Şimdi Ara

Ulus Devlet - İmparator Devlet (Birleşik - Çok Uluslu Devlet)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
24
Cevap
0
Favori
3.840
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar iki hafta sonra dershanede münazara yapılacak.
    Konuda tahmin ettiğiniz üzere ulus devlet, imparator devlet ( daha doğrusu çok uluslu devlet, birleşik devlet de diyebiliriz, abd tarzı )
    Ben Ulus Devleti karşı taraf ise İmparator Devleti savunacak.
    Bu konuda bana onları nereden vurabileceğimi, onların beni nereden vurabileceğini, ve onların vuruşlarını nasıl savurabileceğim konusunda fikir vermenizi istiyorum.
    Örneğin Osmanlını yıllar boyu farklı kültürlerle beraber yaşamasını, abd nin güçlü bir devlet olmasını vs vs örnek verebilirler, başka neler verebilirler ve ben bunlara nasıl cevap verebilirim.
    Bu konu benim için gerçekten önemli.
    Benim için kaynak, kitap ismi vs bile verebilirisinz, çok ciddiye alıyorum bu meseleyi.
    Teşekkürler.

    edit: bir de hitabet, diksiyon konularında etkili yöntemleri de paylaşırsanız sevinirim.
    Aslında iyidirim ama, daha çok etkilemek, istiyorum .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mr.M -- 29 Mart 2010; 21:39:56 >







  • Tezini, özellikle Mezopotamya'da dünya hakimi olmak için çabalamış, Akkadlı Sargon gibi, Persler gibi, Sümerler gibi, hatta daha tanıdıklardan Attila gibi, Alexander gibi savaşçı kralların ve medeniyetlerin birer birer çöküşleri, azınlık olarak bulunan halkların sonunda zincirlerini kırdıklarını anlatarak güçlendirebilirsin..

    Mısır gibi tanrı-kralların yönettiği devasa medeniyetler bile zamanla güçlerini kaybetmiş, firavun halefleri ve başınabuyruk valilerin iktidar kavgaları sonrası farklı güçlerin elinde maymun olmuştur.
  • Günümüzde kaç tane Monarşi ile yönetilen devlet kaldıki olanların birçoğu sembolik olarak görev yapıyor ingiltere japonya ispanya v.s bu yönüde incele istersen.
  • @winchester konu monarşi değil imparatorluktan kasıt. Bir çok ulusu bünyesinde barındıran birleşik devletler gibi yani.
    Örneğin Abd gibi .
    Bir de Fransa gibi Almanya ,Türkiye gibi ulus devletler. Egemenliğini belli bir ulusa dayandıran devletler.
    @Darkness teşekkürler..


    Güncel.
  • Çok uluslu devleti eleştirmek için..

    ABD'nin 3. dünya ülkelerine benzeyen yerlerini Afrikadan Çinden, Asyadan gelen göçmenlerle dolmuş yerlerini örnek verebilirsin..
    Ulusların ortak değerlerinin bir araya gelmediğinde çıkan sorunları örnek verebilirsin..
    Avrupa'da göçmenlere uygulanan politikaları ve böylece muhafazakarca davranarak kendi kültürlerini nasıl koruduklarını örnek verebilirsin..
    Tebaasıyla bağını iyi biçimde kuramamış ve ilk yıllarda iyi yönetilmesine rağmen son 200 yılında farklı milletlerden insanları devlet kademelerine getirmiş Osmanlı'nın çöküşünü buna bağlayabilirsin...

    Avrupa'da, ABD'de okullarda eğitim gören yabancı uyruklu insanların katiyen devlet kademelerinde üst kademelere getirilmediklerini örnekleyebilirsin.. Ulus devlet anlayışı sayesinde ayakta duran binlerce yıllık devletleri örnek verebilirsin..




  • Teşekkürler..
    Yıllarca ulus devlet olarak sürdürmüş devlet örneği varmı ki?
    Ulus Devlet- uzun süre var mı?
  • Fransa'ya örnek verebiliriz.Ama ilk Fransa Ulus-Devleti ile şu an yaşayan davlet arasında dağlar kadar fark var,temelde aynı diyebiliriz.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Anladım. ABD den örnek vermek istersen eyaletletlerin garip kanunları eleştirebilirsin.
  • kardeşim gerçekten çok güzel bir münazara konusuymuş.
    bu konuda, kendi bilginden çok rakibinin açıklarını bulmalısın.

    temelde şöyle bir sorum var öncelikle,
    ulus devlet derken; çek cumhuriyeti, bulgaristan gibi tek bir ulusun yasal haklar olarak üstünlüğüne dayanan devletlerden mi bahsediyoruz?

    baktığımızda, bulgaristan bir ulus devlettir ama içeriğinde Türk nüfusu da vardır, belki başka balkan uluslarını da içermektedir.
    yani, ulus devlet gibi gözüken bulgaristan'da, aynı ulustan olmayanlar da vardır.
    ha, vatandaşlık bağı ile bağlı olduğu ülkede, herkesin hakları eşittir. standart bir uygulama vardır.

    mesela, Türkiye Cumhuriyeti devleti, rum-ermeni-gürcü insanları da vatandaş olarak barındırır. bu insanların sahip olduğu haklar ile herhangi Türk ırkına mensup olan insanın hakları aynıdır, oyları 1 sayılır ikisinin de. bu ülkelerde azınlık kavramı yoktur temelde. yani her vatandaş eşit hakka sahiptir.
    daha çok vatandaşlık ve eşitlik kavramı öne çıkıyor, ulus devletten öte.

    çok uluslu devlet olarak ele alınan imparatorluklarda, vatandaş kavramından öte teba kavramı vardır. bir halk, imparatorluk soyundandır ve esas insanlardır. bir de azınlık olarak adlandırılan uluslar vardır. insanlar eşit değildir ve sınıf-statü farkları da bol miktarda vardır. bu ülkeler, genelde azınlıklar konusunda sorun yaşarlar. ikinci sınıf insan olduklarından sorun yaratabilirler. konu demokrasi olmadığı için oraya değinmeyeceğim.

    gelelim, çok uluslu demokratik ülkelere.
    rusya federasyonu'na bakalım. Atatürk'ün sscb ile ilgili bir sözü vardı, ilknur kalıpçı'nın kitabında okumuştum.


    quote:

    1936 yılında Atatürk her zamanki gibi Çankaya’daki akşam yemeklerinde ülkenin sorunlarını konuşurken,masadakiler sık sık Paşam,Ruslar şöyle ileri adımlar atıyor,ekonomide,sanayide,askeri alanda şöyle başarılı oluyorlar diye anlatıyordu. Atatürk’ün bunun üzerine yemeği bırakıp masanın üzerindeki içinde meyvelerin bulunduğu tabağı alıyor ve yere atacakmış gibi yapıyor.Masadakilere :
    ”Eğer bunu yere bıraksam kaç parça olur?” diye soruyor. “40 parça olurdu Paşam”diyorlar. “Hayır..” diyor Atatürk,soruyu yine tekrar ediyorlar,aynı cevabı alıyor.Bunun üzerine "Bilemediniz…” diyor. Ve devam ediyor:

    “Biraz sabredin…Yurtta Sulh,Cihan’da Sulha sarılın.Çünkü 60 yıl sonra Rusya 60 parça olucak.Bu nesil Bolşevik ihtilali yaptı.Kan kussa,kızılcık yedim der.Oğulları da babalarının istikametinde gider.Ama ondan sonraki nesil Rusya’yı 60 parçadan böler…”


    tarihte bu tür örneklere bakalım.

    kıbrıs Türk-yunan devleti, yugoslavya, sırbistan-karadağ, sscb, çekoslovakya gibi tüm ülkeler dağılmıştır.
    baştan hata, ikili-üçlü-beşli devletler kurarak yol alınamaz. insanların birlik düşüncesine hakim olmadığı tüm ülkeler dağılmışlardır.
    rusya federasyonu da farklı bir şey değil, çeçenler ve kuzey kafkasyalı gruplar rahat bırakmıyor ülkenin yakasını.

    bu ülkelerin devamının tek şartı, diğer türlerde olduğu gibi insanların refah seviyesinin yüksek olması. refah seviyesi yüksek olmadığı sürece her ülke tehlikededir.
    amerika örneği tamamen farklı bir olaydır.
    çünkü hiçbir ırka dayanmamaktadır. kızılderililer susturuldu, onun yanında bomboş topraklarda kurulmuş bir ülkedir ve ırk bilinci yoktur. vatandaşlık bilinci vardır.
    yugoslavya ile amerika'yı bir tutamayız. neden mi?

    yugoslavya topraklarında yaşayan binbir çeşit ulus, yoksulluk çekmekte ve hala geriler.
    yüzyıllardan beri o topraklarda savaş da bitmedi.
    birçok ülke için stratejik noktalardan.

    amerika'ya bakalım, topraklarında savaş yok.
    ne kadar, çok yoksulu da olsa refah seviyesinin üst seviyede olduğu ortada. stratejik değeri 5 kuruş etmez.
    amerika'daki onlarca ulus büyük oranda homojen olarak dağılmış durumda.
    orada yaşayan ulusların çoğunun zaten kendi ülkeleri var. 2. bir Türkiye ya da japonya'ya bölünmesi akılcı bir hareket olmaz.

    ulus devlet kavramı, 1800'lerden itibaren dünya gündemindedir.
    o zamandan beri yıkılan ulus devletler ile yıkılan çok uluslu devletlerin istatistiği elinde bir koz olabilir.
    çok uluslu devletlerin parçalanması, genel olarak ulus devletleri doğurur.
    ulus devletlerin yıkılıp da çok uluslu devletlere dönüştüğü görülmüş müdür?
    hiçbir millet başka bir milletin baskısı altına girmek istemez.

    aslında yüksek derecede bilgim de yok, bu saatte de fazla düşünemiyorum.




  • Bir sistemin varlığını sürdürmesi için bunlar hayati önem taşımaz.
    Ulus devlet yahut çok uluslu bir federafit devlet en iyisidir diyemeyiz.

    Türkiye Cumhuriyeti içerisindeki halkın mutlak çoğunluğu eğer kendisini Türk, yalnız Türk, olarak niteliyor olsaydı şayet; yaşamakta olduğumuz pekçok sorun başlamazdı bile. Aynı şekilde o sıkıntısız ABD, bir gün şayet güçsüz, edilgen, yön verdirilen bir ülke konumuna düşerse, emin olunuz ki pekçok sorun baş göstericektir içerisinde, kendisini farklı sıfatlarla niteleyen gruplar arasında.

    Bu durumda diyebiliriz ki esas olan güçtür! Güçlü olunduğu sürece, bir toprak parçası üzerindeki tüm farklı gruplar tatmin edilebildiği sürece, yönetim şeklinin önemi azalır.

    Osmanlıyı şaha kaldıran da, yıkılmasını hızlandıran da çok uluslu federatif yapısıydı dersek yanlış olmaz.
    Ancak şu bilinmelidir ki tüm ulus devletler de birgün, o parçalanmaz sanılan birliklerini yitirecek, tarih olacaklardır.

    Yine de ulus devletle kıyaslandığında, yönetim şeklini ve toplumu bir araya getiren çatıyı millet, ırk, etnisite haricinde bir kavrama bağlamak, sanıyorum daha esnek ve değişime daha rahat ayak uydurmaya müsait bir sistemi doğurur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yazat -- 31 Mart 2010; 1:53:18 >




  • quote:


    1936 yılında Atatürk her zamanki gibi Çankaya’daki akşam yemeklerinde ülkenin sorunlarını konuşurken,masadakiler sık sık Paşam,Ruslar şöyle ileri adımlar atıyor,ekonomide,sanayide,askeri alanda şöyle başarılı oluyorlar diye anlatıyordu. Atatürk’ün bunun üzerine yemeği bırakıp masanın üzerindeki içinde meyvelerin bulunduğu tabağı alıyor ve yere atacakmış gibi yapıyor.Masadakilere :
    ”Eğer bunu yere bıraksam kaç parça olur?” diye soruyor. “40 parça olurdu Paşam”diyorlar. “Hayır..” diyor Atatürk,soruyu yine tekrar ediyorlar,aynı cevabı alıyor.Bunun üzerine "Bilemediniz…” diyor. Ve devam ediyor:

    “Biraz sabredin…Yurtta Sulh,Cihan’da Sulha sarılın.Çünkü 60 yıl sonra Rusya 60 parça olucak.Bu nesil Bolşevik ihtilali yaptı.Kan kussa,kızılcık yedim der.Oğulları da babalarının istikametinde gider.Ama ondan sonraki nesil Rusya’yı 60 parçadan böler…”


    Rusya ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler birliği arasında bir fark yok mu? Bugün Rusya 60 parça mı? Orada geçen Rusya değil de SSCB olmalı, yanlış aktarılmış bana kalırsa..




  • elimde kitap yok, internette bu doğrultuda bir tane yazı vardı. okuduğum kitaplarımı arkadaşlarıma dağıtırım okusunlar diye.
    tamam sana kalırsa yanlış aktarılmıştır, seni bir şeye inandırma hakkım yok.
    yalnız, sscb yerine, sovyet rusya'sı gibi değişik birçok söylemin de kullanıldığı gerçeği var.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    kardeşim gerçekten çok güzel bir münazara konusuymuş.
    bu konuda, kendi bilginden çok rakibinin açıklarını bulmalısın.

    temelde şöyle bir sorum var öncelikle,
    ulus devlet derken; çek cumhuriyeti, bulgaristan gibi tek bir ulusun yasal haklar olarak üstünlüğüne dayanan devletlerden mi bahsediyoruz?

    baktığımızda, bulgaristan bir ulus devlettir ama içeriğinde Türk nüfusu da vardır, belki başka balkan uluslarını da içermektedir.
    yani, ulus devlet gibi gözüken bulgaristan'da, aynı ulustan olmayanlar da vardır.
    ha, vatandaşlık bağı ile bağlı olduğu ülkede, herkesin hakları eşittir. standart bir uygulama vardır.

    mesela, Türkiye Cumhuriyeti devleti, rum-ermeni-gürcü insanları da vatandaş olarak barındırır. bu insanların sahip olduğu haklar ile herhangi Türk ırkına mensup olan insanın hakları aynıdır, oyları 1 sayılır ikisinin de. bu ülkelerde azınlık kavramı yoktur temelde. yani her vatandaş eşit hakka sahiptir.
    daha çok vatandaşlık ve eşitlik kavramı öne çıkıyor, ulus devletten öte.

    çok uluslu devlet olarak ele alınan imparatorluklarda, vatandaş kavramından öte teba kavramı vardır. bir halk, imparatorluk soyundandır ve esas insanlardır. bir de azınlık olarak adlandırılan uluslar vardır. insanlar eşit değildir ve sınıf-statü farkları da bol miktarda vardır. bu ülkeler, genelde azınlıklar konusunda sorun yaşarlar. ikinci sınıf insan olduklarından sorun yaratabilirler. konu demokrasi olmadığı için oraya değinmeyeceğim.

    gelelim, çok uluslu demokratik ülkelere.
    rusya federasyonu'na bakalım. Atatürk'ün sscb ile ilgili bir sözü vardı, ilknur kalıpçı'nın kitabında okumuştum.


    quote:

    1936 yılında Atatürk her zamanki gibi Çankaya’daki akşam yemeklerinde ülkenin sorunlarını konuşurken,masadakiler sık sık Paşam,Ruslar şöyle ileri adımlar atıyor,ekonomide,sanayide,askeri alanda şöyle başarılı oluyorlar diye anlatıyordu. Atatürk’ün bunun üzerine yemeği bırakıp masanın üzerindeki içinde meyvelerin bulunduğu tabağı alıyor ve yere atacakmış gibi yapıyor.Masadakilere :
    ”Eğer bunu yere bıraksam kaç parça olur?” diye soruyor. “40 parça olurdu Paşam”diyorlar. “Hayır..” diyor Atatürk,soruyu yine tekrar ediyorlar,aynı cevabı alıyor.Bunun üzerine "Bilemediniz…” diyor. Ve devam ediyor:

    “Biraz sabredin…Yurtta Sulh,Cihan’da Sulha sarılın.Çünkü 60 yıl sonra Rusya 60 parça olucak.Bu nesil Bolşevik ihtilali yaptı.Kan kussa,kızılcık yedim der.Oğulları da babalarının istikametinde gider.Ama ondan sonraki nesil Rusya’yı 60 parçadan böler…”


    tarihte bu tür örneklere bakalım.

    kıbrıs Türk-yunan devleti, yugoslavya, sırbistan-karadağ, sscb, çekoslovakya gibi tüm ülkeler dağılmıştır.
    baştan hata, ikili-üçlü-beşli devletler kurarak yol alınamaz. insanların birlik düşüncesine hakim olmadığı tüm ülkeler dağılmışlardır.
    rusya federasyonu da farklı bir şey değil, çeçenler ve kuzey kafkasyalı gruplar rahat bırakmıyor ülkenin yakasını.

    bu ülkelerin devamının tek şartı, diğer türlerde olduğu gibi insanların refah seviyesinin yüksek olması. refah seviyesi yüksek olmadığı sürece her ülke tehlikededir.
    amerika örneği tamamen farklı bir olaydır.
    çünkü hiçbir ırka dayanmamaktadır. kızılderililer susturuldu, onun yanında bomboş topraklarda kurulmuş bir ülkedir ve ırk bilinci yoktur. vatandaşlık bilinci vardır.
    yugoslavya ile amerika'yı bir tutamayız. neden mi?

    yugoslavya topraklarında yaşayan binbir çeşit ulus, yoksulluk çekmekte ve hala geriler.
    yüzyıllardan beri o topraklarda savaş da bitmedi.
    birçok ülke için stratejik noktalardan.

    amerika'ya bakalım, topraklarında savaş yok.
    ne kadar, çok yoksulu da olsa refah seviyesinin üst seviyede olduğu ortada. stratejik değeri 5 kuruş etmez.
    amerika'daki onlarca ulus büyük oranda homojen olarak dağılmış durumda.
    orada yaşayan ulusların çoğunun zaten kendi ülkeleri var. 2. bir Türkiye ya da japonya'ya bölünmesi akılcı bir hareket olmaz.

    ulus devlet kavramı, 1800'lerden itibaren dünya gündemindedir.
    o zamandan beri yıkılan ulus devletler ile yıkılan çok uluslu devletlerin istatistiği elinde bir koz olabilir.
    çok uluslu devletlerin parçalanması, genel olarak ulus devletleri doğurur.
    ulus devletlerin yıkılıp da çok uluslu devletlere dönüştüğü görülmüş müdür?
    hiçbir millet başka bir milletin baskısı altına girmek istemez.

    aslında yüksek derecede bilgim de yok, bu saatte de fazla düşünemiyorum.

    Hocam çok teşekkür ederim, gerçekten işime yarayacak.
    Ulus-Devlet'ten kasıt, Fransa gibi Türkiye gibi ülkeler aslen.
    Topraklarında elbette farklı etnik kökene ait vatandaşlar yaşayacaktır fakat, genel olarak egemenliğin bir millete, ırka ait olduğu.
    Çok uluslular ise işte, Sscb,Osmanlı,Abd,Yugoslavya gibi.
    Üstteki arkadaşlardan birisi , Abd den bahsetmiş ve Abd'de üst düzeye göçmenlerin gelemediğini söylemiş ama bu noktada bana karşı taraf Obama'nın ilk siyahi başkan olduğunu söylemezmi?
    Bir de Sokullu'dan örnek vereceklerini öğrendim.
    Osmanlı halklarının 600 yıl bi arada mutlu mesut yaşamasından örnek vereceklerdir.
    Lütfen, biraz daha yardım rica ediyorum, çok önemsiyorum.
    Kitaplar vs aldım, araştırmalar yapıyorum , sizden de destek bekliyorum birikimli , kültür düzeyi yüksek arkadaşlar var aramızda..




  • osmanlı, çok uluslu devlet olarak örnek verilecekse işin daha kolay olabilir.
    aslında osmanlı için çok farklı durumlar da söz konusu.
    asıl halk olarak gözüken Türk milleti, savaştan savaşa askerlekin için ve vergi için aranan, kadeerine terk edilmiş bir millettir.
    sokullu'nun varlığı, çok uluslu devletlerin savunması adına kullanılamaz.
    sokullu bir devşirmedir, yani net olarak azınlıklardan sayılmaz.
    osmanlı'da sadrazamlarında Türk olmayanların sayısı bir hayli fazladır zaten.
    600 yıl boyunca mutlu mesut olarak yaşamak diye bir şey yok.
    balkanlarda yüzyıllar boyu savaş hiç eksik olmamıştır.
    dediğim gibi, milliyetçilik akımlarının doğmasının ardından dikkat et, balkanlarda seri savaşlar başlamış ve terör faaliyetleri patlamıştır.

    açıkçası, yine 1 kitap haricinde okuma fırsatı bulamadığım bir nokta var.
    balkanlarda mithatpaşa ile başlayan bir toparlanma dönemi var, açıkçası karşı grupta olup da bu model kullanılarak iyi bir puan alınabilir.


    osmanlı'da azınlıkların mutlu yaşaması konusuna geleceksek, düşüncem şudur.
    azınlıklar, başka ülkenin boyunduruğu altında mutlu yaşayamaz. azınlıkların da osmanlı içerisinde mutlu yaşadıkları dönemde önemli olan birkaç unsur vardır gözümde,

    hoşgörü
    ekonomik, askeri ve siyasal anlamda güçlü osmanlı'ya karşı savunmada kalan düşmanlar
    azınlıkların refahı.


    azınlıkların refahı hiçbir zaman değişmemiştir.
    müslüman ve Türk halk, çoğunlukla tarımla ilgilenmiş, vergi verip savaşlarda kanını dökmüştür.
    azınlıklar ticareti ellerinde tutmuşlardır.
    osmanlı zayıflarken ise, düşmanlar artık kışkırtma işine girmiştir.
    osmanlı'nın ekonomik ve siyasi olarak düşüşe geçmesi, azınlıkları "böl-yönet" politikalarının hedefi haline getirmiştir.

    bölgede güçlü bir osmanlı yerine, küçük uydu-devletlerin olması, emperyalist batı için yeğdir.
    yani, güç yoksa azınlıkların mutluluğu da yok.

    sanayi devrimi de yapamamış osmanlı'da Türk esnafları teker teker battı. yabancılara verilen ticari haklar da bizi çok etkiledi.

    şöyle diyelim, filistin tarafından adam ürününü satmaya gelecek istanbul'a.
    bölgelerden geçişte vergi ödediğinden, 3 liraya satacağı ürün vergilerle 10 liraya çıkıyor.
    ancak, verilen ticari tavizler nedeniyle yabancılar, 3 liraya aldığı ürünü, 2 lira yol masrafıyla istanbul'a getiriyor ve 6 liraya satıyor.

    aslında demek istediğim şudur, osmanlı örnek verilecekse, çok uluslu devletlerde azınlıklara verilen tavizler her türlü zarara neden oluyor. vermediğin tavizler isyanlara, düşmanlarının da etkisiyle kopmalara neden olabiliyor.



    quote:


    www.anayasa.gen.tr'den alıntı

    Federal Devlet -Üniter Devlet Karşılaştırması.-

    Federal devlet, federe devletlerden (eyaletlerden) oluşmuş bir devlettir. Federalizm, federal devlet ile federe devletler arasında anayasayla güvence altına alınmış yerel düzeyde bir iktidar paylaşımı olarak tanımlanmaktadır[46]. Federal devlet sisteminde, federal devlet ve federe devletler olmak üzere iki tür devlet vardır. Federe devletler de haliyle birden fazladır. Üniter devlet sisteminde ise tek devlet vardır. Federal devlet sisteminde, gerek federal devletin, gerekse federe devletlerden her birinin kendine has bir anayasası ve hukuk düzeni vardır. Üniter devlette ise tek anayasa, tek hukuk düzeni vardır. Federal devlet sisteminde gerek federal devletin, gerekse federe devletlerden her birinin, kendine has bir yasama, yürütme ve yargı organları vardır. Üniter devlette ise devleti oluşturan birimlerin (bölge, il, vs.) sadece idarî organları vardır. Federal devlet sisteminde federe devletler kendi içişlerinde bağımsızdırlar. Üniter devlette ise devleti oluşturan birimlerin içişlerinde bağımsızlığı diye bir şey söz konusu değildir. Böyle bir sistemde devlet iktidarı, federal devlet ile federe devletler arasında federal anayasa ile paylaştırılmıştır.

    Üniter Devlet .- Devlet, ülke, millet ve egemenlik unsurlarından oluştuğuna göre, üniter devlette, tek ülke, tek millet ve tek egemenlik vardır. Diğer bir ifadeyle üniter devlet, tek bir ülke üzerinde, tek bir milletin, tek bir egemenliğe tâbi olmasıdır. Bu nedenle, üniter devlette, devleti oluşturan unsurlar bölünmez bir bütündür. Şöyle ki:

    a) Üniter devlette, devletin ülkesi bölünmez bir bütündür. Şüphesiz ki, üniter devletin ülkesi de “il” ve “ilçe” gibi idarî bölümlere ayrılabilir. Ancak bunlar, basit idarî bölümlemelerdir. Bunların sadece idarî yetkileri vardır. Yasama ve yargı yetkileri yoktur. Bunların hepsi aynı egemenliğe tâbidir. Bunların hepsinde aynı anayasa ve aynı kanunlar, kısacası aynı hukuk uygulanır.

    b) Diğer yandan üniter devlette, millet unsuru da bölünmez bir bütündür. Milleti teşkil eden insanların millet unsurunu oluşturmalarında din, dil, etnik grup vb. bakımlardan ayrım yapılamaz. Üniter devlette “toplum”lar veya “cemaatler” temelinde egemenlik yetkilerinin kullanılmasında farklılık yaratılamaz. Üniter devlet sadece yer bakımından federalizme değil, cemaatler bakımından federalizmi yani “korporatif federalizm”i[47] de reddeder.

    c) Nihayet üniter devlette egemenlik de tektir ve bölünmez bir bütündür. Tek olan egemenliğin sahası bütün ülkedir. Bu egemenliğe tâbi olan da bütün millettir. Egemenliğin kaynağı bakımından da ayrım yapılamaz.



    yukarısı da federal devlet ile üniter devlet karşılaştırmasıdır.




  • Çok teşekkür ederim hocam, aklına birşey gelirse vurabileceğim bir nokta, onların beni nereden vurabileceği, benim onlara nasıl savunma yapacağım bekliyorum.
  • Güncel..
  • İster ulus devlet ister çok uluslu devlet ol, ebediyen ayakta kalabilen bir devlet daha var olmamıştır.


    Buradaki mesele devlet olarak isimlendilen kurumlar topluğunu varlığı değil bu kurumlar topluluğunu var eden kültürün devamlılığıdır. Biz Türkler farklı Coğraflarda olsada kurduğumuz her devlette Göktürklerden bir parça vardır. O nedenledirki dünya üzerinde pek az milletin bizler kadar az ve köklü devlet geleği vardır.


    Haliyle ister İmparatorluk kuralım ister ulus devlet, çıkış noktamız Göktürk devleti olacaktır.


    Ayrıca imparatorluklarda sadece bir ulusun kurucu olduğu diğerlerinin ona tabi olduğu yapılardır. Her zaman mutlaka bir etkin kültür vardır. Ya o sen olursun yada o seni tebası haline getirir. O nedenle hangisi iyi hangi kötü demek komik çünkü ikiside aslında aynı şey.

    Bir baskın kültür ve millet diğerleri onun takipcisi. Bu kuralı en zorlayan çok uluslu devlet ABD bile olsa, köklerine indiğinizde uzun bacaklı ingilizleri görürsünüz. Soyvetlere inseydiniz Rus'u. Çin'e inseniz Hanlıları. Osmanlıya inseniz Türkü. Merkez Avrupanın köklerine inseniz önce Almanı sonra Fransızı görürsünüz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi shadow006 -- 1 Nisan 2010; 23:59:30 >




  • Göktürk değil Osmanlı. Etnik kimlikle bu işler yürümüyor birçok etnik kimliği kucaklamak gerekli bakınız Amerika.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: insaninpinkodu
    Göktürk değil Osmanlı. Etnik kimlikle bu işler yürümüyor birçok etnik kimliği kucaklamak gerekli bakınız Amerika.


    Osmanlı gökten zembille indi değil mi?. Osman beyin milleti yoktu. Hala idolojik görüşleriniz üzerinden tarihi gerçekleri yorumluyorsunuz.

    Amerika dediğiniz ülkede şu fani dünyanın en acımasız sınıfsal ve ırksal ayrımlarının yaşanıyor. ABD sizin tasfir ettiğiniz gibi pembe boyalı ev değil.
  • quote:

    Üstteki arkadaşlardan birisi , Abd den bahsetmiş ve Abd'de üst düzeye göçmenlerin gelemediğini söylemiş ama bu noktada bana karşı taraf Obama'nın ilk siyahi başkan olduğunu söylemezmi?


    Söylenir söylenmesine de, haklısınız ama bunu söylemek El Kaidenin kendi kendine İkiz kulelere daldığını ABD'nin dünyadan haberi olmadığını söylemek gibi bir şey olur.. ABD'de işler biraz karışıktır..

    Bugün başkan siyahi olabilir ama ABD muhafazakarlarında silah satışları ve ırkçılık patlamış durumdadır, 3 sene önceye göre..

    Yani bazen herşey tepeden göründüğü gibi olmayabiliyor, konuya tam hakim değilseniz, o konudan örnek vermeyebilirsiniz, daha iyi olur tartışma sırasında, izleyiciler tarafından kötü algılanır ve ayrıca karşı taraf daha kolay vurabilir..




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.