ben de yokuşlardan inerken hep boşa alıyordum. işin ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyordum. sayenizde işin ciddiyetini öğrenmiştim ve bir süredir boşa almamaya dikkat ediyorum. özellikle uzun süre motor freninin olmadığı durumlarda, -araç çalışır durumda olsa bile- balataların bunu karşılayamama ihtimali insanı ürkütüyor. ancak önceki alışkanlığım uzun sürdüğü için artık arabanın ne kadar yakacağını hisseder hale gelmiştim şaka bi tarafa demek istediğim şu: yokuş inerken (sırf yakıt tasarrufu düşünüldüğünde) araba boşa alındığında motor freni olmadığı için az bir eğimde bile oldukça uzun gidebilmekte iken viteste iken bu mesafe bazen yarısına veya çok daha az bi rakama düşmekte. araç yakıt harcasa bile "aynı sürede" vitestekinden çok daha fazla yol almaktadır. bu nedenle viteste daha fazla tasarruf yapmak için oldukça uzun ve dik yokuşlar olması gerekir ki buralarda boşa almak hakkaten çok daha tehlikelidir ve pek kimsenin böyle bişeye yelteneceğini de sanmıyorum. bu yokuşlar da çok nadirdir. (en azından benim yaşadığım yerlerde öyle). az eğimli yokuşlarda ise zaten motor freni nedeniyle bu gaz vermeme durumu çok kısa sürmekte ve az bir gazla gider halini almakta ve boştakinden daha yavaş hızla giderek gerçekleşmekte. çok ayrıntı olduğunun farkındayım. sadece teorik olarak belirtmek istedim. hatta bu az eğimli yokuşlar beni boşa alma konusunda çok tahrik etmekte. eski alışkanlık işte, zor sabrediyorum
Merhaba Vezir arkadaşım,
Eskiden karbüratör (böyle miydi yazılımı) bir arabam vardı. Onun gaz kelebeğinde tamamen kapansa bile hava girmesini sağlayacak bir delik vardı. Kaldıki bu delik dışında kelebeğin boğaz kenarlarından da çok rahat hava girme şanlı buluyordu.
Yeni enjektörlüleri açıp bakma şansım olmadı artık zamanım da olmuyor. ama bunlarda da buna benzer bir yapı olmalı çünkü nihayetinde aracımız rolatide bırakıldığında gaza basmadığımız halde motor hava alabiliyor ve çalışıyor. Dolayısı ile beklentim ayağımızı gazdan çektiğimizde kelebeğin iyice kapanmasını ancak yinede aşağı yukarı hareket eden pistonlar (tekerleklerden gelen zorlama ile) bir vakum oluşturacak ve az miktarda da olsa içeriye zorla hava çekecektir. Çekilen bu hava enjektörler benzin püskürtmediği için silindir içerisinde sıkıştırılacak ama herhangi bir patlama olmadan atılacaktır.
Bu bilgiler ışığında motor aşağıdaki başlıklar yüzünden durmak isteyecek ancak tekerleğin zorlaması yüzünden duramayacaktır. Ancak yavaş bir şekilde arabayı yavaşlatmayı becerecektir.
Aşağı inen piston kapalı kelebek yüzünden çok az hava alabildiği için negatif basıç oluşacak ve pistonun aşağı inmesi üzerinde ters bir güç oluşturacaktır. Yukarı çıkan piston ise az da olsa alınan havayı gereksiz yere sıkıştırdığı için enerji kaybına neden olacaktır. motorun ve yürüyen aksamın iç sürtünmesinin neden olduğu kayıplar.
Sonuç olarak O.B.K arkadaşımızın dediği gibi uzun bir yokuştan aşağıda bilgisayara bağlı olarak inilmeye başlandığında CO2 değerinde gittikçe azalan hele hele yeterince uzun olursa girişteki CO2 ile aynı olan bir değer görülmeli.
arkadaşlar buişleri 2 satırda yakar veyayaköıyor diye yazıyoruz ama eğer ne kadar kompleks bir sistem olduğuınu bilseniz benim gibi kendi kendinize soru sorar durumuna düşersiniz.
Bu konunun araştormasını yapmak isteyenler ilk önce DFCO kavramını anlamaları gerekiytor. bir araç ECU su nasıl yakıt zenginleştirityor fakirleştiriyorveya kesiyor. DFCO = deceleration fuel cut off
önce verdiğim yazıyı bir okuyın sonra tekrar tartışalım.
emniyet ve tüketim açısından yokuşaşağı inerken herzaman aracın viteste olması daha uygun olduğu kesin. bu başlık altında yazı yazan, özellikle teknik olarak açıklayan herkese teşekkür ederim. önemli olan bilgi paylaşmak yeni yeni şeyler öğrenmek ve uygulamak. ben farklı bir açıdan bakacağım. yakıt tüketimini azaltacak yöntemler keşfetmek güzel ama daha işin başındayken yakıt tüketimi az olan araçları düşünsek hem kendimiz hemde dünyamız için daha iyi olur. mesela 2000 cc motor düşünen ve araştıran kişi 1.5, 1.6 cc hacminde bir motor düşünse, 1.4 cc hacminde düşünen 1.0, 1.2 cc hacminde düşünse, daha doğrusu ihtiyacına göre araç alsa, "yok efendim benim param çok istediğim arabayı alırım" demese çok daha güzel olur.
Selam 19can84 arkadaşım,
Araç bilgisayarının hesaplama şekilleri tamamen firmanın seçtiği metoda göre oluyor. bazı firmalar daha geniş bir aralığın ortamasını alıyor bazıları ise daha dar bir aralığın bazıları ise daha önceki 4-5 okuma değerinin de son okumaya etki yapacak şekilde ortalamasını almayı tercih ediyor. Benim Opel Vectra anlık tüketimi çok iyi gösterirdi. Gaza bastığınız an etkili bir tüketim artışını ekran görebilirdiniz. Oysaki Grande Punto farklı bir yol seçmiş. Son ölçüm ile ondan önceki ölümlerin ortaması gibi bir işlem yapıyor. Onda gaza bastığınızda tüketim kademeli artıyor.
Dolayısı ile geri dönüşte bu metoda göre kademeli oluyor. Bana Vectra'nın ki daha doğru gelmişti. Grande Punto zaten 2.0 l/km'nin altını hep 2.0 olarak gösterirdi.
quote:
Orjinalden alıntı: 19can84
Dizel motorlarda motor freni benzinliye kıyasla çok daha az olduğunu gözlemliyorum.
örneğin laguna 1.6 ile 5. vites 120 civarı giderken, hafif yokuş aşağı ayağı gazdan çeker çekmez motor freni hissedilir, aracın hızı düşerdi veya sabir kalırdı.
1.6 110 hplik dizel motor ise aynı koşullarda hemen hiç motor freni uygulamıyor, hatta 5. viteste boşta olduğundan daha akışkan hareket ediyor (belki izlenimim yanlış olabilir ama buna oldukça yakın), yol bilgisayarının anlık tüketimi de ilk etapta 1.1 - 0.8 -0.6- 0.2 diye düşe düşe aradan 5-10 saniye geçtikten sonra 0.0 göstermeye başlıyor.
acaba bunun sebebi, benzinli motorun bahsettiğim hızda daha yüksek bir devir çeviriyor olması mı ? (yol bilgisayarı zaten normalde kullanırken de çok direkt bilgi vermiyor- biraz gecikmeli hareket ediyor, pingi yüksek diyeyim :))
yoksa comman rail dizel motor ayak gazdan çekildikten sonra bir müddet daha mesela o sırada ana yakıt hattındaki yakıt tükenene kadar beslemeye devam ediyor olabilir mi?
yoksa motordan bağımsız olarak aracın sürtünme ve yuvarlanma katsayıları ile mi ilgili ?
quote:
Orjinalden alıntı: 19can84
Dizel motorlarda motor freni benzinliye kıyasla çok daha az olduğunu gözlemliyorum.
örneğin laguna 1.6 ile 5. vites 120 civarı giderken, hafif yokuş aşağı ayağı gazdan çeker çekmez motor freni hissedilir, aracın hızı düşerdi veya sabir kalırdı.
1.6 110 hplik dizel motor ise aynı koşullarda hemen hiç motor freni uygulamıyor, hatta 5. viteste boşta olduğundan daha akışkan hareket ediyor (belki izlenimim yanlış olabilir ama buna oldukça yakın), yol bilgisayarının anlık tüketimi de ilk etapta 1.1 - 0.8 -0.6- 0.2 diye düşe düşe aradan 5-10 saniye geçtikten sonra 0.0 göstermeye başlıyor.
acaba bunun sebebi, benzinli motorun bahsettiğim hızda daha yüksek bir devir çeviriyor olması mı ? (yol bilgisayarı zaten normalde kullanırken de çok direkt bilgi vermiyor- biraz gecikmeli hareket ediyor, pingi yüksek diyeyim :))
yoksa comman rail dizel motor ayak gazdan çekildikten sonra bir müddet daha mesela o sırada ana yakıt hattındaki yakıt tükenene kadar beslemeye devam ediyor olabilir mi?
yoksa motordan bağımsız olarak aracın sürtünme ve yuvarlanma katsayıları ile mi ilgili ?
dizeldeki motor freni olayını ben de gözlemliyorum. Sanki daha az yavaşlıyor gibi geliyor. Ben bunun nedeni için aşagıdakilerin olabilceeğini düşündüm.
1-dizel için motor freni yaptığımızda motor devri düşüktür dolayısı ile 7000 devir de 2 vites benzinli ile 5000 devirde dizel arasında sürtünme farkı olalcağı ve ibrim zamanda daha fazla sıkıştırma için enerhi harcanacağı açıktır. piston ne kadar birim zamanda devir çeviriryyorsa karşılaşacağı direnç te aynı şekilde fazla olacak ve negatif tork üretecektir.
2-olay eksoz sistemlerinin çapları ve eksoz direnci ile de alakalı dır. Bir eksoz ne kdar küçük çaplı çıkışı vara ve ne kadar fazla dienç gösterirse o kadar eksozdan hava çıkışını engelleyecekir.Eksoz ortadan kaldırıldığında aracın rahatlamasının temel nedenlerinden birisi budur.
Selam Vezir,
Ben de benzer fikirdeyim devir farkı bunu doğuruyor olmalı diyorum. Hiç unutmuyorum 6 vitesli mondeo dizel 120 km hıza 2000 devirde erişiyordu. Oysaki aynı hıza 5 vitesli Vectra 3200 devirde ulaşabiliyor. Arada %60 devir farkı var. İşin içerisinde onca hareket eden aletin eylemsizliği ve sürtünmesi girince daha çok bir iç kayıp olması ve onunda daha çabuk sürat kaybettirmesini bekliyorum.
Diğer yandan Dizel daha yüksek sıkıştırma yapıyor dolayısı ile daha iç kaybın daha yüksek olmasını bekliyordum. Anlaşılan piston yukarı çıkarken oluşan sıkışma işlemi inerken de hızlandırma yönünde destek veriyorki bu noktada fazla bir kayıp olmuyor.
Ne dersiniz.
quote:
Orjinalden alıntı: vezir
quote:
Orjinalden alıntı: 19can84
Dizel motorlarda motor freni benzinliye kıyasla çok daha az olduğunu gözlemliyorum.
örneğin laguna 1.6 ile 5. vites 120 civarı giderken, hafif yokuş aşağı ayağı gazdan çeker çekmez motor freni hissedilir, aracın hızı düşerdi veya sabir kalırdı.
1.6 110 hplik dizel motor ise aynı koşullarda hemen hiç motor freni uygulamıyor, hatta 5. viteste boşta olduğundan daha akışkan hareket ediyor (belki izlenimim yanlış olabilir ama buna oldukça yakın), yol bilgisayarının anlık tüketimi de ilk etapta 1.1 - 0.8 -0.6- 0.2 diye düşe düşe aradan 5-10 saniye geçtikten sonra 0.0 göstermeye başlıyor.
acaba bunun sebebi, benzinli motorun bahsettiğim hızda daha yüksek bir devir çeviriyor olması mı ? (yol bilgisayarı zaten normalde kullanırken de çok direkt bilgi vermiyor- biraz gecikmeli hareket ediyor, pingi yüksek diyeyim :))
yoksa comman rail dizel motor ayak gazdan çekildikten sonra bir müddet daha mesela o sırada ana yakıt hattındaki yakıt tükenene kadar beslemeye devam ediyor olabilir mi?
yoksa motordan bağımsız olarak aracın sürtünme ve yuvarlanma katsayıları ile mi ilgili ?
dizeldeki motor freni olayını ben de gözlemliyorum. Sanki daha az yavaşlıyor gibi geliyor. Ben bunun nedeni için aşagıdakilerin olabilceeğini düşündüm.
1-dizel için motor freni yaptığımızda motor devri düşüktür dolayısı ile 7000 devir de 2 vites benzinli ile 5000 devirde dizel arasında sürtünme farkı olalcağı ve ibrim zamanda daha fazla sıkıştırma için enerhi harcanacağı açıktır. piston ne kadar birim zamanda devir çeviriryyorsa karşılaşacağı direnç te aynı şekilde fazla olacak ve negatif tork üretecektir.
2-olay eksoz sistemlerinin çapları ve eksoz direnci ile de alakalı dır. Bir eksoz ne kdar küçük çaplı çıkışı vara ve ne kadar fazla dienç gösterirse o kadar eksozdan hava çıkışını engelleyecekir.Eksoz ortadan kaldırıldığında aracın rahatlamasının temel nedenlerinden birisi budur.
ilgi,nç bir yaklaşım. Ama en doğru cevap Otto ve dizel çevirimleri için yapılmış meşhur diagramlara bakmak. Bu diagramlar hava sıkışştırılırsa ne kadar enerji vereceğiniz ve kayıpları çıkarmak mümkün.Bütün mesele kayıp için sıkışan havanın ısınması gerçegini kavramaktır
quote:
Orjinalden alıntı: ayhan_guler
Selam Vezir,
Ben de benzer fikirdeyim devir farkı bunu doğuruyor olmalı diyorum. Hiç unutmuyorum 6 vitesli mondeo dizel 120 km hıza 2000 devirde erişiyordu. Oysaki aynı hıza 5 vitesli Vectra 3200 devirde ulaşabiliyor. Arada %60 devir farkı var. İşin içerisinde onca hareket eden aletin eylemsizliği ve sürtünmesi girince daha çok bir iç kayıp olması ve onunda daha çabuk sürat kaybettirmesini bekliyorum.
Diğer yandan Dizel daha yüksek sıkıştırma yapıyor dolayısı ile daha iç kaybın daha yüksek olmasını bekliyordum. Anlaşılan piston yukarı çıkarken oluşan sıkışma işlemi inerken de hızlandırma yönünde destek veriyorki bu noktada fazla bir kayıp olmuyor.
Ne dersiniz.
quote:
Orjinalden alıntı: vezir
quote:
Orjinalden alıntı: 19can84
Dizel motorlarda motor freni benzinliye kıyasla çok daha az olduğunu gözlemliyorum.
örneğin laguna 1.6 ile 5. vites 120 civarı giderken, hafif yokuş aşağı ayağı gazdan çeker çekmez motor freni hissedilir, aracın hızı düşerdi veya sabir kalırdı.
1.6 110 hplik dizel motor ise aynı koşullarda hemen hiç motor freni uygulamıyor, hatta 5. viteste boşta olduğundan daha akışkan hareket ediyor (belki izlenimim yanlış olabilir ama buna oldukça yakın), yol bilgisayarının anlık tüketimi de ilk etapta 1.1 - 0.8 -0.6- 0.2 diye düşe düşe aradan 5-10 saniye geçtikten sonra 0.0 göstermeye başlıyor.
acaba bunun sebebi, benzinli motorun bahsettiğim hızda daha yüksek bir devir çeviriyor olması mı ? (yol bilgisayarı zaten normalde kullanırken de çok direkt bilgi vermiyor- biraz gecikmeli hareket ediyor, pingi yüksek diyeyim :))
yoksa comman rail dizel motor ayak gazdan çekildikten sonra bir müddet daha mesela o sırada ana yakıt hattındaki yakıt tükenene kadar beslemeye devam ediyor olabilir mi?
yoksa motordan bağımsız olarak aracın sürtünme ve yuvarlanma katsayıları ile mi ilgili ?
dizeldeki motor freni olayını ben de gözlemliyorum. Sanki daha az yavaşlıyor gibi geliyor. Ben bunun nedeni için aşagıdakilerin olabilceeğini düşündüm.
1-dizel için motor freni yaptığımızda motor devri düşüktür dolayısı ile 7000 devir de 2 vites benzinli ile 5000 devirde dizel arasında sürtünme farkı olalcağı ve ibrim zamanda daha fazla sıkıştırma için enerhi harcanacağı açıktır. piston ne kadar birim zamanda devir çeviriryyorsa karşılaşacağı direnç te aynı şekilde fazla olacak ve negatif tork üretecektir.
2-olay eksoz sistemlerinin çapları ve eksoz direnci ile de alakalı dır. Bir eksoz ne kdar küçük çaplı çıkışı vara ve ne kadar fazla dienç gösterirse o kadar eksozdan hava çıkışını engelleyecekir.Eksoz ortadan kaldırıldığında aracın rahatlamasının temel nedenlerinden birisi budur.
1- eğer tüketim sıfır ise uzun vadede eksoz emisyonlarında CO veya NO gazını görmememiz gerekir. Hele ki CO2 hi,ç olmamalıdır.Çünkü CO2 tam yanma sonucunda çıkan bir gazdır.Evet cevabı nedir bilmiyorum ama sanki sıfır olmaz gibi de geliyor
Bu konuda uzman değilim sadece merak ettiğim, bu eksoz emisyon ölçüm cihazı havadaki serbest bulunan CO2 gazını da ölçmezmi? Yani motor hiç tüketim yapmasa, hiçbir kimyasal tepkime meydana gelmese sonuçta motora giren havanın eksoz dan aynı şekilde çıkması durumunda havanın kendi içerisinde bulunan gazlar eksoz emisyon cihazında görülmeyecek mi? Yoksa o cihazın hassas olduğu değerler havadaki serbest CO2 değerinin çok üzerinde değerlermi?
Ayrıca ideal atmosfer koşullarında havada 325 ppm olan CO2 değeri günümüz şartlarında artık çok daha değişken, öyle ki üniversitede öğrenci olduğum zamanlarda Antalya'da Akdeniz üniversitesi kampüsü içerisinde yaptığımız CO2 ölçüm değeri 570 ppm düzeyinde çıkmıştı, üstelik trafik olan bir bölge de değil, boş arazi ölçümünde. Yani şehir içi trafiğin yoğun olduğu yerlerde bu değerin çok daha üstüne çıkacağı aşikar.
Hal böyle olunca cihaz, eksozdan çıkan CO2 değerini 0 göstermez ancak o çevredeki CO2 değeri ne ise eksozdan çıkan CO2 değerini de o düzeyde gösterir gibime geliyor.
Bu konudaki sizin fikirleriniz nelerdir?
tekrar düşünelim ve şunu araştıralım dersem;
araç istop etmiyor ise araca (eğer geliyorsa) yakıt nereden geliyor ?
-enjektörler kapalı fakat subap kapakları krank miline kam mili sayesinde bağlı ise ve subaplar açılıyorsa aradaki basınç farkı acaba enjektörlerden yakıt çekilmesine (cebren ve hile ile:)) müsade ediyor olabilir mi ? ki bu da zaten ölçülebilecek bişey değil çünkü aracın istemli olarak yakıt göndermesi söz konusu değil. yakıtın çekilip çekilmediği ancak enjektörlerin üzerine akış ölçüm cihazı konulursa ölçülebilir gibi geliyor.
-hava yanar mı ? piston içerisine giren hava içindeki bileşenler araca rölanti değerinde bir yakıt etkisi yapabiliyormu ? yapmıyorsa aracın istop sesini önleyen bir durum mu var ?
motor freniyle arasında bağlantı varmı bilemem ancak, dizel arabayı düz yolda hatta çok hafif yokuş yukarıda bile 1. viteste gaza basmadan kendi haline bırakın, araba gitmeye devam ediyor, bir türlü istop etmiyor bilmem sizinde dikkatinizi çektimi?
quote:
Orjinalden alıntı: dctcagri
motor freniyle arasında bağlantı varmı bilemem ancak, dizel arabayı düz yolda hatta çok hafif yokuş yukarıda bile 1. viteste gaza basmadan kendi haline bırakın, araba gitmeye devam ediyor, bir türlü istop etmiyor bilmem sizinde dikkatinizi çektimi?
800 devirde bile yeterli gücü üretebildiği için stop etmiyor, konuyla ilgisi yok.
ayrıca bazı benzinlilerde de aynı durum söz konusu ecu'nun bunu sağlaması çok da zor olmasa gerek zaten.
quote:
Orjinalden alıntı: UrbanRacer
0 '' SIFIR '' Tüketim söz konusu değildir, çok az tüketim olur
bütün forum viteste iken 1500 devir üstünde gaza basılmadığı taktirde yakıt tüketimi 0 dır da hemfikir,bi urbanracer muhalefet.
sevgili örbınreysır istersen bu konuda iddiaya girebilirim ama alırım mastenginin anahtarını
peki biz yokuşlarda vitesi boşa alarak, yakıt yakmadığını mı sanıyoruz? viteste ama gaza basmadan inmek mi işe yarar?
Kitap kapağı:
Bu da içeriği:
Yani her zaman değil; motorun belli bir devrine kadar (1500-1800 d/d aralığında) yakıt sevkinin durdurulduğunu söylüyor...
-----------
Ben konuyla alakalı farklı bir şeyi hep merak etmişimdir. İşim gereği arada bir İzmir-Manisa arasında gidip geliyorum. İzmir'e gelirken meşhur Sabuncubeli rampası vardır, buradan inişte ben hep viteste inerim, yaklaşık 6 km falan sürer Bornova'nın içine kadar, aynı şey Manisa istikametine giderken Jandarma Karakolu'ndan sonraki meşhur sağa ve sola dönüş rampadan sonra yaklaşık bir 4 km olan kısım için de geçerli.
Bu kadar uzun bir süre, frenle de destekleyerek motoru bu devir aralığında tutmanın, yani cut-off yapmanın motora herhangi bir zararı var mıdır? Hadi işi biraz daha abartalım, 10 km boyunca ayağı gazdan çekerek sürekli yokuş aşağı gitmenin motora bir baskısı var mıdır?
Aynı kitabın 199. sayfası... Bu kez "1400 d/d'ya kadar" diyor.
Yazıyı fotoğraf makinesiyle çektikten sonra buraya yükledim. Flaş patlamasından dolayı, okunmayan yeri yazayım:
.... yol bilgisayarı var. Bu cihaz, mesela, rampa aşağı giderken vites küçültüğümüzde "Anlık ....
Yol bilgisayarı 0 gösteriyor. Demekki yakmıyor. Eğer yakıt yakıyorsada yol bilgisayarının hesaplayamadığı kadar azdır. 0.1 den azdır herhalde. Yani benzini yakmıyor, koklayarak gidiyor.
quote:
Orjinalden alıntı: Lukunku
Yani her zaman değil; motorun belli bir devrine kadar (1500-1800 d/d aralığında) yakıt sevkinin durdurulduğunu söylüyor...
Fotoğrafladığınız yerde yazanın aynını ben yukarıda yazdım zaten.
Ancak sizin yanlış aktardığınız bir konu var. O da şu ki; yazıda 1500-1800 devir/d aralığı cut-off un sonlanma aralığı olarak verilmiş. Ve araçtan araca değişeceği kastedilmiş. Kimisinde 1500 olur, kimisinde 1800... Dizelde daha da düşük olur.
Bu devire kadar, yani motor devri bu devirlere düşene kadar gaza basılmadığı durumda yakıtın kesileceğinden bahsedilmiş.
Ancak siz sadece bu devirler arasında yakıtın kesileceğini, yani cut-off un yalnızca bu devirler arasında olacağını çıkarmışsınız.
Yanlış çıkarım.
1400- 1500 veya 1800 devirler cut-off un sonlanma devirleridir. Bu devirler ve altına kademeli olarak enjeksiyon başlar. Amaç rölanti devrini korumaktır.
İşin uzmanı olarak sizin söylediğiniz doğrudur, ben oradan yanlış anlamış olabilirim, ama bir kullanıcı olarak ilk okunduğunda onun anlaşılmasını da lütfen normal karşılayınız.
Peki hangi devirde olursa olsun, cut off devrede midir; mesela dizel ve enjeksiyonlu bir araçla 4000 devirde, ya da benzinli bir araçta daha yüksek devirlerde bile yakıt tüketimi sıfır olur mu?
Ve diğer soruma da cevap alabilir miyim? Alıntıladığınız fotoğrafın altında...