Şimdi Ara

Ankara Trafiği Kadar Rezil Trafik Görmedim (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
306
Cevap
2
Favori
10.453
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Ankara burası gardaş yapcak bisey yok

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Buradaki bazı arkadaşlar gibi "ışıkları ayarlamazlarsa ben de durmam" zihniyetindeki insanları gördükçe, bu durumun düzeleceğine inancım iyice azalıyor.

    Forumda daha önce de defalarca yazdım; bu şekilde "kendi kurallarını üretme" zihniyeti, toplum yaşamıyla bağdaşmaz, çünkü toplumdaki tüm bireyleri memnun edecek bir düzen kurulması imkansız. Medeni dediğimiz, toplum yaşamına ayak uydurmuş eğitimli insan, beğenmediği kurallar karşısında kendi kuralını koymaz, o kurala uyar ancak gerekli çözümün uygulanması için çaba gösterir. O yüzden de buradaki arkadaşlar, ışıkların düzensizliğinden şikayet etmeden önce, kendileri ve kendileri gibi bireysel olarak kural koyan insanları eleştirsinler... Çünkü sizin gibiler kurallara uymayı öğrenmedikçe, kuralların ne kadar düzgün olduğunun hiçbir önemi yok. Avrupa şehirlerinde de adım başı trafik lambası var ve adamlar hepsinde duruyorlar. Hem de bahsettiğim şehirlerde nüfus Ankara'ya göre çok daha az, trafik yoğunluğu da... Demek ki esas problem ışıkların düzensizliğinde değil, düşünce yapısında... Büyük şehirde yaşıyorsanız, trafik lambaları olmasına ve kırmızı ışıklara alışacaksınız... Trafik lambaları ne kadar düzenlenirse düzenlensin, pek çok ışıkta kırmızıya yakalancaksınız, herkesin sizin güzergahını kullandığını düşündüğünüz için size trafik lambaları mükemmel bir şekilde düzenlenebilir gibi geliyor... Maalesef dünyada ve Ankara'da bir tek siz yoksunuz, dolayısı ile trafik lambaları ne kadar düzenlenirse düzenlensin, sizin gibi "kurallara uymamayı hak gören" insanlar oldukça, kırmızıda durmayan insanlar olacaktır.




  • Doğma büyüme ankaradayım. Malesef durum dediğiniz gibi. En çok nefret ettiğimde yolların merkezde dahi köy yolu gibi olması. Çankaya belediyesi kadar çalışmayan bir belediye yok heralde. Doğma büyüme oturduğum evin caddesine daha bu yaşıma kadar asfalt atıldığını görmedim. Yoldaki çukurlara vatandaş artık taş falan koyuyor kendi çabalarıyla



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi -gg- -- 6 Temmuz 2012; 10:28:23 >
  • Bu yazılanlardan fazlası bile var Ankarada.

    Dünyanın en berbat sürücüleri Araplar bile yol vermeyi biliyor, Ankaralı sürücülerin haberi bile yok böyle birşeyden.

    İnsanların eli kolu çenesi çok oynuyor. 3-4 kişilik atarlı varoş apaçisi grubuna denk gelmediğiniz sürece kavgaya kadar uzamıyor ama mevzu.

    Geneli değil ama 34 plaka gördüğünde havalara giren, siz sakin sakin yolunuzda giderken sağınızdan solunuzdan arabayla acayip hareketler yapan komik tiplemelere rastlamak mümkün.

    Yolları berbat. Yıl oldu 2012 hala ana yollardaki rögarları çukur yapmayı beceriyorlar, birine mutlaka giriyorsun kaçış yok. Hele tabelalar, bir yere tabela takip ederek gitmek imkansız. Çıkışların dibinde ufacık yön tabelaları var, siz tabelayı okuyana kadar çıkışı zaten kaçırıyorsunuz, sonra dön aynı yere dönebilirsen.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: D@rbeli M@tk@p

    Elinize sağlık Sn.vezir...Durumu çok güzel anlatmışsınız...Emeklemeden koşmaya çalışan bir ülkenin vaziyeti...

    Aslında bu tür bozulmalar tüm büyük metropollerde var istanbul bu geçişi 1950 lerde yaşadı. ,new york italyan mafyasının kuralalrıyla yönetildi yıllarca, 1970 lerin içinde mannathan kendi alt kültürünü yaratmış ve tüm çevresini şekillendirmişti. Zenciler polileri bile takmaz hale gelmişler şehir yozlaşmıştı .

    Ancak biryerlerden başlamak gerekiyor , nereye kadar sorusunu sormalı , new york bir belediye başkanı ile şehri adam edebildi. Arkasında devletin gücünü halk için kullnarak tabii ki.

    Bugunlerde paris dış mahallerinde benzer durum yaşanıyor , varoşlar şehri bir halka gi i çevreledi ve tekinsiz yerler haline getirdi. Sonuçta kendi haline bırakırsanız her toplumda bir bozunma olması kaçınılmaz . Kurallar ve yöneticiler bunlar için varlar. Rantiye hern yerde var moskova gibi bu işe 70 yılını vermiş bir şehir bile 20 yılda anormal şekilde rantiyenin esiri oldu.

    Ama hep kötü örnekler yok doğu kültürünün şekillendirdiği ülkelerde daha farklı bir geçiş söz konusu. Bir seule bakın aynı yarışa 70 lerde başladık adamlar bizi her yönden katladı.Oturup düşünmek gerekiyor 30 yılda bunca farkı nsıl yedik sonuçta aşağı yukarı 1960larda aynı konumdaydık. Para her şeyi çözse idi araplar bu işte başta değşşimi yaratmış olurlardı. Demek ki para , lüks veya şehir yönetiminin dışında var olan ve halkın iyiye özlemini , kişisel olarak görmeyen , üzerinde uzun süre konuşulması gereken bir şeyler var. Bu felsefi bakışı cumhuriyetimizin ilk kurulduğu yıllarda yakalamıştık ,ancak çok kısa sürmüş sanırım.

    Kalkınma eğer kişi başı düşen gelirin artmasıyla yaşansaydı , şu an bu konuları konuşuyor olmazdık.




  • senede yaklaşık 15-20 gün ankarada kalıyorum idda ediyorum yolların durumu istanbul dan 15 sene geriden geliyor özellikle atatürk orman çifliğinden sonra hemzemin geçidinin sonrası tam bir fiyasko trafik ışıkları ağaçların dallarından gözükmüyor yollar mayın tarlası gibi ne zaman ne çıkacağı belli olmuyor. hele o kuşcular
  • bir kaç tanede ben yazayım bari.
    Balgatta Ziyabey ve Ceyhun Atuf Kansu'da ara sokaklardan ana yola sağına soluna bakmadan atlayanlar,
    Yine Balgat'ta malgalcıların valelerinin oluşturduğu kaos,
    Yine Balgat'tan devam edeyim, Ziyabey'den İnönü'ye çıkarken sağa dönüşe yeşil yanarken, düz gideceklerin en sağda beklemesi.
    İnönü Bulvarı'ndan Akay Kavşağı alt geçidine girerken, 100 metrelerce iki şerit araç kuyruğunu en sağdan geçip tam alta girişte sola kaynak atarak, kuyruğun sağının akmasına engel olanlar.
    Katil olmak için bire birdir. Tavsiye edilir.
  • Ankara'ya gideceğim olsa yol üstü olsa değiştireceğim öyle bir yorum yazmışsınız ki yani bilemedim şimdi İzmir'de yaşıyorum ve herkes birbirine saygılı en azından soldan adam kaptırıp sağa dönmek isteyince yol veriyorlar. Benden çıksın yeter zihniyeti var bizim burada. Görüyorum mesela minibüsçü deli gibi geliyor yol veriyorum biraz ileride duruyor ama sağa yapıştırıyor arabayı ben de geçiyim diye. Ha her minibüsçü böyle değil ama arada bunlar da çıkıyor. Tek şeritli yolsa ve 50km hız sınırı varsa arkadan minibüsçü boyna selektör atar. Ben yol vermeyince deli olur bakar ileride çevirme var bakarsın kuzu olmuş. İzmir'in üstde de bir arkadaş yazmış uyuşukluğu olsa da yarım saniyede 4 araç geçiyor demiş ki katılıyorum bu olmasına rağmen kurallara uyulması beni sevindiriyor.




  • Ankaradaki dolmuşculardan bende şikayetçiyim malesef hiç birisi dikkat etmeden saldır suldur araba kullanıyorlar.Ancak genelleme yapılmasını gerektirirmi, orası tartışılır bir durum örnek vermek gerekirse istanbul'un durumuda pek farklı değil gene ankara'da yolunda gidenler var istanbul'da oda yok kimin nerden ne zaman çıktığı belli değil ama tabiki ankaranında malesef sürücüleri özellikle şahin,doğan vs. kullanan sürücüler sağolsunlar trafikde her daim risk teşkil eden kişilikler hepsi olmasada %90 olarak durum malesef aynı aslında bunların kaynaklanması birazda kontrollerin az olması değil,hiç olmamasından kaynaklı bir durum malesefki hiç polis yok piyasa'da denetleme olmayınca doğal olarak trafikde makas atan,sürat yapan,tehlikeli araç kullanan sayısındada artış oluyor doğal olarak.
  • Ayrica ankarada'da isiklarda saga donus hep serbesttir :D isiklarda sag seridi kapatanlari bende selektor korna manyagi yapiyorum. 10 yildir burada yasaya yasaya aliskanlik oldu bende de

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Okurken ben sıkıldım,sinirlendim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ankara aliskanliklar sehridir.

    Bu kadar derdi,tasasi,sıkıntisi olmasina ragmen burda dogup buyuyen insanlar degisik bir sevgi besler buraya karsi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    Ankara eskiden memur kenti idi ,çünkü memmurlar zor bela biriktirdikleri parayla bir yerli araba alır gözü gibi bakarlar , tüm kurallara uyar ve uyulmasını sağlarlardı.

    Sonra Özal devri diye birşey çıktı , önce bakkal manav köşe oldu sonra ilk aldıkları şey araba oldu . Sonra onlara özenen biraz daha uyanık esnaf mahalle arası supermarketler kurdular bunlara akraba eş dost çalıştıranlar vasıtasıyla şahinler ve renault 12 veya hacı muratlar ile destek attılar .

    İlk önce park olayının kuralını bozdular kaldırım parkı yöntemi değişti , sonra araçlarıyla kuralalrı ilk çiğneyen kesim olan dolmuşçu ve minibüsçüye aşık attılar Çünkü zaten kendileri de bu kesimin para görmüş sınıf atlamış kesmiydi.

    Sonra hepmizin bildiği rant resmi makamlarca yapılmaya başladı memurların okumuşları yerine kendi hısımlarından olıuşan bir topluluk memurların yerlerini aldılar , bunlar rantiyecilere köşe dönmeyi hukuksal zemin üstünde yapılmasını sağladılar. Artık ihalelerde kazananlar ve bu paraları araba ev vs şekliyle yansıtanlar çoğaldı.

    Sonra arabalar artık alım gücünün bu şekilde artmasıyla daha rahat alınabilir oldu. Aillelerin çocukalrı okumadan iş ve araba sahibi oldular , Kuralları ilk yıkan kesim bunlar oldu. Çünkü kendi kuralları vardı ve tüm şehir bu kuralları sadece kornaya basarak değiştirme çalışıyordu o kadar...

    Son perde de varoşlardaki gecekondular yıkılarak yeni apartmanlarla yer değiştirdiler. Buralarda oturanların sayısı ve içerdikleri kültür , daire sayısının artması ile katlandı. Kendi kültürleri ve kurallarını uygulamaları artık garip karşılanmıyordu , bu trafik kkurallarını değiştirmek safhasına kadar geldi .Artık sağa dönüşte kırmızının bir önemi yoktu , çünkü ha sağa dönenin id. Dolayısyla kornaya basmasının sebebi , sizin onun dönüşünü engellemeniz idi. Böylece günümüze kadar geldik.

    Özetle uzun bir geçiş oldu ancak şehir varoş yaşam kültürü ,paranın ve rantın gücüyle şehri ele geçirdi. Aslında tüm ülkeyi ele geçirdi yapacak hiç bir şey yok ,çünkü demokrosi oyununda çoğunluk kuralları koymakta .

    Tersi olmasını beklemek için tüm toplumun demokrasiden ne anladığını yeniden irdelemek gerekir.

    aynen katılıyorum. zamanında köyünden koşup gelen iş bulamayıp tarlaları çevirenler imar geçtikten sonra müteahite verip 2-3 daire aldılar.parayı bulanlar şahin 2-3 arsası olanlar doğan,tempra aldılar. 91de oturduğumuz evi 55bin liraya aldığımızda imarsız o gecekondu arsaları 5binliraya satılıyordu. baktılar işler tıkırında ahmet efendi veli amcasını çağırdı köyden yan arsayı kapattı, o hikmet dedeye dedi dede akıllı 3 arsa birden kapattı....bu böyle sürerken kültürel yönde hiç gelişmeyen ve gelişmeye çalışmayan aileler maddi yönde çağ atlayınca çocuklarıda ona göre yetişti. Köydeki düğünlerde havaya sıkılan silahlar arabaların torpido gözlerinde canlara sıkılmaya başladı. hazır paranın suyunu çekeceğini anlayanlar taksi-dolmuş gibi hazır para çeviren araçlara yöneldiler, dolmuş alıp kral oldular taksici olup efe kesildiler. Apartman dairesinde müstakil ev hayatı sürmeye çalışıp 8 çocukla kapı önünde 16 ayakkabı koydular, gece gündüz alttakinin kafasını şişirdiler gürültüden, tarla hala kendilerinin gibi davrandılar ve karşı çıkanlara 8 çocuk + 1 ( baba ) üstüne yürüdüler. Böyle bir geçmişi olan Ankaradan nasıl bir trafik, nasıl trafik kurallarına uyan insan görebilirsiniz ki?




  • Sanki ülkenin diğer tarafları çok farklıymış gibi...

    Ceza sistemi değişmeden hiç bir şey değişmez. Çak bir çok bölgeye EDSleri göreyim kırmızıda geçenleri. Mobeseleri çak ortalığa görelim emniyet şeridini kullananları. Dik kritik yerlere polisi görelim o artisleri.

    Bu yazdıklarım göze sürme olarak bir iki yere yapılır, geri kalan ne halt yerse yesin. Amaç insana hizmet değildir. Amaç günü doldurup maaşı alabilmektir. Ülkemizde daha millet bilinci, ilerleme bilinci gelişmemiştir. Bu gelişmeme nedeni de bizim de bir yüz yıl savaşı, ikinci dünya savaşı, iç savaş gibi insanlığın ne kadar önemli olduğunu anlayabileceğimiz savaşları yapmamış olmamızdır. Bize demokrasi, insan hakları gibi kavramlar ithal olarak gelmiştir. Kimse bu kavramlar için isyan ettiğinden falan değil. Birinci dünya savaşı ve sonrasındaki 15 seneyi bu ülke hiç yaşamamış gibi davranmış, cumhuriyet öncesi yaşama geri dönmüştür.

    Hal böyle olunca bilime, eğitime, bilgili kültürlü insana olan önem azalmış; oy potansiyeli yüksek olan insan gruplarının değerleri ön plana çıkmıştır. Kanun ve kurallar da buna göre düzenlenmiştir.

    Şimdi bu kanun ve kurallar isyan ettiğiniz insanları korumaya yönelik olunca ne siz ne de bir başkası bu düzene bir dur diyebilir.




  • Ben de babamla araba almak için Ankara'ya gitmiştim Mayıs 2011'de. Sabah 8:30'da geldik, çıkışta Eskişehir yoluna girelim derken yolu kaybettik, Eryaman tarafına girdik. Binbir güçlükle yolu bulduk çok şükür

    Valla o süre zarfında pek kötü bir trafik görmedim. Demek ki yaşamak lazımmış görmek için

    İlk yazıyı okuyunca Antalya'da yaşadığıma şükrettim gerçekten

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İstanbula da bekleriz. Burada tek kural geçerlidir; zayıfsan ölürsün.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • sadece ankara değil ülke toptan geriye doğru gidiyor.. ileri demokrasicilerin sayesinde..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Coşkun

    İstanbula da bekleriz. Burada tek kural geçerlidir; zayıfsan ölürsün.

    hocam istanbuldada çok araba kullandım ama gerçekten ankara ayrı. istanbulda araba kullanınca rahatlıyorum anakarada sürekli diken üstündesin. ankaranın kendi kuralları var :)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: -ahmetgakgo23-

    Ben de babamla araba almak için Ankara'ya gitmiştim Mayıs 2011'de. Sabah 8:30'da geldik, çıkışta Eskişehir yoluna girelim derken yolu kaybettik, Eryaman tarafına girdik. Binbir güçlükle yolu bulduk çok şükür

    Valla o süre zarfında pek kötü bir trafik görmedim. Demek ki yaşamak lazımmış görmek için

    İlk yazıyı okuyunca Antalya'da yaşadığıma şükrettim gerçekten

    Antalya trafiği Türkiye'de en kötü trafik listesinde ilk 3'e girer...

    Aslında Ankara trafiğinin kendine has 3 kuralı var:
    1. Öndeki aracın önüne mutlaka geçilir. Gerekirse 2 teker kaldırıma çıkarılır, toprağa çıkarılır ama mümkün olan her yol denenir ve öndeki aracın arkasına durulmaz.
    2. Sağa dönülecek sağa, sola dönülecekse sola yanaşılır ve durulur kuralı Ankara'da işlemez. 4 şeritli yolda, en sol şeritten en sağ şeride dönen çok sürücü vardır. Altgeçit vb şekillerde trafik tıkanırsa, kuyruğun sonuna geçilmez, sağdan veya soldan diğer şeritlerin tıkanması pahasına da olsa, kuyruğun önüne "kaynak" yapmaya çalışılır.
    3. Sağa dönüşte kırmızı ışıkta durulmaz. Durana da iyi gözle bakılmaz...

    Diğer maddeler "tipik Ankara trafiği" nden ziyade, Türkiye'nin her yerinde görebileceğiniz yanlışlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi wolfien -- 6 Temmuz 2012; 11:53:23 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: wolfien

    Antalya trafiği Türkiye'de en kötü trafik listesinde ilk 3'e girer...

    Kesinlikle. Ankara dahil bir çok ilde araba kullanmış biri olarak

    1-İstanbul
    2-Ankara ya da yeri değiştir fark etmez
    3 kesin antalya diyebilirim.

    Ancak Antalya için sadece sürücülerin suçu yok. 90ların sonu 2000lerin başında yollarda yapılan değişiklikler, sonrasında tramwaylarla iyice rezil hale geldi yollar.

    4 şerit yol hiç bir levha olmadan tek şeride düşebiliyor ( evet tek şerit, yol bakımda falan değil o şekilde düzenlemişler ) .

    Antalya trafiği kurallarla dahi düzelmeyecek kadar vahim bir halde malesef. Güllük çallı arası şerit değişimleri için komedi ötesidir. Hoş şarampol ve otogar tarafı da bunlarla yarışırya o ayrı.




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.