Şimdi Ara

8 Şehit Daha! (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
294
Cevap
0
Favori
8.709
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 01deadman01

    quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Orduyu siyasiler yönetiyor'da eline silah alıp dağa mı çıkıyor siyasiler. Bölgedeki operasyonları yürüten askeri bürokrasidir ve hala maalesef Türkiye'de Ordu siyaset tarafından tam manasıyla yönetilemiyor, keşke öyle olsa.

    Daha milletin parasını hangi kalemlere, nereye harcadığını soramadığınız bir kurumdan söz ediyoruz.

    Osman Pamukoğlu tipindeki adamlar başkalarının kan ve göz yaşı üzerinden siyasi prim yapmaya çalışan zavallı kişilerdir. Neyin nasıl olması gerektiğini biliyorsa görev yaptığı süre içinde neden yapmamış ta şimdi çıkıp ajitasyon ve demogaji yaparak hükümete efeleniyor.. Türkiyede Terör sorunu biterse yok olacak şeyleri sıralayım : MHP, BDP, Osman Pamukoğlu tipindeki halkın milli dugularını sömürerek var olmaya çalışan acemi siyasi parti liderleri, Silah, uyuşturucu kaçakçıları, şehitler üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışan asalaklar ve onları destekleyen köşe yazarları..

    Ayrıca din sömürüsünün kralını maalesef TSK yapıyor. Her fırsatta Laik ve Atatürkçü kimliğine vurgu yapan ordu, pür İslami bir kavram olan Şehitliği kullanmaktan çekinmiyor.. Sahi Laik ordu ile şehit kavramı nasıl bir araya geliyor.. Eh dindar - yoksul halkın çocukları öldüğünde onlara dönüp " çocuğunuz şehit oldu işte, daha ne istiyorsunuz " diyecek bir referans noktası lazım değil mi ?

    Nicki ve yazdıkları bukadar çok çelişen ve saçmalayan birini daha görmedim ben hayatımda....

    Bende senin gibi nedemek istediğini bilmeyen kolaycı brini görmedim hayatımda, ne demek istiyorsan açık yaz, demogojiye girme. İtiraz ettiğin nokta neresi. Fikrin vara ileri sür..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin.79


    Karakollara ayrılan ödeneklerin nerede olduğunu merak mı ediyorsunuz? SAYIŞTAY'ın askeri harcamaların denetleyebildiği kısa süre zarfında ortaya çıkarılanlara bakınız!!!
    Haberlerin bir bölümünü alıntı yaptım. Linklerden geri kalanlarını okuyabilirsiniz.


    quote:


    Modernizasyon halı sahaya

     8 Şehit Daha!


    Genelkurmay'ın karakollara ve savunmaya dönük 'acil kaynak' statüsüne giren milyonlarca liralık ödeneğinin halı saha, lüks salon ve yol yapımına harcandığı ortaya çıktı. Aktütün ve Hantepe gibi onlarca şehidin verildiği terör baskınlarında, yetersizliği ortaya çıkan askeri karakollar için ayrılan yaklaşık 4. 5 milyon TL'lik kaynağın kullanımı, gizli ibareli askeri belgelere yansıdı.

    'Modernizasyon Projesi' kapsamında savunmaya yönelik kullanılacak kaynağın farklı amaçlar için kullanıldığını ortaya koyan belgelerde, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Aslan Güner, Balyoz tutuklusu Korgeneraller Rıdvan Ulugüler ve Emin Alpman'ın imzaları bulunuyor. Genelkurmay eski Başkanı Org. Koşaner'in "Para işlerine çok dikkat ediniz" sözleri de internete düşmüştü.

    KAMİL MAMAN - HABER MERKEZİ

    Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) harcamalarının Sayıştay tarafından denetlenmesine ilişkin tartışmalar sürerken karakollara ve savunmaya yönelik 'acil kaynak' statüsüne giren milyonlarca liralık ödeneğinin halı saha, lüks salon ve yol yapımına harcandığı ortaya çıktı. Yeni Şafak'ın ulaştığı 'Gizli' ve 'Hizmete Özel' kaşeli belgeler, bütçeden her yıl en çok pay alan TSK'da kaynakların usulsüz olarak kullanıldığını gözler önüne serdi. Hiçbir güvenlik ve savunmaya dönük özelliği olmayan halı saha, Harbiye Askeri Müzesi Ahmet Fethi Paşa salonu ve GATA'nın kışla yoluna yapılacak yaklaşık 4. 5 milyon TL'ik harcama 'acil ihtiyaç' olarak gösterilmiş.

    SAVUNMA PARASI LÜKS SALONA

    İnşaatlara kaynak tahsisinin yapıldığı 2010 yılı İnşaat Yatırım Programı kapsamında, "Askeri Müze ve Kültür Sitesi K.'lığı Genel Onarımı" projesi ile Harbiye Askeri Müzesinin onarımının yapılması planlanıyor. Bu proje kapsamında, Harbiye Askeri Müzesi'ndeki Ahmet Fethi Paşa Salonu'nun kapı ve pencerelerinin yenilenmesinin yanı sıra iç-dış cephe sıva ve boyalarının yapılması da yer alıyor. Belgelere göre, Balyoz tutuklusu dönemin Hava Korgeneral Rıdvan Ulugüler 20 Nisan 2011'de salonun onarımının "Güvenlik ve Savunmaya Yönelik Gayrimenkul Büyük Onarım Giderleri" kapsamında karşılanmasını talep eden bir yazı gönderiyor. Dönemin Plan Projeler Başkanı Korgeneral M. Emin Alpman'a gönderilen hizmete özel damgalı yazıda Ahmet Fethi Paşa Salonu'nda yapılacak bu yenilemenin maliyeti 900 bin TL olarak hesaplanıyor. Alpman, teklifi kabul ederek "Askeri Müze ve Kültür Sitesi K.lığı Genel Onarımı" projesi kapsamında yer alan Ahmet Fethi Paşa Salonu'nun tadilatının ana projeden ayrılması talimatını veriyor.

    SALONA KILIF UYDURMA

    Kaynak aktarılabilmesi için de Ahmet Fethi Paşa Salonunun onarımı "Güvenlik ve Savunmaya Yönelik Gayrimenkul Büyük Onarım Giderleri" sınıfına sokuluyor. Salonun onarımı için ihtiyaç duyulan 900 bin TL'lik miktar yine bir modernizasyon projesinden GNK00MD01/01 numaralı kaynaktan alınarak aktarılıyor.

    GATANIN YOLLARI DA KAYNAKTAN

    11 Ocak 2011'de GATA'yı ziyaret eden dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, hastane yollarının yeniden asfaltlanması talimatını verdi. Bunun üzerine 'acil ihtiyaç' olarak "GATA K.'lığı Kışla İçi Yollarının Asfalt Kaplama Yapılması" projesi adı altında andıç hazırlanarak, 2011 yılı İnşaat Yatırım Programına dâhil edildi. İhtiyaç duyulan kaynağın 3.4 milyon TL olduğu tespit edildi. Bunun üzerine Harbiye Askeri Müzesi'nin salon tadilatında olduğu gibi GATA'nın yollarının tekrar asfaltlanması için gerekli kaynağın da "Güvenlik ve Savunmaya Yönelik Gayrimenkul Onarımı" statüsüne alınarak aynı modernizasyon projesi olan GNK00MD01/01 numaralı projeden karşılandığı ortaya çıktı. Harcamaların savunma ve güvenlik kaynağından karşılanmasını emreden talimatın yer aldığı 31 Mayıs 2011 ve 17 Mayıs 2011 tarihli 'hizmete özel' ve 'gizli' ibareli belgede yine balyoz tutuklusu Korgeneral Rıdvan Ulugüler, Korgeneral Emin Alpman ve dönemin Genelkurmay ikinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner'in imzaları bulunuyor.

    TALİMAT ORG. GÜNER'DEN

    Genelkurmay Başkanlığı'na ait kışlada bir halı saha yapımına harcanacak paranın da aynı kaynaktan kullanıldığı tespit edildi. 17 Mayıs 2011'de dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Aslan Güner'in talimatıyla Genelkurmay kışlasında er ve erbaşlar için bir halı saha yapılması talep ediliyor. Halı saha için kaynak olarak 150 bin TL masraf çıkarılıyor. Hazırlanan gerekçe ise erbaş ve erlerin fiziki yeterliliklerinin artırılması ve spor standartlarının yükseltilmesi için mevcut spor tesislerinin geliştirilmesi. Onayın ardından 31 Mayıs 2011'de yine Korgeneral M. Emin Alpman tarafından imzalanan 'gizli' ibareli emir de salon onarımında ve GATA yolunun asfaltlanmasında aktarılan GNK00MD01/01 numaralı projeden kaynak aktarımı yapıldığı görülüyor.

    Org. Iğsız 'Karakollar için ödenek yok' demişti

    24 şehidin verildiği Çukurca saldırısında teröristler, Asayiştepe Karakolu'nu da hedef almıştı. İnşaat halindeki karakolun duvarlarını rahatlıkla aşan teröristler, içeri sızarak ağır silahlarla saldırmış ve yatakhaneyi ateşe vermişti. Aylardır süren inşaatla duvarları tamamlanamayan karakol, teröristler için açık hedef oluşturmuştu.

    İnşaatlara kaynak tahsisinin yapıldığı 2010 yılı İnşaat Yatırım Programı kapsamında, Harbiye Askeri Müzesindeki Ahmet Fethi Paşa Salonu'nun kapı ve pencerelerinin yenilenmesinin yanı sıra iç-dış cephe sıva ve boyalarının yapılması da yer alıyor. Maliyet ise 900 bin TL olarak hesaplanıyor.

    17 Mayıs 2011'de dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner'in talimatıyla Genelkurmay kışlasında er ve erbaşlar için bir halı saha yapılması talep ediliyor. Halı saha için kaynak olarak 150 bin TL masraf çıkarılıyor. Hazırlanan gerekçe ise erbaş ve erlerin fiziki yeterliliklerinin artırılması ve spor standartlarının yükseltilmesi için mevcut spor tesislerinin geliştirilmesi.

    'Bunlar karşımıza çıkacak'


    Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Işık Koşaner'in geçtiğimiz ay internete düşen ses kaydında komutanları askeri harcamalar konusunda uyarılarda bulunması dikkat çekmişti. Koşaner ses kaydında Sayıştay Kanunu'nun değiştiğini ve harcamalarda atılan imzalara dikkat edilmesi uyarısında bulunmuştu. İşte Koşener'in komutanlara yaptığı o uyarının bölümleri: "Dikkatinizi çekeceğim son iki konu arkadaşlar Sayıştay Kanunu değişti biliyorsunuz. Çok dikkat ediniz. Para işleri bundan sonra çok ciddiye bindi. Sayıştay denetleyecek. Sıkıntılı olur. Yönergemizde, bilmem nemizde ne diyorsa onun dışına katiyen çıkmayınız. İmza atarken kağıtlara dikkat etmedik. Bazen etmemiz gerekiyordu bazı dönemlerde. Ama bunu yol yaptık. Hep böyle olacak zannettik. Öyle devam ettik ve hakkımız olmayan bazı imkanları kullandık. Halen de var. Halen de var. Onlar da karşımıza çıkacak."
    Devamı için: http://yenisafak.com.tr/Gundem/Default.aspx?i=357681




    quote:

    />
    Emekli paşalar için 32 milyon TL'lik lüks konut
    Dönemin Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un emriyle emekli paşalar için orduevi arazisine lüks konutlar yapıldığı iddialarını yerinde incelemek isteyen Sayıştay, engellendi. Olayı tutanağa geçiren denetçiler, 1. Ordu Komutanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'ndan cevap bekliyor. Söz konusu yerin askerî müessese olduğu ve denetlenmesi için yönetmelik gerektiği iddiasına karşı çıkan Sayıştay, konutların belirtilen kapsama girmediğine dikkat çekiyor.

    '1. Ordu'ya ait Fenerbahçe Orduevi arazisinde emekli paşalar için lüks konut yaptırıldığı' iddialarını araştırmaya giden Sayıştay denetçileri kapıdan döndü. Orduevinde görevli personel, kendilerine gelen talimat doğrultusunda denetçileri geri çevirdi. Bunun üzerine denetçiler, içeri alınmadıklarına dair tutanak hazırlayarak Ankara'nın yolunu tuttu. Konuyu rapor eden Sayıştay uzmanlarının 1. Ordu Komutanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'ndan, içeri alınmama sebepleriyle ilgili cevap isteyecekleri belirtildi. Tartışma, geçtiğimiz yıl eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un emriyle orduevinde emekli paşalar için 10 adet lüks konut yaptırıldığı haberleri üzerine başlamıştı. Harekat Alarm İskan Tesisi adı altında yaptırılan dairelerin maliyetinin 32 milyon TL'yi bulduğu, binanın da ruhsatsız olduğu belirtilmişti. İddiaları araştırmak üzere harekete geçen Sayıştay denetçilerinin engellenmesi konuyu yeni bir aşamaya taşıdı.
    Devamı için:http://haber.gazetevatan.com/emekli-pasalar-icin-32-milyon-tllik--luks-konut/335506/1/Haber

    Hım bir bakalım istersen savunma bütçelerine...
    2008 yılı için
    Fransanın 350 bin civarı askeri var savuna bütçesi:67,316,000,000
    Almanyanınn 200bine yakın askeri var savunma bütçesi 48,022,000,000
    daha çoğaltılabilir liste
    Pekii Türkiye nasıl:
    700 civarı askeri var savunma bütçesi 15,634,000,000 civarı bu sayı son zamanlarda epey yükselmiş olma ihtimali var.


    Eğer sizin gibi TSK düşmanlarının dediği gibi generaller hep yemiş olsalar idi paraları askerin eline silah dahi veremezlerdi.O yüzden sizin bu iftira ve karalamalarınız artık tutmuyor sadece bir veya ikiş kişinin yaptığı hatadan hemen saldırı başlatıyorsunuz orduya,yemezler yavrum hadi yallah...Başka yerde deneyin şansınızı...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kubilay_Turk

    quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin.79

    Fotolar kabak gibi ortada maalesef.
    Bence kaynaklar güvenilir değil diye suyu bulandırmak yerine sadece fotoya bakmayı dene. Askeri Helikopterle piknik rezaletinden başla mesela.

    Bir tarafta şerefli Türk ordusu Diğer tarafta Ne olduğu belli başbakanın Akit gazetesinden kırpılma o resim merakın olmasın biz neyin ne olduğunu iyi biliriz.Paşa resmini silmeyen yönetici bunu silerse ART NİYET ararım zaten komedi gibi 4 gün ceza aldım neymiş kışkırtmakmış kime göre neye göre ? Ceza vermek için atmadığınız takla yok ah siz Müslümanlar.

     8 Şehit Daha!


    ne olduğu belli olan başbakan derken ne demek istedin?

    ve bu fotoğrafla?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 01deadman01

    quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Orduyu siyasiler yönetiyor'da eline silah alıp dağa mı çıkıyor siyasiler. Bölgedeki operasyonları yürüten askeri bürokrasidir ve hala maalesef Türkiye'de Ordu siyaset tarafından tam manasıyla yönetilemiyor, keşke öyle olsa.

    Daha milletin parasını hangi kalemlere, nereye harcadığını soramadığınız bir kurumdan söz ediyoruz.

    Osman Pamukoğlu tipindeki adamlar başkalarının kan ve göz yaşı üzerinden siyasi prim yapmaya çalışan zavallı kişilerdir. Neyin nasıl olması gerektiğini biliyorsa görev yaptığı süre içinde neden yapmamış ta şimdi çıkıp ajitasyon ve demogaji yaparak hükümete efeleniyor.. Türkiyede Terör sorunu biterse yok olacak şeyleri sıralayım : MHP, BDP, Osman Pamukoğlu tipindeki halkın milli dugularını sömürerek var olmaya çalışan acemi siyasi parti liderleri, Silah, uyuşturucu kaçakçıları, şehitler üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışan asalaklar ve onları destekleyen köşe yazarları..

    Ayrıca din sömürüsünün kralını maalesef TSK yapıyor. Her fırsatta Laik ve Atatürkçü kimliğine vurgu yapan ordu, pür İslami bir kavram olan Şehitliği kullanmaktan çekinmiyor.. Sahi Laik ordu ile şehit kavramı nasıl bir araya geliyor.. Eh dindar - yoksul halkın çocukları öldüğünde onlara dönüp " çocuğunuz şehit oldu işte, daha ne istiyorsunuz " diyecek bir referans noktası lazım değil mi ?

    Nicki ve yazdıkları bukadar çok çelişen ve saçmalayan birini daha görmedim ben hayatımda....

    Boşver,yandaş o kişi.
    Ülkeyi satsalar yine çıkıp konuşur.
    İnsanlar şehit oluyor hem de amerikan çıkarları için,tabi zengin olan bastırıyor parayı 1 dakika bile gitmiyor.
    Ama böyle adamların umrunda olmaz, o cebine girecek bir lirayı düşünür yoksa kul hakkı vs bunların derdi değil.
    O yüzden kendinizi yorduğunuza değmez.Vatandaş ölsün yeter ki yandaş rahat etsin.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas


    quote:

    Orijinalden alıntı: 01deadman01

    quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Orduyu siyasiler yönetiyor'da eline silah alıp dağa mı çıkıyor siyasiler. Bölgedeki operasyonları yürüten askeri bürokrasidir ve hala maalesef Türkiye'de Ordu siyaset tarafından tam manasıyla yönetilemiyor, keşke öyle olsa.

    Daha milletin parasını hangi kalemlere, nereye harcadığını soramadığınız bir kurumdan söz ediyoruz.

    Osman Pamukoğlu tipindeki adamlar başkalarının kan ve göz yaşı üzerinden siyasi prim yapmaya çalışan zavallı kişilerdir. Neyin nasıl olması gerektiğini biliyorsa görev yaptığı süre içinde neden yapmamış ta şimdi çıkıp ajitasyon ve demogaji yaparak hükümete efeleniyor.. Türkiyede Terör sorunu biterse yok olacak şeyleri sıralayım : MHP, BDP, Osman Pamukoğlu tipindeki halkın milli dugularını sömürerek var olmaya çalışan acemi siyasi parti liderleri, Silah, uyuşturucu kaçakçıları, şehitler üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışan asalaklar ve onları destekleyen köşe yazarları..

    Ayrıca din sömürüsünün kralını maalesef TSK yapıyor. Her fırsatta Laik ve Atatürkçü kimliğine vurgu yapan ordu, pür İslami bir kavram olan Şehitliği kullanmaktan çekinmiyor.. Sahi Laik ordu ile şehit kavramı nasıl bir araya geliyor.. Eh dindar - yoksul halkın çocukları öldüğünde onlara dönüp " çocuğunuz şehit oldu işte, daha ne istiyorsunuz " diyecek bir referans noktası lazım değil mi ?

    Nicki ve yazdıkları bukadar çok çelişen ve saçmalayan birini daha görmedim ben hayatımda....

    Boşver,yandaş o kişi.
    Ülkeyi satsalar yine çıkıp konuşur.
    İnsanlar şehit oluyor hem de amerikan çıkarları için,tabi zengin olan bastırıyor parayı 1 dakika bile gitmiyor.
    Ama böyle adamların umrunda olmaz, o cebine girecek bir lirayı düşünür yoksa kul hakkı vs bunların derdi değil.
    O yüzden kendinizi yorduğunuza değmez.Vatandaş ölsün yeter ki yandaş rahat etsin.

    Askerliğimi Ağrı'da yaptım , yazlrı Bingöl'de operasyonlara katılırdık, kardeşim'de Şırnak'ta yaptı, şu an hayatta olmayabilirdim, o sebeple ön yargılarını kendinize saklayın da mahcup olmayın elaleme, yalnızca kendiniz vatanını seven, makbul vatandaş , farklı düşünenler ise vatan haini ve yandaş öyle mi ?




  • Sevgili Arkadaşlar!

    Öncelikle, Osman Pamukoğlu'nun Hakkari'deki göreve, henüz Kurmay Albayken gönüllü olarak atanmak istediğini, aynı tarihte oraya atama önceliği olan generallerin atanmamak için türlü türlü bahaneler uydurduklarını hatırlatmak istiyorum. Terörle mücedelede Osman Pamukoğlu'na insiyatif verilmiş olsaydı, bir tane bile örgüt elemanını canlı bırakmayacaktı. Demirel'e laf soktuğu için emekli edilerek görevden el çektirildiğini unutuldu sanırım. Örgütle derin devletin kan bağını sanırım artık herkes biliyor. Yukarıda detayını uzunca yazdığım uzun mesajımda açıkladığım üzere, Çiller'in başbakan olduğu dönemden sonra, şimdiki zaman da dahil olmak üzere örgüte en büyük darbeyi vuran asker gibi askerdi. Örgüte büyük zarar verdiği için Demirel'e söylediği laf bahane edilerek diskalifiye edildi. Büyükanıt'ın "Bizim çoçuklar"ına yazık olacaktı yoksa.

    Aralarında geçen tartışma konusunun özeti ise şu: Çıkan çatışmanın ardından büyük zayiat veren teröristler, Türkiye'den İran'a kaçıyor ve Pamukoğlu, onların peşinden giderek kalanlarını da halletmek istiyor ama Demirel'in başkanlık ettiği MGK buna mani oluyor. Osman Pamukoğlu, o tarihte şahsi insiyatif alarak örgütün üzerine gidiyor; hiç ara vermeden. Pamukoğlu'nun üstlerinin emirlerini dinlememesi ve başına buyruk hareket etmesini Ankara hoş karşılamıyor tabi. Sonra Süleyman Demirel, Pamukoğlu'nun görev yerinde ziyaret ediyor ve izin vermeme gerekçelerini, İran'la aralarında siyasi bir krize sebep olma ihtimali olarak söylüyor.

    Demirel: General bu kişilerin İran'dan geldigini ispatlayabilir misin?
    Pamukoğlu: Nasıl?.. Nasıl yani?!
    Demirel: Bunları bana ispatla ki ben bunlara birşey yapayım?
    Pamukoğlu: Horoz dünyanın her yerinde horoz! Horoz resmi çizip, üzerine horoz yazmanın anlamı yok!

    Demirel Ankara'ya dönüyor ve Pamukoğlu görevden alınıyor.

    Pamukoğlu'nun aynı konudaki bir başka sözü ise: "İran’ı F-16 uçakları ile vurmayacaktık. O kampta 358 PKK’lı olduğunu tespit etmiştik. Ama durdurulduk!" şeklindedir.

    Ayrıca, her ne kadar hazırlayıcısı olan Serdar Akinan'ın ergenekon bağlantısı ortaya çıkmış olsa da, buna takılmayarak Kan Uykusu Belgeseli'ni seyretmenizi tavsiye ediyorum. Youtube üzerinde 10 bölüm olarak vardı yanlış hatırlamıyorsam. Şu an o siteye giremediğim için link veremiyorum.
    Emin olmamakla birlikte, şu link olabilir:http://www.youtube.com/watch?v=oSpxS1tpr5E
    Bir de şu link var:http://video.google.com/videoplay?docid=-6116250043189875117



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bocekgrafik -- 10 Ağustos 2012; 12:58:03 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: bocekgrafik

    İddia ediyorum ki, anlaşmazlıklarımızın temel nedenlerinden birisi de kavram kargaşası. Yani, kavramları olması gerektiği şekliyle değil de, ona sonradan kendi yüklediğimiz anlamlarla hareket ediyor olmamız. Yoksa, kimi zaman aynı veya benzer cümleler kurduğumuz halde bile birbirimizi anlamakta zorlandığımız veya anlamadığımız gerçeğinin başka bir izâhı var mı?

    Kavram karmaşası değil görüntüyden karakter analizi diyelim. Yoksa kavramların ne olduğu aşikar,dezenformasyon yapmak isteyen yapıyor zaten. Ne demiş büyükler, "Her sakallıyı deden zannetme".Bu da onun gibi bir de hadis ile örnekleyelim özellikle Anadoluda ticaret yapanlara bu hadis babaları tarafından sıkça hatırlatılır


    “Kişinin namazı, orucu sizi aldatmasın. Dileyen oruç tutar, dileyen namaz kılar. Fakat güvenilir olmayanın dini de olmaz.” (Kenzul-Ummal, h. No: 8436)

    “Kişinin namazına, orucuna bakmayın; konuştuğunda, doğru konuşup konuşmadığına, kendisine emniyet edildiğinde, güvenilirliğini ortaya koyup koymadığına; dünya kendisine güldüğünde, takvayı elden bırakıp bırakmadığına (menfaat anındaki tavrına) bakıp öyle değerlendirin.” (Kenzul-Ummal, h. No: 8435)

    Yani neymiş başının sofi gözükmekle müslüman, kafasını açıp iki Atatürk yapıştırması sağa sola yapıştırmakla da laik olunmazmış.

    Tabi bunun sebebide aslında kimse neyin ne olduğunu bilmiyor.Gündemimizde kemikleşmiş 3-5 tane sorun var,sürekli gündemdedir sokağa çıkın temek bazı sorular sorun veya bu konu hakkında kaç kitap okudun isimleri ne deyin,bir elin parmaklarını geçmez yüzlerce kişi arasında.Ama konuyu açın herkesin diyeceği birşeyler vardır.Mahalle dedikodusu bitmez yani.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Orduyu siyasiler yönetiyor'da eline silah alıp dağa mı çıkıyor siyasiler. Bölgedeki operasyonları yürüten askeri bürokrasidir ve hala maalesef Türkiye'de Ordu siyaset tarafından tam manasıyla yönetilemiyor, keşke öyle olsa.

    Daha milletin parasını hangi kalemlere, nereye harcadığını soramadığınız bir kurumdan söz ediyoruz.

    Osman Pamukoğlu tipindeki adamlar başkalarının kan ve göz yaşı üzerinden siyasi prim yapmaya çalışan zavallı kişilerdir.Neyin nasıl olması gerektiğini biliyorsa görev yaptığı süre içinde neden yapmamış ta şimdi çıkıp ajitasyon ve demogaji yaparak hükümete efeleniyor.. Türkiyede Terör sorunu biterse yok olacak şeyleri sıralayım : MHP, BDP, Osman Pamukoğlu tipindeki halkın milli dugularını sömürerek var olmaya çalışan acemi siyasi parti liderleri, Silah, uyuşturucu kaçakçıları, şehitler üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışan asalaklar ve onları destekleyen köşe yazarları..

    Ayrıca din sömürüsünün kralını maalesef TSK yapıyor. Her fırsatta Laik ve Atatürkçü kimliğine vurgu yapan ordu, pür İslami bir kavram olan Şehitliği kullanmaktan çekinmiyor.. Sahi Laik ordu ile şehit kavramı nasıl bir araya geliyor.. Eh dindar - yoksul halkın çocukları öldüğünde onlara dönüp " çocuğunuz şehit oldu işte, daha ne istiyorsunuz " diyecek bir referans noktası lazım değil mi ?

    Kampları kim basmaya gidiyordu.Adam neyi yapmadı..Dediklerinin hepsini kendisi yaptı.Ama şimdikiler..Karakolda tavuk gibi bekletiliyorlar ki gelin bizi vurun diye.Pamukoğlu daha görev sırasında karakollardan beni kurtarın demişti.En fazla şehiti karakol baskınlarında verdik.Yani operasyonlarda verilen şehit sayısı 1 ise karakollarda verilen şehit sayısı 10 dur.Laikliği yine dinsizlik olarak atfetmişsin.Laiklik istediğin bir şeye inanma yada inanmama özgürlüğüdür..Ordu laiktir.Ne ateizme göre nede islama göre yinetilir.Ama islamda şehitlik olayı varsa ve ölenlerde ben müslümanım diyorsa orduda elbette oğlunuz şehit oldu diyecek..Bu iki kavramı birbiriyle karıştırma..Ayrıca sen ulus devletini savunmuyordun.Onun için sen hiç konuşma.




  • Gebert gebert soyu tukenmiyor serefsiz teroristlerin... Aslnda tutuklama vs yapmamak lazim... Buldunmu imha edecen pkk kopeklerinİ

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin.79

    Arkadaşım bir şey öğrenmek istiyorum. Sen Türkiyede mi yaşıyorsun yoksa Fransada mı?
    Olaylara çok Fransız kalmışsın.

    Sen de marsta kalmışsın cruiosity'den selam söyle !
  • quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas


    quote:

    Orijinalden alıntı: 01deadman01

    quote:

    Orijinalden alıntı: OPTİMİST

    Orduyu siyasiler yönetiyor'da eline silah alıp dağa mı çıkıyor siyasiler. Bölgedeki operasyonları yürüten askeri bürokrasidir ve hala maalesef Türkiye'de Ordu siyaset tarafından tam manasıyla yönetilemiyor, keşke öyle olsa.

    Daha milletin parasını hangi kalemlere, nereye harcadığını soramadığınız bir kurumdan söz ediyoruz.

    Osman Pamukoğlu tipindeki adamlar başkalarının kan ve göz yaşı üzerinden siyasi prim yapmaya çalışan zavallı kişilerdir. Neyin nasıl olması gerektiğini biliyorsa görev yaptığı süre içinde neden yapmamış ta şimdi çıkıp ajitasyon ve demogaji yaparak hükümete efeleniyor.. Türkiyede Terör sorunu biterse yok olacak şeyleri sıralayım : MHP, BDP, Osman Pamukoğlu tipindeki halkın milli dugularını sömürerek var olmaya çalışan acemi siyasi parti liderleri, Silah, uyuşturucu kaçakçıları, şehitler üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışan asalaklar ve onları destekleyen köşe yazarları..

    Ayrıca din sömürüsünün kralını maalesef TSK yapıyor. Her fırsatta Laik ve Atatürkçü kimliğine vurgu yapan ordu, pür İslami bir kavram olan Şehitliği kullanmaktan çekinmiyor.. Sahi Laik ordu ile şehit kavramı nasıl bir araya geliyor.. Eh dindar - yoksul halkın çocukları öldüğünde onlara dönüp " çocuğunuz şehit oldu işte, daha ne istiyorsunuz " diyecek bir referans noktası lazım değil mi ?

    Nicki ve yazdıkları bukadar çok çelişen ve saçmalayan birini daha görmedim ben hayatımda....

    Boşver,yandaş o kişi.
    Ülkeyi satsalar yine çıkıp konuşur.
    İnsanlar şehit oluyor hem de amerikan çıkarları için,tabi zengin olan bastırıyor parayı 1 dakika bile gitmiyor.
    Ama böyle adamların umrunda olmaz, o cebine girecek bir lirayı düşünür yoksa kul hakkı vs bunların derdi değil.
    O yüzden kendinizi yorduğunuza değmez.Vatandaş ölsün yeter ki yandaş rahat etsin.

    Askerliğimi Ağrı'da yaptım , yazlrı Bingöl'de operasyonlara katılırdık, kardeşim'de Şırnak'ta yaptı, şu an hayatta olmayabilirdim, o sebeple ön yargılarını kendinize saklayın da mahcup olmayın elaleme, yalnızca kendiniz vatanını seven, makbul vatandaş , farklı düşünenler ise vatan haini ve yandaş öyle mi ?

    mahcup mu oldum asla?
    Türk askerinin başına çuval geçirdiler, itiraz edebildin mi? Edemedin.
    Yurtta sulh,cihanda sulh ilkesi çiğnendi. Suriyeli ve libyalı muhaliflere silah ve para yardımı yaptılar.İtiraz edebildin mi?
    Benim verdiğim vergiler, Suriyeli ve Libyalı muhaliflere gitti.
    Amerikan çıkarları için başka ülkelerin iç işlerine karıştılar,onlar da pkk yı destekledi. Bu yüzden insanlarımız öldü, itiraz edebildin mi? Edemedin, edemezsin.
    Oslo da gizli gizli,pkk temsilcileri ile buluştular,ortaya çıktı.Bunlar ne yapıyor dedin mi? Diyemezsin.
    Bir tek sen mi doğuda askerlik yaptık.Bir tek sen mi zorluk çektin.
    İnsanlarımız ölüyor,sakat kalıyor.Ne için Amerika ve İsrail için. Sen bunu kabul etmişsin.
    Paralı askerlik çıkardılar. Senin hakkını yediler.Sen doğudayken onlar parayı bastırdılar,askere gitmediler. Buna bile itiraz edemiyorsun.Senin hakkını yiyorlar,vergini dağıtıyorlar, üstüne senin şehidine gazine bakmıyorlar ve sen itiraz etmiyorsun.
    Sana daha ne diyeyim.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • ALLAH Şehitlerimize rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. Allah ailelerine sabır versin, güç versin, kuvvet versin. Devlet bu aileleri unutmamalı, sahip çıkmalı.


    Devlet Bahçeli Bayram Namazı için Kerkük'e gidecek ve pasaportuna "kurdistan" damgası vurulacak ve "kurdistan a hoş geldiniz" tabelaları altında yürüyecek ve peşmergeler onu koruyacak.

    Bahçeli "kurdistan" ı kabul etmiş sayılmaz mı Allah korusun?


    Aşağıda sağlam bilgiler var hacılar, bir kaynaktan alıntıladım.


    quote:

    "Türk milliyetçiliğinin bayraktarı olarak görülen MHP’nin genel başkanı (Kürdistan’a hoş geldiniz) tabelaları altında yürütülecek!"

    Yakışır Devlet Bey'e...

    "Devlet" bugüne münasip görmüş demek ki..

    "Türk milliyetçisi bir lider" olarak, pasaporta "Kürdistan" damgasını vurdurmanın zamanı gelmiş de geçiyordu bile...

    *****************

    Mustafa Kemal'in önderliğinde şehit kanıyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin bir etnik gruplar kakofonisi ve eperyalizmin maşa ülkesi haline getirilmesinde sadece AKP'nin değil MHP'nin, özellikle Devlet Bahçeli'nin katkıları da umarız yeni nesil tarihçiler tarafından incelenecektir.

    Türkiye'nin milli kalelerini özelleştirmeler ile düşürmeye başladılar. En stratejik kurumlardan biri olan Telekom'un özelleştirilmesi, Devlet Bahçeli'nin peşkeşe karşı çıkan Enis Öksüz'ü harcamasıyla başarılabildi.

    AB'nin müzakere çağrısını en aşağılayıcı biçimde kabul edişimizi, Bahçeli'nin "Müsait olduğu görülüyor" sözüne borçluyuz...

    Katil Öcalan'ın idam dosyası,Devlet Arşivleri'nin tozlu raflarında, Bahçeli'nin siyasi himayesi sayesinde çürütülebildi...

    Şehit ailelerine Başbakanlık'ta "Sadece 2 yıl AİHM sürecini bekleyin, size milliyetçi sözü" diyen Bahçeli, iki yıl sonra seçimlerde sıfırı çekerek siyaseti bıraktığını duyurdu. (Keşke bu sözünde bari durup geri dönmeseydi)

    Ama döndü; çünkü görev adamıydı o..Devlet görev verecek, Devlet Bey yapacaktı. Bunun için doğmuştu, bildiği başka bir siyaset tarzı, hatta yaşam biçimi bile yoktu.

    Ablası tarafından yıkanıp kolalanmış gömleklerini giyip her sabah Bahçelievler'deki dairesinden çıkar, akşam aynı saatte eve geri dönüp yine ablası tarafından pişirilen yemeğini yer, bir kaç rapor okuyup, bir kaç telefon görüşmesi yaptıktan sonra yatardı...

    Görev hep ayağına geldi Devlet Bey'in, hep tebliğ edildi. Kendisinin ne bir uçağa atlayıp bir yere gitmişliği, ne hatırda kalır bir ziyaret yapmışlığı vardı.

    Ömrünü Ankara'nın gri havasında geçirdi. Evlillik, çoluk çombalak, tatil, deniz, tavla gibi şeyler yöresine bile yaklaşamadı. Elleri hep buz gibi ve yumuşacıktı. Mecbur kalmadıkça kadın ve erkek eli sıkmaz, sıkmak zorunda kaldığında ise hemen arka odadaki banyoya geçip ellerini yıkadığı rivayet edilirdi.

    AKP'ye iktidar yolunu açan 2002 seçimlerine Bursa'daki Türkmen çadırında aniden start verdi. Oysa daha bir kaç gün önce erken seçimden söz edenlere verip veriştirmekteydi. Belli ki Devlet Bey, iyi saatte olsunlar tarafından ziyaret edilmişti...

    Meydan okuyarak girdiği seçimden sandığa gömülerek çıktı. 2007 yılına kadar ortada görünmedi, sonra bir ip fırlatma sahnesiyle Türk siyasetinde yeniden belirdi. Sir Abdullah Gül'ün Kraliçe Elizabeth Alexandra Mary Windsor'u temsilen Çankaya Köşkü'ne çıkması için bir koltuk değneğine ihtiyaç vardı ki, Devlet Bey'i sadece AKP'ye payanda olabilecek bir sayıyla parlamentoda görüverdik.

    Vazifesini derhal ifâ etti. Abdullah Bey'i sağ salim köşke çıkardıktan sonra takım elbisesinin içine geri döndü. Şimdi haftada bir kez grup toplantısında elindeki kağıdı bire bir okuyarak siyaset yapıyor.

    "Türkiye parçalanmaya bu kadar engelsiz sürüklenirken milyonlarca Türk milliyetçisine, MHP'nin duyarlı tabanına ne oldu?" diye soracak olursanız..

    Yandı bitti, kül oldu...

    Bu büyük irade Devlet Bey'in cebinde tahvil bonosu gibi duruyor. Bir kısmı "lidere itaatsizlik olmaz" şeklindeki terbiyeyle yutkunup dururken, bir kısmı "Bir milletvekilliği de bana düşer" şiarıyla her seçim döneminde lacileri dolaptan indiriyor.

    "Devlet Bey çok yaşa" sloganları eşliğinde AKP'ye oy verenleri de mevcut...

    Siz hayatınızda Suriye'ye karşı başlatılan krizden daha suni bir kriz gördünüz mü? Suriye ile neden savaşmamız gerektiğini izah edebilecek ve milyonlarca insanı iknâ edebilecek bir Allah'ın kuluyla karşılaştınız mı? İşleri güçleri emperyalizm taşeronluğu...

    Bu çapsız komediye önce kimin karşı çıkması, bu oyunu önce kimin bozması gerekirdi?

    Türk Milliyetçiliğini temsil ettiğini iddia eden Devlet Bey'in...

    Devlet Bey ne yaptı?

    Suriye'ye meydan okudu. "Hükümetimizin yanındayız" diye nara attı.

    Emperyalizm şimdi Suriye'ye bütün gücüyle yükleniyor. Suriye parçalanır da güneyde bir Kürt devleti kurulursa, bu kukla devletin kuzeydeki uzantısı Türkiye toprakları olacak. Yani taş atıp kol yorulmadan, bir hamlede hem Türkiye, hem Suriye bölünmüş olacak, ortaya koskoca bir "Kürdistan" haritası çıkacak..

    Sonuç bu kadar otomatik ve bölünme bu kadar kaçınılmazken, Devlet Bahçeli ne yapıyor?

    "Hükümetimizin arkasındayız" diyor...

    Irak işgal edilirken, Türkmen varlığı ile derin tarihi kökleri hiçe sayıp "Irak'ın içişidir, karışmayız" diyen AKP, bugün "Suriye bizim içişimizdir" diyerek savaş tamtamları çalıyor.

    Tam bu noktada size daha önce yazmadığımız-yazılmamış bir olayı anlatacağım.

    Sene 2004..

    Yer, Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlık'taki odası.

    Davutoğlu o tarihte Başbakanlık Başmüşaviri sıfatıyla hükümete dış politika danışmanlığı yapıyor.

    Odada bir kaç gazeteciyiz. Benim dışımda hatırlayabildiğim kadarıyla CNN-Türk'ten Hande Fırat, NTV'den Nermin Yurteri, Milliyet'ten Önder Yılmaz, Hürriyet'ten Şehriban Oğhan, o zaman hangi kanalda olduğunu hatırlayamadığım Işınsu Tezkan ve yine isimlerini hatırlayamadığım bir kaç muhabir daha var.

    Ahmet Davutoğlu aniden dedi ki:

    "Arkadaşlar, Türkiye'nin Irak'ta artık Türkmen kartını oynamaktan vazgeçmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kartın bize pratik hiç bir faydası olmadığı gibi, bölgedeki diğer etnik gruplarla güven ilişkisi kurmamızı engelliyor.."

    Türkiye'nin himayesinden çıkmış bir Türkmen varlığının katiamlara hedef olacağı söylendi,

    Davutoğlu Bey,

    "Hiç öyle bir tehlike yok. Olaylar bizim bildiğimiz gibi değil, Türkmenlerle Kürtler içiçe geçmiş, birlikte ticaret yapıyorlar. Türkmenlerin Türkiye'ye ihtiyacı olduğu bizim safsatamız" buyurdu.

    Dış politikada önemli bir fay kırığıı anlamına gelen bu söylemin, resmi görüş olup olmadığı, en azından tartışılıp tartışılmadığı soruldu;

    "Bu benim şahsi fikrim, ancak tartışılıyor" cevabı alındı..

    "Türkiye Türkmen kartından vaz mı geçiyor başlıklı bir haber yapabilir miyiz?" suali tevcih olundu;

    "Resmi kaynaklara dayandırılmamak ve de benim ismimi geçirmemek şartıyla yapılabilir" denildi...

    Bunun, önemli bir psikolojik harbin ilk işaret fişeği olduğunu hisseden biz bir kaç kişi, görüşmenin içeriği hakkında kurumlarımıza bile bilgi vermedik,

    ancak CNN-Türk'ten Hande Fırat akşam üzeri haberi patlattı:

    "Türkiye, Türkmen kartından vazgeçiyor!"

    Sonrasını biliyorsunuz..

    Barzani, Kuzey Irak'taki tek muhatap haline geldi.Telafer'de binlerce Türkmen katledildi. Tapu dairesi yakıldı, nüfus bilgileri yok edildi. Kerkük, Musul, Süleymaniye "Kürt şehirleri" ilan edildi..

    Ahmet Davutoğlu'nun tuttuğu projeksiyona dayanarak, Misak-ı Milli'nin bize emanet ettiği yürek ağrısı Türkmenler, kaderlerine terk edildi. "Türkmenler, Irak'ın içişidir" denildi.

    Aynı adamlar şimdi, hiç utanmadan, hiç sıkılmadan, tarihlerine ve ecdatlarına karşı zerre kadar vefa duymadan,

    "Suriye bizim içişimizdir" diyorlar..

    Katil ve psikopat sürülerini bizim vergilerimizle besleyip Hatay'dan CİA eliyle meşrû Suriye devletinin üstüne salıyorlar...

    Devlet Bahçeli seyrediyor..

    Büyük Türk Milliyetçisi Devlet Bey...

    Seyretmekle kalmıyor, "Hükümetimizin arkasındayız" diye açıklamalar yapıyor..

    Gelelim günün bomba haberine:

    Devlet Bey, Bayram namazını Kerkük'te kılacakmış!

    Breh! Breh! Breh!

    Oysa, Ahmet Davutoğlu'nun "Türkmen kartından vazgeçelim" dediği günlerde gidilse ne güzel olurdu.

    Barzani'nin henüz biti kanlanmamışken, Casus Belli hasır altı edilmemişken, Nusaybin'den Süleymaniye'ye dağ taş sivil Türk askeri ve istihbaratçısı doluyken, peşmerge henüz kimlik kontrolü yapamıyorken, Türkmen kardeşlerimiz "Türkiye" diye feryat ediyorken...

    Bütün olup bitenleri balmumu heykeli edasıyla seyreyleyen Devlet Bahçeli, şimdi Kerkük'e gidip bayram namazı kılacakmış!

    Yani, sınırdan çıkar çıkmaz şalvarlı peşmergeler tarafından durdurulacak, pasaportuna "Kürdistan" damgası vurulacak!

    Yeniçağ Gazetesi yazarı Alper Aksoy'un dikkat çektiği gibi "Türk milliyetçiliğinin bayraktarı olan MHP’nin genel başkanı (Kürdistan’a hoş geldiniz) tabelaları altında yürütülecek!"

    Yakışır Devlet Bey'e...

    "Devlet" bugüne münasip görmüş demek ki..

    "Türk milliyetçisi bir lider" olarak, pasaporta "Kürdistan" damgasını vurdurmanın zamanı gelmiş de geçiyordu bile...





    quote:

    Ali Güngör “Benim Kavgam” kitabında şu bilgileri vererek bir döneme ışık tutuyor.
    Tarih 17 Ağustos 2000.
    Volkan Vural “azınlıklara kendi kaderini tayin hakkı” veren “İkiz Yasalar”a 57. koalisyon adına imza atıyor. Haberi alan İçel milletvekili Ali Güngör MHP Genel Merkezi’ne geliyor. Daha sonraları kurulacak AKP hükümetlerinin “Kürt açılımı”nın hukuki dayanağını oluşturan bu imzanın üniter yapıyı parçalayacağını o gün fark eden Ali Güngör, Devlet Bahçeli’ye diyor ki:
    - “Siyasi sorumluluğunu taşıdığınız bu imza Türkiye Cumhuriyetini bölünmeye götürür. O zaman MHP’liler de
    Ülkücüler de bizi
    affetmez.”
    Devlet Bey kendinden emin bir şekildehafifçe gülümsüyor:
    - “Unuturlar Ali Ağa, unuturlar!..”
    - “O zaman Rüştü Kazım Yücelen’in idam şerhini kaldırmasında sizin de onayınız var?”
    Devlet Bey susuyor, sonra arkaya yaslanıyor:
    - “Unuturlar Ali Ağa unuturlar!..”

    ***

    Emperyal güçler içerideki adamlarına bir kararı aldırdıklarında bunun nedenini o yıl içinde anlamak zordur. Çünkü emperyal güçler on yıl sonra ülkeyi hangi ortama sürükleyeceğini planlamışlardır. Oluşturulacak yeni ortamın mıntıka temizliği en az beş yıl önce yaptırılır, bazan da on yıl önce...
    Yıl 2007. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin iki dudağının arasından çıkan tek kelime ile Erciyes kurultayı yasaklanıyor.
    Erciyes Kurultayı Kerkük’e, Doğu Türkistan’a, Kırım’a sahip çıkacak Türk Dünyası’nı kucaklayacak milli şuurun sıçrama tahtasıdır. Emperyal güçler Tayyip Erdoğan’a “Türklüğü ortadan kaldıracaksınız” talimatı verirken Devlet Bahçeli’ye de mıntıka temizliği için Erciyes’i ve Türk Dünyası Kurultayı’nı yasaklama talimatı vermiştir.
    Peki Devlet Bahçeli neye güveniyordu:
    “Unuturlar Ali Ağa, unuturlar!..”

    ***

    Tarih 28 Nisan 2007.
    Irak Türkmen Cephesi, Ankara Tandoğan Meydanı’nda “Kerkük Mitingi” düzenliyor.
    Mitinge BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, AK Parti Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek, BASK Başkanı Resul Akay ile DSP, İP, Hür Parti ve BTP’nin temsilcileri katılıyor.
    Mitingte Devlet Bahçeli yok... Gitmemekle kalsa hadi neyse... Bahçeli MHP teşkilatlarına ve Ülkücülere talimat veriyor: “MHP ve Ülkü Ocakları Kerkük mitingine katılmayacak.”
    28 Nisan Kerkük Mitingi Devlet Bahçeli’nin sabotesine rağmen başarı ile gerçekleşiyor.
    Şimdi Sayın Bahçeli Kerkük’e gidiyor. Hangi yüzle gidecek?.. 28 Nisan Kerkük Mitingi’nin hesabını verebilecek mi?.. Türkmen TV ekranlarına çıkmayışını nasıl izah edecek?.. Bayram namazından önce özür dileyip helallik alacak mı?
    Yoksa güvendiği başka bir şey mi var:
    “Unuturlar Ali Ağa, unuturlar!..”

    ***

    Yer Çanakkale, bir MHP toplantısı.
    Telafer katliamının acısı ile yüreği kavrulmuş bir ülkücü genç var orada... Türklük aşkı yüreğinde bir volkan ateşi gibi yanıyor. MHP Genel Başkanı’nı karşısında görünce umut ışıltıları parlıyor gözlerinde. Çünkü onu çok seviyor, ona çok güveniyor ve yumruğunu sıkıp haykırıyor:
    - Bozkurtlar Kerkük’e!..
    Yiğit delikanlının gür sesini işiten Bahçeli’nin alnında derin kırışıklıklar oluşuyor... Herkesi hayrete düşürecek bir şekilde bağırıyor:
    - Susturun bu provokatörü!..
    70’li yıllarda olsaydı bu “provokatör” suçlamasına tepkiler gelir ve o gence sahip çıkılırdı... “Ocak” şuurunu terk edip “Genel başkan muhafız alayı” derekesine düşenler hemen gencin ağzını kapatıp karga tulumba oradan uzaklaştırıyorlar.
    Devlet Bahçeli Kerkük’e gidiyor...
    Çanakkale’de yaşananlar ne olacak peki?
    “Unuturlar Ali Ağa, unuturlar!..”

    ***
    Bunlar Bahçeli’nin Kerkük sicilidir ve unutmak safdilliktir!.. Dün yaşananları Devlet Bahçeli ve ekibi unutmuş olabilir ama ülkücüler unutmadı ve unutmayacaklar! Biz, “Kerkük’te bayram namazı” ambalajına değil, içine bakacağız, yani emperyal güçlerin Bahçeli’ye verdiği göreve...
    Semih Yalçın “Bahçeli’nin Kerkük ziyareti” yazım dolayısı yayınladığı bildiride “öküz altında buzağı arayanlar” ifadesini kullanmış. Keşke öküzün altını iyi kontrol etseydi. Öküzün altında sadece buzağı yok; ABD çakalı, İsrail tilkisi, BOP timsahı, AKP engerek yılanı bile var... Buzağı onların yanında hem çok sevimli hem de çok masum bir hayvandır!.. Basın bildirisinde yine diyor ki: “MHP liderinin Kerkük’te kılacağı bir bayram namazına dil uzatacak kadar gözü dönmüşler...” Yani dünü hatırlatmanın, yüzünüze ayna tutmanın adı “gözü dönmüşlük” öyle mi?.. “Unuturlar Ali Ağa, unuturlar” çizgisinin dışına çıkmak “gözü dönmüşlük” öyle mi?..

    ***

    Yukarıda sıraladığım olaylar çerçevesinde Bahçeli’nin Kerkük ziyareti asla masum bir ziyaret değildir. Kerkük konusunda Bahçeli’nin sicili bu kadar bozukken oraya gitmesi şaibelidir. Türkiye siyasetini dizayn eden güçlerin memuru olarak hangi görevle gittiğinin yakın takipçisi olacağız.

    Alper Aksoy- Yeniçağ gazetesi.




  • Arkadaşlar!

    Size seyretmenizi önerdim ama hafızamı tazeleyeyim diye Kan Uykusu Belgeseli'ni bir daha seyredeyim dedim ve şu şiiri okumaya başladığımda artık gözyaşlarımı tutamadım.


    Olur ya bir çatışmada ölürsem
    Arkamdan yas tutmayın
    Bırakın toprağımda rahat içinde yatayım

    Bedenimden komandomu çıkarmayın
    Onlar benim gururumdur
    Ölünce kefenim olacak

    Başımdan mavi beremi çıkarmayın
    O benim şanım şerefim olacak

    Ayağımdan botlarımı çıkarmayın
    Onlar nice yollar aşacak
    Şehit olursam Sırat Köprüsü'nden geçecek

    Elimden tüfeğimi almayın
    O benim mezarıma sembol olacak

    Yaramın kanını silmeyin
    Ahirette hesabı sorulacak

    Göğsümden kör kurşunu çıkarmayın
    O benim madalyam olacak.

    (Şehit Jandarma Komando Onbaşı Zekeriya Gözyuman)

    Not: Bu dizeler, 12 Aralık 1993 günü saat 21.00'de Hakkari-Çukurca-Üzümlü sınır karakolunda şehit düşen Jandarma Komando Onbaşı Zekeriya Gözyuman'ın üzerinden çıkmıştır. Allah rahmet eylesin




  • Şurası kesin ki AKP'nin açılım politikasının sonuçları daha fazla şehit ve neredeyse kurtarılmış şehirlerin ilan edileceği bir Türkiye oldu. Hükümet daha Türkiye'nin güvenliğini bile sağlıyamıyorken bir Suriye sevdasına tutuldu gitti. Bu ülkede şehit kanı, kömür ya da bulgur kadar değerli olmadığından hamasi nutuklar atılır gider. Bir-iki gün gözyaşları dökülür, emeçler verilir; seçim zamanı geldiğinde herkes yine kömür peşinde koşmaya devam eder. Yaralanan askerine insanlar kanını verir, bir iki kanı bozuk "İzmirliler oruç tutmadığı için kan verdiler" der. Elbette gören gözler bunu görüyor ve o şehitlerin hesabını sormak için devranın dönmesini bekliyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ahm3tt

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kubilay_Turk

    quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin.79

    Fotolar kabak gibi ortada maalesef.
    Bence kaynaklar güvenilir değil diye suyu bulandırmak yerine sadece fotoya bakmayı dene. Askeri Helikopterle piknik rezaletinden başla mesela.

    Bir tarafta şerefli Türk ordusu Diğer tarafta Ne olduğu belli başbakanın Akit gazetesinden kırpılma o resim merakın olmasın biz neyin ne olduğunu iyi biliriz.Paşa resmini silmeyen yönetici bunu silerse ART NİYET ararım zaten komedi gibi 4 gün ceza aldım neymiş kışkırtmakmış kime göre neye göre ? Ceza vermek için atmadığınız takla yok ah siz Müslümanlar.

     8 Şehit Daha!


    ne olduğu belli olan başbakan derken ne demek istedin?

    ve bu fotoğrafla?

    Üniversitenin hangi kuruma bağlı olduğunu bir araştırıverin mümkünse Bu fotoğraf sizin hani şu Din kardeşleriniz var ya ? Onları para için yerle bir eden Mason teşkilatının Üniversite ayağını oluşturan bir kurum babasınn hayrına gitmedi Erdoğan oraya höt dediler mi istedikleri yere gidiyor zaten.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kubilay_Turk



    Üniversitenin hangi kuruma bağlı olduğunu bir araştırıverin mümkünse Bu fotoğraf sizin hani şu Din kardeşleriniz var ya ? Onları para için yerle bir eden Mason teşkilatının Üniversite ayağını oluşturan bir kurum babasınn hayrına gitmedi Erdoğan oraya höt dediler mi istedikleri yere gidiyor zaten.

    hmm cumhuriyetin kuruluşundan yola çıkıp bu tartışmayı yaparsak o zamakiler masonları kullanıyordu olur

    ama şimdi aynı mantık durur bizi masonların oyuncağı oluruz

    eskiler masonları kullandı derler

    şimdide aynısı neden olmuyor şeklinde gelince

    auuuuuuuuu



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ahm3tt -- 10 Ağustos 2012; 17:49:12 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kubilay_Turk

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ahm3tt

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kubilay_Turk



    Üniversitenin hangi kuruma bağlı olduğunu bir araştırıverin mümkünse Bu fotoğraf sizin hani şu Din kardeşleriniz var ya ? Onları para için yerle bir eden Mason teşkilatının Üniversite ayağını oluşturan bir kurum babasınn hayrına gitmedi Erdoğan oraya höt dediler mi istedikleri yere gidiyor zaten.

    hmm cumhuriyetin kuruluşundan yola çıkıp bu tartışmayı yaparsak o zamakiler masonları kullanıyordu olur

    ama şimdi aynı mantık durur bizi masonların oyuncağı oluruz

    eskiler masonları kullandı derler

    şimdide aynısı neden olmuyor şeklinde gelince

    auuuuuuuuu

    Geçmişte Mason locaları kapatılmıştı Müslüman olmayan Atatürk tarafından Müslümanlar geldi oyuncağı oldu Görüyoruz İslam coğrafyasını kapılarında şey gibi oynatıyorlar.Sevsinler senin başbakanını ne oldu one minutes ?

    kapatılmadılar...kendilerini kapattılar....dolayısı ile yasa çıkmamış oldu, sonra tekrar ne zaman nasıl açılıp çoğaldılar bir bak istersen?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ahm3tt

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kubilay_Turk

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ahm3tt

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kubilay_Turk



    Üniversitenin hangi kuruma bağlı olduğunu bir araştırıverin mümkünse Bu fotoğraf sizin hani şu Din kardeşleriniz var ya ? Onları para için yerle bir eden Mason teşkilatının Üniversite ayağını oluşturan bir kurum babasınn hayrına gitmedi Erdoğan oraya höt dediler mi istedikleri yere gidiyor zaten.

    hmm cumhuriyetin kuruluşundan yola çıkıp bu tartışmayı yaparsak o zamakiler masonları kullanıyordu olur

    ama şimdi aynı mantık durur bizi masonların oyuncağı oluruz

    eskiler masonları kullandı derler

    şimdide aynısı neden olmuyor şeklinde gelince

    auuuuuuuuu

    Geçmişte Mason locaları kapatılmıştı Müslüman olmayan Atatürk tarafından Müslümanlar geldi oyuncağı oldu Görüyoruz İslam coğrafyasını kapılarında şey gibi oynatıyorlar.Sevsinler senin başbakanını ne oldu one minutes ?

    kapatılmadılar...kendilerini kapattılar....dolayısı ile yasa çıkmamış oldu, sonra tekrar ne zaman nasıl açılıp çoğaldılar bir bak istersen?

    O dönemde mason Üniversitelerinde böyle boy boy resimler çektiren onların çıkaları doğrultusunda resmen kuçu kuçusu olan Siyasetçileri yazsana İsmet mi Atatürk mü? Sebebleri ile yaz ben sebebleri ile Menderesten bir girerim Aklın şaşar.




  • Biraz ezber bozalım. Demagoji yapmayan kişiler bunu iyi bilirler.: T.C. devletinin kuruluşu zaten masonlarla oluyor. İlk meşrutiyetle başlıyorlar kendilerini göstermeye. Hem, Haim Naom ne güne duruyordu. Mason olmayanlar darbelerle alaşağı edildi. Darbeye maruz kalanların ardında aynı zamanda mason olan birtek Demirel'dir. Erdoğan mason mu, değil mi bilemem ama ben onlara hizmet ettiğinden eminim. Benim için önemli olan da bu.
  • Şehit cenazelerini gördükçe, haberlerini okudukça kalbi sıkışan, terör olaylarını izledikçe lanetler okuyan geniş kitle. Terör, ana tema olarak bu büyük kitleyi canından bezdirerek amacına ulaşmaya çalışıyor.

    Yukarda bir arkadaş 2000 yılından bu yana terör'de kaybedilen asker sayısıın kademli olarak arttığından söz edip rakamlar vermiş, toplumu hafızasız sanıyor galiba, ölü saymak istemeyiz pardon ama terör 2000 yılında mı başladı, 90'larda senede 5000 ölümlük bilançolar listeye neden dahil değil, hani o "küçüklerin", "pamukoğullarının" görev yaptığı yıllar. bu listeyi yayınlayan sol - kemalist basının derdi belliki ölülere ağıt yakmak falan değil, siyasal iktidarın sandıkta devrilememesi.

    Ak partinin beka problemi umurumda bile değil, isterse önümüzdeki seçimlerde sıfır çeksin, beni ilgilendirmez fakat üzülerek görüyorum ki terör örgütünnü hedefi ile, sol-kemalist kesimin hedefi bir biriyle örtüşüyor. Terör tırmandıkça toplumsal baskının arttığı, iktidarın acziyet içinde olduğu teması gündemde tutulabilir ve bölece hükümet baskı altında tutulabilir.

    Muhalefetin seçim kazanma umuudu sıfır, Darbeci grup Ordu'dan tasfiye edilerek darbe umudu da suya düştü, Yasal ve anaysal baskı ile iktidarı sııkıştırma yada parti kapatma dönemi 2010 refandurumu ile Yargının yapısının çoğulculuk esasına göre düzenlenmesi ile aşıldı.

    Bu hükümeti indirmek için kullanışlı bir enstrüman olarak geriye sadece teörör kalıyor. Eh, Hükümetin gitmesini isteyenleri alt alta yazarsak karşımıza çıkan tablo belli, PKK ve siyasi uzantısı BDP'nin dünden razı olduğu, sözcüleri vasıtasıyla defalrca dile getirildi, PKK'nın güneydoğuda en büyük siyasal rakibi AKP. Geriye Sol-kemalist-ulusalcı cephe kalıyor..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi OPTİMİST -- 10 Ağustos 2012; 18:34:42 >




  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.