Şimdi Ara

Güzel.Sözler ve Olaylar güncellendi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
25
Cevap
2
Favori
453
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • <font color='red'></font id='red'>Dost dediğin; radikal olmalı
    > >Sevilecek biri olmadyğın zamanlarda bile
    > >Seni Sevmeli...
    > >Sarılınacak biri olmadyğın zamanlarda bile
    > >Sana sarılmalı...
    > >Dayanıllmaz olduğun zamanlarda bile
    > >Sana Dayanmalı...
    > >Dost dediğin; fanatik olmalı
    > >Bütün dünya seni üzdüğünde
    > >Sana moral vermeli,
    > >Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli,
    > >Ve ağladığında, seninle ağlamalı...
    > >Ama hepsinden daha çok;
    > >Dost matematiksel olmalı;
    > >Sevinci çarpmalı...
    > >Üzüntüyü bölmeli...
    > >Geçmişi çykarmalı...
    > >Yarını toplamalı...
    > >Kalbinin derinliklerinde ihtiyacı hesaplamalı...
    > >Ve her zaman
    > >Bütün parçalardan daha büyük olmalı... [/size=2]
    >

    Tezata bakin :)))

    1. 'damlaya damlaya göl olur' / 'taşıma suyla değirmen dönmez'
    2.. 'iyi insan lafın üstüne gelir' / 'iti an çomağı hazırla'
    3.. 'bir elin nesi var iki elin sesi var' / 'nerde çokluk orda bokluk'
    4.. 'fazla mal göz çıkarmaz' / 'azıcık aşım ağrısız başım'
    5.. ' kervan yolda düzelir' / ' balık baştan kokar'
    6.. 'söz gümüşse,sükut altındır' / 'sükut ikrardan gelir'
    7.. 'harama uçkur çözülmez' / 'güzele bakmak sevaptır'
    8.. 'iki gönül bir olunca samanlık seyran olur' / 'iki çıplak bir hamama yakışır'
    9.. 'bülbülün çektiği dili belası' / 'bilmemek ayıp değil sormamak ayıp'
    10.. 'eşeğe altın semer vursan da eşek yine eşektir' / 'ye kürküm ye'
    11.. 'eğri otur doğru söyle' / 'doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar'
    12.. 'düşenin dostu olmaz' / 'dost kara günde belli olur'
    13.. 'ava giden avlanır' / 'atın ölümü arpadan olsun'
    14.. 'erken kalkan yol alır ' / 'acele işe şeytan karışır'
    15.. 'birlikten kuvvet doğar' / 'körler sağırlar, birbirlerini ağırlar'
    16.. 'tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır' / 'lafla peynir gemisi yürümez'
    17.. 'gün ola harman ola' / 'perşembenin gelişi çarşambadan bellidir"
    18.. 'ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol' / 'hocanın dediğini yap, yaptığını yapma"
    19.. 'iyilik yap denize at' / 'merhametten maraz doğar"
    20.. 'zararın neresinden dönülse kardır' / 'gelen gideni aratır"
    21.. 'yüzü güzel olanın huyu da güzel olur' / 'yüzü güzel olanı değil huyu güzel olanı sev"
    22.. 'akıl akıldan üstündür' / 'aklın yolu birdir"
    23.. 'el elden üstündür' / 'alet işler el övünür"
    24.. 'acı patlıcanı kırağı çalmaz' / 'yaşın yanında kuru da yanar"
    25.. 'zorla güzellik olmaz' / 'zora dağlar dayanmaz"
    26.. 'öfke baldan tatlıdır' / 'öfke ile kalkan zararla oturur"
    27.. 'işleyen demir ışıldar' / 'insan yedisinde neyse yetmişinde de odur"
    28.. 'fazla mal göz çıkarmaz' / 'azı karar çoğu zarar"
    29.. 'insan kıymetini insan bilir' / 'insanoğlu çiğ süt emmiş"
    30.. 'anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al' / 'beş parmağın beşi birbirine Benzemez"
    31.. 'olmaz olmaz deme, olmaz olmaz' / 'iş olacağına varır"
    32.. 'eski dost düşman olmaz' / 'güvenme dostuna saman doldurur postuna"
    33.. 'harama el uzatilmaz' / 'üzümü ye bağını sorma"
    --------------------------------------------

    İNSANA DAİR
    >
    > Dünyada kusursuz iki insan vardır. Biri ölmüştür, biri
    > de doğmamıştır.
    > Çin Atasözü
    >
    >
    > İnsanların ne kadar kötü olduğunu görmek beni hiç şaşırtmıyor, fakat
    > bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce hayretler içinde kalıyorum.
    > Goethe
    >
    > İnsanlar yüksek mevkilere ulaştıkça tanrılaştıklarını zannederler,
    > düştükleri zaman insanlıklarının da elden gittiğini görürler.
    > Sokrat
    >
    > Insanlar başkalarının kusurlarını görmek hususunda
    > keskin gözlere sahip kartallara benzerler. Kendi
    > kusurlarını görmekte ise başını kuma gömen deve
    > kuşuna.
    >
    > Ey diken arayan kimse! Cennete girsen bile, orada
    > senden başka diken bulunmaz.
    > Hz. Mevlana
    >
    > Insanlar ağaçlardan ders almalıdırlar. Ne üzerlerinde
    > barınan kuşların, ne gölgelerinde yatan insanların ne
    > de verdikleri yemişlerin hesabını tutarlar.
    >
    > Iyi düşünür, fena hareket ederiz. İkisini nefsinde birleştiren insan;
    > bir istiridye kabuğu içindeki nadir bir inci tanesi gibidir.
    >
    > Bir insan ne kadar fazla şeyden utanırsa o kadar
    > hürmete layıktır.
    > Bernard Shaw
    >
    > İnsan her yerde aynı insandır ; bir insanın
    > yaratılısında asalet yoksa, kainatın tacını giyse yine
    > de çıplak kalır.
    > Montaigne
    >
    >
    > HAYAT GÜZELDİR



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi öztin -- 26 Mart 2014; 7:57:35 >







  • ........20 li yaşlara kadar iyilikle kötülüğün ülkesi, kalın sınır
    çizgileriyle ayrılıyor birbirinden.. Sıkı dostları ve düşmanları oluyor
    insanın. Onları ölesiye seviyor ya da ölesiye nefret ediyor onlardan.

    30 larında yalanı hakikatten ayırt etmeye başlıyor. İyi sandıklarının
    hıyanetiyle tanışıyor, sırtında dost işi hançer darbeleriyle; ve en kötü
    zannettiği, şefkatle imdadına yetişiveriyor.

    Zaman kanatlanıp da 40 ına yaklaştığında insan, iyiyi kötüden ayıran hudut
    çizgilerini birbirine karıştırıyor. İyilere nakşolmuş kötüyü ve kötülerin
    içindeki iyiliği de keşfediyor ademoğlu.. Anlıyor ki, iyi insan/kötü insan
    yok; insanın içinde iyilik ve kötülük var... Kötüyle iyi panzehiri değil
    birbirinin; kankardeşi.
    İyilerle kötüler çekiştirmiyor ipi.. İyilik ve kötülükten örülmüş ibrişimin
    kendisi.

    Bunu anlayınca şaşmıyorsun nefretin birden sehvete dönüşmesine; acı
    girdaplarının içinde hazzın raksetmesine.. Tevazuyla gurur,
    haysiyetsizlikle onur el ele
    yürüyor. İnsan, şuuraltındaki isyankarla sahtekarı, günahkarla tövbekarı
    birarada farkediyor: Benim, hükmeden ve boyun eğen; zulmeden ve acı çeken.
    Bunca şiddet kadar onca merhamet de benim eserim.. Minneti nefrete, korkuyu
    cesarete, zaferi hezimete bulayan benim. Kundak bezime tıpatıp benziyor
    kefenim.. Hayatım muhteşem ve sefil, mağrur ve rezil, hayasız ve asil..
    Ben, hem örs hem çekicim.

    İşte bu keşif kolaylaştırıyor yaşamı.. Anlıyorsun ki toplumlar gibi
    insanlar da kanlı iç savaşlarına borçlu, ilerlemesini...

    O zaman , iyileri kötülerden ayırmak gibi nafile bir uğraşı bırakıp-başta
    kendin olmak üzere- insanların içindeki iyiliğin peşine düşüyorsun; kıymet
    bilmeyi ve
    -yine başta kendin olmak üzere- herkesi hoş görmeyi öğreniyorsun..

    Tükendikçe pahalanıyor zaman; günler azaldıkça uzuyor. Saçların gibi,
    seyreldikçe değerleniyor dostların.. Günahları ve zaaflarıyla da övünüyor
    insanlar;
    sevapları ve zaferleri kadar...

    Önemli değil kaç kez yenildiğin, önemli olan; kaç yenilgiden sonra yeniden
    doğrulabildiğin...

    Bu paramparça ruhlardan, çelişik duygulardan, çatışmanın açtığı yaralardan
    mucizevi bir ahenk çıkıyor ortaya....

    Ki olgunluk diyorlar adına...




  • [OK]
  • öztin baba hürmetler, ellerine saglik.
    insana dair +1
  • Şeytanın Hileleri

    Muhyiddîn-i Arabî (ks)



    İbn-i Abbas (r.a) Hz.' inden naklen Muaz b, Cebel rivayet ediyor :

    —Bir gün Resullullah (s.a) ile beraberdik. Ansardan birinin evinde toplanmıştık.. Tam bir cemaat olmuştuk. Sohbete dalmıştık.

    Bu arada, dışarıdan bir ses geldi :

    —Ev sahibi..... içerdekiler... Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim var.

    Bunun üzerine , herkes Resullullah (s.a)efendimizin yüzüne bakmaya başladı. Orda ve her zaman büyük oydu... İzin ondan çıkacaktı.

    Resullullah (s.a) Efendimiz, duruma vakıf oldu ve :

    — << Bu seslenen kimdir bilir misiniz?>>

    Buyurdu.... Biz hep birden şöyle dedik :

    — En iyi bilen ALLAH ve Resuludur.

    Bunun üzerine Resullullah (s.a) Efendimiz :

    — << O, lain iblistir. –Şeytandır– Allah'ın laneti onun üzerine olsun....>>

    Buyurunca; hemen Hz. Ömer :

    — Ya Resullullah , bana izin veriniz onu öldüreyim.

    Dedi.... Resullullah (s.a) Efendimiz bu izni vermedi; şöyle buyurdu:

    — << Dur ya Ömer , biliyomusun ki; ona belli bir vakte kadar mühlet verilmiştir... Öldürmeyi bırak.>>

    Sonra şöyle buyurdu:

    —<<Kapıyı ona açın gelsin... O buraya gelmek için emir almıştır. Diyeceklerini anlamaya çalışınız. Size anlatacaklarını iyi dinleyiniz.>>

    * * *

    Bundan sonrasını ondan dinleyelim ; yani Ravi' den. Şöyle anlattı :

    Kapıyı ona açtılar. İçeri girdi ve bize göründü. Birde baktık ki, şekli şu :
    Bir ihtiyar. Şaşı. Aynı zamanda köse. Çenesinde altı veya yedi kadar kıl sallanıyor. At kılı gibi. Gözleri yukarı doğru açılmış. Kafası, büyük bir fil kafası gibi. Dudakları da, bir manda dudağına benziyordu.

    Sonra, şöyle bir selam verdi ;



    Selam ya Muhammed ; selam size ey cemaat-i müslimin.
    Onun bu selamına Resullullah (s.a) Efendimiz şu mukabelede bulundu ;

    << Selam Allah'ındır ya lain >>
    Sonra şöyle buyurdu :

    << Bir iş için geldiğini duydum; nedir o iş? >>
    Şeytan şöyle anlattı ;

    Benim buraya gelişim kendi arzumla olmadı. Mecburen geldim.
    Resullullah (s.a) Efendimiz sordu ;

    << Nedir o mecburiyetin ? >>
    Şeytan anlattı ;
    İzzet sahibi Rabbın katından bana bir melek geldi. Ve dedi ki ;Allah-ü Taâlâ sana emir veriyor : Muhammed 'e gideceksin. Ama düşük ve zelil bir halde. Tevazu ile. Ona gideceksin ve ademoğullarını nasıl kandırdığını anlatacaksın. Onları nasıl aldattığını söyleyeceksin bir bir ona. Sonra o sana ne sorarsa doğrusunu diyeceksin. Sonra ... Allah-ü Taâlâ buyurdu ki :
    Söylediklerine bir yalan katarsan , doğruyu sölemezsen .... seni kül ederim ; rüzgara savurur ... Düşmanlarının önünde , seni rüsvay ederim.
    İşte ... böyle ; ya Muhammed , o emir üzerine sana geldim.

    Arzu ettiğini bana sor . Şayet bana sorduklarına doğru cevap vermezsem ;düşmanlarım benimle eğlenecek. Şu muhakkak ki , düşmanlarımın eğlencesi olmaktan daha zor bir şey yoktur.

    * * *

    Bundan sona Resullullah (s.a.) Efendimiz şöyle sordu :

    — << Madem ki , sözlerinde doğru olacaksın. O halde bana anlat : Halk arasında en çok sevmediğin kimdir ? >>



    Şeytan şu cevabı verdi :

    Sensin ya Muhammed. Allah' ın yarattıkları arasında senden daha çok sevmediğim kimse yoktur. Sonra senin gibi kim olabilir ki ?
    Resullullah (s.a.) Efendimiz sordu :

    << Benden sonra , en çok kimlere buğuzlusun ve sevmezsin?...>>
    Şeytan anlattı :

    Müttaki bir gence ki ... varlığını Allah yoluna vermiştir.
    Bundan sonra , sual cevap aşağıdaki şekilde devam etti. Resullullah (s.a.) Efendimiz sordu ; şeytan anlattı :

    << Sonra kimi sevmezsin ? >>
    Kendisini sabırlı bildiğim , şüpheli işlerden sakınan âlimi ...
    << Sonra ? >>
    Temizlik işinde ... yıkadığı yerleri üç defa yıkamayı adet eden kimseyi.
    << Sonra ? >>
    Sabırlı olan bir fakiri ki ; ihtiyacını kimseye anlatmaz... Halinden şikayet etmez.
    << Peki, bu fakirin sabırlı olduğunu nerden bilirsin ? >>
    — Ya Muhammed , ihtiyacını kendi gibi birine açmaz. Her kim ihtiyacını kendi gibi birine üç gün üst üste anlatırsa, Allah onu sabredenlerden yazmaz. Sabırlı kimselerin işi buna benzemez. Hasılı , onun sabrını ; halinden , tavrından ve şikayet etmeyişinden anlarım.

    << Sonra kim ? >>
    Şükreden zengin.
    << Peki, ama zenginin şükreden olduğunu nasıl anlarsın ? ...>>
    — Onu görürsem ki , aldığını helal yoldan alıyor ve mahalline harcıyor. Bilirim ki : şükreden bir zengindir.

    * * *

    Resullullah (s.a.) Efendimiz bu defa mevzuu değiştirdi ve ona başka bir sual sordu :

    << Peki, ümmetim namaza kalkınca , senin halin nice olur? ..>>
    Ya Muhammed, beni bir sıtma tutar . Titrerim.
    << Neden böyle olursun ; ya lain ? .. >>
    Çünkü bir kul , Allah için secde edince bir derece yükselir.
    << Peki ya oruç tuttukları zaman nasıl olursun ?...>>
    O zaman da bağlanırım. Taa, onlar iftar edinceye kadar.
    < Peki ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun ? >>
    O zaman da çıldırırım.
    << Peki, ya Kur'an okudukları zaman nasıl olursun ? ..>>
    O zaman da, eririm. Tıpkı ateşte eriyen bir kurşun gibi eririm.
    << Peki ya sadaka verdikleri zaman halin nasıldır ? .. >>
    — Ha, işte.. o zaman halim pek yaman olur. Sanki sadaka veren , bir testere alır eline ve beni ikiye böler.

    Resullullah (s.a.) Efendimiz sebebini sordu :

    << Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin, ya Ebamürre ? >>
    Bunun üzerine iblis :

    Onu da anlatayım ..
    Dedikten sonra anlatmaya başladı :

    Çünkü sadakada dört güzellik vardır. Şöyle ki ;
    1 - Allah-ü Teala, sadaka verenin malına bereket ihsan eyler.

    2 - O , sadaka veren kimseyi halkına sevdirir.

    3 - Allah-ü Teala, onun verdiği sadakayı , cehennemle arasında bir perde yapar.

    4 - Allah-ü Teala, belayı sıkıntıyı ve ahları ondan defeder.

    * * *

    Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz ashabı hakkında bazı sorular sordu :

    << Ebubekir için ne dersin ?>>
    İblis ise şu cevabı verdi :

    O bana cahiliyet devrinde bile itaat etmedi... İslam'a girdikten sonra nasıl bana itaat eder ?


    << Peki, Ömer b. Hattab için ne dersin ? .. >>
    İblis ona da şu cevabı verdi :

    Allah'a yemin ederim ki ; her gördüğüm yerde ondan kaçarım.


    << Peki , Osman b. Affan için ne dersin ? >>
    Ondan utanırım ... hem de çok ... Nasıl ki , Rahman' ın melekleri de ondan utanırlar...,


    << Peki, Ali b. Ebutalib için ne dersin ? >>
    İblis onun için de şöyle dedi :

    — Ah onun elinden bir kurtulsam... O, kendi başına kalsa ; ben kendi başıma kalsam... O beni bıraksa....ben de onu bıraksam .. Ben onu bırakırım ama o beni bırakmaz.





    Resullullah (s.a.) Efendimiz , yukarıdaki soruları sorduktan ve şeytanın verdiği cevaplar kısmen bittikten sonra , şöyle buyurdu :

    << Ümmetime saadet ihsan eden ; seni taa, belli bir vakte kadar şeki kılan Allah'a hamd olsun. >>
    Resullullah (s.a.) Efendimiz ' in o cümlesini duyan lain iblis şöyle dedi :

    — Heyhat, heyhat... Ümmetin saadeti nerede ? Ben , o belli vakte kadar diri kaldıkça, sen ümmetin için nasıl ferah duyarsın ?..

    Ben , onların kan mecralarına girerim. Etlerine karışırım. Ama onalr , benim bu halimi göremez ve bilemezler. Beni yaradan ve baas gününe kadar bana mühlet veren Allah'a yemin ederim ki: Onların tümünü azdırırım. Cahillerini ve alimlerini ... Ümmilerini ve okumuşlarını ... Facirlerini ve abidlerini ... Hasılı, bunların hiçbiri elimden kurtulamaz. Fakat , Allah'ın halis kullarını ... Evet, bunları azdıramam.

    Bunun üzerine Resullullah (s.a.) Efendimiz sordu :



    << Sana göre ihlas sahibi olan muhlis kullar kimlerdir ? ... >>
    Bu suale İblis şu cevabı verdi :

    —Bilmez misin ? ya Muhammed , bir kimse ki , dirhemini ve dinarını sever ... O Allah için bir ihlasa sahip değildir. Bir kimseyi görürsem ki ; dirhemini dinarını sevmez ; övülmekten, medhedilmekten hoşlanmaz.. bilirim ki o : ihlâs sahibidir... Hemen onu bırakır kaçarım.



    Bir kul malı ve övülmeyi sevdiği süre , kalbi de dünya arzularına bağlı kaldığı müddet , o size vasfını yaptığım kimseler arasında bana en çok itaat edendir. Bilmez misin ki : mal sevgisi , büyük günahların en büyüğüdür. Bilmez misin ki ya Muhammed , baş olma sevgisi yine büyük günahların en büyükleri arasındadır.

    İblis anlatmaya devam etti :

    —Ya Muhammed , bilmez misin ? ... Benim yetmiş bin tane çocuğum var. Bunların her birini bir başka yere tayin etmişimdir. Sonra ... o her çocuğumla birlikte yine yetmiş bin tane şeytan vardır.

    Onların bir kısmını ulemaya gönderdim.

    Bir kısmını gençlere yolladım.

    Bir kısmını da meşayihe saldım.

    Bir kısmını da ihtiyar kadınlara musallat ettim.

    Gençlere gelince , aramızda hiçbir anlaşmazlık yoktur. Onlarla gayet iyi geçiniriz.

    Çocuklara gelince ... Onlarla da , bizimkiler istedikleri gibi birlikte oynarlar.

    Bizimkilerin bir kısmını da abidlerin başına dert ettim. Bir kısmını da zahidlerin.

    Onlar bunların yanına girer.; halden hale sokarlar. Bir tepeden öbürüne ... hep dolaştırıp dururlar. Öyle bir hal alırlar ki ; başlarlar, sebeplerden herhangi birine sövmeye...



    İşte ... böylece , onlardan ihlası alırım. Onlar bu halleri ile yaptıkları ibadeti, ihlassız yaparlar gayrı .. Ama , bu hallerin farkında olmazlar.



    İblis, bundan sonra , aldattığı bir rahibin hikayesini anlatmaya geçti. Ve şöyle dedi :

    — Bilmez misin ; ya Muhammed, Rahip Borsisa, tam yetmiş yıl ihlas ile Allah 'a ibadet etti. Bu ibadetleri sonucunda ona öyle bir hal ihsan edilmişti ki ; Her dua ettiği hasta , duası ve bereketi ile şifâyap oluyordu. Onun peşine takıldım. Zina etti. Katil oldu. Sonunda da küfre girdi.

    Bu o kimsedir ki ; Allah-ü Teala aziz kitabında , ona şöyle anlatır :

    << .... Şeytan hali gibidir ki ; o insana :
    – Kafir ol ..

    Dedi. Vakta ki o kafir oldu. : Bu defa ona şöyle dedi :

    Ben senden uzağım . . Ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım .>> (59/16)
    * * *

    İblis bundan sonra bazı kötü huylar üzerinde durdu. Ve onların her birinden nasıl istifade ettiğini anlattı..



    YALAN

    — Bilmez misin ya Muhammed , yalan bendendir ve ilk yalan söyleyen de benim. Her kim yalan söylerse ... o benim dostumdur. Her kim yalan yere yemin ederse ... o da benim sevgilimdir. Bilmez misin ya Muhammed , ben Adem'e ve Havva'ya yalan yere Allah adına and içtim.

    <<Muhakkak ben size nasihat ediyorum.>> (7/16)
    Dedim... Bunu yaparım çünkü yalan yere yemin gönlümün eğlencesidir.



    GIYBET - KOĞUCULUK

    — Gıybet ve koğuculuğa gelince .... Onlarda benim meyvelerimdir ve şenliğimdir.



    NİKAH ÜZERİNE YEMİN ETMEK

    — Her kim talak üzerine yemin ederse ... günahkar olacağından endişe edilir. İsterse bir defa olsun .. İsterse doğru şey üzerine olsun. Her kim talakı ağzına alırsa .. taaa.. hakikati belli oluncaya kadar karısı ona haram olur. Onlar bu halleri ile kıyamete kadar meydana getirecekleri çocuklar hep zina çocuğu olur. Ağza alınan o talak kelimesi yüzünden hepsi cehenneme girer.



    NAMAZ

    — Ya Muhammed , namazı an be an tehir edilince ... onu da anlatayım. O her ne zaman ki , namaza kalkamak ister; tutarım . ona vesvese veririm. Derim ki : "Henüz vakti var. Sen de meşgulsün. Hele şimdilik işine bak. Sonra kılarsın." Böylece o, vaktinin dışında namazını kılar... Ve bu sebepten onun kıldığı namaz yüzüne atılır.

    Şayet o kimse beni mağlup ederse .. ona insan şeytanlarından birini yollarım... Böylece onu vaktinde namaz kılmaktan alıkoyar. O, bunda da beni mağlup ederse .. bu sefer onun hesabını namazında görmeye bakarım. O namazın içinde iken ;

    sağa bak .. sola bak...
    Derim... O da bakar ... O ki böyle yaptı... Yüzünü okşar alnından öperim. Bundan sonra ona :

    Sen ebedi yaramaz bi iş yaptın.
    Derim ve böylece onun huzurunu bozarım. Sende bilirsin ki ya Muhammed, her kim namazda , sağa ve sola çokça bakarsa, başka şeyler düşünürse, namazından gafil olursa Allah onun namazını kabul etmez. Bunda da ona mağlup olursam yalnız başına namaz kıldığında yanına giderim. Ve ona ; çabuk çabuk kılmasını emrederim. O da , başlar; namazını çabuk çabuk kılmaya. Tıpkı horozun , gagası ile yerden birşeyler topladığı gibi.

    Bu işi yaptırmakla da ona başarı kazanamazsam bu sefer , cemaatle namaz kılarken onun yanına varırım. Orada başına bir gem takarım. Başını imamdan evvel secdeden ve rükü'dan kaldırırım. İmamdan evvel de secde ve rüku yaptırırım. İşte o böyle yaptığı için , kıyamet günü , Allah onun başını eşek başına çevirir.

    O kimse bunda da beni yener ise, bu defa ona namazda parmaklarını çıtlatmasını emrederim. Böylece o beni tesbih edenlerden olur. Ama bu işi ona namaz içinde yaptırmaya muvaffak olursam.

    Bunda da mağlup olursam , bu sefer ona tekrar giderim. Namaz içinde iken burnuna üflerim. Ben üfleyince , o esnemeye başlar. Şayet o, bu esneme esnasında elini ağzına kapamazsa onun içine küçük bir şeytan girer , dünya hırsını ve dünyevi bağlarını çoğaltır. İşte bundan sonra o kimse , hep bize itaat eder. Sözümüzü dinler. Dediklerimizi yapar.

    * * *

    Şeytan bundan sonra konuşmasına devam etti :

    — Sen ümmetin hangisi için ferah duyarsın ki ? Ben onlara ne tuzaklar kurarım... ne tuzaklar. Miskinlerine , çaresizlerine ve zavallılarına giderim. Namazı bırakmalarını emrederim. Ve onlara derim ki :

    Namaz size göre değil.. O, Allah'ın afiyet ihsan ettiği ve bolluk verdiği kimseler içindir.
    Sonra hastalara giderim :

    —"Namaz kılmayı bırak " derim çünkü Allah-ü Teala : << hastalara zorluk yok.....>> (24/61) buyurdu. İyi olduğun zaman kılarsın. Ve böylece o, namazını bırakır. Hatta küfre de gidebilir. Şayet o, hastalığında namazı terkederek ölüp giderse, Allah'ın huzuruna çıkarken, Allah-ü Teala'yı öfkeli bulur.

    Sonra şöyle dedi :

    — Ya Muhammed , eğer bu sözlerime yalan kattımsa , beni akrep soksun. Sonra.... Eğer yalan varsa .. Allah 'tan dile beni kül eylesin.

    * * *

    İblis bundan sonra konuşmalarına devam etti ve şöyle dedi :

    — Ya Muhammed , sen ümmetin için ferah mı duyuyorsun ? Halbuki ben onların altıda birini dininden çıkardım.

    * * *

    Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz ona , yani İblis'e aşağıdaki şekilde kısa kısa bazı sorular sordu. O da bunlara cevap verdi :

    << Ya lain , senin oturma arkadaşın kim ? >>
    Faiz yiyen.
    << Dostun kim ?>>
    Zina eden.
    << Yatak arkadaşın kim ?>>
    Sarhoş
    << Misafirin kim ? >>
    Hırsız.
    << Elçim kim ?>>
    Sihirbazlar.
    << Gözün nuru nedir?>>
    Karı boşamak.
    << Sevgilin kim ?>>
    Cuma namazını bırakanlar.
    * * *

    Resullullah (s.a.v) Efendimiz bu defa başka bi mevzuya geçti ve şöyle sordu :
    << Ya lain , senin kalbini ne yıkar ?>>
    Allah yolunda cihada koşan atların kşnemesi.
    << Peki, senin cismini ne eritir ?>>
    Tevbe edenlerin tevbesi.
    << Peki , ciğerini ne parçalar, ne çürütür ? >>
    Gece ve gündüz, Allah'a yapılan bol bol istiğfar.
    << Peki yüzünü ne buruşturur ? >>
    Gizli sadaka.
    << Peki gözlerini kör eden nedir ?>>
    Gece namazı.
    << Peki, başını eğdiren nedir ? >>
    Çokça kılınan cemaatle namaz.
    * * *

    Resullullah (s.a.) Efendimiz tekrar bir başka mevzua geçti ve şöyle sordu :

    << Sana göre insanların en saadetlisi (!) kimdir? >>
    Namazını bilerek kasden bırakanlar.
    << Peki , insanların en şakisi kimdir ? >>
    Cimriler
    << Peki, seni işinden ne alıkoyar ? >>
    Ulema meclisleri
    << Peki , yemeğini nasıl yersin ? >>
    Sol elimle parmaklarımın ucu ile.
    — << Peki , sam yeli estiği zaman ve ortalığı sıcaklık bastığı zaman çocuklarını nerede gölgelendirirsin ? >>

    İnsanların tırnaklarının arasında.
    Resullullah (s.a.) Efendimiz bundan sonra , bir başka bir mevzuu sordu. İblis de cevap verdi .

    << Rabbinden neler talep ettin ? >>
    On şey talep ettim.
    << Nedir onlar ya lain ?>>
    Şunlardır :
    Allah'tan diledim ki, beni Ademoğullarının malına ve evladına ortak ede. Bu ortaklık talebimi yerine getirdi. Ki bu :
    << Onlara ortak ol... Mallarına ve çocuklarına . Onlara vaad et. Halbuki şeytan onlara gurur vaad eder...>> (17/64) Ayet-i Celilesi ile sabittir.

    Her besmelesiz kesilen hayvan etinden yerim , faiz ve haram karışan yemeklerden yerim. Şeytandan Allah'a sığınılmayan malın da ortağıyım.

    Cinsi münasebet anında ; Allah'a şeytandan sığınmayan kimse ile birlikte hanımı ile birleşirim. Ve o her birleşmeden hasıl olan çocuk , bize itaat eder. Sözümüzü dinler.

    Her kim hayvana binerken , helal yola gitmeyi değil de , aksini isteyerek binerse , ben de onunla beraber binerim. Yol arkadaşı ve binek arkadaşı olurum. Bu da Ayet-i Kerime ile sabittir. << Onlar üzerine süvarilerinle , piyadelerinle yaygara çıkart..>> (17/64)



    Allah-ü Teala'dan diledim ki : Bana bir ev vere .. Bu dilediğim üzerine hamamları bana ev olarak verdi.


    Diledim ki bana bir mescid vere. Pazar yerlerini bana mescid yaptı.


    Benim için bir okuma kitabı vermesini istedim. Şiirleri bana okuma kitabı olarak verdi.


    İstedim ki ; bir ezan vere , Mezmurları verdi.


    Diledim ki ; bana bir yatak arkadaşı vere.. Sarhoşları verdi.


    Diledim ki ; bana yardımcılar vere ... Bunun için de Kaderiyye mensuplarını verdi.


    İstedim ki ; bana kardeşler vere ..Mallarını boş yere israf edenleri verdi. Bir de masiyet yoluna para harcayanları. Bunlar da şu Ayet-i Kerime ile sabittir :
    << O kimseler ki ; mallarını boş yere harcarlar... Onlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır. >> (17/27)

    Bir ara Resullullah (s.a.) Efendimiz şöyle buyurdu :

    << Eğer söylediklerini, Allah'ın kitabındaki ayetlerle ispat etmeseydin. Seni tastik etmezdim.>>

    Bundan sonra İblis devam etti :



    Ya Muhammed , Allah'tan diledim ki ; Ademoğullarını ben göreyim ama onlar beni göremeyeler. Bu dileğimi de yerine getirdi.


    Diledim ki ; Ademoğullarının kan mecralarını bana yol yapa ; Bu da oldu. Böylece ben, onlar arasında akıp giderim. Gezerim. Hem nasıl istersem.
    Bütün bu isteklerimi verdi .



    Ve ben bu hallerimle iftihar ederim. Sonra şunu da ekleyeyim ki ; benimle beraber olanlar , seninle beraber olanlardan daha çoktur. İşte .. Böylece kıyamete kadar , Ademoğullarının ekserisi benimle beraber olurlar. Bundan sonrasını İblis şöyle anlattı :

    Benim bir oğlum vardır. Adı : ATEME 'dir. Bir kul, yatsı namazını kılmadan uyursa gider ; onun kulağına bevleder. Eğer böyle olmasaydı ; imkan yok , insanlar namazlarını eda etmeden uyuyamazlardı.

    Benim bir oğlum daha vardır ki ; onun adı da MÜTEKAZİ 'dir. Bunun vazifesi de ; yapılan gizli amelleri yaymaya çalışmaktır. Mesela bir kul , gizli bir taat işlerse ve bu yaptığını da gizlemeye çalışırsa MÜTEKAZİ onu dürter. En sonunda o gizli amelin yayılmasına ve açığa çıkarmaya muvaffak olur. Böylece ; Allah-ü Teala onun yüz sevabından doksan dokuzunu imha eder. Çünkü bir kulun yaptığı gizli bir amel için tam yüz sevap verilir.

    Sonra, benim bir oğlum daha vardır . Onun adı da KÜHAYL dir. Bunun işi de , insanların gözlerini sürmelemektir. Bilhassa, ulema meclisinde ve hatip hutbe okurken. Bu sürme onların gözüne çekildi mi , uyuklamaya başlarlar. Ulemanın sözlerini işitmezler. Böylece hiç sevap alamazlar.



    Bundan sonra İblis şöyle anlattı :

    — Hangi kadın olursa olsun .. Onun kalktığı yere şeytan oturur. Sonra kadının kucağında mutlaka bir şeytan durur. Ve onu , bakanlara güzel gösterir. Sonra o kadına bazı emirler verir. Mesela :

    Elini kolunu dışarı çıkar ; göster.
    Der .. o da , bu emri tutar. Elini , kolunu açar, gösterir. Buından sonra , o kadının haya perdesini tırnakları ile yırtar.

    İblis bundan sonra ; Resullullah (s.a.) Efendimiz ' e kendi durumunu anlatmaya başladı :

    —Ya Muhammed bir insanı delalete sürüklemek için elimde bir imkan yoktur. Ben ancak vesvese veririm. Ve bir şeyi güzel gösteririm. O kadar. Eğer delalete sürüklemek elimde olsaydı , yeryüzünde ;

    << Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah'ın resülüdür. >>

    diyen herkesi , oruç tutanı ve namaz kılanı hiç bırakmazdım. Hepsini delalete düşürürdüm. Nasıl ki senin elinde de , hidayet nevinden bir şey yoktur. Sen ancak Allah'ın Resulusun. Ve tebliğe memursun. Şayet hidayet elinde olsaydı, yeryüzünde tek kafir bırakmazdın. Sen Allah'ın halkı üzerinde bir hüccetsin. Ben de kendisi için ezelde şekavey yazılan kimselere sebebim. Said olan kimse , taa , ana karnında iken saiddir. Şaki olan da , yine ana karnında iken şakidir. Saadet ehli kılan da Allah , Şekavet ehli kılan da Allah .



    Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz şu iki Ayet-i Kerimeyi okudu.

    << Bunlar, taa sonuna kadar böyle değişik şekilde devam edecek... Ancak Rabbın esirgedikleri hariç..>> (11/118-119)
    << Allah'ın emri behemehal yerini bulan bir kaderdir.>> (33/38)
    Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz , İblise şöyle buyurdu :

    << Ya Ebamürre, acaba senin bir tevbe etmen ve Allah' a dönmen mümkün değil mi ? Cennete girmene kefil olurum.

    Bunun üzerine İblis şöyle dedi :

    —Ya Resullullah , iş verilen hükme göre oldu. Karar yazan kalem de kurudu. Kıyamete kadar olacak işler olacaktır. Seni peygamberlerin efendisi kılan , cennetin ehlinin hatibi eyleyen ve seni halkı içinden seçen ve halkı arasında bir gözde yapan, beni de şakilerin efendisi kılan ve cehennem ehlinin hatibi eyleyen Allah'tır. Ve O, bütün eksik sıfatlardan münezzehtir.



    Ve İblis cümlelerini şöyle tamamladı :

    İşte bu söylediklerim sana son sözümdür. Ve bütün söylediklerimi de doğru dedim.


    Evvel , ahir , zahir, batın , alemlerin Rabbı olan Allah' a hamd olsun.

    Efendimiz Muhammet Nebiye Allah salat eylesin. Keza onun âline de ashabına da ...Amin !




  • döktürmüşsün öztin üstad yüregine ve emek veren parmaklarına sağlık

    SAYGILAR
  • öztin son yazdığın yazının kaynağı nedir ?
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    İlginç ve Gizemli Fotoğraflar
    11 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • eline koluna sağlık ya nerden buldun bu güzel yazıları link veririmisin okuyayim bende öztin ya etrafımızda o kadar çok şeytan varki link gondeyeim diyorum veririsen onlara çarpılsuınlar kafirler hay çok yaşa yaa kocaman opucukler sana
  • hepsi çok güzel, teşekkürler!
  • Ünlü Amrikali komedyen Rita Rudner'in erkekler hakkindaki gözlemleri:
    > 1. Erkeklere topluluk içinde asla bir sey ögretmeye kalkismayin. Onlar
    > sadece bas basayken egitilebilirler. Toplum önünde her seyi biliyor
    > olurlar. 2. Erkekler kadar kendini ciddiye alan baska bir yaratik
    > yoktur. Erkek televizyonda maça konsantre olarak takimina maç
    > kazandirabilecegini düsünen tek canlidir. 3. Erkeklere is yaptirmak
    > için isin içine tehlike unsuru katmak gerekir. Aman yangin çikmasin
    > demezseniz mangalin basina geçmezler. 4. Erkekler sabahlari gazeteyi
    > ilk okuyan olmak isterler. Gazeteyi ilk ele alan siz olursaniz,
    > erkeklikleri yara alir. 5. Iliskimiz hakkinda biraz konussak lafi
    > kadar erkeklerin kanini donduran baska cümle yoktur.
    > 6. Bütün erkekler kendilerini çok sempatik zanneder. Pek azi öyledir.
    > 7. Hiçbir erkek bir ask filmini ikinci kez izlemez.
    > 8. Kadinlar 'Gerçekten onu seviyor muyum, mutlu olur muyum?' türünden
    > düsüncelere kapilirken, erkekler 'Bu arabanin 240 bastigi dis görünüsünden
    > de belli oluyor degil mi?' türünden düsüncelere dalarlar.
    > 9. Eger bir erkek 'Seni ararim' dedikten sonra aramamissa telefon numaranizi
    > kaybettiginden veya öldügünden degildir.
    > 10. Bir spor karsilasmasinda kocanizi yenerseniz gece sirtini size dönerek
    > uyur.
    > 11. Erkek sevgilinizi kalbini kirmadan terk etmenin yolu, ona 'Senden bir
    > çocuk sahibi olmak istiyorum' demektir.
    > 12. Esine kilo aldigini her firsatta söyleyen erkek, kendi durumunu gömlegi
    > yikanirken çekmis olmasina baglar.
    > 13. Erkeklerin algilamasi o kadar zayiftir ki, takiminin attigi golü yüz kez
    > seyretmeden anlamaz.
    > 14. Erkek her seyi unutur, kadin hiçbir seyi unutmaz.
    > 15. Erkeklere psikanaliz yapilmasi çok kolaydir, hiç çikamadiklari için,
    > çocuklarina dönmeleri gerekmez.
    >




  • Iyi bir kadin bir erkegi etkiler
    > > > > > > > zeki bir kadin onda ilgi uyandirir
    > > > > > > > guzel bir kadin buyuler
    > > > > > > > anlayisli bir kadin ise ona sahip olur.
    > > > > > > > Helen Rowland
    > > > > > > >
    > > > > > > > Kadin kendi basina ne gul goncasidir,
    > > > > > > > ne de diken.
    > > > > > > > Koklamasini bilirsen gul,
    > > > > > > > tutmasini bilmezsen diken olur.
    > > > > > > > Refik HalidKaray
    > > > > > > >
    > > > > > > >
    > > > > > > > Kadin, insanin golgesi gibidir;
    > > > > > > > kovalarsaniz kacar, kacarsaniz kovalar.
    > > > > > > > Chamfort
    > > > > > > >
    > > > > > > > Kadinlarin gozleri keskin, zekalari uyanik,
    > > > > > > > dusunceleri vesveseli olur.
    > > > > > > > Guy de Maupassant
    > > > > > > >
    > > > > > > > Kadinlarda feci olan sey,
    > > > > > > > ne onlarla ne de onlarsiz yasanabilmesidir.
    > > > > > > > Byron
    > > > >
    > > > > > > > Kadinlar sevmedikleri adama
    > > > > > > > hic acimazlar.
    > > > > > > > Alexandre
    > > > > > > > Dumas Files
    > > > > > > >
    > > > > > > > Bir kadin ya sever, ya da nefret der;
    > > > > > > > ortasi yoktur.
    > > > > > > > Pubillius
    > > > > > > > Syrus
    > > > > > > >
    > > > > > > > Kadin oyle bir konudur ki, onu ne kadar
    > > > > > > > incelersen incele her zaman yepyenidir.
    > > > > > > > Tolstoy
    > > > > > > >
    > > > > > > > En mukemmel kadin, cocuklarina babalarinin
    > > > > > > > yoklugunda baba olabilecek kadindir.
    > > > > > > > Goethe ( en muhteşemi)




  • Hepsini Belgelerim'e kaydettim.. Tebrikler böyle yeteneklerin olduğunu bilmiyordum.. Sözler alıntı bile olsa bunu bizle paylaşman beni mutlu etti. Böyle güzelliklerin Devamını dilerim.
  • teşekkür ederim sevgili kardeşim
  • öztin bu yazdığın yazı şeytanla ilgili olanın kaynağı nedir? doğruluk payı nedir nerden alıntı ?
  • bunu araştıracağım ok
  • çok hoş öztin.. teşekkürler.
  • Paylaşım için teşekkürler
  • HAZIR CEVAPLAR

    AT NALI UĞUR GETİRİR Mİ?
    Kadıköy Camiinde vaaz vermekte olan Osman Demirci Hoca'ya:
    - Hocam, diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi?
    - Demirci Hoca:
    - Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var ama, bütün gün kamçı yiyip duruyorlar.

    HAYATI SEYRETMEK
    Yazar Kazancakis, bir ihtiyara "neye bakıyorsun?" diye sorduğunda, ihtiyar adam gözlerini akan sudan ayırmadan şu cevabı verir:
    - Hayatıma oğlum, akıp giden hayatıma.

    SELÂMDAKİ İNCELİK
    Muzaffer Ozak Hoca'nın sahaflar çarşısındaki dükkanına giren bir genç:
    - Selâmunaleyküm babalık... diye selâm verince, hazret selâmı alır:
    - Aleykümselâm kurukalabalık...

    ÖRTÜNMEK İÇİN GİYİNMEK!
    İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi'nin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü varmış.
    Davetten çıkınca, bir gazeteci sormuş:
    - Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?
    Gandi, hiç aldırmadan cevap vermiş:
    - Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi.

    HUZUR
    Zeynel Âbidin Hazretleri abdest alırken sapsarı kesilirdi. Sebebini sorduklarında şu cevabı verdi.
    - Kimin huzurunda durduğumu düşünürseniz, sebebini anlarsınız...

    KABRİSTAN
    Hz. Ali, mezarlığa neden sık gittiğini soranlara şu cevabı vermiş:
    - İki sebebi var. Anlattıklarıma itiraz etmiyorlar ve arkamdan gıybetimi yapmıyorlar.

    ÇINAR AĞACI MAYDANOZUN NESİ OLUR?
    Selim Gündüzalp, sosyoloji hocaları olan rahmetli Seyid Ahmet Arvasi'ye:
    - Hocam demiş, "insan maymunun gelişmiş şeklidir" diyorlar. Ne dersiniz?
    Seyid Ahmed Arvasi şu cevabı vermiş:
    - O mantığa göre, çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklidir.




  • MEZARTAŞI YAZISI
    Behlül Dânâ'ya biri sorar:
    - Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım?
    Behlül Dânâ şu cevabı verir:
    - Şunu yazdır: "Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter."

    ÖLÜLER ÇİÇEK KOKLAMAZ
    Amerika'lı iş adamı, bir Çinli'yle alay ederek sormuş:
    - Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?
    Çinli, başını kaldırmadan cevap vermiş:
    - Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.

    HAYAT NE ZAMAN BAŞLAR?
    - Hayat kırkından sonra başlar, diyen bir kişiye Said Turhan şu karşılığı vermiş:
    - Eğer otuz beşinde ölmezsen!..

    ÖLÜM NEDİR?
    Talebelerinden biri, Konfüçyüs'e:
    - "Ölüm nedir?" diye sorduğunda, Konfüçyüz'ün cevabı şu olmuş:
    - Hayat hakkında ne biliyorsun ki, sana ölümden bahsedeyim.
    HER KOYUN
    Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine:
    - Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır.
    Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül.
    Halife, kendisini sıkıştırdığında:
    - Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.

    ORUÇ NASIL ŞİŞMANLATIR?
    Hekimoğlu İsmail'e, "Ramazan olmasına rağmen biraz kilo almışsınız?" dediklerinde:
    - Maalesef öyle oldu, demiş. Çünkü iki kişilik yemek yiyor, bir kişilik oruç tutuyorum.

    RİYAKÂRA CEVAP
    Adamın biri, Hz. Ali'yi gıyabında yani ardından kötülediği halde yüzüne karşı övmeye başlayınca, ondan şu karşılığı almıştır:
    - Söylediklerinden daha aşağı, fakat içinden geçirdiklerinden daha üstünüm.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ali_sami

    öztin bu yazdığın yazı şeytanla ilgili olanın kaynağı nedir? doğruluk payı nedir nerden alıntı ?

    Muhyiddin-i Arabi (k.s.) hazretlerinin Seceret'ül Kevn isimli kitabında zikrediliyor
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.