Herkese merhaba, selamlar; Forumdan değerli arkadaşlarımın da bileceği üzere, 3 yılı aşkın süredir 2014 model Citroen C4 1.6 e-Hdi MCP modelini kullanıyorum. Araç hakkında gerek günlük hayatta, gerekse forum üzerinden birçok kişi ile konuşup çeşitli soruları yanıtlamış veya bilgi vermiştim. Bugün ise, 60 bin kilometreyi devirdiğim aracın kısa bir tanıtımını ve incelemesini yapmak istedim. Aracın gündelik ve ekstra özelliklerinden bahsedeceğim. Araç benim bu zamana kadarki 4. Arabam. İlk arabam 2005 model bir Renault Clio Symbol idi, o zamanlar Sümbül ayrı bir model değil Clio’nun sedan versiyonu olmasından dolayı Clio ön takısı ile anılırdı. Daha sonrasında 2014 yılının başında sıfır aldığım Opel Astra 1.4T’yi 50 bin kilometre kadar kullandım, 2017 yılının Mayıs ayında ise Volkswagen Scirocco 1.4TSI’a geçmiştim. Daha sonrasında mücbir sebepler yüzünden, Scirocco ve Astra’dan nereyse tamamen alakasız bir araç olan Citroen C4’e geçmek durumunda kaldım. Açıkçası, o dönemki şartlar göz önünde bulundurularak, dizel ve otomatik, dört kapılı, nispeten az yakan bir araç arayışındaydım. Çeşitli modellere göz gezdirdikten sonra, bir süre satmayacağım (ya da satamayacağım) gerçeği ile yüzleşip, piyasada daha az tutulan bir araç olan C4’e fiyat/performans kaygısı ile yöneldim. Kısa hikayeden sonra, gelelim aracın özelliklerine: Dış görünüş Aracın dış görünüşü, Fransızların ve özellikle Citroen’in çok sevdiği aykırı çizgilerden tamamen uzak. Şaşırtıcı şekilde, zamanında 2CV modeli ile, daha sonraları DS, SM, CX, BX ve hatta C6 gibi sıradışı tasarıma sahip araçların yanında, aşırı sıradan şekilde gözüken bir araç. Hatta, geçmişinden öte Citroen’in C4 Cactus gibi bir aracı da sonrasında üretecek cesarete sahip olduğunu söyleyebiliriz, bu durumda C4’e tam bir geçiş dönemi aracı demek yanlış olmaz. Önden bakıldığında arabanın DS4 ile paylaştığı ortak yüzü agresif bir duruşa sahip. Tabii burada, krom detayların beni rahatsız etmesi neticesinde siyaha çevirmemin de etkisi olduğunu düşünüyorum, zevk meselesi. Farların mercekli formda olması ile daha da agresifleşeceği gözden kaçmamalı. Aracın arka duruşu ise, halefi olduğu ilk kasa C4’ün yanında çok sıradan. Aşağı doğru inen yuvarlak şekilli farlar, duruş olarak arabanın normalliğini tam olarak anlatan cinsten. Bu yüzden, aracın önü ile arkasında bariz bir uyumsuzluktan bile bahsedebiliriz aslında. Farların ortadan ikiye kesilmiş haliyle, gözleri hafif kapalı duran bir yapısı var, bu da arabayı uysallaştırıyor. Tercihim, Opel Astra K’daki farlar gibi daha keskin hatlar olurdu. Plakalığın biraz yukarıda kalması da, iyi bir tercih değil, eksiklik olduğu hissi veriyor. Araca yandan bakacak olursak, tam bir yumurta formunda olduğunu görebiliriz. Kullanışlılık kaygısının ön planda olduğunu buradan anlayabiliyoruz sanırım. Yan aynalar, dönemin PSA modelleri ile ortak, gereğinden fazla büyükler. Bu durum, yüksek hızlarda aynalardan gelen rüzgar sesine ciddi derecede etki ediyor, ancak görüşleri çok başarılı. 17” çaplı jantların, gerçekten güzel gözüktüğünü söylemem gerek, ancak çamurlukların içini tam dolduramaması biraz tatsız. İç mekan Aracın iç mekanı, hep vurgusunu yapacağım sıradanlığın bir yansıması gibi. Bir önceki nesilde kullanılan, ortası sabit – simidi dönen direksiyon yerine, baya büyük bir direksiyon kullanılmış. Bu direksiyon, manevralarda zaman zaman öf dedirtse de, ele oturması başarılı. Devir saati ve hız göstergesi, sözde hayalet olarak adlandırabileceğimiz cinsten. Renkleri değişebilen bu panel, yeterli ve gerekli bilgiyi kullanan kişiye sunuyor. Multimedya ekranında ise, herhalde 2010-2016 arasında çok sık rastladığımız, fazla tuşlu tasarım var. İlk başta alışmak zor gelse de, zamanla sezgisel şekilde elimin altında ne aradıysam buldum. Aydınlatma lambalarının beyaz ışık olması güzel. Güneşliklerin içinde de ayna ve lambalar mevcut, oradaki lambalar sarı ışık (Hanımefendiler doğal ışık olduğu için sarı ışığı tercih ediyormuş) Koltuklar, sonraki Citroen modellerinde (C3-C4 ve Aircross aileleri) tercih edilen yumuşak koltuklar gibi değil. Ancak çok sert olduklarını da söyleyemem, orta karar. Benim kullandığım Exclusive versiyonunda yanal destekler yeterli ancak diğer paketler için yeterli olmaz diyebilirim. Koltuklarda masaj ve elektrikli bel desteği özellikleri mevcut, çok ilkel de olsa uzun yolda iş görüyor, en azından beliniz tutulmuyor. Yalnızca bu araçta değil, segmentte birçok araçta olduğu gibi, baldır desteğinin olmaması uzun yolda baldır kısmında rahatsızlık yaşatıyor. Arka diz mesafesi sınıf ortalamalarında. Şaft tüneli yüksek değil, yüksek tavan neticesinde baş mesafesinin de iyi olması ile 5 yetişkin rahatça seyahat eder. 4 yetişkinin bineceği durumlarda, arkada kol dayama olması ve kol dayamanın oradan bagaja erişilmesi güzel, özellikle çocuklu aileler için iyi olacaktır. Bagaj 408 litre, her yerinde askılar, kanca karşılıkları var. Sabitleyici lastikler ve 12V çıkışı da var. Arka koltuklar yatırılabiliyor. Neler neler taşıdım (su, malum mobilyacıdan aldığım dolaplar, bisiklet, valizler, ev taşırken çiçekler vb.) hiçbirinde ya burası da yetersiz demedim. Her koşulda işinizi görüyor. Bagajda aşağıdaki videoda değindiğim enteresan bir sürpriz de var, göz atmanız iyi olur :) Burada bence en önemli detay, malzeme kalitesi. Aracın neredeyse her yerinde, ön kapılar dahil, sert plastik var. Yumuşak plastiğin kullanıldığı tek yer, ön cam ile direksiyon arasında kalan kısım. Ön kol dayanağı ve kapı içlerinde resmen ucuzluk kokan bir plastik-deri karışımı abuk sabuk bir madde var. Uzun yolda elinizi kolunuzu dizinizi koyduğunuz yer, plastik olması neticesinde terletmeye başlıyor. Sert plastiğin bir yan etkisi de trim sesleri. Aracın kapı içlerine koyduğunuz anahtar, cüzdan, şişe hepsi ses yapıyor. Ben bu sesleri, kırtasiyeden aldığım yumuşak bir plastikle ilgili yerleri kaplayarak çözdüm. Multimedya Aracın multimedya arayüzü, ufak ekranlı bir teypten ibaret. Bazı modellerde büyük renkli ekran da var, benim aracımda seçilmemiş bir opsiyon. Bu teyp vasıtasıyla, Bluetooth üzerinden aracı telefona bağlamak ve arama yapmak/çağrı cevaplamak mümkün. Ayrıca AUX ve USB girişleri de mevcut. Müzik dinlemeyi severim, ses işlerinden çok anlamam ancak aracın fabrika çıkışlı ses sistemi berbat. Çok sık cızırtı ve seste boğulma sorunu yaşadığım için, Focal marka ses sistemi ile 4 kapı hoparlörünü ve ön tweeterları değiştirdim, arka kapıda boş olan tweeter yuvalarına yine Focal eklemesi yaptım. Kapı içlerine yaptırdığım yalıtımla, ses performansı tatminkar seviyeye ulaştı. Bu aracı almayı düşünen ve müzik dinlemeyi seven kişiler de bence bu değişikliği yapmalılar. Araca dair bazı ayarlamalar da, bu ünite üzerinden yapılıyor. Gündüz farlarını açıp kapamayı, saat-tarih ayarlarını da buradan yapıyorsunuz. Bir ilginç özellik, aracın sinyal seslerini de buradan değiştirebiliyorsunuz, seçilebilen sesler gayet ilginç, keşke her arabada olsa diyeceğim bir özellik. Bunun videoları da aşağıya bırakayım :) Sürüş - konfor – yol tutuş Sürüş pozisyonu, Almanlara alışan kişiler için gerçekten yüksek. Kullandığım 2 Alman sonrasında, ilk koltuğa oturduğum birkaç gün ne oluyoruz demiştim. Aracın sürüş pozisyonu, zaten arabaya bindiğiniz anda sürüşle alakalı ipuçlarını veriyor. Araba tabir-i caizse sağ şerit arabası. ETG6 olarak da geçen, tek kavrama otomatik MCP şanzıman, zaten sürüşe dair ne kadar heyecan varsa baltalıyor. Özellikle 1-2 ve 2-3 geçişleri, internette abartıldığı kadar kötü olmasa da, modern çift kavramaların yanında bariz şekilde kötü. Sonraki geçişlerde ise, etkisini çok hissettiğinizi söyleyemem. Araba ani hızlanmalardan ise hoşlanmıyor, gaza bir anda yüklendiğinizde şanzıman kararsızlık yaşıyor. Ancak 0’dan 100 kilometre hıza 40-50 saniyede çıkan biri iseniz, bu sizin için hiç sorun yaratmayacaktır. Yokuş yukarı çıkışlarda, yarı otomatiklerin sorunları doğal olarak burada da mevcut. Direksiyon arkasından kumanda edilebilen (Buna F1 vites de diyorlar) şanzıman ve yokuş kalkış desteği yardımıyla, buraları sorunsuz atlatıyorsunuz. Araba, bir önceki nesil C4 ile aynı şasiyi paylaşıyor, dolayısıyla eski bir platform üzerine inşa edilmiş. İlerleyen teknoloji ile birlikte Citroen mühendisleri, arabanın yol tutuşunu sağlayabilmek adına süspansiyonlar üzerinde bir çalışma yürütmüş olmalılar ki, araç gerçekten sert. Lastik basınçlarını yüksek ayarladığınız takdirde, hele bir de yaz lastiği kullanıyorsanız, aracın konfor olarak bir alt segmentte yer aldığını düşünebilirsiniz. Arabanın arka aksı, döneminin PSA özelliği, vuruntulu çalışıyor. Uzun tümsekler ve yol çıkıntılarında bu durum sorun yaşatmasa da, özellikle derin çukurlarda “Herhalde arka lastikleri bıraktım” diyorsunuz. Yol tutuş, bu arabayla virajdan viraja girmeye tenezzül etmeyeceğiniz için gayet yeterli. Araba ciddi zorlandığında önden kayma eğilimine sahip ancak dediğim gibi, zaten önden kaymalık bir durum yaşanmıyor bile. ESP kayma yaşandığı zaman hızlıca devreye giriyor. Ayrıca ESP’yi tek tuşla kapatabiliyor ve yalnızca 30 km/h hıza kadar kapalı tutabiliyorsunuz, geçtiğiniz anda otomatik devreye giriyor. Performans Aslında sürüşte değindiğim gibi, bu araba hız ya da performans beklentisi olanlar için üretilen bir araç değil. Araca dair anahtar kelime, yeterli. 0-100 km/h hızlanması, 11.2 saniye. Arabanın 112 bg güç üreten PSA DV6-Ford DLD416 motoru, her tipten hızlanma için beklentiyi karşılıyor, ancak uçup kaçmasını beklememek lazım tabii. Nitekim şanzıman da zaten buna izin vermeyen cinsten. Uzun yolda sollamalarda, vites değişiminde ufak bir tereddüt yaşasa da motorun torku yardımıyla araçta herhangi bir problem söz konusu olmuyor. Yakıt tüketimi Gelelim aracın en iyi olduğu, belki de rakipsiz olduğu konuya. Fransızların en iyi olduğu iş, sanırım bu tasarruflu motorları üretmek. Hem Renault’un hem de PSA’nın eline bu konuda su dökebilen çok yok. Araç, resmen yakıtı kokluyor. 60 litre dizel alabilen bir yakıt deposu var. Direkt litre bazında değerleri verecek olur isek, şehir içi dikkatli kullanımda 5 litre, şehirler arasında ise dikkatli kullanımda 3.5-3.7 litreler yakmak mümkün (tek kişi ve az yüklü kullanım düşünüldüğünde). Aşağıya deneysel bir çalışmanın ürününü bıraktım :) Dolayısıyla, bir depo mazot ile 1500 kilometre yolu yapabiliyorsunuz, inanılmaz bir değer. Aracın uzun süreli kullanımında alacağınız gerçekçi değerler, şehir içinde 5.5 litre, şehirler arasında ise 4.3 litre civarında gezer. Aşağıdaki videolarda da yol bilgisayarının verilerini görebilirsiniz. Ben şehir içi kısa mesafe (5+5 işe gidiş-dönüş), soğuk motorla ve trafikte bu arabaya 6.3 litre yaktırdım, daha fazlası gerçekten emek ister. Acaba en fazla ne kadar yakacak diye deneysel olarak uğraştığımda ise 7 litrenin üstüne ise, İstanbul trafiği dahil olmak üzere çıkamadım. Kısacası araç, yakıt tüketimini her şeyden üstün tutan kullanıcılar için resmen biçilmiş kaftan, bu konuya önem veren kişilerin bu aracı ve benzer motor kullanan diğer araçları ilk sıraya yazmalarını şiddetle öneririm. Diğer masraflar (kasko, parça fiyatları, sigorta, MTV, bakım maliyetleri) Araç alırken çok üzerinde durmadığımız ancak bence yakıttan ve diğer tüm hususlardan öncelikli konu, aracın yürütme maliyetine gelelim. En baştan başlamak gerekirse, arabaya yapılacak kasko ve sigorta, arabanın sigorta şirketleri nezdindeki iyi izlenimi sebebiyle gayet uygun fiyatlara halledilebiliyor. Tabii kasko ve sigorta, direkt sürücünün sicili ile alakalı olduğundan, herkes için net bir rakam veremem ama aklınızda soru işareti kalmasın, ucuza hallediliyor. Arabanın parça maliyetleri ise, gayet uygun durumda. Ford, Volvo, Mazda, Peugeot, Mini, DS markalarında kullanılan 1.6 litrelik DLD-416 ya da DV6 kodlu motorun parçaları, ticari araçlarda kullanılmasının da etkisi ile uygun fiyatlara sahip. Bilinen kronik sorunu da olmadığı için, motorun sürdürülebilirlik maliyetleri daha da düşüyor. Fransa’dan ithal parçalar ve Total 5w30 yağ ile yapılan komple bakımı, 2020 yılı Kasım ayında 650 liraya yaptırmıştım. Yerli parçalar kullanılarak bu rakamı 450 liralar seviyesine çekmek mümkün (yakıt filtresi dahil). Ağır bakımda değişecek triger rulman ve kayışları, tüm filtreler, alternatör kayış ve gergi rulmanları, antifrizler ve yağı orijinal olarak 1500 liraya alabiliyorsunuz, üstüne tabii işçilik eklemek gerek. Öte yandan, şanzıman 120 bin kilometreye kadar sıradışı bir durum olmadığı müddetçe ekstra bir bakım istemezken (ben 60 binde şanzıman yağını değiştirmiştim, sizlere de öneririm), şanzımanın debriyaj seti orijinal olarak 1000 liralara kadar bulunabiliyor. Arabanın kozmetik parçaları (tampon, far, stop vs.) de uygun fiyatlı. Arka stop çamurluk üstü kısım 600-700, iç tarafta kalan parça ise 300 lira civarında (güncel fiyat). Arka tamponu 1300 liraya bulabilirsiniz. Ön tampon yine benzer fiyatlarda. Emsal olsun diye eklemek gerekirse, dörtlü cam açma düğmesi (sürücü kapısında yer alan) 200 lira civarında. Güneşlikler 40 lira örneğin. Arabanın jantlarının Exclusive pakette 225 45 R17 olduğu, diğer paketlerde ise 16” jantların olduğu ise lastik maliyeti için gözden kaçmamalı. Son olarak, araç 2014 model olduğu için MTV’si 6 aylık yaklaşık 400 lira, bu da maalesef kaçamayacağımız bir masraf olarak karşımıza çıkıyor. Araçla ilgili aklıma gelenlerden şimdilik bu kadar, buraya kadar okuduysanız teşekkür ediyorum. Diğer sorulara da bu konu üzerinden ya da özel mesajla cevap verebilirim, aklıma geldikçe de eklemeler yaparım. Herkese iyi sürüşler, mutlu günler dilerim, sağlıkla kalın! |
Citroen C4 II 1.6 e-HDi: 60.000 km, 3 Yıllık Deneyim
Citroen C4 II 1.6 e-HDi, Fransız otomobil üreticisi Citroen tarafından 2010-2018 yılları arasında üretilen popüler bir kompakt otomobildir. 1,6 litrelik turbo dizel motor ve 6 ileri manuel veya otomatik şanzıman seçenekleriyle sunulmuştur.
Kronik Sorunlar
Citroen C4 II 1.6 e-HDi, bazı kronik sorunlar yaşayabilir. Bunlar arasında şunlar yer alır:
- Egzoz Gazı Geri Dönüşüm (EGR) Valfi Arızası: Zamanla, EGR valfi karbon birikintileriyle tıkanabilir, bu da motor performansında azalmaya ve yakıt verimliliğinde düşüşe yol açar.
- Turbo Şarj Arızası: Turboşarj, motorun daha fazla güç üretmesine yardımcı olur, ancak arızalanması güç kaybına ve artan yakıt tüketimine neden olabilir.
- Çift Kütleli Volan (DMF) Arızası: DMF, motorun titreşimlerini azaltmaya yardımcı olur, ancak aşındığında titreşimlere, vites değiştirme sorunlarına ve hatta motor durmasına neden olabilir.
Otomatik Şanzıman Performansı
6 ileri otomatik şanzıman, Citroen C4 II 1.6 e-HDi'da sorunsuzca ve verimli bir şekilde çalışır. Vites geçişleri yumuşaktır ve motorla iyi bir şekilde eşleşmiştir. Ancak, bazı kullanıcılar yüksek hızlarda vites geçişlerinde hafif bir gecikme bildirmiştir.
Neden Tutulmuyor?
Citroen C4 II'nin neden diğer benzer araçlara göre daha az tutulduğunu açıklayan birkaç faktör vardır:
- Kronik Sorunlar: Yukarıda belirtilen kronik sorunlar, bazı potansiyel alıcıları caydırmış olabilir.
- Rekabetçi Pazar: Kompakt otomobil pazarı oldukça rekabetçidir ve Citroen C4 II, Volkswagen Golf, Ford Focus ve Renault Megane gibi popüler modellerle rekabet etmek zorundadır.
- İmaj: Citroen, bazı tüketiciler arasında güvenilirlik ve dayanıklılık açısından olumsuz bir imaja sahip olabilir.
Genel olarak, Citroen C4 II 1.6 e-HDi, iyi bir yakıt verimliliği ve performans sunan sağlam bir kompakt otomobildir. Ancak, olası kronik sorunların farkında olmak ve satın almadan önce iyice araştırma yapmak önemlidir.