Şimdi Ara

Demek İstediğim

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
25
Cevap
0
Favori
447
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • iki bıçak seç kendine
    biri yaralamak için
    biri öldürmek
    pusu kur gözleri
    karanlık gölgesine
    biri sevmek için
    biri ihanet
    iki yürek seç kendine
    biri yaşamak için
    biri gizlenmek
    bir korkak, bir kaçak, bir firar
    kaç kişisin sen sevdiğim, çocuk
    içimdeki bıçak bir kere daha dönüyor
    olduğu yerde
    kalırsan sel basar yataklarımı
    gidersen uçurum çiçekleri açar kalbimde
    kimi zamanlar olur sevgilim
    iki bıçak bile yetmez bir tek ölüme


    Nasıl?



  • Çok iyi ,,, kimin bu şiir
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Arkadaş

    Çok iyi ,,, kimin bu şiir
    evet güzel
  • quote:

    Orijinalden alıntı: cmanisali2001

    evet güzel

    Alıntıları Göster
    Murathan Mungan
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Arkadaş

    Çok iyi ,,, kimin bu şiir
    Biraz Kendimden, Biraz Senden

    Durmak için bir liman kalmadı durgun suların siyahlığında,
    Demir atmak neye yarar görmedikten sonra karadaki bekleyeni,
    Bir deniz bir gökyüzü içimdeki hazanı kaldırır yokluğunda,
    Topraktan uzak artık izlerim adımlarım gitmiyor yalnızlığımda.

    Biraz kendimden, biraz senden gidiyorum bu akşam karanlığa,
    Kader çizgisi kördüğüme atmış gitmiyor ilerideki aydınlığa,
    Umut uzak bir mum ışığı birazdan yenik düşecek mavi rüzgarlara,
    Kimse yok tutacak geriye dönüşleri yaraları sarışları fırtınalara.

    Hep aynı kaldı sonlar defterlerin soluk sayfalarında,
    Hep aynı düştü ümitler kör kuyuların karanlık diplerine,
    Yokluk bir parça oldu hayalin ötesine kurulan köprüde,
    Elime dokunmaz oldu hayat yaklaşırken yarının saatlerine.

    Biraz kendimden, biraz senden gidiyorum bu akşam uzaklara,
    Yarını başka olan, topraktan uzak hayatın bulutlarına,
    Yağmurlarla dönmek öylesine zor ki kaldığın yere,
    Biraz kendimden, biraz senden tadıyorum yalnızlığı gözyaşlarında.

    Ufuk ÇOBAN
    25/06/2005 23:50




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Arkadaş

    Biraz Kendimden, Biraz Senden

    Durmak için bir liman kalmadı durgun suların siyahlığında,
    Demir atmak neye yarar görmedikten sonra karadaki bekleyeni,
    Bir deniz bir gökyüzü içimdeki hazanı kaldırır yokluğunda,
    Topraktan uzak artık izlerim adımlarım gitmiyor yalnızlığımda.

    Biraz kendimden, biraz senden gidiyorum bu akşam karanlığa,
    Kader çizgisi kördüğüme atmış gitmiyor ilerideki aydınlığa,
    Umut uzak bir mum ışığı birazdan yenik düşecek mavi rüzgarlara,
    Kimse yok tutacak geriye dönüşleri yaraları sarışları fırtınalara.

    Hep aynı kaldı sonlar defterlerin soluk sayfalarında,
    Hep aynı düştü ümitler kör kuyuların karanlık diplerine,
    Yokluk bir parça oldu hayalin ötesine kurulan köprüde,
    Elime dokunmaz oldu hayat yaklaşırken yarının saatlerine.

    Biraz kendimden, biraz senden gidiyorum bu akşam uzaklara,
    Yarını başka olan, topraktan uzak hayatın bulutlarına,
    Yağmurlarla dönmek öylesine zor ki kaldığın yere,
    Biraz kendimden, biraz senden tadıyorum yalnızlığı gözyaşlarında.

    Ufuk ÇOBAN
    25/06/2005 23:50

    Alıntıları Göster
    güzel degil.begenmedim




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Arkadaş

    Çok iyi ,,, kimin bu şiir
    iki araç seç kendine
    biri gazlamak
    biri yanlamak için
    angel yap farları
    yak gecenin karanlığında
    biri korkutmak
    biri aydınlatmak için
    iki lastik seç kendine
    biri yakmak
    biri kaçmak için
    bir cesur,bir hızlı,bir pisko
    kaç kişisin sen eline verdiğim,çocuk
    egzantirik bir kere daha dönüyor
    olduğu yerde
    gazlarsan kurum yapar aşırı beslemen
    atmosferik isen hep mutlu olursun
    kimi zamanlar olur kardeşim
    dört teker bile yetmez ele vermeye





    SAÇMALADIM KUSURA BAKMA ŞİİRİN ÇOK GÜZEL...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: eradnan

    iki araç seç kendine
    biri gazlamak
    biri yanlamak için
    angel yap farları
    yak gecenin karanlığında
    biri korkutmak
    biri aydınlatmak için
    iki lastik seç kendine
    biri yakmak
    biri kaçmak için
    bir cesur,bir hızlı,bir pisko
    kaç kişisin sen eline verdiğim,çocuk
    egzantirik bir kere daha dönüyor
    olduğu yerde
    gazlarsan kurum yapar aşırı beslemen
    atmosferik isen hep mutlu olursun
    kimi zamanlar olur kardeşim
    dört teker bile yetmez ele vermeye





    SAÇMALADIM KUSURA BAKMA ŞİİRİN ÇOK GÜZEL...

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: eradnan

    iki araç seç kendine
    biri gazlamak
    biri yanlamak için
    angel yap farları
    yak gecenin karanlığında
    biri korkutmak
    biri aydınlatmak için
    iki lastik seç kendine
    biri yakmak
    biri kaçmak için
    bir cesur,bir hızlı,bir pisko
    kaç kişisin sen eline verdiğim,çocuk
    egzantirik bir kere daha dönüyor
    olduğu yerde
    gazlarsan kurum yapar aşırı beslemen
    atmosferik isen hep mutlu olursun
    kimi zamanlar olur kardeşim
    dört teker bile yetmez ele vermeye





    SAÇMALADIM KUSURA BAKMA ŞİİRİN ÇOK GÜZEL...

    çok güzel
    bir de terimleri anlasaydım




  • quote:

    Orijinalden alıntı: eradnan

    iki araç seç kendine
    biri gazlamak
    biri yanlamak için
    angel yap farları
    yak gecenin karanlığında
    biri korkutmak
    biri aydınlatmak için
    iki lastik seç kendine
    biri yakmak
    biri kaçmak için
    bir cesur,bir hızlı,bir pisko
    kaç kişisin sen eline verdiğim,çocuk
    egzantirik bir kere daha dönüyor
    olduğu yerde
    gazlarsan kurum yapar aşırı beslemen
    atmosferik isen hep mutlu olursun
    kimi zamanlar olur kardeşim
    dört teker bile yetmez ele vermeye





    SAÇMALADIM KUSURA BAKMA ŞİİRİN ÇOK GÜZEL...

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: eradnan

    iki araç seç kendine
    biri gazlamak
    biri yanlamak için
    angel yap farları
    yak gecenin karanlığında
    biri korkutmak
    biri aydınlatmak için
    iki lastik seç kendine
    biri yakmak
    biri kaçmak için
    bir cesur,bir hızlı,bir pisko
    kaç kişisin sen eline verdiğim,çocuk
    egzantirik bir kere daha dönüyor
    olduğu yerde
    gazlarsan kurum yapar aşırı beslemen
    atmosferik isen hep mutlu olursun
    kimi zamanlar olur kardeşim
    dört teker bile yetmez ele vermeye





    SAÇMALADIM KUSURA BAKMA ŞİİRİN ÇOK GÜZEL...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: eradnan

    iki araç seç kendine
    biri gazlamak
    biri yanlamak için
    angel yap farları
    yak gecenin karanlığında
    biri korkutmak
    biri aydınlatmak için
    iki lastik seç kendine
    biri yakmak
    biri kaçmak için
    bir cesur,bir hızlı,bir pisko
    kaç kişisin sen eline verdiğim,çocuk
    egzantirik bir kere daha dönüyor
    olduğu yerde
    gazlarsan kurum yapar aşırı beslemen
    atmosferik isen hep mutlu olursun
    kimi zamanlar olur kardeşim
    dört teker bile yetmez ele vermeye





    SAÇMALADIM KUSURA BAKMA ŞİİRİN ÇOK GÜZEL...

    Alıntıları Göster
    VATAN HAİNİ

    "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
    Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
    kapkara haykıran puntolarla,
    bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
    Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
    "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

    Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
    ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
    Vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,
    Amerikan donanması, topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim.
    Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gaye

    quote:

    Orjinalden alıntı: eradnan

    iki araç seç kendine
    biri gazlamak
    biri yanlamak için
    angel yap farları
    yak gecenin karanlığında
    biri korkutmak
    biri aydınlatmak için
    iki lastik seç kendine
    biri yakmak
    biri kaçmak için
    bir cesur,bir hızlı,bir pisko
    kaç kişisin sen eline verdiğim,çocuk
    egzantirik bir kere daha dönüyor
    olduğu yerde
    gazlarsan kurum yapar aşırı beslemen
    atmosferik isen hep mutlu olursun
    kimi zamanlar olur kardeşim
    dört teker bile yetmez ele vermeye





    SAÇMALADIM KUSURA BAKMA ŞİİRİN ÇOK GÜZEL...

    çok güzel
    bir de terimleri anlasaydım

    Alıntıları Göster
    Cehennemden Cennete

    Cehennemden geldim cennete gidicem
    Seviştiğim dünyayı da yanımda götürücem

    Acılarımı gömdüm günahlarımı yaktım
    Dövüştüğüm sevdaları aşkında büyütücem

    Şeytanımı öldürdüm bebeğimi büyütücem
    Yandığım dünyayı da kalbimde küçültücem

    Denizleri taşırdım bulutları delicem
    Şişedeki küllerimi topraklara serpicem

    "hadi uyu... güzel düşler gör... hadi uyu"

    Dikenlerle oynaştım güllerimi öpücem
    Kurumayan dudağımı yaralara bölücem

    Yalanlardan dumanlandım ben
    Doğum batmakta hep takıldım kaldım
    Kavgalardan bulandım ben
    Batıp doğmakta hep yalanmış baldım

    (bedenim ve ruhumun buluşması)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ChivaS

    VATAN HAİNİ

    "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
    Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
    kapkara haykıran puntolarla,
    bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
    Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
    "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

    Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
    ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
    Vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,
    Amerikan donanması, topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim.
    Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: ChivaS

    VATAN HAİNİ

    "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
    Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
    kapkara haykıran puntolarla,
    bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
    Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
    "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

    Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
    ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
    Vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,
    Amerikan donanması, topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim.
    Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.






  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gaye

    quote:

    Orjinalden alıntı: ChivaS

    VATAN HAİNİ

    "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
    Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
    kapkara haykıran puntolarla,
    bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
    Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
    "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

    Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
    ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
    Vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,
    Amerikan donanması, topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim.
    Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.




    Alıntıları Göster
    bir zaman carpar
    gunesten esen sert ruzgar
    gibi ask
    ne soguktur ne sıcak
    o alevin ta kendisidir
    sanki ask

    *+meth*




  • @gaye

    imzandaki şarkı ve sözleri daha güzel
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gaye

    quote:

    Orjinalden alıntı: ChivaS

    VATAN HAİNİ

    "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
    Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
    kapkara haykıran puntolarla,
    bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
    Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
    "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

    Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
    ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
    Vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,
    Amerikan donanması, topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim.
    Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.




    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: Gaye


    quote:

    Orjinalden alıntı: ChivaS

    VATAN HAİNİ

    "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
    Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
    kapkara haykıran puntolarla,
    bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
    Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
    "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

    Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
    ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
    Vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,
    Amerikan donanması, topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim.
    Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.




    eywallah bacım
    ha bu arada avatardakiyle imzadaki nie benzemiyo



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ChivaS -- 18 Temmuz 2005, 23:28:34 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: GRKMKZN

    @gaye

    imzandaki şarkı ve sözleri daha güzel
    quote:

    Orjinalden alıntı: GÖRKEMKAZAN

    @gaye

    imzandaki şarkı ve sözleri daha güzel


    teşekkürler
    bilmeyenler için yazıyorum



    beni burada arama anne
    kapıda adımı sorma
    saçlarına yıldız düşmüş
    koparma anne
    ağlama

    kaç zamandır yüzüm tıraşlı
    gözlerim şafak bekledim
    uzarken ellerim
    kulağım kirişte
    ölümü özledim anne
    yaşamak isterken delice

    bugün görüş günü
    günlerden salı
    islak
    sarı bir yağmur
    ülkemin neresine bakarsa ay
    orada yitik bir anne ağlıyor
    sen aralıyorsun yağmuru
    acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
    sonra bir umut koşuyorsun
    yüreğin avcunda
    ısırırken
    çırpıntı gözlerini
    (ah verebilseydim keşke
    yüreği avcunda koşan
    herbir anneye
    tepeden tırnağa oğula
    ve kıza kesmiş
    bir ülkeyi armağan
    koşma anne
    birdenbire batacak olan
    düş denizinde yarattığın umut sandalıdır
    oysa benim için gece
    ışık hızıyla koşan
    kısa ve soğuk bir zamandır
    bu yüzden boğuk seslerle geldiler bir şafak
    uykusuz
    yorgun
    ve korkak

    sanırım baytardı
    yüreğimin depreminde rihter ölçeği çatlarken
    ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor
    boşver hipokrat amca
    üzülme ne olur
    sen de anne
    sen de üzülme
    hücremin dört bir köşesinde el ayak izlerimi
    ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla hazır beklediğim
    ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim
    korkak kahraman gecelerimi
    düşlerimle sınırsız
    diretmişliğimle genç
    şaşkınlığımla çocuk devrederken sıradakine
    usulca açılıverdi
    yanağımda tomurcuk

    pir sultan'ı düşün anne
    şeyh bedrettin'i
    börklüce'yi
    torlak kemal'i düşün anne
    hala kanaması nedendir faşizmin göğsünde
    utangaçlığı bile vuramadan yanaklarına yasının
    onsekizinde ölümüne pervasız yürüyen
    ince bilekli çıplak ayaklı tanya'nın
    deniz'i düşün anne
    her mayıs şafağında uzun
    uzun döverken darağaçlarını
    ve o şafaktan doğma
    onbir yaşını çiğneyip yürüyen çocukları
    insanları düşün anne
    düşün ki yüreğin sallansın
    düşün ki o an
    güneşli güzel günlere inanan
    mutlu bir yusufçuk havalansın

    sıcak omuzlar değerken omzuma
    buz üstünde yürüdüm yıllar boyu
    bayraklar ve türkülerle
    kopunca memelerinden o mükemmel yaşama

    kurşunlar sıktılar alnıma
    açık alanlarda ağır
    kartalların konup kalktığı
    yalçın kayalardan biriydim
    ölüp dirildim yeniden
    güneşli güneşsiz akşamlarda

    mutlu yarınlar adına
    özgürlük adına ekmek adına
    üstüne vardım kuyruğu kanlı itlerin
    dirilip dönmesin diye hiroşimalar
    tahtadan atların boynuna çıplak
    ölümlerle yatmasın diye çocuklar
    aç gözlerle bakmasın diye çocuklar
    kardeşlik adına
    havadaki kuş denizdeki balık adına
    yürüdüm yıllar boyu

    dönüp bakmadım arkama
    ıraktı gözlerim cok ırak
    izim kalır mı bilmem yürüdüğüm yolda
    kalsa da silinir gider
    yalnızca bir ağıt gibi çakılır
    ardımca gelenlere gözlerimi yaktığım yer

    tören adımlarıyla ölmek
    ne garip şey anne
    kanlı karanlık bir oyunda baş oyuncuyum
    bütün gözler üstümde

    sürüyor gecenin karnında şafağa bakan oyun
    masa üstünde üşüyen bir sigara
    yanında küçücük bir cam bardak
    içinde rengi bu gecenin
    cılız titrek bir kibrit
    kağıt kalem
    sandalye
    geride flu
    yağlı
    büküm büküm bir ip
    ve çingene kuralına uygun
    değişmez dekoru mudur
    idam mahkumunun

    kırılacak cammışım gibi davranıyorlar
    yüzlerinde zoraki çatılmış bir hüzün
    oysa birazdan boynumu kıracaklar
    pul pul dökülecek yaz sivası eylül'ün

    ben ölümü asıl az ötede titreyen
    çingenenin kara kıllı ellerinde gördüm
    anladım ki küllenen sigaradır
    soğuyan bir bardak çaydır benim ömrüm

    yani benim güzel annem
    alacaşafağında ülkemin
    yıldız uçurmak varken
    oturup yıldızlar içinde
    kendi buruk kanımı içtim

    ne garip duygu şu ölmek
    öptüğüm kızlar geliyor aklıma
    bir açıklaması vardır elbet
    giderken darağacına

    geride
    masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem
    bağışla beni güzel annem
    oğul tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana
    elleri değsin istemedim
    gözleri değsin istemedim
    ağlayıp koklayacaktın
    belki bir ömür taşıyacaktın koynunda

    usul adımlarla yürüdüm ömrümü
    karşımda kurum kurum-laşan darağacı
    (tarlakuşu korkmaz ki korkuluktan
    ökse de olsa dört bir yanı)
    birdenbire acıdı boynum
    gelecekler var birbiri ardınca genç
    yakışıklı

    ne olur işçi kadınım
    az yumuşak dik
    şu kefenin yakasını

    yaşamak ağrısı asıldı boynuma
    oysa türkü tadında yaşamak isterdim
    çiçekleri kokmak ırmakları akmak
    yaz boyu çobanaldatanlara aldanmak
    su başlarında aylak sektirmek kavalımı
    sonra bir çocuğun afacan bacaklarında
    anavarca kayalıklarına tırmanmak isterdim
    o güzel günleri görenler arasında
    bir soluk ben de yaşamak isterdim
    bir de luvr müzesinde seyretmek gizliden
    öperken siya-u jakond'u tebessümünden
    işte o an saçlarından yakalamak dolunayı
    bir de yirmibeş kilometreden görebilmek
    nazım'in gözleriyle pırıl pırıl moskova'yı

    ölmek ne garip şey anne
    bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
    sedef kakmalı bir kutu içinde
    vermek isterdim çocukların ellerine
    sonra
    sonra benim güzel annem
    damdan düşer gibi
    vurulmak isterdim bir kıza

    künyemi okudular
    suçumuz malum

    gecenin kıyısında durmuşum
    kefenin cebi yok
    koynuma yıldız doldurmuşum
    koşun çocuklar çocuklar koşun
    sabah üstüme
    üstüme geliyor
    yanlış mı duydum yoksa
    erkenci bir horoz mu ötüyor
    keskin bir acı bilenmiş
    gitgide yaklaşıyor sonum

    iri sözlerim yoktu söyleyecek
    usulca baktım yüzlerine
    bin yıllık iskeletleri çatırdayarak
    göçtü ayaklarının dibine

    korkutamadılar beni anne
    avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran
    darağacı
    bir zaman rüzgarda
    saçını tarayan telli kavak değil mi
    boynumdaki kemendi bir oğle sonu bükerken o kız
    sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi
    söyle anne
    o çingene
    bir çicek bahçesi kadar sıcak sokağımızdan
    bağıra çağıra geçen bohçacı kadını
    sevmedi mi çılgınca

    kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda
    işkenceler zindanlar hücreler
    savunmak yok mutlu tok bir yaşamı
    açlık grevlerinde beynimi bir sıçan gibi kemiren
    mideme karşı
    kısacası
    bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
    gülmek umut etmek özlemek
    ya da mektup beklemek
    gözleri yatırıp ıraklara

    ölmek ne garip şey anne
    artık duvarları kanatırcasına tırnağımla
    şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım
    mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım
    baba olamayacağım örneğin
    toprak olmak ne garip şey anne
    ceplerimde el yerine balyoz taşırken
    korkunç bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini
    ve yüreğimin ırmakları taştı
    taşacakken
    ölmek ne garip şey anne

    uçurumlar ki sende büyür
    dağdır ki sende göçer
    ben yaprak derim çiçek derim
    cam diplerinde açmış kanatlarını kozalak derim
    gül yanaklı çocuğa benzer
    yine de
    oğlunu yitirmek kimbilir
    ne garip şey anne

    beni burada arama anne
    kapıda adımı sorma
    saçlarına yıldız düşmüş
    koparma anne
    ağlama
    kırıldıysa düş evinin kapısı
    bütün kırık kapıların çağrılısıyım
    kızların yanaklarında çukurlaşan
    biten başlayan aşkların ortasındayım
    her kavgada ölen benim
    bayrak tutan çarpışan
    her kadın toprağı tırnaklayarak doğurur beni
    özlem benim kavga benim aşk benim
    bekle beni anne
    bir sabah çıkagelirim

    bir sabah anna bir sabah
    acını süpürmek için açtığında kapını
    umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur
    cam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar
    o zaman nasıl indirilmişlerse şen şakrak
    öylece kalkar uykudan salterler
    dişleyip tükürmeden sigaralarını
    türkü tadında giyinirken işçiler

    bir sabah anna bir sabah
    acını süpürmek için açtığında kapını
    adı başka sesi başka nice yaşıtım
    koynunda çicekler
    çicekler içinde bir ülke getirirler
    başlarını koymak için yoğun dizine
    sen hazır tut dizini anne
    o mükemmel güne

    ağustos-ekim 1983
    şafak türküsü, 1984)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gaye

    quote:

    Orjinalden alıntı: GÖRKEMKAZAN

    @gaye

    imzandaki şarkı ve sözleri daha güzel


    teşekkürler
    bilmeyenler için yazıyorum



    beni burada arama anne
    kapıda adımı sorma
    saçlarına yıldız düşmüş
    koparma anne
    ağlama

    kaç zamandır yüzüm tıraşlı
    gözlerim şafak bekledim
    uzarken ellerim
    kulağım kirişte
    ölümü özledim anne
    yaşamak isterken delice

    bugün görüş günü
    günlerden salı
    islak
    sarı bir yağmur
    ülkemin neresine bakarsa ay
    orada yitik bir anne ağlıyor
    sen aralıyorsun yağmuru
    acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
    sonra bir umut koşuyorsun
    yüreğin avcunda
    ısırırken
    çırpıntı gözlerini
    (ah verebilseydim keşke
    yüreği avcunda koşan
    herbir anneye
    tepeden tırnağa oğula
    ve kıza kesmiş
    bir ülkeyi armağan
    koşma anne
    birdenbire batacak olan
    düş denizinde yarattığın umut sandalıdır
    oysa benim için gece
    ışık hızıyla koşan
    kısa ve soğuk bir zamandır
    bu yüzden boğuk seslerle geldiler bir şafak
    uykusuz
    yorgun
    ve korkak

    sanırım baytardı
    yüreğimin depreminde rihter ölçeği çatlarken
    ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor
    boşver hipokrat amca
    üzülme ne olur
    sen de anne
    sen de üzülme
    hücremin dört bir köşesinde el ayak izlerimi
    ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla hazır beklediğim
    ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim
    korkak kahraman gecelerimi
    düşlerimle sınırsız
    diretmişliğimle genç
    şaşkınlığımla çocuk devrederken sıradakine
    usulca açılıverdi
    yanağımda tomurcuk

    pir sultan'ı düşün anne
    şeyh bedrettin'i
    börklüce'yi
    torlak kemal'i düşün anne
    hala kanaması nedendir faşizmin göğsünde
    utangaçlığı bile vuramadan yanaklarına yasının
    onsekizinde ölümüne pervasız yürüyen
    ince bilekli çıplak ayaklı tanya'nın
    deniz'i düşün anne
    her mayıs şafağında uzun
    uzun döverken darağaçlarını
    ve o şafaktan doğma
    onbir yaşını çiğneyip yürüyen çocukları
    insanları düşün anne
    düşün ki yüreğin sallansın
    düşün ki o an
    güneşli güzel günlere inanan
    mutlu bir yusufçuk havalansın

    sıcak omuzlar değerken omzuma
    buz üstünde yürüdüm yıllar boyu
    bayraklar ve türkülerle
    kopunca memelerinden o mükemmel yaşama

    kurşunlar sıktılar alnıma
    açık alanlarda ağır
    kartalların konup kalktığı
    yalçın kayalardan biriydim
    ölüp dirildim yeniden
    güneşli güneşsiz akşamlarda

    mutlu yarınlar adına
    özgürlük adına ekmek adına
    üstüne vardım kuyruğu kanlı itlerin
    dirilip dönmesin diye hiroşimalar
    tahtadan atların boynuna çıplak
    ölümlerle yatmasın diye çocuklar
    aç gözlerle bakmasın diye çocuklar
    kardeşlik adına
    havadaki kuş denizdeki balık adına
    yürüdüm yıllar boyu

    dönüp bakmadım arkama
    ıraktı gözlerim cok ırak
    izim kalır mı bilmem yürüdüğüm yolda
    kalsa da silinir gider
    yalnızca bir ağıt gibi çakılır
    ardımca gelenlere gözlerimi yaktığım yer

    tören adımlarıyla ölmek
    ne garip şey anne
    kanlı karanlık bir oyunda baş oyuncuyum
    bütün gözler üstümde

    sürüyor gecenin karnında şafağa bakan oyun
    masa üstünde üşüyen bir sigara
    yanında küçücük bir cam bardak
    içinde rengi bu gecenin
    cılız titrek bir kibrit
    kağıt kalem
    sandalye
    geride flu
    yağlı
    büküm büküm bir ip
    ve çingene kuralına uygun
    değişmez dekoru mudur
    idam mahkumunun

    kırılacak cammışım gibi davranıyorlar
    yüzlerinde zoraki çatılmış bir hüzün
    oysa birazdan boynumu kıracaklar
    pul pul dökülecek yaz sivası eylül'ün

    ben ölümü asıl az ötede titreyen
    çingenenin kara kıllı ellerinde gördüm
    anladım ki küllenen sigaradır
    soğuyan bir bardak çaydır benim ömrüm

    yani benim güzel annem
    alacaşafağında ülkemin
    yıldız uçurmak varken
    oturup yıldızlar içinde
    kendi buruk kanımı içtim

    ne garip duygu şu ölmek
    öptüğüm kızlar geliyor aklıma
    bir açıklaması vardır elbet
    giderken darağacına

    geride
    masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem
    bağışla beni güzel annem
    oğul tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana
    elleri değsin istemedim
    gözleri değsin istemedim
    ağlayıp koklayacaktın
    belki bir ömür taşıyacaktın koynunda

    usul adımlarla yürüdüm ömrümü
    karşımda kurum kurum-laşan darağacı
    (tarlakuşu korkmaz ki korkuluktan
    ökse de olsa dört bir yanı)
    birdenbire acıdı boynum
    gelecekler var birbiri ardınca genç
    yakışıklı

    ne olur işçi kadınım
    az yumuşak dik
    şu kefenin yakasını

    yaşamak ağrısı asıldı boynuma
    oysa türkü tadında yaşamak isterdim
    çiçekleri kokmak ırmakları akmak
    yaz boyu çobanaldatanlara aldanmak
    su başlarında aylak sektirmek kavalımı
    sonra bir çocuğun afacan bacaklarında
    anavarca kayalıklarına tırmanmak isterdim
    o güzel günleri görenler arasında
    bir soluk ben de yaşamak isterdim
    bir de luvr müzesinde seyretmek gizliden
    öperken siya-u jakond'u tebessümünden
    işte o an saçlarından yakalamak dolunayı
    bir de yirmibeş kilometreden görebilmek
    nazım'in gözleriyle pırıl pırıl moskova'yı

    ölmek ne garip şey anne
    bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
    sedef kakmalı bir kutu içinde
    vermek isterdim çocukların ellerine
    sonra
    sonra benim güzel annem
    damdan düşer gibi
    vurulmak isterdim bir kıza

    künyemi okudular
    suçumuz malum

    gecenin kıyısında durmuşum
    kefenin cebi yok
    koynuma yıldız doldurmuşum
    koşun çocuklar çocuklar koşun
    sabah üstüme
    üstüme geliyor
    yanlış mı duydum yoksa
    erkenci bir horoz mu ötüyor
    keskin bir acı bilenmiş
    gitgide yaklaşıyor sonum

    iri sözlerim yoktu söyleyecek
    usulca baktım yüzlerine
    bin yıllık iskeletleri çatırdayarak
    göçtü ayaklarının dibine

    korkutamadılar beni anne
    avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran
    darağacı
    bir zaman rüzgarda
    saçını tarayan telli kavak değil mi
    boynumdaki kemendi bir oğle sonu bükerken o kız
    sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi
    söyle anne
    o çingene
    bir çicek bahçesi kadar sıcak sokağımızdan
    bağıra çağıra geçen bohçacı kadını
    sevmedi mi çılgınca

    kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda
    işkenceler zindanlar hücreler
    savunmak yok mutlu tok bir yaşamı
    açlık grevlerinde beynimi bir sıçan gibi kemiren
    mideme karşı
    kısacası
    bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
    gülmek umut etmek özlemek
    ya da mektup beklemek
    gözleri yatırıp ıraklara

    ölmek ne garip şey anne
    artık duvarları kanatırcasına tırnağımla
    şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım
    mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım
    baba olamayacağım örneğin
    toprak olmak ne garip şey anne
    ceplerimde el yerine balyoz taşırken
    korkunç bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini
    ve yüreğimin ırmakları taştı
    taşacakken
    ölmek ne garip şey anne

    uçurumlar ki sende büyür
    dağdır ki sende göçer
    ben yaprak derim çiçek derim
    cam diplerinde açmış kanatlarını kozalak derim
    gül yanaklı çocuğa benzer
    yine de
    oğlunu yitirmek kimbilir
    ne garip şey anne

    beni burada arama anne
    kapıda adımı sorma
    saçlarına yıldız düşmüş
    koparma anne
    ağlama
    kırıldıysa düş evinin kapısı
    bütün kırık kapıların çağrılısıyım
    kızların yanaklarında çukurlaşan
    biten başlayan aşkların ortasındayım
    her kavgada ölen benim
    bayrak tutan çarpışan
    her kadın toprağı tırnaklayarak doğurur beni
    özlem benim kavga benim aşk benim
    bekle beni anne
    bir sabah çıkagelirim

    bir sabah anna bir sabah
    acını süpürmek için açtığında kapını
    umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur
    cam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar
    o zaman nasıl indirilmişlerse şen şakrak
    öylece kalkar uykudan salterler
    dişleyip tükürmeden sigaralarını
    türkü tadında giyinirken işçiler

    bir sabah anna bir sabah
    acını süpürmek için açtığında kapını
    adı başka sesi başka nice yaşıtım
    koynunda çicekler
    çicekler içinde bir ülke getirirler
    başlarını koymak için yoğun dizine
    sen hazır tut dizini anne
    o mükemmel güne

    ağustos-ekim 1983
    şafak türküsü, 1984)

    Alıntıları Göster
    Ahmet abimizi severiz(sesini ve sarkilarini tabii)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ChivaS

    Ahmet abimizi severiz(sesini ve sarkilarini tabii)

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: ChivaS

    Ahmet abimizi severiz(sesini ve sarkilarini tabii)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ChivaS

    Ahmet abimizi severiz(sesini ve sarkilarini tabii)

    Alıntıları Göster
    ahmet kaya sadece şarkı olarak yorumlamış
    asıl yazarı yazarı Nevzat Çelik
  • Gaye boşver onları resmin hepsinden güzel

    Yannış anlama sakın
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.