Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (25. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
190.111
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 2324252627
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: nlty2000

    quote:

    Orijinalden alıntı: vezir
    Tek farkı bu politikalara direnen bir parti görüşü varsa ve başta olursa onu bir vuruşta aşağı indirmek için ipi çekmek yeterli olacaktır. yani taşeronluk yapmamak gibi bir seçeneğiniz olmamaz. Zaten olsa idi bu ülkeyi çoktan bulurlardı. Ama jeopolitik coğrafyamız bizi birçok açıdan onların politikalarına mecbur etmektedir. Bütün bu nedenler dolayısıyla diyorum ki ,

    ülkemize bopru hatları bir kez kurulduktan sonra bekçiliğimizi de güzelce yaparsak ileride bir daha ekonomik kriz çıkmama olasılığı yükseliyor. Sonuçta ihtiyacımız dolar ise bunu basan abd merkez bankası değil miverir emri bastırır paralrı bu kadar basit

    Katılmıyorum.

    Hükümetlerimiz hiç bir şekilde şu ya da bu ülkenin hizmetkarı olmak zorunda değil. Bir ülkede egemenseniz kimse size ne yapacağınızı söyleyemez. Ancak ambargo uygulanır, ya da kolay lokma iseniz bombanırsınız. Kolay lokma olmamak için ordu lazım, bizde var. Ambargoya direnmek için kendinize yetebilmeniz lazım, son on onbeş yıla kadar yetebiliyorduk. Küreselleşme masalına inanan saftirikler bir ulusun hayatta kalması için birinci şartın kendine yetme kabiliyeti olduğundan habersizler. Ki bunu tecrübeyle öğrendik biz, öğrenmedik mi? Kıbrıs çıkarmasında ithal ürünlere bel bağlamanın ne kadar ne kadar tehlikeli olduğunu öğrenmedik mi? Saf mıyız biz yahu? Hepi topu 30 yıl önce dersimizi almış olmamız gerekirken yerli üretimi daha da baltalıyoruz, daha da petrol bağımlısı hale geliyoruz.

    İşte bu noktada şu mekanizma devreye giriyor: Benim gibi milli kaynaklara dayanmayı düşünen hükümetlerin ipi çekiliyor. Ecevit'i iki defa indirdiler. Sanırım Erbakan'ı da aynı sebeple indirdiler ama ondan emin değilim. Ama sonuçta kum balığı gibi atlayıp oyuna gelen seçmen. Seçmen indiriyor hükümetleri. Ne zaman aklı başında, milli egemenliği savunan biri seçimi kazanır, tezgahlar, kapanlar kurulur. Ama yok efendim küresel ekonomiye, para piyasalarına, bankacılık sistemine inanıyoruz, bu sistemle kalkınacağız diyorsanız rüya görüyorsunuz. Küreselleşmenin birinci hedefi ulusal ekonomileri yok etmek ve bütün ülkeleri birbirine mecbur etmektir. Siz buna razı olursanız işte okyanus ötesinden gelen emirlere boyun eğmek zorunda kalırsınız. Başkasına hizmet etmek sizin çıkarınıza uygun mu? Değil. Sizi daha müreffeh, daha mutlu yapıyor mu? Hayır. Şu dönemde petrol sonrası döneme hazırlık için size katkı sağlıyor mu? Zinhar hayır. Manzara ortada.

    Ayrıca artık paranın peşinde koşmayı bırakıp fiziksel gerçeklere gözümüzü açmanın, enerji krizine(kriz de değil ya, öyle deniyor biz de öyle diyelim) hazırlanmanın zamanı. Bir süre sonra hiç bir paranın değeri kalmayacak. Dünyanın her yerinde(belki İsviçre hariç!) hiperenflasyon olacak. Nedenlerini Kesişen Yollar yazımda anlattım. Şu anda para ile ilgili yeni bir yazı hazırlıyorum. Vaktim olursa yarın koyacağım inşallah.
    _____________________________
    cokus.wordpress.com


    Aklına sağlık.Eline sağlık.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi CiGa95 -- 1 Eylül 2009; 14:41:44 >




  • özetle petrol bitmeyecek ama artık alınamayacak kadar pahalanacak . Bu da zincirleme olarak yeni bir küresel kriz doğuracak.ancak 79 veya 73 krizinden farkı fiyatlar bir daha aşağı inmeyecek .
    quote:

    Orijinalden alıntı: ucanhoroz

    Arkadaşlar sanıyorum ki çok güzel açıklamalar yapmışsınız uzun uzun ancak ben anlamıyor ve anlamya çalışırken sıkılıyorum.okuyorum okuyorum anlamıyorum ya Bu benzin kaç sene sonra biter ve bitene kadar fiyatları ne şekilde artar.Şunun bi açıklamasını yapsanızda ben de başlığı daha fazla işgal etmesem
    saygılar




  • quote:

    Aklına sağlık.Eline sağlık.Türkiye dedin'mi,antiemperyalizm dedin'mi.mllli dedin'mi akan sular durur.Sayın çoğalsın.


    son milli uygulayıcımız Mustafa Kemal ATATÜRK' tür .bunun dışındaki yöneticiler ya kendilerine ve yandaş çevrelerine ya da emparyalizme hizmet etmişlerdir. Bu konuda daha önceleri birinci iktisat kongresini tüm metnini yayınlamıştım. Eğer istenirse tekrar bulur yayınlarım kendini ;''Türküm '' sayan herkesin okuması ve uygulanmasını sağlayacak politikada görüş belirten hükümetleri desteklemesi gerekir.Şuanda mevcut olmup olmadığı ayrı tartışma konusudur ama dönüşüm şarttır. Bunu 1920-1938 arası başardıysak şimdi neen başarmayalım. Nufusun artmış olması önemli olmasına rağmen bir eksiklik değildir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 12 Ağustos 2009; 11:44:21 >
  • Milli-küreselleşme kapsamında bizim halkımızın da hatalı olduğunu daha doğrusu değerlerine sahip çıkamadığını düşünüyorum..

    Bizim ülkemizde ''millilik'' kavramı gelişmemiş, bunun ne olduğunu bilemiyoruz, tam bir sömürge değiliz ama neredeyse olmak üzereydik.. Allahtan üzereydik diyorum, çünkü dünya konjonktürü değişiyor..

    Toplum olarak dilimizin içine her yere ingilizce fransızca kelimeleri sokuyoruz, değerlerimizi unutuyoruz, bunları eleştiriyoruz ama eleştire eleştire yapıyoruz.. Aslında çok uzun bir konu ama şu paragraf biraz açıklar..

    quote:

    (...)Dışa bağımlılık ve dışa kaynak aktarma işte bu şekilde işler.
    Devleti, hükümeti eleştirmek işin kolay yanıdır. Ama o hükümetleri de yabancı devletler bunun için kurmaktadır.
    Peki bu insanımızı sorumluluktan kurtarabilir mi?
    Teoride çok ulusal ama aslında işbirlikçi bir insan yapımız yok mu?
    Teoride çok antiemperyalist ama fiiliyatta dışa bağımlı değil miyiz?
    Ve yine teoride sosyalist ama gerçekte serbest piyasacı değil miyiz?
    Ülkemizin kaynaklarını bu şekilde tüketmiyor muyuz?
    Ülkemizin talanından hükümetler kadar biz de sorumlu değil miyiz?
    Atatürk’ü çok sevdiğimizi söyleriz ama onun ekonomik programını neden uygulamak istemeyiz?
    Hadi dönelim Atatürkçü iktisada...
    Karayollarına çok mu kızıyoruz, dört bir yanı demir ağlarla örmekten mi bahsediyoruz...
    O zaman araba sevdasından vazgeçelim...
    Yerli malı kullanalım, yabancının toplu iğnesini bile kullanmayalım.
    Kullanmayalım ki paramız yurdumuzda kalsın.
    Kendi fabrikalarımızı kuralım, kendi sanayimizi kuralım, kendi teknolojimizi üretelim. (...)



    Dünya konjonktürüne gelince..

    Ben 5 sene sonra DOLARın bir tuvalet kağıdına dönüşeceğini düşünüyorum.. ABD 24 saat para basıyor, karşılığı var mı? Yok.. Bu tamamen bir hiperenflasyonik bir durum.. Aynı zamanda ABD'nin dış borcu 11 trilyon dolar.. Doların ayakta durmasının sebebi sadece askeri gücü.. Peki Dolar alacaklısı ve dolar rezervi olan en büyük ülkeler hangileri? Çin, Arap ülkeleri, Asya kaplanları, biraz Rusya biraz da Japonya..

    Şimdi akıl var mantık var, ABD doları güçlendirirse şimdi 11 ileride 14 trilyon olucak doları nasıl öder? Mümkünatı yok ödeyemez.. Ne yapıcak? Üstelik üretimlerinin ekonomi içindek oranı %10.. O zaman doları çökertip, yerine ''yeni dünya düzeni'' ülkeleri ile bir para birimi oluşturacak.. Böylece hem sistemden istenmeyen ülkeler atılacak, böylece ABD tuvalet kağıdı olmuş şekilde trilyonluk borcunu ödeyecek, bir taşla iki kuş..

    Ama en önemli konu şu.. Yeni dünya düzeni ülkeleri kim?

    Almanya-Fransa-ABD-Japonya-irili ufaklı Avrupa ülkeleri ve Rusya...

    Burada Fransa-Almanya-Rusya bloğunun yeni dünya düzenini şekillendireceğini düşünüyorum... Tabii ABD de bu 3 ülkenin yanında ve taşeronu konumunda olucak.. Sonuçta ABD de bir Avrupa ülkesi denilebilir, etnik temeline bakılınca..

    Rusya'nın Avrupa'ya ya da ABD'ye saldıracağını kesinlikle düşünmüyorum, çünkü AB ile karşılıklı çıkar ilişkileri buna izin vermez, Rusya da oyunu iyi anlayıp batı tarafına yaklaşıyor.. Bütün enerji hatlarını batıya çeviriyor, kendisi de Asya'nın ve batı Avrupa'nın bölgesel egemen gücü olucak..

    Alternatifi ise Çin ve Hindistan bloğu.. Rusya'nın bu bloğu seçiceğini kesinlikle düşünmüyorum.. Seçerse Avrupa'yı karşısına alır, ama kesinlikle seçmez, Ruslar iyi satranç oynar..

    Ben ilk kıvılcımın Rusya Çin sınırlarında yaşanacağını düşünüyorum.. Ortadoğu ülkelerinden gaz-petrol akışı kesildiği vakit, Çinliler ilk olarak en yakın Rusyaya saldırabilirler..

    Öte yandan Fransa da batı bölgesinin egemen gücü olarak çıkıyor..

    Almanya ise 2000 sene önceki Roma imparatorluğu sistemi olarak dünya egemenliğine soyunuyor.. Görebildiğimiz bu.. Bunu anlayabilmek için Roma sistemini anlamak lazım.. Tek bir dünya egemeni ve etrafında bölgesel süper güçler..

    Bizim bölgemizde ise İran-İsrail ve Türkiye var.. Bu 3ünden 2si veya 1i bölgesel güç olarak ön plana çıkacak.. Bu 3 ülkenin göstereceği performansa bağlı.. Biz kolonyal güç olarak ortaya çıkamayız, ama bir de şöyle bir şey var, petrol jandarmalığına soyunabiliriz.. O zaman sınırlarımız uçar gider.. Tabii bunun için biraz milli olmamız şart..

    ABD ise 2020'den sonra bölgesel güç olarak kalıcak, yine kolonyalist yapısını sürdürecek..

    Yeni dünya düzeninde ise Asya kaplanlarına, Çine, Hindistana, Kuzey Afrika ülkelerine, Güney Amerika ülkelerine yer yok.. Onların hepsi sistem dışına itilecek... Buna da 3. dünya savaşı diyoruz..

    Tabii bu yeni düzenin adı asla ve asla '''küreselleşme'' değil.. Bunun adı ''ulus-devletler sistemi'' ya da bilimsel adıyla ''muted-multi polar world''

    Çok kutuplu dünya sistemi- ama kutuplar birer düşman değil, rakiptirler.. Ekonomik sistemi de ''faiz''in olmadığı, bölgesel ticaretin olduğu, tüketimin üstün değer olarak kabul edilmediği bir sistem.. Bu Roma dönemine benzetilebilir, çünkü çok benziyor..


    Dikkat ederseniz İngiltere ismini telaffuz etmedim... İngiltere 200 yıldır küreselleşmenin merkezi, yöneteni, yönlendireni, egemeniydi.. Sistemleri batıyor.. 100 sene önce Almanya'nın bugün uyguladığı modelin aynısını İngilizlere teklif etmesi nedeniyle oluşan sıkışmada 1.dünya savaşı patlak vermişti, bizim petrol alanlarımızı ele geçirdiler, Osmanlıyı yıktılar, 2. dünya savaşında da aynı şekilde savaştılar, son 30 yılda zirveye çıkmışlardı.. Bütün dünya dillerini konuşmaya başladı.. Şimdi ise İngiltere dibe, Almanya zirveye doğru yolculuk yapıyor..



    Bir DİPNOT: Türkiye'ye son 6 ayda 18 milyar dolar kaynağı belirsiz para girişi oldu.. IMF ise ''Nerden buldun'' yasasının çıkması için diretiyor.. Bunun çıkması ise bizim ülke ekonomimizin çökmesi demek.. Bu 18 m.d. bizi ayakta tuttu, yoksa tamamen dağılırdık, ABD bugün karapara ile savaşıyor, uyuşturucu ile savaşıyor, Meksikada ortak operasyonlar düzenliyor, heryerde sıkı mali politikalar uygulanıyor, İsviçre bankalarının hesaplarını istiyor, böyle olunca da bu paraların hepsi güvenli liman olarak bize kaçıyor..

    Aslında bizi ayakta tutan ABD değil, bu paraların sahibi, yani diğer adıyla da küresel sermaye.. ABD'nin yanlış algılandığını düşünüyorum..

    Türkiye'de milli denilebilecek hem de yeni dünya düzenine göre hareket edebilecek bir hükümeti ABD destekler.. Çünkü bugünkü ABD'nin, 1980deki ABD'nin tam zıttı olduğunu düşünüyorum..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 12 Ağustos 2009; 12:12:43 >




  • quote:

    Aslında bizi ayakta tutan ABD değil, bu paraların sahibi, yani diğer adıyla da küresel sermaye.. ABD'nin yanlış algılandığını düşünüyorum..


    evet aynen katılıyorum ancak işin temelinde amrika ve dünyayı yöneten paranın kontrolünü ellerinde tutan cemiyet (üzerinde göz ve piramit olan) değil midir. Nerede yaşadıkları değil nasıl bir sistem kurmak istedikleri dünya için önem arz ediyor. 1920 lerin hiper enflanisyonist ortamında almanya bu para patronlarının durumunu kullnarak halkı bileyerek meşhur doktirinini sergilemiş ve yahudi adının para ile bağdaştırılması hedeflenmiş idi. yani 1920 -1930 aralığında almanyada ve avrupada para tek kutupta toplanmamış olsa idi savaşa gerek kalmayabiliridi. Biraz iddaalı bir söylem olabilir ama detayları bilen sizler için kolayca anlaşılacağına eminim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hazardousmen

    Milli-küreselleşme kapsamında bizim halkımızın da hatalı olduğunu daha doğrusu değerlerine sahip çıkamadığını düşünüyorum..
    Çok kutuplu dünya sistemi- ama kutuplar birer düşman değil, rakiptirler.. Ekonomik sistemi de ''faiz''in olmadığı, bölgesel ticaretin olduğu, tüketimin üstün değer olarak kabul edilmediği bir sistem.. Bu Roma dönemine benzetilebilir, çünkü çok benziyor..

    Şuan dünyada ekonomik kriz olduğu için bu tarafıyla değerlendiriyoruz durumu.Bence son hamleleri göremediğimiz yada hesap edemediğimiz işçin bu öngörüler geçerli olmakla beraber eksik kalıyor.Zira tükenmekte olan bir kaynak için üçüncü dünya savaşı yada petrol jandarmalığı gerekiceğini düşünmüyorum.Ama tükenecekse!!!Kaldı ki bir şuan petrole alternatif enerji kaynakları varken canım yeryüzümüzün nedne petrol için kan dökülsün ki?Sizce de bu basit bi neden gibi görünmüyor mu?Ve bu sebebin arkasından devam edip ekonomi ve afrika ve asya ülkelerinin çinin devre dışı bırakılması sizce bir sonraki level için bir alt yapı olamaz mı ?
    Ya da sağlamasını yapalım.
    Amerikanın Afganistana girişindeki gerçek sebep neydi?
    Neden önce Saddam Hüseyin gibi bir adamı yetiştirip sonra Baş yapıp öldürttü?
    Şimdi neden Rusya ile birleşiyoruz ?
    Rusya Amerika ile olan düzenini bozamaz sa bizim ortaklığımız ne anlama geliyor?
    Bölgesel süper güçler olacaksa nede biz bölgemizde alternatifliyiz ya da jandarmalığa yakınız?
    Bence tüm bunlar alternatif enerji dışında küresel ısınma ile patlayacak su savaşları öncesinde küçük bi sente ayarıdır.Pakistan Afganistan Irak aramızda olmayacak durumdalar.Yönetimleri belli.Bu bölgede tarafımızda olacak kimse kalmıyor.Bence yapılmak istenen yine ekonomik ve siyasal olarak Şanlı İmparatorluğumuzda olduğu gibi bizi yalnız bıraktırmak.Yardım edecek ülkeri devre dışı bıraktırarak savaşa girmemizi sağlamak.
    Sizce insanlar araçlarına petrol bulamadıkları için mi savaşırlar susuz kaldıkları için mi?
    selamlarım horozlarım.




  • quote:

    Şuan dünyada ekonomik kriz olduğu için bu tarafıyla değerlendiriyoruz durumu.Bence son hamleleri göremediğimiz yada hesap edemediğimiz işçin bu öngörüler geçerli olmakla beraber eksik kalıyor.Zira tükenmekte olan bir kaynak için üçüncü dünya savaşı yada petrol jandarmalığı gerekiceğini düşünmüyorum.Ama tükenecekse!!!


    Siz önemli bir ayrıntıyı gözden kaçırmışsınız.. Petrol tükenmesi ile Petrol zirvesi..

    Bakın hemen şöyle anlatayım, şimdiye kadar günlük 1,2,3....... milyon varil üretilerek geldi ve 2008 senesinde günlük üretim 87 milyon varilde zirve yaptı, şimdi de 86,85,84...... 4,3,2,1.... diye 40-50 sene boyunca gidecek.. Yani aslında tükeniyor ama tükenişi bir anda olmuyor, yavaş yavaş oluyor, bugün 87 milyonluk bir talep varken, arz talebi karşılamıyor.. Anlaşılmıştır sanırım.. Böyle olunca da müzik çalarken ayakta duranlar, müzik sustuğunda hemen sandalyeye oturmaya çalışırlar, tabii ki de petrol jandarmalığı gerekicektir..

    quote:

    Amerikanın Afganistana girişindeki gerçek sebep neydi?


    Asya kaplanlarının Ortadoğu ile arasındaki enerji hattını kesmek..

    quote:

    Neden önce Saddam Hüseyin gibi bir adamı yetiştirip sonra Baş yapıp öldürttü?


    Irak petrollerinin jandarmalığını verdi, ambargo koydu, petrolün tüketiminin artmasını engelledi, ''sakla samanı gelir zamanı'' dedi, sonra da samana el koydu..

    quote:

    Sizce insanlar araçlarına petrol bulamadıkları için mi savaşırlar susuz kaldıkları için mi?


    Petrol bulamamak, işsizlik demektir, işsizlik demek açlık demektir, üstelik gıda da petrol ile taşınır, yani petrol bulamayınca insanlar savaşır..

    quote:

    Bence yapılmak istenen yine ekonomik ve siyasal olarak Şanlı İmparatorluğumuzda olduğu gibi bizi yalnız bıraktırmak.


    Olaylara bizim penceremizden değil, onların penceresinden bakın.. Onların ne istediğini anlarsanız olayı çözersiniz.. Maalesef Türkiye'de bu konuda biraz duygusal düşünülüyor, ilişkiler duygusal değildir, çıkarlar karşılıklıdır, ABD nin bize garezi yok, masada bütün Osmanlı imparatorluğu sınırlarında bir petrol jandarmalığı yaparmısın önerisi bile vardır ama bizim bu öneriyi değerlendirecek ne kadar gücümüz var bilemiyorum.. Çıkarlar kesişirse düşmanız, çıkarlar örtüşürse dost.. Bir uluslararası ilişkiler kuralı.. Hem bu işler hep karşılıklı, ''hak verilmez alınır'' Biz masaya otururken tabii ki hakkımızı arayacaz, aramayana hak yok..




  • özetle bir konuyu düzeltmek istiyorum jandarmalık değil , TAŞERONLUK . Benzer kavram gibi görülse de taşeron biraz para da kazanır ama esas kârı , işveren yapar. Rusya işveren olarak pazarını genişletmek ve dfaha büyük pazar payı hedefliyor çünkü yine arkadaşlarımın belirtiği gibi eğer peak yani zirve noktasına geldiysek bundan sonra üretim düşüşü olacak ve petrol fiyatları yükselecek , dolayısı ile karlar da anormal yüksek olacaktır.

    Son kriz çıkmasaydı arabistan kralları servetlerini daha çabuk katlayacaklar idi. ZAten kuyuları açmışsanız ve petrolün satış fiyatı katlanırsa karı hayal edin. Milyarlarca dolardan değil trilyonlarca dolardan bahsediyorum.

    tamam arama faliyetleri falan yüksek paralr ancak zaten rezervleri belli olan ülkelerin yönetimlerini ve ekonomi bakanlarının toplanmtılarını hayal edin. Herhalde her toplantıda çak bakalım diye bakanlar veya yöneticiler ellerini havaya kaldırıyorlardı . 100 doalr psikolojik barajı boş yere kırılmadı , bu bir deneme idi yakında yeni denemeler görünecek ama şimdilik biraz yavaş seyrediyor.

    10 sene sonra petrolün varil fiyarı 250-300 dolar olursa hiç şaşırmayın.Belki süre çok uzun bile olabilir ama aralığı bilerek uzun tutuyorum ki olay anlaşılsın.




  • İlgimi çeken yazıdan yapacağım alıntı ile konuya devam etmek istiyorum:

    There to be a consensus forming that last year's financial crash was precipitated by the spike in oil prices last summer, when oil briefly touched $147/bbl. Why this should have happened seems rather obvious. Since most things in a fully developed, industrialised economy run on oil, it is not an optional purchase: for a given level of economic activity, a certain level of oil consumption is required, and so one simply pays the price for as long as access to credit is maintained, and after that suddenly it's game over. François Cellier has recently published an analysis in which he shows that at roughly $600/bbl the entire world's GDP would be required to pay for oil energy, leaving no money for putting it to any sort of interesting use. At that price level, we can't even afford to take delivery of it

    And so, the actual limiting price, beyond which no economic activity is possible, is certainly a lot lower, and last summer we seem to have experimentally established that to be around $150/bbl. We may never run out of oil, but we have already run out of money with which to buy it, at least once, and will most likely do so again and again, until we learn the lesson. We will run out of money to pump it out of the ground as well. There might still be a few gushers left in the world, and so there will be a little bit of oil left over for the world's wealthiest individuals but it won't be enough to sustain an industrial base, and so the industrial age will effectively be over, except for a handful of scattered solar panels, wind generators, and hydroelectric installations


    Yazının Türkçe özeti şöyle: Petrolün varil fiyatı 600 doları bulduğunda dünyadaki gayri safi hasılanın TAMAMI petrol satın alınması için kullanılacak. Bu fiyat seviyesinde bırakın kullanmayı, petrolün nakliyesi, için bile para kalmayacak.

    İkinci paragrafta anlatılanları ise şu sıralar çokça kaynaktan benzer şekilde okuyorum. Kısacası denilen şudur ki: 2008 yazında petrolün varil fiyatı 150 dolara ulaştığında gelişmiş ekonomiler bunu karşılayamadı. Petrol tükenmedi fakat tüm ekonomik döngü içerisinde petrol harcamaları öylesine büyük bir boyut aldı ki para rezervi azaldı ve ekonomiler çökmeye başladı. Ekonomilerin çökmesiyle beraber petrol ucuzladı. Ucuzlayan petrol ekonomilerin toparlanmasına ve malesef eski alışkanlıklarına geri dönmesine sebep oldu. Açıkça görülmektedir ki bu geri dönüş petrol fiyatlarının tekrar yükselmesine ve yeni ekonomik çöküşlere sebep olacak.
    Bu bir döngü ve bizi petrol sondajı için bile para bulamayacak hale getirecek..

    ** Yazının tamamını üşenip çeviremedim. Fakat anlayanlar için çok basit ama etkileyici olduğunu düşünüyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hazardousmen
    Bizim ülkemizde ''millilik'' kavramı gelişmemiş, bunun ne olduğunu bilemiyoruz,
    Sanırım bunun başlıca nedeni anadoluda hiç bir zaman bir halk devrimi olmamış olması. Halkın hakkını arama tecrübesi yok. Devrim kendisine hediye edilmiş. Piyangodan çıkan parayı yeyip bitirir gibi 80 yılda ne kadar değer var hepsini yedik bitirdik, talan ettik kendi ülkemizi. Neden, çünkü hiçbir iyiliği çalışarak kazanmadık.

    Ben ilk kıvılcımın Rusya Çin sınırlarında yaşanacağını düşünüyorum..
    Fosil yakıtsız bir dünyada ben en çok Moğolistan'a şans tanıyordum ama bu durumda onlar da güme gider. :)

    Öte yandan Fransa da batı bölgesinin egemen gücü olarak çıkıyor..
    Fransa savaşa girmedikçe oldukça şanslı bir ülke. Çünkü enerjisinin büyük kısmını nükleer santrallerden alıyor. Taşımacılık çok düzenli ve sağlam. Tarıma asla sırt çevirmediler. Kendi yiyecek ve suları her zaman var. Bu, kötü zamanlara karşı oldukça dayanıklı bir yapı.

    Bizim bölgemizde ise İran-İsrail ve Türkiye var.. Bu 3ünden 2si veya 1i bölgesel güç olarak ön plana çıkacak.. Bu 3 ülkenin göstereceği performansa bağlı..
    Dünyadaki nükleer başlıkların neredeyse üçte biri İsrail'de. Bütün dünyayı yok edebilecek kadar cephaneliği var adamların. Neden bu kadar hırslı (ya da korkak, ya da paranoyak, ya da saldırgan...) olduklarını anlamak için neye inandıklarına bir göz atın. Mesela Talmud'un çevirisini okuyun. Hal böyleyken Türkiye ya da İran'ın güç gösterisi yapması ya da şansını sonuna kadar zorlaması mümkün değil. Biz kimseyi kızdırmadan 1930'ların kendi yağımızda kavrulma durumuna geri dönmeliyiz.
    -Ama o zaman kıtlık vardı! Toplu iğne bile yoktu memlekette! Gerici misin sen?
    -Senin evladın elalemin savaşına asker diye bir gönderilsin, cesedi bir gelsin de, görürüm ben senin kıtlığını...


    Biz kolonyal güç olarak ortaya çıkamayız, ama bir de şöyle bir şey var, petrol jandarmalığına soyunabiliriz..
    Biz topraklarımızdan geçen bir düzine boru hattı ile fosil yakıt jandarmalığına zaten mecbur bırakılıyoruz. Olumsuz yanları ağır basıyor gibi geliyor. Yine savaş durumunda biz taraf olmasak bile boru hattından yararlanan ülkeye zarar vermeyen isteyen bizim toprağımızı bombalayacak.

    Bunun çıkması ise bizim ülke ekonomimizin çökmesi demek.. Bu 18 m.d. bizi ayakta tuttu, yoksa tamamen dağılırdık,
    Zaten çökeceğiz. Herkes çökecek. Umarım bir an önce çökeriz de, sonsuza kadar bu şekilde yaşayamayacağımızı farkedip gerekli değişiklikleri yaparız. Krizi erteledikçe işlerin iyi gideceğine olan körü körüne inancımız artıyor. Uyuşturucu bağımlısı gibi. 10 yıl sonra geleceğimiz duruma şimdi gelelim. En azından bir şeylerin hep yanlış olageldiğini anlama ihtimalimiz var. ABD de çöksün, AB de çöksün en kısa zamanda. Onlar da büyük resime uyanabilmiş değil. Çöküşü ertelemek yapay yollardan yapılıyor. Daha kötüsü halkın ödeyeceği bedel her geçen gün artıyor. Bakın ABD'de kurtarılan şirketlerin parasını halk ödeyecek. Kurtarılan şirketlerden bazıları dünyanın en verimsiz ve geleceği en karanlık ürünlerini yani arabaları üretenler. Bu zulmü tarif edecek kelime bulmakta zorlanıyorum.



    Petrol fiyatlarının artacak olması çelişik bir durum yaratıyor. Birincisi, ABD'nin petrolü dolarla satmaya mecbur bırakması durumu(Google'da petro-dolar döngüsü diye aratın) devam ederse ABD doları çöküşünü biraz daha erteleyebilir. Bazı ülkelerin Euro ile petrol alıp satmayı istemesi ABD'yi bu yüzden endişelendiriyor. Saddam da ülkesi yıkılmadan önce buna teşebbüs etmişti sanırım. Geçen ay Sibirya'da yapılan bir toplantıda Rusya, Çin ve bir iki ülke daha(Hindistan olabilir) Euro konusunu gizli bir toplantıda konuştular. ABD bunun olmamaıs için elinden geleni yapacaktır.

    Öte yandan petrol nihayetinde bitecek ve bugünkü anlamda uluslararası ticaretten eser kalmayacak. O vakte kadar ABD doları kaldırıp yeni bir para birimine geçecek. 2008'de ABD Kanada ve Meksika bu konuda prensipte anlaştılar, ama haber basına pek yansımadı(yansıtılmadı). Kuzey Amerika para birimi gibi bir şey olacak. Her halükarda kabak öncelikle ABD halkının, ikincil olarak da dünya halklarının başına patlayacak. Şu anda dünyada gezen doların karşılığı petrol. Petrol ticareti sonsuza kadar artamayınca dolar çökecek.




  • ABD - Kanada ve Meksika'nın ortak para birimi anlaşması doğru. Belirledikleri para biriminin adı "AMERO"

    İnternetten aratabilirsiniz.
  • Para konusunda yazdığım sayfalrca yazı nasıl olduysa bilgisayardan silinmiş. Ölmek istiyorum.
  • Benim öğrendiğim kadarıyla 265 dolar kırılgan ABD ekonomisinin dolar alamaması için eşik fiyatı.. Petrodollar döngüsünün sürmesi ve ABD'nin tüketime dayalı ekonomisinin sürdürülebilmesi için petrolün varil fiyatının 265 dolar altında olması lazım.. Eğer üstünde olursa ABD para verip petrol alamıyor, daha doğrusu ekonomi dengesi darmadağın oluyor.. Tabii ben yapmadım ekonomik hesabını, yapamam da, anlamak çözmek zor, nasıl hesaplamışlar onu da bilmiyorum, ama rakamın 265 dolar olduğunu okudum.. Ne kadar doğru ne kadar yanlış görüceğiz..

    2008 Temmuzunda arz ile talep arasında 300.000 varillik bir açık vardı, hatta stoklardan karşılanmıştı.. Bu bile fiyatları 150 dolara kadar fırlattı.. Bence bizim 250 doları görmemiz öyle 5-10 senelik süreçlerde olmayacak.. Eğer ekonomi düzelir de petrole talep artarsa 3-5 ay içinde bile görebiliriz.. Eğer petrol üretiminin düşüşü de hızlanırsa ve düşük maliyetli yaşlı yataklarda olursa bu düşüş yine 3-5 ay içinde de olabilir.. Keşke bir an önce olsa da kurtulsak.. Ama ne ekonomi hızlı bir şekilde ''V'' çizebiliyor, ne de petrol yatakları hızlı bir şekilde tükenebiliyor.. Sanıırım bunun için 5 ay beklememiz lazım.. Tek önemli şey arz-talep arasındaki farkın giderek kapanması ve talepin arz değerini geçmesi..

    Şimdi son bilgilere göre.. Global supply estimated at 83.81 mb/d in July.. Bu 85'e kadar çıkabilirse o zaman eğer üretim de 85 dolayında olursa varil fiyatı 150 doları kesin bulur..

    http://www.opec.org/home/Monthly%20Oil%20Market%20Reports/2009/pdf/MR082009.pdf Sayfa 36

    Bir aşağı, bir yukarı gibi salınım yapıyor üretim grafiği.. İnşallah şu son yukarı vaziyeti bozulmaz da 85e kadar hızla çıkar..

    Bence bir yerden sonra bugün doların arkasında olan militer güç öne çıkacak ve petrol ticaretinin sınırlarını direk o belirleyecek, dolar da ne olur artık bilemiyorum.. Tabii Nato Aden körfezinde.. Ruslar bile Akdenize indi savaş gemileriyle.. Hint okyanusu da savaş gemisi kaynıyor.. Basra körfezi deseniz ABD'nin gemileri orada.. Bunların hepsinin görevi petrol akışının planlandığı gibi sağlanması için hazırol da beklemek..


    quote:

    Biz topraklarımızdan geçen bir düzine boru hattı ile fosil yakıt jandarmalığına zaten mecbur bırakılıyoruz. Olumsuz yanları ağır basıyor gibi geliyor. Yine savaş durumunda biz taraf olmasak bile boru hattından yararlanan ülkeye zarar vermeyen isteyen bizim toprağımızı bombalayacak.


    Ayrıca ya bizimkiler, ''bak senin boru hattın benden geçiyor, içinden bana pay ver'' derler de biz de Avrupa ile papaz olursak??



    Ek olarak yararlanmak isteyen arkadaşlar için bazı bilgiler.. Hehh, hehh, hehh..

    http://www.backyardchickens.com/web/viewblog.php?id=3415

    Adamlar çok iyi tasarımlar yapmışlar.. Bir kaç şey araştırırken buldum..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 13 Ağustos 2009; 12:21:10 >




  • evet çil çil amero altınları merak edenler için şimdiden kolleksiyoncularda bulunmaya başladı bile. Para madeni altın olursa en azından karşıığı olacağı için uzun vadede ekonomibir şekilde rayına oturacaktır ama çöküş yine kaçınılmaz.

    http://www.dc-coin.com/index.asp?PageAction=VIEWCATS&Category=8

    http://www.moonlightmint.com/dc-coin_alt_currency_list.htm




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 13 Ağustos 2009; 13:31:21 >




  • Karşılığı olan para basmazlar diye tahmin ediyorum. Faizle birarada nasıl yürür?

    Bu arada tam bir boşluğa düştüm. Bloga ne yazayım diye boş boş ekrana bakıyorum. Allah kimsenin başına vermesin çok zor bir durum.
  • quote:

    Karşılığı olan para basmazlar diye tahmin ediyorum. Faizle birarada nasıl yürür?


    Ekonomiden çok fazla anlamam, ama sanırım ileride ''faiz'' diye bir şey olmayacak, yani uzunca bir süreliğine olmayacak.. Mesela bugün ABD'de 0-0,25 arasında.. İngiltere'de ise 315 yılın en düşük seviyesinde 0,5te.. Avrupa hep aynı.. Biz de cumhuriyet tarihimizin en düşük seviyesindeyiz.. Göstergeler ilk defa 10'un altına indi.. Yine de yükseğiz ama..

    Şu anda üretim-tüketim dengesi büyümeden sürüyor, ya da çok hafif büyüyor, ama bunun karşılığında bankalar da faizleri düşürdü, çünkü yaratılan katma değer o kadar düşük ki bu üretene mi gidecek, yoksa bankaya mı, eğer banka fazla isterse sistem çöker, çünkü bu üretenin hem işsiz kalması, hem ayaklanması, standartlarının düşmesi demek, o yüzden bankalar faiz dengesini aşağı çekiyor, peki parayı nasıl kazanmaya çalışıyor, ''perception management'' ile yani basılan paraları banka bilançolarında artı olarak göstererek, yoksa bilançolar delik deşik.. Aslında küresel sermaye dediğimiz dünyada dolaşan trilyonlarca dolar, hedge fonlar, bıdı bıdılar, cart curtlar, bunların içinde bizim bankalara koyduğumuz paralar da var, büyük para babaların paraları da var.. Tabii artık bu paralar eskisi gibi büyüme olmadığı için rutin bir şekilde para kazanılamıyor, daha doğrusu paradan para kazanılamıyor.. Ya da yaratılan iniş çıkışlarla herkes aynı anda kazanamıyor, biri kazanırken, öbürü kaybediyor, oyun ''win-win'' den ''zero sum game'' e dönüşüyor.. Tabii ileride paranın değersiz olacağını bilenler de hemen şimdi para dediği değeri reel değerlere tahvil etmeye çalışıyor, han, hamam, arsa, ev, şirket gibi şeylere tahvil ediyor..


    Elime kalem kağıt aldığımda hesaplamalar eğer ekonomik ''büyüme'' diye bir şey olmazsa ''faiz'' sisteminin de yaşamasının mümkün olmadığını gösteriyor.. Borç eğer büyüme olmazsa ödenemiyor, borcun ödenmesi için ise büyüme olması lazım, büyüme olunca da borç faiziyle ödenebiliyor.. Büyüme olmayınca bütün bankalar gümbür gümbür gider.. Petrol 150 dolara ulaşınca herkes parasını oraya akıttı, kredi ödemeleri aksadı, öyle olunca da bankalar domino gibi devrildi.. Aslında şu anda da fiilen batıklar da resmen açıklanmadı.. İnsanların büyümenin olmayacağını anlamasında da resmen batmış olucaklar.. Büyüme olmazsa krediler ödenmez.. O zaman bankalar sistemi şöyle çalışır heralde.. ''Boring banking'' denilen sisteme dönüş yapılıp aynı Bretton Woods'taki gibi para dolaşımı bir sınıra bağlanır ve bankalar 0 faizle kredi sağlayıp bunun içinden normal bir şekilde kendini döndürebilen masraf alır.. O zaman da bankalar da tipik birer üretim sermayesine dönüşür, finans sermayesi diye bir şey kalmaz.. Böylece finans sistemi üretimin üzerine binip dev bir kısır döngü yaratılmaz, böylece habire ''büyümeeee, pozitif büyümeee'' diye haykıran milyarlarca insan susar..

    Gerçi iyi ekonomi bilen daha bir aydınlatırsa sevinirim..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 13 Ağustos 2009; 14:05:53 >




  • kardan pay dağıtma sistemine geçilmesi özet olarak anladığım. paralar yukarıda verdiğimiz gibi çil altın gümüş bakır olursa faiz diye birşey kalmaz ancak kardan pay adı altında yine de bir verip iki almalar yaşanacaktır.

    herşeyin başı üretimdir , ama kaynaklar kısıtlı olunca üretim zinciri saadeti yıkılacak ,bakalım sonuç ne olcak göreceğiz. Paniğe gerek yok ,sadece az ile yetinmenin anlamını kavramak ve özümsemek gerekiyor. Bir tür hayat tarzı , cebinde olsa da hepsini harcamak , yetinilecek kadarını kullanmak gibi kavramlar her savaş sonrası ve içinde sıkça yaşanan şeyler.

    ikinci dünya savaşının toplama kamplarından polonyada Krokowda bulunan Auschwitz kampını gezmiştim.Beni en çok etkileyen şey adamlar herşeyi değerlendirmek babından çok küçük belki para etmeyecek şeylere bile tenezzül etmişler. Yani o kadar sistematik bir şey yapılmış ki , alman askerler gelenlerin saçlarını komple kazımışlar. uzun saçları halı tezgahlarında yine kamptakilere ördürüp şilt yaptırmışlar, gelenlerin yatakhane sayılamayacak harabe ranzalarında altlarına serecek bir malzeme yapmışlar.

    Şimdi bolluk içinde neden bu çile diye geliyor. Ancak aklımda kalan kampı gezdiren rehber malzemnin kıtlığının boyutunu bu şekilde ifade ettmişti. Asıl neden yokluk ve savaşa giden malzeme ndeniyle toplama kamplarının kendi ihtiyaçlarını kendilerinin karşılaması için ürettiği bir sistemi diye anlattı. ısınma için yakacak birşey bulmayın ne yaptıklarını iyi biliyorsunuzdur o fırınların ısısıyla yakıt verilmeyince subay kovuşlarını ısıttıklarını söylediler. artık doğru yalan bilemem.




  • hazardous;
    Bankalar gümbür gümbür gitmiyor işte. Keşke gitse. Obama gibi bir şerefsiz ve bir Kongre dolusu şerefsiz, milletin sırtına atıyor bankayı. Korkarım benzeri gelecekte burada da yaşanacak.

    Mevcut sistemde bankalar para yaratıyor. Baya bildiğin yoktan var ediyor. Bankadan borç aldığınızda o para sizin için basılmış, yani dünyaya getirilmiş oluyor. Bu sistem değişmedikçe para bir değer ölçüsü olamaz. Dünyada miktarı belli olan bir cisim, mesela altın, gümüş para olarak seçilir, banka kasasındaki kadar borç verir. Sizin mevduatınızın büyük kısmı bankada sizi bekler. Tabi bankacılık marangozluk gibi sıradan bir işe dönüşür ama, adil ve kararlı yürüyen bir sistem için başka yol yok. Ya da ben bilmiyorum.

    Kar payı dediğiniz yine faiz. Gönül isterdi ki farklı bir şey olsun, ben de üç kuruşumu gidip o bankalara yatırayım. Ama değil. Cebinizdeki her kuruş birilerinin bankaya olan, ödenmeyi bekleyen borcu aslında. O para üzerinden kar payı verince islami banka da aynı sisteme hizmet etmiş oluyor.

    Saadet zincirleri yıkılınca ne olur bilirsiniz. Alttakiler yanar. Piramidin üstündekiler yediği içtiğiyle kalır. Haliyle alttakiler haklarını geri almak ya da geri almanın imkansız olduğunu farkedince sadece hınçlarını alıp bedel ödetmek isteyecekler. Böyle bir duruma karşı ise hazırlıklar şimdiden yapılıyor. Küresel elit abiler bizim bildiklerimizi bilmiyor mu? Fazlasını biliyorlar. ABD'de toplama kampları yapıldı bile. Kukla hükümetler sağolsun burada da aynı gidiş var. Elektronik kimlik kartı, dinlenen telefonlar, IP'ler, mobeseler, sirk benzeri mahkemelerle göz dağı vermeler filan bir şeyin hazırlığı. Neyin hazırlığı? Zincir çökünce alttakiler haklarını istemeye kalkmasın hazırlığı. ABD amatör tarımı bile denetlemeye kalkıyor çıkardığı yasalarla. İş o boyuta geldi artık. 1984'te okuduğumuz sahneler pek yakında gerçek olacak, hatta ötesine geçilecek. Geçen zaman alttakilerin aleyhine. Zaman geçtikçe kat edilecek yok uzuyor, aşılacak engeller artıyor. 10 sayfa yazmıştım bunları gitti hepsi ölmek istiyorum ya.




  • quote:

    Mevcut sistemde bankalar para yaratıyor. Baya bildiğin yoktan var ediyor. Bankadan borç aldığınızda o para sizin için basılmış, yani dünyaya getirilmiş oluyor. Bu sistem değişmedikçe para bir değer ölçüsü olamaz. Dünyada miktarı belli olan bir cisim, mesela altın, gümüş para olarak seçilir, banka kasasındaki kadar borç verir. Sizin mevduatınızın büyük kısmı bankada sizi bekler. Tabi bankacılık marangozluk gibi sıradan bir işe dönüşür ama, adil ve kararlı yürüyen bir sistem için başka yol yok. Ya da ben bilmiyorum.


    Başka yol yok, doğru.. Hatta yeni oluşacak olan sistem de bu.. Matematiksel olarak hesapladığımda sonuç bunu gösteriyor.. Ufak bir üretim-tüketim-ticaret simulasyonu yaptım, üretici-tüketici-hizmet-finans vs., sisteme para sürdüm, katma değer yaratılıyor ve yaratılan değer için para ürettim, sürdüğüm parayı yaratılan değere eşit tuttum böylece enflasyon da olmadı, büyüme yüksek olunca para verip faiz isteyenler oturduğu yerden para kazanabiliyor, ama herkes de kazanıyor, üreten de hizmet de kazanıyor, ya da kazanmasa bile değerinde değişme olmuyor, büyümeyi hissetmiyor, bunları işlettim, birincisinde büyüme varken faiz olduğunu düşündüm o zaman sistem çok güzel işliyor, en alt tabakadakinde bile sorun yok, sosyal olarak uçurum doğsa bile en alttaki bir şekilde hayatını idame ettirebiliyor, ama büyüme yokken yaptığımda muhakkak biri kazanırken öbürü kaybediyor, çünkü sisteme artı değer girişi olmuyor, sabit reel elle tutulur dediğimiz değer girişi olmuyor, o zaman da illa birinin değerinin gitmesi demek, ya bankalar faizinden vazgeçicek, ya da yüksek faiz varken, alt tabaka sürüne sürüne çalışacak, gebericek, bu da en alt tabakanın kaybetmesi demek, böyle bir şey de olmaz, isyan çıkar.. Yani burada sistem kitleniyor.. Bankalar da faizinden feragat etmek zorunda kalıyor..

    Yani büyüme olmazsa bugünkü sistemli bankalar çöker.. Ya da ben çok basit düşünüyorum.. Elime aldım kağıt kalemi oturup değer verip hesapladım, siz de deneyin bence, ekonomist kafada değilim pek, fizik kafasıyla düşününce böyle buluyorum, ama sonuçta doğru olan fizik değil midir?

    Bunun istisnai şöyle bir durumu var.. Mesela 3. dünya ülkeleri ve diğer gelişmekte olan ülkeler öyle sağlam çökmeli ki bu arada diğer gelişmiş ülkeler büyümeye devam edip karpayı-faiz sistemini sürdürebilsin.. Ama böyle bir şey yapıp yapmayacaklarını zaman göstericek..




  • Mühendisler bir araya gelince böyle oluyor demekki tartışmalar

    Peki şöyle olursa: Parayı şu anda yaratan bankalar anapara + faizi geri alıyor. Yani döngü devam ettikçe bankalar teorik olarak herşeyin sahibi olabilir. Böyle birşey olabilir mi sizce?
  • 
Sayfa: önceki 2324252627
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.