Şimdi Ara

Evrim ve Tesadüf (9. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
948
Cevap
9
Favori
20.121
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: archozi

    Önceki mesajında RNA dan bahsetmiştin de, DNA ya ne gerek var diye, sana RNA nın ne işe yaradığını açıklamak için bunları yazdım ama onu anlamışsın belli.

    Türkiye'nin tanınmış bilim adamlarından evrimci Prof. Dr. Nevzat Baban, protein oluşumunda matematiksel olarak tesadüfün imkansızlığını şu şekilde belirtir;

    Molekül ağırlığı 34.000 olan, bileşiminde 288 amino asit bulunan ve 12 farklı amino asitten yapılmış teorik bir protein molekülünün 10 üzeri 300 farklı yapısı bulunabileceği hesaplanmıştır. Bu farklı şekillerden birer molekülün bir araya gelmesiyle meydana gelecek kitlenin ağırlığı 10 üzeri 280 gramdır. Halbuki dünyamızın tüm kütlesinin sadece 10 üzeri 27 gram olduğu düşünülecek olursa.... Yapısında, proteinlerin bileşiminde bulunabilen 20 amino asit türünden hepsinin yer aldığı 61 amino asitten yapılmış polipeptidin izomer sayısı 5x10 üzeri 79 olduğu hesaplanır... buna göre de kainattaki her atom başına yukarıda yapısını açıkladığımız 61 amino asitten oluşmuş polipeptid molekülünün izomerinden 6 tanesinin düşeceği anlaşılır.

    Baban'ın da ifade ettiği gibi, 61 amino asitten oluşan küçük bir proteinin halkalarının rastgele dizilişleri sonucunda ortaya çıkacak varyasyonları oluşturmaya evrendeki toplam atom sayısı yetersiz kalmaktadır. Kaldı ki, ortalama bir protein molekülü 61 değil, 400 amino asitten meydana gelir.

    Bunun bir diğer anlamı da şudur: Evrendeki bütün atomlar her işi bırakıp yalnızca bu proteini oluşturmak için durmadan rastgele birleşseler, evrenin varoluşundan bu yana geçen milyarlarca sene ve evrendeki tüm atomların sayısı bir protein molekülünün “tesadüfen” oluşabilme ihtimali için yetersizdir.


    Neyse ki tesadüfen oluşmuyor.

    Sen sanıyorsun ki atomlar bir anda bu molekülü oluşturuyor. Birikimli olarak oluşuyor.

    Birikimli seçilimden ben bu forumda en az 5 kere bahsetmişimdir. 6. da da anlayabileceğini sanmıyorum.


    http://forum.donanimhaber.com/m_61387040/mpage_10/tm.htm



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neuro -- 13 Kasım 2013; 22:13:40 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Borsazede

    quote:

    Orijinalden alıntı: mrmıstık

    BU KONUYA MESAJ YAZILMAZ HİÇBİR ŞEKİLDE KÜFÜR ,HAKARET,SİYASİ MESAJLAR YAZMADIĞIM HALDE MESAJLAR SİLİNİYOR BENCE KONU KAPANSIN EN GÜZELİ BU

    Bu forumun kurallarını okursanız, burada din konuşmanın yasak olduğunu görürsünüz. Siyaset de yasaktır ama konuların içinde dini mesajları silmekle görevli arkadaşların bizzat siyasi konulara dahili olduklarını görmen kuvvetle muhtemeldir.

    Dinden korkan insanlardan adalet beklemeniz abestir hocam. Ben de başlarda adalet bekledim ama baktım güç onlarda, ben de bu diyardan gitmek yerine bu deveyi gütmeyi tercih ettim.

    Selam ve saygılar.

    aksine, dini konuların yasak olmasının nedeni dini korumaktır. kimsenin dinden korktuğu yok, asıl gerçeklerle yüzleşmenize mani oluyorlar işte, şükredin.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: archozi

    çok şey yazıp hiçbir şey söylemediğin için yazmaya devam etmende bir mahsur yok, gülüp eğleniyoruz biz.

    bilimsel kanıt gösterilmemiş, bilimsel kaynaklarla desteklenmemiş mesajları okumam, tek bir kaynak yok yazdıklarında sadece kendi basit yorumların. Aminoasiti de sen üretmişsindir eminim bu egoyla değil mi? o da mı tesadüfen oluştu yoksa ne dersin?



    Papa'dan farkınız yok,kaçacak yeriniz yok.Ancak bu şekilde çamur atark konuşursun.Verdiğin kaynak yanlış.Bir bilim adamı böyle saçmalayamaz.Kesin üzerinde oynamışlardır.Alıntı yaptığın kısmı birebir kopyaladım.Karşıma çıkan sitelere bak

    harunyahya.org
    Adem-Havva wowTurkey
    evrim dini
    neden varız
    tesadüf putu
    tanrıvarmıblogspot

    Bu şekilde tartışmayı devam ettireceksen tartışma zaten.

    Aminoasitleri benim üretmeme gerek yok.Miller'ın bir deneyi var,aç oku internetten.20 aminoasidin 13'ünü üretmiştir.Diğerlerinin farklı yollardan geldiği savunulur mesela göktaşı ile.Ayrıca ilkel canlılık için üretilemeyen bu aminoasitler olmazsa olmaz diye de bir kural yok.Sonradan değişime uğrayarak yeni şekillere de bürünmüş olabilirler.

    Bence yazılanları oku.Olayı iyi kavradıktan sonra yorum yaparsın.Anladığım kadarıyla bu konulara yeni heves etmiş birisisin yoksa insan maymundan mı geldi gibi imalarda bulunmazdın.




  • "Dogma" kelimesi hakaret degildir. Dogmatik bilgiye inanmakta da hicbir sorun yoktur. Zaten "inanc" kavrami, tanimi itibariyle, bilgiyi zihinde dogmalastirmaktir. Bu anlamda bilimsel bir bilgiye inanmak, dini bir bilgiye inanmaktan daha risklidir. Cunku bilim mutlak dogruyu buldugunu iddia etmez. Elimizdeki gozlemler ve sahip oldugumuz beyinle dogayi mumkun olacak en iyi sekilde acikladigini iddia eder. Bu demektir ki yeni bir gozlem veya yeni bir bakis acisi ile bilimsel bilgi yerini yenisine birakabilir. Einstein buna en guzel ornektir.

    Yani bilim hicbir zaman tamamlanmis degildir. Bilimsel bilgiye "inanan" insan eger bilimin nasil yapildigindan haberdar ise, "inandigi" bilginin degisebilecegine de "inanmis" demektir. Iste risk buradan geliyor. Dolayisiyla benim bakis acima gore evrim teorisine "inanilmaz". Evrim teorisi "bilinir." Surasi cok acik ki: Canlilarin cesitliligini aciklayabilen evrim teorisi disinda hicbir bilimsel teori yoktur. Dolayisiyla alternatif bir teori uretmeden evrim teorisi calismalarina karsi cikmak, "bilime" karsi cikmakla es degerdir. Cagdisi bir yaklasimdir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: archozi

    Miller deneyi çürütüldü araştırırsan bulacaksın.
    Hala aminoasitleri, proteinleri, doğadaki gazları şuurlu varlıklar sanıyorsunuz çok enteresan, bunlar aralarında organizasyon yaparak biraraya geliyor ve karar alıyorlar demekki...hayal dünyası.






    Adam tam bir çürütüldü makinesi, eğer yazılanlar kendine uymazsa o çürütüldü deyip işin içinden çıkıveriyor, şimdi dur senin mantığınla gidelim.

    Biliyormusun tanrı yokmuş tanrı hipotezi çürütülmüş, ara geçiş fosili bulunmadı yok diyorsun ya işte kutsal kitaplarında tanrıya ait olduğuna dair birtek delil bulunamamış kutsal kitaplarda çürütülmüş, ölümden sonra hayatta yokmuş daha gidipte gelen olmamış, o da çürütülmüş, böyle çocukca karşılık vermek tartışmak güzelmi ?

    Miller deneyi bir ilkdi daha sonra çok daha ileri düzeyde denemeler yapıldı, yalanlayan kişiler varsa o malum kişinin sayfasıdır,

    Bakınız deneyle ilgili Wikideki bilgilere; http://tr.wikipedia.org/wiki/Miller-Urey_Deneyi

    Alıntılar;

    Bu deney birçok başka deneye esin kaynağı olmuştur. 1963'te Joan Oró, su çözeltisi içinde bulunan hidrojen siyanür (HCN) ve amonyaktan amino asitler üretilebileceğini bulmuştur. Aynı zamanda deneyinde, büyük miktarda nükleotid bazlı adenin ürediğini de görmüştür. Daha sonra gerçekleştirilen deneyler göstermiştir ki, diğer RNA ve DNA bazları da "indirgen atmosfer" ortamında, benzetimli prebiyotik kimyasal tepkimeyle elde edilebilir.

    Geçtiğimiz yıllarda, hala varolan türlerin son evrensel ata sı olduğu varsayılan, birçok birbirinden çok farklı türün organizmasında ortak olan "eski" genlerin "eski" bölgelerindeki amino asit dizgelerinde çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda, o bölgelerde ortaya çıkan ürünlerin Miller-Urey deneylerinde üreyen amino asitlerce zengin olduğunu ortaya koymuştur. Bu duruma göre orijinal genetik kodun temeli şimdikine değil, sadece prebiyotik doğada bulunabilen, daha az sayıdaki amino asitlere dayalıdır.

    2008'de, bir grup bilim adamı Miller'in 1950'lerin başında yaptığı deneyinden arta kalan deney kaplarını inceledi. Klasik deneyin yanı sıra Miller, Charles Darwin'in "ılık küçük gölet"ini çağrıştıran, aralanda volkanik patlamaların bir benzeri olan, daha birçok deney yapmıştı. Bu deneyde boşalan elektrik akımının üzerine basınçlı buhar püskürten bir hortum ucu vardı. Yüksek performanslı sıvı kromatografi ve kütle spektrometrisi kullanarak Miller'in bulduğundan daha fazla organik molekül buldular. En ilginci, volkan benzeri deneyin en fazla organik molekülü, 22 amino asit, 5 amin ve elektriklenmiş buharın ürettiği hidroksil radikallerce üretilmiş oloduğu sanılan birçok hidroksilatlı molekülü ürettiğini görürler. Bilim adamları bu nedenle volkanik adaların organik moleküllerce zengin olduğunü öne sürerek, karbonil sülfitin varlığının bu moleküllerin peptidleri oluşturmasına yardımcı olduğunu belirttiler.




  • KanKoKan kullanıcısına yanıt
    Miller deneyi yaratılışı ispatlamıştır, proteinlerin tesadüfen oluşamayacağına en güzel delil olmuştur,

    doğada kendi kendine laboratuarda yapılan deney düzeneği oluyor mu? Hayır.

    Doğada soğuk tuzak var mı? yok.

    Bütün bu gazlar doğada hepsi optimum koşulda tek başına biraraya gelip herhangi bir aminoasit oluşturabiliyor mu? Hayır.

    kaldı ki bir amino asidin diğer bir amino asitle bağlanabilmesi için tek bir koşul var? nedir? peptit bağı olması gerekiyor, bunu da bağlayan yapının adı ribozom. Ribozom da proteinlerden ve RNA dan oluşuyor ve o da bir DNA nın ürünü. Kısacası senin protein ve aminoasitlerinin bağlanması için bütün teşkilatın var olması gerekiyor.

    Yani herşey o kadar kilitki özellikle düşünen insanlar araştırıp bulsun diye tüm detay verilmiş ama düşünmezsen yapacak birşey yok.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: archozi

    Miller deneyi yaratılışı ispatlamıştır, proteinlerin tesadüfen oluşamayacağına en güzel delil olmuştur,

    doğada kendi kendine laboratuarda yapılan deney düzeneği oluyor mu? Hayır.

    Doğada soğuk tuzak var mı? yok.

    Bütün bu gazlar doğada hepsi optimum koşulda tek başına biraraya gelip herhangi bir aminoasit oluşturabiliyor mu? Hayır.

    kaldı ki bir amino asidin diğer bir amino asitle bağlanabilmesi için tek bir koşul var? nedir? peptit bağı olması gerekiyor, bunu da bağlayan yapının adı ribozom. Ribozom da proteinlerden ve RNA dan oluşuyor ve o da bir DNA nın ürünü. Kısacası senin protein ve aminoasitlerinin bağlanması için bütün teşkilatın var olması gerekiyor.

    Yani herşey o kadar kilitki özellikle düşünen insanlar araştırıp bulsun diye tüm detay verilmiş ama düşünmezsen yapacak birşey yok.







    Sağolasın zahmet etmişsin kimyasal bilgiler vermişsin ama kimya mühendisiyim çok da ayrıntıya girmene gerek yoktu, kimyada herhangi bir molekülün sentezi için pekçok yol vardır, kimi verimlidir kimi verimsizdir, özelliklede deniz tabanında bulunan farklı bir kum tabakasının pekçok kimyasal tepkimeyi katalizliyebilceği hakkında yakın zamanda edinilmiş bir bilgi var, bu kumun adını ve özelliğini hatırladığım zaman buraya yazarım.

    Ayrıca eğer gerçekten bu konuları araştıran biri olsaydın hayatın bugünkü gibi karmaşık bir şekilde değil çok daha basit yapılı olarak başladığının savunulduğunu görürdün, hayat direk DNa gibi moleküllerin varlığı ile başlamadı daha, öncelikle daha basit daha yalın basamaklardan geçti. Aşağıdakine benzer pekçok araştırma görebilirsin, sadece Hz.google a sor yeter;

    Alıntı; (13 Mayıs 2009 | Nature | doi:10.1038/news.2009.47)

    Hayat RNA ile mi başladı?


    Kimyanın ustaları, ilkin karışımdan nükleotidlerin nasıl oluştuğunu göstermektedir. Peki hayat RNA ile mi başladı?
    Manchester Üniversitesi'nden John Sutherland ve arkadaşları, erken dünyada var olduğu düşünülen koşulları sağlayarak, basit kimyasallardan RNA’nın yapı taşı olan ribonükleotitleri oluşturmayı başarmışlardır. Bu deney hayatın, kimyasalların ilkin karışımından oluşan ve DNA gibi kendini eşleyip, reaksiyonları katalizleyebilen bir polimer olan RNA ile başladığını savunan “RNA Dünyası” hipotezini destekleyen bir deneydir.
    Londra’daki Imperial College’da bir kimyager olan Dona Blackmond, “bu deney, RNA Dünyası için kuvvetli bir delildir. Bu kimyasal basamakların gerçekte ne olduğunu yansıtıp yansıtmadığını bilmiyoruz fakat bu çalışmadan önce RNA Dünyası hakkında büyük şüphelerimiz vardı” demiştir.
    Moleküler Koreografi
    Bir RNA polimeri, her biri bir riboz şekeri, bir fosfat grubu ve bir bazdan (pirimidin olarak bilinen sitozin ya da urasil, pürin olarak bilinen adenin ya da guanin) oluşan ribonükleotit zinciridir.
    Bir polimerin kendiliğinden nasıl oluştuğu düşünüldüğünde, kimyacılar öncelikle alt birimlerin kendi başlarına toplandıklarını ve sonra ribonükleotidi oluşturmak için polimerize olduklarını düşünmektedirler. Fakat laboratuvardaki kontrollü atmosfer koşullarında bile, riboz şekerini ve baz’ı bir araya getirme çabaları moral bozucu bir başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
    Manchester’lı araştırıcılar, bu çalışmayla pirimidin ribonükleotidlerin her ikisini de sentezlemeyi başarmışlardır. Sutherland’in takımı bunu, riboz şeker ve baz alt birimlerini ayrı ayrı oluşturmak yerine, iskeletinde anahtar riboz-baz bağlantısına dönüşebilecek bir bağ içeren bir molekül oluşturarak başarmışlardır. Daha sonraki atomlar, ribonükleotidi oluşturmak üzere, sonradan bu iskeletin çevresine eklenmektedirler. Son bağlantı, fosfat grubunun eklenmesidir. Sutherland’in takımı, fosfatın en son basamaklarda rol alan bir reaktan olmasına rağmen, bütün sentezleri etkilediğini göstermişlerdir. Fosfat, asitliği tamponlayarak ve katalizör gibi davranarak, küçük organik moleküllerin doğru bağlantıları yapmasını sağlamaktadır.
    Araştırmacı grup bir sonraki adımda benzer yaklaşımla, pürin nükleotidlerini oluşturmayı amaçlamaktadır.
    Özel Bir Şeyin Başlangıcı
    Sutherland’in küçük moleküllerden RNA’nın bir parçasını oluşturmasının mümkün olduğunu göstermesine rağmen, “RNA Dünyası” teorisinin karşıtları, RNA molekülünün ilkin dünya jeokimyasında oluşması için çok kompleks olduğunu söylemektedirler. New York üniversitesinde bir kimyacı olan Robert Shapiro “bu tür araştırmalardaki kusur, kimyada değil mantıktadır, kusurlu olan bu mantık, araştırıcıların modern laboratuvarlarda oluşturdukları deneysel kontrolün, ilkin dünyada da mümkün olduğunu düşünmeleridir” şeklinde konuşmaktadır.
    Sutherland ise uyguladıkları basamakların, ilkin dünya koşullarıyla uyumlu olduğunu söylemektedir. Bu koşullar, molekülleri suda ısıtmak, buharlaşmasını sağlamak ve UV’ye maruz bırakmaktır.
    Shapiro taraftarları, hayatın orjinini açıklamaya yönelik bir diğer teoriyi savunmaktadırlar. Onlara göre RNA, küçük moleküllerden oluşamayacak kadar kompleks olduğundan, RNA ve DNA oluşumunu katalizleyen daha basit metabolik prosesler dünyada ki hayatın temelini oluşturmaktadır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Borsazede

    Yanlışım varsa düzeltin lütfen...

    Bir deney yapılmış ve bu deneyde ortamda oksijen yok. Ama sonradan anlaşılıyor ki aslında ortamda oksijen olması gerekiyormuş ve o deneyde ortama oksijen takviyesi yapınca deneyde oluşan organik maddeler oksijen sebebiyle yanıyor.

    Miller - Urey deneyini ben de birkaç yerden okumuştum. Şimdi ortamda oksijenin olup olmaması konusuna girer evrimci arkadaşlar. Velev ki ilk canlının oluştuğu dönemdeki atmosfer şartları kesin biliniyor olsun. Siz gerçekten inanıyor musunuz birkaç günde organik madde elde edebileceğinize?

    Bilim adamı arkadaşlar şu deneyi bize, bizim seviyemize inerek anlatabilir mi?

    İlkel atmosfer şartlarında metan(CH4),hidrojen(H2),Su buharı(H2O) ve amonyak(CH4) bulunduğu düşünülüyordu.Miller ve Urey deneylerinde bu gazları kullanmışlardır.Gerekli oksijen de su buharının içinde bulunmaktadır zaten.Ancak Miller ve Urey volkanik faaliyetler sonucu oluşabilecek gazları tahmin etmemişlerdi.Gelişen bilgi birikimiyle sonraki deneylere Karbonmonoksit (CO), Karbondioksit (CO2), Nitrojen (N2), Hidrojensülfit (H2S), Sülfürdioksit (SO2) gazları da eklenmiştir.Bunların yapısında da oksijen bulunur.Deneyler sadece Miller ve Urey tarafından yapılsa şüphelenirdim ama bu deney yaklaşık 400 küsür üniversitede tekrarlanmış aynı sonuçlar elde edilmiştir.Miller-Urey deneyi 1 hafta gibi kısa bir sürede aminoasit ve şekerlerin oluşumunu açıklamıştır.Sonradan bu deney tüpleri saklanmış ve Miller ve Urey'in öğrencisi prof.Jeffrey Bada tarafından incelenmiştir.İncelenildiğinde deney tüpünde birçok aminoasit ve şekere rastlanmıştır.Hatta Bada daha sonra yaptığı deneylerde 25 aminoaside kadar üretim yapmıştır.

    Yapılan başka deneylerde de pürin ve pirimidin bazlarına rastlanmıştır.Yani nükleotitlerin yapısında bulunan bazlara.




  • sorulara güzel cevaplar yazmıştım,dinle alakası olmayan mesajlarımın silinmesi pek hoş bir durum değil açıkcası.Daha fazla birşey yazamayacagım malesef,bu yaşımda kendimi lise dönemindeki dersten atılan ve hoca tarafından azarlanan cocuk gibi hissettim :).Malesef daha fazla birşey yazmamın anlamı olmadıgını düsünüyorum.Selam ve sevgiler.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: AbiyuGu

    quote:

    Orijinalden alıntı: Borsazede

    Yanlışım varsa düzeltin lütfen...

    Bir deney yapılmış ve bu deneyde ortamda oksijen yok. Ama sonradan anlaşılıyor ki aslında ortamda oksijen olması gerekiyormuş ve o deneyde ortama oksijen takviyesi yapınca deneyde oluşan organik maddeler oksijen sebebiyle yanıyor.

    Miller - Urey deneyini ben de birkaç yerden okumuştum. Şimdi ortamda oksijenin olup olmaması konusuna girer evrimci arkadaşlar. Velev ki ilk canlının oluştuğu dönemdeki atmosfer şartları kesin biliniyor olsun. Siz gerçekten inanıyor musunuz birkaç günde organik madde elde edebileceğinize?

    Bilim adamı arkadaşlar şu deneyi bize, bizim seviyemize inerek anlatabilir mi?

    İlkel atmosfer şartlarında metan(CH4),hidrojen(H2),Su buharı(H2O) ve amonyak(CH4) bulunduğu düşünülüyordu.Miller ve Urey deneylerinde bu gazları kullanmışlardır.Gerekli oksijen de su buharının içinde bulunmaktadır zaten.Ancak Miller ve Urey volkanik faaliyetler sonucu oluşabilecek gazları tahmin etmemişlerdi.Gelişen bilgi birikimiyle sonraki deneylere Karbonmonoksit (CO), Karbondioksit (CO2), Nitrojen (N2), Hidrojensülfit (H2S), Sülfürdioksit (SO2) gazları da eklenmiştir.Bunların yapısında da oksijen bulunur.Deneyler sadece Miller ve Urey tarafından yapılsa şüphelenirdim ama bu deney yaklaşık 400 küsür üniversitede tekrarlanmış aynı sonuçlar elde edilmiştir.Miller-Urey deneyi 1 hafta gibi kısa bir sürede aminoasit ve şekerlerin oluşumunu açıklamıştır.Sonradan bu deney tüpleri saklanmış ve Miller ve Urey'in öğrencisi prof.Jeffrey Bada tarafından incelenmiştir.İncelenildiğinde deney tüpünde birçok aminoasit ve şekere rastlanmıştır.Hatta Bada daha sonra yaptığı deneylerde 25 aminoaside kadar üretim yapmıştır.

    Yapılan başka deneylerde de pürin ve pirimidin bazlarına rastlanmıştır.Yani nükleotitlerin yapısında bulunan bazlara.

    Ne iş bu ya... ben bu mesaja cevap yazmıştım ve dinle minle alakası yoktu... sorduğum soru mu zor geldi anlamadım ki? Tekrar sorayım sorumu...

    İkimizden biri kimyadan hiç anlamıyor ama ona arkadaşlar karar versin. Ben dedim ki;

    - Bir deney yapılmış ve bu deneyde ortamda oksijen yok. Ama sonradan anlaşılıyor ki aslında ortamda oksijen olması gerekiyormuş ve o deneyde ortama oksijen takviyesi yapınca deneyde oluşan organik maddeler oksijen sebebiyle yanıyor.

    Siz dediniz ki;

    - İlkel atmosfer şartlarında metan(CH4),hidrojen(H2),Su buharı(H2O) ve amonyak(CH4) bulunduğu düşünülüyordu.Miller ve Urey deneylerinde bu gazları kullanmışlardır.Gerekli oksijen de su buharının içinde bulunmaktadır zaten.

    Benim kimya bilgim lise seviyesinde (önce onu belirteyim)... Ortamda oksijen yok dediğimde, ortamda su buharı (h2o) var diyerek mi açıklıyorsunuz? Ben oksijen atomunu kastetmiştim halbuki... Sizin mantığınıza göre sadece su buharında değil ki, sonradan ekledikleri CO, CO2, SO2 içinde de oksijen var. Aynı şey mi Allah aşkına? Oksijen atomu yakıcı bir gazdır ve ortamda oluşacak organik maddeyi hemen yaktığı için ortama oksijen atomu koyamıyorlar.

    Bazı bilim adamları da suyun olduğu yerde az da olsa saf oksijen atomunun olması gerektiğini savunmuş ve kabul gördüğü için Miller Urey deneyinden vaz geçip başka teoriler bulmuşlar. Sen nasıl oluyor da bunu bilmiyorsun AbiyuGu beni çok şaşırttın.

    Yanlış yazdığım şeyler vardır mutlaka, biryerlerde okuyup da aklımda kalanları yazıyorum ama mantık olarak yazdığım doğru.

    Dawkins sizin bildiğinizi bilmiyormu da ona ilk canlıyı soranlara uzaydan geldi diyor? Madem ki Miller Urey teorisi sizin anlattığınız kadar sağlam Dawkins neden bilmiyor bunu?

    Selam ve saygılar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Borsazede -- 14 Kasım 2013; 20:06:31 >




  • Borsazede B kullanıcısına yanıt
    benimde mesajlarım siliniyor dinle hicbir alakası olmamasına rağmen,hoca bize taktı yahu,dh yobazlar grubumu kursak yoksa :)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kusuruma bakmayın yanlış sildiysem, her sayfada 63 tane mi ne mesaj var ve toplamda 2 konuda 8-9 sayfayı ayıklamak zorundaydım
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kabuska

    Kusuruma bakmayın yanlış sildiysem, her sayfada 63 tane mi ne mesaj var ve toplamda 2 konuda 8-9 sayfayı ayıklamak zorundaydım

    Kurallarınızı ve düşüncelerinizi çok iyi anladım. Siz bence şikayetlere odaklansanız kendinizi bu kadar yormamış olursunuz.

    Saygılar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Borsazede

    quote:

    Orijinalden alıntı: AbiyuGu

    quote:

    Orijinalden alıntı: Borsazede

    Yanlışım varsa düzeltin lütfen...

    Bir deney yapılmış ve bu deneyde ortamda oksijen yok. Ama sonradan anlaşılıyor ki aslında ortamda oksijen olması gerekiyormuş ve o deneyde ortama oksijen takviyesi yapınca deneyde oluşan organik maddeler oksijen sebebiyle yanıyor.

    Miller - Urey deneyini ben de birkaç yerden okumuştum. Şimdi ortamda oksijenin olup olmaması konusuna girer evrimci arkadaşlar. Velev ki ilk canlının oluştuğu dönemdeki atmosfer şartları kesin biliniyor olsun. Siz gerçekten inanıyor musunuz birkaç günde organik madde elde edebileceğinize?

    Bilim adamı arkadaşlar şu deneyi bize, bizim seviyemize inerek anlatabilir mi?

    İlkel atmosfer şartlarında metan(CH4),hidrojen(H2),Su buharı(H2O) ve amonyak(CH4) bulunduğu düşünülüyordu.Miller ve Urey deneylerinde bu gazları kullanmışlardır.Gerekli oksijen de su buharının içinde bulunmaktadır zaten.Ancak Miller ve Urey volkanik faaliyetler sonucu oluşabilecek gazları tahmin etmemişlerdi.Gelişen bilgi birikimiyle sonraki deneylere Karbonmonoksit (CO), Karbondioksit (CO2), Nitrojen (N2), Hidrojensülfit (H2S), Sülfürdioksit (SO2) gazları da eklenmiştir.Bunların yapısında da oksijen bulunur.Deneyler sadece Miller ve Urey tarafından yapılsa şüphelenirdim ama bu deney yaklaşık 400 küsür üniversitede tekrarlanmış aynı sonuçlar elde edilmiştir.Miller-Urey deneyi 1 hafta gibi kısa bir sürede aminoasit ve şekerlerin oluşumunu açıklamıştır.Sonradan bu deney tüpleri saklanmış ve Miller ve Urey'in öğrencisi prof.Jeffrey Bada tarafından incelenmiştir.İncelenildiğinde deney tüpünde birçok aminoasit ve şekere rastlanmıştır.Hatta Bada daha sonra yaptığı deneylerde 25 aminoaside kadar üretim yapmıştır.

    Yapılan başka deneylerde de pürin ve pirimidin bazlarına rastlanmıştır.Yani nükleotitlerin yapısında bulunan bazlara.

    Ne iş bu ya... ben bu mesaja cevap yazmıştım ve dinle minle alakası yoktu... sorduğum soru mu zor geldi anlamadım ki? Tekrar sorayım sorumu...

    İkimizden biri kimyadan hiç anlamıyor ama ona arkadaşlar karar versin. Ben dedim ki;

    - Bir deney yapılmış ve bu deneyde ortamda oksijen yok. Ama sonradan anlaşılıyor ki aslında ortamda oksijen olması gerekiyormuş ve o deneyde ortama oksijen takviyesi yapınca deneyde oluşan organik maddeler oksijen sebebiyle yanıyor.

    Siz dediniz ki;

    - İlkel atmosfer şartlarında metan(CH4),hidrojen(H2),Su buharı(H2O) ve amonyak(CH4) bulunduğu düşünülüyordu.Miller ve Urey deneylerinde bu gazları kullanmışlardır.Gerekli oksijen de su buharının içinde bulunmaktadır zaten.

    Benim kimya bilgim lise seviyesinde (önce onu belirteyim)... Ortamda oksijen yok dediğimde, ortamda su buharı (h2o) var diyerek mi açıklıyorsunuz? Ben oksijen atomunu kastetmiştim halbuki... Sizin mantığınıza göre sadece su buharında değil ki, sonradan ekledikleri CO, CO2, SO2 içinde de oksijen var. Aynı şey mi Allah aşkına? Oksijen atomu yakıcı bir gazdır ve ortamda oluşacak organik maddeyi hemen yaktığı için ortama oksijen atomu koyamıyorlar.

    Bazı bilim adamları da suyun olduğu yerde az da olsa saf oksijen atomunun olması gerektiğini savunmuş ve kabul gördüğü için Miller Urey deneyinden vaz geçip başka teoriler bulmuşlar. Sen nasıl oluyor da bunu bilmiyorsun AbiyuGu beni çok şaşırttın.

    Yanlış yazdığım şeyler vardır mutlaka, biryerlerde okuyup da aklımda kalanları yazıyorum ama mantık olarak yazdığım doğru.

    Dawkins sizin bildiğinizi bilmiyormu da ona ilk canlıyı soranlara uzaydan geldi diyor? Madem ki Miller Urey teorisi sizin anlattığınız kadar sağlam Dawkins neden bilmiyor bunu?

    Selam ve saygılar.

    Konu kapandı o yüzden cevap veremedim.Bakın saf oksijen atomu olsaydı o zaman yüzeyde olan demirle tepkimeye girerlerdi zaten.Ayrıca söylediğimde ne yanlışlık var onu anlamadım.Oluşacak aminoasit veya başka organik moleküllerin yapısına oksijen katılacaksa saf oksijen olmasına gerek yok bu gazlardaki oksijen tepkimeye katılır zaten.Siz neden oksijene bu kadar takıldınız ki?

    Dawkins biliyor merak etmeyin bunları ve kitaplarında bunlardan bahsediyor.Ben kitaplarını da okuyorum sadece youtubedan video izlemekle kalmıyorum.Hayatın başlangıcı bir takım şans usuru içerir bu doğrudur ama bu imkansız olduğu anlamına gelmiyor.Dawkins de bir fikir olarak bakterilerin uzaydan gelebileceğini belirtti.Olabilir dedi ki bence de böyle bir ihtimal var.Ayrıca dünyaya düşen tozlarda ve kuyruklu yıldızlarda aminoasitler bulundu.Hem de sol elli aminoasitler.Yani proteinlerin yapısına katılan tip izomer olan aminoasit.Bunların da yaşamın tohumlarını attıklarını düşünülüyor ki hiç yabana atılacak bir konu değil.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Interludium

    sorulara güzel cevaplar yazmıştım,dinle alakası olmayan mesajlarımın silinmesi pek hoş bir durum değil açıkcası.Daha fazla birşey yazamayacagım malesef,bu yaşımda kendimi lise dönemindeki dersten atılan ve hoca tarafından azarlanan cocuk gibi hissettim :).Malesef daha fazla birşey yazmamın anlamı olmadıgını düsünüyorum.Selam ve sevgiler.

    Benim mesajların yarısı gitti.Miller Deneyi'ni konuya ilk yazan benim o mesajım bile silindi.2-3 kişi şurada bilim konuştu zaten.Bu mesajlar bile siliniyorsa olayı kendi açınızdan değerlendirmemeniz gerekir.
  • KanKoKan kullanıcısına yanıt
    sen de sağol ama cevabında benim sorularımın hiçbirinin yanıtı yok neden?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: FlameSplasher

    Hassas ayar,mükemmellik,bilinçli bir tasarım sonucu ortaya çıkan bir üründen bahsediyorum.Örnek olarak dinozorları verdim.Hassas ayar kendi kendini mi yok etti?Sürekli değişime uğrayacaksa mükemmellikten ve hassas ayardan nasıl bahsedilebilir?Bu derece subjektif bir yorum nasıl yapılır?

    Tamam ama aynı zamanda Dünya'nın geçici olduğuda söyleniyor dini açıdan bakıldığında. Yani o zamanda yok olmaları gerekiyordu zaten. ( Mantıken söylüyorum ). Öyle olmasa kıyamet gibi bir terim olmazdı ama var.
  • Bir görüşün yaşatılması için böyle forum köşelerinde devamlı mevzu bahis konusu oluyorsa, o düşünce teoriyi bırakın bir efsanedir artık.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: newmonarch

    quote:

    Orijinalden alıntı: FlameSplasher

    Hassas ayar,mükemmellik,bilinçli bir tasarım sonucu ortaya çıkan bir üründen bahsediyorum.Örnek olarak dinozorları verdim.Hassas ayar kendi kendini mi yok etti?Sürekli değişime uğrayacaksa mükemmellikten ve hassas ayardan nasıl bahsedilebilir?Bu derece subjektif bir yorum nasıl yapılır?

    Tamam ama aynı zamanda Dünya'nın geçici olduğuda söyleniyor dini açıdan bakıldığında. Yani o zamanda yok olmaları gerekiyordu zaten. ( Mantıken söylüyorum ). Öyle olmasa kıyamet gibi bir terim olmazdı ama var.

    Hocam inanç konuşmuyoruz burada.Bazı arkadaşlar özellikle o tarafa çekip konuyu amacından uzaklaştırmaya ve bilimsel gerçekleri bu şekilde yok saymaya çalışıyorlar.Zaten bu tarz mesajlar siliniyor.Pm'den cevabını yazarım.O şekilde tartışırız.Konu başka yerlere sapmasın.




  • ahze23 A kullanıcısına yanıt
    Hayatinizda bilimin yanindan gecmediginiz icin size sadece forumda geyik konusu gibi geliyor olabilir.

    Oksfort, kembric, yeyl ya da odtu'de sizin hurafeleriniz degil bunlar ogretiliyor ama siz sanirim hayatinizda en bilimsel ortami burada yakalamissiniz.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.