Evet biraz abartılı bir başlık attım ama bu aciz adamın yazdıklarını okuyup bir akıl verirseniz size belki maddi anlamda yardımcı olamaz ama en azından manevi anlamda dua eder, uyduruk bir iki dilekte bulunur sizin için. Bir dil mağdurunun hikayesi başlıyor: Üniversite 3. sınıf öğrencisiyim. Endüstri mühendisliği okuyorum. Yani 20 yaşını devirmiş, tahsilatını bitirmek üzere olan, hayata atılacak bir adam var karşınızda. En azından ben kendimi öyle görüyorum. Taşra kokan, mağdur edebiyatı dolu hayatımı anlatmayacağım ama şunu bilin ki üniversiteye geçene kadar İngilizce ile ilgili hiçbir eğitimim olmadı. Ne ben gelişmek istedim ne de bana herhangi bir eğitim verildi. Mühendis olmayı istememe rağmen İngilizceyi hayatım boyunca hiç takmadım. Lazım olmadı çünkü. "Sınavda mı soracaklar lan sanki i you we they de geç" kafası ile büyüdüm bu yaşıma kadar. Ne kadar acı. Ortaokulda belki de ingilizceyi sevmem gereken yaşta bizim ingilizce derslerine tarih hocası girerdi. Ha bu sevmek için engel mi, öğrenseydin falan diyenler çıkacak belki ama ben kimseyi suçlamıyorum zaten sadece olanı anlatıyorum. Evet sıfır olduğumu size böylece anlatmış oldum. İngilizcenin lazım olduğunu ne zaman anladın diye sorarsanız üniversite tercihlerinde anladım. Tercih yapacağım ama bölümlerin yanında (İngilizce) yazıyor. Bölüm ingilizce olamaz herhalde yani ülkede dersleri ingilizce anlayacak insan mı var lan diyordum, meğer varmış. O kadar geri kafalı, çocukça gelmişim ki bu yaşlara kendi adıma çok üzülüyorum. Neyse dediğim gibi bunu görünce biraz tırstım çünkü ingilizce ders olsa nasıl anlayacağım lan ben daha Türkçe zor anlıyoruz dedim. Neyse ki(!) kazandığım bölüm İngilizce değildi. Oradan yırttık. Bölümün uyduruk bir hazırlık sınıfı vardı isteğe bağlı. Samsun'da bana ne kadar kaliteli bir eğitim sunabilirler ki dedim ve isteğe bağlı hazırlığı istemedim. Yontulmamış odun misali girdik üniversiteye. İlk zamanlar "sanki bu dil lazım gibi" diye düşünüp bu dili öğrenmeyi kafaya koydum. Sonuçta Türkiye'de mühendislik okuyorum, iş bulma ihtimalim çok zayıf ve temel beklentileri bile karşılayamıyorsam, dil gibi, niye okuyorum lan ben dedim ve başladım öğrenmeye. Cem Yılmaz'ın "öğretin ulan!" repliği gibi internete yazdım ingilizce öğren enter. Sınırsız kaynak var. Seç birini oku öğren. İşte o gün kafama dank etti. İngilizce böyle fizik, matematik gibi öğrenilmiyormuş anasını satayım. Napıcam lan ben? İşte o günden bugüne kadar çığ gibi büyüyen bir gelecek kaygısı korkusu sardı bendi. Zaten psikolojik anlamda bu yaşta çökmüş biriyim. Bir sürü problemim var. Yan hesaptan bu forumda çok konu açtım. Gelecek kaygısını normal bir insanın yaşadığı kaygıdan daha fazlasını yaşıyorum. İlk sınıftan bunun acısını hissettim. Yıllarca kanayan bir yaraya yeni tampon yapmaya başlamıştım. Yıllar geçti dersler yoğun, İngilizce hayatımda yine yok ve yoğun olduğum için yüzüne bakmadım. Ardından korona girdi hayatımıza sonra okullar tatil edildi eve hapsolduk derken ulan fırsat bu fırsat çalışsana dedim kendi kendime. İngilizce bilen her arkadaşıma mesaj attım. Hepsi kendince tavsiyeler verdi ama benim nasıl bir seviyede olduğumu bilmiyorlar ki. Ben bugüne kadar sadece internette gördüğüm yabancı sayfaların mizahlarını çevirip gülen bir adamım. Oradan bir iki kelime kaptım sadece. Hani hem temel sağlam değil hem ben çok üst seviyeden yükleniyorum dile çünkü iş ilanlarına baktığım zaman işverenlerin hepsi orta-iyi seviye İngilizce istiyor. Bazıları ikinci hatta üçüncü dili bile istiyor. Bunları okudukça dehşete düşüyorum. Neyse efendim toparlıyorum. Yaz boyunca Duolingo, voscreen gibi uygulamalar kullandım, hala kullanıyorum. Youtube da haluk tatar hocamdan grammer öğreniyorum ama hepsi havada kalıyor. Kazancım yokmuş gibi hissediyorum. Seviyem ne onu bile bilmiyorum. Gerçekten amacım bir İngiliz gibi konuşmak değil sadece mesleğime yetecek kadarını istiyorum. Grammer kitabı aldım, o kadar ağır ki 5 dakika bakıp sonra ağlayarak kapatıyorum. Gelişmiyor arkadaş bu lanet dil GE LİŞ Mİ YOR. Olmuyor. Benim gibi treni kaçırmış bir adam öğrenemiyor. Gerizekalı olduğumu bile düşünüyorum bazen. Millet duyduğunu şak diye anlayıp cevap olarak kompleks cümleler kuruyor ben i have pencil diyen adamı bile anlamıyorum. Dil kursuna gideyim, yemişim parasını diyorum ama gidenler pişman dönüyor. Hani dil kursu bitirip ben tamamım diyen adam görmedim. Bu ülkede ingilizce öğrenmek neden bu kadar zor? Ben de mi sorun var yoksa, varsa nedir bu sorun? Evet abilerim, ablalarım, kardeşlerim. Durumum bu. Hafif içimi dökerek yazdığım bu paragrafları okuyup buraya kadar geldiyseniz ilk olarak sabrınız için teşekkür ederim. Bu kadar okuduktan sonra bir iki tavsiye, öneri yazmadan giderseniz üzülürüm. Hani bana bir akıl verseniz, yol gösterseniz o kadar mutlu olacağım ki belki şu depresif hallerim bile ortadan kalkacak. Türkçe bir cümleyi ingilizceye çevirince kalbi pıt pıt atan, havalara uçan biri var karşınızda. İstiyorum yani, öğrenmek istiyorum. Yol gösterenim yok sadece. Çevrem ne yazık ki vasat. İnternet ortamında var olmaya çalışıyorum. Bilgi paylaştıkça değerlenir. Değerli yorumlarınızı bekliyorum. |
İngilizce öğrenemediğim için hayatım kayacak
-
-
Lisede hoca anlatırken sınıfta kafayı sıraya vurup yatmak güzeldi ama, dimi?
-
Anadilime yakın bir seviyede İngilizce biliyorum ama benim de sorunlarım var. Keşke her şey İngilizce bilmekle bitseydi..
Kanal bir köşede dursun. Dersleri çekmeye başladığımda bayağı faydası olacağına inanıyorum.
-
Genelde lisede derslere katılırdım hocam. Boşluk doldurana sözlü notu veriliyordu. Bazen kendim bulur bazen de kopya çeker cevap verirdim. Dönemin son haftaları her ingilizce hocasının standart paketi olan hamilelik devreye girince bazı konulardan hep mahrum kalıyorduk. Bu ayrı bir konu yine de belirtmek istedim. Ama amaç ingilizce öğrenmek değil de sözlü notu almak olursa geçmiş zaman mıydı yoksa geçmişte olmuş hala etkisi devam mı ediyor noktasına geliyor. Adam yurt dışında 3 ay kalıyor hiç bunlara takılmadan şakır şakır konuşuyor. Amaç öğrenmek çünkü.
-
Elbette, hayat hiçbir zaman kolay olmayacakz sıkıntılar bitmez.
Hayırlısı hocam. Youtube da çok kanal gezdim, izledim, not aldım lakin dediğim gibi hala aynı noktadayım. Umarım diğerlerinden daha farklı bir yol izlersiniz.
-
Selam dostum. İngilizcem Türkiye şartlarında düşünürsek iyi seviyede,iş gereği ve özel hayatımda çok sık kullanıyorum. Bu İngilizce öğrenme konusunda da ciddi emeğim ve tecrübem var, o nedenle nacizane fikirlerimi belirtmek isterim. Şimdi bu ön bilgiyi verdikten sonra işin aslına geleyim.
Öncelikle şunu bil Türkiye'de, çoğu İngilizce biliyorum diyen kişi bir yabancıyla telefonda, toplantıda ya günlük hayatta konuşmaya gelince sap gibi kalıyor. İngilizce öğretmenleri de dahil. O İngilizceyi yutmuş sandığın adamların çoğu İngilizce biliyor ama, senin hayal ettiğin gibi bir İngilizceleri yok. Öyle her makaleyi bilmem filmi İngilizce izliyoruz vs dediklerine bakma. Nereden biliyorum? Çünkü benim kız arkadaşım Türk değil, Amerikalı, iş gereği yine yabancılarla fazlaca muhattabın, o nedenle bu üniversitede, İngilizce sökmüş arkadaşlar maalesef profesyonel iş yaşamında ya da bir yabancı karşında kullanabilecekleri İngilizceye sahip değiller. (Boğaziçi Oddülülerden bahsediyorum bu arada) Bu ülkedenin genel sorunu, o konuda kendini üzmene gerek yok.
İkinci konu, İngilizce ya da herhangi bir dil, öyle 1-2-3 senede iyi seviyede çözülüp tamam oldu bitti bu iş tamam denilecek bir şey hiç değil. Uzun bir süreç, sabırlı olacaksın,az da çalışsan sürekliliğin olacak. 3 ay çalışırsın bir noktaya gelirsin 1 ay boşlarsan unutursun. Hele ki bir toplantıda ya da yabancıların olduğu ortamda kendini anlatacak, onları anlayacak İngilizcem olsun diyorsan yurt dışına çıkman şart ya da benim gibi Türkiye yabancılarla takılman lazım. Ama tabiki en iyisi en az 2 sene ana dili İngilizce olan bir ülkede yaşamak. Diyeceksin ki Türkiye'deyim, yabancı arkadaş da yok o zaman hiç şansım yok mu? Hayır o iş öyle değil. Zaten yurt dışına da çıksan sen yine Türkiye'de o temeli yapmak zorundasın. Sıfır Amerikaya gidersen hava alıp gelirsin. Hiç bir şey öğrenemez, kimseyle de muhabbet kuramazsın. Bir gelişim olmaz.Yani her şekilde kendi kendine ya da kursla grammeri intermediate seviyesinde öğrenmen, ez az 1000-2500 temel kelime öğrenmen lazım kendin bir şekilde.
Ben 5 senedir yabancılarla her gün muhabbetim var. Ben bile İngilizcem acayip iyi diyemem zaten mümkün değil. Hala yeni kelimeler yeni şeyler öğrendiğim oluyor. Yani bu iş süreklilik gerektiriyor. 3 ay çalışayım bu işi bitireyim diye bir şey yok. 1 yılda da olmaz. Lisede öğrendiğin de olmaz. Olur diyende kime göre neye göre dedim gibi bir İngilizle konuşssun bakalım. Sen çalışmayı bırakma sürekliliğin olsun, farkı göreceksin. Sonrasında umarım yurt dışında bir kaç sene şansın olur. Kolay bir şey değil, emek vermeden olmuyor.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 9090XWB -- 22 Ağustos 2020; 15:43:15 >
-
Abi sanki 50 yasindaymis gibi konusuyorsun,Su andan itibaren baslasan mezun olmaya iyi bir seviyede olabilir gozunde buyutme.
Biz de ayni senin gibiydik,bundan sonra ingilizce ogrenilmez dedik,bunu dedigimizde de 20 yasindaydik
Ha simdi ogrendin mi dersen,6 aylik bir yds kursuna gittim 2 yil once,ilkokul,lise,universitenin ogretemedigi ingilizceyi 6 ayda iyi bir seviyeye getirdim -
ben lisede bile fluenttim
şuan 5 dil biliyorum. nasıl öğrenemiyorsunuz şu dili şaka gibi gerçekten -
İngilizce Konu Anlatımı - Özer Kiraz youtubede bunu takip et.Videoları var, 2 tane de ingilizce kitabı var grammer bide çeviriyle öğren diye onlarıda alırsan çalışmaya başlayabilirsin. Anlatımı iyi kolay. Ama sana mutlaka ingilizceye hakim olan birinin anlamadığın yerlerde yardım etmesi gerekiyor. -
Oh darling, the problems that you talk about are not just something you have. People, especially Turks suffer from learning any foreign language. You say English is must for business or academic world, and you are right. Frankly I cannot argue with that. However, look around you. People say they are Muslim, read their the holy Quran in Arabic, and don't understand anything from it. They don't even know a few words. They pretend to get what it means, but all are liars. So don't put pressure on yourself. Learning language is different than studying math. It is more living and colorful thing. Read comics, watch movies, sing a song with lyrics, fool yourself as if you speak English. All are fun, fun that makes you learn.
-
Evet hocam genelde bu sorunu ben de çok duyuyorum. Zamanlar çekimler falan on numara, alıştırmalar eksiksiz yapılmış ama konuş dediğinde sap gibi kalıyoruz diyorlar. Maalesef ben de öyleyim. 1-2 yıl önce yanlış otobüse binen bir yabancı bula bula beni buldu. Yarım ingilizce yarım Türkçe ile otogara hangi otobüsle giderim diye sordu. Yıllarca derslerde yol tarifi falan almışız, dile kolay 1300 saat müfredatts ingilizce dersi var, adama bu otobüsten in, t1 diye otobüs var ona bin diyemedim. Hani "ti van" bile diyemedim. Adam İranlı çıktı bir tane daha İranlı çıktı sağ olsun Farsça konuştu adamla olay kapandı. Zaten insanlarla konuşmakta sıkıntı yaşayan ben böyle bir olayda kısa devre yaptım. Onları anlayabiliyorum yani. Tam da tahmin ettiğiniz gibi ne yurt dışı imkanım var ne de yabancı arkadaşım. İş hayatımda vizyonumu geniş tutmak, yüksek hedefler koymak istiyorum. Şimdilik bunun için bu sorunu çözmem gerek. Dediğiniz gibi çalışmaya devam ediyorum ama moral bozulunca gelişmiyormuşum gibi hissediyorum. Mesela aylarca internetten grammer dersi aldım. Yani başlangıçtan çok daha iyi bir seviyeye geldim. Bir arkadaş tedx Youtube kanalını önerdi listening gelişsin diye. Hocam 1 dakika bile izleyemedim. Hızlı konuşuyor anlamıyorum, altyazı acıyorum kelimeler, cümleler çok karışık geliyor bana canımı aşırı sıkıyor kapatıyorum. Bunu aşamadım bir türlü. Ne kadar kelime bildiğimi bilmiyorum ama bilmediğim kelimeleri bir deftere not olarak yazıyorum ve Türkçelerini karşısına yazmıyorum. Her gün tekrar ediyorum ve kelimeyi hatırlamaya çalışıyorum. Yine de çok eksik olduğumu hissediyorum. İş hayatında nasıl bie İngilizce lazım olacak onu da bilmiyorum. Dediğiniz gibi süreç devam etmeli.
-
Mizacım öyledir biraz. Hayatın sillesini yıllarca yemişim gibi edebiyat yapıyorum işte kendimce
Hocam yds kursları biraz grammer e yönelik diye biliyorum. Saf dil bilgisi yani. Şimdi ben iş hayatımda sosyal dile mi ihtiyaç duyacağım yoksa grammer ve kelime bilgisine mi onu da bilmiyorum. İşveren yazmış işte iyi derecede ingilizce bilen yeni mezun diye. Kime göre neye göre iyi bilmiyorum. Benden ne istiyor onu da bilmiyorum.
-
Kanalı takibe aldım hocam. Haluk Tatar gibi sırayla güzel güzel sıfırdan anlatmış. Umarım faydalı olur. Maalesef çevremde birebir konuşup bana destek olmasını sağlayabileceğim biri yok.
-
Az çok çevirdik şükür. Ağır yazmamışsınız zaten. Ah keşke ben de şöyle cümleler kurabilsem. Fazlasında inanın gözüm yok. İngilizce kitap okumayı düşünüyorum. Baya basit şeyler hemde. Kırmızı başlıklı kız gibi. Hayırlısı diyelim
-
Youtube'da Özer Kirazı tek geçerim, ben bu adamdan izleyerek bayağı bayağı eğlenerek ingilizceyi sökmüştüm. Bağlantıları anladıkça motive olucaksın, olumlu düşün her zaman, başarılar. -
Hocam çok iyi bir yoldasın. Başta etrafındaki dünyanın ve kendinin farkında olmak çok önemli bir şey. Sende bu var. Dış dünyanın isteklerine ne kadar hazır olduğunu ölçebilmek aynı zamanda yaşamın her yerinde çok önemlidir diye düşünüyorum.
Sana önerim, İngilizce grameri filan kitaplar vasıtasıyla öğrenmen. Videoları destek maksatlı kullan derim. Yani, mesela bir konuya geçtin diyelim, superlatives (karşılaştırmalar). İlk önce güzel bir kaynaktan konu anlatımı izle, videodaki örnekleri çöz. Sonra kitaba geçip orada konu anlatımını hızlıca veya yavaşça, ihtiyacına göre tekrar et ve kitaptan bolca örnekler çöz. Belki istersen güzel, kapsamlı örnekleri bir örnek defteri gibi bir şeye yazıp, birkaç günde bir çözerek hızlı tekrar yaparsın. Çalıştıkların aklından kaçmaz.
İkinci önerim, bol bol ingilizce kitap, hikaye vb. oku. Ama bu lar seviyeli kitaplar olmalı. İnternetten veya kitabevlerinden alabilirsin. Kendi seviyene göre olan kısa kısa hikayelerin olduğu kitaplardan alabilirsin. İngilizce yazılı müzik dinleyebilirsin. Yani lyrics'leriyle müziği dinleyip anlamaya çalışabilirsin. Sözleri ağır olan müzikler de var hafif olan müzikler de. Amacın sadece anlayabildiğin kadar anlayıp, kulak aşinalığı edinmek. Herhangi bir kelime kulaklarından girip beynine girince, başka bir gün aklına gelebiliyor veya ne anlama geldiğini, kelimeyi hiç bilmeden çıkarabiliyorsun zamanla. Her zaman olmuyor ama bunun en büyük etkeni duymak yani. Veya kelimelerin nasıl okunacağı hakkında kendin yorum yapmana ve bunu çok kısa düşünerek hemen soyleyebilmene yardımcı olur. İçgüdünü geliştirir.
Son olarak, Dota filan oynayarak mikrofonla oyunda konuşarak, İngilizceni geliştirebilirsin. Bunu yap demem ama mola verdiğinde filan hani ne biliyim. Neyse bunu söylemedim varsay :D
-
Üzülme endüstri mühendisliği okuyup işsiz kalacaksın bu kadar kasmaya gerek yok :)
-
quote:
Orijinalden alıntı: Mr.Aykumos
Bu mesaj silindi.ne gülüyosun hayırdır
-
ulan yasında ne var git adam gibi bir kursa kaydol online kurs falan al 1 2 sene çalış yine oturur birçok şey
En Beğenilen Yanıtlar
Tüm Yanıtları Genişlet
Lisede hoca anlatırken sınıfta kafayı sıraya vurup yatmak güzeldi ama, dimi? |
Selam dostum. İngilizcem Türkiye şartlarında düşünürsek iyi seviyede,iş gereği ve özel hayatımda çok sık kullanıyorum. Bu İngilizce öğrenme konusunda da ciddi emeğim ve tecrübem var, o nedenle nacizane fikirlerimi belirtmek isterim. Şimdi bu ön bilgiyi verdikten sonra işin aslına geleyim. Öncelikle şunu bil Türkiye'de, çoğu İngilizce biliyorum diyen kişi bir yabancıyla telefonda, toplantıda ya günlük hayatta konuşmaya gelince sap gibi kalıyor. İngilizce öğretmenleri de dahil. O İngilizceyi yutmuş sandığın adamların çoğu İngilizce biliyor ama, senin hayal ettiğin gibi bir İngilizceleri yok. Öyle her makaleyi bilmem filmi İngilizce izliyoruz vs dediklerine bakma. Nereden biliyorum? Çünkü benim kız arkadaşım Türk değil, Amerikalı, iş gereği yine yabancılarla fazlaca muhattabın, o nedenle bu üniversitede, İngilizce sökmüş arkadaşlar maalesef profesyonel iş yaşamında ya da bir yabancı karşında kullanabilecekleri İngilizceye sahip değiller. (Boğaziçi Oddülülerden bahsediyorum bu arada) Bu ülkedenin genel sorunu, o konuda kendini üzmene gerek yok. İkinci konu, İngilizce ya da herhangi bir dil, öyle 1-2-3 senede iyi seviyede çözülüp tamam oldu bitti bu iş tamam denilecek bir şey hiç değil. Uzun bir süreç, sabırlı olacaksın,az da çalışsan sürekliliğin olacak. 3 ay çalışırsın bir noktaya gelirsin 1 ay boşlarsan unutursun. Hele ki bir toplantıda ya da yabancıların olduğu ortamda kendini anlatacak, onları anlayacak İngilizcem olsun diyorsan yurt dışına çıkman şart ya da benim gibi Türkiye yabancılarla takılman lazım. Ama tabiki en iyisi en az 2 sene ana dili İngilizce olan bir ülkede yaşamak. Diyeceksin ki Türkiye'deyim, yabancı arkadaş da yok o zaman hiç şansım yok mu? Hayır o iş öyle değil. Zaten yurt dışına da çıksan sen yine Türkiye'de o temeli yapmak zorundasın. Sıfır Amerikaya gidersen hava alıp gelirsin. Hiç bir şey öğrenemez, kimseyle de muhabbet kuramazsın. Bir gelişim olmaz.Yani her şekilde kendi kendine ya da kursla grammeri intermediate seviyesinde öğrenmen, ez az 1000-2500 temel kelime öğrenmen lazım kendin bir şekilde. Ben 5 senedir yabancılarla her gün muhabbetim var. Ben bile İngilizcem acayip iyi diyemem zaten mümkün değil. Hala yeni kelimeler yeni şeyler öğrendiğim oluyor. Yani bu iş süreklilik gerektiriyor. 3 ay çalışayım bu işi bitireyim diye bir şey yok. 1 yılda da olmaz. Lisede öğrendiğin de olmaz. Olur diyende kime göre neye göre dedim gibi bir İngilizle konuşssun bakalım. Sen çalışmayı bırakma sürekliliğin olsun, farkı göreceksin. Sonrasında umarım yurt dışında bir kaç sene şansın olur. Kolay bir şey değil, emek vermeden olmuyor. |
Benzer içerikler
- kaş yarılması
- 234 nerenin kodu
- kyk yurdunda gay olmak
- saf görünmemek için ne yapılmalı
- yatak hikayeleri
- türk çay emojisi
- elektrikli bebek arabası
- para sayma makinesi bim
- kasım indirimleri ne zaman
- telegram indirim kanalları
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X