yukarda bahsettiğim Batı Devşirmesi yönetici elitlerin tasfiyesi olarak görüyorum.

    Devrimin ardında sürekli başka güçler, bilhassa Batılı güçler (ABD, AB) aramak, insanların kendi başlarına bir şey yapamayacaklarına ve ne olup bitiyorsa her şeyin ardında bir üstün batılı olduğu yönünde batıl bir itikada dayanıyor. Esasen sosyal bilimlerde herşeyi önceden tedbir ve idare eden bu kadar büyük bir güç vehmetmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Ayrıca böyle bir tasavvur İslam itikadına da aykırıdır. Zira bu kadar büyük bir güç vehmetmek bir tür kadercilik de üretiyor ve insanın sosyal hadiselerde bir aktör, bir fail olma gücünü de tüketiyor.

    Nasıl olsa herşey bir "büyük güç" tarafından yapılıyor olduğuna göre bizim hiç bir şey yapmamıza gerek yok. Nasıl olsa ne yaparsak yapalım o büyük gücün büyük hesabına alet olmaktan başka bir şey yapmış olamayız. Oysa gerçek anlamda değişim için gerekli olan en önemli şey iradedir ve irade insanı insan yapan en önemli özelliktir. Ve insan iradesinin değiştirmeyeceği hiç bir şey yoktur. Yüce Allah'ın buyurduğu gibi "bir kavim kendi nefsinde olanı değiştirmedikçe Allah onu değiştirecek değildir".

    Peki şii ve sunniler arasındaki birliği nasıl sağlayacaksınız..En basitinden İran sunnilerin altına asla girmez,başa oynamak ister..Ayrıca islam birliğinin amacı ne olacak.Sınırlarını korumak mı yoksa tüm dünyayı ele geçirmek mi..İslam birliğinde ülkelerin yönetim şekli değişecek mi..Teokrasiye göre mi yoksa demokrasiye göre mi yönetilecek..

    İran zıtlık çıkarır muhakkak ki tarih boyunca ayrı tellerde gezinmiştir, İslam birliği konusunda iknası kolay olmayabilir ama olmazsa olmaz değildir, İransız'da olur, nitekim tarih buna şahit. Şii-sünni konusu siyasi bir meseledir, amaç ümmetin birliği , müslümanların Siyasi Birliği ise 2nci plandaki meseledir. Zira o kadar çok ortak yön varken ayrılıkları gündeme getirmenin kimseye fayda vermediğini ve işgalci güçlerin bunu kullandığını kanlı ve acı terübeler ile öğrendik.

    Siyasi olarak bu birliğe tek bir ülke değil birden fazla ülke yönetime katılır, AB'de olduğu gibi dönem başkanlığı sistemi denenebilir.. Yeterki ırkçı ve kötü niyetli olmayalım..

    Yönetim biçimi dışardan zorla dayataılacak bir şey değildir , buna halklar kendielrine en uygun biçim hangisi ise karar verir , ama şu bir gerçek, diktatörlük ve saltanat gibi ilkel ve gayrislami olamayacağı kesin..




  • Ortadoğulu ya da Müslüman çoğunluğa sahip devletler batı'nın oyun sahası gibi.Dikkat edilirse batılı devletler Müslüman gibi halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan devletler ise gayrimüslim gibi davranıyor.Oysa Allah birliği emrediyor.Bakın Al-i İmran Suresi 103. ayet ne diyor:''Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı
    sarılınız sakın ayrılığa düşmeyiniz,
    Allah'ın size bağışladığı nimeti
    hatırlayınız. Hani bir zamanlar düşman olduğunuz halde O, kalplerinizi uzlaştırdı da O'nun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Hani siz bir ateş kuyusunun tam kenarındayken O sizi oraya düşmekten kurtardı. Allah
    size ayetlerini işte böyle açık açık
    anlatır ki, doğru yolu bulasınız.'' Onlar sürekli ittifak edip birbirlerini kollarken biz neredeyse her konuda tefrikaya düşüp mezhep vb gibi konularla birbirimizi yiyoruz.Bir yorum izlemiştim şöyle diyordu:''Batı şehir biz ise taşrayız.Oradan ne gelirse kayıtsız şartsız kabul ediyoruz.İdeoloji,kanun,müzik,giyim vs her şey batıdan geliyor.
    Kendimiz üretemiyoruz.Üretsek bile taklitten öte gitmiyor.''
    Bence çok haklı.Kendimizi aşağılık hissediyoruz.
    Suriye konusuda böyle.Bölge devletleri batıdan bağımsız bir şey söyleyemiyor.Bakın bölge devletlerine,Türkiye Esed'in halkına zulmettiğini ve bunun yanlış olduğunu söylüyor.Ama ne yapacağı belirsiz.İran'a bak sırf mezhepsel açıdan Suriye'de olayların olmadığını,medyaya yansıyanların batının oyunu olduğunu söylüyor.
    Yukarıda arkadaşlar birlikten bahsetmiş.Bu çok doğru bir adım olurdu.Ama bu birliğin çoğunluğu Müslüman olan bütün devletleri kapsayacağını düşünmüyorum.Bunun içinde bu birliğin isim olarak İslam birliği olması olanaksız gibi gelir bana.
    Ama mevzubahis haliyle yani ortak bir askeri güç,serbest ticaret,serbest geçiş,ortaklaşa eğitim imkanı gibi olanaklar sağlanırsa ve devletlerin yayıldığı coğrafyaya bakılırsa bu gerçekten muhteşem olurdu ve birçok sorunu batı hakimiyetinden kurtulup ortak geçmişi,dini hatta dili olan devletler olarak kendi başımıza çözme imkanı verirdi.
    İnşaallah bu birliği görürüz ve bölgemizi kendimiz şekillendiririz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Uluşçuluk mikrobundan kurtulup İslam birliği hedefini gerçekleştirmedikçe Bölgenin idaresi yabancı güçlerin denetiminde kalmaya devam eder.. İslam Ülkelerinin acilen bir araya gelip İslam Barış Gücünü oluşturmaları ve bölgedeki yabancı güçleri ülkelerine yollamaları gerek ama maalesef İslam Ülkelerini yönetim kadrlarının %80'i Batı devşirmesi kapı kullarından oluşuyor..

    Ben Arap Baharı adı verilen değişime şüphe ile bakanlardan değilim, ben bu süreci yukarda bahsettiğim Batı Devşirmesi yönetici elitlerin tasfiyesi olarak görüyorum.

    Devrimin ardında sürekli başka güçler, bilhassa Batılı güçler (ABD, AB) aramak, insanların kendi başlarına bir şey yapamayacaklarına ve ne olup bitiyorsa her şeyin ardında bir üstün batılı olduğu yönünde batıl bir itikada dayanıyor. Esasen sosyal bilimlerde herşeyi önceden tedbir ve idare eden bu kadar büyük bir güç vehmetmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Ayrıca böyle bir tasavvur İslam itikadına da aykırıdır. Zira bu kadar büyük bir güç vehmetmek bir tür kadercilik de üretiyor ve insanın sosyal hadiselerde bir aktör, bir fail olma gücünü de tüketiyor.

    Nasıl olsa herşey bir "büyük güç" tarafından yapılıyor olduğuna göre bizim hiç bir şey yapmamıza gerek yok. Nasıl olsa ne yaparsak yapalım o büyük gücün büyük hesabına alet olmaktan başka bir şey yapmış olamayız. Oysa gerçek anlamda değişim için gerekli olan en önemli şey iradedir ve irade insanı insan yapan en önemli özelliktir. Ve insan iradesinin değiştirmeyeceği hiç bir şey yoktur. Yüce Allah'ın buyurduğu gibi "bir kavim kendi nefsinde olanı değiştirmedikçe Allah onu değiştirecek değildir".

    İlk olarak Arap Baharı'nın benim takdir ettiğim müthiş bir oyun olduğunu belirteyim. Dünyanın neresinde görülmüş orduya 2 adım attırmadan savaş kazanıldığı.

    Ben kendimce bu yaşananları şöyle yorumluyorum: İlk olarak bu Wikileaks denilen, sözde ABD'nin bile itibarını kötüleyen site ortaya çıktı. Her ne tesadüftür ki, dünyanın öbür ucunda kendine karşı en küçük tehdidi yok eden ABD bu adama sözde dokunamadı. Çünkü bu site ABD'nin gelecek penceresinin koluydu ve o kolu doğru tarafa çevirmek gerekiyordu. Açıklanan belgelerin bir yere kadar kendilerini kötülemesine de izin verdiler. Öyle ya, halklarda jeton olabildiğine geç düşmeliydi ve herkes "Vay anasını, ABD'ye karşı bile duruyor" demeliydi; özellikle Yahudi-ABD paranoyası olan Ortadoğu halkında bu izlenimi uyandırması çok önemliydi. Zaman biraz geçtikçe ve site güven sağladıkça sıra Arap ülkelerine geldi. Artık medyanın kendisini göstermesinin tam vaktiydi...

    Arap ülkelerinin 20+ yıllık liderlerinin(?) halklarını soyduğuna(!) dair belgeler açıkladılar. Ama yetmezdi. Bunları onlar da biliyordu, ama toplum hafızası zayıftır. Bir kıvılcım gerekiyordu. İlk olarak kıvılcımı ateşe çevirecek misyonerlerine hazır ol emri verdiler. Kıvılcım ise Tunus'ta bir kişinin kendini yakması....

    Olaylar hızlıca büyüdü. Sanki binanın her katındaki 2 kolona bombayı koyup en alttan sırayla patlatıyormuş gibi. Aralarında en iyi direnen Libya çıktı; orayı da hava operasyonlarıyla hallettiler. Şimdi sırada Suriye var; ancak diğerlerinden farklı olarak Suriye'nin dağılmamış bir ordusu da var(Bir çoğu darbeyle başa geldiği için orduları terhis etme ihtiyacı duymuştu). Ariyeten Suriye'yi kısmen destekleyen ülkeler de var.

    BM'den gerekli karar çıkmadığı için toplu bir saldırı düzenlenemiyor. Bu yüzden NATO'nun müdahalesine haklı bir neden çıkarılamıyor. Sanırım tam bu aşamada Türkiye'ye gaz verilmesi devreye giriyor. Türkiye gaza gelip Suriye'ye müdahale ederse NATO saldırısı için haklı bir sebep çıkacak; hemde BM'deki karardan daha haklı ve kimsenin itiraz edemeyeceği bir neden: "Müttefik ülkelerden birine yapılmış saldırı tamamına yapılmış demektir".

    Ayrıca bu olayın Suriye ile aramız kısmen düzelme yoluna girmişken olması da üzücü. Herkesten ricam açsınlar haritayı ve son 5 yılda sorun yaşamadığımız komşumuz kalmış mı baksınlar. "Komşularla sıfır sorun" politikasıyla çıkılan yolda "sorunumuz olmayan komşu kalmasın" aşamasına geldik.
    (11 Şubat 2012 tarihli yazımdan alıntıdır)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kei$er$oZe

    quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Uluşçuluk mikrobundan kurtulup İslam birliği hedefini gerçekleştirmedikçe Bölgenin idaresi yabancı güçlerin denetiminde kalmaya devam eder.. İslam Ülkelerinin acilen bir araya gelip İslam Barış Gücünü oluşturmaları ve bölgedeki yabancı güçleri ülkelerine yollamaları gerek ama maalesef İslam Ülkelerini yönetim kadrlarının %80'i Batı devşirmesi kapı kullarından oluşuyor..

    Ben Arap Baharı adı verilen değişime şüphe ile bakanlardan değilim, ben bu süreci yukarda bahsettiğim Batı Devşirmesi yönetici elitlerin tasfiyesi olarak görüyorum.

    Devrimin ardında sürekli başka güçler, bilhassa Batılı güçler (ABD, AB) aramak, insanların kendi başlarına bir şey yapamayacaklarına ve ne olup bitiyorsa her şeyin ardında bir üstün batılı olduğu yönünde batıl bir itikada dayanıyor. Esasen sosyal bilimlerde herşeyi önceden tedbir ve idare eden bu kadar büyük bir güç vehmetmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Ayrıca böyle bir tasavvur İslam itikadına da aykırıdır. Zira bu kadar büyük bir güç vehmetmek bir tür kadercilik de üretiyor ve insanın sosyal hadiselerde bir aktör, bir fail olma gücünü de tüketiyor.

    Nasıl olsa herşey bir "büyük güç" tarafından yapılıyor olduğuna göre bizim hiç bir şey yapmamıza gerek yok. Nasıl olsa ne yaparsak yapalım o büyük gücün büyük hesabına alet olmaktan başka bir şey yapmış olamayız. Oysa gerçek anlamda değişim için gerekli olan en önemli şey iradedir ve irade insanı insan yapan en önemli özelliktir. Ve insan iradesinin değiştirmeyeceği hiç bir şey yoktur. Yüce Allah'ın buyurduğu gibi "bir kavim kendi nefsinde olanı değiştirmedikçe Allah onu değiştirecek değildir".

    Peki şii ve sunniler arasındaki birliği nasıl sağlayacaksınız..En basitinden İran sunnilerin altına asla girmez,başa oynamak ister..Ayrıca islam birliğinin amacı ne olacak.Sınırlarını korumak mı yoksa tüm dünyayı ele geçirmek mi..İslam birliğinde ülkelerin yönetim şekli değişecek mi..Teokrasiye göre mi yoksa demokrasiye göre mi yönetilecek..

    İran zıtlık çıkarır muhakkak ki tarih boyunca ayrı tellerde gezinmiştir, İslam birliği konusunda iknası kolay olmayabilir ama olmazsa olmaz değildir, İransız'da olur, nitekim tarih buna şahit. Şii-sünni konusu siyasi bir meseledir, amaç ümmetin birliği , müslümanların Siyasi Birliği ise 2nci plandaki meseledir. Zira o kadar çok ortak yön varken ayrılıkları gündeme getirmenin kimseye fayda vermediğini ve işgalci güçlerin bunu kullandığını kanlı ve acı terübeler ile öğrendik.

    Siyasi olarak bu birliğe tek bir ülke değil birden fazla ülke yönetime katılır, AB'de olduğu gibi dönem başkanlığı sistemi denenebilir.. Yeterki ırkçı ve kötü niyetli olmayalım..

    Yönetim biçimi dışardan zorla dayataılacak bir şey değildir , buna halklar kendielrine en uygun biçim hangisi ise karar verir , ama şu bir gerçek, diktatörlük ve saltanat gibi ilkel ve gayrislami olamayacağı kesin..

    Hocam İslam Birliği mi yoksa İslam Barış Gücü mü? İslam Barış Gücü şeriati ve dini yayma amacı gütmez ise desteklerim, yani adındaki amaca hizmet ederse. Ancak İslam Birliği için çok yol var.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Serdar

    Hitler de büyük bir halk destegiyle hükümet oldu. 1933'teki meclis konusmasinda azinliklarin garantisinin kendisi oldugunu söyledi. O da ülkesini duble yollarla donatti ve bununla övünmekten de geri kalmadi. O da insanini yok pahasina calistirdi ve bunu kalkinma kilifina uydurdu, issizlik rekor düzeyde düsmüstü. Onun da kanun hükmünde kararnamesi vardi, iki dudaginin arasindan cikan meclisi by-pass ederdi. Ve o da ülkesini savasa sürükledi, kendi insanlari dahil milyonlarin ölümüne ve ülkesinin isgal edilmesine neden oldu.

    Hikaye tanidik geldi mi?

    Suriye'yle savasa HAYIR!!!!

    keşke hitler gibi olsalar benim gözümde daha masum olurlardı. en azından hitler amerikanın uşaklığını yapmıyordu.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kabuska


    quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kei$er$oZe

    quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Uluşçuluk mikrobundan kurtulup İslam birliği hedefini gerçekleştirmedikçe Bölgenin idaresi yabancı güçlerin denetiminde kalmaya devam eder.. İslam Ülkelerinin acilen bir araya gelip İslam Barış Gücünü oluşturmaları ve bölgedeki yabancı güçleri ülkelerine yollamaları gerek ama maalesef İslam Ülkelerini yönetim kadrlarının %80'i Batı devşirmesi kapı kullarından oluşuyor..

    Ben Arap Baharı adı verilen değişime şüphe ile bakanlardan değilim, ben bu süreci yukarda bahsettiğim Batı Devşirmesi yönetici elitlerin tasfiyesi olarak görüyorum.

    Devrimin ardında sürekli başka güçler, bilhassa Batılı güçler (ABD, AB) aramak, insanların kendi başlarına bir şey yapamayacaklarına ve ne olup bitiyorsa her şeyin ardında bir üstün batılı olduğu yönünde batıl bir itikada dayanıyor. Esasen sosyal bilimlerde herşeyi önceden tedbir ve idare eden bu kadar büyük bir güç vehmetmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Ayrıca böyle bir tasavvur İslam itikadına da aykırıdır. Zira bu kadar büyük bir güç vehmetmek bir tür kadercilik de üretiyor ve insanın sosyal hadiselerde bir aktör, bir fail olma gücünü de tüketiyor.

    Nasıl olsa herşey bir "büyük güç" tarafından yapılıyor olduğuna göre bizim hiç bir şey yapmamıza gerek yok. Nasıl olsa ne yaparsak yapalım o büyük gücün büyük hesabına alet olmaktan başka bir şey yapmış olamayız. Oysa gerçek anlamda değişim için gerekli olan en önemli şey iradedir ve irade insanı insan yapan en önemli özelliktir. Ve insan iradesinin değiştirmeyeceği hiç bir şey yoktur. Yüce Allah'ın buyurduğu gibi "bir kavim kendi nefsinde olanı değiştirmedikçe Allah onu değiştirecek değildir".

    Peki şii ve sunniler arasındaki birliği nasıl sağlayacaksınız..En basitinden İran sunnilerin altına asla girmez,başa oynamak ister..Ayrıca islam birliğinin amacı ne olacak.Sınırlarını korumak mı yoksa tüm dünyayı ele geçirmek mi..İslam birliğinde ülkelerin yönetim şekli değişecek mi..Teokrasiye göre mi yoksa demokrasiye göre mi yönetilecek..

    İran zıtlık çıkarır muhakkak ki tarih boyunca ayrı tellerde gezinmiştir, İslam birliği konusunda iknası kolay olmayabilir ama olmazsa olmaz değildir, İransız'da olur, nitekim tarih buna şahit. Şii-sünni konusu siyasi bir meseledir, amaç ümmetin birliği , müslümanların Siyasi Birliği ise 2nci plandaki meseledir. Zira o kadar çok ortak yön varken ayrılıkları gündeme getirmenin kimseye fayda vermediğini ve işgalci güçlerin bunu kullandığını kanlı ve acı terübeler ile öğrendik.

    Siyasi olarak bu birliğe tek bir ülke değil birden fazla ülke yönetime katılır, AB'de olduğu gibi dönem başkanlığı sistemi denenebilir.. Yeterki ırkçı ve kötü niyetli olmayalım..

    Yönetim biçimi dışardan zorla dayataılacak bir şey değildir , buna halklar kendielrine en uygun biçim hangisi ise karar verir , ama şu bir gerçek, diktatörlük ve saltanat gibi ilkel ve gayrislami olamayacağı kesin..

    Hocam İslam Birliği mi yoksa İslam Barış Gücü mü? İslam Barış Gücü şeriati ve dini yayma amacı gütmez ise desteklerim, yani adındaki amaca hizmet ederse. Ancak İslam Birliği için çok yol var.

    Hayır. Zulmü ve İşgali önlemeye yönelik siyasi ve askeri birlikten söz ediyorum, zaten böyle bir oluşumun görevi dini yaymak olamaz, bizim öncelikle, zulmü, işgali , cehaleti ve taassubu temizleyip ardından adaleti tesis etmemiz lazım.. Bunun için siyasi Birlik şart.

    Ben yaşadığımız bölgenin kaçınılmaz olarak bize adeta birlik olmayı zorunlu kıldığını düşünüyorum, ortak çok yön var. Bölgenin kaderi bir.




  • @OPTİMİST
    Öyle bir birlik şart. Ama neden olamayacağını siz kendiniz söylemişsiniz.(Arap liderler Batı kuklası)
  • Bu arada çözüm önerisi olan var mı ? Bugün Esad zalimi 38 kişiyi daha öldürdü, Suriye'de yaşananlara kayıtsız kalma mümkün değil. Muhalefet zayıf olduğu için Esad daha kolay zulmediyor. Erdoğan'ı eleştirmek kolay, bende eleştirebilirim, gidip ABD'de ile müzakere etmesini hoş karşılamam fakat maalesef reelpolitik bu, dünyanın jandarmalığı rolü ABD'nin elinde . Adam ne yapsın, siyasi konjoktür böyle, tek başına kafa mı tutsun, Egemen güçleri hesaba katmadan yapılacak bir girişimin getireceği sonuçlar ortaya çıktığında burada Erdoğan'ı işbirlikçi ilan edenler o zaman yanında olacak mı ? Erdoğan'ı savunmak adıan sormuyorum, gerçekten merak ediyorum..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi OPTİMİST -- 26 Mart 2012; 21:07:18 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Bu arada çözüm önerisi olan var mı ? Bugün Esad zalimi 38 kişiyi daha öldürdü, Suriye'de yaşananlara kayıtsız kalma mümkün değil. Muhalefet zayıf olduğu için Esad daha kolay zulmediyor. Erdoğan'ı eleştirmek kolay, bende eleştirebilirim, gidip ABD'de ile müzakere etmesini hoş karşılamam fakat maalesef reelpolitik bu, dünyanın jandarmalığı rolü ABD'nin elinde . Adam ne yapsın, siyasi konjoktür böyle, tek başına kafa mı tutsun, Egemen güçleri hesaba katmadan yapılacak bir girişimin getireceği sonuçlar ortaya çıktığında burada Erdoğan'ı işbirlikçi ilan edenler o zaman yanında olacak mı ? Erdoğan'ı savunmak adıan sormuyorum, gerçekten merak ediyorum..

    ABD Irak'a girdiginde de oradaki zulmü kaldirmakti amac. Simdi ha kendisi girmis, ha onun masasi olarak mehmetcik girmis, farkli birsey olmayacak. Neden elimizi kardes kanina bulayalim? Kacanlara, bize siginanlara elimizi zaten uzatiyoruz, daha fazlasini da yapabiliriz; ille savasmak mi gerekir?

    Masum insanlarin ölmesi bu kadar umrumuzdaysa Iran'da suratina kezzap atilan hatunlar icin de Iran'a saldirmak bizim görevimiz mi?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Bu arada çözüm önerisi olan var mı ? Bugün Esad zalimi 38 kişiyi daha öldürdü, Suriye'de yaşananlara kayıtsız kalma mümkün değil. Muhalefet zayıf olduğu için Esad daha kolay zulmediyor. Erdoğan'ı eleştirmek kolay, bende eleştirebilirim, gidip ABD'de ile müzakere etmesini hoş karşılamam fakat maalesef reelpolitik bu, dünyanın jandarmalığı rolü ABD'nin elinde . Adam ne yapsın, siyasi konjoktür böyle, tek başına kafa mı tutsun, Egemen güçleri hesaba katmadan yapılacak bir girişimin getireceği sonuçlar ortaya çıktığında burada Erdoğan'ı işbirlikçi ilan edenler o zaman yanında olacak mı ? Erdoğan'ı savunmak adıan sormuyorum, gerçekten merak ediyorum..

    ABD müdahale etse daha mı iyi? Burada hepimiz biliyoruz, Türkiye'nin müdahale etmesi NATO'nun müdahalesine bahane olacak. Çünkü BM'den istediklerini alamadılar, bu yüzden NATO'nun devreye girmesinin şimdilik tek yolu Türkiye'nin saldırması.

    Esad'ın katliamlarından kurtulan Suriyelier bu sefer de Haçlıların zulmüyle baş başa kalacak. Ben yönetimimize kızıyorum, çünkü Emperyalistlerin önünü açıyoruz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.