Tetanoz hastalığı ağır ama önlenebilir bir hastalık olarak görülmektedir. Açık yaradan vücuda bulaşan ve genellikle toprakta bulunan “Clostridium tetani” bakterisinin neden olduğu bir hastalıktır. Tetanoz, vücuttaki kasları ve sinirleri etkiler.
Clostridium tetani adlı bakteri vücuda girmesiyle sinirleri etkler ve şiddetli kas spazmlarına yol açar. “Tetanospazmin” adı verilen toksin üretir. Bu toksin yaraya yakın bölgedeki kasları kontrol eden vücuttaki sinirleri etkilemektedir. Daha sonra kan dolaşımı ve lenf yolu ile vücuda yayılır. Neticede bir çok bölgede ağrılı kas spazmları yaşanır. Tedavi edilmezse, hastanın yaşamı için önemli kasların felci neticesiyle hastalık ölüme kadar gidebilir. Tetanoz, genellikle temizlenmemiş yaralar; örneğin; yanık, kangren, toprak, pas veya gaita, steril olmayan iğne vb araçlarla derinin delinmesi veya kesilmesi ile bulaşır.
Hastalığın en önemli durumlarından biri “neonatal” tetanoz, yani yeni doğan bebeklerde görülen tetanoz, steril olmayan ortamlarda yapılan doğumlar neticesinde gelişebilir. Göbek bağının steril olmayan aletlerle kesilmesi, bebeğin toprağa sarılması en sık rastlanan nedenlerindendir. Eğer anne hastalığa karşı bağışıklık kazandıysa bebeğe rahim içinde antikor adı verilen koruyucu proteinleri geçirirler ve bebek neonatal tetanoza karşı korunur. Annelerin tetanoza karşı aşılanmaları ve doğumların steril ortamda yapılmasıyla vak'alar azalmaya başlamıştır.
Belirti ve bulgular:
Tetanoz'un kuluçka süresi 2 ila 14 gün arasındadır. En belirgin bulguları çene, boyun, omuz ve sırtta kasılma, spazamlardır. Spazmlar, yani kasılmalar zamanla karın, kol ve bacaklara yayılabilir. Ciddi bir şüphe olmadan sadece vesvese ile bu tür belirtiler olduğu düşünüldüğünde en yakın eczacınıza başvurup kısa bir bilgi edinmeniz mümkün. Eczacılar her zaman size yardımcı olmak için orada olsalar da kesin bilgi ve teşhis doktorlar tarafından yapılabilir. Çene ve ağız etrafındaki spazmlara ve kasılmalara bağlı yutma güçlüğü meydana gelebilir. Neonatal yani yenidoğan dönemdeki tetanozda da ise en bilinen bulgu vücutta yaygın kasılmalar olmaktadır. Eğer bu Hastalık iyi tedavi edilirse, tetanoz haftalar içerisinde ve büyük olasılıkla ve de genellikle sekel bırakmadan iyileşmektedir.
Bulaştırma: Tetanoz insandan insana bulaşan bir hastalık değildir.
Tedavi:
Tetanoz hastalığına maruz kalanlar, kesinlikle derhal hastaneye yatırılarak ve yoğun bakım servisinde tedavi edilmelidir. Tetanoz hastası sakin ve uyarılardan uzak ortamlarda tedavi süresince izlenmelidir. Tedavi için antibiyotik ve tetanoz immün globulini verilmektedir.
Önleme:
Tetanozdan bir çok korunma yolu vardır. İki farklı yöntem uygulanabilmektedir. Tetanoz hastalığı için tetanoz aşılaması ve temas (yaralanma) sonrası önlemler en önemlisidir. tetanoz aşısı ve sterilizasyon önlemleri eczacılar için en sık karşılaşılan uygulamalardan olmaktadır. Tetanoz aşısı çocukluk döneminde Sağlık Bakanlığı'nca herkese, her çocuğa DBT (difteri-boğmaca-tetanoz karması), yani halk arasında bilinen adıyla karma aşı şeklinde ücretsiz olarak uygulanmaktadır. Daha sonra ise her 10 yılda bir dT adı verilen (antijen miktarı azaltılmış difteri + tetanoz karması aşısı) şeklinde tekrarlanması gerekmektedir. Yeni doğan tetanozunun önlenmesi için ise Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde gebelere iki doz tetanoz aşısı yapılması da son derece yararlı bir uygulama olarka görülmektedir. Doğumların ise temiz ortamlarda yapılması da en az aşı hatta daha da fazlasıyla önemlidir. Herhangi bir kaza ya da yaralanma ardından, yaralanan kişinin tetanoz aşı durumu kesinlikle bir hekim tarafından değerlendirilmelidir. Tetanoz aşısı eksik olan kişilere ise kaza ya da yaralanmanın şekli ne olursa olsun, her durumda eksik aşıları yapılmalıdır ve bütün devlet hastanelerinde ve özel hastanelerde uygulanmaktadır. Ayrıca tetanoz aşısı tam olan kişilere, yarası kirlenmiş (yani toprakla bulaşmış, paslı metal veya çivi ile yaralanmış, vb her türlü durum için) ise, son aşıdan(tetanoz aşısı) sonra en az 5 yıl geçmişse; yarası temiz ise, en az 10 yıl geçmiş ise tetanoz aşısı yapılmaktadır. Kirli yaralarda(her türlü yara) ayrıca tetanoz immün globulini yapılması yararlı olur ve kesinlikle doktorlar tarafından ve sağlık personeli tarafından tavsiye edilmeli, hatta uygulanması yapılmalıdır. Yaralanma durumlarında yaranın su ve sabun ile yıkanması da ilk yardım sırasında oldukça yararlıdır, kesinlikle tavsiye edilen yöntemlerdendir.
Tetanoz aşısının yan etkileri:
Tetanoz'da sık karşılan yan etkiler: Tetanoz aşısı yapılan her üç kişiden birinde aşı yapılan bölgede hassasiyet ve ağrı, kızarıklık ve şişlik şeklindeki reaksiyonlar gelişebilmektedir. Tetanoz aşısı uygulamasından sonra 5 ve 6. aşıdan itibaren yan etkiler artmaktadır. Yan etkiler genellikle aşılamanın ardından iki gün içinde meydana gelmekte ya da başlamaktadır. Aşının yan etkiler her bünyede farklı etki gösterebilmektedir ve bazı bünyelerde daha da yüksek tepki verebilmektedir. Tetanoz aşısının 4 ya da 5. dozlamasından sonra aşı yapılan bölgede tamamen şişme görülebilmektedir. Bu şişme kol ya da bacak bölgesinde tetanoz aşısının yapılmasından sonra genellikle 3 gün içinde belirginleşir. Bu reaksiyonlar genellikle 4-5 gün sonra hiç bir iz kalmadan, kendi kendine ve müdahale gerektirmeksizin iyileşme sürecine girer ve eski haline gelerek düzelmektedir. Her türlü yan etkiler de, tetanoz aşısı da dahil doktorunuza danışmanız da önemlidir. Yan etkilerin önceden bilinmesi de müdahale işleminin hızlandırılması açısından faydalı olmaktadır.
Tetanoz aşısı uygulanan her 20 çocuktan birinde ateş, beş çocuktan birinde de halsizlik, iştahsızlık ve huysuzluk görülebilir ve bu yan etkiler normal olsa da her zaman aşı yapılan çocuk kontrol altında tutulmalıdır. Tetanoz aşısında yan etkiler genellikle 4 ve 5. doz uygulandığında genel olarak sıklaşmakta ve her geçen gün de iyileşme ve düzelme görülmektedir. Eczacılık sektöründe çocuklara yapılan aşıların ardından sık sık yan etkilerle ilgili gelen sorular yerel eczacınızın da bilgi sahibi olduğu ve yardımcı olabileceği konular arasındadır. Eczacılar her zaman sizin dostunuz ve komşunuzdur. Eczacılara danışmaktan, doktorunuza danışmaktan çekinmeyin.