Merakımı oldukça cezbeden bir durumdur. Tüm türkler türkçe mealini okuyunca direkt dinden çıktıklarını açıkça deklare ediyorlar. Pek ala araplar kendi dilinde kuranı okumaktadır öyleyse bu arapların beyninde neden yeşil ışık yanmamaktadır? Kuranın muhtemelen antik Arapça ile yazılmış olabileceğini düşündüm ama araştırmalarım sonucu halen kullanılan klasik Arapça ile yazılmış olup, büyük ölçüde anlaşılıyor. Diğer durumda baskıcı rejimden dolayı müslüman taklidi yapıyor olabilirler dedim ancak genelde zorlama olmadan namaz kılıyorlar, arap rejimlerine ve şeriata ülke içinde çok ciddi bir destek var. Bilemiyorum forumdaşlar. Kültür farkı herhalde. Siz ne düşünüyorsunuz? Not: Sünni müslüman<deist< agnostik< Kalvinist protestan < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mert Bormann -- 20 Mart 2023; 16:53:52 > < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
Arapların ateist olmaması sorunsalı.
-
-
Ekşi sözlükte sandım kendimi bir an sorunsal olarak görünce başlığı
Ben Türkçe çevirisini okuduktan sonra Müslümanlığa geri döndüm Arap neden ateist olsun ki okuyunca?
İnanç özneldir bunu anlayamadınız gitti.
Araplara gelene kadar 1 milyar ineğe tapan var halbuki biz ineği afiyet ile yiyoruz. Niye sorun edelim ki bunu? Herkes istediği şeye inanır.
Arapların içinde de ateist olanlar var, Kur'an okuyup Müslüman olan da bir çok Hristiyan, ateist vb inanışlara sahip insan var batı ülkelerinde bunu da unutma.
-
Nerede sorunsal var anlamadım. Batılılar Kitab-ı Mukaddes'i kendi ana dillerinde okudukları halde neden dinden çıkmıyorlarsa Araplar da ondan çıkmıyorlar. Çoğu insan zaten fazla bilmedikleri modern doğa veya bilim bilgisiyle kutsal kitap bilgisi arasında karşılaştırmalı referanslama ve mukayese yapıp kutsal metinleri yanlışlamaya yeltenmez; daha çok Galieo Galilei (ki din veya kilise karşısında bilimin kahramanı olarak lanse edilmesine rağmen gayet sıkı bir Katolikti) gibi bilim ve dini ayrı domain'ler olarak görür. Din bu çerçevede spiritüel, metafizik, kozmogonik bir domain'dir. Basit koşullanma yoluyla dini bilgi hakiki bilgi diye benimsenir. Dinin bilimden farkı basit koşullanmanın dinsel bilgiye inanmak için aslında yeterli oluşudur. İnanç veya iman, İngilizce deyişle faith denen şey özünde budur. Bilimsel bilgi ve bu bilgi türüne inanç ise kanıttan beslenir; tekrar edilebilirlik, yeniden üretilebilirlik, içsel tutarlılık gibi daha katı empirik ve analitik kriterleri bulunur. Dinde bunlar zaruri değildir ancak dinde de teoloji din bilgisini mantık, felsefe gibi çeşitli araçlara başvurarak düzenler.
Dikkat ederseniz inanç terimini de iki anlamda kullandım:
1) Felsefi / epistemolojik anlam: Bir şeyi veya önermeyi doğru kabul etmek. Bu çerçevede aslında bilime de "inanılır".
2) Teolojik anlam: Kısaca iman etmek. Bu Hıristiyan kilise babalarının, Gazzali gibi İslami alimlerin anladığı biçimde ruhtan veya kalpten gelen saf inançtır. Rasyonalite veya delil iyi olabilir ancak bir zaruriyet değildir.
İnsanlar zaten duygusal ve saf inanca meyilli varlıklar olaraktan kutsal metinlere doğal olarak salt felsefi veya bilimsel anlamda değil de teolojik anlam çerçevesinde bakarlar. Adı üstünde kutsal metin. Eleştirel akılla değil de tanrı kelamından ilhamlanmak, tanrı kelamını öğrenmek, ruhen serpilmek, ilahi katta sevap kazanmak ve benzeri için bakarsın. Hele ki toplum ve aile kutsal kitapları hakiki bilgi kaynakları olarak önüne koyuyorsa. Toplumsal kabuller ve alışkanlıklar öyle bireysel çabalarla kolay kolay değişmez de.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Esasen hıristiyan metinleri de Latince idiler. Bu metinler Fransızca, Almanca gibi halkların anlayacağı dillere çevrilmesi aydınlanma döneminin fikir özgürlüğü kavramı kadar yenidir. Bunlar olurken kilise de fikir özgürlüğünü savundu (die gedanken sind frei). Dolayısıyla dini yaşam biçiminden uzaklaşmanın bütün etkisini, eskiden sadece ruhban entelektüellere açık olan mistik bir lisandan anlaşılır metinlere dönüşmesine tamamen bağlamak mümkün değil. Ama etkisi herhalde büyüktür.
Araplar'ın, tek tanrıyı icat etmiş komşu Avrupalı'ların dinleri ve Türkler'den temel kültürel farkı bana göre poligamik (çok eşli) toplum olmalarıdır. Talmut veya İncil metinlerine, dayının babadan daha önemli olabildiği çok eşli bir toplumun ihtiyaç duyacağı kültürel kontrol kodlarını ekleyin islam geleneklerine ulaşırsınız. İbrahim'in ve Adem'in aynı hikayelerini neredeyse aynı şekillerde anlatan mistik koleksiyonlar geleneklerinde böyle farklılaşır. Bu, belki farkedilmediği için fazla hafife alınıyor. Psikiyatrinin Freud'dan beri devam eden en temel kabulleri bile çokeşli bir toplumdaki aile tecrübesinde çalışmayacaktır.
-
Sence tek tanrı nasıl icat edildi peki? Mısırlı Firavun da var "Aton" tanrısını tek tanrı olarak kabul eden her ne kadar kısa süreli de olsa Mısır tarihinde orada da var tek tanrı Yahudilerden önce.
-
Aton tanrısına inanlar monoteist değil Henoteistdir.
Aten dininde atona(eski adıyla re) tapılıyordu ancak diğer tanrılarının varlığı da reddedilmiyordu. Aten dininde ki mantık aton denen tanrının güneş olması en güçlü yapınında güneş olmasından dolayı sadece güneşe boyun eğmekle alakalıydı ama mesela ay da var ama daha güçsüz. Buna henoteizm deniliyor. Çok tanrı var biri daha güçlü ona tapalım demektir.
Monoteistlikte ise sadece bir tanrı veya kutsal ruh vardır.
-
Benim ifadem yanlış olmuş gibi duruyor yeniden okuyunca, demek istediğim Yahudilerden önce de tek tanrıcılığın kısa süreliğine de olsa olmasıydı; evet diğerleri var ama bir de Aton var ve Aton diğerleriyle mukayese edilemeyecek derecede. Yani Firavun ben henoteist oldum demedi Aton tapılmaya değer dedi ve diğer tanrıları umursamadı belki de reddetti elimize geçen delillerden hangisi olduğunu bilemeyiz net şekilde. Aton'a inanılan zamanın Yusuf peygamber zamanı olduğunu iddia edenlere ait video da izlemiştim. Eldeki delillere göre bilgimiz çok az o döneme ait.
Henoteist, monoteist olmakla işleri yoktu Mısırlıların neticede, dünyayı anlamlandırmaya çaba gösteriyorlardı, tarihe bakınca bizler koyuyoruz bu tanımları. Arkadaş icat ifadesini kullandı ve onun bakış açısından bu icat nasıl oldu diye sordum ben kısaca. Aton öncüsü mü oldu var mı acaba düşüncesi diye merak ettim ancak sanırım yok.
Bu arada şayet forumda gerçekten yeniysen diye yazıyorum, konuya değil üyenin mesajının üzerindeki yerde "cevap" yazan yere tıklayıp yazarsan muhatap aldığın üyeye bildirim gider, hem de konu okunurken o mesaja karşılık yazdığın anlaşılır okuyanlar tarafından. He amacın beni kaale almamaksa bir şey diyemem
-
Merakınızı cezbeden durumun nedeni resmi dili arapça, resmi dini islam olan ülkelerde hukuk kurallarının şeri hükümler barındırması, islamdan çıkmayı yasaklaması, islamı reddedenlerin ölümle cezalandırılması gibi ağır hükümlerin varlığıdır.
-
Çünkü türkler sekülerleşme politikalar ile dinden zamanla uzaklaştı. Ayrıca islam arap ve diğer sami ırkların kültürünün bir ürünü, türklerin daha farklı zihin yapısı ve kültürü var. Fark ettiysen araplar daha farklı mezheplere inanırken türklerin hemen hemen hepsi (iran kültürü altında kalanlar hariç) hanefi mezhebine uygun. Kısacası erik neden ekşi ve şeftali neden tatlıysa türkler ve araplar da din konusunda farklıdır.
-
araplar islamın din değil siyaset olduğunu ve o siyasetle binlerce yıllık pers kültürünü yendiklerini ortadoğuda kölelikten efendiliğie eriştiklerini bilirler.
onların bu kurnazlığının farkına varan türklerde din ile uluslaşma ve devlet yönetme kurnazlığına sünni islam icat ederek ortak olmaya çalışmakta.lakin çakma dincilikle orjinal dincilik birbirini tutmamakta.
devletin toplumu dindarlaştırmak için yırtınması bundan.
-
-
Neden Arapların ateist olmadıklarını daha doğrusu olamadıklarını ve olsalar bile bunu açıkça söyleyememelerini yıllar önce bir Arap din adamı gayet açık ve net birşekilde anlatmış;
TuranDursunComyoutubeYusuf El-Kardavi(Yusuf al-Qaradawi) : "Dinden çıkanları öldürmeseydik İslâm bugüne kadar yaşayamazdı." Çeviri: El Maarri http://www.youtube.com/channel/UCsvXC13vOyRknxZEr7NYVaQ http://tr.wikipedia.org/wiki/Yusuf_el_Karadavi "Çünkü, "İrtidat" yani "Dinden Çıkma" bütün mezheplere göre ölüm hükmünü içine alıyor. Mezhepler arasında ihtilaf yok. Sadece, "İstilabe" yani "Tövbeye Davet" gerekli mi, gereksiz mi? Bu konuda tartışıyorlar. Yoksa, bir insan eğer düşüncelerinde bir gelişme olmuş, inancında gelişme olmuş ya da inançsızlığa düşmüşse, ya da bir başka inanca geçmişse bunun mutlaka öldürülmesi gerekiyor, Kur'an ve hadis hükümlerine göre. " Turan Dursunhttps://www.youtube.com/watch?v=TYyqF-mDCKs&ab_channel=TuranDursunComDinden çıkmanın ağır cezalarla cezalandırıldığı ve hatta insanların genelde 'idam' edildiği ülkelerde yine Arap ülkeleri ve dini yönetimin ağır bastığı ülkelerdir;
Mesela 2018'de İran'da hrıstiyanlığı seçen iki kadın idam cezası almıştı;
postaDin değiştirdiler, idam edileceklerhttps://www.posta.com.tr/dunya/din-degistirdiler-idam-edilecekler-843Daha geçen günlerde İran'da iki genç 'dini değerlerle alay etmek' ile suçlanıp idam edildi;
www.cumhuriyet.com.trİran'da dini değerlere hakaret gerekçesiyle 2 kişi idam edildihttps://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/iranda-dini-degerlere-hakaret-gerekcesiyle-2-kisi-idam-edildi-2078928Türkiye ise laik bir ülke olduğu için herkes inancında özgür.Yani dinsiz,ateist olsanız ya da başka bir dine geçseniz bile devlet tarafından suçlanmaz,cezalandırılmazsınız.Dolayısıyla Türkiye'de yaşayan insanların dinden çıktıklarını açıkça söyleyebilmeleri bu özgürlük sayesiyledir.Eğer diğer Arap ülkeleri gibi olsaydık muhtemelen kimse dinden çıksa bile bunu açıkça söyleyemeyecekti.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 18 Mayıs 2023; 13:0:56 >
-
Oluyorlar ve ağır radikal ateistler oluyorlar. Exmuslim toplulukları Arap dolu
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X