Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (14. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
189.791
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1213141516
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • O yönelenlerin biri de benim ayıptır söylemesi..

    Bütün paralar çökerse altın kral olur daaaa, o an Dünya, Türkiye, İstanbul nasıl olur onu tam kestiremiyorum..
  • Çin'de Şubat ayı ham petrol ithalatı %15 azalmış.. Muazzam bir rakam..

    http://www.reuters.com/article/fundsFundsNews/idUSN1135384420090311

    Çin'de iş yapan sürekli giden gelen bir arkadaşımdan aldığım bilgiler şunlar.. Kendi duyumlarıdır, haberin doğruluğunu ya da yanlışlığını teyit edemiyorum.. Ama %15lik ham petrol azalması bir ülke için kötüdür, orası doğru..

    quote:

    bakın ben Amerikayi pek bilmem ama Çini çok iyi bilirim. Çin hiçte öyle keyfine bakamıyor. şuan çinde işsizlik muazzam bir artış gösteriyor, her gün yüzlerce fabrikanın kapanığını, çok para kazanmış patronların intihar ettiğini görüyorum. hemen hergün bir yerden patlama haberleri geliyor. otobüsleri patlatıyorlar, maaşını alamayan işçiler fabrikaları havay uçuruyorlar. ama çinde kıyıdan 100 kilometre sonrası kapalı kutu olduğu için kimse bunu duymuyor




  • Fransızlar da Birleşik Arap Emirliklerine üs kuruyorlar.. Sanırım Fransızların can simidi de Birleşik Arap Emirliklerindeki petroller olucak.. Bütün gelişmiş ülkeler adım adım petrol sahalarına inmeye ve fiilen kontrol etmeye başlamak üzereler.. El Maktum'a artık yol gözüktü diyelim..

    French military base in Abu Dhabi to open in May
    Alison McMeans

    President Nicolas Sarkozy will visit the UAE to inaugurate the base, French diplomatic sources were quoted as saying by the Asharaq Al-Awsat newspaper, according to Agence France-Presse.

    The agreement between France and the UAE to house the base in Abu Dhabi was signed last year. It will be the first French base in the Gulf region and will host up to 500 army, navy and air force military personnel, facing the Strait of Hormuz.

    It has also been reported that 150 navel personnel will be stationed at Abu Dhabi port.

    The Saudi paper reported French diplomatic sources as saying that this is part of France’s efforts to strengthen relations with countries in the area. The waterway borders Iran, Oman and the UAE and is the only nautical passage to the ocean in the region. It is estimated that 40 per cent of the world’s marine transported oil passes through the strait, which narrows to only 54km wide at some points.

    The French ambassador, Alain Azouaou, said in December that the region is becoming increasingly important to international security and that the base would provide a way for France to be “present where it should be present.”

    Military co-operation between France and the UAE was solidified with a mutual defence agreement signed in 1995. It is also one of several nations assisting the UAE with nuclear energy.

    This is only the second military base operated by a Western country in the Gulf, excluding the United States.

    http://www.thenational.ae/article/20090314/NATIONAL/866734647/1138




  • quote:

    Daniel Yergin, the chairman of Cambridge Energy Research Associates, said a meeting of the G20 finance ministers this weekend was equally important for the oil price outcome.

    “GDP is going to determine the [oil] price,” he told Bloomberg. “We’re now in the Great Recession, and that’s what the price reflects. Oil is not only the world’s most important commodity, it’s a barometer of the global economy. It’s telling us the global economy is sick.”


    http://www.thenational.ae/article/20090312/BUSINESS/435040322/1005

    Daniel Yergin petrol rezervlerinin gelecek sorunu olmadığını defalarca iddia eden birisiydi ama bugün laf arasında bir şey çıtlatmış, petrolün sadece önemli bir emtia olmadığını, aynı zamanda global ekonominin barometresi olduğunu söylemiş ve ardından eklemiş, barometre bize global ekonominin hasta olduğunu söylüyor demiş.. Barometrede derece kaçı gösteriyor acaba..

    Daha önce başlıkta da ifade etmiştik, bu kriz petrolün zirve yapması ile fiyatların fırlaması sonrasında ödenemeyen krizlerin patlaması sonucu oluşmuş bir krizdir.. Ödenemeyen krediler olmazsa büyüme olmaz.. Nitekim büyüme de olmayacaktır bundan sonra.. Buna alışmak gerekir..

    Bu da stratejik konulardan bir haber..

    quote:

    US navy reinforces spying operation in South China Sea

    Underlying the tensions between the US and China is a shifting relationship of forces. The global recession has only underscored the declining economic power of the US and its dependence on European and Asian creditors. Washington is acutely aware of China's rapid economic rise, which threatens to undermine American economic and strategic interests in Asia and internationally.

    The flare-up of tensions in the South China Sea is not accidental. As the world's largest cheap labour platform, China has been forced to scour the globe for raw materials and energy. The bulk of its oil and gas supplies from the Middle East pass through the Malacca Strait and then through the South China Sea to Chinese ports. China has been expanding its navy and establishing a string of bases across the Indian Ocean to protect these crucial sea routes.

    The March 8 incident involving the Impeccable was more of a preliminary scuffle than an open naval clash. But the underlying tensions remain. As Time magazine rather pointedly warned: "Such events, far from home and with few if any independent witnesses, can quickly escalate into more serious confrontations—as in the case of the Gulf of Tonkin ‘attack' by North Vietnamese patrol boats against a pair of US navy destroyers that [US] President Lyndon B. Johnson used as a pretext to win congressional support for his war in Vietnam."


    ABD nin Afganistan'a da, Pakistan'a da, Somali'ye de kurulmasının nedeni Çin ve Hindistan'ı ablukaya almak ve asya kaplanlarına gidecek enerji koridorlarını kesmektir..

    quote:

    Rusya Federasyonu Başkanı Dimitri Medvedev, kara ve deniz kuvvetleri için yüklü miktarda silah ve mühimmat alımı yapacaklarını açıkladı.

    Rusya 2011'e kadar silah alımına 140 milyar dolar harcıyor; 2011'den sonra bütçe artacak.

    Başkan Medvedev, dünyadaki siyasi ve askeri gerilimlerin orduda modernleşmeyi gerekli hale getirdiğini söyledi.

    Medvedev'e göre 2011'de başlayacak olan modernleşme programında öncelik, stratejik nükleer silahlara verilecek.

    Medvedev "Başlıca görevimiz, silahlı kuvvetlerimizi savaşa daha da hazırlıklı hale getirmektir; özellikle de stratejik nükleer güçlerimizi." dedi.


    Peki zengin doğalgaz ve petrol rezervlerine sahip aynı zamanda ortaasya'da hakimiyeti sağlamaya çalışan Rusya sizce bu gerçekleşecek büyük savaşta Avrupa'nın mı yanında olucak? Yoksa Çinlilerin ve Hindistanlıların mı yanında olucak?

    Çinliler ve Hindistanlılar büyümeye aç bir ilaç halde sınır komşusu Rusyanın enerji kaynaklarına göz diktiğinde hangi tarafta olur?

    Ha bu arada Çinliler ellerindeki milyarlarca doları ne yapacaklar?

    Buyursunlar..

     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil




  • Ha bu arada Çinliler ellerindeki milyarlarca doları ne yapacaklar?

    karşılıksız kağıtla ancak soba yakılır ,

    evet daha önce de öngördüğüm RUSYA Çİn yakınlaşması başladı ama hangi taraf önce savaşı başlatacak bilemiyoruz. Varsayımlar RUSYA olacağı görüşünde .Özellkle avrupanın enerji kaynakları temini söz konusu olduğunda bir hindi gibi kabararak atak yapmaktan hiç geri kalmıyor. Sonuçta kaynakların büyük kısmı elelrinde teknoloji de var ise istediğini dayatabilir. Son gürcü olaylarını unutmayalım. Geri atımı atmakta son derece isteksizler. Onları drudurmak için finasn krizi de ancak birkaç yıl ötelemeden başka birşey yapamıyor. Her krizden daha da güçlenmiş çıkıyorlar .bakalım çin nasıl çıkacak krizden ben hiç ümitli değilim ama dış destek ile başka adımlar gelebilir.
  • Vezir bey, açıkçası ben Rusya ile Çin'in yakınlaşacağını düşünmüyorum.. Bir tarafta ekonomisini küçültmek isteyen ve o eski taa 1950lerden beri gördüğümüz liberal, vahşi kapitalist ekonomi modelini terketmek ve karma ekonomi modeline geçmek isteyen ABD, diğer tarafta ise ucuz işgücü ile enerjiye aç, liberal ekonomi sistemine daha yeni geçmiş, ''hızlı üret hızlı tüket'' prensibini içselleştirmeye çalışan bir Çin..

    Rusya olsaydım, hiç bir zaman Çin ile işbirliği yapmazdım, hatta düşman olarak karşıma alırdım, ABD'yi müttefik tercih ederdim.. Onların da böyle yaptığını tahmin ediyorum..


    quote:

    G-20 zirvesinde küresel mali krizden çıkmak için uluslararası yeni bir para birimi oluşturma önerisinde bulunulduğu ortaya çıktı.

    Rusya’nın, G-20 zirvesinde küresel mali krizden çıkmak için uluslararası yeni bir para birimi oluşturma önerisinde bulunduğu ortaya çıktı.

    Alman Bild gazetesinin internet sayfasındaki habere göre, Rusya zirvede IMF’ye, tüm ülkelerde ortak kullanılabilecek yeni bir para birimi yaratma konusunda öneride bulundu. Haberde, Kremlin’in doların dünyadaki en baskın para birimi olduğunu, krizden çıkmak ve buna benzer krizlerin bir daha yaşanmaması için dolara alternatif yeni bir para biriminin yaratılmasını desteklediği ifade edildi.


    quote:

    ABD Merkez Bankası (FED), ABD ekonomisine 1,4 trilyon dolar nakit akışı sağlayacak.

    FED, önümüzdeki 6 ay içinde hükümetten, 300 milyar dolara kadar uzun dönemli borç tahvili alacak.

    Daha sonra da, tutsat kredileri için 850 milyardolarlık menkul kıymet satın alarak yeni kredi imkanı oluşturacak.

    FED'in, 1960'lı yıllardan bu yana ilk kez devlet tahvili almaya başlayacağını açıklaması üzerine, dolar değer kaybetti, devlet tahvili faizi de düştü.


    Bol bol karşılıksız para basıyorlar..

    Dolar son yıllarını yaşıyor.. Bakalım bu hiper-stagflasyon ne zaman etkisini göstermeye başlayacak? Tahmini 2009 sonunu bulur heralde doların erimeye başlaması..




  • yakınlaşma olup olmayacağını gözlemlemek için uzun vadeli enerji petrol boru hatlarına bakmak lazım. Çin ihtiyacı olan petrol ve doğal gaz için rus kaynaklarına muhtaç bu konuda birçok görüşme yapılıyor diye okumuştum .Bulabilirsem buraya koyarım.
  • evet doğru hatırlamışım birkeç haber buldum .Ruslar trans sibirya diye ülkeyi doğudan batıya geçecek yeni bir boru hattı inşası işinde uğraşıyorlar .bizim parça aldığımız alman şirketinden duymuştum (aynı parçanın büyüğünü sipariş vermişler),haber doğru .Bu büyük ve sessiz sedasız yapılan doğu batı enerji koridoru petrolü pasifik sınırına indirecek ve dünya için yeni bir dönem başlayacak . akdenizi baypass etme girişimleri


    http://www.breitbart.com/article.php?id=081028133121.m43iggtc&show_article=1

    quote:


    Russia and China on Tuesday signed a long-awaited deal to build an oil pipeline from Siberia to China after talks between Prime Minister Wen Jiabao and Russian counterpart Vladimir Putin.
    The leaders watched as Chinese state energy major CNPC and Russian state pipeline monopoly Transneft signed the deal to build the pipeline from the Siberian town of Skovorodino to the Chinese border.

    The pipeline agreed on Tuesday would have a capacity of 15 million tons of oil per year and would be a branch of the main East Siberia-Pacific Ocean trunk pipeline, which is still under construction, officials said.

    "We should deepen cooperation in the energy sphere. Long-term cooperation will help economic development and stability on world markets," Wen said at the opening of a Russia-China business conference with Putin in Moscow.

    Even after lengthy negotiations on energy ties between the two neighbours, Russia is still only the fifth-largest exporter of crude oil to energy-hungry China, despite being the world's number two producer after Saudi Arabia.

    Amid lower energy prices, analysts say China is now seizing its chance.

    "We have to aim for real results. We've discussed this for many years but the results do not correspond to what they should be for two neighbouring powers," Zhang Guobao, China's top energy official, told the conference.


    "We need to build oil and gas pipelines, increase downstream and upstream cooperation and increase cooperation in the nuclear sphere," said Zhang, head of China's State Energy Bureau, speaking through a Russian interpreter.

    The length of the pipeline to the Chinese border would be around 70 kilometres (44 miles). The pipeline is then planned to link into the Chinese pipeline network to reach the oil hub of Daqing in northern China.

    Russian newspapers on Tuesday also reported that talks were underway for a multi-billion dollar credit from the Chinese government to Transneft and Russian state-run oil company Rosneft that would help boost energy exports.

    The Vedomosti daily quoted Sergei Sanakoyev, a government expert, saying Moscow and Beijing had agreed a contract to supply China with 15 million tons of oil per year in exchange for up to 25 billion dollars (20 billion euros).

    But Vedomosti also quoted an official saying there was no deal yet.

    "The question of credits for Rosneft and Trasneft was discussed into the evening." If no agreement is reached on Tuesday "then the signing of the deal on oil supplies could be delayed," the official was quoted as saying.

    The Kommersant daily quoted a source close to the management of Rosneft saying on Monday: "There is no final agreement but we are oriented on these parameters. We have the whole night ahead to find an agreement."


    Rosneft, Russia's biggest oil producer, has been hit by the financial crisis because of a slide in Moscow's stock markets and its massive exposure to foreign loans that it has used to expand the company in recent years.

    During his visit, Wen also said that Russia and China could help boost global economic stability through greater cooperation.

    "Russia and China are growing economies with major influence in the world... They can help strengthen the world economy," Wen told investors in Moscow.

    "We should strengthen ties, look together at anti-crisis measures and coordinate macroeconomic policy," he added.


    bir başka link

    http://www.bakerbotts.com/file_upload/documents/RussiaChinapipelinearticleMarch2006.pdf



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 20 Mart 2009; 9:53:54 >




  • Yine Çin üzerinde iş yapan bir arkadaştan aldığım bilgilere göre -Çince bilenler bu konuda haberi okuyup kendileri de tercüme edebilirlerse faydalı olucaklardır.. Ben pek bilmem..

    http://finance.ifeng.com/money/bond/20090320/461032.shtml

    quote:

    Amerika tarihindeki en çirkin piyasa kurtarma planını açıkladı. Amerika 300 milyar dolara kendi borçlarını satın almak istiyor. şimdi bizim 2 trilyonluk döviz rezervemiz kağıda dönüşmek üzere.


    Tuvalet kağıdı demek istiyor heralde..

    Ayrıca şu Madagaskar olayına da değinmeden olmaz.. Yine arkadaşımızın tercümesi ile..

    quote:

    Bugün bir çin gazetesinde bir habere rastladım, haberin başlığı şöyleydi:

    Afrika kralı Çinli

    Hong kong Zhu Lian Petrol şirketinin sahibi, aynı zamanda Çin komunist partisi polit bürosunun danışmanlarından biri olan MR. Xu, yıllardır madagarkara milyarlarca dolar yatırım yapmış, bankalar kurmuş, tarım arazısı satın almış, Madagaskarın kalkınmasına yardım etmiş, devlet başkanının çok yakın dostuymuş vs vs. yani kısaca madagaskar halkını yoksulluktan kurtarmak için gelen iyilik meleğiymiş. sonra bu melek Madagaskarla petrol anlaşması yapmış. madagaskarda 50 bin Kilometre karalik petrol kuyularının olduğu alanı 30 yıllığına satın almış. MR: Xu'nun bundan sonraki hayali ise pasific okyanusundaki ıssız adaları satın alıp yatırım yapıp yeryüzündeki cennetlere çevirmekmiş.


    Biliyorsunuz Madagaskar'da şu aralar baya hareketli günler yaşanıyor..

    quote:

    Madagaskar'da iktidar orduya devredildi

    A.A.

    Madagaskar'da siyasi krizin ardından Devlet Başkanı Marc Ravalomanana, iktidarı orduya devrettiğini resmen açıkladı.

    Ravalomanana, radyodan yayımlanan kısa konuşmasında, devlet başkanlığından ayrıldığını ve bu görevi ordunun üstleneceğini söyledi.

    Bu arada Madagaskar Genelkurmay Başkanı Andre Ndriarijaona, Ravalomanana'nın istifasının ardından iktidarın devredildiği Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Hyppolite Ramaroson'un bu görevi üstlenmemesi, muhalefet lideri Andry Rajoelina'nın ulusa önderlik etmesinden yana olduğunu açıkladı.

    Ndriarijaona, Rajoelina'nin iktidarı devralmasını tercih ettiğini, aksi takdirde ülkenin yeni bir krize sürüklenebileceğini kaydetti. Afrika Birliği Örgütü ise, devlet başkanının yetkilerini devrettiği ordunun, iktidarı muhalefet lideri Rajoelina'ya vermemesi gerektiğini söyledi.

    Örgütün Komisyon Başkanı Jean Ping, "ordunun iktidarı bir belediye başkanına vermesinin anayasal olmadığına", bunun durumu daha karmaşık hale getireceğine dikkati çekti.

    Şu anda neler olduğunu tam bilmediklerini ifade eden Ping, ancak iktidarın anayasal olmayan güçlerin eline geçmesinin Afrika Birliği örgütü tarafından hükümet darbesi olarak değerlendirileceğini hatırlattı.

    Muhalefet lideri Rajoelina, bugün devlet başkanlığı makamına girmiş, muhalefet temsilcileri de 24 ay içinde seçimlere gidileceğini ve "4. Cumhuriyet"i oluşturmak üzere anayasanın yeniden yazılacağını açıklamıştı.


    Darbenin arkasındaki ülkenin ne olduğu ve darbenin neden yapıldığı sanırım anlaşılmıştır.. Yine petrol, yine petrol..




  • şu petrol bitse de dünya bir nfes alsa diye aklımdan geçirmiyor değilim. Sömürü alsa bitmeyecek ama en azından yenisi bulunana kadar dünya bir nefes alacaktır.
  • Şu aralar bir makale üzerinde çalışıyorum, taslağının bir kısmını buraya kopyalamak isterim.. Sömürü düzeni, ekonomik modeller, enerji kaynakları hep birbirine bağlantılı şeyler.. Petrol üretimi azalıcak, azalmaya devam ederken kan gövdeyi götürecek, ama bittikten sonra hayatta kalan insanlar ya da ülkeler yeni dünyanın ekonomik düzeninde eskiye nazaran daha güzel bir hayat sürdürecekler diye tahmin ediyorum, sonra yeni enerji kaynağı bulunana kadar en az 40-50 sene geçer, tabi bu iyimser bir tahmin, bu süre daha da uzun olabilir..

    quote:



    Küresel ekonomi modeli tanımı ve karakteristiği

    Küresel ekonomi tanımını en isabetli biçimde yapabilmek için küresel ekonominin yaratmak istediği ekonomik düzen biçimini açıklamak gerekir.
    Küreselleşme olarak da ifade edilen bu düzen en basit tanımla ticaretin serbestleştiği, ulusal ve ekonomik sınırların şeffaflaştığı, farklı toplumlardan insanların bir arada yaşadığı, farklılıkların çatışma unsuru olarak değil zenginlik unsuru olarak savunulduğu küresel ölçekte bir dünya düzeni yaratmayı amaçlamaktadır.
    Küreselleşmenin önerdiği toplum düzeni her din ve ırktan insanın ortak paydada buluştuğu, üretim ve tüketimin ve serbest ekonominin toplumları birleştirici ana kimliği olarak temellendiği bir düzendir. Bu düzen süreç içerisinde paranın uluslararası arenada serbestleşmesi ile küresel sermayeyi ve çok uluslu şirketleri oluşturmuştur.
    Küreselleşme çağı olarak da adlandırılan yaşadığımız dönemde her alanda çarpıcı değişimler görülmekte, karmaşık bir çevre içinde yaşama zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Günümüzde çok daha fazla insan birbiriyle eski döneme oranla daha fazla bağlantı içerisindedir. Bu olgu ile birlikte bazı endişeler çeşitli gruplar tarafından dile getirilmiş, buna karşın bazı kesimler ise küreselleşme ile bilgi toplumunu ilişkilendirerek sınırların ortadan kaldırılması ve ‘’küresel köy’’ söylemleri ile küreselleşmenin yanında yer almışlardır. Küreselleşme kendini 20. Yüzyılın sonunda dünya çapında yaşanan, toplumlar ve devletler için aynılaştırıcı sonuçları olan bir fenomen olarak sunmaktadır.
    Küreselleşmenin model olarak sürdürülebilmesi için küreselleşmenin temelini oluşturan finans sermayesinin üretim dalına kanalize edilmesi ve sürekli gelişim için ekonomik büyümenin sürmesi gerekmektedir. Sürdürülebilir ekonomik büyümenin en az % 2-3 olduğu ortamda finans sermayesi ve küreselleşme gelişmeye devam etmektedir. Bunun nedeni üretim kanalına aktarılan finans sermayesinin geri dönüşünün sağlanması için yaratılan katma değerin bir kısmının üreticinin yaşamını devam ettirmesi için üreticiye, diğer kısmının ise küresel ekonominin sürdürülebilmesi için finans sermayesine aktarılması gerekmektedir.
    Küresel ekonomi modelinde ekonomilerin tek bir odaktan yönetildiği, mal ve emtia ticaretinin tek bir para üzerinden yapıldığı gözlenmektedir.
    Ulusal ekonomi modeli tanımı ve karakteristiği
    Milli ekonomi akımının başlangıcını Merkantalist öğretiye dayandırmak olanağı vardır. Milli ekonominin amaçladığı düzen milli kültür ve gelenek değerlerinin ana kimlik olarak temel alındığı, ekonomi düzenini bölge üzerindeki devletin himayesiyle oluşturan, dışarıya karşı kısıtlayıcı, engelleyici önlemler uygulayan toplum düzenidir.
    Bu düşünceler içerisinde en etkili olanlardan biri Frederich List’dir. List ulusal ekonomiyi korumak için şöyle bir ticaret rejimi önermiştir: Ülke içinde serbest ticaret- dış ülkelere karşı tarife uygulaması. List’e göre bir ulusun zenginliği o ulusun sahip olduğu ‘’girişim gücü’’ ne bağlıdır. Sanayileşmede gecikmiş bir ülke, o günkü koşulların izin verdiği uluslararası iş bölümüne razı olursa, ekonomisi giderek zayıf düşer ve ‘’girişimci gücü’’ nü yitirir. Oysa bu ülkeler, geçici olarak ve kendi ulusal ekonomileri açısından gelişme potansiyeli taşıyan alanlarda koruyucu gümrükler koyarak üretici güçlerini daha hızlı geliştirebilirler.
    Milli ekonomi modelinde küreselleşme olgusunun getirdiği farklı kimlik insanlarının bir arada yaşaması ve ekonomilerini sürdürmesi değil, aynı kimlik insanlarını kendi bölgelerinde yaşamaları ve bölgesel ekonomi oluşturmaları amaçlanmaktadır. Uluslararası ticaretin sınırlandırılması, ülke ekonomilerinin gelişimini engelleyecek ve zayıf düşmesine neden olucak adımların atılmasının engellenmesi, bu yapılırken bölgesel ticaret anlaşmalarında ulus ekonomilerinin gelişimi amaçlanmaktadır.
    Bununla birlikte, dünya üzerindeki bölgesel ekonomilerin egemen olduğu düzende güçler arası sınırları korumak, kendi ekonomilerini ve hakimiyetini korumak isteyen ulus kimliklerinin kendine ait koruyucu güçleri olmaktadır. Bölgesel ekonomilerde kaynak arayışları, hakimiyet alanları üzerindeki rekabet bölgesel askeri güçler arasında rekabete neden olmakta, bu durum da bölgesel savaşlara sebebiyet vermektedir.
    Ekonomik büyümenin % 1-2 olduğu ya da ekonomik büyümenin olmadığı, durağan ekonomilerin yaşandığı ortamda üretim sermayesine dayanan ulusal ekonomi modelleri çözüm olarak ortaya çıkmakta ve ülkeler bu modele yönelmektedir. Bunun nedeni ise üretim sermayesinin yaratılan katma değeri yaşamını devam ettirebilmesi için kendine kullanmasıdır.
    Ulusal ekonomilerin egemen olduğu dünya düzeninde bölgesel ticaretlerin bölge paraları ile yapıldığı, emtia kaynaklarının daha yerel olarak bölge devletlerce kullanıldığı gözlenmektedir.

    Küresel ekonomi ve ulusal ekonomi düzeninin egemen olduğu toplumlarda sosyolojik etkiler ve birey modelleri

    Dünyada süregelen yaşam süreci beraberinde sosyolojik etkileşimleri ve değişimleri getirmiştir.
    Ulusal ekonomi başka bir deyişle yerel ekonominin hakim olduğu coğrafyalarda aile ve birey yapıları incelendiğinde daha durağan bir hayat söz konusudur. Ailelerin bir arada yaşadığı, akrabalık ilişkilerinin sıkı olduğu, gelişimin daha yavaş olduğu görülmektedir. Coğrafya üzerinde aile ve toplum yer değiştirme hızları azdır.
    Küresel ekonomi düzeninin hakim olduğu coğrafyalarda aile ve toplum yapıları incelendiğinde sürekli bir değişkenlik söz konusudur. Ailelerin küçük ölçekte bir arada yaşadığı, büyük ölçekte birbirinden uzaklaştığı, akrabalık ilişkilerinin daha zayıf olduğu görülmektedir. Coğrafya üzerinde aile bireylerinin ve toplumların yer değiştirme hızları çok daha fazladır.
    Örnek olarak Türkiye coğrafyasında, 1900-1950 yılları arasını incelendiğinde ekonomilerin yerel karakter kazanması ile daha yerleşik bir hayatın sürdüğü görülmektedir. 1950li yıllardan sonra artan küreselleşme söylemleri ile bölgesel göçler hız kazanmış, aile yapıları değişmiş, akrabalık ilişkileri zayıflamıştır. 2000li yıllardan sonra hızla artan küreselleşme etkileri okumak, çalışmak ve hayatını devam ettirmek amacıyla bireylerin ya da ailelerin küçük ve büyük ölçekli göçlerine sebebiyet vermiş, daha homojen olan toplum düzeninin karmaşıklaşmasına yol açmış, bireyler Türkiye ve dünya coğrafyasına yayılmışlardır.
    Küresel ekonomi etkilerini daha iyi görmek için İstanbul modelini ele alabiliriz.
    1.Dünya Savaşı ve 2. Dünya savaşı yılları arası uygulanan ekonomik modelde toplum yapısına baktığımızda aile ilişkileri güçlü, toplum ilişkileri daha uzun süreli bireyler ön plana çıkmaktadır. Üretimin ve tüketimin rutin gelişiminde sürdüğü bu süreçte yerel ekonomi ihtiyaç kadar tüketim ve üretim üzerine temellenmiş, bireylerin kimlik ekseninde birleştiği ve toplum değerlerinin daha yüksek seviyede olduğu homojen bir düzende hayatlarını sürdürdüğü görülmüştür.
    Küreselleşmenin İstanbul coğrafyasındaki etkilerini incelersek 1927 nüfus sayımında 794.444 kişi çıkan sonucun 1950 li yıllara kadar yavaş seyirli bir artış gösterdiği ve 1.166.477 kişiye ulaştığı tespit edilmiştir. 1950 yılından sonra hızlanmaya başlayan küresel ekonomi sonucu 2008 senesi sayımlarında İstanbul nüfusu 12.697.000 kişiye ulaşmıştır.
    İstanbul coğrafyasındaki demografik toplum yapısına baktığımızda aile ilişkileri zayıflamış, toplum ilişkileri daha kısa süreli ilişkilere dayanan bireyler ön plana çıkmaktadır. Tüketim ve üretimin üzerine temellendiği ekonomik modelde bireyler küreselleşmenin etkisiyle sınırsız tüketim ekonomisi çarkını oluşturmakta ve günlük hayatlarının en uzun süresini bu çarkın içerisinde geçirmektedirler. Çarkın sürekli büyümesi tüketim ekonomisini sürekli genişletmekte ve bireylerin süreç içerisine daha fazla katılmasını beraberinde getirmiş, toplumsal kimliğin temeli tüketim felsefesi ve para değeri üzerine kaymıştır.

    Küresel ekonomi ve ulusal ekonomi modellerinin Dünya ve Türkiye Coğrafyası üzerindeki Süreçleri

    - Özet
    Araştırmacıların ifadelerine göre serbest ticaretin beraberinde getirdiği küreselleşme olgusu Venedik-Ceneviz ekolüne dayanmaktadır. Venedik-Ceneviz ekolü kısa vadeli düşünce yapısı göstermekte, faydacı düşünmekte, bunun sonucunda da sorunlara temelli çözüm aramak yerine onlara pragmatik günü kurtaracak çözümler getirmektedir. Bölgesel ekonomi, diğer deyişle ulusal ekonomi modelinin temellendiği Orta Avrupa-Rusya ekolü ise derin düşünmekte, sorunlara temelinde çözüm aramaktadır. Örneğin derin, uzun vadeli düşünmeye yatkın Orta Avrupa-Rusya coğrafyasından büyük klasik müzik bestekarları, teorik fizikçiler, matematikçiler çıkarken, kısa vadeli faydacı düşünceye yatkın Venedik-Anglo ekolünden ise iyi Rock’n’Roll sanatçıları, iş adamları, bankerler ve uygulamalı bilim alanında bilim adamları çıkmaktadır.
    Ortaçağ ve öncesinde egemen olan din-tarım imparatorluklarını karakteristik bakımdan ulusal ekonomi modeliyle eşleştirmek mümkündür. Bölgesel hakimiyet çatışmalarını sürdüğü ekonomik gelişmenin çok yavaş seyrettiği bu dönemler, ticaretin serbestleşmesini, faiz ile paradan para kazanılmasını, rant üzerinden ticaret yapılarak finans sermayesi oluşumunu o dönemlerde bölge devletinin gücünün etkisiyle engellemiştir.
    Roma imparatorluğunun amansız gücüne karşı varlık gösteremeyen finans sermayesi Roma’nın gücünün zayıflaması karşısında Venedik ve Ceneviz gibi şehirlerde ortaya çıkmıştır. Roma’nın gücünün yerini ilerleyen dönemlerde Katolik kilisesinin almasıyla, İslam ve Hristiyanlığın orijinalinde faizin haram olmasıyla bu şehirlerdeki Katolik sermayeler paradan para kazanabilmek için o şehirlerdeki Musevi cemaatini kullanmışlardır.
    Vatikanın ilk 24 papasından 17 si faize karşı çok sert ve acımasız tavır almışlardır. Faizden kazanç saglayanların kiliselere kabulü hristiyan mezarlıklarına gömülmeleri yasaklanmış, faizcilerin öldükten sonra mallarına el konularak bunların ihtiyaç sahiplerine dagıtılması kararları çıkmıştır. Hatta bazı bölgelerde faizciler diri diri yakılmışlardır.
    Fosil yakıtların kullanılmaya başlanması ve coğrafi keşiflerin hızlanmasından sonra artmaya başlayan küreselleşmenin dünya coğrafyasında ilk egemen olmaya başladığı süreci şöyle açıklayabiliriz.
    Londra’lı tüccarların 1830’lu yıllardan itibaren serbestçe dolaşması, ticaret ilişkilerinin çoğalması ve dünya geneline yayılması, Vatikan’ın faize serbestlik getirmesi ile küreselleşme ve paradan para kazanan küresel finans sermayesi oluşumu süreci başlamıştır.


    Küresel sermaye ve uluslar üstü şirketlerin atası olarak kabul edilen ve bugün de örnek alınan şirketin, Hindistan ve çevresindeki egemenlik haklarını Birleşik Krallığa devretmesi ile kurulan ‘’British East India Company’’ nin yükselmesi ile küreselleşme hız kazanmıştır. Bazı araştırmacılar bu birleşme ile İngiliz devletinin küresel sermayeyi ele geçirdiğini iddia ederken, bazıları da bunun tam tersini iddia etmektedirler, ama hangi şekilde olursa olsun bu birleşme ile küresel sermaye ile İngiliz devleti bütünleşmiştir.
    İngiltere’nin 1850lerde bölgesel üretim sermayesinden çıkıp küresel finans sermayesi kontrolüne geçebilmesinin en büyük nedeni eski çağlarda Venedik’te olduğu gibi İngiliz aristokrasisinin diğer Avrupa devletlerinden çok daha evvel pasifize edilmeleridir.
    Küresel sermayenin 1850’den başlayan süreçle birlikte yükselişini sürdürmesi ile Avrupa coğrafyasında Almanya, İngiltere ve Fransa’da, Rusya ve Osmanlı coğrafyasında stratejik hareketlilikler gözlenmiştir.
    Ulusal ekonomi ekolünü benimsemiş Alman imparatorluğunun Osmanlı Devleti ile yakınlaşması, Fransa’nın İngiltere ile yakınlaşması, Rusya’nın stratejik hamleleri 1914 senesine kadar sürmüş, yeni enerji kaynakları üzerindeki keşifler ve araştırmalar yüzyılın geleceğini biçimlendirmiştir. İngiltere’nin stratejik hamleleri ile Fransa ve Rusya’yı yanına çekmesi, ulusal ekonomi ekolünden gelen Almanya ve Osmanlı’yı birbirine yaklaştırmıştır. 1910 sonrası süreçte petrol ve kömür yatakları, ticaret koridorları üzerindeki hakimiyet çatışmaları, siyasal ve askeri gerilimi beraberinde getirmiş, 1. Dünya Savaşı’nı başlatmıştır.
    Savaş sonrası oluşan süreçte İtilaf devletlerinin kazanması ile dünyanın yeni yüzyıl süreci kısmen şekillenmiş, zengin petrol ve kömür yataklarının paylaştırma,sömürgeleştirme süreci başlamıştır.
    1.Dünya savaşından sonra bazı coğrafyalarda küreselleşme hareketleri görülürken, diğer coğrafyalarda ise ulusal ekonomi modelinin izlendiği görülmüştür. Rusya coğrafyasında ise halkları bir arada kabul eden ve tek bir odaktan yönetilen, ulusal ekonomi modeli ile karakteristik özellikleri kısmen bağdaşan komunizm yükselişe geçmiştir. Çıkan 1929 ekonomik krizi sonrası ülke ekonomilerinin çoğunda, ulusal ekonomi modeline yönelim ve içe kapanma söz konusu olmuş, ekonomik anlamda yükselen Almanya coğrafyasında ise ekonomik kriz dinamikleri Adolf Hitler’i ortaya çıkarmıştır.
    Adolf Hitler’in izlediği politika temelde milli ekonomi modeline dayanmaktadır, ama ırkçılık unsurunun devreye girmesi ile diğer devletlerin kolonize edilmesi amacı Hitler’in uyguladığı nasyonalist politikaların karşısına bölgesel ulus ekonomileri ekolünü ve küresel ekonomi ekolünu almıştır. Uygulanan politika sonucunda Birleşik Krallık, askeri-sanayi kompleks A.B.D ve Fransa,Rusya gibi komşu devletler Almanya’nın karşısında yer almıştır.
    2. Dünya savaşı sonrasındaki süreçte imzalanan Bretton Woods anlaşması ile dünya ekonomisi üzerinde kısa dönemli ve bölgesel ölçekli ulus devlet ekonomi modeli izlenmiş, 1960 sonrası dönemde ise Bretton Woods anlaşmasının yıkılması ile küreselleşme yükselmiştir.Böylece küresel sermayenin 1850’li yıllardan 1914-1.Dünya Savaşı başlangıcına kadar süren birinci döneminden sonra ikinci dönemi de başlamıştır. 1990 senesine kadar yükselen ve 90lı yıllarda doruğa çıkan küreselleşme akımı dünya coğrafyasındaki ve enerji kaynaklarındaki gelişmelere bağlı olarak duraklama dönemine girmiş, 11 Eylül saldırılarından sonra bölge coğrafyalarında ulus devlet ve küreselleşme akımları arasında çatışmalar görülmüştür. 2009 senesine kadar süren bu savaş, ulus devletlerin üstünlüğü büyük çoğunlukla ele geçirmesiyle sonuçlanmıştır. 2008 sonbaharında çıkan ekonomik krizin etkileri ve dünya coğrafyasındaki enerji koridorları üzerindeki hareketlilikler, küresel ekonomi devrinin tamamen kapatılmasının ve ulusal ekonomilerin egemen olduğu yeni dünya düzeninin şekillendiğini göstermektedir.



    Küresel ve Ulusal Ekonomi Modelleri ile Enerji Kaynakları İlişkisi

    1.Dünya savaşı önceleri enerji kaynakları üzerindeki araştırmalar devrin bir numaralı enerji kaynağı olan kömürün yerini petrolün alacağı farkedilmiş ve stratejik hedefler petrole kaydırılmıştır. Petrolün 1930lu yıllardan sonra yaygınlaşan bir şekilde kullanımı giderek artmış ve 2005 senesine kadar artışını sürdürmüştür.
    Küresel ekonomilerin yaygınlaşması ile ekonomik büyüme üzerine temelli küresel sermaye, enerji tüketiminin sürekli artmasına, bununla beraber insan populasyonunun artmasına neden olmuştur. Enerji kaynaklarındaki tüketim hızının artması, sınırlı enerji kaynaklarının hızlı bir biçimde tükenmesine yol açmış ve bu kısır döngü artarak devam etmiştir.
    Yeni petrol rezervleri aramaları petrolün yaygın olarak kullanılmaya başlamasından itibaren artarak devam etmiştir.
    Dünya ekonomilerinin en önemli enerji kaynağı olması ve petrol konusundaki değişimlerin dünya ekonomilerini doğrudan etkilemesi dolayısıyla petrolün üretim süresi boyunca petrolün biteceği, rezervlerin azaldığı ya da petrolün bulunduğu, rezervlerin uzun ömürlü olmadığı konusunda sürekli dezenformasyonlar ve spekülasyonlar yapılmıştır.
    Petrol konusunda en önemli öngörülerden biri 1956 yıllında yapılmış ve M. Hubbert King ‘’petrol üretim zirvesi’’ terimini ortaya atmıştır.
    Bir petrol kuyusunda üretim önceleri üstel olarak artar ve daha sonra plato yani yatay üretime geçilir. Suni basınç yaratma yöntemleri zamanla verimi artırmada etkisini kaybeder ve nihayet kuyudan yapılan üretim üstel olarak düşer. Her bir kuyunun üretim eğrisi toplu olarak ele alındığında sahanın üretim eğrisi elde
    edilir. Bir petrol sahasının üretim eğrisi ise çan eğrisini andırır. Hubbert eğrisinin başlangıç varsayımı budur.

    Hubbert’in Çan Eğrisi hipotezine göre petrol kuyularında olduğu gibi bir petrol sahasında da üretime
    başlandıktan sonra önce hızlı bir artış yaşanır sonra zirve üretimine gelinir, zirveden sonra kısa bir platonun
    ardından düşüş başlar ve asimptotik olarak sıfır üretime yaklaşılır. Eğri altındaki alan yada diğer bir deyişle
    eğrinin integrali ise toplam üretim miktarını verir.


    Hubbert’in ortaya attığı teoriyi hiç kimse dikkate almamış ve onu aşırı kötümser olmakla suçlamıştı, ta ki Amerika'nın petrol üretiminin gerçekten 1970 yılında üretim zirvesine geldiğinin farkına varılmasına kadar.
    O tarihten bu yanadır Amerika'nın petrol üretimi her geçen yıl gittikçe düşmektedir. Hubbert’in orijinal modelinin ne kadar bilimsel olduğu tartışma götürür ama tarihe Hubbert eğrisi olarak geçen bu prensip
    önemlidir ve petrol üretim zirvesi çalışmalarının temelini oluşturur. Hubbert ve onun takipçileri daha
    sonra dünya petrol üretim zirvesine ne zaman gelineceği üzerinde yoğunlaşmışlardır.
    Bütün bunlar dönüp dolaşıp kilit bir soruya gelmektedir: Dünya petrol üretim zirvesine ne zaman gelinecektir?
    Bu nokta çok önemlidir, çünkü dünya petrol üretim zirvesinin aşılması ve üretimin düşmesi nedeniyle ekonomik büyüme üzerine temellenmiş küresel ekonomi, yeni enerji kaynağının bulunamaması sebebiyle durmak zorunda kalıcak ve ekonomik küçülmeler başlayacaktır. Böylece dünya ekonomileri ulus devlet modeline yönelmek için fırsat bulucak, petrol yataklarına ve koridorlarına el koymaya çalışacaktır. Ekonomilerde gümrük ve korumacılık artacak, bu hamleler ulus ekonomisinin yan etkileri olan neo-nasyonalist politikaları da beraberinde getirecek, küreselleşme döneminde karmaşıklaşmış toplum yapısı daha homojen bir toplum modeline dönmeye çalışacak, böylece ulus değerler yükselecek, ulus ekonomi modeli uygulanan coğrafyalarda ırkçılığı da beraberinde getirecektir.

    Ayrıca enerji kaynaklarının azalması enerji kaynaklarını kontrol etmeye çalışan ulus devletler ve yüksek büyüme sürdürmek için enerji ihtiyacı olan gelişmekte olan ülkeler arasında kaynak çatışmalarını beraberinde getirecek, küreselleşme ekonomisine devam etmek isteyen ülkeler ile kontrollü küçülme ya da yerel enerji kaynaklarına bağlı düşük büyüme sürdürmek isteyen ulus devletler karşı karşıya geliceklerdir.

    İşte bu noktadan hareketle, ulus devlet modelini savunan devlet yöneticileri petrol üretiminin azalma durumu karşısında şöyle bir pozisyon almışlardır:
    ‘’Benim ülkem altyapısı tamamen petrole dayalı olarak büyümüştür. Petrol teminindeki kısıntı benim ülkemi yok eder. Ülkemin bekaası için bu petrole el koymak zorundayım.. Küreselleşme ekonomisini sürdürmek isteyen ülkeler kendi başlarının çaresine bakmak zorundadırlar.. Kaynaklara saldırı olursa ekonomik ve askeri yaptırımlar uygulamak zorunda kalırım.’’

    Petrol üretiminin azalması karşısında küreselleşme modelini savunan devlet yöneticileri ise şöyle bir pozisyon almışlardır:
    ‘’Gelişmiş ülke pazarları yani ABD ve belli başlı Avrupa ülkeleri artık tüketime doymuştur. Onlara mal satamıyoruz ve dolayısıyla hızlı ekonomik büyüme sürdüremiyoruz. Bize yeni pazarlar gerekmektedir. Bu pazarlar da Asyanın doğusunda gözükmektedir. Gelişmiş ülkelerin petrole ulaşamayıp çökmeleri finans sermayesini ilgilendirmez. Bu yüzden gelişmiş ülkeler enerji karnesine bağlanmalı, biz de ortadoğudan Asyanın doğusuna enerji hatlarını döşeyelim onlar gelişsin, tüketsin, hızlı ekonomik büyüme sağlasın, biz de para kazanalım demektedir.’’




    Dediğim gibi taslak metindir, tamamen düzeltmeler yapılmamıştır, ama en azından küreselleşme ve ulus devlet modelleri arasındaki çatışmalar hakkında fikir edinmek için yol göstericidir..




  • Geçen hafta irandaki bir santral işi için iranlı bir yetkili bir sunum gerçekleştirdi. Sunum sırasında teknik veriler de kullanıldı ve iranın petrol rezervine geldi olay. yetkili kişi irandaki yeni petrol keşfi artış(exploration rate) oranının üretim oranından(production rate) fazla olduğunu belirtti. kendisine bu bulunan kaynakların feasible (uygun,üretilebilir) olup olmadığını sordum, kesinlikle cevabını verdi. üzerine de " bize 70li yılların başında petrolün 30-40 yıl ömrü kaldığı söylenirdi ve hala aynı şey söyleniyor" gibisinden bir laf etti.

    belkide göz boyamak için söyledi kim bilir :)
  • quote:

    belkide göz boyamak için söyledi kim bilir :)


    Eğer aynı şahısla karşılaşırsanız, İran'da petrolün karneye neden bağlandığını da sorarsanız ve cevabı da bizimle paylaşırsanız memnun olurum..

    />


    80li yıllarda üretimdeki sert düşüş İran-Irak savaşı nedeniyle olsa gerek, sonrasında ise üretim çok artırılamamış ve yavaş seyirle devam ediyor, burada Hubbert Teorisi pek uygulanamıyor, çünkü politik olaylar ve petrol rezervlerindeki keşifler arasındaki uzun süre çok dalgalı bir grafik oluşturmuş.. Üretimin artırılmasının baskılandığı bir üretim seyri var gibi.. İran konusunda çok fazla bilgim olmadığı için böyle bir yorum getiriyorum ama eksik de olabilir..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: hazardousmen

    quote:

    belkide göz boyamak için söyledi kim bilir :)


    Eğer aynı şahısla karşılaşırsanız, İran'da petrolün karneye neden bağlandığını da sorarsanız ve cevabı da bizimle paylaşırsanız memnun olurum..

    />


    80li yıllarda üretimdeki sert düşüş İran-Irak savaşı nedeniyle olsa gerek, sonrasında ise üretim çok artırılamamış ve yavaş seyirle devam ediyor, burada Hubbert Teorisi pek uygulanamıyor, çünkü politik olaylar ve petrol rezervlerindeki keşifler arasındaki uzun süre çok dalgalı bir grafik oluşturmuş.. Üretimin artırılmasının baskılandığı bir üretim seyri var gibi.. İran konusunda çok fazla bilgim olmadığı için böyle bir yorum getiriyorum ama eksik de olabilir..




    petrolün karne ile dağıtıldığını bilmiyordum. eğer öyle ise zaten söyledikleri faso fiso olur. madem o kadar çok petrolün var ne diye kendi halkına karne ile dağıtırsın..




  • quote:

    Ambargo yüzünden rafinerilerini büyütemeyen İran, benzininin yüzde 40'ını ithal ediyor. 7 Haziran'dan itibaren araç başına günde 3 litre benzin hakkı tanınacak

    Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) iki numaralı üreticisi İran'da yüzde 25 oranında zamlanan benzin, 7 Haziran'dan itibaren karneye bağlanacak.

    Dünyanın en ucuz benzininin satıldığı İran'da benzinin litre fiyatı geçen salı günü 800'den bin riyale (15 YKR) çıkarılmış ve bu hafta uygulanması beklenirken altyapısı yetişemediği için 7 Haziran'a ertelenen karne uygulaması gereği araç başına günlük 3 litre benzin hakkı tanınacağı açıklanmıştı.
  • irandaki rafineriler artan talebi karşılayamamaktadır.Temel neden budur . Yoksa petrol açısından çok zengin bir ülkedir. Şah devrildiğinden beri Amerikanın gözü devamlı olarak bu ülkenin üstünden düşmemiştir. 70 li yıllarda şah Rıza sayesinde yapılan anlaşmalar ile Amerikalı şirketlere çok büyük avantajlar sağlanmış idi ama artık nufuslara aşırı kalabalık oldu eski rafilerileri elden geçirmeleri veya yenilerini yapmaları gerekiyor ama paralarını savunma ve nüklleer teknolojiye yatırdıklarını da sağır sultan biliyor


    http://www.globalsecurity.org/military/world/iran/oil.htm



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 24 Mart 2009; 14:10:30 >




  • Amerikalılar Mars'ta büyük buzullar bulmuşlar. Temiz su demek buda tabi. Eğer bu doğruysa, ileride Mars'a göç yaşanabilirmi?
  • siz dünyadan çabuk sıkıldınız galiba , dünyada petrol bitse de daha uzun yüzyıllar yetecek su mevcut . ne gerek var milyonlarca uzak bir gezegende damla suya muhtah olmaya değil mi?

    ayrıca bir kapalı devre sistemde yaşanabilirsik ve hayatı sürdürebileme açısından daha insanoğlunun yapacağı çok çalışma var.Edene projesi diye büyük bir yatırımla pratikte uzayda yaşanabilirse ne gibi problemler ile karşılacağımızı öngören bir çalışma başlatıldı .İçeriye girecek ve birkaç yıl hiç çıkmadan yaşaması öngörülen insanlar biyolojik dengeyi sağlayarak bir kapalı çevirim içinde kalcaklardı . sonuç kapılar kapatıldı ve bir sürü sorun başladı içeridekileri bir süre sonra dışarı çıkarmak zorunda kaldılar , detayları bulabilirsem veririm. Uzun süre bilim teknik dergisi konu ile ilgili haberler vermişti , sonuçta elimizde dünyanın havası ve suyuna muhtaç bir büyük sera kaldı o kadar. marsta yaşam uzun bir süreci içermekte ama imkansız değildir, bu çabaya değecek noktaya insanoğlu gelmeyi düşünüyorsa , süreci aksatmak için dünyamıza biraz daha önem verse inanaki cennet (eden) gerçekten de dünya olur.

    http://peyzaj.org/eden-projesi-eden-project/


    quote:

    Orjinalden alıntı: newmonarch

    Amerikalılar Mars'ta büyük buzullar bulmuşlar. Temiz su demek buda tabi. Eğer bu doğruysa, ileride Mars'a göç yaşanabilirmi?




  • gerçekten bir cennet yaratma adına büyük bir çaba sarfedilmiş detaylar için bakınız sayın @monarch

    http://www.edenproject.com/



    Eden Project

    Bodelva, England, PL24 2SG, UK
    01726 811 911

    Bağlantı: <http://maps.google.com/maps?f=q&source=s_q&hl=tr&geocode=&q=Eden+Project,+Bodelva,+St+Austell,+Cornwall,+PL+24+2SG&sll=50.359932,-4.740987&sspn=0.007406,0.015128&ie=UTF8&cd=1&ll=50.362246,-4.74412&spn=0.014811,0.030255&t=h&z=15&iwloc=B&lci=com.panoramio.all>



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 25 Mart 2009; 13:06:16 >
  • 
Sayfa: önceki 1213141516
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.