ahh ahh bu konuyu, o amfiyi gördükçe içim cız ediyor. Burak hocam gerçekten çok emek harcadı. Bilgi,tecrübe ve yılların birikimleri de cabası biz napacağız ya türkiyede ses ve görüntü adına ne kaldı ki geleceğe dair endişelerim var arkadaşlar gerçekten samimiyim korkuyorum. ben emeğimle para kazanmak istiyorum ama bu memlekette olmayacak mı bu
Olacak dostum, olacak.
Çaycı dostuma da bir teşekkür, konuyu canlandırdığı için.
Bu memlekette iyi şeyler de olacak. Yeter ki çalışma azmimizi kaybetmeyelim. Burak çok sert konuşuyor, "Param olsa, ranta yatırır keyfime bakarım!" diyor ama, parası olduğu an, geleceğini garantiye alınca, ilk yapacağı iş bir atölye kurmak olacak, ar-ge için. Şu anda aklında kim bilir ne projeler var? Açılan göz bir daha kapanamaz, çalışmaya başlayan beyin bir daha durdurulamaz. Kendini bir anlık kandırıp gözünü kaparsa, ilk anımsatmada yıkılacağını ve yaşamı boyunca vicdanının kendini rahat bırakmayacağını bilir.
Güzel çağrışım Çanakale Savaşı ve ardından gelen Büyük Kurtuluş Savaşımız.
Savaş bitmedi. Bütün vahşiliği ve daha kötüsü sinsiliğiyle devam ediyor. O zaman basit ve inançlı askerle, basiretli, şerefli bir komutan ve destekleyen verimkar bir halk yeterliydi. Şimdi ise hem halkın, hem de bilim insanının inançlı, bilinçli olması şart. Yani eğitim.
Dosyayı indirin ve Bye Bye Türkçe kitabını özellikle ve öncelikle okuyun. (Kitabı tek başına yüklemeye çalıştım ama, repıd'in kara listesindeymiş!! )
uzun zaman önce okuduğum bir yazıda Türkiye'nin gelişememsinin en büyük nedeninin evlerde garaj olmaması gösterilmişti. amerikada garajlar sadece arabaların konulduğu yerler değildir. aynı zamanda sıradan amerikalıların proje ürettikleri atelyelerede dönüşebilir. amerikadaki pek çok teknoloji şirketi evlerin garajlarından doğmuştur. çünkü amerikada onların haklarını koruyan bir patent sistemi olamaktadır.
ama günümüzde çoğu amerikalı teknik bilimler okumak yerine hukuk ve işletmeyi tercih etmektedir. çünkü avukatlık ve finas sektörü onlara mühendislikten daha kazançlı gelmektedir. ama bununda bir çözümü buldular. artık hindistan gibi ülkelerden ya yetişmiş eleman transfer ediyorlar veya kendi okullarında yetiştirmek üzere öğrenci alıyorlar.
neyazıkki aynı tüketici zihniyet ülkemizdede görülmektedir. artık meslek seçiminde en kolay yoldan para kazanmak ön planda oluyor. bir şeyler üretmek yerine daha ucuza ithal etmenin daha iyi olduğu düşünülüyor. bir söz vardır; "tarih terekkür etmez, geçmişteki hatalardan drs alınmadığı için tekrar eder." bizde osmanlı devletinin ekonomik hatalarını tekrar ediyoruz.
Başın Sağolsun
quote:
Orjinalden alıntı: dergul
uzun zaman önce okuduğum bir yazıda Türkiye'nin gelişememsinin en büyük nedeninin evlerde garaj olmaması gösterilmişti. amerikada garajlar sadece arabaların konulduğu yerler değildir. aynı zamanda sıradan amerikalıların proje ürettikleri atelyelerede dönüşebilir. amerikadaki pek çok teknoloji şirketi evlerin garajlarından doğmuştur. çünkü amerikada onların haklarını koruyan bir patent sistemi olamaktadır.
ama günümüzde çoğu amerikalı teknik bilimler okumak yerine hukuk ve işletmeyi tercih etmektedir. çünkü avukatlık ve finas sektörü onlara mühendislikten daha kazançlı gelmektedir. ama bununda bir çözümü buldular. artık hindistan gibi ülkelerden ya yetişmiş eleman transfer ediyorlar veya kendi okullarında yetiştirmek üzere öğrenci alıyorlar.
neyazıkki aynı tüketici zihniyet ülkemizdede görülmektedir. artık meslek seçiminde en kolay yoldan para kazanmak ön planda oluyor. bir şeyler üretmek yerine daha ucuza ithal etmenin daha iyi olduğu düşünülüyor. bir söz vardır; "tarih terekkür etmez, geçmişteki hatalardan drs alınmadığı için tekrar eder." bizde osmanlı devletinin ekonomik hatalarını tekrar ediyoruz.
abi yok bizim Türk zihniyeti(bende türküm:) olduğu sürece garajda olsa atölyede versen bişey olmaz.adamalarda diy diye bir kavram var bizde kendin pişir kendin ye.burdan pay biç .ben şunu şunu yapıcam dediğim zaman ordan biri çıkıp hazırı var ne uğraşıyosun diyor. 1 duyma 2 duyma 3.de sinir bozuyor yeteer başlarım projesine diyosun.
Doğru söze ne denir.. malesef türkiyemizde sadece tüketmek makbul yapacak bişey yok burak dostumuz uzunca bi aradan sonra ne yaptı bilinmez tabii..
arkadaşlar ben teknolojiye çok meraklı 5 yaz televizyon tamircisinde çalışmış -sadece merak gidermek amaçlı- ve de 3 boyutlu herşeye ilgisi sonsuz olan bir vatandaşım içten yanmalı motorlara da ilgim baya üst düzzeyde fakat bir sorunumuz var ben tıp fakültesi öğrencisiyim niye diye soracaksınız yada gerçekten cevabı biliyorsunuz beni "toplum yargıları" buraya getirdi iki sene girdiğim öss sınavında ilk sene de şu anda okuduğum fakülteye girebildiğim halde "ben mühendis olacağım" inadıyla ikici seneye hazırlandım ikinci sene de aynı puanı hatta biraz daha azını aldım fakat bu ikinci sene süre zarfında sanırım etrafımdan aldığım o "toplum yargıları" dersiyle şu anda buradayım ve bu yazıyı okuduktan sonra pişman olma derecesine geldim arkadaşlar gerekli olan tek şey karar vermek ve gerçekten bilinçli olmak eğer "toplum yargıları" biraz daha bilinçli olsaydı herhalde şimdi bir teknik üniversitede makina müh. okuyor olurdm deil mi? sadece bu ve bundan sonraki süreç de beyin takımı yani içimizden çıkacak gerçekten "boşa yanan ışığı söndürmesini" bilen ve gerçekten aklını kullanabilen insanları aramızdan seçebilmek "boşa yanan ışığı söndürmek" temsili bir cümle içinde ne var bilirsiniz umarım ben kendi dersimi aldım inşallah buradaki insanlar da etraflarındaki insanlara "boşa yanan ışığı söndürmek" i öğretir herkes 2 kişiye öğretebilse yeter sanıyorm "boşa yanan ışığı söndürmesini bilen" yeni bir nesil diliyorum Hak'tan bu da bizim elimizde sanırım burada yazan herkesi yürekten tebrik ediyorum bilinçli insanları görmek gerçekten güzel İyi forumlar...
quote:
Doğru söze ne denir.. malesef türkiyemizde sadece tüketmek makbul yapacak bişey yok burak dostumuz uzunca bi aradan sonra ne yaptı bilinmez tabii..
demiş madmax dostumuz... El Cevap :
O ŞİMDİ ASKER !!!
El cevab'a esselam, şafağı aydınlık olsun!
Ben şuna inanıyorum ki zamanımızda fiziksel amelelik değil beyin ameleliği yapan insanlar kazanıyor... Beynini ne kadar çok çalıştırırsan ve zorlarsan, bu şekilde kendini geliştirisen, aç kalmazsın. Umarım söylemek istediğimi anlatabilmişimdir.
quote:
Orjinalden alıntı: Elektron74
quote:
Orjinalden alıntı: irdal
abi bu hocanın son kullanma tarihi geçmiş.cumhuriyetle yaşıt bu amca. Bizim de böyle bir hocamız var ama o daha sonraki modellerden. böyle harcanıyor genç beyinler. farklı bir düşünce oluştumu attır okuldan gitsin. Nasıl bir zihniyet anlamış değilim. çok sinirleniyorum böyle tiplere.
Arkadaşım kesinlikle katılıyorum görüşlerine. Sinirlenilmeyecek gibi değil. Adamlar zamanında elde ettiği kadroları babalarının malı zandediyorlar. Olmaz ki böyle.Amca 70-80 yaşına gelmiş hala bundan gençlere birşeyler öğretmesini bekliyoruz. Onun zamanındaki teknoloji şuanki bir değil birkere. Bu insanların bu yaşalardan sonra yeni gelişmeleri takip etmeleri mümkün değil. Tamam belki zamanında bu öğretim görevlileri bu ülke için verimli şeyler yapmış olabilir ama zamanı geldiğindede gençlere yerlerini burkmaları gerek. Gençlerimizin önü kapanmamalı. Bir eğitimci olarak böyle düşünüyorum.
Konu yaklaşık olarak 1 sene sonra tekrar açıldı.Acaba bu bir sene içerisinde bu olay hakkında bi gelişme olmuş mu.Proje Burak arkadaşımızın istediği gib hayata geçirilebilmiş mi?
istediği gibi olamasa da , SMPS olmayan modeli , bazı ilkel şartlarda da olsa üretildi ve piyasaya sunuldu. SMPS olanının ise haala malzemeleri temin edilmeye çalışılıyor idi en son. Muhtemelen şu an izinde olan arkadaşımızla yarın buluşup , sohbet edeceğiz. Değişiklik varsa yine yazarım en kısa zamanda...
Bu konuda bahsedilen İLK TÜRk otomobili DEVRİM den bahsedildi.Bugün bi sitede okuduğum haber
""""Yerli spor otomobil 'Etox' görücüye çıkıyor Bugün, 12:26 Yerli spor otomobil ''Etox''un tanıtımı 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda İstanbul'da yapılacak. Ertex Oto Dekorasyon Genel Müdürü Ercan Malkoç, Türkiye'nin ilk yerli spor otomobilini üreterek hayalini gerçekleştirdiğini belirterek, buna herkesin sahip çıkması gerektiğini söyledi. AA-Türkiye'nin ilk otomobilini (Devrim) 1965 yılında yaptığını hatırlatan Malkoç, şunları kaydetti: ''Korelilerin o zaman bir otomobili yoktu. İlk 1970 yılında otomobil ürettiler. Şu anda milli gelirlerinin yüzde 80'ini otomotiv sektörü oluşturuyor. Bütün dünyaya araba ihraç ediyorlar. Adamlar araba sattıktan sonra en az bir araba fiyatı kadar da yedek parça satıyorlar. Bizi yıllarca bastırmışlar 'sen yapamazsın, sen edemezsin' diye. Elalem uzaya çıkıyor, biz hala otomobil üretmeyi tartışıyoruz. Biz Osmanlı'nın torunları, Atatürk'ün çocuklarıyız. Bu ülke için bir şeyler yapmamız gerekiyordu. Etox'u geliştirip, ürettik. Bu benim hayalimdi ve gerçekleştirdik. Bunun Türkiye'de herkese örnek olması gerekiyor. Türkiye'de yapılamayacak hiç bir şey yok, istenirse her şeyi başarabileceğimizi gösterdik. Biz öncü olduk. İnanıyorum ki, bizim ardımızdan en az 8-10 firma daha yakın zamanda benzer çalışmalar yapacak ve bir çok insanımız bu işten ekmek yiyecek. Bugüne kadar tekerler hep ABD, Almanya, İtalya, Japonya gibi ülkeler için dönüyordu. İnşallah bundan sonra Türkiye için dönecek.'' Etox'un test aşamasında eski Ankara Sanayi Odası Başkanı olan Zafer Çağlayan'ın çok destek olduğunu anlatan Malkoç, Çağlayan'a verdiği destekten dolayı teşekkür etti. GELEN TEPKİLER ÇOK OLUMLU Etox'la ilgili haberlerin basında yer almasından sonra çok yoğun ve olumlu tepkiler aldıklarını dile getiren Malkoç, şöyle devam etti: ''Toplumun her kesiminden çok olumlu tepkiler aldık. Gelen tepkiler bizi çok sevindirdi. Açıkçası biz bu kadar pozitif tepki beklemiyorduk. Geçenlerde Devlet Bakanımız Kürşat Tüzmen'le İstanbul'da bir fuarda karşılaştık. Sayın Tüzmen çok önemli bir iş başardığımızı belirterek, takdirlerini iletti. Hükümet olarak ellerinden gelen desteği vereceklerini söyledi. Bir başka bakanımız da Bakanlar Kurulu'nda Etox'un sözünün edildiğini ve bütün bakanların çok olumlu tepkiler verdiğini anlattı. Tek rahatsızlığımız, Etox'un bazı basın organlarında 'yerli Ferrari' olarak tanıtılması oldu. Bu tamamen Türk mühendislerinin tasarladığı ve Türk işçilerini yaptığı bize has bir araç. Bu nedenle hiç bir başka arabanın ismiyle anılmasını istemiyoruz.'' ''SİPARİŞ SAYISI 9'A ÇIKTI'' Henüz Etox'un lansmanının yapılmamış olmasına rağmen 2'si sanatçılardan olmak üzere 9 sipariş aldıklarını belirten Malkoç, bu siparişleri yıl sonuna kadar teslim edeceklerini bildirdi. Bu sanatçılardan birinin Murat Göğebakan olduğunu belirten Malkoç, diğer sanatçının henüz isminin açıklanmasını istemediğini ifade etti. Daha önce yılda 500 araç üretme hedefine en erken 2010 yılında ulaşmayı planladıklarını, ancak gelen olumlu tepkiler ve taleplerin 2008 yılında bu hedefi yakalayacaklarını gösterdiğini belirten Malkoç, Etox'a daha geniş kitledeki insanların sahip olabilmesi için fiyatını 75-85 bin YTL'ye indirdiklerini bildirdi. Gelecek yıl kendi motorlarını da üretmeyi planladıklarını ifade eden Malkoç, Etox'un bir kaç yıl içerisinde motor dahil her şeyiyle Türk malı bir otomobil olarak üretileceğini belirtti. Bu segmentte hiçbir rakiplerinin olmadığını savunan Malkoç, ''Çünkü biz hem yerli, hem spor, hem de dizel bir araba yapıyoruz. Bu özelliklere sahip başka bir araba üretilmiyor. O yüzden birazda espri olsun diye tek rakibimiz Türk Hava Yolları diyoruz'' diye konuştu. ''FENERBAHÇE'YE TEKLİF GÖTÜRDÜK'' Ercan Malkoç, Fenerbahçe Spor Kulübü'ne özel Etox üretmek üzere teklif götürdüklerini belirterek, şunları kaydetti: ''Fenerbahçe'ye, Feneriumlarda satılmak üzere 5-6 tane özel Etox üretmek konusunda teklif götürdük. Sayın Nihat Özdemir'le görüşmelerimiz devam ediyor. Her kulübün kendine özel anahtarlık, telefon, saat gibi ürünleri var. Ancak Real Madrid, Milan gibi büyük kulüpler de dahil olmak üzere dünyada hiç bir spor kulübünün adını taşıyan kendisine özel bir otomobili yok. Eğer anlaşırsak, bu dünyada bir ilk olacak. Dünyada kendisine özel, kendi adını taşıyan otomobil üretilen ilk kulüp Fenerbahçe olacak.'' Malkoç, talep gelmesi halinde Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve diğer kulüpler içinde üretim yapabileceklerini kaydetti.Eski Milli futbolcu Rıdvan Dilmen'le reklam konusunda anlaştıklarını bildiren Malkoç, reklam teklifi götürdüklerinde Dilmen'in ''En hızlı Türk futbolcularından biri bendim. En hızlı Türk arabasının reklamında da seve seve oynarım'' dediğini ve bunu bir milli görev gibi algıladığını ifade ettiğini söyledi. Malkoç, herhangi bir aksilik olmazsa Kasım ayında yayınlanmaya başlayacak reklamlarda Türkiye'nin sembollerinden olan Anıtkabir, Boğaz Köprüsü, Çanakkale Şehitliği gibi mekanların yer almasını planladıklarını kaydetti. Malkoç, Etox'un ayrıca çok izlenen gündemdeki dizilerin ilerleyen bölümlerinde de kullanılacağını belirtti. ''İLK TÜRK OTOMOBİLİ DEVRİM'İN İSİM HAKKINI ALDIK'' İlk Türk otomobili ''Devrim''in bundan 40 yıl önce geliştirilmesine rağmen üretilmemesine her zaman içerlediğini ifade eden Malkoç, ilk Türk otomobili ''Devrim''in ismini yaşatmak için Etox'un bundan sonraki modelleri düşünülerek, ''Devrim''in isim hakkını aldıklarını belirtti. Malkoç, ''Devrim''in yanı sıra ''Cumhuriyet'', ''Bor'', ''Ceylan'' gibi Türkiye'yle özdeşleşen isimleri de tescil ettirdiklerini belirtti. ''İLK BAŞLADIĞIMDA 'BU İŞ TUTMAZ' DEDİLER'' Oto dekorasyon işini Türkiye'de yapan ilk kişinin kendisi olduğunu ifade eden Malkoç, 1990 yılında bu işe başladığını belirtti. İlk çocuğu doğduğunda Hyundai bir minibüs aldığını ve çocuğunun rahat edebilmesi için yabancı dekorasyon dergilerine bakarak minibüsü dekore ettiğini anlatan Malkoç, daha sonra minibüsü görenlerden gelen talepler üzerine oto dekorasyon işine girmeye karar verdiğini kaydetti. Malkoç, 1990'da firmayı kurduğunda herkesin ''Türkiye'de bu işin tanınmadığını ve dolayısıyla tutmayacağını'' söylediğini belirterek, şunları kaydetti: ''Oto Dekorasyon işine başladığımda küçücük bir dükkanda 4 kişi çalışıyorduk. Şu an geldiğimiz noktada İstanbul, Ankara, Konya, Antalya, Trabzon ve Almanya'da toplam 8 şubemiz var. Bu şubelerimizde 180 kişi çalışıyor. Bizim başlattığımız iş bir sektöre haline geldi. 12 bin kişi bu sektörden ekmek yiyor. Şimdi Etox'u üretme fikrimi çevremle ilk paylaştığımda 'Sen delisin. Bu iş tutmaz. Büyükler bu pastayı sana yedirmezler' denildi. Ancak oto dekorasyonda geldiğimiz nokta ortada. Yerli otomobil üretmede de çok iyi bir noktaya geleceğimizden şüphem yok. Biz Türkiye'nin yerli bir otomobili olsun fikrinden yola çıkarak Etox'u ürettik. Bu nedenle herkesin Etox'a destek vermesi lazım.''Malkoç, şu anda İstanbul yolunda bulunan şubelerinin altındaki 2 bin metre karelik alanda Etox'un üretimini yaptıklarını belirterek, özellikle belediye başkanlarından kendilerine üretim tesisi kurabilecekleri bir alan göstermeleri konusunda destek istedi.Etox'un İstanbul'daki tanıtımına, Osman Sınav, Oktay Kaynarca, Rıdvan Dilmen, Murat Göğebakan'ın da aralarında bulunduğu birçok ünlü isim katılacak.""""
selamlar...ben su anda askerdeyim malesef ve uzun zamandir foruma da giremedim.benim cihazin trafolu modeli uretilip satiliyor.ozellikle projeyi yaptigim firma cihazdan cok memnun cunki ariza yapmiyor.benim acimdan da gurur verici bir is oldu.smps'li model ise hala beklemede.benim askerden donmemi bekliyorlar cunki smps onlara cok karisik geldi ve isin basinda ben olmadan baslamak istemiyorlar ama ben burda degilken onlarin bu ise baslayabilmeleri icin elimden geleni yapicam.yeni projeler de istiyorlar.ama fikrim yine degismedi.parayi buldugum an yan gelip yatacam.
quote:
Orjinalden alıntı: zoptrik
arkadaşlar ben teknolojiye çok meraklı 5 yaz televizyon tamircisinde çalışmış -sadece merak gidermek amaçlı- ve de 3 boyutlu herşeye ilgisi sonsuz olan bir vatandaşım içten yanmalı motorlara da ilgim baya üst düzzeyde fakat bir sorunumuz var ben tıp fakültesi öğrencisiyim niye diye soracaksınız yada gerçekten cevabı biliyorsunuz beni "toplum yargıları" buraya getirdi iki sene girdiğim öss sınavında ilk sene de şu anda okuduğum fakülteye girebildiğim halde "ben mühendis olacağım" inadıyla ikici seneye hazırlandım ikinci sene de aynı puanı hatta biraz daha azını aldım fakat bu ikinci sene süre zarfında sanırım etrafımdan aldığım o "toplum yargıları" dersiyle şu anda buradayım ve bu yazıyı okuduktan sonra pişman olma derecesine geldim arkadaşlar gerekli olan tek şey karar vermek ve gerçekten bilinçli olmak eğer "toplum yargıları" biraz daha bilinçli olsaydı herhalde şimdi bir teknik üniversitede makina müh. okuyor olurdm deil mi? sadece bu ve bundan sonraki süreç de beyin takımı yani içimizden çıkacak gerçekten "boşa yanan ışığı söndürmesini" bilen ve gerçekten aklını kullanabilen insanları aramızdan seçebilmek "boşa yanan ışığı söndürmek" temsili bir cümle içinde ne var bilirsiniz umarım ben kendi dersimi aldım inşallah buradaki insanlar da etraflarındaki insanlara "boşa yanan ışığı söndürmek" i öğretir herkes 2 kişiye öğretebilse yeter sanıyorm "boşa yanan ışığı söndürmesini bilen" yeni bir nesil diliyorum Hak'tan bu da bizim elimizde sanırım burada yazan herkesi yürekten tebrik ediyorum bilinçli insanları görmek gerçekten güzel İyi forumlar...
Kendisini tanıyorum.Samsung marka telefonunu, krem peynire batmış şarj aleti ile yaktığı günlerden.
Mühendislik dünyası böyle bir insanı kaybettiği için yıkılmalı, kafasını taşlara çalmalı.Hele o Kara yokmu, oda başka bir mesele...Bide şu an adını anımsayamadığım, akdeniz tıpta okuyan bilgisayar dahisi abimize ne demeli...
Düşüncelerinde tamamen haklısın, tr'de malesef bişeyler üretmek isteyene destek yok ,dediğin gibi parayı bulup yangelip yatmak en hayırlısı.. bu arada askerliğin umarım rahat geçiyordur.
quote:
Orjinalden alıntı: |burak|
selamlar...ben su anda askerdeyim malesef ve uzun zamandir foruma da giremedim.benim cihazin trafolu modeli uretilip satiliyor.ozellikle projeyi yaptigim firma cihazdan cok memnun cunki ariza yapmiyor.benim acimdan da gurur verici bir is oldu.smps'li model ise hala beklemede.benim askerden donmemi bekliyorlar cunki smps onlara cok karisik geldi ve isin basinda ben olmadan baslamak istemiyorlar ama ben burda degilken onlarin bu ise baslayabilmeleri icin elimden geleni yapicam.yeni projeler de istiyorlar.ama fikrim yine degismedi.parayi buldugum an yan gelip yatacam.
Türkiyenin asıl batışı 80li yılların sonlarında başladı. içine kapanık ülkenin dışa açıldığı yıllara yani. ama ülkeyi yönetenler mükemmel şeyler yapılabilecek bu dönemde insanlara üretip kalkınma bilinci yerine tüketim ve kısayoldan köşeyi dönme bilincini aşıladılar.
bugün bile o yılları devrim olarak görenler var hala.yok telekominikasyon devrimiymiş,otoyol devrimiymiş....bunlar devrim değil zaten olması/yapılması gereken şeylerdi aslında. batışımız başlamıştı...
lüx tüketim çılgınlığı,üretmeden rantiyeden zengin olma arayışları hala devam ediyor.
tembellik ve beleşçilik geni iyice yerleşti topluma.gelir uçurumu katlanarak arttı. işte bugün geldiğimzi nota. %46 zaten herşeyi ifade etmiyor mu ki? sosyal çöküşümüz bunla tamamlandı sayılır.
ben şimdi asıl ekonomik çöküşü bekliyorum......
geçmiş olsun ,
ben olsam ağlardım valla çok uğraşmıssınız belliki