Şimdi Ara

Hergün Yeni Bir Cümle Kalıbını veya Kelime Grubunu Örnekleriyle Birlikte Paylaşıyorm

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
69
Cevap
78
Favori
19.422
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
8 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Son Paylaşım 24.04.14

    Merhaba arkadaşlar,
    Bu başlık altında elimden geldiğince her gün kelime grupları veya cümle kalıpları paylaşacağım. Writingler de genelde bu tarz sıkıntılar çekeriz. Herkese yardımı dokunacağını umuyorum. Yanlışlarım olursa uyarırsanız sevinirim.

    Not: Kelime paylaşımı da yapmaya karar verdim. Özellikle akademik tarzda, bulabildiğim synonimleri ile paylaşacağım.

    Not: Yaptığım anlatımlar profesyonel değildir. Bende bu yıl hazırlık okuyan bir öğrenciyim. Öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak için bu konuyu açtım.

    #not only ... but also ..

    Sadece .... değil, aynı zaman da ..... şeklinde kullanılır. Boşlukları doldurduğumuz kalıpların aynı türden olmasına dikkat edelim. İngilizce'de buna paralel structure deniliyor. Yani bir boşluğa noun koyduysak diğerine de noun koymalıyız, birine verb koyduysak diğerine de verb koymalıyız.

    -Not only scientists but also environmentalists support the new law.

    Sadece bilim adamları değil, çevreciler de yeni kanunları savunurlar.

    -The students not only read the book but also wrote a report on it.

    Öğrenciler sadece kitap okumuyorlar, aynı zamanda rapora da yazıyorlar.

    #whether ..... or not.

    (yap)ıp (yap)madığını/mıyacağını, (ol)up (ol)madığını/mıyacağını şeklinde bir anlama gelir.

    -I don't know whether she is ill or not.

    Onun hasta olup olmadığını bilmiyorum.

    -I wonder whether she is coming to the party or not.

    Onun partiye gelip gelmeyeceğini merak ediyorum.

    >>whether or not'ın bir başka kullanım şekli daha vardır. (ol)sada (ol)masada şeklinde bir anlam katar.

    -Whether or not she loves me, I'm going to marry with her.
    -Whether she loves me or not, I'm going to marry with her.

    O bana aşık olsa da olmasa da onunla evleneceğim.

    -I don't remember wheather I turned the gas off or not.
    -I don't remember wheather I turned the gas off.
    -I don't remember whether or not I turned the gas off.

    Yukarıda ki üç örnekte ki gibi de kullanılır. Anlam olarak temelde bir farklılık yoktur. Yukarıda ki üç cümleyi şöyle çevirebiliriz: Gazı açıp açmadığımı hatırlamıyorum.

    #distinguish sth from sth veya distinguish between sth and sth

    ayırt etmek, ayırmak anlamında kullanılır. Yukarıda ki iki kalıpta aynı anlama gelir.

    -I can not distinguish Tarkan's songs from Emir's songs.
    -I can not distinguish between Tarkan's songs and Emir's songs.

    Tarkan'ın şarkılarını Emir'in şarkılarından ayıramıyorum.

    -It's not difficult to distinguish his work from other architects.

    Onun çalışmalarını diğer mimarlarınkinden ayırt etmek çok zor değil.

    #be expose to

    Maruz kalmak anlamında kullanılır. Yalnız şöyle bir hataya düşmeyelim, expose yanlız kullanılırsa maruz bırakmak anlamına gelir.

    -If you are exposed to sun for a long time, it will cause skin cancer.

    Eğer uzun süre güneşe maruz kalırsanız, bu durum cilt kanserine neden olur.

    -They were exposed to the attacks of the barbarians.

    Onlar barbarların ataklarına maruz kaldılar.

    #once

    once'ın iki farklı anlamda kullanımı vardır.

    1)once (gel)ir (gel)mez, (yap)ar (yap)maz, (ol)ur (ol)maz gibi anlamlara gelir. "As soon as" ile aynı anlamdadır ve cümle içinde as soon as ile aynı şekilde kullanılır.

    -Once/as soon as he come to home, he does his homework.

    Eve gelir gelmez ödevlerini yapar.

    2)once bir kez oldu mu, bir kez yaptın mı gibi anlamlara gelir. Cümle içinde daha iyi anlaşılacaktır muhakkak.

    -Once you open it, you cannot stop it.

    Bir kez onu açtın mı, onu durduramazsın.

    #in terms of + noun/noun phrase/gerund

    ... açısından anlamına gelir.

    -This candy store is rich in terms of variety.

    Bu şeker dükkanı çeşitlilik açısından zengindir.

    -American and Turkish people are different in terms of being independence.

    Amerikan ve Türk insanlar özgürlük açısından farklılardır. not: Burada v+ing şeklinde gerund olarak kullandık.

    >>in that + sentence in terms of ile aynı anlamda "in that" kalıbını da kullanabiliriz; fakat kullanımı farklıdır. Yukarıda ki örnekte "in that" kullanarak yapalım.

    -American and Turkish people are different in that they are independent.

    #thereby + V+ing

    dolayısıyla, o münasebetle, böylece, bu yüzden anlamına gelir. thereby'dan önce kullanılan cümle ikinci cümlenin öznesi durumundadır

    -He knocked over the red winde, thereby ruining table clock.

    Şarabı döktü, bu yüzden masa saati mahvoldu.

    -Diets that are high in fat clog up our arteries, thereby reducing the blood flow into our hearths or brains.

    Yüksek yağ içeren diyetler damarlarımızı tıkar, dolayısıyla beynimize ve kalbimize giden kan azalır.

    #even if

    olsa bile/olmasa bile ... Kalıp açısından if clause ile aynı şekilde kullanılır.

    -Even if they invite me, I won't go there.

    Beni davet etseler bile oraya gitmeyeceğim.

    -Even if we could afford it, we wouldn't go abroad for our holidays.

    Onu karşılayabilseydik bile tatil için yurt dışına gitmezdik.

    #so that

    (ol)sun diye ve -mek için anlamında kullanılır. "so that"den sonra cümle kullanılır.

    # The army needed to recruit more fighters so that it would have enough soldires to defend territory

    Yeterli asker bölgeyi savunsun diye ordunun daha çok savaşçıyı askere almaya ihtiyacı var.

    #I arrange an appointment so that they see each other.

    Birbirlerini görsünler diye buluşma ayarladım.

    #as if

    'as if'ten sonra gelen cümle önceki cümlenin neye benzediğini, ne tarz olduğunu açıklar. " -mış(muş,müş...) gibi " kullanılır. Kafanız karışmış olabilir. Tam olarak açıklayamadım fakat örneklerle rahatlıkla anlayacaksınız. Aynı zamanda 'as if' yerine 'as though' da kullanılabilir. Aynı anlama gelir.

    -That house looks as if it's going to fall down.

    Bu ev yıkılacakmış gibi görünüyor.

    -I don't fell as if I've just had a holiday.

    Tatilden yeni dönmüş gibi hissetmiyorum.

    -He talks as if He knew everthing.

    O her şeyi biliyormuş gibi konuşur. as if'ten sonra gelen cümle ilk cümlede kini -mış gibi ifadesiyle belirtiyor.

    #on behalf of ....

    .....(birisinin) adına anlamına gelir.

    -I sentence you to death on behalf of god.

    Tanrı adına seni ölümle cezalandırıyorum.

    -Daily I pray to God on your behalf >> Eğer on behalf of kalıbını your, his, my ile birlikte kulanacaksak bu şekilde kullanırız.

    Her gün tanrıya dua ediyorum senin adına.

    -I want to speak with director on behalf of my friends.

    Arkadaşlarımın adına müdürle ben konuşmak istiyorum.

    #exclusive to ...

    has olan manasında kullanılır.

    -Some slang is exclusive to particular communities

    Bazı argo kelimeler özel topluluklara hastır.

    -Sushi ,which is a type of food, is exclusive to Chinese tradition

    Bir yemek çeşidi olan Suşi Çin geleneklerine hastır.

    #root in

    ileri gelmek, kaynaklanmak, dayanmak anlamlarına gelir.

    -Hypothesize that romantic love is rooted in experience of physical closeness in childhood.

    Hipotezler gösteriyor ki romantik aşk çocukluktaki fiziksel yakınlığa dayanıyor.

    #notwithstanding

    e rağmen veya -mesine rağmen anlamılarına gelir. In spite of ile eş anlamlıdır; fakat kullanımı farklıdır. Bu adverb'den sonra noun veya gerund gelir; fakat gerund pek tercih edilmez. Aynı zamanda cümlenin başına değil sonuna da koyabiliriz.

    -They are determined to go ahead with the plan, notwithstanding widespread public opposition

    Onlara planla birlikte devam edilmesine karar verildi, halkın yaygın muhalefetine karşı.

    -They went ahead, public opposition notwithstanding.

    Halkın muhalefetine rağmen, onlar devam ettiler. not: Bu örnekte gördüğünüz gibi cümlenin sonunda yer almış.

    #twice as ... as, three times as ... as etc..

    Çoğumuz comparisonları biliriz; fakat bu ayrıntıyı çoğu zaman atlarız. İki katı kadardır, üç katı kadardır gibi koyduğumuz sayıya göre cümlenin anlamı değişir.

    -Petrol is twice as expensive as it was a few years ago.

    Petrol bir kaç yıl öncesine göre iki kat daha pahalıdır.

    -Their house is about three times as big as ours.

    Onların evi bizimkinden üç kat daha büyüktür.

    #provide sth for someone veya provide someone with something

    Birine bir şey sağlamak anlamına gelir.

    -Parents should provide decent food and clothing for their children.

    Ebeveynler çocuklarına uygun yemek ve kıyafet sağlamalılar.

    -Parents should provide their children with decent food and clothing.

    Yukarıdaki örnekle aynı anlama gelir; sadece cümle içerisinde farklı kullanılır.

    -These letters should provide us with all the information we need.

    Bu belgeler bize ihtiyacımız olan bütün bilgileri sağlamalı.

    -The hotel provides a shoe-cleaning service for its residents.

    Otel oturanlara ayakkabı temizleme servisi sağlar.

    #convert something into something else

    Bir şeyi başka bir şeye dönüştürmek anlamında kullanılan kalıptır.

    -This sofa converts into a bed.

    Bu koltuk yatağa dönüşür.

    -They converted his meals into hours of pleasure for the neighbors.

    Onlar komşuları için yemekleri zevk saatlerine çevirdiler.

    # Sentence******************************** Prepositional Phrase
    - Because *******************************- Because of
    - Since **********************************- Owing to
    - As *************************************- Due to
    - Because of the fact that******************** - On account of
    - Owing to the fact that**********************- As a consequence of
    - Due to the fact that************************- As a result of
    - On account of the fact that******************

    Yukarıdaki bütün kelime ve kelime gruplarının anlamı aynıdır. Hepsi 'Çünkü' anlamına gelir. 'Reason' yani sebep, neden belirtmek için kullanırız.

    Writingler de because yerine diğerlerini yazmak size hem kelime sayısı olarak, hem de farklı kalıp kullandığınız için artı puan getirecektir.

    Fakat soldakiler ile sağdakilerin kullanışı farklıdır. Soldaki kelimelerden sonra 'sentence' yani 'cümle' gelir, sağdakiler den sonra 'prepositional phrase' gelir yani tamlamalar, isim veya isim kalıpları gelir.

    -Because she was ill, she couldn't go to work / She couldn't go to work because she was ill.

    İşe gidemedi, çünkü hastaydı.

    >> Yukarıda ki iki cümlenin de anlamı aynıdır. Sadece iki yan cümlenin yerlerini değiştirdik. Burada 'virgül'lerin kullanışına dikkat edelim. 'Because' kelimesini başta kullanırsak, ikinci cümleden önce virgül kullanmak zorundayız, eğer ikinci cümlede ki gibi kullanırsak 'because'den önce virgül veya nokta koyamayız. 'Because' kelimesini cümlenin ortasında kullanırsak ikinci cümlede ki gibi küçük harfle başlatırız ve önüne noktalama işareti koymayız. İngilizce de virgül koyarken yapılan bu hatalara 'comma splice' denir.

    -Because of her illness, she couldn't go to work. / She couldn't go to work because of her illness.

    Hastalığından dolayı işe gidemedi.

    >> 'Because' yerine 'because of' kullanmak istersek yukarıdaki gibi kullanırız. Aynı cümlenin hem because ile hem de because of ile kullanımını göstermeye çalıştım. Aynı anlama gelir ;fakat kullanımı açısından farklıdır.

    -As a consequence of heavy rain, we can't go out.

    Şiddetli yağmur yüzünden dışarı çıkamadık.

    -Due to her negligence of the children, they became disobedient.

    Çocuklarını umursamazlığı yüzünden, onlar söz dinlemez oldular.

    Due to the fact that she neglected the children, they became disobedient. (neglect(v)= ihmal etmek. / disobedient(n)= söz dinlemez, itaatsiz)

    Çocuklarını ihmal ettiği için, onlar söz dinlemez oldular.

    >> Yukarıda ki iki cümlenin de anlamları aynıdır; fakat gördüğünüz gibi kullanımı farklıdır.

    Umarım bu önemli konuyu anlatabilmişimdir. Eğer anlamadığınız kısım olursa, belirtirseniz daha açıklayıcı yazmaya çalışırım.

    #the focus of

    'İlgi odağı' anlamına gelir.

    -Slang is the focus of lots of language research.

    Argo birçok dil araştırmalarının ilgi odağıdır.

    -He may the focus of the class because a lot of girls are near him.

    O sınıfın ilgi odağı olmalı, çünkü bir çok kız onun yanında.

    #Let's suppose / Let's say(that) / imagine that

    'Farzet ki, düşün ki, diyelim ki, varsayalım ki' anlamlarına gelir. Üçü de aynı anlama gelir.

    -Let's say the journey takes three hours, you'll arrive at two o'clock.

    Farz edelim ki yolculuk üç saat sürdü, sen saat iki de varacaksın.

    -Let's suppose you are very rich, what do you do first?

    Diyelim ki çok zenginsin, ilk önce ne yaparsın?

    #So / Therefore / Thus / Hence / Consequently / Accordingly / As a result / For this reason

    Bu yüzden, böylece anlamlarına gelir yukarıdaki bütün kelimelerin hepsi. So kullanmaktansa hence veya accordingly kullanmak daha caziptir her zaman.

    -It is raining heavily. Therefore, I can't go out.
    Thus,
    Hence,
    Consequently,
    Accordingly,
    As a result,

    Çok çağmur yağıyor, Bu yüzden dışarı çıkamayız.

    # Sentence******************Prepositional Phrase
    Although******************Despite
    Though*******************In spite of
    Even though
    In spite of the fact that



    Yukarıdaki kelimelerin hepsi '-e rağmen' anlamına gelir. Eğer cümlemizde soldaki kelimeleri kullanacaksak, o kelimeden sonra cümle kullanmalıyız. Sağdaki kelimeleri kullanırsak eğer, onlardan sonra gerund, noun veya noun phrase kullanmalıyız.

    -Although it was raining, they went on a picnic.
    Though
    Even though
    Despite of the fact that
    In spite of the fact that

    Yağmur yağmasına rağmen pikniğe gittiler.

    -Despite the rain, they went on a picnic.
    In spite of

    Yağmura rağmen pikniğe gittiler. >> Fark ettiğiniz gibi bu cümle ilk verdiğim örnekle aynı anlama geliyor. Genelde lisede çok olur. Bu iki cümle birbirinin rewrite halidir. Size bu iki cümleden biri verilip diğerini yazmanız istenir genellikle.

    -Although she is old, she still takes long walks every day.

    Yaşlı olmasına rağmen, hala uzun yürüyüşlere çıkar her gün. >> Tabi ki although kelimesinin bulunduğu sütundaki diğer kelimeleri de kullanabilirsiniz.

    -Despite her old age, she still takes long walks every day.

    Onun büyük yaşına rağmen, hala uzun yürüyüşlere çıkar her gün. >> İlk iki örnekte verdiğim ilişki bu iki cümle içinde geçerlidir.

    #But / yet / however / nevertheless / nonetheless / still / on the contrary

    Yukarıdaki kelimelerin hepsi aynı anlama gelir, yapı bakımında aynıdır; ancak kullanılan noktalama işaretleri farklılık gösterir. Aşağıdaki örnekte hepsinin kullanımına örnek vardır.

    -Cars cause pollution, but people keep on using them to travel to work everyday.
    ............................. , yet
    ............................. ; however,
    ............................. ; nonetheless,
    ............................. ; nevertheless,
    ............................. . However,
    ............................. . Nevertheless,
    ............................. . Nonetheless,

    Arabalar kirliliğe sebep olur, fakat / yine de / ancak / buna rağmen insanlar her gün işe giderken onları kullanmaya devam ediyor.


    #sour grapes

    Türkçemizde ki kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş sözünün ingilizce karşılığı deyimdir.

    -You think my job is too tiring for me because I get to travel abroad too much? No. Your criticism is just sour grapes.

    Benim işimin benim için çok yorucu olduğu düşünüyorsun, çünkü ben yurt dışı seyahatlerine çok çıkıyorum. Senin eleştirin sadece kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş demektir.

    #turn something into something

    Yukarıda paylaştığım 'convert sth into sth' kalıbı ile aynı anlama gelmektedir. Oradaki örnekleri aynı şekilde bu kalıba da uygulayabiliriz.

    #meanwhile / in the meantime / in the meanwhile / by the way

    Yukarıdaki kelimelerin hepsi bağlaç olarak kullanılır ve 'bu arada anlamına gelir. Aralarında anlam olarak değil fakat kullanış yeri olarak biraz farklılık vardır. İngilizcem o kadar iyi olmadığı için o konuda bilgi sahibi değilim.

    -I'll get started tomorrow, but in the meantime let's see if we can get a few more opinions.

    Yarın işe başlayacağım; fakat, bu arada bir kaç farklı görüş alabilir miyiz görelim.

    -They will be here soon. Meanwhile, let's have coffee.

    Kısa bir süre sonra burada olacaklar. Bu arada, hadi kahve alalım.

    -The new secretary won't come until next week. In the mean time we've arranged for a temporary one.

    Yeni sekreter gelecek haftaya kadar gelmeyecek. Bu arada biz geçici bir tane ayarladık.

    #It takes an hour to do something / It takes me an hour to do something

    'Bir şeyi yapmak benim ... kadar vaktimi alır' anlamına gelir. Güzel ve sık kullanılan bir kalıptır aslında. Bir şeyi yapmanın ne kadar vakit aldığını veya bizim için ne kadar sürdüğünü anlatır.

    -It takes an hour to go to work.

    İşe gitmek bir saat alır. >> Burada ise gitmenin kaç saat sürdüğünü anlatıyor. Yani bir yol var, o yolun sonunda sizin işiniz var ve o yolu gitmek bir saat sürüyor. Aşağıdaki örnekle diğer kalıpla aralarında olan farkı anlayalım.

    -It takes me an hour to go to work. / It takes an hour for me to go to work. (İki cümleninde anlamı aynı; fakat me'nin yeri farklı)

    İşe gitmek benim bir saatimi alır. >> Burada ise işe gitmenin 'benim' için kaç saat sürdüğünü anlatıyor. Mesela ben yavaş araba kullanırım benim için işe gitmek bir saat sürer; ama başka biri hızlı kullanır onun için daha kısa sürebilir.

    -It takes years to learn to play guitar.

    Gitar çalmayı öğrenmek yıllar sürer.

    -It takes her just a few seconds to reach the 2nd floor.

    İkinci kata çıkmak onun için sadece bir iki saniye sürer.

    -It takes fifteen minutes for me to cook

    Yemek pişirmek benim için on beş dakika sürer.

    #the bulk of

    'Bir şeyin büyük bir kısmı' anlamına gelir.

    -While the bulk of our DNA is the same, what's left is responsible for our individual differences

    DNAlarımızın büyük bir kısmı aynı olmasına rağmen, geriye kalanlar bizim bireysel farklılıklarımızdan sorumludur

    #in harmony with

    Normalde harmony uyum anlamına gelir; fakat 'in harmony with' biriyle birşeyle uyum içerisinde olmak anlamında kullanılır.

    -Wildlife and humans exist peacefully and in harmony with each other.

    Vahşi yaşam ve insanlar barış içinde ve birbirleriyle uyum içinde yaşarlar.

    #in case

    Olduğu takdirde, olması ihtimaline karşı, olabilir diye anlamlarında kullanılabilir. Cümle içinde daha belirginleşecektir. In case'den sonra cümle kullanılır.

    -Your car should have a spare wheel in case you have a puncture.

    Lastiğin patlama ihtimaline karşı arabanın yedek lastiği olmalı.

    -I'll my mobile phone switched on in case Jane calls.

    Jane arayabilir diye cep telefonumu açık bıraktım.

    >>Fark ettiysek arkadaşlar 'in case' kalıbı if clause type 1'ın yapısında kullanılıyor. Yani in case + present simple, will veya model verbs. 'ın case'nin kullanılış kalıbı bu şekildedir.

    Not: if ile aynı anlamda kullanılmıyor, yapısal olarak aynı kalıpta kullanılıyor. Karıştırmayalım!

    -I will close the window in case the rain could come in.

    Yağmurun içeri girme ihtimaline karşı camı kapattım.

    >>Bir de 'just in case' vardır. Bu da in case ile aynı şekilde kullanılır, sadece olasılığın düşmesine sebep olur.

    -Just in case it rains, I'll take an umbrella.

    Yağmur yağar diye şemsiye aldım. >>Burada ne olur ne olmaz anlamında kullanılır. Tam olarak Türkçe'ye çeviremedim; fakat cümlenin bize vermek istediği mesaj olasılığın biraz daha düşük olmasıdır.

    #while / whereas

    Genelde hepimiz iki durumu karşılaştırırken while kalıbını kullanırız. Özellikle compare&contrast essay yazarken. 'whereas' while kelimesi için güzel bir alternatif olabilir.

    -While/whereas I like pop music, my brother likes rock music.

    -My brother likes rock music, while/whereas I like pop music.

    Ben pop muziği severken, erkek kardeşim rock müziği sever. >> İki cümlede aynı anlama gelir.

    #Sentence***************************Prepositional Phrase
    -And********************************-In addition to
    -Moreover***************************-Besides
    -Furthermore************************-As well as
    -In addition*************************-Apart from
    -Besides
    -Also


    Yukarıdaki kelimelerin hepsi 'ayrıca, ek olarak' anlamlarına gelir. Bir de essay yazarken bir fikri bir düşünceyi daha da geliştirmek, daha fazla örnek vermek için de söyleriz. Soldaki kelimelerden sonra cümle kullanılır, sağdaki kelimelerden sonra ise noun,
    gerund kullanırız.

    -There are many historical places in Istanbul. Moreover, it has lots of natural attractions.
    . Furthermore,
    . In addition,
    . Besides,
    . And,
    . Also,
    ; moreover,
    ; furthermore,

    İstanbul'da bir çok tarihi mekan vardır. Ayrıca bir çok doğal çekiciliğe sahiptir.

    >>'also' kelimesini cümle içinde daha başka şekilde de kullanabiliriz.

    -There are many historical places in Istanbul. It also has lots of natural attractions.

    Cümlenin anlamı değişmez, sadece kullanımı farklıdır.

    >>Essay yazarken bir konuyu daha çok geliştirmek içinde kullanabiliriz. Yazarız yazarız mesela, daha sonra o konuya başka açıdan yaklaşmamız gerebilir. Bu kelimeleri kullanarak daha güzel cümleler yazabiliriz.

    -Istanbul has lots of natural attractions in addition to its historical places.
    besides
    as well as
    apart from

    #alternative to

    Bir şeye alternatif olmak anlamında kullanılır.

    -Biofuel is an alternative to regular gasoline

    Biyoyakıt normal benzine alternatiftir.

    #in the forefront (of something) / at the forefront (of something)

    Bir şeyde lider pozisyonunda olmak. Bir şeyde önemli, mühim konumda olmak anlamına gelir.

    -The university I go to is at the forefront of computer technology.

    Gittiğim üniversite bilgisayar teknolojilerinde çok önemli konumda.

    -I interviewed Max Brown, the director who is in the forefront of the movie industry.

    Film endüstrisinde önemli konumda olan direktör Max Brown ile görüştüm.

    >> Türkçe olarak tam anlamını bulamadım; fakat yorumladığımız taktirde 'başı çeken' gibi bir anlamada ulaşabiliriz.

    #old school

    Eski moda anlamına gelir. Writingler de çok güzel kullanılabilir.

    -Those shoes are so old school

    Bu ayakkabılar çok eski moda.

    #not if.... but if....

    Çok sık rastlamadığım, benimde yeni karşılaştığım bir kalıp. Sizinle paylaşmak istedim. Örneği de başka bir forumdan alıntıdır. Anlamı '.... yaparsan değil, .... yaparsan .... olur' gibi bir anlamı var. Cümle ile daha rahat anlaşılacaktır.

    -Not if you are genius in born but if you work hard, you will eventually achieve success.

    Doğuştan dahi olursan değil, ama çok çalışırsan başarıya ulaşırsın.

    #whereby

    'yolu ile, vasıtasıylai ki bununla' anlamlarına gelir. 'whereby'dan sonra cümle kullanılır. Ayrıca whereby bir ismin tanımlayıcısı olarak kullanılır. 'by, through, by means of, by which' kelimeleriyle aynı anlamda kullanılır.

    -A compromise is an agreement whereby both parties get what they demand.

    Uzlaşma bütün partilerin istediklerini aldıkları bir anlaşmadır.

    >>Tam olarak yukarıdaki anlamı ile çevirmedim; fakat bu şekilde daha güzel bir çeviri oldu.

    #so that / in order that ***** to / in order to / so as to

    Yukarıdaki bütün bağlaçların anlamları 'için, olsun diye' anlamlarına gelir. İngilizce olarak söylemek gerekirse 'purpose' belirtmek için kullanırız. Fakat sol taraftakiler bağlaçlardan sonra cümle, sağdakilerden sonra fiil gelir.

    -He is studying hard so that he can pass the exam.
    ............................ in order that

    Sınavı geçebilmek için çok çalışıyor.

    -He is studying hard to pass the exam.
    ............................ in order to
    ............................ so as to

    Sınavı geçmek için çok çalışıyor.

    #for example / for instance / to illustrate / to examplify

    Yukarıdaki kelimelerin hepsi örneğin anlamına gelir.

    -İstanbul is the improved country in terms of industry. For example, A lot of factory owners want to build a factory in İstanbul.
    .......................................................................... . To illustrate,
    .......................................................................... . For instance,
    .......................................................................... . To illustrate,

    İstanbul sanayi açısından gelişmiş bir şehirdir. Örneğin, bir çok fabrika sahipleri İstanbul'a fabrika açmak istiyor.

    #Regarding/ Considering/ With regard to

    Bu kelimelerden sonra noun, noun phrase, preposition gelir. Cümle kuramayız. Anlamı 'dikkate alınırsa' dır.

    -Regarding/ Considering/ With regard to a vacation with close companions, it is possible to have greater fun.

    Yakın arkadaşlarla olan tatil göz önüne alınırsa, daha güzel vakit geçirebiliriz.




    Vocable Part,


    Bu bölümde elimden geldiğince akademik kelimeler paylaşacağım.

    v= verb

    n= noun

    adj= adjective

    adv= adverb


    # improve(v)=enhance=develop=evolve= gelişmek, artmak

    # underlying(adj)=basic=fundamental=basis=chief=main=infrastructure= temel, ana

    -underlying reasons= altında yatan nedenler diye çevirebiliriz.

    # human being=mankind= insan, insan oğlu

    # enough(adj)=sufficant=adequate= yeterli

    # focus on(v)=concentrate on=zero in on= odaklanmak, konsantre olmak

    # maintain(v)=sustain=preserve=keep= sürdürmek, devam ettirmek

    # damage(v)=devastate=ruin=spoil=mar=encroach=demolish= zarar vermek, mahvetmek

    # tough(adj)=rough=harsh=hard=severe= zor, sert

    # highlight(v)=emphasizse=stress= vurgulamak

    # postpone(v)=put off= ertelemek

    # obtain(v)=aquire=get= elde etmek

    # augment(v)=flourish=thrive= gelişmek, artmak

    # dwindle(v)=diminish=mitigate= azalmak, küçülmek

    # human(n)=human being=mankind=humankind= insanlık


    Sayfaya Katkıda Bulunanlar


    CardaQue
    samsungr522tr



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi CardaQue -- 24 Nisan 2014; 11:42:24 >







  • çok güzel bir yazı devamını sabırsızlıkla bekliyorum
  • Hocam örnek cümlelerin Türkçesinide yazdığın için bu sayfayı takip edeceğim lakin günde iki konu az olur, günde daha çok konu anlatsan nasıl olur ?
  • wayfarer2140 kullanıcısına yanıt
    Benim de bildiğim konular çok hızlı biter o zaman . Neyse o işin şakası elimden geldiğince birikimlerimi paylaşacağım. Sizlerde paylaşabilirsiniz.
  • Az ama öz olsun ben razıyım güzel konu takip :)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • aynen takipteyiz tesekkurler
  • Takip.Çok kullanılan deyimlerden de isteriz.
  • Khal Woof kullanıcısına yanıt
    O konular hakkında pek bilgim yok; fakat deyimler hakkında sağlam bir konu var. Buyrun linki: http://forum.donanimhaber.com/m_37310655/key_c%FCmle+kalyplary/tm.htm
  • whether ..... or not için diğer anlamını da yazsaydın iyi olurdu. Tek bir anlamda kullanılmıyor çünkü. Temel olarak 2 anlama gelir. Ek olarak sadece whether... or not diye değil şöyle de kullanılıyor:

    I don't remember wheather I turned the gas off.
    I don't remember wheather I turned the gas off or not.
    I don't remember whether or not I turned the gas off.

    Diğer kullanımı ise:

    Whether or not she loves me, I'm going to marry with her.
    Whether she loves me or not, I'm going to marry with her.

    O bana aşık olsa da olmasa da onunla evleneceğim.


    Ayrıca ben de bir kalıp yazayım.

    Once 2 kullanımı vardır.

    Once you come to home... Eve gelir gelmez...

    As soon as = once

    Aynı cümleyi şöyle de yapabiliriz.

    As soon as you come to home...

    Diğer kullanımı:

    Once you open it, you cannot stop it. Bir kez onu açtın mı, onu durduramazsın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi samsungr522tr -- 24 Şubat 2014; 2:12:23 >




  • samsungr522tr S kullanıcısına yanıt
    whether aklıma gelmemişti o kullanımı. Teşekkürler. Paylaştıklarınızı ilk sayfaya yazdım.
  • güzel konu, takip :) eline saglık bro (:
  • mesaj

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Cornucopia.

    güzel konu, takip :) eline saglık bro (:

    Teşekkür ederim, sizlerde paylaşımda bulunabilirsiniz
  • quote:

    Orijinalden alıntı: CardaQue

    quote:

    Orijinalden alıntı: Cornucopia.

    güzel konu, takip :) eline saglık bro (:

    Teşekkür ederim, sizlerde paylaşımda bulunabilirsiniz

    vaktim oldukça
  • Güzel konu takipteyim. Şuan hazırlık okuyorum writingler için çok işime yarıcak
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Howlin Wolf

    Güzel konu takipteyim. Şuan hazırlık okuyorum writingler için çok işime yarıcak

    Bende hazırlıktayım ve writingler de bende kullanıyorum. Herkese faydam dokunsun istedim
  • arkada?ym çok güzel takip ediyorum da .Devam etmeni çok isterim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: CardaQue

    whether aklıma gelmemişti o kullanımı. Teşekkürler. Paylaştıklarınızı ilk sayfaya yazdım.

    Three times yerine thrice kullanabilirsin, daha şık durur ^_^
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Faunus

    quote:

    Orijinalden alıntı: CardaQue

    whether aklıma gelmemişti o kullanımı. Teşekkürler. Paylaştıklarınızı ilk sayfaya yazdım.

    Three times yerine thrice kullanabilirsin, daha şık durur ^_^

    Evvet. Hatta baya havalı olur
  • çok güzel konu ben de hazırlığım lazım olacak çok takipp
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.