Türkiye'de üniversiteler genel-ev mi yoksa eğitim yuvası mı yoksa siyaset meydanı mı? kim dur diyece

x (formerly twitter)

Dank Memes (@dankmemestr) on X

https://x.com/dankmemestr/status/1796963874903630047

https://x.com/dankmemestr/status/1796963874903630047

yalnız o değil. böylelikle siyasi olarak üni içinde yapılanıyorlar.

mesela kişi 1. sınıfı bitiremedi. 1 sene kalabilir.

2. sınıfa 1 sene kalmasına rağmen geçemedi mi? ŞUTLA!

2. sınıfa geçti ama bir sonraki 3. sınıfa geçemedi mi? => 1 sene daha kalma hakkını kullanarak 2 sene kalmış olur.

3. sınıfa geçti lakin bu sefer 4. sınıfa mı geçemedi? => ŞUTLA! zaten 2 sefer kalma hakkını kullanmış!

işte üniversiteler böyle olmalı.

liseler de 5 yıllık olmalı. 5 yılın bir yılı yarı zamanlı ingilizce veya almanca olmalı. farklı dil bilmek beyni ve IQ geliştiriyor. 3. sınıfta çeyrek zamanlı mesleki eğitim başlatılabilinir. 4. sınıfta ise kişi komple staj yapar. böylece kişi mezun olduğunda orta halli bir yabancı dil ile yarı mühendis teknik bilgisine sahip ama pratikte deneyimli olarak mezun olabilir ve bu ülkede eksik meslek sahibi ama orta derecede iyi eğitimli işçiler yaratılabilinir.

tabi bu eğitimi de belirli bölümlere sağlayacaksın. Mesela Elektrik Elektornik ve IT sistemleri alanında.

ayrıca bu bölümü yüksek puanla bitiren öğrencilere sınavsız üniversite yolu da açılabilinir.

Tek kelime ile iğrençlik. İşte bizdeki eğitimin seviyesi bu.

Yanındakine ne demeli?

Yıllarca başkalarıyla birlikte olmuş biriyle nasıl beraber olabiliyor ve bundan nasıl da memnun...

Sonra eş değiştirme partileri artınca bu din ile işi olmayan tipler olayı Müslüman ülkede eş değiştirme diye tiye alıyorlar.

Bu kadar da ahlaksız olunmaz herhalde.

merakımdan soruyorum. " dondurma toplarını teker teker deneyip sonra birinde karar kılmak anlayışında cinsel özgürlük yaşamak isteyen fikirler de diğer uç taraf oluyor." bu nedir tam olarak? ben anlayamadım. bu yeni seviye bir sapıklık mı?

Dondurma ifadesi videoda geçtiği için kullandım, çok da güzel benzetme olmadı.

Bir arkadaşım vardı, o da aynı fikirdeydi. Elbilse benzetmesi yapardı, ne kadar çok elbilse denersen doğruyu bulma şansın o kadar artar, derdi ve bunun için mümkün olduğunca çok erkekle birlikte olmanın gerekliliğini savunurdu. Bunlar da ayrı bir uç anlayış bana göre. Ama sapıklık demedim. Ahlaki ve dini referanslar herkes için geçerli olmayabilir ama bu anlayışın insan doğasına aykırı olduğunu düşünüyorum.

sapıklık işte. al açıklaması da var

"cinsel dürtülerinin akıntısına kapılmış ve bunu duygu-düşünce-davranışlarında göstermekten kendini alıkoyamayan kişiler, genel olarak 'sapkın kişilik' olarak değerlendirilebilir."

kız arkadaşın sanırım sol görüşlüymüş. Allah anasına babasına sabır versin. Düşüncem o ki ileride çocuk sahibi olmayı düşünmüyor. çünkü normal bir anne bu haltı yemekten övünç duymaz. insanın doğasında var. bunun aksini idda eden gidip bunu evladına/larına anlatsın! varsa o kadar medenisi buyursun! başkalarının altında nasıl inlediğini övüne övüne anlatabilir. böylesi varsa ben saygı duyarım. çünkü bu başka evre. böylelerini ben avrupa'da görüyordum ki zaten hepsi ortak basım gibi mülteci sevici sol görüşlü ki bunları terim olarak "open minded" olarak terminoliye de sığdırmışlar.

Zamanla bazı kavramların kapsamı değişiyor. Bu yüzden sapıklık ifadesini kullanmakta tereddüt ettim. Belki bugün normal gördüğümüz pek çok davranış 50 sene önce aykırı ve ayıp görülüyordu.

Open minded kelimesi de sevmediğim ve suistimale açık bir yakıştırma. Olumlu bir imaj gibi görünüyor ama yıkılmadık değer de bırakmabiliyor.

Arkadaşım solcu değildi de, aile kurup çoluk çocuğa karışacak biri de olmadı hiç. Bu yüzden onun anlayışı doğal gelmiyor ve hatta sağlıklı ve güçlü toplumlar için tehlike arz ediyor bana göre.

Türkçemizin güzel bir özelliği vardır. Anlatılan şeyler kişinin dünya ve hayal görüşüne göre bir yerlere çekiliyor. Çekenin ilgi odağına bağlı olarak oluşuyor. Evde oturan sağ elin nasır tutan tipsen bu işten cinsellik anlarsın. Bana göre ilk gördüğün erkeğe gönlünü kaptırma diyor.  

Kolpaçino "Hoşgeldin yürüyen cinsellik..." sahnesi aklıma geldi.  

Film Adresiyoutube

Kanalımıza Abone Olup Daha Fazlasını İzlemek İçin: http://bit.ly/3r45CuW #kolpaçino #şafaksezer #yerlikomedifilmleri

https://www.youtube.com/shorts/ZHQ0jCz4YrY

birey olarak hepimiz yaşadığımız büyüdüğümüz toplumun parçasıyız. toplum olarak ortak değerler ise kültürümüzü oluşturur. İşte burada toplumdan aldığımız ve kendi kattıklarımız yaşam biçimimizi oluşturur değil mi? Yaşan biçimimiz ideolojilerimizi de belirler. yani illa oy kullanıp siyasi bir partiye üye olmasına gerek yok.

mesela ben Türkçüyüm. Evet Türkiye'de 90larda çocuktum. 2000lerde Türkiye'de ve sonrasında avrupa'da yaşadım. bu dönemde yaşadığım şeyler kedi kültürümü korumamı sağladı ve sonrasında edindiğim deneyimler de benim ideolojimi belirlerdi ve ben tekrar yazıyorum: Nasyo sosyalist ideolojiye sahibim. benim yaşam biçimim bellidir. Hayat anlayışım bellidir. Bu ideolojiyi taşıyanlarla ortaklıklar göstermem de bu yüzdendir.

mesela : Ben bir yaratıcıya inanıyorum ve bu bizde olağan birşey. diğer insanlarla dinsiz olsalar bile deist olarak ortak bir noktada buluşabiliyorum. çünkü kültürüm edinimlerim ve yarattığım ideolojilerim bunu getiriyor.

mesela ben köpek beslememe rağmen köpek konusunda rahatsızım. çünkü bana göre toplumun, milletin devamı çocuktur! bir çocuk bir köpekten kediden yarasadan aşağıya olamaz. Bu yüzden gerçek Türkçüler bu konuda da çocukları yani aileleri haklı görürler.

gelelim arkadaşına. Nevşin mengü mesela... evlenmedi ... muhtemelen çocuk sevmiyor. Ben yüzde yüz eminim senin o arkadaşın da aslında çocuk umursamaz. kedi köpek üstün görür. çocuk neden yapmıyorsun diye sorsak nevşine ve arkadaşına : "hayat kötü" veya "ehonomı çok göthü" gibi sol kesimin trend bahanelerini alacağız. neden? çünkü bu kişiler aynı ideolojilere sahip. yani illa solcu olacağını anlamak için gidip de chp, dem veya komünist partiye oy vermesini beklemeye gerek yok.

bunların yetiştireceği çocuklar sağlıklı büyümeyecekler. muhtemelen ya seri katil ya eş cinsel eğilimli vb piskolojik sorunlarla büyüyecekler.

Açıkçası boş bir konu olmuş 21 yy için...

Üniversteye gitme yaş ortalaması 18+ in üstüdür. Ve yasal olarak 18 yaş yetişkin birey sayılır. Ve ülkede özgürlük var yetişkin bir birey suç olmayan bir şey yaptı diye ceza veremez veya yasak getiremezsin. İnsanların ailesinin karışmadığı bir şeye dıraşıdan siz veya devlet nasıl karışsın ! Veya ne yapsın mesela ? herkesein peşine adam takıp koşun bunlar sevgili bunlar sevişiyor hemen tutuklayın mı diyecek !

18 yaşında birey kendi isteği ile istediğini yapabilir. Buna siyaset ve cinsel birliktelikte dahil... ( Bu işi sokakta parkta halka açık yerde yapmadığı sürece veya çocuk yapıp cami avlusuna bırakmadığı sürecede devlet bir şey demez diyemez. )