Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (71. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
190.307
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 6970717273
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Dostlar herkese selamlar,

    Yakın zamanda evlendiğim için siteye girememiştim, tartışmalar ve bilgi paylaşımları alevlenmiş. Hepsini keyifle ve sindirerek okudum.

    Herşeyden önce yaşları bizden küçük ve aydın arkadaşların, Ülkede olan biteni ve yöneticilerin halkı getirmeye çalıştıkları noktayı sezememeleri açısından oldukça üzüntülü buldum. Fakat bu üzüntü kişisel yönde değil, bizim otobüsün gittiği yön açısından beni üzüntüye uğrattı.

    ihg70'in yazdığı yazıyı çok beğendim. Beğenme sebebim kendi düşüncelerim ile örtüşmesindendir.

    Yazılan yazılar ve çıkarımlar hakkında yorum yapmak istemiyorum. Konu hakkında herkesin okudukları / bildikleri ve özümseyerek yaptığı çıkarımlar var. Hepsi de çok değerli yazılar olmuş.

    ---------------------------------------------------------------------------------

    Bu tip tartışmaları gördüğüm zaman aklıma şu soru takılır hep. Bu zamanı düşünüp, yaşadığımız devlet için çıkarımlar mı yapmalı? Yoksa daha geniş bir zaman dilimi için, yaşam için mi çıkarımlar yapmalı?

    Benim yolum ikincisi.




  • Sayın Zizim, mutluluklar dilerim.
  • Zizim, mutluluklar dilerim, İstanbul'dan ayrılmak insana epey yarıyor anlaşılan..
  • http://www.roubini.com/euro-monitor/258519/the_misleading_political_calm_in_turkey

    Ergenekon gürültüsünün yeni bir 2001'e zemin hazırladığının işaretini mi veriyor, ne diyor? Bu yıl çok güzel sürprizler olabilir. Girildiği zannedilen krize gerçekten girilebilir. Geçen sene gökten zembille inen bir 18 milyar dolar vardı. Geçen ay yine öyle bir para gelmiş. Biri krize yavaş yavaş girmemizi engellemeye çalışıyor. Kötü bir benzetme olacak ama daha uzun süren bir coitusun daha büyük bir orgazmla sonuçlanması gibi Türkiye'nin krizi geciktikçe şiddeti artıyor. 2001'deki gibi bir devalüasyonun ne anlama geldiğini bloga yazdım. Mülklerimize el konması, dolayısıyla ulusal egemenliğimizin birazının daha aşınması anlamına geliyor. Bir noktadan sonra aşınacak egemenlik kalmayacak. Seyretmeye devam edersek...




  • quote:

    ne diyor? Bu yıl çok güzel sürprizler olabilir. Girildiği zannedilen krize gerçekten girilebilir. Geçen sene gökten zembille inen bir 18 milyar dolar vardı. Geçen ay yine öyle bir para gelmiş. Biri krize yavaş yavaş girmemizi engellemeye çalışıyor.


    Yunanlardan daha fazla küçülüyoruz, ama Yunanlardan daha az etkileniyoruz.. IMF ile anlaşmadık ama geçen sene 18 milyar dolar geldi, bu yılın ilk ayında gelen para 2 milyar dolara yakın.. Biri krize girmemizi engellemeye çalışmıyor aslında.. Bu para Türkiye'ye net hata noksan olarak giriyor, pürü pak dolar olarak çıkıyor.. Para sahipleri kendilerini düşünüyor, Türkiye de bundan nasipleniyor.. Tabii bu sefer de ABD ile, Avrupa ile sorunlar yaşıyoruz haliyle.. Çünkü bu net hata noksanın denetlenmesini istiyorlar.. Çünkü yeni finansal düzene uymuyor.. Bugün dünyada kirli para transferinin üzerine gidildiği ayan beyan ortada iken bizim ülke net hata noksan şampiyonluğuna oynuyor.. Tabii bütün ülkelerde bunlara sıkboğaz uygulanması yüzünden, Türkiye'ye cennet gözüyle bakıyorlar..

    Tabii bir de bu paralara ellerindeki gayrimenkulleri satan aklıevveller de var.. Bu da Türkiye'nin aleyhine.. İçeride para dolaşımı olsun derken, mevzileri kaybediyorlar..




  • sayın arkadaşlar ,

    diğer sitelerde yazdık ama belki okumayanlar için okuduklarım kadarıyla hafif iyileşme belirtilerinin ardından bu yıl daha derin bir ikinci dip çöküş bekleniyor. W ikinci bacağını görmeden toparlanma diye birşey mümkün olmayacak . zaten ondan sonra da dünya eski ekonomi hikayelerini bir daha göremeyecek .

    benzer şeyler 1800 sonlarında yine yaşanmıştı daha yavaş ve global petrol piyasasının bölünmesine neden olan seri olaylar. Borsa bankerleri sonsuza kadar kazanacaklarını sanıyorlar ama her şeyin bir sınırı vardır.

    W şimdi sanırım V küçük çıkışındayız bunun bitişinden sonra 3 çeyrek ve dördüncü çeyrekte tekrar küresel dip görülmesi kuvvetle muhtemel, benden uyarması herkes cebine sahip çıksın, yatırımlarını ertelesin, paraları cash olarak güvenli kanallara doğru seyretsinler
  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir


    W şimdi sanırım V küçük çıkışındayız bunun bitişinden sonra 3 çeyrek ve dördüncü çeyrekte tekrar küresel dip görülmesi kuvvetle muhtemel, benden uyarması herkes cebine sahip çıksın, yatırımlarını ertelesin, paraları cash olarak güvenli kanallara doğru seyretsinler



    Güvenli kanalları kestirebilmek mümkün mü bu ortamda? Spekülatörler her yerde, adamlar bilinçli mi hareket ediyor bilmiyorum ama üreticinin de önünü tıkıyorlar, bir yerde kendilerine mecbur ediyorlar. Örneğin Canlı hayvan piyasası! Bir yıl içinde canlı hayvan ve et fiyatları %200'lere varan oranlarda inanılmaz yükseltildi. Piyasada %100 lük kar marjı ile üreticiyi heveslendirip bankalardan kredi aldırdılar. Sonra da "İthalat olacak, paranız elinizden gider" söylentisi ile canlı hayvan almaktan vazgeçirdiler. Geçen yıl 800-900 civarındaki bir yaşındaki hayvana bu gün 1700 TL istiyorlar. Alan yok, ama habire yükseliyor fiyatlar. Et fiyatları da öyle, geçen yıl kombina 6,5-8 Tl arasında Kg karkas olarak alıyordu, bu yıl 14,5 TL'den başlıyor fiyatlar. Bu ortamda kim, nasıl ve ne için üretecek?
    Emlak fiyatları yine öyle çok dengesiz bir seyir izliyor.
    Bu perde arkasındaki aktörler hakkında hocaların yorumunu merak etmekteyim.




  • Son günlerde gördüğüm en acayip yazı. "Yüzyılın en önemli tablosu."
    http://economicedge.blogspot.com/2010/03/most-important-chart-of-century.html
    Vakit bulduğumda çevirmeyi düşünüyorum. Kısaca diyor ki;
    ABD ekonomisi* borca doydu. FED'in veri tablolarından bunu anlamak mümkün. Borcu geri ödemek için gereken üretkenlik artık borcu ödeyemiyor. Piyasaya sürülen her bir dolar** büyümeyi eksiye götürüyor. Her yeni dolar şimdiye kadar gerçekleşenin tam tersine, daha fazla işyerinin kapanmasına, daha fazla işsizliğe neden oluyor.

    *ve dolayısıyla dünya ekonomisi...
    **Para borca karşılık yaratılır. Ayrıntı için bkz. para ile ilgili yazılarım.


    Erzurumlu;
    Tarım apayrı bir hikaye. Büyükbaş sanayiciler süt ve et fiyatları ile kasıtlı olarak oynuyorlar. Bankaların para arzıyla oynayarak iflaslara ve el koymalara neden oldukları gibi. Ödenemeyecek borçların yaratılarak kamu mülkiyetinin ve özel mülkiyetin bitirilmeye çalışılması gibi ulusal ve kişisel olarak kendine yetebilme yetisini(çiftçiliği) de bitirmeye çalışıyorlar. Köylülerin krediye alıştırılması, köylüye özel kredi kartları, borcunu ödeyemediği için köylünün tarlasını gasp etmek, mülk sahibi olmayan köylünün kaderini tarımla hiç bir ilgisi olmayan tefecilerin eline bırakmak gibi güncel davranışlar bütüncül bir planın parçaları. Hedef para-banka-kredi-iflas sisteminin dışında kalan son unsurun, yani küçük tarımcının yok olması. İsterseniz et ve sütü anlatan makalelerin linklerini toparlar veririm.




  • gerçekten çok akıl dolu rasyonel tespitler .Bunun üzerine yazacak çok şey yok ama PLANI görmek için AKLI çalıştırmak yeterli olabiliyor. Bu kadar ,ama sadece bu kadar.

    Şu soruyu sormalıyız PLAN nedir , sonra çeşitli cevaplar çıkacaktır .
    Bunların içinden MUTLAK doğruyu bulmak için ZAMAN için düşündüğümüzden uzun süreler koyarak bu senaryolar başka yerlerde yapılmış mı nasıl yapılmış , gibi daha derin analiz gerektiren sorular sorulmalı.

    en sonunda analiz aşaması gerekiyor . Burada da önyargılarımızı z,hnim izden ayıklayarak çıplak bir zeka ile bir çocuk saflığıyla olaya yaklaşınca mutlak doğruyu buluruz. Belki mühendis olduğum için olaya ben sistematik olarak bakmadan fikirlerin çarpışmasında çok fazla doğru yerine MUTLAK olanı cımbızla çekip çıkarmak ,zor olmamakta.Ama bunu yapmak için sadece PLAN nedir sorusunu sormadan bir zihnin eserini anlamak mümkün değildir. Bütün eserler bir zihin çalışmasıdır , hedeften şaşsalar da PLANI bilirsek nedenleri anlarken daha çabuk kavrama becerisine erişiriz.

    şimdi soralım et fiyatlarını neden artıyor

    PLAN nedir.

    basit cevap ; arz talep dengesinden dolayı artıyor et ithal edilirse veya arz artarsa fiyatlar dengeye oturur.Bunu lise çağına gelmiş her birey biraz eğitim almışsa bilecektir. Peki ama doğru olan bu cevap MUTLAK doğru mudur.

    şimdi daha derin analiz gerektiren soruları peş peşe soralım cevabı siz bulun

    1- et fiyatları artmadan önce bankalardan kredi alınması teşvik edilmiş midir
    2- Bankalar karlılıkları son yılda nedir ?
    3- Bankalarımızın gerçek sahipleri kimlerdir kazanılan para nereye gitmektedir.
    3a- para ülkemizde mi kalmaktadır.
    3b- sıcak para ile finanse edilirse sıcak para kaynağı nereden gelmektedir.
    4- Üretiler batarlarsa bundan kimin çıkarı olabilir.
    4a - dünya piyasasında bu işle iştigal edenler kimlerdir finans piyasası ile ilişkileri ne derecededir.
    5- Finans piyasasında para bastığı halde finans piyasasıı çökmeyecek görünen ülkeler hangileridir.
    5a- Peki bu basılan paralar karşılığı var mıdır ?
    6- Küreselleşmenin adımları için yıkılması şart olan sektörler ve kaleler nelerdir.

    7- Son soru ,Piyasadaki birim satış fiyatı üzerinde kontrol nasıl sağlanacaktır , halkın sesi nasıl dindirilecektir(burada arz talep dengesi unsuru kullanılarak haklın alabilceği o günün koşullarında en uygun fiyattan PLAn dahilinde mal piyasaya sürülür)

    işte erzurumlu dadaşım bizim gariban üreticinin bu işlerden haberi olmadan mecburen aldığı kredinin (ucuz sağlanması koşulu ile) sonuçlarında böylesine komplike bir PLANIN parçası olduğunu anlaması ne kadar sürer bilemem ama kıtlama şekeri bile zor alabilecek duruma düşeceğini kestirmek güç değildir.

    Benzer hikayeler trakyada parça arazi satışları daha öncesinde hatay ve çevresinde yabancılara mülk satışı altında benzer senaryoların bir parçasıdır. Ülkenimn kontrolünü halkın iradesinin tutabilmesi için yapacağı tek şey devrimlerimize ve kurumlarına sahip çıkmaktır. Bu kurumlar piyasada oluşan rantın kaymağının önünü kesen sigortalar idi. Sigortaları yönetenler devletin elinden bilerek çıkartılarak RANT mekanizması adı altında ülke adım adım elden gitmektedir. sadece farkı savaşla silahla değil kendimiz isteyerek ve seçerek verdiğimiz oylar ile demokrasi söylemleri altında .ehh her PLANIN bir yöntemi vardır bunun sonu ise hiç de hayırlı değildir, bilesiniz.



    quote:

    Orijinalden alıntı: nlty2000


    Erzurumlu;
    Tarım apayrı bir hikaye. Büyükbaş sanayiciler süt ve et fiyatları ile kasıtlı olarak oynuyorlar. Bankaların para arzıyla oynayarak iflaslara ve el koymalara neden oldukları gibi. Ödenemeyecek borçların yaratılarak kamu mülkiyetinin ve özel mülkiyetin bitirilmeye çalışılması gibi ulusal ve kişisel olarak kendine yetebilme yetisini(çiftçiliği) de bitirmeye çalışıyorlar. Köylülerin krediye alıştırılması, köylüye özel kredi kartları, borcunu ödeyemediği için köylünün tarlasını gasp etmek, mülk sahibi olmayan köylünün kaderini tarımla hiç bir ilgisi olmayan tefecilerin eline bırakmak gibi güncel davranışlar bütüncül bir planın parçaları. Hedef para-banka-kredi-iflas sisteminin dışında kalan son unsurun, yani küçük tarımcının yok olması. İsterseniz et ve sütü anlatan makalelerin linklerini toparlar veririm.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir
    1- et fiyatları artmadan önce bankalardan kredi alınması teşvik edilmiş midir
    2- Bankalar karlılıkları son yılda nedir ?
    3- Bankalarımızın gerçek sahipleri kimlerdir kazanılan para nereye gitmektedir.
    3a- para ülkemizde mi kalmaktadır.
    3b- sıcak para ile finanse edilirse sıcak para kaynağı nereden gelmektedir.
    4- Üretiler batarlarsa bundan kimin çıkarı olabilir.
    4a - dünya piyasasında bu işle iştigal edenler kimlerdir finans piyasası ile ilişkileri ne derecededir.
    5- Finans piyasasında para bastığı halde finans piyasasıı çökmeyecek görünen ülkeler hangileridir.
    5a- Peki bu basılan paralar karşılığı var mıdır ?
    6- Küreselleşmenin adımları için yıkılması şart olan sektörler ve kaleler nelerdir.

    7- Son soru ,Piyasadaki birim satış fiyatı üzerinde kontrol nasıl sağlanacaktır , halkın sesi nasıl dindirilecektir(burada arz talep dengesi unsuru kullanılarak haklın alabilceği o günün koşullarında en uygun fiyattan PLAn dahilinde mal piyasaya sürülür)


    Öhm. Bunlara cevap olarak kitap yazılır ama ben mihenk taşlarını koymaya çalışayım, siz de yorumlayın.

    2- Türk bankalarının 2008'den beri karlılıklarında düşme olmadı.

    3- Son kontrol ettiğimde bankaların %75'i yabancı bankalara aitti. Bu oran güncel midir bilmiyorum. Bilmeyip merak ettiğim bir şey daha var, bu oran nasıl hesaplanıyor? Örneğin Yapı Kredi'nin %80'i Koç Grubu'nun olsun. Koç Grubu'nun hisseleri kimde? Koç'un %50'si de bir başka şirketin elinde olsun. O şirketin hisseleri kimde? Dallanıp budaklanıyor. Bunun hesabı nasıl yapılıyor?

    3a- Yabancı şirketlerin paraları ülkemizde kalmak zorunda değil. Ancak can alıcı nokta şu: Yerli şirketlerin paraları ülkemizde mi kalmakta? Parasını Romanya'ya, Bulgaristan'a, Çin'e yatıran yerli şirketler yok mu? Hadi yok varsayın, açık piyasa adı verilen varlık transfer makinası bu ülkenin kazanımlarını yurt dışına götürmüyor mu? 2001'de piyasada dolanan paranın yarısını götürmedi mi? Kişisel ve kurumsal servetini vergi cenneti adalara kaçıranlar yüzünden ne kadar para kaybettik hesabı yapıldı mı? Egemen devletler ve büyük şirketler dünyanın bir ucundan fabrika, mülk, toprak satın alırken kamu olsun, özel olsun yerli fabrikalar bir bir satıldı. Yahu, yıllar yılı bu ülkenin kaynaklarıyla fabrika kurup, büyütüp, pazar payı alıp sonra da fabrikayı satmayı iş edinen şirketler var(Mesela birinin isminin baş harfi Kar Gıda). Kaç para kazandık? Kazandığımız dolarlar ne işe yarayacak bir, parayı nerede değerlendirdik iki, bu para yurt içinde mi kaldı, yukarıda saydığım mekanizmalarla çoktan kaçtı gitti mi, üç. Zaten para yurt içinde kalsa ne olacak? Üretime para yatıran yok. Tahvil al, dünyanın en yüksek faiz geliriyle geçinirsin. Faizi ödeyen de sen, ben.

    5a- Dananın kuyruğunun koptuğu yer burası sanırım. Şimdi büyüyen ekonomiyi düşünelim. Sistem büyüyor. Yani üretim, dolayısıyla tüketim artıyor. Aradaki fark doğal kaynakların kullanılma hızının artışından geliyor. Üretimde ve tüketimdeki her bir birim artışa paralel olarak da sisteme para girmesi lazım. Bu para da Merkez Bankaları eliyle bankalar tarafından yoktan var edilerek sisteme üfleniyor. Makul bir enflasyon oranını yok sayarsak, üretim ve dolaşımdaki para arasında bir denge, orantı var. Peki doğal kaynağın kullanılma hızını artıramazsak ne olur? Para yaratma sistemi oluşturulurken bu durum düşünülmemiş. Dolayısıyla çarkın dönmesi için şu veya bu şekilde aynı kanallardan sisteme para üflenmek zorunda. Para dünyaya borç(kredi) olarak geldiği için, büyüme yokken sistemdeki borç artarken üretim artmayacak. Ama borç bir şekilde çevrilmek zorunda? Nasıl çevrileceği belli. En büyük borç alan devlet. Piyasa dediğimiz makina devletin borçlanması üzerine kurulmuş. Büyüme olmayınca toplanan vergi artmayacak, daha fazla borç alınacak. Toplam borç içinde devletin payı giderek artacak. Dışarıdan kaynak girişi olmayınca sistem borcu çevirmek için bir çeşit yamyamlığa başvuruyor. İçeride dolaşan varlıkları yeniden pay ederek borcu çeviriyor. Başka türlü nasıl olacak? Nasıl olacağı belli. Borçlar silinecek, alacaklıya al voltanı denecek. Yamyamlığı durdurmanın tek yolu bu.

    Biliyorsunuz aç kalınca metabolizma önce kandaki şekeri(likit) yakar. Daha sonra yağları(yatırım). Yağ da bitince proteinleri(özvarlık, mülk) yakmaya başlar. Protein yıkımı ölümden önceki son aşamadır. Çünkü vücut zaman kazanmak ve ölümü ertelemek için kendi kendisini yer. Yani bir bakıma kendisinin yamyamıdır. Şimdi biraz daha anlaşılır olmuştur umarım.

    6- Bunlar belli. Hükümetin ne yapmaya çalıştığını takip edin, hemen hemen bütün çabaları güç transferini hızlandıracak yönde. Biz bunu durdurmak için ne yapmalıyız, onu tartışalım. Kolaydan başlayalım. TCMB devletleştirilsin, borsa kapansın, dövizin serbest dolaşımı kapansın, gümrük duvarları yeniden örülsün, hasta biraz kendine gelecektir. Ha, bir de TOKİ kapatılsın. Çok şey düzelecektir.

    quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    işte erzurumlu dadaşım bizim gariban üreticinin bu işlerden haberi olmadan mecburen aldığı kredinin (ucuz sağlanması koşulu ile) sonuçlarında böylesine komplike bir PLANIN parçası olduğunu anlaması ne kadar sürer bilemem ama kıtlama şekeri bile zor alabilecek duruma düşeceğini kestirmek güç değildir.

    Ahh işte ah... Köylünün karşısına geçip bu gerçekleri tebliğ ediyorsun, hayatında hiç böyle bir şey duymadığı için kafasındaki kavramlara oturtmaya çalışıyor(parti, sağ, sol, düşman, dost, para, banka, hükümet vb.), oturmadığını görünce dur bu adam ne diyor anlamaya çalışayım demek yerine duymazdan geliyor, kendince bazı çıkarımlar yapıyor. Hiç anlamazsa çaresiz hissediyor, öyle ya, sorunu anlamakta bile güçlük çekerken çözecek gücü nerede/kimde bulacak, iyice kaderciliğe sığınıyor. Köylülükle karın doymayağı, ekmeğin şehirde olduğu yanılgısını zamanın ruhu zannediyor. Oysa birkaç satır bir şey okuyan her şehirli bilir ki tam tersi.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    sayın arkadaşlar ,

    diğer sitelerde yazdık ama belki okumayanlar için okuduklarım kadarıyla hafif iyileşme belirtilerinin ardından bu yıl daha derin bir ikinci dip çöküş bekleniyor.

    .... tekrar küresel dip görülmesi kuvvetle muhtemel, benden uyarması herkes cebine sahip çıksın, yatırımlarını ertelesin, paraları cash olarak güvenli kanallara doğru seyretsinler


     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil


    Son bir aydır 80 dolar civarında dolanan ham petrol varil fiyatı bugün 85 dolara dayandı.

    Amerikan ekonomisinin 75 dolar sonrasında resesiyona girdiğini ve zaten şu andaki perişen durumdaki ABD ekonomisinin 80 dolar üstüne uzun zaman dayanamayacağını gözönünde tutmak lazım.

    2008'deki 140 dolar üstüne vuran sıçrayışı 2010 içinde tekrar görebiliriz.
    2. dalga bağıra bağora geliyor!!!




  • quote:


    2008'deki 140 dolar üstüne vuran sıçrayışı 2010 içinde tekrar görebiliriz.
    2. dalga bağıra bağora geliyor!!!


    Bunun ne zaman olacağını ben de merak ediyorum.. Sanki her an fırlamaya hazırmış da birileri bastırıyormuş gibi bir görüntü var..
  • Piyasaya sürülen dolarlar ve 2010 da kurtarılacak şirketler ve büyüme için baz miktarları göz önüne alınarak petrolün varil fiyatı 75- 85 dolar arasında tutulmaya çalışılıyor.
    Bu fiyatlarda kalsığı müddeet boyunca plato etkisiyle amerikan hükümeti dolar basmaya devam edecektir . Çıkarma maliyeti ile satış arasındaki fark çarğı çıkarılan miktar kadar çok kabaca dolar piyasaya yavaş yavaş enjekte edilmektedir.

    PLAN budur ancak tutup tutmayacağı konusunda ciddi endişeler bulunmaktadır . Çünkü harekete geçen fiyatlar için piyasada alım gücü düşmüş halkın (tüm dünya ) parasını harcayacağını sanan teorisyenler hüsrana uğraması muhtemeldir bu konuda ödüllü ekonomi profesörleri dengenin zaten bozulduğunu bunu sürdürmeye devam eden politikaların ise daha da büyük bir çöküş (global resesyon) getireceğini üzerine bastıra bastıra söylemeklerdir. W efsanesinin gereklilikleri için ilk aşamalar tamamlanmış olduğu için diğer adımların bu gereksinim olarak önümüzde durduğunu ifade etmektedirler.

    Tüm mesele bu fırlamayı durdurmak için ellerinde bir sigorta veya şalter kalmış mıdır bunu analiz etmek gerekir. şalterler kısa devre ile düz bağlantı yapılmış ve kademe anlayışı yok olmuş herkes yıkılmış defansın ne zaman bir gol yiyeceğini beklemektedir. evet ortada dolaşan bir defans oyuncu takımı vardır ama artık eski güçlerinde olmadıklarını herkes görmüştür.
    quote:

    Orijinalden alıntı: hazardousmen

    quote:


    2008'deki 140 dolar üstüne vuran sıçrayışı 2010 içinde tekrar görebiliriz.
    2. dalga bağıra bağora geliyor!!!


    Bunun ne zaman olacağını ben de merak ediyorum.. Sanki her an fırlamaya hazırmış da birileri bastırıyormuş gibi bir görüntü var..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ihg70

    Son bir aydır 80 dolar civarında dolanan ham petrol varil fiyatı bugün 85 dolara dayandı.

    Amerikan ekonomisinin 75 dolar sonrasında resesiyona girdiğini ve zaten şu andaki perişen durumdaki ABD ekonomisinin 80 dolar üstüne uzun zaman dayanamayacağını gözönünde tutmak lazım.

    2008'deki 140 dolar üstüne vuran sıçrayışı 2010 içinde tekrar görebiliriz.
    2. dalga bağıra bağora geliyor!!!



    Fiyat artışının sebebi sanırım OPEC toplantısında üretim miktarının sabit tutulması kararının çıkması ve doların güç kaybı oldu. OPEC 2008'den beri üretimini hep aynı seviyede tutuyor.

    Üreticiler petrol fiyatını 75-85 dolar civarında tutmayı hedefliyor. Fiyatların artması, ihracat yaptıkları ülkelerdeki talebin azalmasına ve krizin uzamasına-derinleşmesine sebep olduğu için aslında yüksek fiyatlar şu anda çokta işlerine gelmiyor. Fiyatlar azaldığı zaman ise yatırımların azalması ve kendi ülke bütçelerinin durumu sıkıntı yaratıyor.

    Okuduğum kadarıyla ABD'deki tüm stoklar şu anda dolu. Bu açıdan bakacak olursak, eğer ABD'de petrol talebi sabit seyrederse kısa vadede petrol fiyatlarında gerileme olacağını düşünüyorum. Eğer bu gerçekleşir ise OPEC üretimi daha fazla kısmaya gidebilir.

    Şahsi kanaatim 2010 yıl sonuna kadar petrol fiyatlarının 90$ barajını geçmeyeceği yönündedir.




  • bakalım opec ne demiş.

    http://www.reuters.com/article/idUSTRE62U09V20100331

    OPEC undecided on action if oil breaks from $70-80

    Reuters) - OPEC officials on Tuesday appeared undecided on how to respond if oil prices rose definitively above the $70-80 a barrel range they have praised this month, highlighting a looming challenge for the cartel.

    Although prices have held calmly within this band for much of 2010, U.S. crude, currently around $82 a barrel, is near the top of its recent range, and some analysts said it could push even higher as demand from the United States and other industrialized nations rebounds as their economies recover.

    Some major consumers at the biannual International Energy Forum (IEF) agreed with OPEC members' claims the $70-80 price was good for both sides, providing sufficient revenues for producers and incentives to build new projects but not so high as to choke off growth in importing nations.

    But there was no sign of a clear consensus by OPEC members at what price they would ramp up production if prices broke above the band Saudi Arabian Oil Minister Ali al-Naimi this week called "most appropriate".

    "Prices above $85 for a sustained period of time could well be harmful. We have to be aware that the economic recovery is still fragile," an OPEC delegate told Reuters on the sidelines of the forum, which is aimed at promoting dialog between oil consumers and producers.

    Naimi did not respond to questions about whether $85 a barrel would mean a rise in output. Asked the same question, a person familiar with Saudi thinking said simply: "No."

    Algerian Oil Minister Chakib Khelil stressed that oil markets could sustain the current oil price for six months to a year, and that OPEC had no specific target price that would trigger an increase in production




  • quote:

    Üreticiler petrol fiyatını 75-85 dolar civarında tutmayı hedefliyor. Fiyatların artması, ihracat yaptıkları ülkelerdeki talebin azalmasına ve krizin uzamasına-derinleşmesine sebep olduğu için aslında yüksek fiyatlar şu anda çokta işlerine gelmiyor. Fiyatlar azaldığı zaman ise yatırımların azalması ve kendi ülke bütçelerinin durumu sıkıntı yaratıyor.


    Peki ya talebi karşılayamazlarsa ya da talep 2010'un sonlarına doğru çok hızlı biçimde artarsa..

    Acaba 2010'da mı olucak bu kırılma, yoksa sarkıcak mı merak ediyorum..
  • Ben sarkacak diye tahmin ediyorum. 2010 sonuna kadar talepte ciddi bir artış gözükmüyor.

    Ayrıca OPEC ülkelerinden Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri halen ekstra kapasitelerinin bulunduğunu ve ihtiyaç halinde üretimi arttırabileceklerini belirtiyorlar.
  • Bakalım, bana kalırsa 2010 sonuna kadar ekonomide toparlanma olabilir, şu an bile yavaş da olsa bir toparlanma var gözle görülebilen..

    Opec ise üretimi artırabilir mi bilemem, ''spare capacity'' diyorlar ama yalan da söylüyorlar olabilir.. Eğer petrol 100 bandını aşarsa kesin yalan söylüyorlardır, artırsalar oraya kadar artırırlar üretimlerini..

    ABD'nin stokları tamamen dolu, Çin'in stokları ne alemde aradım ama bulamadım.. Birisi paylaşırsa fena olmaz.. En son yayınlamayı kestiler diye biliyordum ama sonradan yayınladılar mı bilmiyorum..
  • 2010 toparlanması W inişimizin aldatıcı ortadaki çıkışı olabilir .kalıcı bir çıkış için incelenmesi gerekn birçok parametre var bunlardan birisi yatırım yapılması sadece büyüme rakkamları birşey ifade etmeyecektir. Bilineceği üzere eflafyon oranlarında tüm dünyada bir artış var bu durumda enflayonist ortamlarda büyüme zaten beklenen bir gerçektir. 90 lı ve 80 yıllarda biz de böyle büyümedik mi ? Ama borçlarımız hep arttı mesele burada takılıyor !
  • Aşağıdaki güncel makaleyi sizlerle payşalmak istedim.

    RGE'den alıntıdır!

    Oil prices have been on a tear of late, rising almost 6% in a week to close at close to US$87 per barrel on April 5. Despite a subsequent sell-off and the fact that oil prices seem rather frothy, there do seem to be some upside risks in the short-term, especially since oil market fundamentals kept prices within a narrow trading band from mid 2009 through the end of Q1 2010. As we’ll describe in more depth in the forthcoming RGE global outlook, strong growth in Emerging market economies and accommodative monetary policy globally, as well as a closer to balanced oil market, should continue to provide modest support for oil prices. But if oil prices remain above US$100 per barrel for long, higher prices could begin to choke off weak consumption, especially in the U.S. and in dollar-pegged commodity importers, in turn dragging oil back down.

    Supply should continue to creep upward, likely at a faster pace than still sluggish demand. Oil production is rising slowly, OPEC continues to provide more supply, albeit at higher prices, and Russian output is at a recent peak. While prices can diverge significantly from oil market fundamentals, in the long-term a number of new sources should be available, including offshore oil in Africa and Brazil, and the oil sands—though the economic viability of these sources depends on the price of crude.

    In today’s newsletter we take a look at the energy sector prospects of Iraq, the government of which aims to more than double oil production in the coming five years. While security and political constraints abound, production is inching up in Iraq and recipients of 2009 oil servicing contracts are beginning operations. Severe infrastructure shortfalls remain, however, and the pressure to maximize oil revenues could complicate the political and regulatory landscape.

    As Iraqi officials vie to form the next government and violence continues to sporadically shake the country, the quest to develop Iraq’s oil riches is picking up steam. In late March, the successful bidders of the first oil servicing contract (BP and China National Petroleum Company) began subcontracting out drilling operations in the Rumaila field. While this represents incremental progress, obstacles to full-scale oil sector development remain great. As the new government emerges and the U.S. troops continue their withdrawal, the energy sector’s development will likely proceed at best in fits and starts.

    Notably, foreign commercial interest has not been the problem. Despite the political uncertainties and deteriorating security situation, companies have flocked to invest in Iraq given the relatively low costs of production, favorable operating terms and lack of other investable oil fields in the region. International oil companies (IOCs) are eager to invest in Iraq, but the political, economic and regulatory hurdles are causing delays. The issuance of long-term servicing contracts, granted in 2009, is one way in. But the lack of clear guidelines about foreign ownership and property rights in the form of a petroleum sector may deter further development.

    The protracted political talks aimed at forming a coalition out of the hodge-podge of parties who won parliamentary seats in last month’s elections could lead to a deadlocked government, or simply a long power vacuum, as negotiations proceed slowly. This almost certainly will expose energy contracts to challenges at the federal and local levels. The power vacuum has also prompted more attacks. It remains to be seen if a stable coalition able to pass key stalled legislation, including bills relating to the energy sector. Key issues for the new government to address include the governance of the resource-rich and ethnically divided northern province of Kirkuk; the sharing of oil and gas revenues between federal and regional governments; the passage of a fiscal 2011 budget; and preparations for the final U.S. troop withdrawal in 2011. Companies and investors will hope for policy continuity and the ratification of signed contracts. In RGE’s view, many of these contracts will be upheld, as all political groups in Iraq benefit from these issues. But the legal obstacles could be significant, delaying output.

    Iraq has the potential to be a major source of new oil in the next five to ten years, but the process of scaling up production faces many obstacles. Modernizing and expanding the country’s energy infrastructure will be costly, given Iraq’s fiscal position, which may tempt Iraqi governments to extract as much revenue as possible to meet its fiscal vulnerabilities. Finally, as Iraq’s oil production gradually climbs, it will face additional pressure from OPEC (Iraq is currently a non-voting member of the bloc) to adhere to quotas. Given these uncertainties, Iraq’s plans to more than double output within five years seem very optimistic.




  • 
Sayfa: önceki 6970717273
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.