Şimdi Ara

Doğa Felsefecilerinin Görüşleri Nelerdir-Günümüzdeki Fen Bilimlerine Nasıl Bir Yol Açtılar

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
0
Favori
92
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • soru başlıktadır




  • İyonyan ekolden ve "fizyolog" denilen doğa filozoflarının görüşleri kısaca özetlenemeyecek kadar çok çeşitli ama temel olayları insan-biçimci Homerosçu politeizm başta olmak üzere mevcut yerleşik din(ler)i eleştirerek doğayı doğayla, tanrıları da insan-biçimi dışında daha soyut kalan veya yine tabiata ya da insan yasalarına (nomos) ve mantığına (logos) ilişkin formlarla anlamlandırmaları, sık sık da doğada gördükleri kapsayıcı unsurları "tanrı" addetmeleri. Bu şekilde günün sonunda metafiziğe (varlığın ana kaynağı veya niteliği yani arkhe sorununa) sapsalar bile hem fen bilimlerini hem de doğa yasası mefhumunu icat ettiler. Aslında daha pek çok şey yaptılar da kabaca yukarıdakileri yaparak gerçekten de devrim niteliğinde bir işe imza attılar. Tabii bunda ozan ve yazar Hesiodos'la beraber politeist Yunan dininin daha mantıki ve kataloglayıcı bir yapı kazanmasının, belirli ilahi varlıkların pek çok noktada sadece tabiattaki belirli unsurlarla özdeşleştirilmesinin büyük payı oldu. Geriye bir tanrı olarak bilinen verilmiş bir akarsu veya okyanustan insan-biçimci o karikatürize yakıştırmayı yadsıyarak atmak ve onlara daha natüralist, daha tinsel, daha holistik, çok daha akılcı ve özdekçi (materyalist) anlamlar yüklemek kaldı. Miletliler, Herakleitos, Ksenophanes, Anaksagoras işte bunu yaptılar. İlaveten doğa bilimsel ve teolojik spekülasyonların yanında etkin bir epistemolojik ve toplumsal tartışma da yürüttüler. Eski gelenekleri - kimi zaman yerden yere vurarak ve toplum tarafından dışlanarak - eleştirdiler. İnsanlardan veya tanrılardan bağımsız ve hepsine egemen olan bir yasaya (logos veya nomos) vurgu yaparak yargının bağımsızlığına ve hukukun egemenliğine - belki ufaktan da - olsa temas edebildiler. Onların hem rahatsızlık yaratan hem de ilgi çekerek karşı bir cevabı teşvik eden spekülasyonları değişim ve hareket odaklı natüralist İyonyan iddiaları yadsıyan Elealı katı mantıkçıları (Parmenides ve Zeno) meydana getirdi; katı rasyonalist ve sezgici Eleacı gelenek ile natüralist ve deneyimci İyonyan geleneği uzlaştırma çabası da atomcularla (Leukippos ve Demokritos) sonuçlandı.


    Erken Yunan felsefesinden söz etmeden bilim ve felsefe tarihini başlatamıyoruz. En basitinden entelektüel tarihin muhtemelen en etkili figürleri olan Platon ve Aristoteles yani klasik kurucu Atina geleneği varlığını tamamen İyonyan geleneğe borçlu. Mesela Platon'un ontolojik görüşleri - orijinal tarzı ve orijinal yorumlarına rağmen - Nietzsche'nin de Platon melezdir derken belirtiği gibi Herakleitos, Parmenides ve Sokrates'in görüşlerinin bir füzyonundan başka bir şey değil. Platon'un Parmenides ilhamlı idealar kuramından hareketle formlar kuramını geliştiren öğrencisi Aristoteles zaten malum. Tabii arada sayılara ve müziğe varoluşsal ve metafizik ilahi bir rol biçen Pisagor ve Pisagorcuları atlamamalıyız.


    Gerçekten burada saydığım isimler ve ekoller olmadan, bunların devrim niteliğindeki İyonyan temeli olmadan bir bilim, felsefe, modern uygarlık tarihinden söz edemiyoruz. İyonya olmasaydı muhtemelen bu mesajı buraya atamazdım çünkü bilime ve aslında çok yüksek bir entelektüel düzeye dayanan böylesi bir teknoloji seviyesine ulaşamazdık.





  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.